03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Seçim kaybedilen illerde il başkanları da görevden alınıyor 7 Güzel Şeyler… Bu hafta hayatımızı kuşatan kötülüklerin inadına güzel şeylerden söz edeceğim. Kötülükler zaten yanı başımızda, her günümüzde, her dakikamızda, hayatımızın içinde, tam ortasında… Onlardan söz etmeyi bir süre erteleyerek Gezi başkaldırısının haftasında sizlerle güzel şeyler paylaşmak istiyorum… Güzel şeyler ise benim için öncelikle kitaplardır… Okuduklarım, okumakta olduklarım, okuyacaklarım, okumak istediklerim… Roma’da Shelley Keats müze evinde romantizm üzerine İngilizce, şirin, küçük bir kitapçık satın aldım. Çizimlerle desteklenmiş bir romantizm tarihi bu. Aynı zamanda bir felsefe, sanat tarihi el kitabı da sayılabilir… Cebimde, çantamda gezdiriyor, vapurda, metroda fırsat buldukça birkaç sayfa okuyorum… Romantizm üzerine son yıllarda dilimizde de çok güzel kitaplar yayımlandı… “Devrimci Romatizm” (Pek çok yazardan harika bir derleme), “İsyan ve Melankoli” (M. Löwy R. Sayre) satır altlarını çize çize okuduklarımdan… “Romantikliğin Kökleri” (İ. Berlin) ilk fırsatta okumak üzere ayırdıklarımdan… Romantizmden açılmışken… Yukarıda adlarını andığım, ikisi de çok genç yaşta yaşama veda etmiş iki büyük İngiliz romantiğini, Shelley ve Keats’i Türkçede ne kadar tanıyoruz?.. (Shelley’nin “A Defence of Poetry”/Bir Şiir Savunusu adlı yazısı dilimize çevrildi mi bilmem. Şiirlerinin yanı sıra mutlaka okunmalıdır…) Yazımı sadece romantizm üzerine sürdürebilirdim ve yine de çok eksik kalırdı. Romantizm, gerçekçiliğin karşıtı değil bence… Yaşamlarımız en acıtıcı gerçeklerle dolup taşıyor olsa da, romantizmden yoksun bir devrimci kuram ve eylem bile bence çok eksiktir… Bu konularda yazmayı sürdürmeliyim… HHH Horace Walpole adını ve “barok roman”ı “Otranto Şatosu”nu biliyordum kuşkusuz. Fakat kitabı okumamıştım. Roma’da satın aldığım romantizm el kitabında bir daha karşıma çıktı… Kabalcı GEZİ BAŞKALDIRISI Kitabevi’nde ONURUMUZDUR ele geçirdim bu kitabı… Kocaman bir roman olmalı diye düşünürken, pek öyle olmadığını gördüm… Bu yaz mutlaka okuyacağım kitaplar arasında yerini aldı… Bu arada aynı kitabevinde yeni bir “Faust” çevirisiyle karşılaştım… Bu Goethe klasiğinin dilimize ilk nesir çevirisi bildiğim kadarıyla Sadi Irmak’ındır. Kitaplığımda, doğrusu okumak fırsatı bulamadığım bir N. Ülner çevirisi vardı. Sözünü ettiğim daha yeni çeviriyi de (İ. Cankorel) belki karşılaştırmalı bir okuma için merakla satın aldım… HHH Nedenini bilmiyorum, fakat büyük oylumlu kitaplar sanki daha çok ilgimi çekiyor ve bende okuma tutkusunu daha çok ateşliyor… Alman felsefecisi H. J. Störig’ın yine son zamanlarda masamdaki kitaplar arasında yer alan “Vedalardan Tractatus’a Dünya Felsefe Tarihi” (Çev. N. Epçeli) adlı yapıtı bunlardan biri… Yanı başında TÜBİTAK’ın TÜBİTAK olduğu sırada yayımlanmış, arada bir göz attığım büyük oylumlu “Bilim Tarihi” duruyor… (Colin A. Ronan’dan çevirenler: Prof. E. İhsanoğlu ve Prof. F. Günergun) Bilim tarihi (ve kuşkusuz sanat, felsefe, edebiyat tarihleri) okumanın insanı daha çok insanlaştıracağından kuşku yok… Çünkü insanın daha çok insanlaşması da insan olmaktan gitgide uzaklaşması da bir diyalektik yasasıdır… HHH Yazıya başlarken şu anda elimin altındaki bütün kitaplardan söz etmeyi tasarlıyordum… İsteğimi gerçekleştirmeyi bir sonraki yazıya ertelerken bu yazıyı yine masamda üst üste duran kitaplar arasındaki kitaptan, Max Horkheimer’in “Akıl Tutulması”yla (Çev. O. Koçak) Birgül Ayman Güler’in aynı adı taşıyan kitabından söz ederek tamamlayayım… Horkheimer çok önemli kitabında, demokrasinin felsefi temeli yıkıldığında diktatörlük kavramını değerlendirmenin nasıl göreceleştiğini; çoğunluk, halkoylaması gibi olguların demokrasiyle bire bir ilişkisi bulunmayışının kavramsal temellerini açıklıyor… Birgül Ayman Güler’in aynı adı taşıyan çok değerli çalışması ise yine demokrasi kavramı ve özellikle de ulusal kimlik konularında ülkemizdeki akıl karışıklığı ve saptırmalara ışık tutuyor… Her iki “Akıl Tutulması” da okunduktan sonra bir kenara konulmayıp zaman zaman yeniden göz atılması, üzerlerinde düşünülmesi gereken yapıtlar… AKP’de operasyon AKP’li milletvekillerinin ‘kardeşlerini’ polis yapabilmek için yazdıkları yazılar ortaya çıktı. TBMM antetli torpil SERTAÇ EŞ ANKARA 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra Emniyet’te başlayan tasfiye ve AKP’nin kendi kadrolarını oluşturma çabası yeni bir boyut kazandı. Sınava girecek polis adayları için çok sayıda bürokrat ve AKP’li siyasilerin “referans oldukları” listeler hazırlandı. RedHack’in AKP’lilerin polisteki torpil belgelerini yayımlamasının ardından bazı AKP milletvekillerinin torpil yapacakları polis adaylarının isimlerini TBMM’nin antetli kâğıtlarıyla liste yapıp altına da imza atarak bakan yardımcısına ve diğer ilgili birimlere gönderdikleri de belgelendi. Cumhuriyet’e ulaşan belgelerden birinde, AKP İzmir Milletvekili Aydın Şengül, TBMM antetli, kendisinin üye olduğu TBMM komisyonunun adının da yer aldığı resmi kâğıtla İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Mehmet Elibol’a hitaben bir yazı yazıyor. Şengül, yazıda, “Sayın Müdürüm, aşağıda bilgileri yazılı kardeşlerimiz okulunuzda sınava girecek olup takdirlerinizi saygılarımla rica ederim” ifadesine yer veriyor. Torpil yazılarından birini de AKP Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş, 20 Mayıs 2014 tarihinde İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş’e hitaben yazıyor. Yine TBMM antetli kâğıdı kullanan Yurttaş, yazıda, “Sayın Osman Güneş, İçişleri Bakan Yardımcısı. Sayın Bakanım; polislik mülakatına girecek aşağıda isim bilgileri belirtilen (11 kişi) adaylar konusunda takdir ve tensiplerinizi saygıyla arz ederim” ifadesine yer veriyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, 30 Mart seçimlerinde partisinin kaybettiği il teşkilatlarına yönelik operasyon başlattı. Seçimlerden sonra partisinin teşkilattan sorumlu başkan yardımcılığına getirdiği Süleyman Soylu aracılığıyla yaptırdığı bu büyük operasyonla Erdoğan’ın Köşk adaylığı öncesinde partiyi yeniden yapılandırdığı belirtiliyor. Erdoğan, seçim sonrası Soylu’yu teşkilatın başına getirmiş ve kaybedilen illerden de savunmaları istenmişti. Savunmaların değerlendirilmesinin ardından teşkilat operasyonu için düğmeye basıldı. Erdoğan’ın talimatıyla Soylu tarafından teşkilat operasyonu başlatıldı. Teşkilat operasyonunda kaybedilen illerin görevden uzaklaştırılması kararından hareket edildi. Bu çerçevede başta CHP’nin kalesi olmayı sürdüren İzmir olmak üzere CHP ve MHP’ye karşı kaybedilen illerin yönetimlerinin değiştirilmesi kararlaştırıldı. Kaybedilen illerin yanı sıra partinin koyduğu yüzde 50 çıtasının altında kalan illerin teşkilatlarının da başarısız bulunarak görevden uzaklaştırılması benimsendi. Parti yönetimi, görevden alınmasına karar verilen teşkilatlara, “bir AKP yöntemi” olarak Başbakan Erdoğan’ın istifalarını istediği bildiriminde bulundu. Bu bildirimin ardından Mansur Yavaş karşısında başarılı görülmeyerek gözden çıkarılan AKP Ankara İl Başkanı Murat Alpaslan istifasını verdi. Ankara’daki istifaların Alpaslan’la sınırlı kalmayıp ilçe yönetimlerine de yansıyacağı belirtiliyor. AKP’de Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla istifa ettirilen diğer teşkilatlar da şöyle: 4 BDP’nin kazandığı Iğdır’da AKP yönetimi istifa etti. 4 MHP’nin kazandığı Mersin’de il yönetimi istifa etti. 4 MHP’nin kazandığı Kars’taki AKP yönetimi topluca istifa etti. 4 CHP’nin kazandı ğı Çanakkale’de Merkez, Gökçeada ve Gelibolu ilçelerindeki AKP yönetimleri istifa etti. 4 BDP’nin kazandığı Şırnak’ta AKP İl Başkanı Mehmet Demir, yönetim kurulu üyesi 40 kişi ile birlikte partilerinden istifa etti. 4 CHP’nin kazandığı Tekirdağ’da AKP İl Başkanı Ahmet Kambur istifa etti. Seçimden sonra valiler kararnamesi ile merkeze çekilen 12 validen 9’unun AKP’nin 30 Mart seçimlerinde kaybettiği illerin valileri olması dikkat çekmişti. Vali operasyonunda “cemaat” boyutuyla AKP’nin seçim kaybetmesi de etkili olmuştu. Hani Çocuklarımız Çiçekti?.. Kaç çocuk öldürüldü, kaç asker, kaç genç dağa kaldırıldı PKK tarafından? Kaç ananın, babanın, kaç kadının, kaç çocuğun yüreğine ateş düştü, darmadağın hayatlar! O yaşanan katliamların, maden katliamlarının, toplu ölümlerin sayısını çoktan unuttuk! Sevgiyi, aşkı, insanca yaşamayı... Çocuk gelinleri, töre adı verilen kirli cinayetleri, asit kuyularını, sınır boylarında şehit düşen Mehmetleri, dağlarda vadilerde öldürülen çocuklarımızı. Barışı, kardeşliği! Bir ülkenin binlerce yıllık sevinçlerini, hüzünlerini, kültürünü, tarihini... Kaç genç insan polis kurşunuyla can verdi son bir yıl içinde, kaç! Şöyle bir bakın yaşananlara, isterseniz o acılar denizine... Hayata ilişkin bir şeyler düşünün... Kim çaldı bizim zaman zaman yeşeren umutlarımızı? Körpe sevdalarımızı ağacın dallarından koparan, çevremize nefret, intikam, kin tohumları ekip bizi ayrıştıranlar kimdi? Bir sahil kenti uykuya hazırlanıyor, gecenin derin sessizliğini yaşıyordum sorulara yanıt ararken... Ve yine kendime soruyordum: “Muhafazakâr dindarlar neden demokrasi, özgürlük ve saydamlıktan uzaktılar?” Bu sorunun yanıtı açıktı: “İktidar olduklarında sandığı demokrasi sanıp, var güçleriyle kurulu düzene destek verdikleri, kendi iktidarlarının baskıcı yönetimine, yani baskıcı devlet modeline tepki vermeyip sadece tüm buyruklara boyun eğdikleri için.” HHH Toplum algı operasyonlarına tümüyle hazırlanmış... Devlet hangi iktidarın elinde olursa olsun, “algı yönetimi” yöntemini kullanıyor, iktidarı eleştirenleri “cambaza bak” diyerek yönetmeyi yeğliyor... 301 kişinin yaşamını yitirdiği “Soma katliamı” öncesinde birçok olay, Okmeydanı, “algı operasyonu”nun ayakları... Okmeydanı’nda iki genç adam öldürüldü... Uğur, cemevinin bahçesinde polis kurşunuyla... Oysa oraya taziyeye gitmişti... Bu tür eylemlerde, maskeli, elinde bomba olan ajan provokatörler olabilir. Emniyet güçlerinin görevi bu kişileri yakalayıp, yargıya teslim etmektir... Eğer o ülke demokratik hukuk devletiyse, polis suçlu ya da suçsuz insanı öldüremez... HHH Biz nice acıları, kıyımları gördük... Onun için yakın tarihimizi bilmek, öğrenmek, birey olarak demokrasi bilincimizi geliştirir... Acı ama gerçek, ne toplumu yönetenler ne de insanımız, yaşadığımız nice acıların, kıyımların, mezhep çatışmalarının ayrımında değil. Dersim katliamını unutmayacağız... Sivas Madımak’ı, Başbağlar’ı, Gazi’yi, Mavi Çarşı’yı, Ulus’u... Mehmet’leri, Uğur Kaymaz’ları, Burak Can’ı, Berkin’i, Ali İsmail’i... Uğur Mumcu’dan Musa Anter’e, Hrant Dink’ten Vedat Aydın’a dek o “derin” suikastları... Diyarbakır’da çocukları dağa çıkarılan annelerin çığlığını dün nasıl duydumsa bugün de duyuyorum. Başbakan Erdoğan, A, B, C planından söz ederken, PKK yol kesmeyi sürdürüyor... Nerede kaldı barış süreci? Hani akan kan duracaktı? Hani güvenlik güçleri devletin değil halkın güvenlik gücü olacaktı? Hani çocuklarımız çiçekti? Hani çocuklarımız umuttu? Ölmeyecekti onlar ölmeyecekti! HHH Bizim ülkemizde kendilerini “dindarmuhafazakâr” olarak tanımlayanlar, sömürüyü, talanı, soygunu, hırsızlığı gördükleri halde “onlar bizden” diyerek sessiz kalıyorlar... Nedense demokrasiyi, özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, adalette eşitliği akıllarına getirmiyorlar... Türkiye’nin son on yılına bakmak yeterli! On yıl önce birlikte yürüyen ortaklar, bugün algı operasyonu sonucu uçurumun kıyısına geldi! Oysa birlikte yürüyorlardı yağmurlu havalarda, özgürlük türküleri söylüyorlardı... Eski dostların arasına “algı operasyonu” düştü. Bir yıl önceye dek o “algı”yı birlikte planlayıp, operasyon için düğmeye basıyorlardı... Sizi gidi haşhaşiler sizi! Güneydoğu’da karakol inşaatları nedeniyle başlayan gerilim tırmanıyor Yol operasyonla açıldı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Lice ilçesinde karakol inşaatlarını protesto etmek için Diyarbakır Bingöl karayolunu kapatan göstericilere dün jandarma özel harekât timleri tarafından operasyon yapıldı, ardından yol ulaşıma açıldı. Bingöl Karlıova karayolu Hacılar köyü mevkisinde de bir grup PKK’li eylem yaparak yolu yaklaşık 1 saat ulaşıma kapattı. Çıkan olaylarda 11 asker taşla hafif yaralandı. Lice’de askerlere ateş açılması sonucu çatışma çıktı. Lice’deki olaylar sırasında 2 asker ve 1 gösterici yaralandı. Bölgede devam eden karakol inşaatlarını protesto etmek için DiyarbakırBingöl karayolunu Lice ilçesi Fisovası mevkiinde hendekler kazarak kapatan terör örgütü PKK’nin gençlik yapılanması Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDGH) üyesi gruba dün sabah güvenlik güçleri tarafından operasyon düzenlendi. Güvenlik güçlerine ve araçlara havai fişek, el yapımı patlayıcılarla saldıran gruba, güvenlik güçleri gaz bombaları ile müdahale etti. Gazeteciler bölgeye alınmazken bölgeden silah sesleri duyuldu. Güvenlik güçlerinin sert müdahalesinin ardından YDGH üyeleri bölgeden ayrıldı, grubun kazdıkları hendekler kapatıldı. Lice’nin Çağılı mezrası yakınlarında güvenlik güçleri ile yol kesen PKK yandaşları arasındaki olaylar akşam saatlerinde artarak devam etti. Bölgede önlem alan askerlere göstericiler, çivilerle desteklenmiş el yapımı patlayıcı, havai fişekler ve taşlarla saldırdı. Bu sırada elinde patlayıcı infilak eden bir gösterici yaralandı. Eli koptuğu belirtilen gösterici hastaneye kadırıldı, 2 asker de taşla yaralandı. Lice’de akşam saatlerinde Tuzla köyü Kıralan ile Mezarlıklar mevkilerinde askerlere ateş açıldı. Özellikle Kıralan mevkiinde uzun namlulu silahlarla açılan ateşe askerler karşılık verdi. Aileler eyleme ara verdi Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa götürüldüğü gerekçesiyle 19 Mayıs’tan itibaren oturma eylemi yapan ailelerin sayısı 72’ye ulaştı. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüşen ve 1 Haziran Dünya Çocuk Günü’ne kadar eylemlerini sürdüreceklerini açıklayan aileler dün aralarında yaptıkları toplantının ardından eyleme ara verdiklerini açıkladı. Aileler adına açıklamayı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde ilk oturma eylemini başlatan Selami Eren yaptı. Eren, taraflara rollerini oynamaları için fırsat vermek amacıyla eyleme ara verdiklerini belirtti. Aileler, HDP Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, grup başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken’den oluşan heyetin pazar günü İmralı Adası’nda terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapacağı görüşmenin sonucunu bekleyeceklerini söyledi. Buldan, geçen günlerde yaptığı açıklamada Öcalan ile yapılacak görüşmede bu konunun görüşüleceğini açıklamıştı. (Fotoğraf: DHA) İLÇE BAŞKANI ERCAN ALPARSLAN’IN KAÇIRILMASINA SERT TEPKİ 3 işçi kurtarıldı Genelkurmay Başkanlığı, Lice’de yol kesen göstericilerin Diyarbakır Elektrik Dağıtım AŞ’de çalışan 3 işçinin kaçırıldığını açıkladı. İşçiler dün akşam düzenlenen operasyonla kurtarıldı. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde önceki gece göstericiler, Bağlar Mahallesi ve Diyarbakır Caddesi üzerinde toplanarak yolu kapattı. Polis, göstericilere gaz bombası ve basınçlı su ile müdahalede bulundu. Bir polis linç edilmekten son anda kurtarıldı. Muş’un Varto ilçesine 5 kilometre mesafede karayoluna barikat kuran YDGH üyeleri araçları durdurup kimlik kontrolü yaptı. İzmir’in Buca ilçesinde de YDGH üyesi bir grup önceki gece Otokent Galericiler Sitesi’nin C kapısı önünde ateş yakarak yol kapattı. HüdaPar’dan PKK’ye tehdit DİYARBAKIR (Cumhuriyet) HüdaPar Dicle İlçe Başkanı Ercan Alparslan’ın kaçırılması ve Mardin’in Kızıltepe ilçesinde HüdaPar üyesi, birçok köy yakma eyleminde adı geçen korucubaşı Mehmet Uğurtay’ın öldürülmesinin ardından, HüdaPar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu dün bir basın açıklaması yaptı. Yapıcıoğlu, “Ercan kardeşimiz hemen serbest bırakılmalıdır. Eğer serbest bırakılmaz veya kendisine bir zarar verilirse bundan böyle barış sürecinden artık bahsedilemeyecektir. Üyelerimize ve kurumlarımıza yönelik taşlı, sopalı, molotoflu saldırılar yapılmıştı. Lice’de silah kullanıldı ve öldürmek kastıyla açılan ateşte biri kadın üç kişi yaralandı. Şu ana kadar sorumluluk duygusuyla hareket ettik, halkın menfaatini gözettik. Huzur ortamı bozulmasın istedik ancak bu ortamı bozdular. Planlı ve kararlı bir şekilde işi bu noktaya getirdiler. Bundan sonra olacaklardan biz sorumlu değiliz. Aslında bu bir savaş ilanıdır fakat sözle ifade edemedikleri bir savaş ilanıdır. Kendileri siyasetten bahsediyor. Ancak alttan altta fiilen savaş ilanında bulunuyorlar. Bu savaşı biz ilan etmedik” dedi. Şırnak Valisi: Öcalan ve Erdoğan’ı takdir ediyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Protestan Kilisesi’nin internet sitesine TBMM ağı üzerinden “pornografik içerik” gerekçesiyle erişim yasağı getirilmesine ilişkin haberler üzerine TBMM’den açıklama yayımlandı. Açıklamada, “Habere konu olan internet sitesi ‘uluslararası güvenlik veritabanınca’ erişimi engellenenler kategorisinde yer aldığından siteye otomatik olarak erişim sınırlandırılmıştır. Haber üzerine TBMM Kurumsal Güvenlik Sistemleri’nde manuel düzeltme yapılmıştır” denildi. TBMM’den site açıklaması n ŞIRNAK (DHA) Şırnak Valisi Hasan İpek, Şırnak’ın çözüm sürecinin nimetlerinden faydalanmaya başladığını belirterek “Bu çözüm sürecini bu aşamaya getiren Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ı ve bu konuda ciddi gayretleri olan Abdullah Öcalan’ı takdirle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Halkın bu yoğun ilgisine hiç kimse karşı çıkmasın istiyorum. Lütfen bin yıllık kardeşliği yeniden tesis etmek için bu güzel adımı devam ettirmelerini temenni ediyorum ve bekliyorum. Şırnak halkı da bekliyor. Kürt halkı bekliyor. Türk halkı bekliyor. Tüm Türkiye ve dostları bunu bekliyor” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle