04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2014 PAZAR CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 19 ‘Emek’ inşaatı mühürlendi Eylemciler, Emek’in de içinde bulunduğu yapı adasında devam eden inşaatın cephesine “Bu inşaat İstanbul halkı tarafından mühürlenmiştir” yazılı afişler yapıştırdı. CEREN ÇIPLAK Emek Sineması eylemcileri mücadeleye devam edeceklerini belirtti pankartlar taşıyanlar da kısa bir süre önce yitirdiğimiz, Emek eylemlerine destek veren usta oyuncu Tuncel Kurtiz’i temsil etti. Eylemde, “Hey dostum o Emek’i yavaşça yere bırak”, “Emek’te son film: Büyük Soygun”, “Yayındayız Misbah” “Gezi sanatı Emek’ten yana”, “ Bu inşaat duracak”, “Emek’i AKP’ye yedirmeyiz”, “Emek’te yeniden film izleyeceğiz”, “Eller yukarı bu inşaat kaçak”, Emek’i yıktılar ama hâlâ buradayız” yazılı pankartlar taşındı. Eylemciler, “Sermayenin mekânları yıkılacak, Emek sermayeyle uzlaşmayacak” yazılı bez afişi Demirören AVM’nin balkonuna astı. Bez afiş, Demirören AVM’nin güvenlik görevlileri tarafından hemen kaldırıldı. Daha sonra eylemciler “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları eşliğinde afişi yeniden balkona astı. Ödül ve Ölüm Kardeşliği... Artık böyle. Artık ölüm ve ödül kardeş. Ölüm ve ödül iç içe, ölüm ve ödül sarmaş dolaş, birbirine iyice kenetlenmiş... Tıpkı bizler gibi kenetlenmiş... Tüm sokak çocukları gibi kenetlenmiş. Artık böyle: sevinçlerimize gözyaşlarımız karışıyor; acılarımızdan direnç çiçekleri üretiyoruz; isyanımıza kahkahalarımızı katıyoruz... Artık böyle: Ödül ve ölüm kardeşliği ilan ettik ülkede! Sokak Çocukları dedim... İki gün arayla, biri edebiyat biri sinema alanında iki ödül töreninde ödül alan “sokak çocuklarının” sözcükleriyle, direnciyle, sahiciliğiyle, içtenliğiyle sarsıldım ve güçlendim. Siz söyleyin, sadece tiyatrocu ve yazar kimliğiyle değil, Düttürü Dünya, Çöpçüler Kralı, Hababam Sınıfı, Kapıcılar Kralı gibi nice filmin senaristinden âlâ “sokak çocuğu” olur mu! Umur Bugay’dan, sinema ve tiyatromuzun çalışkan ve afacan emekçisi, işçisi, neferinden söz ediyorum! İstanbul Film Festivali’nin açılış töreni. Onur ödüllerinin ilki için Umur Bugay sahnede... Adı söylendiği an alkış koptu. Ödülü vermek üzere, tiyatro ve sinemamızın eşsiz oyuncusu Meral Çetinkaya sahneye çıktı. Onu önce arkadan gördük. Üzerinde siyah bir giysi. Ve Meral sahnede, yüzünü seyirciye döndü. O anda Lüffi Kırdar Salonu’nu dolduran iki bin kişi çılgınca alkışlamaya başladı! Dinmeyen bir alkış! Sanatçının göğsünde Berkin Elvan’ın artık çok iyi tanıdığımız o gülen yüzü bizi selamlıyordu. Alkış dinmedi! Ey çocuk seni seviyoruz! Umur Bugay’ın sanatın, edebiyatın, sinemanın aşağılanması, yasaklanması, yok edilmesini lanetleyen konuşması... Alkış dinmedi... “Bu karanlık dönemin son bulup, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi olan çoğunluğun azınlığa tahakküm edemeyeceği, etnik ve mezhepsel kavgalardan uzak, yüzü Batı’ya dönük, yasalar önünde herkesin eşit olduğu, laik ve tam demokratik bir Türkiye’de barış içinde yaşayacağımız umuduyla, hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum” sözleri... Alkış dinmedi. (Törenin ayrıntılarını dün birinci sayfadan sadece Cumhuriyet vermişti! Ayşegül Özbek’in ve Vedat Arık’ın muhteşem yazı ve fotoğraflarıyla... Kıvanç duydum!) Umur, Meral, Berkin’le seyircinin bütünleşmesi geceye damgasını vurdu. Bu çocuklara bu alkış hiç dinmeyecek. Pera Palas’ta Erdal Öz Edebiyat Ödülü törenindeyiz. Kürsüde Küçük İskender. Onu küçüklüğünden beri izliyorum. (Sanat Dergisi’nde genç şairlere yer vermek ne büyük bir kıvançtı!) Kendine özgü sesi, soluğu ve sokağın dilini hiç kaybetmedi. Bir de “30 yıl boyunca duruşundaki tutarlılık.” Ödül, övünç ve ölüm arasında gidip geliyor konuşurken. “Omzunuza dokunan bir el, bir bardak su olabilir ödül... Ödül, övünç, ölüm, birbirine kardeş olan kavramlardır. Ödül acıya dönüşebilir. Övünç utanca ... Ölüm ise bazen dirence dönüşebilir... Keşke tüm devrim ve anarşi yolcuları için alıyorum bu ödülü diyebilecek kadar sıradan ve olağan bir ülkede yaşasaydık ... Gezi çocukları için alıyorum, diyebilseydim... Ama olmuyor... Onlar ölürken, biz hâlâ özgürlük için mücadele ederken onlar aramızda değil. Ölmek, ödül almaktan büyük bir iş! Onlar adına ödülü kaldıramıyorum. Ben bu özel yapım büyük ödülü bir kimlik edinmek, kimlik kazanmak için değil, belki de hepimiz adına, kimliğimizi tekrar tekrar tekrar korumak adına alıyorum.” Küçük İskender’i dinlerken o salonda birçok insan, çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir ülkede yaşamanın ve hele hele yazmanın ne anlama geldiğini sorgulamaktan kendini alamıyordu! İşte, artık böyle: Ödül ve ölüm kardeşliği ilan ettik 27.03.2014 ülkede! 15:58 ‘Demirören’e afiş astılar’ Emek Sineması inşaatı İstanbul halkı tarafından mühürlendi! Emek Sineması için dün Cercil D’Orient binasının önünde ve Emek’in bulunduğu Yeşilçam Sokak’ta bir eylem yaptı. Eylemciler, Emek Sineması inşaatını durdurmayan yetkililere seslendi; Emek’in de içinde bulunduğu yapı adasında devam eden inşaatın cephesine “Bu inşaat İstanbul halkı tarafından mühürlenmiştir” yazılı afişler yapıştırdı. Emek Sineması’nın yıkılmasına onay veren Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın yeniden başkan seçilmesi ise umutların azalmasına neden olmadı. Eylemciler, Emek Sineması yerine yapılmak istenen AVM projesi iptal edilene kadar hatta Emek Sineması’nın özgün haliyle yeniden inşa edilene kadar bu mücadelenin içinde olmaya devam edeceklerini belirtiyor. Her ne kadar Emek Sineması’nı Umur, Meral, Berkin... Fotoğraflar: Vedat Arık yıkmış olsalar da, sinemaya, sokağa açılan kapısından girmeye devam edeceklerini vurgulayarak, tıpkı kullanım dışı bırakılan Haydarpaşa Garı gibi “Hiçbir alanımızı, meydanımızı, mekânımızı haramzadelere bırakmayacağız” diyor kentin asıl sahipleri... “‘Emek’ emek ister, bu kent EMEK ister!” diyor kentin değerlerine sahip çıkan eylemciler. Emek Sineması mücadelesi devam ediyor; “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” diyorlar ilk günden bu yana. Defne Halman, Mehmet Güleryüz, Aydın Orak da eyleme destek veren sanatçılar arasındaydı. Eyleme ‘Tuncel Kurtiz aramızda’ yazılı Adile Yadırgı “Hemhal” (Z Yapım) “Bir Eksiğiz: Ahmet Kaya” (Gam Production) Anadolu kızıydı, türkülere vurgundu, sesi de güzeldi, ayrıca eğitimliydi ama her şey “Kerkük Divanı”nı söylemesiyle başladı, “Ayletme” ile ilerledi. Özgün lirik sesiyle Adile Yadırgı’nın ilk albümü “Seyri Âlem”de yer alan bu şarkılarla çıktığı uzun yolculuğu, dokuz yıl aradan sonra gelen ikinci albüm “Hemhal” ile sürüyor. Repertuvar yine Anadolu koksa da iki albüm arasında bazı belirgin farklar var. Özellikle müzikal düzenleme ve çalgısal açıdan ki bu da düzenlemeleri yapan Cenk Erdoğan’ın eseri. Başka değerli müzisyenler de var tabii; Cengiz Onural, Göksel Baktagir, Cem Yıldız gibi… Bir Pir Sultan Abdal deyişi, Bursa, Sivas, Gaziantep türküleri bir yana; “Hemhal” tam bir türkü albümü değil. Yorumlar daha modern çizgili; Ruhi Su ve Tülay German ruhlu. “İstanbul”, izlenme rekorları kıran dizilerin senaristi Neşe Şen’in yazdığı “Nokta” ve Denizlili yerel sanatçı Hayri Dev’den alınan “Gülleri Koklamaya Geldim” albümün tam not alan parçaları. Ayrıca sözümüziği kendine ait eserler de var. Nehirlerden, dağlardan, ovalardan gelen dingin ve huzur dolu taze nefesini, kentin soluk soluğa koşturan ritimleriyle buluşturuyor Adile. Türkü dinleyenleri popa, pop dinleyicilerini türküye davet ediyor. Kabul edelim, Ahmet Kaya yorumlamak her babayiğidin harcı değil, Cem Karaca söylemek gibi… Yüksek hissiyat, yorum gücü ve münasip ses ister; bir de samimiyet açısından bilhassa hakkaniyet. Ahmet Kaya dahil 25, iki ayrı şarkıda şiir okuyan Küçük İskender ve Okan Bayülgen ile 27 isimle çıkan 23 şarkılık “Bir Eksiğiz” adını taşıyan saygı albümü bu kıstaslar açısından biraz sorunlu, özellikle hakkaniyet. Birkaç istisna dışında, yorum cular kült figürün ruhundan uzak. Aynur, Cem Adrian, Hayko Cepkin, Yaşar Kurt en iyiler. Vasatları ve kötüleri saymaya hacet yok. Fatih Altaylı’nın hakkındaki yazısıyla birilerinin Ahmet Kaya yorumlaması arasında fark yok. Bazı yorumları Ahmet Kaya şarkıları hak etmiyor. İlk saygı albümü “Dinle Sevgili Ülkem”in üzerinden 12 yıl geçmişken, sanatçı tercihlerindeki popülist tutum nedeniyle, ilkinden daha iyi iş çıkarma fırsatı direkten dönmüş. Kürtçe şarkı söylemek istediği için çirkince aforoz edilip ülkesini terk etmek zorunda kalan bir müzisyeni, Kürtçe şarkı olmaksızın anmak da başka eksiklik. Düzenleme ve yorumlara müdahale edilmemesi konusunda “Ahmet Kaya böyle olmasını isterdi” de, albümde yer alan bazı isimlere “bu ne yaman çelişki anne” demez miydi? [email protected] hayat bilgisi16,5x14,2 cm.con.pdf 1 Küçük İskender C M Y CM MY CY CMY K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle