03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET kultur 31 MAYIS 2014 CUMARTESİ @cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR Gezi’yle küllerinden doğuyor Gezi Direnişi’nin fotoğraflarını çeken Kemal Aslan 12 yıldır toplumsal olayları fotoğraflıyor Gezi sayısı yüzünden kapatılan NTV Tarih, Gezi’nin yıldönümünde #Tarih adıyla yeniden çıkıyor zihnimizi açtı’ İnternet sayfası da olacak NTV Tarih’in “Yaşarken Yazılan Tarih” sayısı anımsanacağı üzere Metis Yayınları tarafından kitap olarak basılmıştı. Metis ayrıca, aynı sayıyı İngilizceye çevirerek internetten yayımlayacak. #Tarih’in ilk sayısında ise dergi formatında ek olarak hediye edilecek. Ek, son bir yılda gerçekleşen gelişmeler eklenerek güncellendi. Dergi ayrıca piyasaya çıkar çıkmaz dijital tabletlerde de yerini alacak. Ayrıca bir buçuk ay sonra ise dergiden bağımsız bir web sitesi açılacak. Dergi içeriğinde bağımsız olarak her gün güncellenecek. Tarihle ilgili her şey, yazar, okur, platform tartışmaları olacak. Göncü, “Böyle bir şeye ihtiyaç var, çünkü politikacılar tamamen tarihe kendi işlerine gelecek şekilde malzeme deposu gibi bakıyorlar” diyor. ‘Direniş u Yayın yönetmenliğini yine Gürsel Göncü’nün üstlendiği dergi, Soma faciasından yola çıkarak, ilk sayının ana konusunu ‘Maden ve Madenciler’e ayırdı. Göncü, ‘Tarihin yaşarken yazıldığına tanık olup veda etmiştik, ölürken yazıldığı bugünlerde geri dönüyoruz’ diyor. AYŞEGÜL ÖZBEK Gezi Parkı Direnişi’nin birinci yılı geride kalırken hafızamız yeniden canlanıyor. 31 Mayıs’ta binlerce insanın birleşerek sokaklara dökülmesi, park nöbeti tutmaları, sokaklarda kolektif şekilde üretilen sanat, sloganlarda değişen söylemler ve yeni mizah anlayışı gibi yapıcı taraflarının yanı sıra, süreç boyunca başta ölümler olmak üzere pek çok olumsuz şeye de tanık olduk. Bunlardan biri de sıkı takipçileri olan ve 30 bin satan NTV Tarih’in kapatılmasıydı. “Yaşarken Yazılan Tarih” başlığıyla geçen temmuz ayında çıkması planlanan ve Gezi Direnişi sırasında bir polisin yakın mesafeden yüzüne biber gazı sıktığı “kırmızı elbiseli kadın”ı kapağına taşıdığı için kapatılan NTV Tarih, adeta küllerinden doğarak aynı ekiple yoluna devam ediyor. Gezi ruhunun da etkisiyle “#Tarih” ismiyle bu hafta sonu raflardaki yerini alacak olan derginin Genel Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü, “Kapatıldıktan sonra dergiyi çıkarmak için epey mücadele ettik. Esas mücadelemiz finansman bulmak noktasındaydı. Birkaç görüşme oldu, ama siyasi iklimin de etkisiyle çok fazla insan yanaşmadı” diyor. #Tarih’in yeni finansörü ise yine aynı dönemde Doğuş’un CEO’su olan ve Gezi sırasında istifa etmek zorunda kalan Cem Aydın. Göncü, Aydın’ın dergiyi bir tarih dergisi olmasının ötesinde genel kültür dergisi olarak gördüğünü ve bu nedenle yaşaması gerektiği görüşünde olduğunu belirtiyor. “Patronlar dergilere genelde yatırım yapmaktan kaçınıyorlar, çünkü yerli üretim, içerik yaratmak zor. Bizim derginin bu kadar beğeni kazanması da bence bundan. Orijinal bir içeriği var. Ama benim tarihe bakış anlamında esas derdim şu; mesela İslami kültür İslamcılara veya sağcılara ait bir alan değildir. Ya da Türk anıtları, Orhun Yazıtları sağcılara ya da muhafazakârlara ait değildir. Ya da Bolşevik tarihi ve sosyalizm tarihi de solcuların konuları değildir sadece. Bu yaklaşımla yayınlar yaptık biz. Bu klişeler tamamen olmasa da bir şekilde kırıldı. Bunu çok önemsiyorum, çünkü bu toplam kaliteye gitmek için önemli bir yol.” u Bugün Bursa’da açılacak olan ‘Bu Daha Başlangıç’ sergisinin temelini Gezi süreci ve sonrasında çekilmiş toplumsal eylem ve direniş fotoğrafları oluşturuyor. Gezi Direnişi’nin simgeleri arasına giren “Gitarcı ve Toma” fotoğrafının sahibi Kemal Aslan’ın, “Bu Daha Başlangıç/Direniş Sergisi” Gezi’nin 1. yıldönümünde bugün Bursa Nilüfer Belediyesi Nâzım Hikmet Kültürevi’nde ziyarete açılıyor. Yaklaşık 12 yıldır toplumsal olayları fotoğraflayan Aslan, “Gezi Direnişi bana, unutturulan ve unuttuğum duyguları yeniden gösterdi. Bu duygulardan sanat üretimi bağlamında beni en çok etkileyen ‘umut’ olmuştur” diyor. Sergi, 30 Temmuz’a kadar açık kalacak. Serginin kolektif bir yaratıcılığa sahip olduğu ve ziyaretçileri, izlemenin dencilerimizin anısına adıyoruz. Gezi’nin 1. yılına girerken bugünden bakınca o günleri nasıl görüyorsunuz? Sokakta olmak, hem bir sanatçı hem de bir yurttaş olarak nasıl bir duyguydu? Gezi Direnişi’nin olduğu günler yaşarken hiç bitmeyecek gibiydi. Bunu iki bağlamdan ele almak mümkün. Gezi’nin direniş ve özgürlük günleri. Yaşarken benim için her ikisi de bitmeyecek gibiydi. Özellikle özgür Gezi günleri, Taksim’in, İstiklal Caddesi’nin tamamen halka ait olduğu günler, bana bir hayalin gerçekleşebileceğini gösterdi. Tabii bunun için çok ağır bedeller ödendi. 15’inde, 19’unda, 25’inde nice genç insanımızın, asli amacı toplumu korumak olanlar tarafından gerek sokak aralarında dövülerek gerek kurşunlanarak gerek silah olarak kullanılan gaz kapsülleri ile öldürüldüklerine şahit olduk. Baskının, zulmün, hak ihlallerinin, yıllardır koyun muamelesi yapılan bir halkı nasıl ayağa kaldırdığını hep beraber gördük. Sokakta olmanın sanatçı olarak ne getirdiğini sanırım hep beraber gördük. Uzun yıllar olmayan bir üretkenlik ve yaratıcılık açığa çıktı. Direniş hepimizin zihnini açtı sanırım. Gezi sürecinde pek çok sanatçı ‘sanat gerillası’ gibi sokaklardaydı ve olan biteni belgeledi. Gezi’den sonra sizce kamusal alansanat ilişkisi ne yönde değişti? Gezi Direnişi’nde sokakta çok sayıda fotoğrafçı vardı. İyi sergiler açıldı ve hâlâ açılmaya devam ediyor. Bu direnişin önemli yanlarından biri de çok sayıda görsel üretilmiş olması. Bunların sanatsal olarak üretilip üretilmemesinden öte, yıllar sonrasına, bu toprakların yaşadığı en büyük direnişlerden birini gösteren on binlerce fotoğraf ve video kalacak. Bu benim için çok önemli. Hele tarihimizde yaşanan katliamlar, baskılar, darbeler vb. şeylere dair çok az görsel kaldığı düşünüldüğünde… Özellikle görsel sanatların üretim anlamında sokağa çıkması ve sergilerin galerilerden, müzelerden çıkıp gerek sokak sergileri gerek web yoluyla halka dönmesinin toplumda çok önemli sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Sokakta olmak Finansörü Cem Aydın Tam bu noktada da görüşü, bakışı ne olursa olsun, Türkiye’nin kaliteli yayına ve yayıncılığa ihtiyacı olduğunu ekliyor Göncü: “Bunu politikaya ya da Türkiye’nin bugünkü siyasi haline bağlayamayız. Parasızlığa, imkânsızlığa da bağlayamayız. Bunu esas olarak şuna bağlıyorum ben; Türkiye’de gazeteci zanaatkârı çok az. Yani işin mutfağını bilen, bir dergi ya da gazeteyi nasıl sunmak gerektiğini bilen, bununla ilgili düşünen... Bir zamanlar gerçekten mesleğin içinde olup da görsel malzeme, yazı, tasarım gibi konuları bilen hakiki gazeteciler vardı. Şimdi esas problem bu tip insanların azlığı ve bu insanların yeni nesle bu işleri aktaramayışları. O kadar büyük vasatlık var ki Türkiye’de. Vasatlığın iktidarı var her alanda sanki.” “NTV Tarih’i 54. sayıda bıraktık, #Tarih’in 1. sayısıyla dönüyoruz” diyor Göncü. Derginin bu ilk sayısının kapak konusu ise Soma faciasından esinle maden ve madenciler. Göncü dönüşlerini Twitter’dan, “Tarihin yaşarken yazıldığına tanık olup veda ettik, ölürken yazıldığı bugünlerde geri dönüyoruz” şeklinde duyurmuştu. “Maden faciasından dolayı sanayi devriminden başlayarak hem dünya Vasatlığın iktidarı yı hem de Türkiye’yi bütün yönleriyle ele alan bir özel dosya yaptık. Sadece istatistikler yok dosyada. Maden dendiği zaman bütün o dünya, edebiyatı, filmi, sporu üzerinden ele alıyoruz. Maden, kömür sanayi devrimiyle kıymeti anlaşılmış bir şey. O bakımdan her zaman da aktif siyasetle at başı gitmiş. Bütün devrimci, ilerici hareketler ya da reaksiyonel hareketlere öncülük etmiş maden ya da madencilik.” Gökkuşağı uygulaması Osmanlı dönemine uzanıyor Öte yandan dosya konusunda madencilik ile ilgili teknik ve tarihi yazılar da yer alıyor. Osmanlı döneminde, 19. yüzyıl sonunda madencliğin bu topraklarda nasıl başladığından Cumhuriyet dönemine kadar nasıl geldiği üzerine de yazı ve fotoğraflar bulunuyor. Yeni derginin görsel tasarımında revizyonlar yaptıklarını söylüyor Göncü: “Çünkü nostaljik tonların zamanının geçtiğini düşünüyorum. Bugünden bakan, bugünü ve aktüaliteyi çok önde tutan bir dergi bu. Gündemin tarihini tutuyor. Nostaljik ya da eski bir bakışı yok. Tasarımdaki sepyaları da kaldırdık mesela... Onun dışında sosyal tarih ağırlığını artırdık dergide. Bazı yeni bölümler var. Kişisel tarih meselesini çok önemsiyoruz. Ünsüz insanların tarihi... Kurgu tarih bölümü de olacak, bununla ilgili yarı esprili mizahi bir sayfamız da var.” Kapak konusu madenciler ötesinde, üretken bir katılımcıya dönüştürdüğü belirtiliyor. Sergiden ve bu kolektif ruhtan söz eder misiniz?  Serginin temelini, Gezi süreci ve sonrasında çekmiş olduğum toplumsal eylem ve direniş fotoğrafları oluşturuyor. Attila Durak’ın küratörlüğü, Ayşegül Özmen’in tasarımları ve Ersin İleri’nin enstalasyon ve video çalışmaları ile başlayan, izleyiciyi de bu sürecin parçası olmaya davet eden ortak bir iş. İzleyiciler, direniş nesneleriyle, LGBTI mücadelesine referans veren gökkuşağı uygulamasıyla, Gezi’nin sokak ve duvar yazılarının uygulamalarıyla, ses tüneli ve video odası gibi pek çok yaratıcı uygulamayla karşılaşacaklar. Serginin katılımcı yanı ise #benimicingezi kampanyası. Bu hashtag’le sosyal medyada yüksek sayıda paylaşım bekliyoruz. Biz Gezi’yi barış, kardeşlik, özgürlük, adalet, eşitlik, sevgi, saygı, dayanışma, yaşam hakkı ve onur ile okuduk. İzleyicileri de kendi okumalarını yapmaya davet ediyoruz. Sergiyi ve kampanyayı Gezi’de kaybettiğimiz çocuklarımıza ve Soma’da hayatını kaybeden ma On binlerce fotoğraf DİPLOMAT DENİZE SIFIR OTEL ve APART DOĞA CENNETİ TURUNÇ MARMARİS MUĞLA 21 FOTO MUHABİRİNDEN GEZİ FOTOĞRAFLARI CKM’DE Gazetecilerin gözünden direniş Kültür Servisi Gezi Direnişi sırasında alanlarda yer alan gazetecilerin fotoğraflarından oluşan “Gazeteci Gözüyle Direniş” isimli sergi 30 Haziran’a kadar Caddebostan Kültür Merkezi’nde izlenebilir. 21 foto muhabirinin kamerasından yansıyan 196 fotoğraftan oluşan sergi, geçen aralık ayında piyasaya çıkan aynı isimli kitaptan oluşturuldu. Serkan Ocak’ın “Resist” adlı kısa filminin de gösterildiği sergi alanında izleyiciyi, Gezi günlerine gönderme yapan çadırlar, gaz mas Fotoğraf: Bülent Kılıç Özel Plaj, Yüzme Havuzu, Geniş Bahçe, Oto Park, WiFi İnternet Tüm Odalarda Geniş Balkon, Telefon, Klima, MiniBar, Çift ÇanakDijital ReceiverUydu TV GENİŞ BİLGİ, FİYAT ve REZERVASYON 252476 7145 veya 537825 7979 www.diplomathotel.com.tr kesi, baret, limon, solüsyon ve biber gazı kapsülleri karşılıyor. Sergide ve kitapta şu isimlerin fotoğrafları bulunuyor: Adem Altan, Vedat Arık, Selin Arutan, Bünyamin Aygün, Uğur Can, Ünal Çam, Ramazan Çelik, Yunus Dalgıç, Murat Düzyol, Turan Gültekin, Emrah Gürel, Ozan Güzelce, Yağız Karahan, Bülent Kılıç, Ozan Köse, Selahattin Sönmez, Murat Şaka, Yurttaş Tümer, Taner Yener, Serkan Ocak ve İdris Emen.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle