23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 ne menem bir şey olduğunu konuşalım: Kirli tezgâhlarla savaşa sürüklenen bir halkın, bundan haberdar olma hakkındadır aslında “milli Diyarbakır’daki davada talebi değerlendiren mahkeme tüm sanıkları tahliye etti KCK’de tutuklu kalmadı Çantasında bomba olduğu iddia edildi İstanbul Haber Servisi Kâğıthane’de çantasında uzaktan kumandalı bomba bulunan çarşaflı bir kadın taksiye binerken gözaltına alındı. Kadının bir süredir polis tarafından takip edildiği ve DHKPC üyesi olduğu iddia edildi. Kâğıthane Sadabat Caddesi üzerindeki Sadabat Polis Merkezi önünde önceki akşam şüpheli hareketleri nedeniyle şüphe uyandıran 23 yaşındaki B.E, polisleri görünce taksiye binerek kaçmaya çalıştı. Taksiyi durduran polisler, kadını gözaltına aldı. Emniyet’e getirilen ve sorgusuna devam edilen 23 yaşındaki şüpheli B.E’nin, DHKPC üyesi olduğu ve poliste kaydının bulunduğu kaydedildi. B.E’nin çantasında yapılan aramada el yapımı parça ve basınç tesirli uzaktan kumandalı bomba bulunduğu öğrenildi. Bomba incelenmek üzere Bomba İnceleme ve İmha Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Olayın görgü tanığı taksici Tamer İnce, “Arabaya binerken, polis ekipleri gözaltına aldı. Sanırım bomba ihbarı var. Araçta da çanta bulundu. Çantada da bomba olduğu zannedilerek ekipler geldi. Kadın genç ve çarşaflıydı” diye konuştu. u KCK’ye yönelik operasyonda yakalanarak haklarında dava açılan 31 tutuklu sanığın tahliye talebini değerlendiren mahkeme, tutuklu sanıkların hepsini tahliye etti. Milli Hukuk Olur mu? Kabinede “milli” sıfatı taşıyan iki bakanlık var: Milli Eğitim ve Milli Savunma... Başbakan bir süredir bunlara yenilerini eklemeye çalışıyor. Milli hukuk... Milli basın... Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin Twitter yasağını kaldırma kararına, “Amerikalı bir şirketin savunusunu yaptığı” gerekçesiyle saygı duymadığını ve “milli” bulmadığını açıkladı. Dışişleri’ndeki dinleme skandalını haber yapan medya da ülkenin çıkarını zedeliyor Başbakan’a göre... Oysa devlet memuru gibi çalışamayacak iki meslek grubu bu... Gazeteciler ve hâkimler, mensubu oldukları ülkenin ya da yöneticilerinin çıkarlarına göre değil, evrensel normlara göre çalışır. Öyle olmazsa, “ülke çıkarı” adı verilen cendereden ne gerçek çıkar, ne adalet... HHH Erdoğan’ın “milli çıkar” perdesiyle örtmeye çalıştığı şey ne: Telefon dinlemelerine yansıyan kendi marifetleri ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki bürokratların “milli çıkar”a uygun olduğu çok şüpheli sohbetleri... Erdoğan bunlar ortalığa saçılmasın diye her yolu denedi; köşe yazılarına, başlıklara, ekranlara müdahale etti, yayın yasağı getirtti, Twitter’ın kökünü kazıma sözü verdi. Anayasa Mahkemesi’nin, evrensel hukukun safında yer alarak yasağı kaldırmasına o yüzden öfkeli... HHH O zaman şu “milli çıkar”ın Geçmiş temizlenmeli İstanbul Haber Servisi Gözaltında kaybolan yakınlarının bulunması için her hafta Galatasaray’da oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 471. kez katillerin bulunması, sorumluların yargılanması istemlerini haykırdı. Cumartesi Anneleri 2 Nisan 1946’da Kırklareli’nde kaybedilerek katledilen yazar Sabahattin Ali’yi andı. Eylemde 12 Eylül darbe döneminde, 14 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’deki evinden gözaltına alınan ve 33 yıldır kayıp olan Nurettin Yedigöl’ün akıbeti soruldu. Kayıp yakınları adına Mine Nazari tarafından yapılan açıklamada “Geçmişte yaşanan insanlık suçlarının varlığı kabul edilmeden, suçların failleri cezalandırılmadan, bu suçları yaratan zihniyet sorgulanmadan, insanlık suçlarının bir daha yaşanmaması için gerekli mekanizmalar hayata geçirilmeden, demokratikleşme, hukuk devleti ve adaletten bahsedilemez” denildi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘Merhamet değil, adalet’ İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için her cumartesi Galatasaray’da gerçekleştirdiği F Oturması eyleminde dün, yüzde 90 zihinsel engelli Rıdvan Tekcanlı’nın serbest bırakılması istendi. Eylemde yapılan basın açıklamasında, PKK davasından ağır müebbet hükümlüsü 22 yıldır cezaevinde bulunan Eram Akyüz’ün 31 Mart günü Kırıkkale Hacılar F Tipi Cezaevi’nde tek kişilik hücrede kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiğini belirten anlatılarak “İnsanların hapishanede olması, en temel hak olan yaşam ve sağlık hakkının elinden alınması anlamına gelmemelidir” ifadesi kullanıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İnsan hakları savunucuları ve mahpus yakınları tarafından uzun süredir yürütülen çabalara rağmen devlet ve hükümet üç maymunu oynamaya devam ediyor. Duymuyor, görmüyor, bilmiyor. Bizler hastalar için merhamet değil, adalet istiyoruz.” DİYARBAKIR (Cumhuri yet) Bağlar ilçesinde, terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik operasyonda yakalanarak haklarında dava açılan 31 tutuklu sanığın tahliye talebini değerlendiren mahkeme tutuklu sanıkların hepsini tahliye etti. Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesiyle görevli özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından 31’i tutuklu 95 sanıklı KCK davasının, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesine karar verilmesinin ardından, sanık avukatları tahliyeye ilişkin talepte bulundu. Tahliye taleplerini değerlendiren Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 31 sanığın tahliyesine karar verdi. Bu karar ile birlikte dosyada tutuklu sanık kalmadı. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “31 sanık hakkında verilen toplu tahliye kararı yargılanmaların yapıldığı diğer KCK davalarına da örnek olur” dedi. Elçi, son yasal düzenlemelerle birlikte “Bağlar KCK” olarak bilinen davanın 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiğini anımsatarak, “Mahkemenin tahliyeye ilişkin verdiği kararı önemli buluyorum. 31 sanık hakkında verilen toplu tahliye kararı yargılanmaların yapıldığı diğer KCK davalarına da örnek olur” dedi. Aralarında BDP Bağlar İlçe Başkanı Ali Yücel’in de bulunduğu sanıklar hakkında, TCK’nın “terör örgütüne üye olmak ve yönetmek”, “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme” suçlarından 3 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları isteniyor. çıkar...” Operasyon haberi alınca eve yığdığı paraları ne yapacağını bilemeyen hırsızların deşifre olmasındadır. Özgür basındadır, hür ifadededir. Bunları içermeyen bir “milli”yetçiliğin, milletin çıkarına olması mümkün mü? Hem İranlı bir işadamı kabineye rüşvet dağıtırken ya da Suudilere beleş arazi tahsis edilirken uyanmayan “milli heyecan”, nasıl oluyor da istihbaratın harp çıkarmak için kendi türbesini bombalama planları deşifre edilince harlanıyor? Hakikatin duyulmasına hizmet eden Amerikalı şirkete karşı uyanan vicdan, Karadeniz derelerini yok eden sermayeye “milli” diye mi oluk oluk para akıtabiliyor? Bu haliyle de hassasiyetin, “milli”den ziyade “şahsi” olduğu anlaşılıyor. Burada “milli” perdelemesini kabullenirseniz, hiç kuşkunuz olmasın ardından “dini” örtüler gelecektir. HHH Hakikat, milliyet tanımayan, sınırlar aşan bir evrensel değerdir. Öyle bir değer ki, dünyanın öbür ucundaki bir barış gönüllüsünü, kendi milliyetinizden bir savaş kışkırtıcısından daha yakın hissettirir size... Hukuk da öyledir. Kıymeti, evrenselliğindedir. “Milli” kıyafetler içine girdi mi, adalet dağıtmaktan çok, milli liderlerin hatalarını kapatmaya, servetini aklamaya yarar. Biz milli olanın değil, hukuki olanın, insani olanın, hakikatin peşindeyiz. Onların kaçtığı da bu zaten...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle