03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2014 SALI 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL çıktığı kadar Hürriyet’te okuduğum miting konuşmasının başlığına göre 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP’nin adayı için sürpriz bir tarif yapıyor. Oysa tarif, pek çok gerçekleşmeyen siyasal manevralarına özgü yeni bir örnek; kuyruklu yalanın daniskası. RTE, “AKP’nin bir cumhurbaşkanı adayı olacak. MHP’ye, CHP’ye, BDP’ye gönül veren kardeşlerimin de, inanıyorum ki milletçe ittifak edeceği bir isim olacak” dedi. AKP bünyesi dahil siyasal pek çok çevre şöyle bir dalgalandı. Yoksa, yoksa... Bu beklenmedik açıklama, RTE hidayete erdi de Cumhurbaşkanlığı’na geniş tepkilere bakarak adaylıktan vaz mı geçti diye kimi yerde sevinç, kimi yerde hayret uyandırdı. Sonra her çevre uyandı ve RTE’nin ilk turda gerekli yüzde 50’yi aşmak için taban ittifakı dedikleri bir oyuna başvurduğu kafalara dank etti. HHH Amacı başkaydı RTE’nin. O nasılsa AKP oylarını cepte keklik sayıyor ama 30 Mart’ta ortaya çıkan oy sonuçlarıyla 10 Ağustos’taki ilk turda yüzde 50’yi aşamayacağını anasının adı gibi biliyor. Şimdi muhalefetin parti tabanını tavlamanın peşinde. Düne kadar düşman gözüyle baktığı muhalefet partisi yandaşları, şimdi “kardeşi” oluverdi. Şayet, 10 Ağustos’a kadar anayasanın çizdiği sınırları aşmayacağını, anayasanın cumhurbaşkanlarına tanıdığı yetkileri kullanacağı vaatlerini yutturabilirse “kardeşlerine”... ... Ohh be, ilk turda tek amacı olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak ve... … Halka böylece AKP’nin değil, bütün ulusun cumhurbaşkanı olduğu yalancı dolmasını yutturmuş olacak ve Çankaya’da o zorba karakterinin gereklerini uygulamaya koyulacak! HHH Bu üç muhalefet partisine taraf olanlar bunca yıldır RTE’nin demokrasi maskesi altında gerçek yüzünü görmediler ve Çankaya için yaptığı propaganda konuşmalarında herkesin cumhurbaşkanı olacağı yalanını gerçek sayacaklarsa... Vay halimize! Üstelik RTE’yi siyasetten süpürmenin ilk aşamasını gerçekleştirmek ellerinde. Bu üç partinin 30 Mart’ta aldıkları oyların toplamı AKP’nin yüzde 43’lere inen oylarının, üstelik yüzde 50’nin de üzerinde. İkide bir üç parti bir araya geldiler bir AKP edemediler, diye savurduğu palavra övgülerin bu hesaba göre beş paralık değeri yok. Üç parti bir aday üzerinde anlaşıp RTE’nin karşısına dikilse, kuşku yok, meydanı boş bulan RTE’nin bol keseden tek adamlık sevdasına önemli bir engel olduklarını kanıtlayabilirler. Hatta ikinci turda yüzde 50’nin altında hangi aday daha çok oy alırsa Çankaya’ya seçilir kuralını da hayli zorlayabilirler. Ah keşke, demokrasi tarihimizde üç muhalefet partisi ilk kez bir araya gelerek otoriter rejim sevdasında olan RTE’nin karşısına tek adayla dikilebilseler! HHH Bir toplumsal gerçeğin ekranlara yansıdığını izledik önceki günün akşamı ve gecesi. İlk kez yine kendi dışında olan herkese savurduğu suçlamalarla dolu Konya konuşmasını, pazar gecesi TV’ler her haber saatinde ve saat başı yineleyemediler. Binlerce, on binlerce de değil, yüz binlerce Fenerbahçeli gibi halkımız ah bir kez olsun RTE iktidarına karşı caddeleri, bulvarları, sokak aralarını böyle doldurabilse demokrasinin önü açılacak. O ne Fenerbahçe sevdasıdır. Üç yıldır bu takıma içerinin dışarının reva gördüğü komplolara, işkenceye karşı toplumsal direnişin şahane bir örneğini verdi Fenerbahçeliler. Üç yıldır Aziz Başkan’ın etrafında düzenlenen bütün komplolara karşı direnişin müthiş demokratik bir manzarasıydı önceki gece Saracoğlu Stadyumu’nu dolduran 50 bin kadın ve çocuk taraftar ve boydan boya Bağdat Caddesi’ni saatlerce trafiğe kapatanlar. Fenerbahçe kulübünü çökertmek için içeride kurulan tezgâhlardan birini, olağanüstü kongrede yaşadık. Aziz Yıldırım’ı devirmeye, kulübü ele geçirmeye heveslenenler, demokratik yoldan seçilme kuralına yatarak başkanlığa aday olan Mehmet Ali Aydınlar’ı, örneğin Başbakan RTE, el altından destekledi. Bilinçli Fenerbahçe delegelerinin Aziz Başkan lehine aldıkları tartışmasız oy tavrı ile başlar önde kongre salonunu terk ettiler. HHH Şimdi?.. Mütevazı bir Fenerbahçe taraftarı olarak: Bu başarısız girişimden sonra Aydınlar’ın ve de Atatürk’ün askeri olduklarına, kurduğu laik Cumhuriyete bağlılıklarına tahammül edemeyen, bu gerçeği yüzüne her fırsatta haykıran Fenerbahçelilerin Fenerbahçe’sini ele geçirmek isteyen RTE’nin zaten artık yeri olmadığı bu Fenerbahçe üyeliğinden istifa etmesi beklenir ama... ... Hayır! Böylesi bir isteğin gerçekleşeceğini Başbakan’dan değil beklemek, umut etmek bile olanaksız! Tüm kirli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 9. Daire’de yarın sosyologyazar Pınar Selek’in davasının temyiz duruşması yapılacak. “Pınar Selek’in nihai beraatını geri istiyoruz!” uluslararası kampanyası sürerken, temyiz duruşmasına yurtiçinden ve yurtdışından büyük katılım bekleniyor. Yurtdışından gelecek 40 kişilik heyette Alman, Belçikalı ve İtalyan gazeteci ve sivil toplum örgüt temsilcilerinin yanı sıra, Pınar Selek’in akademik çalışmalarını yürüttüğü Fransa’dan da katılımcılar olduğu vurgulandı. Selek’in yaşamı 1998’da Mısır Çarşısı’ndaki 7 kişinin yaşamını yitirdiği patlamadan sonra tamamıyla değişti. “Bombacı” suçlamasıyla gözaltına alındı, 2 buçuk yıl cezaevinde kaldı. Selek, 16 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. “Hâlâ Tanığız Platformu”nun Yargıtay 9. Daire’de yarın gerçekleştirilecek temyiz duruşması öncesinde yaptığı açıklamada uluslararası destekle ilgili olarak şu bilgilere yer davaların simgesi ‘Aktivistten katliam sanığı çıkmaz’ Platfomun açıklamasında, “Mahkeme 24 Ocak 2013 tarihli duruşmada başkanının muhalefet şerhine rağmen, oyçokluğuyla Selek hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis verdi. Bir barış aktivistinden katliam sanığı yaratmaya çalışılan bu davayı, bütün siyasi davaların da ortak simgesi olarak görüyoruz” denildi. Pınar Selek’e destek verenler yarın 08.30’da Güven Park’ta basın açıklaması yapacak ve ardından duruşmaya katılacak. Selek’in avukatları, “Eğer hukuk varsa, usulden bozma kararı verilmesini bekliyoruz” dediler. Temyiz duruşmasından önce Pınar Selek’in nihai beraatının geri verilmesi için çağrı yapıldı GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY verildi: “Pınar Selek’in çalıştığı Strasbourg Üniversitesi defalarca Selek’i akademik korumaya aldığını ifade etmiş ve Selek’in geçen seneki duruşmalarına başkanlık düzeyinde katılmıştı. 30 Nisan’da da Strasbourg Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve felsefe profesörü Edouard Mehl, kimya profesörü JeanPierre Djukic ve iki öğrenci örgütü başkanı tarafından temsil edile cek. Fransız heyetinin içinde Oristelle Bonis gibi yayıncı, Carine Lorenzori ve Pascale Pascal gibi gazetecilerin yanında, Fransız Barosu ve tarihinde ilk kez spesifik bir davaya ilişkin bu konuda rapor yayımlayarak ‘Selek 16 yıldır adli yargılama hakkının defalarca ihlal edildiği hukuki tacizle karşı karşıyadır’ diyen Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) gözlemcisi de yer alıyor.” ‘Anma’ bölücülükmüş ‘Gezi’de 4 yakalama kararı Yurt Haberleri Servisi Gezi Direnişi boyunca destek eylemleri düzenlenen Kırklareli’de 1238 kişiye yani kentte yaşayan yer 50 kişiden birine dava açılmıştı. Mahkeme, 117 kişinin yargılandığı ilk duruşmada, 107 kişinin beraatına karar verdi. Duruşmaya katılmayan 10 sanığın dosyası mahkeme heyetince ayrıldı. 262 sanıklı diğer duruşma ise dosyanın “reddi hâkim” talebiyle Edirne Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi ve dosyadaki işlemlerin sürmesi nedeniyle ertelendi. Avukat Metin İriz, 117 sanığın yer aldığı ilk duruşmada 107 kişi hakkında beraat kararı verildiğini, 4 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldığını kaydetti. Berkin Elvan anmasına katılan lise öğrencisine verilmedik ceza kalmadı Depremzede Ankara’ya yürüyecek Van’da 23 Ekim ile 9 Kasım 2011’de meydana gelen 7.2 ve 5.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden 3 yıl geçmesine karşın konteynır kentlerdeki 44 aile konteynırlarda zor şartlarda yaşamını sürdürüyor. Kiracı oldukları için kendilerine TOKİ’den konut verilmeyen aileler, sorunlarının giderilmesi ve kendilerine konut yapılması için Ankara’ya yürümeye karar verdi. Çürümeye yüz tutan konteynırda yaşamın çekilmez hale geldiğini belirten depremzede Ali Ahi, “Konut sorunumuzun çözümü için açlık grevi de dahil birçok eylem yaptık. Burada yaşayan birçok ailede çalışabilecek kişi yok. Evin yetişkinleri ya hasta ya da çalışamaz raporu olan kişiler. Biz kiralık evlere girsek bile bunun sonu yok. Bizler için en ideali baştan da dediğimiz gibi kalıcı konut. Burada 44 aile çok zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor. Son çare olarak sesimizi daha net duyurabilmek için aramızdan seçtiğimiz kişilerle birlikte Ankara’ya yürüyeceğiz” dedi. CEZAEVLERİNDEKİ UYGULAMALAR NAZİ KAMPI GİBİ Hak ihlalleri bitmiyor KAYHAN AYHAN Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin mektuplarına, eşyalarına el konulduğu, iletişim ve sohbet haklarının engellendiği, sağlık haklarının gasp edildiği ve keyfi disiplin cezalarının uygulandığı belirtiliyor. Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mecit Şahinkaya, tecrit hücrelerinde, baskı, zulüm ve işkenceyle karşı karşıya kaldıklarını belirterek, “Size göndermek istediğimiz mektuplar engelleniyor. Çünkü yaşadığımız hak gaspları da hapsolsun istiyorlar” dedi. Türkiye hapishanelerinde halen 167’si ağır 544 hasta tutuklunun durumunun her gün ağırlaştığına dikkat çeken Mecit Şahinkaya, cezaevinden gönderdiği mektubunda tutuklu ve hükümlülerin yaşadıkları ağır sorunlara dikkat çekti, yetkililerin sorunlarına çözüm üretmesini istedi. Cezaevinden çeşitli yerlere gönderilen fakslara ve tutukluların aileleri tarafından gönderilen mektuplara da el konulduğunu anlatan Şahinkaya, yasalarca haftada 10 kişinin 10 saat sohbet hakkı kazanmasına karşın bunun uygulanmadığını ve haftada yalnızca 2.5 saat sohbet hakkı verildiğini belirtti. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bodrum’da Berkin Elvan anmasına katılan lise öğrencisine “okuldan uzaklaştırma” cezası verildi. Bodrum Turgut Reis Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi öğrencisi S.H’nin (16) aldığı ceza, “okul değiştirme” ve “davranış puanından 40 puan silinmesi”ne dönüştürüldü. Okul yönetimi, Berkin Elvan anmasını “bölücü ve yıkıcı siyasi faaliyet” olarak değerlendirerek “öğrencinin daha kötü sonuçlar doğurabilecek davranışlara yönelmesini önlemek için ailesinden işbirliği yapmasını istedi. Okul Müdürü Mustafa Candar, liseli öğrencinin babası Hatem H.’ye 16 Nisan tarihli bir yazı gönderdi. El yazısıyla “Yürüyüş Berkin Elvan’ın ölümü nedeniyle yapılmıştır” notu bulunan yazıda S.H’nin 15 Mart’ta Bodrum Gençlik Platformu’nun sloganlı yürüyüş ve basın açıklamasına katıldığı kaydedildi. 2 Nisan tarihli disiplin kurulu toplantısında öğrenciye bu nedenle “örgün eğitim dışına çıkarma” cezası verildiği ancak bir alt ceza olan okul değiştirme ve davranış puanı silmenin oybirliğiyle kararlaştırıldığı duyuruldu. Yazıda “Bundan sonra işleyeceği her suçtan dolayı cezasının ağırlaşacağının bilinmesini isterim” denildi. Müdürlüğün yazısında öğrencinin “cezayı gerektiren davranışı”, “siyasi düşünce” bölümünün altı çizilerek “Kişileri veya grupları, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi veya dini inançlarına göre ayırmayı, kınamayı, kötülemeyi amaçlayan, bölücü ve yıkıcı toplu eylemler düzenlemek, katılmak, bu eylemlerin organizasyonunda yer almak” diye tanımlandı. AYM 2013 yılı sonbaharında yürürlüğe giren bireysel başvuru hakkını, Türkiye’de hukuka yönelik beklentilerin tümüyle sona ermemesini sağlayan bir pencere olarak değerlendirdi. İktidarın hukuku istediği gibi kullanma hevesine dayalı olarak yaptığı değişikliklerin beklemediği sonuçlar doğurmasının somut bir örneğiyle karşı karşıyayız. Konunun bu yanını anımsatmakta yarar var. 2012 yılına dek Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda birinci sıradaydı. Bu, evrensel ölçütlere göre en büyük insan hakkı ihlalinin Türkiye’de olduğunu ortaya koyuyordu. Bir yandan hükümetin kendine yonttuğu her yasa değişikliği “yargı reformu” süslemesiyle AB’ye sunuluyordu, bir yandan da AİHM rakamları Türkiye’de hukukun gerilemekte olduğunu gösteriyordu. Ne yapıp etmeli, Türkiye’nin birincilikten inmesini sağlamalıydı. İktidarın aklına cin bir fikir geldi; mademki iç hukuk yolları tükendikten sonra insanlar adalet aramak için AİHM’ye başvuruyordu, Türkiye’de bir iç mekanizma daha oluşturulabilir, böylece AİHM’ye gidişin yolu uzatılırdı. HHH Hükümetin bu planı başlangıçta tuttu. Mahkeme kararı kesinleştikten sonra hukuksuzluğa uğradığına inananlar artık AİHM’den önce iç hukukun son kapısı olarak AYM’ye başvuruyordu. 2013’te Türkiye uzun yıllardır ilk kez birincilikten indi. AYM de ilk kez üstlendiği bireysel başvuru hakkını kabul etmek sorumluluğuna bir yılda hazır hale geldi. 2013 yılı sonundan itibaren başvuruları sonuçlandırmaya başladı. Verdiği kararlarda özgürlük ve hak ihlali vurgusu öne çıktı. Bunların çoğunun hükümetin istemediği yönde seyretmesi üzerine iktidar kanadından homurdanmalar geldi. 12 Eylül 2010 referandumu ile bütün yargı kurumları gibi AYM’yi de biçimlendirdiğini düşünen iktidar, yol haritasında öngörmediği bir özgürlük engeliyle karşılaştı. Başta Başbakan olmak üzere AKP’nin tüm kanatları buna ilişkin rahatsızlıklarını dile getiren bir koro oluşturdular. İktidarAYM ilişkileri bu gerilimli havada sürerken 25 Nisan’daki AYM’nin kuruluş yıldönümünde Başkan Haşim Kılıç, hükümetin hukuka karşı giriştiği zulme yönelik ağır bir konuşma yaptı. Gelinen noktada hükümet, AİHM’ye başvursa hakkıdır! HHH Kılıç’ın AYM üyeliğine geldiği 1989 yılından bu yana izlediği çizgi ortadadır. AKP iktidara geldiğinde, mevcut üyelerden en az sorunu kiminle yaşar sorusunun yanıtı Kılıç’tı. Kılıç’ın konuşmasından bir gün önce GülErdoğan görüşmesinin yapılmış olması, bu görüşmenin tatsız geçme olasılığının yüksek olması, ertesi gün Kılıç’ın Erdoğan’a yönelik ağır konuşması elbette rastlantıdır. Bu ayrı konudur. Kılıç, hukuka yönelik siyasal saldırıya siyasal bir karşılık vermiştir. Bu da ayrı konudur. AYM’den beklenen; özgürlüklerden yana takındığı tutumu sürdürmesi, kanayan yaralara merhem olabilecek kararları geciktirmemesidir. Önünde önemli başvurular vardır. Başta Balyoz olmak üzere kamuoyu önünde bilinen davaların yanı sıra öne çıkmamış sorunlarla ilgili başvurular da AYM’nin gündemindedir. Mevcut sistem içinde en üst hukuk kurumu olarak AYM’den beklenen budur... Başkan Kılıç’a ziyaret İstanbul Haber Servisi Kültür Eski Bakanı ve CHP PM Üyesi Fikri Sağlar ile CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ı makamında ziyaret etti. Maltepe’ye yönelik projelerini anlatan Kılıç, Maltepe’nin marka değerini arttıracak çalışmalarla, Avrupa standartlarında bir kente dönüşmesi için halkla el ele verdiklerini söyledi. Sağlar ve Güneş de Kılıç’a Maltepe’yi CHP adına kazandırdığı için teşekkür ederek güvenlerinin tam olduğunu kaydetti. ‘O aktivist’ tutuklandı Akp’li Aile hukuk tAnımıyor rtÜk’Ün ‘GeZi DireniŞi’ ÖFkeSi Batman’da Ezidilere toprak baskısı CİVAN DEĞER BATMAN Batman’ın Beşiri ilçesinde AKP yönetiminde etkili olan Karabulut ailesi, Ezidilere ait köyü basarak arazileri sürmeye başladı. Ezidiler, açtıkları davayı kazanmış, ancak toprakları iade edilmemişti. Kuşçukuru köyünde yaşayan Ezidi aileler çatışmalı süreç nedeniyle 1992’de arazilerini AKP ilçe yönetimini ellerinde bulunduran Karabulut ailesinin de mensubu olduğu “Rışkotan” aşiretine emanet ederek Almanya’ya göç etti. Ezidilere çözüm sürecinin başlaması ve çatışmaların durmasının ardından köylerine geri dönmek istedi, ancak Karabulut ailesi emanet olan toprakları geri vermedi. Ezidiler, açtıkları davayı kazandı ancak Karabulut ailesi toprakları iade etmedi. Kuşçukuru Köyü Muhtarı Erhan Tagay, “Aile fertleri İlhan ve Ferhan Karabulut öncülüğünde köye baskın yaptılar ve arazileri zorla sürmeye başladılar. Arazilerimiz gasp edildi. Bize kimse sahip çıkmıyor” dedi. Halk TV cezası yargıdan döndü FIRAT KOZOK ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Gezi Parkı Direnişi’ndeki yayınlarıyla dikkatleri üzerine çeken Halk TV’ye, direnişin hemen ardından, aylar önce yayımladığı sinema programında tanıtımı yapılan bir filmdeki saniyelik sigara görüntüsü nedeniyle 7 farklı kalemde kestiği toplam 512 bin TL’lik ceza yargıdan döndü. 14 Nisan 2013’te, yayımlanan programla ilgili ceza kararının, Haziran 2013’te başlayan Gezi Direnişi’nin hemen ardından, 28 Ağustos 2013’te kesilmesi tepkiyle karşılanmıştı. Yayınla ilgili Üst Kurul’dan hiçbir uyarı gelmemesine karşın, cezaların peşi peşine yazıldığına işaret eden Halk TV, yargıya başvurmuştu. Kanalın itirazını değerlendiren Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi, itirazı haklı buldu. Delil bulunmadığına işaret eden mahkeme, RTÜK’ün mevzuata aykırı davrandığını saptadı. n MUĞLA (Cumhuriyet) Başta Bodrum olmak üzere Muğla’nın çeşitli yerlerinde yaptığı eylemlerle adını duyuran Bodrum Yurttaş İnisiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan, polise direnme ve hakaret suçlamasıyla açılan davanın Yargıtay aşamasının da tamamlanmasının ardından 3 yıllık hapis cezasının kesinleşmesi üzerine tutuklandı. Karahan, son olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Milas gezisi öncesi, eylem yapma olasığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, Başbakan ilçeden ayrıldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Patlamada 2 çocuk yaralandı 2 kişiye 137’şer bin lira l ANKARA (AA) On Numara çekilişinde 10 bilen 2 kişi, 137 bin 941’er TL kazandı. Numaraların; 2, 16, 20, 22, 23, 25, 29, 32, 42, 46, 47, 50, 53, 60, 61, 63, 68, 69, 72, 73, 74 ve 76 olarak belirlendiği çekilişte, 9 bilenler 2 bin 919 TL 90’ar kuruş, 8 bilenler 140’ar TL, 7 bilenler 25 TL 55’şer kuruş, 6 bilenler 4 TL 35’er kuruş ve hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler 2 TL 85’er kuruş alacak. n ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Direkli Mahallesi 1701. Sokak’ta 5 yaşındaki Celal Şifa ile 9 yaşındaki Miroğlu Kalkan’ın sokakta bulup kurcalamaya başladıkları cisim büyük bir gürültüyle patladı. Mahallede korkuya yol açan patlamada, Celal Şifa’nın kulağı koptu, Miroğlu Kalkan ise ayağından yaralandı. Yaralı çocuklar hastaneye götürülürken, olay yerine çok sayıda polis ekibi ile bomba imha uzmanı sevk edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle