05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA Yalman ve Özkök tanık olarak dinlenecek HABERLER 7 mahkemedeler emekli orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ı tanık olarak çağıracak. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin “haklarının ihlal edildiği” yönünde verdiği kararın ardından 19 Haziran’da, Balyoz Planı davasından hüküm giyen emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına, emekli Oramiral Özden Örnek ile MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’ın da aralarında bulunduğu tüm sanıkların tahliyesini ve yargılamanın yenilenmesini kararlaştırmıştı. mesini istedi. Anadolu 4. Ağır Ceza, Ersöz’ün dosyasının birleştirilmesiyle ilgili dosyanın geldiği aşamayı göz önünde bulundurarak olumsuz görüş bildirmesine karşın Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına uydu. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’da haklarında cezaları bozulan 88 kişiye ilişkin davanın 24 Haziran’daki ilk duruşmasında 25 kişi hakkında bozma ilamına uyarak beraat kararı vermişti. 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 63 kişi yönünden de dosyayı ayırarak 10 Kasım tarihine ertelemişti. 3 Kasım’da İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yeniden yargılamanın başlanacağı 3 Kasım’da eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman tanık olarak dinlenecek. Anayasa Mahkemesi’nin “haklarının ihlal edildiği” yönünde verdiği kararın ardından Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tahliye edilen 236 sanığın yeniden yargılanmasına 3 Kasım’da başlanacak. Davaya bakan Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 3 Kasım’daki ilk duruşmada Ne Yapın Ne Edin Sevdiğiniz İşi Yapın! Bir haftadır Alanya’da dostların sofrasındayım. Politikanın kısır döngüsünden uzak, ev yapımı reçellerin, sapından koparılan domateslerin tadına varmaya çalışıyorum. Tabii, insanı deniz kızı olmaya heveslendiren kale önündeki denizi de unutmamak gerek. Bu arada da hayat devam ediyor. Dostlarımdan birinin oğlu, bu yıl üniversite sınavlarına girdi, tercih yapacak. İşte sana konu Işıl, dedim ve başladım yazmaya. Söze şöyle iddialı girelim; çevrenize bakacak olursanız, Türkiye sevmediği işi yapan ve sadece ama sadece bu nedenle mutsuz insanlar ülkesidir. Fırsat eşitliğinin olmadığı, eğitim sisteminin öğrencinin becerilerini, yeteneklerini öne çıkarmak şöyle dursun, sistemli bir biçimde yok ettiği ülkemizde, özellikle üniversite tercihleri önce aile baskısının, sonra mahalle baskısının etkisindedir. Genç insan şaşkın ördek misali belki de hiç canının istemediği, olmak istemediği bir mesleği seçmek zorunda kalmaktadır. Sonrası gelin birkaç hikâye anlatalım. Ancak bu hikâyelerin sonu mutlu bitiyor, mutlu bitmeyenlerin sayısı ise sanırım binlere ulaşır. Betül daha küçücük bir çocukken resim yapmayı sever. İlkokul, ortaöğretim böyle geçer. Betül ressam olmak istemektedir, ama Konyalı eşrafından olan babası ressam kelimesini duymak bile istemez. Çalışkan, zeki ve ressam olmayı düşünen Betül kimya mühendisliği okur, 23 yaşında kimya mühendisi olur ve otuz beş yaşına kadar bir laboratuvarda tüplerin arasında yaşamını sürdürür. İşte tam otuz beş yaşında, tıpkı filmlerde olduğu gibi kader ağlarını örmeye başlar. Betül hastalanır, kimyasallara karşı ciddi bir alerjisi olduğu açığa çıkar, bir süreliğine işi bırakmak zorunda kalır. Bu zorunlu ev tatili süresince Betül boş durmamak için takı kurslarına yazılır, otur otur canı sıkılmıştır; incik boncuk derken işi pırlanta kesmeye kadar vardırır. Ardından mücevherin sırrını keşfeder, mumdan kalıp çıkarmaya başlar... Şimdi ne mi yapıyor? Evinde bir odayı atölye yaptı, mücevher kalıbı yaparak yaşamını sürdürüyor. Bu iş öyle keyifli bir iş ki Betül’e çok sevdiği başka bir uğraş, dalgıçlık için zaman bırakıyor. Betül çoktan kimya laboratuvarlarını unuttu, her yıl dünyanın en az üç bölgesinde sualtı fotoğrafı çekiyor. Yakında onları sergileyecek. Betül’ü kıskanmamak imkânsız; şöyle bir kendinize ve çevrenize bakın, en aydın ailelerde bile şu sözler sıkça duyulur: “Oğlum, kızım para kazanacak doğru dürüst bir işin olsun, ondan sonra gitar çalarsın, şu sonu gelmeyen icatlarının başına dönersin...” Ya da “biz seni türlü fedakârlıklar yaparak okuttuk, hep seni kaymakam, vali, bir şirkette yönetici olarak göreceğimiz günleri düşledik, sen şimdi ola ola pastacı mı olacaksın?” Evet pastacı olacak! Pastacı örneğini özellikle verdim. Çok iyi okullarda okuyan, geleceği çok parlak olan iktisatçı bir genç adamın, bir büyük şirkette üst düzeyde yönetici olarak çalışmaya başladıktan bir yıl sonra sedef hastalığına (sedef psikosomatik bir hastalıktır) tutulup ne olursa olsun yönetici olmak istemediğini keşfetmesi ve çok az bir parayla Amerika’ya gidip orada garsonluk yaparak pasta kurslarına katılması ve şimdilerde internet üstünden sipariş edilen pastaları satarak hayatını kazanması beni çok etkilemişti. Bu ülkede genç olmak zor; aile baskısı, mahalle baskısı dışında genç insanın üstündeki en yoğun baskı gelecek baskısı. Bu çok güvensiz ülkede nasıl bir varoluş sergileyecekler, nasıl yaşayacaklar? Doğrusu işleri zor, çevrelerinde o kadar çok mutsuz insan var ki, bu onları korkutuyor. Elbette burada söz ettiğimiz, en azından üniversiteye gitme şansı olanlar, ya bu şansı bile yakalayamayanlar; onlar, ötekiler... Ne yazık ki ötekiler için ne devletin, ne özel kuruluşların hiçbir önerisi yok! Şimdilik durum böyle, kim bilir belki de mutlu insanlar çoğaldıkça ötekiler için de öneriler birbiri ardından gelir. Çünkü mutluluk önyargıları kırar, düşünce özgürlüğünü besler ve en önemlisi ülkeyi kapıkullarından arındırır. Ersöz’ün dosyası yeniden esas dosyayla birleştirildi İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında hastalığı nedeniyle duruşmalara katılamadığı için dosyası ayrılan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve firari Yüzbaşı Ali Göznek’in dosyası, Yargıtay incelemesinin ardından yeniden görülmekte olan 63 sanıklı dava ile birleştirildi. Ergenekon davasında hastalığı nedeniyle hastaneden video konferans sistemiyle savunma yapan ve 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Ersöz, Ankara’da 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürülmesine iliş kin davadan da yargılanıyor. Balyoz davasında duruşmalara gelemeyen Ersöz ve yakalamalı sanık Ali Göznek hakkında, ana davadan ayrılarak açılan dava sonunda hüküm kurulamadı. Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından Ersöz ve Gözken’in dosyaları, İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevlendirildiğini göz önüne alarak bu dosya ile birleştiril Emel Korkmaz, oğlu Ali İsmail’in otopsi raporu okunurken fenalaştı Tanımam ama konuştum Annesi, oğlunun ismini dövmeyle yazdırdı, “Oğlumu yüreğime kazıdım” dedi. savunma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gezi Direnişi sırasında Ali İsmail Korkmaz’ı döverek öldüren polisle dört kez telefonda görüştüğü iddia edilen AKP Batman Milletvekili Ziver Özdemir, polisle tanışmadığını ancak birinci görüşmeyi kendisinin yaptığını belirterek, “Batman’da bir süre görev yapmasının dışında bir ilişkim yok” dedi. Söz konusu iddialarla ilgili soru yönelten gazetecilere Özdemir, “Ben de sizin tekme attığınızı iddia ediyorum” diye karşılık verdi. AKP Batman Milletvekili Özdemir, Gezi eylemleri sırasında Eskişehir’de 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ı döven polislerden birinin kendisiyle telefonda görüştüğü iddiaları üzerine TBMM’de basın açıklaması yaptı. Polisi tanımadığını söyleyen Özdemir, polis memuruyla yalnızca Batman’da bir süre görev yapmasının dışında bir ilişkisinin olmadığını kaydetti. Polis memuruyla telefonda görüşmediğini ifade eden Özdemir, dileyen herkesin internet üzerinden kendisinin telefon numarasına ulaşabileceğini kaydetti. Polis memurunun kızının kendi ismi üzerine kayıtlı bir telefon numarasını aradığını söyleyen Özdemir, “Görüşmede özetle babasının daha evvel Batman’da görev yaptığını, tehdit edildiklerini ve babasının zor durumda olduğunu ifade etti kızcağız. Biz de hukuki yolları gösterdik” dedi. “Birinci görüşmeyi ben yaptım, ikinci, üçüncü ve dördündü nasıl oldu bilmiyorum” diyen Özdemir, telefonunu kapattığında kendisini arayanların danışmanı ve sekreterine yönlendirildiğini kaydetti. Tuhaf Yüreği dayanmadı RECEP BULUT KAYSERİ Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran’da polisler ve eli sopalı kişilerce dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek komaya giren ve 10 Temmuz’da ölen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle ilgili davaya Kayseri’de devam edildi. Duruşmada, Ali İsmail’e son tekmeyi atan tutuklu polis Mevlüt Saldoğan, Ali İsmail’i çelme takıp döven fırın çalışanları Muhammed Vatansever, Ramazan ve İsmail Koyuncu ile Ebubekir Harlar ile tutuksuz yargılanan polisler Hüseyin Engin, Şaban Gökpınar, Yalçın Akbulut hazır bulundu. l Duruşmada, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu tarafından mahkemeye gönderilen otopsi raporu okundu. Ali İsmail’in kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve buna bağlı komplikasyonlardan yaşamını yitirdiği belirtildi, kalp rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların kanamayı hızlandırdığı belirtildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporunda da aynı yönde ifadelere yer verildi. Anne Emel Korkmaz, otopsi raporları okunurken fenalık geçirdi. Anne Korkmaz, bir süre sonra tekrar salona alınarak duruşmayı takip etti. l Jandarma Genel Komutanlığı’ndan kamera görüntülerine ilişkin gönderilen bilirkişi raporunda çözünürlüklerin düşük olduğu, kamera ve kişileri belli edebilecek görüntü ve verilere ulaşılamadığı olay, yerinden geçen şüpheli otomobilin ise belirlenemediğine yer verildi. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan raporda ise olayın meydana geldiği yerdeki Beşik Otel’e ait güvenlik kamera görüntülerinde sokak içinde eylemcilere vurulduğunun belirlendiği, bir başka sabit diskin ise arızalandığı okundu. Raporda ayrıca, Ali İsmail Korkmaz’a vuran kişilerin yüzlerinin belli olmadığı bildirildi. l Duruşmaya ara verilmesinin ardından Korkmaz’n yakınları ve duruşmaya katılanlar sanıklara tepki gösterdi. Anne Korkmaz, sanıklara “Katiller aynı acıyı siz de yaşarsınız inşallah” diye bağırdı. Gezi’de çocukları ölen aileler, sanık ve sanık avukatlarına “Çocuklarımızın katillerini savunuyorsunuz” diye tepki gösterdi. Jandarma sanıkları salondan uzaklaştırdı. ‘Şaban o timine sahip ol’ Tekmenin şiddetinden ayağı çatlamış l Anne Emel Korkmaz, telsiz konuşmaları nedeniyle “Dayanamıyorum” diyerek ağladı. Avukat Pınar Çelik Arpacı ise, tutuklu sanık Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail’i dövdükten sonra Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde sağlık raporu aldığını anımsatarak “Öyle şiddetli vurmuştur ki, hem Ali İsmail Korkmaz’ın kafatasında hem de kendi ayağında çatlak oluşmuştur. Öldürme isteğinin ortaya çıktığını düşünüyoruz” diye konuştu. Anne Emel Korkmaz, Saldoğan’ın ayağında çatlak oluştuğunu duyunca, “Senin ayağın kopsaydı” diye tepki gösterdi. l Avukat Mehmet Vakurkulat, “sanıklar arasındaki iletişim, suçun birlikte işlediğini göstermektedir. Olayın sonrasında o delillerin karartılmasıyla ilgili delilleri göstermektedir. Telsiz görüşmelerinde, ‘Çevik kuvvet gözaltı yok. Dalacağız, süreceyiz. Üzerimize çekeceğiz, sonra dalacağız’ ifadeleri kullanılmaktadır. Sanıklardan Şaban’ın timlerden birinin yetkilisi olduğu telsiz kayıtlarında ortaya çıktı. ‘Şaban timlerine sahip ol’dur” denilmektedir” dedi. Bunun üzerine ağabey Korkmaz, sanıklara dönerek “Adam mısınız?” diye bağırdı. AKP’li vekil kendisi aramış l Avukat Ümit Erdem, “Sanık Mevlüt Saldoğan tutuklandıktan sonra AKP Batman Milletvekili Ziver Özdemir ile görüşmeleri var. Beyanında, ‘Beni aradılar ama ben ilgilenmedim’ diyor. Ziver Özdemir kayıtlara göre, 1 Eylül’de Mevlüt Saldoğan’ı iki kez daha arıyor. Fırıncıların kayıtları silmesinde ve bu olaylarda yargıya müdahale var” dedi. Sanık polis: Yetkimi kullandım l Söz alan sanık Mevlüt Saldoğan, “TÜBİTAK raporları gelmediği halde tutukluyum. Tahliyemi talep ediyorum. İnsan, baba ve polis olarak namusum şerefim üzerine yemin ediyorum ki kasten yaralamak üzerine hareket etmedim. Kanunların bana verdiği yetkiler dahilinde bedenen zor kullanmak yoluyla hareket ettim” dedi. Tutuklu sanık İsmail Koyuncu da “Bana ‘Tut’ dediler ve tutup kenara çekmeye çalıştım. Özür diliyorum. Allah katında vicdanım rahat ve suçsuzum. Ailem ve ben mağdur oldum. İşyerimi, itibarımı kaybettim” dedi. Avukat: Nasıl inanalım? l Mevlüt Saldoğan’ın avukatı da “Maktul hastaneye gittiğinde tomografide beyin kanaması geçirmediği raporlardadır. Hastaneden çıktıktan sonra 17 saat evinde uyuduğuna nasıl inanalım? Hastaneden sonra başına hangi iş geldi bilmiyoruz” dedi. Mahkeme, Adli Tıp raporu ile TÜBİTAK’tan gelecek raporunun beklenmesine karar vererek duruşmayı 9 Ekim’e erteledi. İsmini bile söyleyemedi Özdemir, bu konudaki haberlerin ardından kendisine yapılmayan hakaret ve tehdit kalmadığını belirterek, “Benim ve ailemin başına bir şey gelirse sorumlusu bu haberi yapandır” dedi. Ali İsmail Korkmaz’ın ismini karıştırarak “Ali Osman Korkmaz” diyen Özdemir, “Mağdur olan vatandaşımıza da rahmet diliyorum” diye konuştu. Demirtaş: Başbakan özür dilemeli l HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş “Bu barbarca, vahşice işlenen cinayette suçu olan herkes hak ettiği cezayı almalı. Kamu vicdanında halen Başbakanın kullandığı dil büyük bir yara olarak duruyor. Aynı kişi bugün Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayıdır. Başbakan’ın özür dilemesi gerekir” dedi. Demirtaş şöyle devam etti: “19 yaşında genç bir çocuğu, esnaf ve polis el ele öldürecek kadar dövmeyi vatan görevi sayıyorsa, bu linç kültürü bu kadar ilgi görüyorsa hükümet, politikasını sorgulamalı. Bir mahkemenin bu kişileri cezalandırması yetmez. Başbakan, bu konuda sicili temiz bir siyasetçi değil. Sokaklarda katledilen çocuk sayısı 133’tür. Bu linç kültürünü bitirebilmenin yolu siyasette yeni bir dil kurmaktır.” Gazeteciye garip soru Gazetecilerin söz konusu polis memurunun rapor alması için doktorla konuşup konuşmadığı yönündeki sorusu üzerine Özdemir, soruyu yönelten gazeteciye “Siz de olayın içinde var mısınız?” diye soru yöneltti. Gazetecinin sorusunu tekrarlaması üzerine Özdemir, “Sizin telefonlarınız da dinleniyor olabilir. Ben de sizin tekme attığınızı iddia ediyorum” diye karşılık verdi. Acılı anne: Halkın sayesinde adalet yerini bulacak l Adliye bahçesinde katılımcılara seslenen anne Korkmaz, “Katilleri korumak için etten duvar ördüler. Alimi öldürenler insan içine çıkamayacak durumda. Bu ülkede adalet ne kadar var o tartışılır. İnşallah bu halkın sayesinde adalet yerini bulacak ve katiller en ağır biçimde cezalandırılacaktır. Bundan hiç şüphemiz yok” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle