02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2014 PAZAR 6 HABERLER CHP’de Köşk adayı için İhsanoğlu’na karşı çıkan ulusalcılar Tarhan’ın isminde uzlaşamadı Muhalifler bölündü AYŞE SAYIN ANKARA CHP’de Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı çıkan ulusalcı milletvekillerinden bir bölümü Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ı aday göstermek için imza toplamaya başlarken bir grup bu girişime karşı çıkıyor. Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, “Adayım Emine Ülker Tarhan” diyerek ilk imzayı atarken milletvekiller Dilek Akagün Yılmaz, Ümit Özgümüş, Birgül Ayman Güler ve Nur Serter de destek kararı aldı. İhsanoğlu’nun adaylığı için imza atmayan muhaliflerden bir bölümü “Alternatif aday çıkarmak genel başkanı tartışmaya açmak anlamına gelir, amacımız bu değil” diyerek, alternatif adaya karşı çıkıyor. İhsanoğlu için adaylık başvurusunu yapmasının ardından muhalifler yarın toplanarak tutumlarını netleştirecek. CHP’de aralarında İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan, gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’nun da bulunduğu 20 dolayındaki milletvekili İhsanoğlu için imza vermedi. Ancak bu isimlerin alternatif bir adaya da destek vermeyeceklerine dikkat çekiliyor. Muhaliflerden Süheyl Batum kendi adayının Tarhan olduğunu açıklaması muhalifler arasında da şaşkınlık yarattı. Emine Ülker Tarhan bu süpriz çıkış karşısında “sessiz” kalırken Batum’a 4 milletvekilinden daha destek geldi. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Batum, CHP adayının “Cumhuriyet ilkelerini, demokratik laik bağımsız Cumhuriyeti savunan” bir kişi olması gerektiğini söyledi. İhsanoğlu’nun yaptıkları, düşünceleri ve söylemleriyle CHP’nin ortak adayı olamayacağını belirten Batum, ikinci önemli noktanın ise anayasada “Siyasi partiler ya CHP’de ulusalcı kanattan Süheyl Batum ve 4 milletvekili Tarhan’ı aday göstereceklerini açıklarken yine ulusalcı kanatta yer alan Şevki Kulkuloğlu, Batum’un da kendilerine sormadan hareket ettiğini belirtti. Batum’un yanı sıra Birgül Ayman Güler, Ümit Özgümüş, Nur Serter, Emine Ülker Tarhan için imza verdi. da siyasi parti genel başkanları aday gösterir, genel merkez adayları belirler” diye bir ifade olmadığına dikkat çekti. Batum, anayasanın 20 milletvekilinin cumhurbaşkanı adayı gösterebileceği hükmünü getirdiğine işaret ederek, “Anayasa milletvekillerine, çok az konuda tanıdığı ‘irade serbestliği’ni, cumhurbaşkanı adayı göstermesi konusunda da tanımıştır. Bu bizim irademizin genel başkan tarafından kullanılması demek değildir. Ben anayasadan aldığım bu yetkiyi kimseye devretmeyeceğim. Ben aday göstermeye yetkili 20 milletvekilinden biri olarak adayım Emine Ülker Tarhan diyorum” görüşünü dile getirdi. Batum, Tarhan’la bu konuyu konuşmadığını; 19 milletvekilinin daha “Tarhan olsun” derse başvurularını yapacaklarını söyledi. Tarhan bu girişimle ilgili herhangi bir açıklama yapmazken Batum’a, Güler, Ser ‘4 milletvekilinden destek ter, Özgümüş ve Yılmaz da imza desteği verdi. Batum ve 4 vekilin Tarhan’ı aday çıkarma girişimine karşın, muhalifler asıl yol haritasını İhsanoğlu’nun bugün adaylık başvurusu yapılmasının ardından belirleyecek. Bu amaçla yarın ya da salı günü toplanacak olan muhalifler, Tarhan için yeterli imza bulunamaması durumunda, bildiri yayımlamayı da gündemlerinde tutuyorlar. Toplantıya eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın katılması beklenmezken kendisine yakın olan milletvekillerinin katılımı bekleniyor. Baykal’ın alternatif aday çıkarılmasına karşı tavrı biliniyor. O nedenle Serter dışındaki Baykalcı milletvekillerinin , Tarhan için “kritik” sayıda imza eksiği kalırsa destek verebilecekleri belirtiliyor. Milletvekilleri Hüseyin Aygün ve İlhan Cihaner’in de aralarında bulunduğu muhalifler, İhsanoğlu’nun adaylık başvurusunun yapılmasının ardından çıkacak tabloya göre tavırlarını netleştirmeleri bekleniyor. Tarhan’ı aday gösterme kararına, ulusalcı isimlerden Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu ise tepki gösterdi. İhsanoğlu’nun içine sinen bir aday olmadığını ve imza vermediğini, vermeme gerekçelerini de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na anlattığını belirten Kulkuloğlu, ancak alternatif aday çıkarılmasını da doğru bulmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu’nun kendisine “imza atmayanların peşinde değilim” dediğini aktaran Kulkuloğlu, “Benim tavrım net. Genel başkan bize sormadan İhsanoğlu’nu aday göstermiştir ve bunu doğru bulmadığımı söyledim. Ancak Sühely Batum’un da bize sormadan Tarhan’ı aday gösterme tavrını da doğru bulmuyorum. Alternatif aday çıkarmak genel başkanı tartışmaya açmak anlamına gelir, amacımız bu değil” görüşünü dile getirdi. Uğur Kurt’un ölümünün 40. günü İstanbul Haber Servisi Okmeydanı Cemevi’nde cenaze beklerken polisin açtığı ateş sonucu ölen Uğur Kurt’un ölümünün 40. gününde CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu Kurt’un ailesini ziyaret etti. Tanrıkulu sosyal medya üzerinden “Okmeydanı’nda katledilen Uğur’un da kırkı oluyor; savcı, soruşturmayı cezasızlığın kılıfı ile yürütüyor; meşru müdafaa” mesajını paylaştı. Apo RTE Kader Birliği ve AKP İçinde Savaş Siyasetin odağında şüphesiz ki Cumhurbaşkanlığı bulunuyor. Kesin olan RTE’nin, “ters köşe yaparız” vb. gibi çeşitli saptırmalara karşı, Cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. RTE, partisine, hepiniz Cumhurbaşkanlığı görevini yapacak düzeydesiniz ama bunu en iyi ben yaparım ve oraya ben layığım, konuşmaları yapıyor. Gül, eşyalarını topluyor, adamlarını dağıtıyor, Köşk’ü boşaltıyor. Arınç, salı günü Başbakan’ı oraya gönderiyoruz, diyor.. gerisi lafügüzaf. RTE, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürtlerin ikinci tur oylarını garanti altına almak için, “Çözüm Süreci”ne yönelik bir yasa tasarısını bile Meclis’e verdi. Öcalan, yasadan çok memnun! Ama yasa tasarısının aslında yeni bir şey içermediği, içinde bir kez bile Kürt adının geçmediği, Kürt oylarının RTE’ye yönelmesini sağlamayı amaçladığı konusunda yoğun şikâyetler var! Benim aylardır hiç şüphem yok... RTE, AKP’liler ve Kürtlerin Cumhurbaşkanı olarak Köşk’e çıkmayı programladı, planladı. Bakanları, ailesi ve kendisi hakkında yoğun yolsuzluk iddiaları olan RTE Köşk’e mi çıkacak? Tasarıdaki “Kanun kapsamında verilen görevleri yerine getirenler için sorumluluk doğmaz” maddesi anayasa ile sorunludur. Şüphesiz ki dağdan inerek normal hayata karışacaklara kapı açılmalı, garantiler verilmeli ama Turgut Kazan, bunu düzenleyen maddenin, TCK’nin 220. maddesi yerinde dururken dava açılmasını önleyemeyeceği konusunda uyarıyor... Bunları belirtmemdeki neden, RTE’nin uydurma bir tasarı ile göz boyama yaptığının altını çizmektir... Öyle anlaşılıyor ki, İmralı’da yapılan görüşmelerde Öcalan’ın bilgisi dahilinde hazırlanmış bir tasarı. Öcalan ile RTE hiçbir zaman bu kadar birbirlerine muhtaç olmamışlardı. “Kader” onları birbirine bağladı!.. Tasarı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri arasındaki ilişkide tek söylenecek gerçek budur! Daha çok şey göreceğiz.. Siyasi ihanetler, satışlar, bozuşmalar, kucaklaşmalar... Bekleyin... AKP içinde savaş aslında yeni başlıyor; eğer RTE seçilip Köşk’e çıkarsa, AKP’nin başına ve başbakanlığa kimin geleceği, parti içinde derin bir hesaplaşma konusu olacaktır, bunun işaretlerini görüyoruz. Burada yazdığımız gibi yıllardır azar işitip durmadan bir tür “dayak” yiyenler, RTE’den kurtulma sevincini yaşıyorlar, diyebiliriz. Bu konuyu yazmıştım, “yukarıya tekmeleyerek, kurtulma”... Parti ve hükümet içinde ekonomi konusunda da farklı görüşler egemen... Bu ayrılık Merkez Bankası’nın para/faiz politikalarında düğümleniyor. Jöleli(!) + RTE bir kampta; Babacan, Şimşek vb. diğer kampta. RTE herhalde, finans politikalarında birlikte hareket ettiği Jöleli’yi Köşk’e taşıyacaktır... Arınç ve arkadaşları sevinçlidir, RTE’nin Köşk adaylığından. Parti başına ve başbakanlığa kimin geleceği, büyük çatışmalara konu oldu. Arınç’ın, Dışişleri’nde büyük başarısızlığın adı Davutoğlu’nu parti içi kulisler nedeniyle uyarıcı konuşması, eskileryeniler tartışmasını açtı. Başbakan Başdanışmanı Y. Akdoğan herkes eşittir, diyerek Başbakan’ın görüşünü açıkladı. Yine Başbakan’ın adamlarından yazar A. Selvi, Başbakan, kendisiyle uyumlu çalışacak güçlü bir parti ve hükümet kişisi ve kadrosu istiyor, diye yazdı. Bu “uyumlu kişi” şüphesiz ki, en azından RTE’nin kafasında, Gül değildir. Bunu Gül de bildiği için, “Bugünkü koşullarda siyaset planım yok” dedi ve hâlâ o noktada. Burada, “ güçlü ” ve “ uyumlu ”, anahtar kelimelerdir. Yani RTE, dün neredeyse bugün de oradadır: Köşk’ten, hem partiyi hem hükümeti yönetecek bir kişi istiyor. Bu kimdir? Hem güçlü olacak hem de RTE ile uyumlu... Bunlar birbirleriyle çelişebilecek nitelikler olabilir. Güçlü derken, mesela “kişiliği güçlü”yü anlarsanız, RTE ile mutlaka çatışır... Partiyi zapturapt altında tutacak birisi, derseniz, o kimdir?.. Yani asıp kesecek ve her şeyi RTE’ye göre tasarımlayacak... Parti takacak mı böyle birini? Bir hükümet ve parti savaşı kapıda... Bu hükümet içinde ve parti içinde tasfiyeleri ve bölünmeleri de beraberinde getirme, hatta RTE’yi Köşk’te yalnız bırakma gibi bütün potansiyelleri içinde taşıyor. Her şeye açık bir sürece girecek AKP ve iktidarı... Hele kapıda, AKP’den istifa etmiş 8 milletvekili ile cemaatin bir “merkez sağ parti” kuruluşu için çalışmaların yapıldığının açıklandığı bir sırada! Gün ola harman ola! OKUR MEKTUBU Taner Derbentli : Gerek Cumhuriyet, gerek CBT okuru olarak yazılarınızın hemen tümünü okurum. 26 Haziran Perşembe günkü ‘Müslüman Cumhuriyet’ başlıklı yazınız için sizi ayrıca kutlamak gereğini duydum. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Sayın İhsanoğlu, son günlerde sol, sosyal demokrat çevrelerde hem desteklendi hem de eleştirildi. Bu eleştirilerin büyük bir bölümünü ölçüsüz ve haksız buldum. Ancak sizin yazınızda sorduğunuz soru ve çözümlemeniz, kanımca en ağır eleştirilerden daha etkileyiciydi. “Yani, CHP artık bundan sonra tüm politikalarını, politik tercihlerini bu dayatma ve kabule göre mi yapacak?” Bu soru, düşünce geliştirici ve ufuk açıcı bir soru. Umarım ‘solda’ politika yapan, yazan, çizen, çoğu çok değerli insanlar da bu soruyu önemser, yol, yöntem ve politika oluşturmak için bir başlangıç noktası olarak alır ve yapıcı öneriler geliştirirler. ‘Gezi kini bitmiyor’ ADANA (Cumhuriyet) Adana’da KESK’e bağlı sendikaların başkan ve yöneticisi 28 kişinin önceki gün Terörle Mücadele Şubesi tarafından telefonla aranarak şubeye çağrılmalarına EğitimSen tepki gösterdi. Şube Başkanı Ahmet Karagöz, “Yönetici ve üye arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerin dinlenerek, suç tesis edilmeye çalışılması yasal olmadığı gibi, insan hak ve hukukuna da aykırıdır. Bu gelişmeler; iktidarın Gezi kininin bitmediğinin de bir göstergesidir” dedi. ‘Tavır yanlış’ İhsanoğlu beklenecek AKP içinde savaş yeni başlıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle