05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 KARDEŞLİK... İnsanlığın “ÖzgürlükEşitlik Kardeşlik” mücadelesi 200 yılı aşan bir sürecin sonucudur. 1989 Devrimi ile bu kavramları insanlığın ideali yapan Fransa artık çok önemli bir ülke değildir. Bayrağı görünürde Amerika Birleşik devletleri almıştır. Ama yine de bu iki evrensel ideolojinin vatanı olma iddiasını birlikte yürütüyor. Öyleki güçlü doları ile dünya ekonomisine hükmeden ABD’nin efsanevi Özgürlük Heykeli’ni Amerikalılara yapıp armağan eden Fransa’dır. Belki de ABD’nin Fransa’yı 2. Dünya Savaşı’nda işgalden kurtarması, ““Hürriyet Hanım” heykelinin aşkı sayesindedir! Amerikan Anayasası’nın özü niteliğindeki 1776 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi ile Fransız İhtilali Bildirisi benzerlik taşımaktadır. İki ülke de ÖzgürlükEşitlik Kardeşlik mücadelesini “Kraliyet” idaresine karşı yapmıştır. Tayyip Erdoğan’nın kurmaya yöneldiği de bir tür alaturka “Kraliyet”yönetimidir. Buna karşı 18. yüzyılda olduğu gibi bir halk devrimi gerçekleştirmek mümkün değildir. Ama büyük bir uzlaşı ile belirlenmiş olan ortak aday Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçimi kazanmasıyla bu özenti kraliyet yönetimi önlenmiş olacaktır. CHP’de cumhurbaşkanı seçimi dolayısıyla bir tür “inanç ve hafıza tazeleme” toplantısı düzenlenmişti. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yanlış tercih olduğunu söyleyen de vardı, “Yemen Ellerinde Veysel Karani” gibi yalnız bırakılmış olduğundan yakınan da.. Ama büyük çoğunluk seçime sayılı günler kaldığını, herkesin bir sorumluluk üstlenmesi gerektiğinde uzlaşmıştı. Partiye ve siyasete emek vermiş yüzlerce kıdemli partilinin eski bakan, milletvekili, belediye başkanının ilk kez bu kapsamda bir toplantıya çağrılmış olması büyük ama oldukça buruk bir memnuniyet yaratmıştı. Bu nedenle söz alan “eskilerden” birçoğu kapılarının çalınmadığından, siyasalbilgi görgü ve deneyimlerinden yararlanmadığından ölçülü bir üslupla yakındılar. Güzel bir rastlantı dün aynı zamanda 1789 Fransız Devrimi’nin yıldönümüydü. Artık asırlardır bir tür atasözü hükmünde olan “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik (LiberteEgaliteFraternite)Günü”! CHP üyeliği Altan Öymen 65 yıla, olanlar da vardı. Hepsi için CHP’lilik ortak bir “Özgürlük ve Eşitlik” mücadelesi idi. Ancak bu mücadelenin kazanılması “kardeşlik” bağının güçlenmesi ile mümkündü. Ki CHP’de dillerin altında olan ve öteden beri eksik olan bu bağ idi. Birçok kıdemli parti büyüğü 5 dakika ile sınırlanan konuşmalarıyla ve bunu lisanı münasiple Genel Başkan’ın gözlerine bakarak ifade etti. HHH Genel Merkez’in büyük toplantı salonu.. Sahnenin üstünde duvardan duvara sözcüklerle yapılmış bir tür “özçekim(selfi)” Kamusala SanatÇİZGİYORUM “Cumhuriyet Halk hissiyat fikriyatşarkiyat (internet malıdır) Partisi Türkiye’yi Kuran Parti”. Orhan Birgit gibi 70 yıla yaklaşanlar Tayyip Erdoğan bu sırayla konuştular. salona ayak basmış değil. Ali Topuz gibi 63 yılla daha “yeni” Medya veya reklam dünyasındaki adamları bu sözcüklerle yapılmış bu “özçekim”den ilham almış.. dairelere “Home Ofis” denmesi garip bir Ve çoktandır ve açıkça “Hedef şaka!) 2023” diye ilan ediyor İngilizcedeki ev ile vatan, Sabah akşam meydan meydan Kılıçdaoğlu’nun bu sorusu ile bu dolaşarak 5 vakit konuşarak kendi seçimlerde güncellik kazanıyor: özçekimini yapıp duruyor: “Sen vereceğin oy ile evini yani “Adalet ve Kalkınma Partisi Yeni vatanını bir hırsıza teslim edecek misin?” Türkiye’yi Kuran Parti”. “Ederim!” diyecekler varsa.. Hedef 2023 demek.. Kararları hırsıza değil ama onlara 1923’ün ruhuna fatiha demek! hayırlı olsun! Eşitlik, Özgürlük Ancak Kardeşlik ile Tamamlanır?! Helin Arya Söylüyor, Berivan Beethoven Çalıyor! O coğrafyaların çocukları daha yalnızdır. Kalabalıklarda çaresiz, kimsesiz. Düzenin karanlığında ağa var, töre var ve mecburiyet! Başlık parası çünkü... 1213 yaşında gelin edilirler, çocukken çocukları olur. 15’ine varmadan göçüp giderler ağıtlarla. Gazetelerde, televizyonlarda haberdir ölümleri, üç gün sonra unutulacak. Sonra yeni ölümler olacak. Memleketin ders kitaplarında 5. sınıf kız çocuklarına nasıl “iyi gelin” olacakları öğretilir çünkü!.. Öğretmen Kılavuz Kitabı’nda, “Gelin, evinin ve kocasının yoluna gerekirse kurban olur” diye yazılır, utanmadan, sıkılmadan. Sonra... Siirt’in Pervari’sinde imam nikâhıyla evlendirilip, 13 yaşında anne olan, 14 yaşında, erken doğumla dünyaya getirdiği ikinci çocuğunun ölümünün ardından evinde silahla vurulmuş halde bulunan Kader çıkar karşımıza. Ayıpmış, düğününde hiç gülmemiş, Kader’in ölümüne “kader” demiş, geçmiş büyükler... Adıyaman Gölbaşı Yukarı Nasırlı köyünde 16 yaşında, dayısının oğluyla rızasız evlendirilen Yeter, pompalı tüfekle vurulmuş bulunur odasında. Kader’le Yeter’in öyküsü yan yana düşer. Nutkumuz tutulur. Belirsizdir ölümler, intihar mı, infaz mı? Sözüm ona o coğrafyalarda birileri, “özgürlükinsan hakları” mücadelesi veriyordur o sıra. 5. sınıf kızlarına nasıl iyi gelin olacağını söyleyen düzenin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı da her nasılsa çıkıp televizyonlara, “çocuk gelinler” üstüne konuşur aynı zamanda. “Yeter” diye haykırmak, Kader’lerin kaderini değiştirmek gerek oysa. HHH Tek başına bir itiraz, isyan ve mücadele bile, çocukları öldüren köhne düzene karşı anlam taşır. Sahile vuran binlerce denizyıldızını yeniden denizlere, yaşama döndürmek için tek bir insanın uğraşısı bile anlamlıdır. Umuttur geleceğe, ışıktır... HHH Aralarında çok yetenekliler var. Kökleri aynı coğrafyalara uzanan çocuklara bir el dokunursa, başka başka hayatlar doğar. İzmir’in Bayraklı’sında varoşların yalnız çocuklarına başka bir gelecek kurulur. Memleketin çocuklarını, geleceğini düşünen insanlarımız eksik olmasın, Berivan’ın, Helin’in evinden farklı bir müzik taşıyor artık sokaklara. Arapgir’in Yaylacık köyünden Berivan ve Elazığ’ın Muratçık köyünden Helin, çoksesli müzik dinliyor şimdi. Berivan, İzmir Körfezi’ne doğru Beethoven, Schubert çalıyor. Arya söylüyor Helin, varoş sokaklarında. HHH Bayraklı Belediyesi’nin çocuk korosundan yetişmiş ikisi de. Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazanmışlar üstün başarıyla... Çocuk gelin olmasınlar diye insanca bir tasarımın, umutla dokunuşun öyküsüdür bu. Yerel yönetim projelendirmiş, müzik öğretmeni Şahika Türkkan tutmuş ellerinden, çalışmış, çabalamış yıllarca... Berivan ve Helin kardelendiler; toprağı yarıp, güneşi gördüler, tüm çocukların hak ettiği gibi... Kader ve Yeter yitip gitti oysa... EV EŞİTTİR VATANDIR CHP lideri Kılıçdaoğlu, vatandaşa sorulacak en özlü soruyu şöyle özetledi: “Kardeşim sen evini hırsıza teslim eder misin? (İngilizcede “home” yani “ev” ile “yurtülke” aynı anlamda kullanılıyor. (İçişleri Bakanlığı’na da “Home Office” deniyor. (Bizim kent merkezlerindeki küçük ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Artık Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Desteklediğimin Belgesidir: Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilme yöntemlerinin yanlış olduğu savı reddedilemez. Yine en çok oyu dayanışma ile Sayın İhsanoğlu’nun toparlayabileceği savına da inanmıyorum. Daha heyecan yaratıcı ve tereddütleri minimuma çekecek başka isimler vardı, aylardır yazıyorduk. Sayın İhsanoğlu’nun ulusalcı/ sosyal demokrat kesimlerin temsiliyeti açısından geçmişi ve söyleminin “ideal” bir konum yansıtmadığı da kesin. Bu somut verilere de haftalardır değindik. Bu arada mantıksız yorumlar sanal dünyayı bastı: Mesela Emine Ülker Tarhan’ı tercih eden milletvekili ve aydınların, sanki “armudun sapı, üzümün çöpü” türünden müşkülpesentlikler sonucu kimseyi beğenmeyen insanlar olduğu tezi yanlıştır. Siyasi arenada güç bölmeye çalıştıkları, RTE’ye yarayacak senaryolar peşinde oldukları da acınası bir yorumdur. Çünkü 3 Temmuz’dan önce CHP’den adayı değiştirmesini veya 2. bir aday çıkarmasını istemenin bölücülükle bir alakası yoktur. Bunun adı siyasettir. Siyaset, zirveye kayıtsız şartsız itaat değildir. İnanmadığın görüşlere inanmış gibi yapmak değildir. Nitekim halkın gözünde büyük umut bağlanmış bazı muhalif siyasilerin bu konuda tepkisizliği şaşkınlık içinde not edilmiştir. Zaten iki turlu bir seçimde bölücülükten söz etmek cehalettir. Muhalifler RTE’ye oy vermeyeceklerine göre, onun alacağı oy yüzde 50’den azsa, Demirtaş’ın da oylarını düşündüğümüzde, toplam muhalif oyların bu turda kaça bölündüğü çok önemli değildi. Neyse, farz edin ki yorumlarımda gri bölgeler var! Veya farz edelim ki muhalefet partileri daha ağır hatalar yaptılar. Arkadaşlar artık sayfayı çevirin! Rasyonel olun! 3 Temmuz geçti! Artık adaylar belli! Siz ne yaparsanız yapın, üç adayımız var. Erdoğan, İhsanoğlu ve Demirtaş. Artık bu üç adaydan kimi tercih ettiğiniz sorusuyla karşı karşıyasınız. Demirtaş, benim gözümde, Türkiye çapında siyaset yapan bir partiye mensup değil. Kendisi ne yanıt verirse versin, yıllardır yalnız ırk temelli siyaset oluşturan bir yapılanmanın içinde. Bu nedenle onun adına oy isteyecek değilim. Diğer aday aylardır beklenildiği gibi, RTE! Ona neden oy verilemeyeceği konusunda paragraf açmak zaman kaybıdır. Geriye kim kalıyor? Ekmeleddin Bey! İhsanoğlu’nun mesela bu gazetenin okurlarıyla olan ideolojik farkları ortada. Geçmişinde, bugün oy isteyeceği seçmenleri kızdıracak çok veri de var. Ama bunlar artık bizim konumuz olamaz. Çünkü gerçekçi olarak, İhsanoğlu’nu desteklemezseniz RTE’ye endirekt olarak oy vermiş olacaksınız. Bunu kendinize yedirebiliyorsanız, buyurun hemen koşup RTE’ye oy verin. Veya hiç oy vermeyerek RTE’nin oy yüzdesinin hızla yükselmesini sağlayabilirsiniz! Bu yukarıda aktardığımız durumdan farklı, çünkü tüm muhalifler oy vermeye gitmeliler. Bunun dışında, Çankaya’da RTE’nin kendi kendine her gün eklediği otoriter yetkilerle nasıl bir kontrol dışı tehlikeye dönüşebileceğini eminim algılayabilecek düzeydesiniz. Kendisini Çankaya’da “yürütmenin başı” olarak gördüğünü itiraf eden RTE, geçen hafta sorduğumuz soruya henüz bir yanıt vermedi. Yani mesela seçimleri İhsanoğlu kazanırsa, yine başkanlık sistemine geçecek miyiz? “Yürütmenin başı bundan böyle Ekmeleddin Bey’dir, biz hükümet olarak kendisine öneriler sunmakla yetineceğiz” mi demiş olmaktadır? Bunlar maalesef siyasi ortamımızın nasıl mantık ve hukuk ötesi bir ağır rejim saldırısı altında olduğunun resmidir. Bir de madalyonun diğer tarafı var. Ekmeleddin Bey, RTE’nin yanında karşılaştırılamayacak kadar olumlu biri. Hiç olmazsa ailesi ve kendisi saygın, mütevazı ve eminim güvenilir, sakin, namuslu insanlar! Barışçı bir kimlik sergiliyor. Her gün ülkeyi germek isteyen bir kâbusun yanında kıyaslanamayacak kadar değerli! Kendisiyle de barışık, hayata daha “ulvi” bir noktadan bakıyor. Bu verilerle Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” felsefesine çok daha paralel bir Cumhurbaşkanı profili çizebileceğini düşünüyorum. Uzun lafın kısası, Ekmeleddin Bey, Çankaya’yı işgalden kurtarabilir... RTE karşısında da hiçbir provokasyonda topa girmeyerek rakibini delirtecek kadar pasifist bir yol izliyor. Zaten diğer yoldan gidemez. Çünkü kendi dediği gibi “Hatip değil” Ekmeleddin Bey. Türk siyasi tarihini de kendine has yorumlarla ele alıyor... Ki bunlara girmese daha iyi olacak... Lütfen RTE’yi mutlu edecek kararlar almayın. Ekmeleddin Bey şu anda bu ülkenin geleceği açısından son derece kritik bir rol üstlendi. RTE’nin karşısında bence ekmeği(!) değil, barış, huzur ve namusu simgeliyor. Bunlar da günümüz Türkiyesi’nde küçümsenecek değerler değil! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Ev yaşamını 1 konu alan ve ev içi sahneleri can 2 landıran resim 3 tarzı. 2/ Anado 4 lu’nun birçok yöresinde kukla 5 oyununa verilen 6 ad... Bir renk. 3/ 7 Vilayet... Üzüm veren bitki. 4/ At 8 ya da araba uşa 9 ğı... “Alev” an 1 2 3 4 5 6 7 8 9 lamında yerel sözcük. 5/ Kuzu se 1 N Ö K E R L İ G si... Evcil bir hayvan. 2 İ D İ K U T Y A 6/ Küçük erkek kar 3 Ğ R OMA NO V deş... Aydın’ın Söke İ R ON İ 4 B A V ilçesinde ünlü bir antik E T A kent. 7/ Antalya yakın 5 O K E Y L A A S T A L 6 larında arkeolojik bir E R mağara... Tavlada “üç” 7 U R E B İ sayısı. 8/ “Zahit bizi 8 A T A S A GU N eyleme/Hak ismin 9 A Y A N R E Z E okur dilimiz” (Muhyi)... Görünmez âlem. 9/ Deneme türünün en büyük ustası olan Fransız yazar. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yaprakları salata olarak kullanılan ve “kuzukulağı” da denilen bitki. 2/ Numaranın kısa yazılışı... Eski Roma’da soylulardan oluşan yöneticiler meclisi. 3/ Uyuşturucu maddenin etkisinde olma, keyif hali... Asya’da bir ülke. 4/ İçe giyilen çamaşır... Yemin. 5/ Anadolu halkla rının en eski ana tanrıçası... Değişik biçimlerde oynanan yaygın bir iskambil oyunu. 6/ Yapma, etme... Bir çifte kürekli küçük sandal. 7/ Manisa ilinde, “ulusal park” kapsamına alınmış bir dağ... Gümüş elementinin simgesi. 8/ Genelev işleten kadın... İçe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu. 9/ Osmaniye ilinde, “ulusal park” kapsamına alınmış ünlü Hitit yerleşmesi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle