06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Erdoğan seçim sonrası ilk grup toplantısında Twitter kararı nedeniyle mahkemeyi eleştirdi Yeni hedefi AYM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Twitter erişim engelini kaldıran Anayasa Mahkemesi’ni sert sözlerle hedef aldı. Medya temsilcileriyle yaptığı buluşmada “İnsan ‘Anayasa Mahkemesi’nde de mi paralel yapı var’ diye düşünüyor” diyen Erdoğan, partisinin grup toplantısında da “Birileri çıkıp, bu uluslararası şirketlerin çıkarını, milli çıkarlarımızın üzerinde görebilir. Türkiye’nin en acil hukuki sorunlarını gündemlerine almayanlar, uluslararası şirketlerin sorunları hakkında alelacele kararlar verebilir. Biz Türkiye’yi, Türkiye’nin çıkarlarına, bu milletimizin çıkarlarını, milli güvenliğimizi, kişilik haklarını ve mahremiyeti savunmaya devam edeceğiz” görüşünü dile getirdi. 30 Mart yerel seçimleri sonrasındaki Meclis’in ilk mesai gününde, partisinin grup toplantısın Çılgınlığın Tanımı Einstein, bir seferinde, çılgınlığı, “bir hareketi tekrar tekrar, her seferinde öncekilerden farklı sonuç almayı umarak, ısrarla yapmaya devam etmek” olarak tanımlamıştı. Günümüzde uygarlığı yönetmeye çalışanların akıl durumu bu tanıma çok uyuyor. Pazartesi yazımda, küresel iklim değişikliği olgusunun, açlığa, su baskınlarına, orman yangınlarına, salgın hastalıklara ve hatta savaşlara yol açan etkileriyle birlikte artık gelip kapıya dayandığını aktarmıştım. Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (HAİDP), 1990’dan bu yana uyarıyordu. Yöneticiler de çözümü esas olarak uluslararası işbirliğinden çok piyasa içinde, girişimcilerin inisiyatiflerinde “yeşil kapitalizmde” arıyorlardı. HAİDP raporu, krizin geldiğini, önlemeye çalışmaktan daha çok uyum sağlamanın önemini vurguluyor. HAİDP de çözümü, piyasada, girişimcilerin inisiyatiflerinde, diğer bir değişle, bugüne kadar bir çözüm üretmek yerine sorunları daha da ağırlaştıran etkenlerde aramaya ısrarla devam ediyor. Bu ısrar da sanırım Einstein’ın tanımına uyuyor. Bir diğer olgu da küresel ekonomik kriz ya da daha kabul edilebilir bir tanımla “uzun süreli seküler durgunluk”. Seküler olmayan durgunluk olur mu sorusunu bir kenara koyup, IMF’nin de kabul ettiği anlaşılan bu kavrama kısaca bakınca, yeniden Einstein’ın tanımına doğru gitmeye başlıyoruz. Eski ABD Hazine bakanlarından, Harvard’dan Prof. Lawrence Summers’e göre “seküler durgunlukta”, esas sorun talep yetersizliği. (Financial Times, 6/04/2014) Mali krizin başından bu yana izlenen parasal genişleme, düşük faiz, bono alım yoluyla mali sistemi destekleme politikaları ekonomik büyümeyi getirmedi ama finans kesimini zenginleştirmeye, gelir dağılımını bozmaya devam etti. Kısacası, 2009’dan bu yana aynı şeyi yapmaya devam ederek farklı sonuç (finans sektörü kaynakları emerken ekonomik büyüme) beklemeye devam edildi... İyi de talep, çalışanların geliri ve tüketim, işverenlerin de üretim etkinliğindeki, hammadde, enerji vb. tüketme kapasitelerinden beslenemediği için düşük kalmıyor mu? Bu iki kapasitenin güçlenmesi için çalışanların gelirlerinin artması, işverenlerin, kârlılık (“artık değer” üretme) konusunda yeni olanaklara kavuşmaya başlaması (ki bu yeni iş olanakları da yaratarak çalışanlarının gelirinin artmasını hızlandıracaktır) gerekmiyor mu? Ne ki yeni yüksek kârlılık olanaklarının (sanayi, piyasalar) nereden nasıl geleceğini (teknoloji kadar, üretimde emeğin örgütlenme süreçlerini de ilgilendiriyor), ekonominin geri kalanıyla nasıl uyumlu çalışacağını bilen yok. Diğer bir deyişle bir sermaye birikim rejimi tükenmiş, bir yenisinin nasıl şekilleneceği bilinmiyor. Bu rejimleri ekonomistler icat edemiyorlar; bunlar her zaman sınıf mücadelelerinden, pazarlıklarından geçerek kendiliklerinden, eskisinin temizlenmesine de bağlı olarak(!) şekilleniyorlar. Bu hep aynı şeyi yapmaya devam etmekle, ağırlaşan sorunların tetiklediği siyasi askeri krizler de çılgınlık kavramı içinde değerlendirilebilir sanırım. Bir diğer küresel olgu, hızlı nüfus artışı karşısındaki tepkiler de Einstein’in tanımını anımsatıyor. Pazartesi yayımlanan BM raporu, dünya nüfusunun öngörülenden daha hızlı artmakta oluğunu ortaya koydu (YaleGlobal 03/04). Raporla birlikte ortaya konan görüntü şöyle: Yoksul ülkelerde nüfus artmaya devam ederken, zengin ülkelerde gerilemeye devam ediyor. Bu indirgemeci resim, sorunu ve çözümünü yoksul ülkelere yüklerken, zengin ülkelerde nüfus artışının gerilemekte olmasıyla, refah düzeyi, eğitim ve modernite (sekülerleşme) arasındaki ilişkiyi, bu ilişkiyle yoksul ülkelerin yoksul kalması arasındaki bağlantıyı görmezden gelerek tespit ediyor. Bu bağlantı 19. yüzyıldan bu yana sömürgecilik, emperyalizm, “küreselleşme” olarak kendini gösteriyor. Bu bağlantının kırılması, ya gelişmekte olan ülkelerin refah düzeyinin gelişmişlerin düzeyine yükselmesi (dünyanın kaynaklarındaki hızlı aşınma bunun barış içinde yaşanmasına izin verecek gibi görünmüyor) ya da kapitalizmin önceliklerinden başka önceliklere çalışan, planlamacı, bölüşümcü bir ekonomik modele geçilmesini gerektiriyor. Halbuki karşımızda, ısrarla, sorunu çözmek yerine sürdüren, doğum kontrolü, eğitim, yardımlar, sadaka gibi uygulamalara vurgu yapan bir anlayış var. AYM ve YSK’ye paralel iması de mi paralel yapı var’ diye düşünüyor. ABD de onların avukatlığına soyundu.” bile fırlatmaktan çekinmediler. Yaptıkları yanlarına kâr kalmayacak: Utanmadan, sıkıl Başbakan Erdoğan, 30 Mart seçimlerinin ardından İstanbul’da medya temsilcileriyle yaptığı toplantıda da Anayasa Mahkemesi ve YSK’ye yönelik eleştirilerini sürdürdü. Sabah gazetesinde Erdal Şafak imzasıyla yayımlanan habere göre Erdoğan, şöyle konuştu: “Twitter konusunda maalesef kendi arkadaşlarımla bile aynı çizgide olamadık. ‘Özgürlük’ diyorlar. Değil, ticaret. Çünkü hepsi ticari şirket, hepsi ürünlerini pazarlıyorlar. Anayasa Mahkemesi verdiği kararla yasaları tersyüz etti. İnsan ‘Anayasa Mahkemesi’nde oşan, terleyen cumhurbaşkanı’ Erdoğan ağustos ayında seçilecek cumhurbaşkanının profilini ise şöyle tarif etti: “Cumhurbaşkanını ilk kez halk seçecek. Bu bakımdan önemli. Anayasa, cumhurbaşkanını yürütmenin başı olarak görüyor. Bu seçimden sonra sorumluluklar daha da farklı olacak. Protokol cumhurbaşkanı değil; terleyen, koşan, koşturan cumhurbaşkanı...” ‘K Ağzından salyalar akarcasına hakaret etti: MHP’nin madan, bizim kendi arzu ettikleri gibi bir balkon konuşması yapmamızı istediler. Bizden boynumuzu yere eğmemizi bekliyorlar. Hayır. Beyler, biz boynumuzu yere eğmiyoruz ve eğmeyeceğiz. Eğer bir balkon konuşması yapılacaksa buyursun bunu CHP yapsın, MHP yapsın, BDP yapsın. Çıksınlar, balkondan özür dilesinler. Genel Başkanı, bu sabah çıkmış adeta ağzından salyalar akarcasına hakaret ediyor. Bir yılı aştı, isimlerini ağzıma almadım, seçim kampanyasında zaman zaman almak durumunda kaldım. Demek ki bunların anladığı dil o değilmiş. de en meşakkatli seçimini yaşa Ne buldularsa üzerimize attılar: Demokrasimizin belki da konuşan Erdoğan’ın öne çıkan mesajları şöyle: dık. Ellerine ne geçtiyse üzerimize fırlattılar. Bir süre sonra fırlatacak bir şey bulamayınca kendi şereflerini, namuslarını, haysiyetlerini dahi gözden çıkarıp onları NURTEN ERTUĞRUL: Bingöl’de kadının yeri evi değildir AKP Bingöl Belediye Başkanı’nın kadın karşıtı çıkışına tepki için istifa eden Nurten Ertuğrul, ‘Bingöl’de kadının yeri evidir görüşü geçerli değildir’ dedi ÖZGÜR ULUSOY MHP lideri Devlet Bahçeli, 30 Mart’ın ardından yapılan ilk grup toplantısında seçim sonuçlarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) AKP Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi’nin, seçimin ardından düzenlediği bir toplantıda “dinen ve örfen kadınlara görev verilmeyeceği” yönünde ifadeler kullandığını belirterek buna tepki için belediye meclis üyeliğinden istifa eden Nurten Ertuğrul, “Zazaların anaerkil olduğunu ve Bingöl’de kadının yeri evidir görüşünün geçerli olmadığını” söyleyerek kararını savundu. İstifa kararının ardından Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan mali müşavir Ertuğrul, “Bingöl muhafazakâr görünür, ama çok açıktır, aydın bir toplumuz biz. Daha önce de bunu söyledim, Menderes asıldığı zaman demokrasi yürüyüşü yaptık. Zazalar anaerkil bir toplumdur, kadının dediği olur. Aile yapısına bakarsanız, kadının dışlandığını, ezildiğini söylemek haksızlık olur” diye konuştu. İstifasının bir polemik konusu yapılmasını istemediğini vurgulayan, “AKP’nin İslami duruşu içinde kadının arkada kalması gibi bir anlayış hissetmediğini, insan odaklı bir yaklaşımı” benimsediklerini söyleyen Ertuğrul, “İslamda kadının arkada kalması gibi bir durum var mı” sorumuza da “Benim kendi görüşüme göre böyle bir şey yok. Kadın arka planda kalsın, işin içinde olmasın diye bir şey yok. Ama bu ilahiyatçıların konusudur, onlara sorun” yanıtını verdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik’in “Bingöl Belediye Başkanımız Yücel Barakazi, kendisine izafe edilen ifadeleri kesinlikle kullanmadığını söylüyor. Bingöl’de partimizden belediye meclis üyesi seçilen Nurten Ertuğrul’un başkan yardımcısı seçilmemesi üzerine istifa etmesini de şık bulmuyoruz” sözlerine ilişkin yorumunu sorduğumuz Ertuğrul, kendisinin siyaseten hiçbir beklentisinin olmadığını belirterek şunları söyledi: “Partiden üst düzey bir isim olarak keşke arayıp bana da sorsalardı. Kimseye iftira edecek birisi değilim. Yücel Bey’le yola çıktım zaten. Meclis üyesi oldum. Kendi grubunu oluşturur saygı duyarım. Ama iş kadınlar dinen ve örfen yapamaz noktasına gelirse, buna karşı durmam lazım. Burada ne akrabalığa bakarım, ne başka bir şey. Mesele kendimle ilgili olsa şimdiye kadar konuyu kapatırdım. Ama kadınlar adına böyle bir şey söylenmişse, o zaman istifa etmemiş olsaydım, Bingöl içinde kalacaktı olay ve ben de amacıma ulaşamayacaktım. Dilerim ki ben başkanın sözlerini yanlış anlamış olayım, benim kusurum kalsın bu, ama kadınlar hak ettikleri yeri bulsunlar.” ‘Parayı sıfırlayandan cumhurbaşkanı olmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçimi için konuşmanın henüz erken olduğunu belirtti. Bahçeli, 30 Mart’ın ardından yapılan ilk grup toplantısında seçim sonuçlarını değerlendirdi. “30 Mart’a 17 ve 25 Aralık’ın gölgesi düşmüş, yeterli ve doyurucu değilse de tesiri dokunmuştur” diyen Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 99 alsa bile yolsuzluğun hesabını vereceğini, sandığın “pisliğin” temizlenebileceği bir yer olmadığını kaydetti. 30 Mart akşamı oyların sayımı sırasında 41 ilde görülen elektrik kesintisinin herkesi kuşkulandırdığını ifade eden Bahçeli, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın elektrik kesintisinden kediyi sorumlu tuttuğunu anımsatarak “Herhalde kedilere dava açılması gündemdedir” dedi. Bahçeli, şöyle devam etti: “Villalara balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden cumhurbaşkanı olmaz. TSK’ye kumpas kurandan başkomutan olmaz. Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olamayacaktır. Kısaca iki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da cumhurbaşkanı olmaz.” âlim değil, bir gönül insanı, bir hoca değil, holding patronu, bir örgüt yöneticisi olduğu açıkça görülmüştür. Tabandaki kardeşlerimizin hayal kırıklığı yaşadıklarını biliyorum. Bu mücadelede artık onların da bizimle olmasını bekliyor, tabanı kast ediyorum tavanı değil, bu zor günleri birlikte daha kolay aşacağımıza yürekten inanıyorum. Twitter kararı: Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren çok önemli konularda bile bu şirketlerin sorumsuzca hareket ettiklerini eminim ki herkes gördü. Bu şirketler ülkelerinin anayasasına, yasalarına, kurallarına uydukları gibi Türkiye’nin de kurallarına uymak zorundadır. Gelecekler burada vergilerini ödeyecekler, gelecekler burada anayasa, yasalara, kişilik haklarına saygı gösterecekler. Birileri çıkıp, bu uluslararası şirketlerin çıkarını, milli çıkarlarımızın üzerinde görebilir. Türkiye’nin en acil hukuki sorunlarını gündemlerine almayanlar, uluslararası şirketlerin sorunları hakkında alelacele kararlar verebilir. Biz Türkiye’yi, Türkiye’nin çıkarlarını, bu milletimizin çıkarlarını, milli güvenliğimizi, kişilik haklarını ve mahremiyeti savunmaya devam edeceğiz. vuruyu getiren iktidar biziz. Ama eğer siz kalkar, bireysel başvuru değil de bütüncül bir anlam taşıyan, bütüncül bir yasa veya bir orada uygulamayı getirme kararını alacak olursanız, tarih sizi affetmez. Siz bununla sadece uluslararası ticari şirketlere hizmet etmiş olursunuz. Bütün yargı kurumlarını yok farz ederek böyle bir kararı veremezsiniz. Biz burada sadece bu yasaya uyuyoruz. Ama burada hukuk ve hak tecelli etmemiştir. Onun da tecelli edeceği gün temenni ederim ki yakındır. Çünkü bu kararın düzeltilmesi lazım. Uluslararası şirketlere hizmet edersiniz: Bireysel baş Örgütün tabanı bizimle hareket etsin: Örgüt liderinin bir ‘Paralel kediler’ CHP’Lİ NAZLIAKA: TÜM KADINLAR HEDEF HDP EŞ GENEL BAŞKANI SEBAHAT TUNCEL: Yücel Barakazi’ye suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Büdef aldığını ve ayrımcı oldurosu) CHP Ankara Milletveğunu kaydetti. kili Aylin Nazlıaka, AKP’den BDP Kadın Meclisi ile Aile ve Bingöl Belediye Başkanlığı’na Sosyal Politikalar Bakanı Ayseçilen ve “kadınlara görev şenur İslam da Barakazi’nin vermenin dinen ve örfen uysözlerine tepki gösterdi. gun olmadığını” iddia eden, Aile ve Sosyal Politikalar bu sözleri nedeniyle kadın beBakanı Ayşenur İslam da lediye meclis üyesi Nurten Barakazi’nin sözlerine ilişErtuğrul’un istifakin “Böyle bir kosına yol açan Yünuşma yapıldıycel Barakazi haksa çok yadırgatıkında suç duyurucı. Bizim hükümet sunda bulundu. olarak, AKP olarak Suç duyurusu prensiplerimizin tadilekçesini Bin mamen dışında bir göl Cumhuriyet söylem” dedi. Başsavcılığı’na olitika’ gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Barakazi BDP’den yapılan Başsavcılığı’na veaçıklamada da, başren Nazlıaka, adlita Başbakan Recep ye önünde basın açıklamaTayyip Erdoğan başta olmak sı yaptı. “Kadını birey olaüzere AKP’li yetkililerin kadınrak görmeyen, kadını yok lara yönelik cinsiyetçi, ayrımcı sayan zihniyet, bu kez de ve gerici bir dil kullanmalarının Bingöl’de belediye başka“münferit olaylar” olmadığı nı olarak karşımıza çıktı” dile getirilerek, bunun bir tür diyen Nazlıaka, Barakazi’nin AKP’nin kadın politikası oldusözlerinin tüm kadınları heğuna dikkat çekildi. Karşımızda Erdoğan ve haremi var artık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, 30 Mart seçimlerinin kaybedeninin CHP, cemaat ve MHP koalisyonu olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşmasında AKP Genel Başkanı olarak konuşmadığını söyleyen Tuncel, “AKP Genel Başkanı yok artık, karşımızda Erdoğan ve haremi var” dedi. BDP’nin TBMM grubunda konuşan HDP’li Tuncel, Ağrı’da seçimlerin iptal edilmesini değerlendirdi. Tuncel Seçimler üzerindeki şaibenin bir kez daha ortaya çıktığını belirten Tuncel, “Madem Ağrı’da seçimi iptal ettiniz o zaman Ceylanpınar’da da iptal edin” çağrısında bulundu. Seçimleri ana muhalefet partisi üzerinden de değerlendiren Tuncel, CHP’nin otoriterleşen sisteme karşı kendisini alternatif gösterdiğini, ancak uyguladığı politikanın, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünden uzak olduğunu kaydetti. CHP’nin, yalnızca AKP’nin koltuğuna göz koyan, Başbakan’ın yerini almak isteyen bir imaj sergilediğini kaydeden Tuncel, seçim sürecinde partisine yönelik saldırılarda CHP tabanının olmasını tesadüf olarak değerlendirmediğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere daha örgütlü bir şekilde gireceklerini söyleyen Tuncel, sandıktan çıkan sonucun AKP’yi aklamayacağını ifade etti. Tuncel, hükümetin çözüm sürecine yönelik yasal düzenleme yapması gerektiğini aksi taktirde çatışmanın başlamasının kaçınılmaz. olduğunu savundu. CHP’den Ankara için ek belge ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan seçimin iptali için geçen pazar günü YSK’ye başvuran CHP dün de ek belge verdi. YSK’nin bu hafta itiraza ilişkin karar vermesi bekleniyor. CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mansur Yavaş ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan geçen pazar günü YSK’ye seçimin iptal edilmesiyle ilgili başvuruda bulunmuştu. CHP Genel Merkezi adına yapılan başvuruda çok sayıda mühürsüz tutanak, iptal istemine gerekçe olarak gösterilmişti. CHP dün de başvuruya eklenmek üzere YSK’ye ek belgeler verdi. Ek belgelerin CHP’nin iddialarını güçlendirdiği belirtiliyor. Öte yandan Aksaray’da Bağlıkya beldesinde belediye başkanlığı ile Kastamonu’nun Çatalzeytin ilçesinde belediye başkanlığı seçimleri iptal edildi. YSK her iki yerde de seçimlerin 1 Haziran’da yapılmasına karar verdi. ‘P 2 yerde daha seçim iptal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle