29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 1 milyon kişiye sansür MELTEM YILMAZ 30 Mart seçimleri sürecinde Türkiye’de erişime engellenen Twitter, hakkında mahkeme kararı bulunan içerikleri Türkiye’den gizliyor. Bugün Twitter’da içeriği Türkiye’deki kullanıcılardan gizlenen 14 hesap, 100 bin tweet var. Bu hesapların büyük bir çoğunluğu yolsuzluk ve rüşvet iddialarını gündeme getirmeleriyle dikkat çekiyor. Yasaklanan hesapların Türkiye’deki takipçi sayısı ise 1 milyondan fazla. Bir başka değişle Türkiye’de 1 milyon kişinin Twitter üzerinden haber alma, paylaşma ve yorum yapma özgürlüğü sansürlenmiş durumda. Twitter’ın önümüzdeki günlerde yayımlayacağı Şeffaflık Raporu’nda, Türkiye’nin Pakistan’ı da geçerek dünyada “en çok içerik engelleten ülke” konumunda olması bekleniyor. Yolsuzluk ve rüşvet skandallarının ortaya çıkmasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir mitingde yaptığı konuşmada “Twitter mivıtır hepsinin kökünü kazıyacağız” demesinin hemen ardından, 21 Mart günü TİB tarafından erişimi engellenen TİB’in şikâyete daTwitter, yaklaşık 2 hafyalı idari kararla hesaplara sansür uyguta erişime kapalı kallaması, Pakistan’dadıktan sonra Anayaki uygulamaya bensa Mahkemesi karaziyor. Buna göre Parıyla yeniden açılmışkistan, Hz. Muhamtı. Yerel seçimler sümed ile dalga geçen resince Türkiye’de erihesaplar ile erotik içeşime kapalı olan Twitrik yayımlayan hesapter, o zamandan beri ların kapatılması taleTürkiye’de ülke bazbini mayısta Twitter’a lı içerik gizleme (Cogönderdi. Twitter da untry Withheld Conilk kez ülke bazlı sistent) aracını kullantemiyle bu hesapları maya başladı. Bu uyengelledi. Twitter, dagulamanın kullanılha sonra Pakistan’ın maya başlamasıyla ek bilgileri vermediğini da, gerek mahkeme belirterek engeli kalkararı, gerekse TİB’in dırdı. Türkiye’de ise idari kararıyla sanartarak sürüyor. sürlenen içerik dikkat çekici şekilde arttı. Söz konusu sansürün boyutları, internet kullanıcılarının yasal hakları ve özgürlükleri konusunda çalışan “Chilling Effects” raporuna yansıdı. Türkiye, 14 hesap ve 100 bin tweet ile Twitter’da dünyada en çok içerik engelleten ülke konumunda ‘TAZMİNAT FELAKETİ ÖZLETİR’ KAPATMADA NE AYM’NİN BİLGİYE ERİŞİM HAKKI NE DE KAMU YARARI İLKESİ VAR Konuyla ilgili açıklama yapan Amsterdam Üniversitesi’nden Sosyoloji Bölümü doktora öğrencisi Efe Kerem Sözeri, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yerel seçimler öncesinde, hükümetteki bakanları ve Erdoğan ailesini içine alan yolsuzluk ve rüşvet iddialarını gündeme getiren ‘@HARAMZADELER333’ ve ‘@BASCALAN’ hesapları, 15 Nisan 2014’te şikâyetçi Erdoğan’ın başvurusu üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla erişime engellendi. Kararda, ne AYM’nin bilgiye erişim hakkından bahsedilmiş ne de kamu yararı ilkesi gözetiliyor. Aksine, kararın gerekçesinde bir siyasetçi olan Erdoğan’a “başçalan” sıfatının uygun görülmüş olması kişilik haklarına ağır saldırı olarak değerlendiriliyor ve 5651 sayılı yasada yer almamasına rağmen ‘T.C. Başbakanı... küçük düşürecek nitelikte’ ifadesiyle TCK 301’e gizli bir atıf yapılıyor. Mahkeme, yıllarını cezaevinde tutuklu geçirenlerin olduğu bir adalet sisteminde böyle bir tweet için bile mahkemeye başvurulmuş, karar aldırılmış ve bunun TİB eliyle Twitter’ın San Francisco’daki genel merkezine kadar gönderilmiş olmasını utanç verici buluyorum.” KÜRTAJ EYLEMİ Pakistan’dan bile beter! Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ 6 kadına 6 ay hapis CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir’de “kürtaj” eylemi yaparak AKP il binasına yürümek isteyen 6 kadın, 6’şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası 3 bin 600’er lira para cezasına çevrildi. Eskişehir’de çeşitli sivil toplum kuruluşlarına üye bir grup kadın, 30 Mayıs 2012’de kürtajın yasaklanmasına karşı eylem yaptı. Yunus Emre Caddesi üzerindeki AKP il binasına gitmek için yürüyen eylemcilere polis izin vermedi. 8 kadın gözaltına alındı. Polis, daha sonra biri erkek 56 kadını kameralardan belirleyerek haklarında, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, polise mukavemet ve görevini yaptırmamak” maddelerinden işlem yaparak adli makamlara başvurdu. Dosyanın incelenmesinin ardından 2. asliye ceza mahkemesinde 56 kişi hakkında, 6 aydan 3 yıla kadar hapis sistemiyle dava açıldı. Mahkemede hâkim karşısına çıkan tutuksuz sanıklar haklarındaki iddiaları kabul etmedi, demokratik çerçevede yürüyüş ve eylemlerini yapmaya çalıştıklarını anlattılar. 2 yıl süren dava sonunda karar çıktı ve eylemci kadınlardan 6’sı hakkında hapis kararı çıktı. Mahkeme, 6 kadının 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Ceza paraya çevrildi. İZMİR (DHA) Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenciden İsmail Değirmen’nin ailesinin açtığı tazminat davasında savunma yapan şirket avukatları, tazminatın “felaketi özlenir hale getireceğini” ileri sürerek, aileye tazminat verilmemesi gerekitiğini söyledi. Değirmen’in eşi ile iki çocuğu adına aile avukatları Soma Kömür İşletmeleri AŞ hakkında suç duyurusunda bulunarak şirketin mal varlıklarına el konulması ve 393 bin lira tazminat talep etti. Soma Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada savunma yapan şirket avukatları, 301 işçinin yaşamını yitirdiği yangının çıkış nedeninin belli olmadığını, “suikast sonucu dahi olabileceğini”, bu nedenle de şirket yöneticilerinin kusurlu olmadığını ileri sürerek, aile için istenen 393 bin lira için ise, “Felaketi özlenir hale getirerecek kadar çok” dedi. Ailenin avukatı Ünal Demirtaş, şirketin savunmasında “aba altında sopa” gösterdiğini belirterek, “Davalılara karşı hukuk mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Yerel mahkemelerden sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gidebililecek bir süreci devam ettireceğiz” dedi. Soruşturma kapsamında Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin mal varlıklarına ihtiyadi tedbir konmuştu. Soma’da şaşırtan savunma UĞUr KURT soruşturması Bakan Ala: Orantılı güç ANKARA (ANKA) İçişleri Bakanı Efkan Ala, ODTÜ’de protesto gösterisine müdahale ederek çok sayıda öğrenciyi yaralayan polisin “orantılı güç” kullandığını ileri sürdü. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, ODTÜ’de polisin müdahalesi ile 1821 Ekim 2013 arasında kaç kişinin yaralandığını sordu. Soru önergesini yanıtlayan Bakan Ala, “uyarılara karşın kanuna aykırı eylemi sonlandırmamak saldırıda bulunanlara karşı ilgili mevzuatın verdiği yetki kapsamında orantılı güç kullanılarak müdahalede bulunulduğunu” belirtti. ‘Fıtrat değil bilim’ SİNAN TARTANOĞLU ANKARA 2 bin 523 ODTÜ’lü dün Devrim Stadyumu’nda düzenlenen törenle mezun oldu. Her yıl olduğu gibi öğrencilerin geçit töreni sırasında taşıdıkları pankartlar dikkat çekti. Maden Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan öğrenciler, baretleri kalplerinin üzerine koyarak Soma’da yaşamını yitiren 301 madenciyi andı. Bu sırada orkestranın da müziği kesmesi dikkat çekti. Madencilerin taşıdıkları “Biz o kömürü 301 kişiyi öldür diye bulmadık”, “Ne TOMA bizi usandırdı, Ne SOMA seni utandırdı”, “Mesele 35 ton kömür değil sen hâlâ anlamadın mı”, “301 can kaç ton kömür eder”, “Fıtrat değil bilim” pankartları stadyumdan büyük alkış aldı. Eğitim Fakültesi mezunları da “Biz size matematiği sıfırlayın diye mi öğrettik”, “Başbakanlığın fıtratında ayakkabı kutuları, madencilğin fıtratında ölüm yok”, “Çalma kurban olayım ey nazlı Bilal” gibi pankartlar taşındı. Mimarlık Fakültesi’nin yürüyüşü için girişte bir öğrencinin taşıdığı “Bilal’e anlatır gibi anlat hocam” yazan pankartı “siyasi içerikli” olduğu gerekçesiyle özel güvenlik görevlileri engellendi. Öğrenciler tepki gösterdi. O savcıya inceleme CANAN COŞKUN Okmeydanı Cemevi’nde 22 Mayıs’ta bir cenaze törenine katılmak üzere bekleyen Uğur Kurt’un polis memuru Sezgin K’nin silahından çıkan kurşunla vurularak öldürülmesine ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) inceleme başlattı. Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yılmaz, Kurt’un öldürülmesinden 27 saat sonra olay yerine inceleme için gitmiş, Kurt ailesinin avukatları da soruşturmanın savcı Hasan Yılmaz’dan alınmasını talep etmişti. HSYK 3. Dairesi, “olaydan 27 saat sonra olay yerine giderek inceleme yaptığı, ilgisi olduğu belirtilen 20 tanığın beyanını, olayın üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen almadığı, olaya karıştığı iddia edilen bir kısım polislerin beyanlarını tanık sıfatı ile aldığı” iddialarını dikkate alarak Savcı Yılmaz hakkında inceleme izni verdi. Yılmaz, şüpheli polis hakkında “kasten cinayet” suçundan değil, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis gerektiren “taksirle adam öldürme” suçundan soruşturma yürütmüştü. Rapora göre, başta Başbakan Erdoğan ve yakın çevresine yönelik olmak üzere, 17 Aralık operasyonuyla ortaya çıkan yolsuzluk iddialarını gündeme getiren hesaplar, Türkiye’deki Twitter’da toptan engellenmiş durumda. Bugün Twitter’da içeriği Türkiye’deki kullanıcılardan gizlenen 14 hesap ve bu hesaplardan atılan 100 bin tweet var. Yalnızca “@Haramzadeler333”ün 500 bin, “@Başçalan”ın 400 bin takipçisi var. Diğer hesaplar göz önüne alındığında Türkiye’de yasaklanan hesapların toplam takipçi sayısı 1 milyonu geçiyor. ‘Yolsuzluk hesapları engellendi’ Okurlardan kısa kısa Gazetemiz Cumhuriyet’te Televizyon sayfasının eski etkinliğiyle yine işlerlik kazanmasından ötürü duyduğum hoşnutluğu dile getirmeyi bir ödev sayıyor ve Cumhuriyet’e çok teşekkür ediyorum. Zira biliyorum ki marifet iltifata tâbidir ve harcanan hiçbir emek takdir edilmeksizin geçiştirilmemelidir. Bu arada, Cumhuriyet’in öncülüğünü yaptığı TV sayfası, Okur Köşesi’nin alışılan “İzleyici Gözüyle” adıyla (ve mümkünse Sevgili Kâmil Masaracı’nın güzel çizgileriyle desteklenerek) canlandırılması dileğimi de yinelemek isterim. Saygılar, selamlar. Aziz Naci Doğan İki Önemli Hata Uzun zamandır gazetemizdeki yazım hatalarının daha özenli kontrol edilmesi konusunda bir ileti yazmaya bir türlü fırsat bulamadım. Mutlaka iyi bir editörlük ve yazım denetleyicilerinin olduğuna inandığım, ancak bu iyi niyetin olmasının yanında istemeyerek de olsa gözden kaçan veya alışkanlık haline gelen bazı Türkçe yanlışlarının ve anlatımaçıklama ifadelerinin düzeltilmesi konusunda (eğer kabul edilirse) daha bir özenlik gösterilmesini rica ederim. İlk eleştirim; parantez içine yazılanlar bir önceki tümcenin açıklaması olduğu ve henüz tümce bitmediği için büyük harfle başlamaz. İkinci eleştirim ise çok sık kullanılan ve yapılan bir yanlış olan Kılıçdaroğlu’dan ifadesi üzerinedir. Doğrusu Kılıçdaroğlu’dan olması gereken ifade her zaman Kılıçdaroğlu’ndan yazılmaktadır. Tıpkı 24 Haziran 2014 günlü gazetemizin dördüncü sayfasında adı geçen ve doğru yazılan Tanrıkulu’dan olduğu gibi (burada Tanrıkulu’ndan yazılmamıştır). Bu eleştirimi kuvvetlendirmek adına sık kullanılan başka bir yanlış sözcük örneği daha vermek isterim: Her zaman Kırklareli’nden kullanılmaktadır. Oysa aynı kural gereği bu sözcük de Kırklareli’den olmalıdır. Tıpkı İstanbul’undan olmayacağı gibi ve her zaman İstanbul’dan kullanıldığı gibi. En derin saygılarımla. Dr. Ertan Kılcıgil silah kullandıĞI İDDİASI TV sayfası düzelme yolunda Burak Can’da İstanbul Haber Servisi Okmeydanı’nda Berkin Elvan’ın cenaze törenlerinin ardından çıkan olaylar sırasında vurularak öldürülen Burak Can Karamanoğlu’nun elinde ve giysilerinde “barut artığı” tespit edildiği iddia edildi. Gezi eylemleri sırasında başından gaz kapsülüyle vurularak 269 gün sonra ölümüne neden olunan 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın 12 Mart 2014 günü toprağa verilmesinin ardından çıkan olaylarda vurulan Burak Can Karamanoğlu ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce bir rapor hazırladı.14 Mart 2014 tarihli raporda, “Burak Can Karamanoğlu adlı şahsın sağ el dış svap numunesi üzerinde atış artıklarının bulunduğu tespit edilmiş olup” şeklinde ifadeler yer aldı. Raporda, silaha dokunma ya da ateş eden el ile tokalaşma gibi durumlarda da atış artıklarının bulaşabileceği belirtildi. Gazeteler Ölüyor mu? Bu soruya ne yazık ki “Evet, bazı gazeteler ölüyor” diye yanıt vermek zorundayız. Karşı ve Sol kapandı, Radikal ölmediğini, basılı gazete olarak çıkmaktan vazgeçtiğini, internet sitesi olarak yayınını sürdürdüğünü iddia etse de artık onu elimize alıp okuyamıyoruz. Bu da aslında eski ama bir türlü sonlanmayan tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Yazılı basın ölüyor da onun yerini internet üzerinden yayın yapan “gazeteler” mi alıyor? Önce ölen, kapanan ya da hadi umutlu yazalım, yayınına ara veren gazetelerin neden kapandığı konusuna açıklık getirmeye çalışalım. Pek çok neden sayılabilir ama en başta gelen ekonomik nedendir. Geliri giderinden az olan gazete yaşayamaz. Bir süre çalışanların özverisiyle yayınını sürdürse bile bu durumun sürekli hale gelmesi olanaklı değildir. İkinci ve önemli ama ilk nedenden bağımsız düşünülemeyecek bir neden de okurun taleplerine yanıt verememek, tirajı koruyamamak, dolayısıyla gelir gider dengesini kuramamaktır. Bu duruma düşen gazetelerin yaşaması zordur, imkânsızdır. Kısacası gazeteler sanal dünya ile rekabet edemedikleri için kapanmıyorlar. Gelecek o dünyada olduğu için kepenk kapatmıyor, o nedenle o tarafa geçmiyorlar. Aslına bakarsanız henüz bir “o taraf” da en azından Türkiye’de yoktur. Bu yargımızı kuşkusuz gazete öncelikle haberdir mantığıyla kuruyoruz. Yoksa yorum sitelerine, “blog” sitelerine bir diyeceğimiz yoktur. Türkiye’deki internet gazeteleri şimdilik bağımsız çalışabilen, kendi muhabir ağlarını kurmuş, kendi haberlerini yapabilen gazeteler değildirler. Yalnızca internetin hızından yararlanarak gazetelerden aldıkları haber ve yorumlarla öne geçerek gazetecilik yapıyorlar. Bu konudaki ciddi çabaları yabana atmayalım ama gerçekten kendi ayakları üzerinde durdukları, reklam ve izlenme gelirleriyle çalışanların ücretlerini ödeyebildikleri, habere kaynak ayırabildikleri zaman gerçek bir rekabetten söz edebileceğiz ama henüz erkendir. barut izi 24 Haziran 2014 Salı günü 3. sayfadaki “Bayzar Teyze Artık Yok” başlıklı haberde inanılmaz bir hata vardı. 88 yaşında hayata veda eden Diyarbakırlı Ermeni vatandaşımız için, “1915 olaylarına tanıklık ettiği” yazılmıştı. Kanımca bu haberle ilgili olarak başka okuyuculardan da ileti almışsınızdır. Muhabirlerinizin yazılarını gözden geçiren editörlerin çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Saygılarımla. Tarık Emre Bayzar Teyze’nin tanıklığı Yazar da Düzeltme Servisi de... 22 Haziran... Spor Sayfası’nda Adnan Dinçer’in yorumundan bir cümle: “Gana ve Almanya bu futbollarıyla finale kadar gidebilecek mücadeleye hazır görünmelerine karşın Gana’nın Portekiz’i yenerek hak ettiği 2. tura çıkması kupaya renk getirir.” Yazar “karşın”ın anlamını biliyor mu? Öyle görünmüyor. Aynı yazarın ertesi günkü yazısından: “Çok ‘şişirilen’ Belçika’yla sadece koşan Rusya’nın mekanik ve golü unutan, beceriksiz oyuncularla 83. dakikada Rusya kalesinin direğinden dönen top maçın sanki nazar boncuğuydu.” Yanlış anlatım... Direkten dönen top maçın nazar boncuğuymuş. Bununla, şişirilen Belçika ile Rusya’nın özellikleri sayılan oyuncularından söz edilen cümlenin ilk bölümü arasında kopukluk var. Aynı yazıdan başka bir cümle: “Sonuçta, 2. takımın son karşılaşmalarda ortaya çıkacak olması ve bunu da Belçika’nın tayin edeceği düşünülürse grubun tek fantezisi olarak hatırlanabilir.” Öznesiz bir cümle. Kim ya da ne fantezi olarak hatırlanabilir? Önceki cümleden de belli olmuyor. Yazarın Türkçeyi “iyi” kullanmasını beklemek belki fazla olabilir. Ama yalnız yazarın değil herkesin anadilini “doğru” kullanması beklenir. Bunun mazereti olamaz. Çare nedir? Hem yazar dikkatli olmalı hem de düzeltmen... Ne yazık ki ikisinin de olmadığı açık. Emre Yazman GÖZALTINDA DAYAK DAVASI 1 Mayıs’ta Geçenlerde bir özel katılım bankasından deyimimi mazur görünyalanlama yedi gazete. Keşke haberleştiren arkadaş swift iletisi nedir, swift iletilerinin çeşitleri nelerdir, bankalar hangi durumlarda swift iletisi aracılığıyla işlem yaparlar gibi bilgileri öğrenip de yazsaydı haberi... Dış Haberler sayfasında “Maliki’ye yeni hükümet çağrısı” başlıklı haberin sonunda “... Rauf Abdul Rahman’ın IŞİD militanlarınca yakalanıp idam edildiği....” şeklinde bir tümce yer alıyor. Gazetemiz bu güruhun idam etme yetkisini tanıyor mu ki öldürme yerine “idam” sözcüğü kullanılmış? Saygılar. M. Aydın Akça Ekonomik terimleri bilmeden olur mu? 4 polise beraat Haber Merkezi Beş yıl önce 1 Mayıs’ı kutlamak için geldiği Taksim’de gözaltına aldıkları Mustafa Çiftçi adlı genci, polis aracında döverek burnunu kırdıkları, bayılması üzerine biber gazı sıktıkları, ayılsın diye üzerine su döktükleri ve sonra da telaşlanıp yola attıkları iddia edilen dört polis, yargılama sonunda beraat etti. Radikal.com.tr’nin haberine göre, Trakya Üniversitesi’nde okuyan Çiftçi ve Hüseyin Karabaldır, 2009 yılında 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için geldiği Tarlabaşı’nda gözaltına alındı. İki genç, sürüklenerek bir altgeçide götürüldü. Çiftçi merdivenlerden indirildiği sırada beşaltı polis tarafından dövüldü. 25 aylık soruşturmada fotoğraftan teşhis edilen dört polis hakkında “basit yaralama, hakaret, işkence sonucu vücutta kemik kırılmasına neden olma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından dava açıldı. Mahkeme, 26 Haziran’daki son duruşmada “sanıkların yüklenen suçu işledikleri sabit olmadığından” beraatlarına karar verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle