06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Başbakan Erdoğan her gün bir yenisi eklenen polis cinayetleri konusunda rahat Vur emri gibi! KILIçDARoğLU’NDAN ERDoğAN’A: Hem Suçlu Hem Güçlü Emre Kongar perşembe günü “AKP, Krizleri Nasıl Yönetiyor” başlıklı yazısında, özlü, mantıksal, açık seçik bir anlatımla, bu partinin, daha doğrusu başındaki kişinin ve onun direktifleriyle de buyruğundakilerin gerçekleri nasıl tersyüz ettiklerini gösteriyordu. Bu tersyüz etme işinde kullanılan yöntemleri ise şöyle sıralıyordu: Komplo iddiası, darbecilik suçlaması, düşman yaratma, nefret söylemi, şiddet, baskı… Başkalarını da ekleyebiliriz: Yalan, iftira, tehdit, şantaj, rüşvet, din bezirgânlığı vb… Söz konusu kişinin ve çevresinin bu özelliğine çok çeşitli ve aşağılayıcı tanımlar bulunabilir ama, konuşma dilimizde çok kullanılan ortalama bir deyimle yetineyim: Hem suçlu hem güçlü… HHH Çok sayıda örneğin akla ilk gelebilecek olanlarını vermeden önce deyimin kendisi üzerinde duralım… Suçlu olmak olumsuzluk, güçlü olmak olumluluk içeren kavramlardır. Fakat aynı kişinin bir eylemine, davranışına ilişkin olarak birlikte kullanıldıklarında güçlülük kavramı anlam değiştiriyor. Hem suçlu hem güçlü dediğimizde, suçlunun suçunu kabul etmemek bir yana, üste çıkmaya, bununla da kalmayarak işlediği suçu başkalarının üstüne atmaya çalıştığını söylemiş oluyoruz… Nasıl mı? Yukarıda sıralanan yöntemlerle… Deyimdeki güçlü sözü gerçekten güçlülüğü değil, utanmazlığı, şirretliği, karşısındakinin gözlerinin içine baka baka yalan söyleme erdemsizliğini anlatır… Fakat böyle biri gerçekten de güçlüyse, erk sahibiyse, durumun vahameti artıyor demektir… HHH Soma’daki facia bunun gerçekten de tipik bir örneği. En baş suçlunun madenleri özelleştirme yasasını çıkaran iktidar ve ihalelerin kime verileceği kararını kendisine bağlayan kişi olduğu çok açık olarak ortadadır. Üstelik bu tek bir olgu değil, bütün ülkenin altüst edilmesi olarak yaşanmakta olan bir durumdur. Yetkiyi kendi üstüne alan kurum ya da kişinin sorumluluğu da üstlenmesi gerekmiyor mu? Gerekiyor kuşkusuz. Fakat tam bu noktada, hem suçlu hem güçlü olma deyiminin alanına girmiş oluyoruz… Sorumluluk üstlenilmek bir yana, trajedinin boyutu küçültülmeye, çeşitli biçimlerde üstü örtülmeye çalışılıyor… Acılı aileler para ya da tehditle susturulmaya, birtakım kiralık din bezirgânları kullanılarak gözleri korkutulmaya çalışılıyor… Bu kadar aşağılık yöntemlerin, özellikle de din duygusunun böylesine alçakça sömürülmesinin uzak tarihimizde, orta çağlarımızda bile böylesine çirkin bir pervasızlıkla kullanıldığını sanmıyorum… Sanki acı çekenlerin haykırışları, can çekişenlerin iniltileri; birtakım sahtekâr soytarıların içtenliksiz, sözüm ona duaları, fatihaları, cennet ve cehennem babalarının mülküymüş gibi ortaçağ papazlarını aratmayacak şarlatanlıklarıyla boğulup örtülmek isteniyor… Ne için? Emekçilerin teri ve kanıyla yükseltilmiş yerin dibine batası gökdelenlerinin, rezidanslarının, nereye istifleyeceklerini bilemedikleri paralarının selameti, saltanatlarının sürgit devam etmesi için… HHH Hem suçlu hem güçlü olmanın bir başka yakın örneği “paraları sıfırla” rezaletinde yaşanmış olandır. Herkesçe zaten bilindiği için ayrıntıya girmeye gerek yok. Bu olayda tanık olunan suçluluk ve güçlülük, yine yukarıda sıralanan tersyüz etme yöntemlerinin hepsi birden kullanılarak, parayı bilemem ama bütün insanlık değerlerinin sıfırlanmasıdır… HHH Konuyu burada keserek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelelim… Hem suçlu hem güçlü deyiminin tanımladığı herhangi biri böyle bir makama üstelik halkoyuyla gelecek olursa, suçlarının hesabını vermek bir yana, güçlülüğü her anlamda daha da sınırsızlaşacak demektir…. Ülkeyi ateşe atıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Okmeydanı’nda bir gencin vurulduğu olaylarla ilgili yaptığı polisi savunan açıklamalarına, “Erdoğan ülkeyi ateşe atıyor. Kendi toplumundan, en azından belli bir kesimden intikam almayı beyninin arkasına yerleştirmiş bir felsefeyle karşı karşıyayız” sözleriyle tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki temasları çerçevesinde Türkiye Barolar Birliği’ni (TBB) ziyaretinde, gazetecilerin Uğur Kurt adlı gencin İstanbul’da polis tarafından vurularak öldürülmesine ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan’ın bu olayla ilgili açıklamalarını “diktatörlere özgü” diye nitelendiren Kılıçdaroğlu, polisin kendi yurttaşına karşı silah kullanmasının kabul edilemez olduğnu söyledi. Yaşamını yitiren kişinin cemevine taziyeye gittiğini ve hiçbir olayın da içinde olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “O ölüyor, Berkin ölüyor, diğerleri ölüyor, Erdoğan’ın tek derdi var, kırılan cam ve çerçeveler. Çünkü o dünya malını önemsiyor. ‘Ben ve ailem nasıl köşeyi döneriz, nasıl zenginleşiriz.’ Ölenlere hiç acımadı” görüşünü dile getirdi. Polise yönelik şiddete de karşı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Onlar da bizim çocuklarımız. Görevleri toplumda huzuru sağlamak. Demokrasilerde protesto en doğal haktır, gösteri en doğal haktır. 1982 Anayasası’nda bile bu çok açıkça yazılıdır. Eğer şiddete yönelirse protestolar, polis müdahale eder ama yine insanları öldürerek, kurşun kullanarak değil. Bu affedilecek bir şey değil. Erdoğan ülkeyi ateşe atıyor. Müthiş bir kutuplaşma var. Böyle giderse Türkiye’nin geleceği açısından kaygılıyım. Kullandığı dil, üslup, suçlamalar, insanları ayırmaları kabul edilecek bir olay değil. Biz Burak Can’a da, Berkin’e de sahip çıkıyoruz. Ölen gencimize de, yaralı polisimize de sahip çıkıyoruz.” Kılıçdaroğlu bir gazetecinin, “Bir AleviSünni çatışmasına mı doğru gidiliyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Üslup konusuna şöyle değinebilirim; ülkeyi yöneten insanların kucaklayıcı bir dil kullanmaları, eleştiriye saygı göstermeleri gerekir. Bırakın saygı göstermeyi eleştiriyi dinlemeye bile tahammül edemeyen bir yapı var karşımızda. Çünkü iki dudağından çıkan her şeyin doğru olduğuna inanıyor. Bu yapı ülkeyi felakete götürür. Toplumu bölmekten yana bir tavır takındığını ben çok iyi biliyorum. Bu kaygı toplumun her kesiminde var. Bugüne kadar bu toplum bölünmedi, Erdoğan bölmeye çalışıyor. Bu toplum çatışmadı, Erdoğan çatıştırmaya çalışıyor. Bu üslup devam ederse Türkiye’nin geleceği açısından kaygı taşıdığımı ifade ettim.” Çevresindeki insanların Erdoğan’ı uyarması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ilk olarak kendisinin dile getirmesine karşın artık tüm dünyanın Türkiye’nin bir “dikta” rejimine gittiğini gördüğünü ve bunu da seslendirdiklerini söyledi. Erdoğan’ın ölen insanlara değil de etrafta kırılan “camçerçeveye üzüldüğünü” ve bunun sağlıklı bir durum olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin ilk kez böyle bir başbakan portresiyle karşılaştığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bütün dünyayla kavgalı, sadece kendi insanıyla değil. Mısır’la, İran, Irak, Suriye’yle kavgalı, AB ile kavgalı. Biz yurtta barış, dünyada barış felsefesiyle yetiştik. İnancımız da bu felsefe üzerine inşa edilmiştir. Ama şimdi Erdoğan’ın savaş tamtamları var. Bu toplumu geriyor” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, polisin attığı gaz fişeğiyle yaşamını yitiren Berkin İstanbul Haber Servisi Okmeydanı’nda silahla vurularak Elvan’ı anma protestolarında iki öldürülen Uğur Kurt için önceki gün “Polis neden olduysa kişinin yine başlarından vurulacezalandırılmalı” açıklaması yapan Başbakan Yardımcısı rak öldürülmesi konusunda poliBülent Arınç, dün polislere sahip çıktı. Arınç dün Vakıflar se adeta “vur emri” verdi. ErdoGenel Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanan Aziz Mahmut Hüdayi Camii’nin ibadete açılış törenine ğan, “Biz bu ülkede her ölüm katıldı. Törende Okmeydanı’nda çıkan olaylarla ilgili hadisesinde tören mi düzendeğerlendirmelerde bulunan Arınç, “Halkımız huzur ve güvenlik leyeceğiz? Ölmüştür, geçmişistiyor. İstanbul’un bir bölgesinde yaşanan olaylar, üzüntü tir. Ama Kılıçdaroğlu’na gövericidir. Yurttaşlarımızın vefatı üzüntü vericidir. Yüzlerini re tabii ekmek almaya giderkırmızı maskelerle kaplamış, ellerinde ateşli silahlar bulunan ken ölen birisi, gencimiz veya ve polislerimizi yakmak için bulundukları aracı ateşe veren çocuğumuz. Dürüst ol, dürüst. canilerin maalesef sayıları az da olsa bulunduklarını görüyoruz. Kimi aldatıyorsun, gerçek orEmniyet mensuplarımızı Cenabı Hak korusun” dedi. Arınç vatandaşların da güvenlik güçlerine yardımcı olmasını istedi. tada. Polislerimize molotof attılar. Aracın içinde polislerimiz yanmaya başladı, kendilerini dışarı zor attılar. Allah aşErdoğan, partisinin kına, bütün bunlara karşı poGenişletilmiş lis eli kolu bağlı mı duracak, İl Başkanları bir şey yapmayacak mı?” dedi. Toplantısı’nda Erdoğan, partisinin Genişletilkonuştu. miş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Soma’daki maden faciası ve sonrasında yaşanan gelişmelere değindi. “Hiç kaza olmaz diye bir anlayışın yanlış olduğunu söylemek zorundayım” diyen Erdoğan, facianın ardından kendilerine “Somali’yi bırak Soma’ya bak” eleştirileri yapıldığını yineledi. Erdoğan, şöyle konuştu: “İnanın bu Somali’ye, Bosna Hersek’e, Sırbistan’a el uzatmamızı eleştirenler Soma’yı da bilmezler, haritada yerini dahi gösteremezler. Bunlar dünyayı kendi küçük semtlerinden ibaret zanneder; bunlar lüks kafelerde otururlar, boğaza nazır villalarında, köşklerinde demtir. Ama Kılıçdaroğlu’na göre tabii ları mı savunacağız, onları mı konulenirler, ellerinde akıllı telefonlarıyla attıkları tweetler’le ahkâm ke ekmek almaya giderken ölen birisi, şacağız. Ama bu ülkenin ana muhaserler, yalan söylerler, provokasyon gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol, lefet partisi lideri bunları savunuyor. dürüst. Kimi aldatıyorsun, gerçek or Bunların yanında yer alıyor. Kusura yaparlar, yaptıkları bu.” tada, her şey ortada, resimlerle kayıt bakmasın biz onların yanında yer alaunların yüzüne niye larla her şey ortada. Ama o evladı, o mayacağız. Biz gerçek manada mağyavruyu aldatanlar da ortada. Şim dur, mazlum halkımızın yanında yer tükürmüyorsunuz?’ Konuşmasında köşe yazarları Yılmaz di dün ölüm yıldönümüymüş. Ölüm alacağız.” Özdil ile Yazgülü Aldoğan’a yöne yıldönümü de değil. Olayların olduzülme Kılıçdaroğlu, lik tepkisini sürdüren Erdoğan, “Güya ğunun yıldönümü. Bunu gerekçe tutçalış senin de olur’ bayan, o da ‘ne şehittir, ne gazi’ ar tular. Ne yaptılar, orayı adeta teröErdoğan, Kılıçdaroğlu ile yaşadığı dından ‘niyazi’ diyor. Şuna bak, gü rize ettiler.” Atılan molotofkokteyllerinden biri “sivil cumhurbaşkanı” tartışmasına ya kadın. Şimdi ben soruyorum, hanin polis aracının içine düştüğünü an da değinirken, “Neymiş? Arkadaşlani kadın hakları dernekleri, hani insan hakları dernekleri. Bir başka şey latan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: rı gelmişler, ‘Bir orgenerali, genelkur“Aracın içinde polislerimiz yanma may başkanlarından birini, kalkalım, işolduğu zaman ayağa kalkıyorsunuz. Burada niye ayağa kalkıp bunların ya başladı, kendilerini dışarı zor at te cumhurbaşkanı adayı gösterelim’ deyüzüne tükürmüyorsunuz, soruyo tılar. Arkadan gelen bir polis aracı mişler. O da demiş ki ‘Yok sivil olarum” dedi. Erdoğan, madenci yakınla orada müdahale etme noktasında git cak’. Sevsinler seni. Dürüst konuş” rından yazarlara dava açmalarını istedi. ti. Ama onları da yakıyorlar. Düşü dedi. CHP’nin buna alışkın olduğunu Önceki gün 2 kişinin başlarından vu nebiliyor musunuz? Bütün bu araç dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Hayatınızda bir kere gördünüz. rularak yaşamını yitirdiği Berkin Elvan’ı ların üzerine bu teröristler çıkarak, orada aracın camlarını kırmaya ça Gazi Mustafa Kemal, onu bir kenara anma protestolarına değinen Erdoğan, lışıyorlar. Allah aşkına, bütün bun koyalım. Ondan sonra partinin vazElvan için “Ölmüştür, geçmiştir” derken, şunları kaydetti: “Berkin Elvan’ı lara karşı polis eli kolu bağlı mı du geçilmezi diye devamlı anlatılan İsanmak için okulda törenler düzenle racak, bir şey yapmayacak mı? Na met İnönü de apoletliydi. Üzülme Kıyeceklermiş. Şu hale bak. Biz bu ülke sıl sabrediyorlar ben bunlara anla lıçdaroğlu, çalış senin de olur. Ne yade, kusura bakmayın, her ölüm hadi mıyorum. Biz terörize olmuş olanla payım? Halkı kucakla, halkın karşısesinde bir tören mi düzenleyeceğiz? rı mı konuşalım? Ellerinde molotof sında mütevazı ol, dürüst ol. Dürüst O zaman bütün işleri bırakalım, tö kokteylleriyle havai fişeklerle polisi konuştukça halk dürüst siyasetçiyi renlere bakalım. Ölmüştür, geçmiş ne, cam çerçeve tüm esnafa saldıran sever. Sen de böyle ol.” ARINç PoLISLERE SAHIP çIKTI ‘B ‘Ü İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINDAN TEPKİ Siyasi hasım gibi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA İnsan hakları savunucuları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Polis eli kolu bağlı mı kalacak, bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar anlayamıyorum” şeklindeki sözlerine tepki göstererek, bu sözlerin polisi şiddet eylemlerinde daha da cesaretlendireceğine işaret etti. Erdoğan’a tepkiler şöyle: İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: Aslında Başbakan’ın bu sözleri kabul edilebilir değil. Demokratik ülkelerde siyasi sorumluluk makamında bulunanlar, polisin eylemlerinden sorumludurlar. Çünkü bir nevi onların amiri konumundadırlar. Eğer polis yasalar çerçevesinde kendisine tanınan yetkileri aşmışsa, vatandaşa şiddet uygulamışsa, insanların ölümüne sebep olmuşsa Başbakan’a düşen önce bir taziye mesajı yayımlamak ve sorumluların yargı önüne çıkarılacağını söylemektir. Polisi cesaretlendirecek sözler söylenirse polis hak ihlali gerçekleştirmeye devam eder. Polisi yedirtmem sözü Gezi eylemlerinde pahalıya mal olmuştur. 8 gösterici yaşamını yitirmiştir. Benzeri Okmeydanı’nda yaşanıyor. Sormak gerekiyor, o polis araçlarının sokak aralarında ne işi var? Ben Başbakan’ın daha aklıselim düşünmeye ve konuşmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Dikkat ederseniz bu polisler hep Alevilerin yaşadığı yerlerde rasgele ateş ediyor. Alevilere yönelik bir şiddet ve ayrımcılık var. İktidardan bunun cesaretini alıyorlar. Bu daha da vahim bir durum. O polislerin, Alevilerin yaşadığı sokak aralarında ne işi var? Sivas katliamı davası avukatı Şenal Sarıhan: Dünden (önceki günden) beri yaşananların hep bir Alevi yurttaşa rastlamasını büyük bir kaygı ile karşılıyorum. Burada bir seçilmişlik olgusu var. Aleviler, genel bir ezilmişlik olgusu karşısında hak mücadelesi verirken bu tür mağduriyetlerle karşılaşıyor. Başbakan’ın yapmış olduğu polisin açık olarak hukuksuzluğa davet edilmesi, tahrik edilmesidir. Bu ifadeler; yasalara, hukuka aykırı davranışların üstünün örtülmesine sebep olacak bir açıklama niteliği taşıyor. Erdoğan, bir başbakan gibi değil, siyasi hasım gibi davranıyor. Hukuku hiçe sayıyor. Biz tekrar tekrar kendisini demokrasiye ve hukuka uygun davranmayı davet ediyoruz. ‘Ya eşek gibi sessizce yaşayacaksınız ya da...’ İstanbul Haber Servisi Eski Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın kardeşi Kızılay İstanbul Şubesi Başkanı İlhami Yıldırım’ın Okmeydanı’ndaki cemevinde katıldığı cenaze töreni sırasında silahla vurularak öldürülen Uğur Kurt’un ardından attığı tweet’ler tepki topladı. Yıldırım, “Biz bu ülkeyi molotofla, havai fişekle, taş, sopayla değil Nene Hatun’larla, yırtık ayakkabıyla savaşarak kurduk! Size mi vereceğiz”, “Ya bu ülkede eşek gibi sessizce yaşayacaksınız ya da defolup gideceksiniz! Sizlere her kim destek oluyor, yüz veriyorsa o da şerefsizdir!”, “Eğer arpanız fazla geldiyse o arpayı önünüzden almayı da biliriz! Arpa taşıyanları da biliriz!” tweet’leri attı. Yıldırım binlerce tepki mesajı alınca Twitter hesabını önce kapadı sonra “gizli hesap” olarak tekrar açtı. Kızılay da İlhami Yıldırım hakkında teftiş kurulunun inceleme başlattığını duyurdu. Ötet yandan Eski Bakan Binali Yıldırım, kardeşinin attığı tweetlerin kendisi tarafından asla kabul edilemez olduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle