29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 Almanya Cumhurbaşkanı Gauck’tan, Başbakan Erdoğan’ın eleştirilerine sert cevap geldi ‘Az bile söyledim’ Bolkiah’ın yaptığı açıklamaya göre oruç tutmayan ve namaza gitmeyenlere hapis ve para cezaları verilecek. (Fotoğraf: AFP) Gauck: Korkuyorum! Büyük bir devletin başkanı, ziyaret ettiği ülkenin en prestijli ve en önemli üniversitelerinden birinde; o ülke rejimine dair 7.4 şiddetinde bir “uyarı” ve “itham” konuşması yapıyor… Ev sahibine ayar çekiyor… Diplomasi tarihinde bilmem başka bir benzeri var mı? Otuz küsur yıllık gazetecilik hayatımda en azından ben bir örneğini görmedim. Ne Türkiye’de… Ne başka bir yerde! Demek ortada fevkalade olağanüstü, fevkalade ciddi bir alarm durumu var. Batı kançılaryalarında bir süredir belli ki “Türkiye’deki savruluşa dur denecek mi, denmeyecek mi? Denirse acaba bunu hangi babayiğit diyecek?” tartışmaları yapılıyor… Bu gerilimin ilk işaretini yerel seçimler öncesinde Freedom House’un yayımladığı bir Demokrasi Krizi raporunda görmüştük. Washington’un nabzını yansıtan bu çok önemli düşünce kuruluşu; Obama’nın Erdoğan’la geçmişteki sıkı fıkı ilişkilerine gönderme yaptıktan sonra, “AKP hükümetinin artan otoriterizmi artık yadsınamaz ve görmezden gelinemez!” notunu düşmüş, “ABD Dışişleri sözcülerinin kaygı açıklamaları bundan böyle kafi değil; Erdoğan, Obama tarafından doğrudan uyarılmalı!” tespitini yapmış; ABD’nin, Türkiye’de giderek ayyuka çıkan baskılar karşısında suskun ve hareketsiz kalmasını eleştirmişti… Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un bomba etkisi yaratan konuşmasını ilk duyduğumda, aklıma nedense “Freedom House”un bu “Erdoğan otoriterizmi artık yadsınamaz, görmezden gelinemez; kendisi en üst düzeyde uyarılmalı!” ifadeleri geldi. Geçmişte de dikkat çektiğim rapor, uluslararası düzlemde alarm çanlarının çaldığına ve artık bir kritik eşiğin aşıldığına işaret etmekteydi. Gauck haliyle Obama değil… Ama bununla beraber Batı’da derinleşen kaygıyı ve giderek kök salan “Türkiye nereye gidiyor?” endişesini göstermek, Erdoğan algısını ölçmek açısından Gauck’un konuşması önemli. Washington’da bildiğimiz kadarıyla bir “Ali’siz Alevilik olgusu”(!) yok. “Freedom House”çular buna karşın ne yapıp edip Gauck’un bugün şikâyetçi olduğu konuları aylar öncesinden raporlarına işlemiş; “frantic crackdown” diye tabir ettikleri “şirazesinden çıkan baskılar” karşısında, Batı’nın artık harekete geçmesi gerektiğini belirtmişlerdi… Türkiye’de olanları görmek için demek illa “ateist Alevi” diliyle konuşmak gerekmiyor... Erdoğan’ın küplere binen tepkisi karşısında “Az bile söyledim!” yanıtını veren Gauck’un ODTÜ konuşması; diplomatik açıdan olduğu denli, içerik açısından da çok ilginç ve “tarihi bir konuşma”… Alman Cumhurbaşkanı doğrudan gerçi “Batı”, “AB” ya da “Almanya” adına konuşmuyor. Yedi sayfalık konuşma metninde sıklıkla “ben” zamiri kullanıyor ve yaşamının büyük bölümünü bizzat “totaliter sistem” altında geçirdiği için “demokrasinin değerini iyi bilen”, “demokrasi savunucusu bir vatandaş” duyarlılığıyla kaygı belirttiğini söylüyor. Bu veçheyle “neyin hukuk, neyin hukuksuzluk olduğunu net gördüğünü” ifade ediyor ve “Nerede ne zaman hukuk devletinin tehlikede olduğunu görsem sesimi yükseltirim!” diyor. “Konuk” sıfatıyla geldiği Ankara’da “ses yükseltmeyi” ve baskıcı gelişmeler karşısında “korktuğunu” yedi düvele haykırmayı bu sebeple, kendisi için ahlaki ve tarihi bir “hak”, “hak”tan öte “zorunluluk” olarak görüyor. Joachim Gauck’un ODTÜ’de yaptığı bu sıradışı konuşmayı kendisine “hak” görmesine yol açan diğer neden; Alman vatandaşlığı alan 1.5 milyon Türk ki… Alman devlet adamı o Türklerin de Cumhurbaşkanı sonuçta. Onların sıkıntılarının ve açmazlarının tercümanlığını yapıyor; Avrupalı Türklerin sözcülüğünü üstleniyor. Bu yaklaşımın ve kaygı duyduğu değerlendirmelerinin ışığında Türkiye’nin bir şiddet sarmalına girmesi ihtimaline de dikkat çekiyor Gauck. Bu bağlamdaki en uyarıcı pasajlardan biri şu: “Fikir özgürlüklerinin kısıtlandığı, yurttaşların kâfi derecede bilgilendirilmediği, karanlıkta bırakıldığı, katılımcılığına izin verilmediği yerde acımasızlık ve hoşnutsuzluk artar. Son tahlilde bu şiddete başvurma eğilimi yaratır. Kişisel deneyimimin bana öğretmiş olduğu şey budur!” “Şiddet ortamı”nın yanı sıra, Alman lider, Türkiye’nin “Batı’dan uzaklaşmasıyla içine düşebileceği bir uluslararası tecrit” olasılığına da dikkat çekiyor: “Komşu ülkelerde yaşanan olayların girdabına yakalanmamak için Türkiye’nin Batılı müttefiklere ihtiyacı var. (Batı’dan) Kendisini tecrit eden bir Türkiye, kendine zarar verir!” Joachim Gauck’un Türkiye’ye bir “kalk/uyan borusu” çalmak için geldiği çok aşikâr. Gauck’un resmi sitesine girildiğinde Türkiye ziyaretine büyük önem verildiği görülüyor. Cumhurbaşkanı’nın sitesinden yapılan özet açıklamada; üç günlük gezinin ana ekseninin Türkiye’deki hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklerin korunması olduğunun altı özellikle çiziliyor. Brunei’de şeriat yürürlükte Dış Haberler Servisi Dünyanın en zengin kişilerinden biri olan Brunei Sultanı Hasan el Bolkiah, ülkesinde “üç aşamalı” bir planla şeriat uygulamasına geçiyor. Doğu ve Güneydoğu Asya’da şeriatın uygulanacağı ilk ülke olan ve 600 yıldır aynı ailenin yönettiği 400 bin nüfuslu Brunei’de dün yürürlüğe giren şeriat hükümleri ceza yasaları olarak benimsendi. Ekim 2013’te ülkesine altı ay sonra şeriat yasaları getireceğini söyleyen 67 yaşındaki Hasan Bolkiah’ın dün yaptığı açıklamaya göre ilk aşamada oruç tutmayan ve namaza gitmeyenlere hapis ve para cezaları verilecek. Kırbaç ya da uzuv kesme cezalarının ikinci aşamada uygulanacağı yasalar uyarınca, üçüncü aşamada ölüm cezaları verilmeye başlanacak. Müslümanların evlilik dışı cinsel ilişkileri, eşini aldatma, Kuran’a hakaret ve İslamı terk ölümle cezalandırılacak. Eşini aldatan da taşlanarak öldürülecek. Brunei’de bazı alanlarda İngiliz sömürge döneminden kalma düzenlemeler, aile hukukunu kapsayan konularda ise şeriat kanunları uygulanıyordu. ‘Terbiye eksikliğini gösteriyor’ Dış Haberler Servisi Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelttiği sert eleştirilere yanıt verdi. Gauck, Türkiye ziyareti sırasında sarf ettiği sözlerle ilgili olarak, “Her zaman yaptığımı yapmayı kendimde hak gördüm. Bir toplumda tartışılan kritik konuları ele aldım. Bu da dostlar arasında normaldir” dedi. Almanya cumhurbaşkanı Gauck, “Ben bunların hiçbirisini uydurmadım, hatta az bile söyledim” diye konuştu. Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth da “Erdoğan’ın duygusal açıklamaları ne içerik olarak ne de ton olarak orantılıdır. Sadece şaşırıyorum ve kafa sallıyorum” dedi. GAUCK’A FEDERAL HÜKÜMETTEN DESTEK Türkiye’deki dört günlük resmi ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar ve gündeme getirdiği sorular nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eleştirdiği Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’a federal hükümet destek çıktı. Alman hükümetinin Basın Sözcüsü Steffen Seibert tartışmaların endişe verici olduğunu söylerken “Federal hükümet cumhurbaşkanının değerlendirmelerinden farklı düşünmüyor” dedi. Seibert, Almanya’nın Türk halkının başarısına olağanüstü bir saygı duyduğunu belirtirken “Dostluğumuzun ve ortaklığımızın bir parçası da açık konuşmaktır” şeklinde konuştu. Almanya Federal Parlamentosu Başkan Yardımcısı Claudia Roth da “Cumhurbaşkanı’yla gurur duydum, tam bir demok rat ve insan hakları savunucusu gibi davrandı. Erdoğan küfürbaz bir tavırla cumhurbaşkanını azarlıyor. Bu da açıkça Erdoğan’ın kendi politik tarzındaki terbiye ve demokratik kültür eksikliğini gösteriyor” diye konuştu. 2225 Mayıs’ta yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) favori adayı olan Markus Ferber ise, “Üyelik müzakereleri hemen sona erdirilmeli. Türkiye, Av rupa Birliği’ne (AB) girecek ülke değil. Ülke giderek Avrupa ve Avrupa değerlerinden uzaklaşıyor” dedi. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde FDP ve liberallerin favori adayı Alexander Graf Lambsdorff de “AB, Türkiye ile müzakereleri durdursun ve bu sürece konsantre olmaktan vazgeçsin. Müzakerelerin yeri derin dondurucu” diye konuştu. Konuya geniş yer ayıran Alman gazetelerinden Süddeutsche Zeitung’un yorumunda, “Tür kiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan eleştiriye pek katlanamıyor. Bu bilinen bir şey. Almanya Cumhurbaşkanı’nın sözlerine sert tepki göstermesi şaşılacak bir durum değil” görüşüne yer verdi. Die Welt gazetesinin yazısında da, “Avrupalılar, uygarca bir arada yaşamla ilgili sözel kurallara uymak için çabalıyor, Türk tarafı ise Avrupa ve Avrupa’nın politikacılarına hakaret etme özgürlüğünü kullanıyor” denildi. Gazete, “Erdoğan bir sonraki Almanya ziyaretinde, bu kez tıpkı Gauck’un yaptığı gibi kendisinin de Alman hükümetini eleştireceğini açıkladı. Ağustos ayında cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Erdoğan, Almanya’daki Türklerin oyları için propaganda yapıyor” diye yazdı. Gauck, Türkiye ziyareti sırasında, kuvvetler ayrımı ve medyaya kısıtlamalara, MİT Yasası ve Gezi Parkı protestoları karşısında hükümetin tavrına ilişkin eleştirilerde bulunmuştu. Batı alarmda ‘BASKI KAYGI VERİCİ’ Avrupa’dan AYM uyarısı İstanbul Haber Servisi Avrupa Konseyi’ne bağlı Venedik Komisyonu Başkanı Prof. Gianni Buquicchio, Anayasa Mahmesi’ne (AYM) yönelik “saldırılardan” kaygı duyduğunu belirterek “Kamu otoriteleri ve medyayı Anayasa Mahkemesi’ne saldırılara son vermeye çağırıyorum” dedi. İstanbul’da düzenlenen Asya Anayasa Mahkemeleri Konferansı’na katılan Prof. Buquicchio, hükümet yetkililerinin AYM’ye yönelttikleri “sert eleştiriler” konusunda bilgilendirildiğini belirterek “Bu mahkeme, Avrupa Konseyi’nin temel değerleri olan hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarının korunmasında kritik bir rol oynuyor” dedi. Mahkemenin son kararlarının, Türkiye’de yargı bağımsızlığının ve ifade özgürlüğünün güçlendirilmesine önemli bir katkısı olduğunu belirten Buquicchio, “Bu kararlar ile mahkeme, Türk Anayasası’nda yer verilen değerleri savunan bağımsız ve tarafsız bir kurul olarak anayasal rolünü etkin bir biçimde yerine getirme kabiliyetini gösterdi” diye konuştu. Buquicchio, mahkemeye yapılan eleştirilerden kaygı duyduğunu belirterek buna son verilmesi çağrısı yaptı. 1.5 milyon Türk kökenli Alman Terör gölgesinde seçim iddet olaylarının son 5 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı belirtilen Irak’ta 21 milyon 400 bin seçmen, dün genel seçimler için saldırıların gölgesinde sandık başına gitti. Kuzey Irak’ın Kerkük kentinde Yüksek Seçim Komisyonu görevlisi iki kişi bombalı saldırıda hayatını kaybetti, iki görevli de yaralandı. 9 bin adayın 325 sandalye için yarışacağı seçimler Amerikan güçlerinin 2011 yılında ülkeden çekilmesinden sonra ilk kez yapılıyor. Seçimlerin galibinin, Şii partilerin desteğiyle üçüncü kez iktidara gelmesi beklenen mevcut Başbakan Nuri el Maliki olacağı belirtiliyor. Kürdistan Bölgesel Yönetimi başkanı Barzani oyunu Erbil’de kullandı. (Fotoğraflar: AP/REUTERS) Ş DHKP/C terör raporunda WASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanlığı 2013 yılı Terör Raporu’nda, terör örgütü DHKP/C’nin artan eylemlerinin, hem ABD hem de Türkiye’nin güvenlik çıkarlarına tehdit oluşturduğu bildirildi. Raporun, Avrupa bölümünün özetinde, Avrupa’nın 2013’te birçok ciddi terörist saldırıya sahne olduğu belirtilerek, bunlardan biri olarak Reyhanlı’daki saldırı gösterildi. Suriye sınırına yakın Reyhanlı’da 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırı, “Türkiye’nin modern tarihinin en büyük saldırısı” olarak nitelendirildi. Raporun Türkiye bölümünde, ABD’nin, terörle mücadelede uzun süredir ortaklarından biri olduğu belirtilerek, ABD’nin, devam eden çözüm sürecinin terör örgütü PKK ile Türk güvenlik güçleri arasındaki çatışmaları azaltmasına rağmen, Türkiye’nin geçen yıl da PKK ile mücadelesine destek vermeye devam ettiği kaydedildi. Raporda, Türkiye’nin 2013’te daha çok iç terör tehditleriyle yüz yüze kalmaya devam ettiğine ve bunlara güçlü karşılıklar verdiğine dikkat çekildi. DHKP/ C’nin hem ABD hem de Türkiye’nin güvenlik çıkarlarına tehdit oluşturduğu belirtilen raporda, DHKP/C’nin ABD’nin Ankara Büyükelçiliği de dahil birçok saldırılarda bulunduğu hatırlatıldı. Doğuda işgal yayılıyor SURİYE’DE IŞİD VAHŞETİ ‘Şiddet ortamı’ tehlikesi Ukrayna Devlet Başkanvekili: Rus yanlıları karşısında çaresiz kaldık Çarmıha gerdiler Dış Haberler Servisi Suriye’nin Rakka kentinde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü militanlarının, 12 kişiyi katlettiği belirtildi. Militanların kendilerine karşı savaşan karşıt gruptan olduklarını savundukları bu kişilerden bazılarını kurşuna dizerek öldürdükleri kaydedildi. İngiliz Daily Mail gazetesindeki haberde de IŞİD’in katlettiği iki kişinin çarmıha gerilmiş haldeki görüntülerine yer verildi. Rakka’daki bir meydanda çekilen fotoğrafta öldürülenlerin üzerinde “Bu adam Müslümanlara karşı savaştı” yazıyor. AA’nın haberinde de IŞİD’in Asurlular döneminden kaldığı tahmin edilen tarihi “Şiran Aslanı” heykelini yıktığı bildirildi. Muhalif kaynaklar Suriye ordusunun Halep’e düzenlediği hava saldırısında bir füzenin okula isabet etmesi sonucu, 25 öğrencinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Suriye yönetiminin sivilleri hedef alacak şekilde kimyasal silah kullandığı iddialarına bir yenisi daha eklendi. İngiliz Daily Telegraph’da dün yer alan haberHalep’te bir de, bu ayın başlarında füzenin okula İdlib’te iki köye düzenisabet etmesi lenen saldırılarda klor sonucu, 25 ve amonyak izine rast öğrenci hayatını landığı savunuldu. Ha kaybetti. (AFP) berde toprak örnekleri toplandığı ve incelendiği kaydedildi. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) iddiaların soruşturulması için bölgeye bir araştırma ekibinin gönderileceğini duyurdu. Geçen yıl KSYÖ’ye üye olan Suriye, tüm kimyasal silahlarının yurtdışında imha edilmesini kabul etmişti. Ancak anlaşmaya klor ve amonyağın dahil edilmediği kaydediliyor. Dış Haberler Servisi Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı grupların kontrolüne geçen yerlerin sayısı her geçen gün artıyor. Donetsk yakınlarındaki Gorlovka’da yaklaşık 30 kişilik silahlı, maskeli Rusya yanlılarının polis merkezi ve belediye binasına girdikleri bildirildi. Lugansk’ta da ayrılıkçıların bölgedeki savcılığın da aralarında olduğu birçok kamu binasının yanı sıra televizyon istasyonu da ele geçirdiği kaydediUkrayna’nın doğusundaki Luhansk kentinde liyor. Horlivka’da ayrılıkçıMoskova yanlısı milislerle güvenlik güçleri arasında ların belediye binasına bayçatışmalar yaşanıyor. (REUTERS) raklarını astıkları gelen bilgiler arasında. AP ajansı Rusya yanlısı grupların doğuda ondan fazla kasa başkenti Kiev’de, Bağımsızlık Meydanı’ndaba ve kentte kontrolü ele geçirdiğini belirtti. ki savunma güçlerini birleştiren “SamooboUkrayna Devlet Başkanvekili ve Meclis Baş rona” ile “Ukrayna Vatanseverleri” ve kanı Aleksandr Turçinov, doğudaki olayla SosyalUlusal Asamble örgütlerinin üyelerın, Donetsk ve Lugansk illerindeki emniyet ri arasında çatışma çıktı. Önceki gece meygörevlilerinin eylemsizliğini, çaresizliğini ve dan savunma güçlerinin, Bağımsızlık Meybazen de ihanet ettiğini gösterdiğini belirte danı’ndaki protesto gösterilerinde hayatını rek, içişleri bakanından bu kentlerdeki emni kaybedenlerin anısına meşalelerle yürümek yet müdürlerini görevden almasını talep etti. isteyen 200’e yakın maskeli gencin geçişine Turçinov, içişleri bakanlığı ve güvenlik ser izin vermemesi üzerine çatışma çıktığı kayvisinde, öncelikle askerlik yapan gönüllüle dedildi. Ukrayna Güvenlik ve Savunma Kurin kayıt yaptırmaları için telefon hatlarının rulu Sekreter Yardımcısı Viktoria Syumar çatışmayı “Rusya güvenlik birimlerinin sioluşturulduğunu da açıkladı. Bu arada AA’nın haberine göre, Ukrayna’nın parişi” olarak nitelendirdi. mahkÛm 40 dakika can çekişti Cehennemi yaşadı Dış Haberler Servisi ABD’nin Oklahoma eyaletinde yeni bir ilaç karışımı kullanılarak zehirli iğneyle idam edilmek istenen Clayton Lockett, işlemin başarısız olması üzerine 40 dakika boyunca can çekiştikten sonra kalp krizinden öldü. Yetkililer, mahkumun ilaç enjekte edilmesinden 10 dakika sonra bilincini kaybettiğini ancak üç dakika sonra acı içinde kıvranarak, kafasını şiddetle sallamaya başladığını açıkladılar. İnfazı izleyenlerin yaşananları görmemesi için perdeleri kapatan cezaevi yetkilileri, işlemi sonlandırdı ancak mahkum kalp krizinden öldü. Lockett’in avukatı David Autry, “Dehşet vericiydi. Yetkililer, beceriksizce davrandılar” derken Lockett’ten iki saat sonra idam edilmesi öngörülen Charles Warner’ın idamı 14 gün ertelendi. ABD’de idamda kullanılan ilaçlar ile ilgili tartışmaların alevlenmesi bekleniyor. Lockett, 1999’da hırsızlık için girdiği bir evde 19 yaşındaki Stephanie Neiman’ı tüfekle yaralayıp diri diri gömmüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle