23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2014 SALI 6 DİZİ DENGİR MİR MEHMET FIRAT AKP’DEN İSTİFA ETTİ Şenatalar, CHP sanki sürecin tamamına karşı çıkıyormuş gibi bir algı yaratıldığını söylüyor ‘Barış isteyen Kürt seçmen ‘Vebali Erdoğan’ı desteklemez’ ağır’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhan Şenatalar, MYK’ye son giren isim. Geçen yıl bir grup aydının hazırladığı “Barış için özgürlük, demokrasi” bildirgesine imza atanlar arasında yer alıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın izlediği süreci eleştirdikleri için “CHP sanki sürecin tamamına karşı çıkıyormuş” gibi bir algı yaratıldığını vurguluyor. “1.5 yıldır can kaybı olmuyor, bundan herkes mutlu. CHP özellikle son 45 yılda çok daha demokratik , özgürlükçü, katılımcı, coğulcu bir yaklaşım içinde. CHP, görüşmelerin yasal temeli yok, muhalefeti, toplumu bilgilendirmiyorsunuz, bu kadar hayati bir sorunu çözmek için toplumsal mutabakat istiyoruz, diyor. CHP barış sürecine karşı demek hem geçersiz, hem haksız” görüşünü dile getiriyor. 1990 Raporu’ndan bu yana çeyrek yüzyıl geçtiğinin altını çiziyor. “Türkiye çok hızlı değişen bir toplum. O raporun bugüne ışık tutması mümkün değil. İyi niyetimizi, öncülüğümüzü göstermek bakımından önemlidir. O zaman söylediklerimizin bir bölümü bugün de geçerli, bir bölümü aşılmıştır” diyor. Şenatalar, “Cumhurbaşkanlğı seçimi 2. tura kalırsa Kürt seçmen ne yapmalı” sorusuna şu yanıtı verdi: “Erdoğan başkanlık sistemi dediği zaman asla ABD’deki sistemi düşünmüyor. Oradaki sistemin kuvvetler ayrılığına dayanan bir mantığı var. Erdoğan, Putinvari bir düzen istiyor. Kürt yurtaşlarımızın şunu düşünmeleri lazım: Bütünüyle anti demokrasiyi temsil eden bir bakış açısı bana nasıl bir demokratik yaşam getirebilir? Bu mesele sadece İmralı’yla başlayıp biten bir mesele değil. Günlük yaşamda demokrasiyi yaşamak, teneffüs etmek konunda Erdoğan bana anti demokrasiyi vaat ediyor, Diyarbakır’daki bir Kürt’e nasıl daha fazla demokrasi vaat edebilir? Kürt sorunu, Türkiye’nin demokratikleşme sorunudur. İki adaya bakarsak, biri Türkiye’yi daha otoriter bir yönetime götürecek, diğeri daha demokratik bir siyasete. 1. turda da 2. turda da Erdoğan’ın desteklenmesinin Kürt yurttaşlar için cazip bir seçenek olduğu kanısında değilim. Kürt seçmenlerin bir kısmı muhafazakârlık nedeniyle, dini inançları için Erdoğan’ı destekleyebilir ama barış sürecine destek verenlerin Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak görmek istemelerini kendi içinde çelişkili buluyorum.” Şenatalar’ın süreçle ilgili diğer sorularımıza verdiği yanıtlar özetle şöyle: l Yeni rapor, hatta raporlar hazırlamak tabii ki faydalı olur. Biz bugünkü statükoyu savunuyoruz, diyecek durumda da değiliz. Yerel yönetimler nasıl güçlendirilecek, meselesi için birkaç rapor hazırlanabilir. Bölge idaresi kurulsun, diye ileri sürüldüğü zaman bunu ileri sürenlerin de detaylı raporu olduğundan şüpheliyim. Demokratik özerklik deniyor, içinin nasıl dolduracağı konusunda henüz yeterince bilgi yok. Bölge yönetimleri meselesi sadece etnik açıdan bakılarak çözülecek bir mesele değil, bütün bir kamu yönetimiyle ilgili bir mesele. l CHP, şu anda genel affın gündemde olduğunu düşünmüyor. Ama zamanı gelince tartışılabilecek konulardan biri. Önümüzde bir cumhurbaşkanı seçimi varken bunu iç içe sokmayı doğru bulmuyorum. Erdoğan süreçle ilgili somut bir şey söylemiyor, “genel af” diyor mu, demiyor . Belki kapalı kapılar ardında bir şey söyleniyor mu, bilmiyoruz. l Bir insanın dilini konuşması, yazması, öğrenmesinin önünde engel olması insan haklarına aykırıdır. Bir insanın kültürünü, tarihini öğrenmesinin önünde engel olması insan haklarına aykırıdır. Bunun ötesinde dil öğrenimi nasıl olacak derseniz, hiçbir dili engellemeye hakkımız olmadığı gibi, küçümsemeye hakkımız da olamaz. Herkesin dilini, kültürünü öğrenmesi, geliştirmesi ve yaşaması hakkıdır. Bundan sonrası pedagogların işidir. Uluslararası düzeyde kabul edilen “çocuğun yüksek, üstün yararı” ilkesi vardır. Çocuk zedelenmemeli, horlanmamalı, 2. sınıf hissetmemeli, yeteneklerinin, becerilerinin önü açılmalı, anadilini geliştirebilmeli, gidebileceği yere kadar anadiliyle gidebilmeli. Türkiye koşullarında da bunun sonucu isteyen aileler için çocuklarının iki dilli olarak yetişmesi. Seçmeli ders buna yetmez. Eğer kendisi ya da ailesi istiyorsa iki dile hâkim olarak yetişebilmeli. Resmi dil Türkçe olacağına göre, Türkçeye hâkim olması lazım, arzu ettiği takdirde Kürtçeye de hâkim olabilmesi lazım. Bunun nasıl olacağını pedagoglar söyler. l Buna karşı çıkmak “insanlar dillerini çok iyi öğrenirlerse bölünürüz” demektir. İnsanın dilini en üst düzeyde öğrenme hakkını engelleme hakkına sahip değiliz. 2014 Türkiye’sinde aslında bu gibi engellemeler daha sakıncalı. Partimiz içinde büyük çoğunluğun tepki duyacağını sanmıyorum. Kürt sorunu veya demokratikleşme dediğimiz şey bütün toplumu ilgilendiriyor. Bu konular tartışılırken çok yapıcı bir üslupla tartışılması gerekir, istismar edilerek tartışılmamalı. Karayalçın, “Sorun aslında Kürt sorunu değil, Türk sorunu, hepimizin sorunu” diyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’de uzun yıllar Başbakan Tayyip Erdoğan’dan sonra ikinci adam görevini yürüten parti kurucusu Dengir Mir Mehmet Fırat, “vebalinin ağır olduğu kanısına vardım” diyerek istifa etti. Fırat bugüne kadar siyasi etik gereği AKP ile ilgili gerçekleri konuşmadığını ancak önümüzdeki günlerde açıklamalar yapacağını belirtti. AKP’de Köşk seçimleri öncesine eski parti kurucusu ve uzun yıllar genel başkan yardımcısı olarak partinin en etkili ismi konumunda görev yapan Fırat’ın istifasının şoku yaşanıyor. Fırat, kişisel facebook sayfasından duyurduğu AKP üyeliğinden istifa açıklamasında da, Köşk seçiminde HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’ı destekleyeceğine ilişkin açıklamasının AKP’de bir panik havası yarattığını belirterek, “Özellikle bazı Kürtler öne sürülerek halkın yanıltılmaya çalışıldığını görüyorum” dedi. Fırat, AKP’den istifası için ise şu ifadeleri kullandı: “Bugüne kadar AK Parti’de üyeliğim devam ettiği için siyasi etiğe uyarak bazı gerçekleri ifadeden hep kaçınmıştım. Ancak bugünkü şartlardan dolayı bu manevi sorumluluğun ağır vebali olduğu kanısına vardım. Bu nedenle, daha sonra detaylı gerekçesini açıklamak üzere, kurucuları arasında bulunduğum AK Parti üyeliğinden istifa ediyorum.” 2008’de partinin MYK ve MKYK üyeliklerinden istifa etmiş, 2011 seçimlerinde milletvekili adayı olmamış, Erdoğan tarafından da milletvekili adayı gösterilmemişti. Partiyle bağını üye olarak sürdüren Fırat, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında Erdoğan ve hükümete yönelik eleştirilerde bulunmuştu. Fırat, haklarında fezleke olan eski 4 bakan hakkında, “TBMM’de şu anda 4 tane fezleke var. Bunu hiçbir şekilde hasıraltı edemezsiniz” demiş, Erdoğan’ı da yolsuzluk soruşturmalarını önlemek ve kapatmak yerine yargıya gidip aklanmaya çağırmıştı.Fırat ayrıca politikaları nedeniyle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu da sert sözlerle eleştirmişti. 17 Aralık eleştirisi ‘CHP çözer’ Karayalçın, SHPCHP çizgisinin Kürt sorunu için 22 metin çıkardığına ve bunların parti organlarınca karara bağlandığına dikkat çekiyor SHPCHP çizgisinin tarihinde 1990 Raporu kadar, Erdal İnönü döneminde 1991 seçimlerindeki SHPHEP seçim ittifakı ve 2004 seçimlerinde Murat Karayalçın’ın genel başkanlığı döneminde SHPDEHAP işbirliği önemli bir yer tutuyor. Murat Karayalçın, bugün CHP PM üyesi. Karayalçın, “ ‘1989 raporu’ diye nitelenen rapor aslında 1990 Temmuz’unda PM’de karara bağlanmıştı, ama kamuoyu 1989’u referans tarih olarak kullanıyor. Bu raporun önemi ilk kez Kürt sorunuyla ilgili bir siyasi metnin hazırlanmış olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de demokrasi karşıtı bütün siyasi güçler saldırdı, simge oldu. 1990 Raporu’nu tamamlayan, 1991 yılındaki SHPHEP işbirliği vardı, 2. SHP’nin 2004 yılında DEHAP, ÖDP gibi sol partilerin tümüyle yerel seçimlerde kurmuş olduğu sol koalisyon vardı” diyor. Karayalçın, o günlerdeki siyasal iklimi ve tartışmaları da şöyle özetliyor: “Aklınıza gelebilecek bütün siyasi partiler, AKP’nin çekirdek kadroları da içinde olmak üzere, bize saldırdılar. Ben o zaman Ankara Belediye Başkanıydım. ‘Bölücülük’, ‘vatan hainliği’ ifadelerini hiç çekinmeden kullandılar. Ama 1999’da özellikle Helsinki doruk toplantısından önce AB aday üyeliği kararının alınması için SHP’nin Kürt raporunda dile getirdiği ama suçlandığı çözüm önerilerinin çok büyük bir bölümünü karara bağlamak durumunda kaldılar. Bize saldıranlar, AB istediği için denilenleri yapmak zorunda kaldılar. Ben de ‘Sorunumuz bunu Türkçe seslendirmiş olmamız, belki İngilizce söyleseydik, dikkate alırlardı’ dedim o günlerde. 2004’te DEHAP’ın da içinde olduğu birlikteliği kurduğumuzda da çok ağır saldırılara uğradık. AKP kadroları, başta Melih Gökçek olmak üzere çok ağır suçlamalarda bulundular. ” Karayalçın, SHPCHP çizgisinin Kürt sorunu konusunda 22 metin çıkardığını ve bunların tümünün partinin organları tarafından karara bağlandığını vurguluyor. “CHP, 1990 raporunun gerisinde” eleştirilerine de şu yanıtı veriyor: “CHP, daha sonra hazırladığı metinlerle bunu aşan yaklaşımları kuşkusuz sergiledi. 2008 CHP programı da çok önemli. CHP bu programında ilk defa kimliklerin hiçbirinin diğerinden üstün olamayacağını, insanların bu kimliklerini onurla taşıyabileceklerini ifade etti. 2011’de seçimler için hazırladığımız Doğu ve Güneydou Anadolu için İktisadi Kalkınma ve Stratejiler raporu, en az o siyasi metinler kadar önem taşıyor. CHP’nin iki siyasi kimliği var, cumhuriyetçi bir gelenekten geliyor, sosyaldemokrat bir kimliği var. İkisini de CHP’nin eşzamanlı olarak taşıması gerekir. Biz, çözüm için platform Meclis olmalı, dedik, AKP önerimizi reddetti. AKP’nin malum çözüm süreci devreye girdi sonra. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu yasa gündeme geldi, zamanlama manidar gerçekten. Bizim çatı adayına destek verenlerin toplamı 19 milyon, AKP’nin toplamı da 19 milyon. 30 Mart’taki katılım oranı olacaksa, seçimleri kazanacak kişinin 22 milyon oy alması lazım. 3 milyon oya bizim de ihtiyacımız var, AKP’nin de. Zamanlamanın manidar olması, bununla bağlantılı. 2. BDP heyeti İmralı’ya gitmişti, tutanaklarını Milliyet yayınlamıştı. Bu görüşmelerin bedeli olarak başkanlık rejiminin destekleneceği ifade ediliyordu. Şimdi o günlere geldik. ” Karayalçın, “Sorun aslında Kürt sorunu değil, Türk sorunu, hepimizin sorunu, demokrasi sorunu, birlikte yaşama sorunu. Hangi tavizleri versek, neleri koparsak meselesi değil, nasıl birlikte yaşayabiliriz. Bunun için de her şeyi konuşabiliriz, eğitim konusunu da tartışabiliriz. Yeter ki cumhuriyetin altın üçgeni değişmesin. Üniter devlet içinde, ulusun bütünlüğü, yurdun bölünmezliği içinde nasıl ortak yaşayabiliriz, soru bu olmalı” görüşünü dile getiriyor. Karayalçın, demokratik özerklik talepleriyle ilgili olarak da “Anayasa ve yasalara göre yerel yönetimler zaten özerk. Karar organları seçimle geliyor, kendi gelirlerini bütçesini hazırlıyor. Bu ikisi özerkliği özetliyor zaten. Türkiye’de yerel yönetimlerin çok güçlü olduğu bir dönemin içindeyiz. Ama AKP tarafından çok ağır bir vesayest uygulanıyor. Asıl bu vesayete hayır denmeli” görüşünü dile getiriyor. ARINÇ’IN ‘İFFET’ ÖLÇÜTÜ ŞAŞIRTTI: ‘Hepsi bize saldırdı’ atmamalı Kadın kahkaha Cumhuriyetin altın üçgeni ‘Diğer raporlar da önemli’ BURSA (AA) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dizileri de hedef aldığı konuşmasında kadının herkesin içinde kahkaha atmaması gerektiğini söyledi. Arınç’ın değerlendirmesi sosyal medyada büyük tepki çekti. Birkaç özel televizyonun gençlik dizileri hazırladığını ve bu dizilerin 1320 yaşları arasındaki gençlerin sadece sekse bağımlı olarak yetişmesine neden olduğunu öne süren Arınç şöyle devam etti: “Bunlar bu toplumu çökertmekle vazifeli bir iş yaptığını zannederken çocukları kıyafetlerinden, konuşmalarından, annebabalarıyla, arkadaşlarıyla olan ilişkilerine kadar bunu bozmaya çalışan ve bunu maksatlı olarak yapanlar vardır... Bizler inanmış birer Müslümanlar olarak Kuran’ı, içindeki hükümleriyle peygamber efendimizin hadisi şerifleriyle mutlaka okumalıyız. Kuran’ı yeniden keşfetmemiz lazım. Ahlaken bir geriye gidiş var. Hayâ meselesi çok önemlidir. Hayâ duygunuz olacak. İffet çok önemli. Erkek zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Çocuklarını sevecek. Kadın ise o da iffetli olacak. mahremnamahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın.” Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen bayramlaşma töreninde konuşan Arınç, AKP iktidarının önce Gezi direnişiyle ardından 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla yıkılmak istendiğini savunarak, “ hükümeti çökertmek için iç ve dış mihrakların işbirliği yaptığı organizasyonlar, ‘su uyur düşman uyumaz’ her zaman harekete hazır bekleyebilirler. Bu operasyon da boşa çıktı” dedi. Arınç, “Gezi olayları aslında hükümetin yıpratılması, siyasi istikrarın bozulması ve arkasından katmerlenerek ta Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bu hükümeti yıkmak çalışmasıydı. Fark ettik, tedbirini aldık. İlk hareketleri boşa çıktı” diye konuştu. İsim vermeden Gülen Cemaatini eleştiren Arınç, “Yıllarca AKP ile iç içe geçmiş bir grubun içerisinden bazıları, hükümet karşıtı bir eylem yaptılar. Başbakanımızın tabiriyle ‘Bir darbeyi gündeme getirdiler’ Orada da hemen plan fark edildi, tedbirler alındı, 17 ve 25 Aralık operasyonları da sonuçsuz kaldı” dedi. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Köşk adaylığını da değerlendiren Arınç, şunları söyledi. “İddia ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu yolda görse tanımazdı. Kulağına söylendiğine kadar bu Ekmeleddin veya Ekameddin veya Ekmel veya Ekmek denen şahsın ismini bile tanımazdı. Bana teklif edilse ‘siz bende bir eksiklik mi gördünüz? Tayyip Erdoğan’ın veya Abdullah Gül’ün karşısına siz beni aday çıkarmak isterseniz benim karakterimden şüphe mi ettiniz?’ derdim. Böyle bir şeyi kabul etmezdim.” ‘Gezi ve 17 Aralık boşa çıktı’ Burhan Şenatalar l CHP’nin hazırladığı 19992001 raporları l CHP’nin 2008 programı: Etnik kimlik şereftir ‘Etnik duyarlılıklara demokratik çözüm’ CHP’nin 1999 ve 2001 yılında bugün de genel sekreter yardımcılığı görevini yürüten Algan Hacaloğlu başkanlığındaki komisyonlar tarafından hazırlanan raporlarında yer alan bazı değerlendirme ve öneriler şöyle: 4 Anadil(ler), kültür alanının olgusudur. Resmi dil ise kamu alanının ve siyasal birliğin aracıdır. Anadili ile resmi dilin aynı olması her zaman mümkün değildir. Türkiye’nin resmi dili, anayasal dili, ortak dilimiz Türkçedir. Ancak ülkemizde anadili Türkçeden farklı olan milyonlarca yurttaşımız bulunmakta olup bunlar arasında Kürtçe, Zazaca önemli yer tutmaktadır. 4 Terör iç ve dış bölgesel boyutları olan bir sorun ‘Asimilasyon değil entegrasyon...’ yon değil, entegrasyon öngörüyoruz. Her etnik kökenden yurttaşımızın kendi özgür irade ve talepleri çerçevesinde; kendi anadilini özgürce kullanabilmelerine, özel dershaneler veya kurslar gibi kurumlar kurarak anadillerini özgürce öğrenebilmeleri ve öğretebilmelerine kendi anadillerinde gazete, dergi, kitap yayımlamaları ve diğer her türlü yazılı ve sözlü yayında bulunabilmelerine, müzik ve sanatın diğer dallarında faaliyette bulunabilmelerine tüm bu ve benzeri bireysel kültürel haklara özgürce ve dilediğince ulaşabilmelerine olanak tanımayı çağdaş demokrasi anlayışının gereği sayar.” dur. Kürt sorunu ise ülkemizin çok külCHP’nin 2008 yılı Aralık ayında gerçektürlü toplum olmasından kaynaklanan leştirilen program ve tüzük kurultayında bir “ülke içi demokrasi” sorunudur. kabul edilen “Çağdaş Türkiye İçin DeğiÇoğulcu demokrasi içinde, etnik duyarşim” başlıklı yeni programında şu görüşlılıklara demokratik çözüm anlayışıyla lere yer veriliyor:“Etnik farklılıklar ülkeaşılması gereken bir temel sorundur. 4 mizin zenginliğidir. CHP, devletin etnik Kürt kökenli yurttaşlarımız da dil, kültür, farklılıklar üzerine politikalar oluşturfolklor ve kimliklerini koruma, geliştirme masını benimsemez. Devletin görevi ve açıklayabilme, kendi anadillerinde yabütün etnik kimlikleri, din ve mezhep zılı basın, radyo ve televizyon dahil her farklılıklarının üzerine çıkarak insanı türlü medya aracılığı ile yayın yapabilme, odak yapan yaklaşımları ortaya koyözel okullarda kendi anadilleri ile eğimak, ortak değerleri bulup çıkarmaktim yapabilme, Kürt dil ve kültürü üzetır. Ancak etnik kimliğini bireysel olarinde araştırma yapacak enstitüler ve rak vurgulamak isteyenleri saybenzeri kurumların kurulabilmesi gıyla karşılar ve etnik kimliği inhaklarına kavuşmalıdırlar. ÜRECEK sanların şerefi sayar. Asimilas ‘Yolda görse tanımazdı’ S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle