24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAYIS 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Ekonominin yumuşak karnı siyasetteki çıkmaz S&P, siyasi gerginliklere vurgu yaparak Türkiye’nin notunu ‘negatif’te tuttu. Eksi notun gerekçeleri, siyasi ortamın öngörülebilirliğinin azalması, güçler ayrılığındaki bozulma, temel bağımsız kuruluşlardaki erozyon, kalabalık seçim takvimi, siyasetin sert iniş riskini artırması şeklinde sıralandı. Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilirin bir kademe altında olan ‘BB+’de tutarken görünümü ise ‘negatif’ olarak teyit etti. Kuruluş, negatifte tuttuğu kredi notu görünümünün, ödemeler dengesi ya da büyüme şokları yaşanması halinde notta bir indirim ihtimali anlamına geldiğini belirtti. S&P tarafından yapılan açıklamada, güçler ayrılığındaki bozulmaya dikkat çekilerek “Türkiye’de ekonomik görünüm üzerindeki riskler devam ediyor. Bize göre, yetkililer potansiyel dış risklere karşı tampon oluşturmak için mali ve para politikalarını yeterli kullanmadılar. Bunun da ötesinde, politika önlemlerinin sınırlı olmasının kısmen güçler ayrılığındaki bozulmadan kaynaklandığı görüşündeyiz” denildi. S&P, “Notun negatif görünümü ekonomideki sert iniş riskinin bir yansıması. Türkiye’nin siyasi ortamı daha az öngörülebilir hale geldi. Siyaset dış şoklara karşı kırılganlığı artırıp uzun vadede büyümeyi yaralayabilir” değerlendirmesini yaptı. Kuruluş, Türkiye’de sert iniş olasılığını “üçte bir” olarak gördüklerini açıkladı. S&P “Türkiye’nin temel bağımsız kuruluşlarındaki kontrol ve dengede süregelen erozyon iş güvenini ve ekonomik istikrarı üzerinde risk oluşturuyor. Kalabalık seçim takvimi ve belirsiz bir dış ortam tahminlerimizin büyük bölümünü politika yapıcı çerçevede yatırımcı güvenine yüksek ölçüde bağlı kılıyor” dedi. Ekonominin dış kırılganlıklarının yönetilmesinin zorlaştığına dikkat çeken S&P, buna neden olarak özel sektörün gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 20’sine yaklaşan döviz borcunu, cari açığı ve gelişmiş ülkelerin gevşek para politikasını geri çevirme olasılığını ve enflasyonu gösterdi. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch ise Merkez Bankası’nın faiz indiriminin karmaşık mesaj içerdiğini ve bu kararın riskleri ortaya çıkardığını belirtti. Fitch indirimin, bankanın kredibilitesini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti. Kredi büyümesinin hızlanması, cari açığın genişlemesi ve orta vadede net dış açığın artmasının kredi notunu negatif etkileyeceğini belirten Fitch, cari açıkta önemli ve kalıcı düşüş, dış finansmanda iyileşme, daha düşük ve stabil enflasyonu ise kredi notunu olumlu etkileyecek unsurlar olarak sıraladı. Açıklamada, Türkiye’nin dış şoklara açık olmaya devam ettiği de belirtildi. Bu Düzen Böyle mi Gidecek? Evet, “Hep pireler devleri mi yutacak?”.. Uzun süreçli iş cinayetleri tanıklıklarımın anıları kadar, dolaplarımdaki sonuç alınamadığı için işlevsiz kalmış dosyaları da çok kabarık... İnanmayacaksınız ama 1960’lı70’li yıllarda solun, sosyal devlet algılaması, sendikal örgütlülüğün güçlenmesi bağlantılı, insanca yaşam, çalışma hakları, paylaşım düzeni ile aynı ciddiyet içinde işçi sağlığı, iş güvenliği, işçinin yaşam hakkı.. önlemleri de toplumsal sorunların bütünü içinde ciddi ciddi gündemimize girmişti... Çok doğal olarak Türkiye’de çalışanlara ilişkin kayıtlarda, iş kazalarında dünya çapında en önde ülkeler arasında yer alırken meslek hastalıklarının ise yok anlamında düşük görülmesinin anlamı sorgulanmıştı... Kayıtlarda yok sayılamayan ölüm, ağır yaralılıkla sonuçlanmış iş kazaları ile, yok sayılan yine olumsuz çalışma koşullarının ürünü aynı derecede ciddi olumsuz koşullarda ölüm ve ağır hastalıklara, malullüklere yol açan meslek hastalıkları gerçeği ile yüzleşilmişti. Kurşun, benzol zehirlenmeleri örneği saygıyla anmamız gereken bilim insanlarının ortaya çıkardıkları çarpıcı sonuçlarla toplumsal çalkantı yaşamış, kimi anlamlı önlemler de alınmıştı... Çalışma Bakanlığı’nın işyeri teftişleri, uzmanlık müfettişleri, uzmanlık hastaneleri.. türünden yasal ve kurumsal önlemler en ciddileri... Elbette güçlü sendikacılık işçiden yana önlemlerde duyarlılığı artırmıştı.. Kimyasal gübre üretiminde havaya saçılan, zehirlenmelere, kronik hastalıklara yol açan tozların bütün bir fabrikanın çalışanlarını kronik iç organlar, meslek hastalığına yakalatan gerçeğin, işyeri hekimliği kayıtlarında sıradan yakınmalar olarak görülmesi elbette sorgulanmıştı. Ömür törpüsü bu hastalıkların bir tek üretim yapılan makinelerin bir zahmet üstünü örten kapakların takılması, işçilerin üretim sürecinde maske kullanmaları zahmetiyle bile anlamlı derecede azaltılabileceği öğrenilmişti. Ayyakkabı yapıştırıcılarında kullanılan benzolün yasaklanması, havasız küçük atölyelerde üretimin önlenmesi gibi önlemler bile çok sayıda işçinin kansere yakalanmalarını önleyebilecek, canlarını kurtarabilecekti. Kurşunun yoğun kullanıldığı bir fabrikada bütün çalışanların ağır, kronik kurşun zehirlenmesine yakalandıkları hastane raporları ile ortaya çıkarılmıştı... HHH Hiç unutamam, 1977 Ecevit rüzgârı ile ilk kez düzgün bir sendika lideri, Bahir Ersoy (Hoca) Çalışma Bakanı seçilmiş, ilk iş olarak kurşunla bütün işçileri zehirlenen fabrikayı yeterli sağlık önlemleri alınana kadar kapatma kararını verdirmişti. Deyimin tam anlamı ile yer yerinden oynadı. Gizli bir elle, çıkar dünyasının çarkları işletilerek, Bahir Hoca’nın partisi içinde yıpratılması seferberliği işletilmişti... Hepsi de kurşun zehirlenmesi hastalığına yakalanmış fabrika işçileri ise örgütlü oldukları Petrolİş Sendikası’nın kapısını, işsiz kalmamak adına aşındırır olmuşlardı... Kurşun zehirlenmesinden ölüm uzak, örgütlü iyice ücret aldıkları işlerini kaybetmek yakın ve algılamaları ile büyük tehditti.. Özünde anlamlı önlemler alınmadan fabrikanın hızla yeniden açılması gerçeği bir yana, üretim içinde maliyet payını yükselten işçi sağlığı iş güvenliği önlemlerinin algılanmaması yolunda tersine bilinç için sermaye cephesinin vicdansız atakları hız kazandı... Bu ülkede işçi haklarının, sendikal hakların zirvelerde olduğu yıllardan söz ediyoruz... Sigortalı çalışanların yarısından fazlasının sendikalarda örgütlü ve sözleşme haklarından yararlandıkları, ücretlerin tüm emeği ile geçinenler için en adil biçimde yükseltiği, emek bilincinin yükseldiği yıllar yani... Sonrası lüks anayasa, sol örgütlülük, sendikal haklar, etkin meslek örgütlenmelerine karşı dünyadan gelen küresel saldırı ile yetinilmeyerek, Türkiye’de özel provokasyonların gündeme sokulduğu, 12 Eylül’ün, bu anlamda çok etkin askeri darbenin yaratıldığı sürece geçişin sonuçları, yasaklı düzenin anayasası yasaları ile yaratılanlar, liberal açılımın mimarı Özalizm uygulamaları ile alınan sonuçlar... Sadece örgütlülük değil, ücretler, elbette çok daha ağır olarak çalışma ve yaşam koşullarında adım adım geriye püskürtülme süreçleri... Kritik dönemeçler... En ağır sonuçların Erdoğan iktidarları yasaları ve icraatları ile yaşam gündemimize girdiğinin doğru dürüst algılaması bile yok... Çünkü medya çağında güdümlü medyanın kafaları bulandırması, yaratılmış kavram kargaşasında bireyin özgürleşmesi adına sınıf örgütlülüğü, dayanışması, hakların unutturulması, hak arama örgütlülüklerinin tümünde dibe vuruşu getirecek darbelerin yaşanması gündemde. Soma gerçeği, bu çağda böylesine ağır, ilkel koşullarda ölümüne üretimin yapılabileceğine inanmanın bile çok zor olduğu şokunu yaratmışken.. Yani evrensel sömürü düzeni, kapitalizm bile “Bu kadarı olamaz, bilim bu kadar gelişmişken, bir madende yüzyıllar öncesinin ilkelliğinde bu koşullarda üretim yapılamaz..” isyanlarındayken... Kamunun malı, İktidarlarının sorumluluğundaki işletmede, yasa hileleri, pardon hüllelleri ile patron adı altında taşeronluk, onun da yazısız sayısız alt taşeronluklarının sihirli formülleri üretilmişken, böylesine kirli bir siyasi iktidarsermaye çıkar örgütlenmesi gerçekleştirilmişken.. Aynı oyunun sayısız kat kötü, kirli kopyaları bize yutturulabilir mi? Fitch’den faiz uyarısı Dev ihale, 664 milyon dolarla Koç Holding’in çoğunluk hissesine sahip olduğu TekArt’ın oldu. 1999’dan beri marinanın işletmecisi olan TekArt, Kalamış Yat Limanı’nı 30 yıl daha işletecek. Kalamış Limanı Koç’ta kaldı Ekonomi Servisi Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne ait Fenerbahçe–Kalamış Yat Limanı’nın 30 yıl süre ile işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesinde en yüksek teklifi 664 milyon dolarla Koç Holding’in çoğunluk hissesine sahip olduğu TekArt verdi. Koç Holding’in yüzde 75.92 hisseye sahip olduğu TekArt, 1999 yılından beri Setur Marinalar Zinciri altında marinanın işletmesini sürdürüyordu. İhalenin ardından açıklama yapan Koç Holding Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Tamer Haşimoğlu, onay sürecinde finansman çalışmalarına başlayacaklarını; ödeme seçeneklerine de bu süreçte karar vereceklerini söyledi. Bedelin yüzde 20’sinin peşin, kalanının beş yıl vadeli ödenebileceği ihalede, limanın en az dört çıpalı hale getirilebilmesi için de beş yıllık yatırım tamamlama zorunluluğu bulunuyor. Turizm tesislerinde yıldız sembolü ile belgelenen kalite seviyesi, marinalarda çıpa sembolü ile belirtiliyor. Kalamış Marina’nın şu anda çıpası bulunmuyor. Haşimoğlu, yapacakları yatırımın tutarı ile ilgili bir bilgi vermedi; ancak marinanın kapasitesini yaklaşık 1700 yata çıkarmayı planladıklarını söyledi. Toplam 1291 yat ile denizde yat bağlama kapasitesi en büyük yat limanı olan Kalamış marinanın ayrıca 220 yatlık karada bağlama kapasitesi bulunuyor. İhaleye, TekArt Kalamış ve Fenerbahçe Marmara Turizm Tesisleri’nin yanı sıra, Akın HoldingEdip Gayrimenkul OGG, Taşyapı İnşaat Taahhüt Sanayi, Safi Gayrimenkul ve Yatırımları Sanayi, Dati Yatırım Holding, TepeKaya OGG, Ağaoğlu Grubu bünyesindeki Akdeniz İnşaatYılport Holding OGG katıldı. Merkez Bankası’nın önceki gün aldığı faiz indirimi kararı yurtdışı basında da yankı buldu. Financial Times, Merkez’in kararının bankanın bağımsızlığıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirebileceği uyarısında bulundu. Daniel Dombey imzalı haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık faiz oranlarının düşürülmesini istediği ve “faiz lobisi” diye adlandırdığı bazı odakları Türkiye’nin büyümesini durdurmaya çalışmakla suçladığı hatırlatıldı. Merkez’in bağımsızlığı tehlikede EN ÜST DÜZEY GÖREVLENDİRMEYİ BU SEFER YURTTAŞ YAPIYOR Türkiye’nin yeni derdi Kürt petrolü Türkiye’nin Kuzey Irak’tan gelen ve Ceyhan’da depolanan ham petrolü satışa çkarması Amerikan hükümetinin tepkisine yol açtı. ABD sözcüsü, “kaygılıyız” dedi. Bağdat hükümeti Türkiye’ye dava açtı. Ekonomi Servisi Başta Suriye ve Mısır olmak üzere komşuları ve yakın coğrafyasındaki ikili ilişkileri giderek bir sorun yumağı oluşturan Türkiye’nin Kuzey Irak ham petrolünün satışına aracılık etmeye başlaması, ABD’nin tepkisini çekti. Merkezi Irak hükümetinin onaylamadığı ihracata destek vermediklerini net bir dille açıklayan Amerika, “Irak’ta bölünme ve gerginliğe yol açacak hareketlerden kaçınma” çağrısı yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Ceyhan Limanı’nda bekleyen Kuzey Irak petrolünün sevki ile ilgili “haberi gördüklerini” belirterek “Bunun yansımalarını Türkiye’deki ve Irak Kürdistanı’ndaki ortaklarımızla görüşeceğiz” dedi. Psaki, öncelikli kaygılarının “Irak’ın istikrarı” olduğunu sözlerine ekledi. Psaki, Irak’ın zor zamanlardan geçtiğini söyleyerek, “Tarafların Irak’ı toparlayacak, bölünmeyi ve gerginliği artırmaktan kaçınacak adımlar atmaları konusunda açık olduk. İki tarafla da (Türkiye ve Iraklı Kürtler) temasta olacağız” dedi. Irak Başbakanı Nuri el Maliki’yle de düzenli aralıklarla temaslar yürüttüklerini söyleyen Jen Psaki, olayın Irak’ın bölünmesine katkı sağlayacak bir adım olup olmadığı konusunda, “Irak’taki federal hükümetin uygun onayı olmadan ihracat yapılmasına destek vermiyoruz ve uzun süredir tavrımız bu yönde. Bunun yansımalarının devamı konusunda kaygılarımız var” diye konuştu. Irak Merkezi Yönetimi de Türkiye ve BOTAŞ aleyhine Paris’teki Uluslararası Ticaret Odası nezdinde tahkime başvurarak, Türkiye’nin Kuzey Irak petrollerini, Irak Petrol Bakanlığı’nın onayı olmaksızın ihraç ettiği ve IrakTürkiye Petrol Boru Hattı Anlaşması’nın ihlal edildiği gerekçesiyle dava açtı. Buna karşılık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kuzey Irak’tan gelen ve Ceyhan’da depolanan ham petrolün sahibinin ve satışını yapanı “Irak’ın kendisi” olduğunu ileri sürdü. Yıldız, önceki akşam saat 22.00 itibarıyla Akdeniz piyasasına satılmak üzere yola çıkan ham petrolün tam olarak 1 milyon 4748 bin varil civarında olduğunu belirterek “Muhtemelen Almanya veya İtalya’ya gidecek” dedi. Yıldız sözlerini, “Bundan sonraki satışları da yine yönetecek olan Irak’ın kendisidir” diye tamamladı. Öte yandan Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, önceki günden itibaren Akdeniz piyasasına yollanan ilk ham petrolün satışından elde edilecek gelirin Halkbank’a yatırılacağını açıkladı. ABD, Kuzey Irak petrolleri gelirinin Amerikan bankalarına depo edilmesini istiyor, Türkiye bir kamu bankasında depo hesabı açılması konusunda direniyordu. Özerk Kürt yönetimi hükümetinin açıklamasında, Irak merkezi hükümetinin karşı çıkmasına rağmen bölge petrolünün Ceyhan’dan ihracatının süreceği belirtilirken “Konuyu Bağdat ile müzakere etmeye açık oldukları” kaydı da yer aldı. BİR CUMHUR BASKANI ARANIYOR! Bu ülkenİn yurttaşlarI olarak; Bir partinin, bir hükümetin ya da icranın ba ı de il, ülkemizi en üst düzeyde temsil edecek devlet insanı niteliklerine sahip olan... Evrensel hukuk temelinde insan hak ve özgürlüklerini içselle tirmi ... Parlamenter demokrasinin temeli kuvvetler ayrılı ı ilkesini ve hukukun üstünlü ünü içtenlikle benimsemi ... yırmayan, kayırmayan, mazlumu ma duru gözeten... Ülkenin topra ını, suyunu, ormanını ranta betona feda etmeyen... Etnik, dinsel, mezhepsel, cinsel ayrımcılı a kar ı olan; farklı inançlara ve bilimsel görü e saygılı; herkesin kendi hayat tarzını özgürce ya amasının güvencesi olan... lınterini, eme i en önemli de er sayan; i çiyi i güvenli ini içtenlikle gözeten... levilerin yıllar boyunca reddedilen taleplerine sahip çıkan... Kürt meselesinin e it haklı vatanda lık temelinde barı , müzakere ve uzla ma yoluyla çözülmesi için adil hakem i levi görecek... Tarihimizdeki acı olaylarla yüzle mekten kaçınmayan... Ülkenin, tüm kom ularıyla ve bütün dünyayla barı ık olmasını gözeten; sava ın kartalı de il barı ın güvercini olan... ‘Sahibi Irak’ın kendisi’ Parası Halkbank’a yatacak Bİr cumhurbaşkanI arIyoruz! Biz yurtta lar, bu ilkeleri benimsedi ini kamuoyu önünde açık seçik beyan ve taahhüt edecek adayı oylarımızla desteklemeye hazırız. ABD kaygılarını belirtti CUMHURBAŞKANI ARANIYOR GİRİŞİMİ Cumhurba kanı’nda bu nitelikleri arayan tüm yurta ları www.cumhurbaskaniaraniyor.net adresindeki metne imza vermeye davet ediyoruz. * Kapasite kullanımı düştü Merkez Bankası, imalat sanayisinde kapasite kullanım oranı (KKO) mayısta, geçen yılın aynı ayına göre 0.4 puan azalarak yüzde 74.4 seviyesine geriledi. KKO, nisanda da yüzde 74.4 seviyesinde gerçekleşmişti. * Reel kesimin güveni yerinde Reel kesim güven endeksi mayısta bir önceki aya göre 0.6 puan artarak 113.3 seviyesine yükseldi. Merkez Bankası verilerine göre mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi de nisana göre 1.2 puan artarak 108.1 düzeyine çıktı. Irak, dava açtı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle