04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Tomur Atagök, eski Resim ve Heykel Müzesi’nin Beşiktaş’taki giriş kapısında yazan ‘Atatürk’ün emriyle açılmıştır’ yazılı ibarenin kaldırılmasını kınadı CEREN ÇIPLAK ‘Tarihimize karşı bir eylem’ Fotoğraflar: UĞUR DEMİR Mayıs Tedirginliği Mayıs baharın en bonkör ayıdır. Yazdan hemen önce deli deli rüzgârlar estirir; herkesin ve her şeyin başını son bir kez döndürür. Ki çiçekler başka koksun, kuşlar başka ötsün, arılar başka uçsun, insanlar başka olsun. Biz o kokuları aldığımız; o kuşları duyduğumuz; o arıları gördüğümüz ve her şey gerçekten başka, bambaşka olsun istediğimiz halde... Baharı değil de kara kara felaketleri düşünüyoruz. İçimizde mevsime tezat bir huzursuzluk. Gözümüzü bir meydana diktik; için için deliriyoruz. Daha kaç mayıs savaşa gider gibi gideceğiz o meydana? Daha kaç mayıs “Simit sat, onurlu yaşa!” diye bağıracağız ara sokaklarda? Daha kaç mayıs o yokuşun merdivenlerinde hâlâ sırtüstü ve yüzükoyun ve üst üste yatan hayaletlerimize, o göğsümüzde büyüttüğümüz çiçekleri götürmemizi yasaklayacaksınız? Ve o çiçeklerin soldukları yerde, ısrarla iyileşmeyen yeni ve derin yaralar açacaksınız? Daha kaç mayıs bizim hayallerimiz sizin hesaplarınızla gölgelenecek? Daha kaç mayıs sizin cüretiniz bizim cesaretimizi örseleyecek? Daha kaç mayıs o meydanı hınçla ve nefretle ve şiddetle kuşatacaksınız? Ve daha kaç mayıs baharlarımızla uğraşacaksınız? Bir insanın hayatında ortalama yetmiş mayıs var. Sizin karanlığınız diyelim ki bir insanın hayatındaki tüm mayıslarını zapt etti. Ama zaman ezeli ve ebedi. İktidarlar geçici, mayıslar baki. Siz korkutularak eğitildiniz, korkutarak yönetmeyi öğrendiniz. Diliniz sadece tehdide dönüyor, aklınız sadece yasaklara yarıyor. Bizimse, inat gibi, anadilimiz özgürlük. O yüzden şiirlerimize ihanet etmeyiz. Şarkılarımızı kısık sesle söylemeyiz. Duvar yazılarımızı silmeyiz. Hayallerimiz körleşmez, gerçeği yalana teslim etmeyiz. Yine mayıs gelecek; o deli rüzgârlar esecek; kokular, renkler ve hayaller delirecek. Bizim elimizde rengârenk hevesten bir bayrak... Sizin elinizde kapkara lanetten bir kırbaç! O meydan... Bu kaçıncı mayıs... Yine meydanlığından utanacak. O meydanda... Bu kaçıncı mayıs... Yine dünya başımıza yıkılacak. Böyle giderse bu mayıslardan ne vicdan ne de akıl sağ çıkacak! HHH Bu benim gazetedeki son yazımdı. Ülke gündemini, köşe yazarı sorumluluğuyla farklı bir açıdan izleme vazifesinin, bir zamanlar berrak olan zihnimi fazla hırpaladığını fark ettim. Geçen mayıs ayında başladığım gazete yazarlığından bundan dolayı ayrılıyorum. Bu bir yıl içinde kendi açımdan çok değerli ve benzersiz bir deneyim yaşadım. Bunun için Cumhuriyet gazetesine ve okurlarına teşekkür borçluyum. Hoşça kalın. Yaklaşık yedi yıldır kapalı olan Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, el değiştirerek Milli Saraylar Resim Müzesi olarak sanatseverlerle buluşmuştu. Restorasyonu yılan hikâyesine dönen müzeyi, el değişimi sonrası Prof. Tomur Atagök ile birlikte gezdik. Atagök ilk olarak müzenin, yani Veliaht Dairesi’nin Beşiktaş’taki giriş kapısında yazan “Atatürk’ün Emriyle Açılmıştır” mermer üzeri yazılı ibarenin kaldırıldığını belirterek bu durumu kınadı. Atagök, “Cumhuriyeti kurmuş Atamıza olduğu kadar kültürel ve siyasi tarihimize karşı işlenmiş bir eylem olduğunu düşünerek bu durumu üzüntüyle karşılıyorum” dedi. Atagök ile birlikte ilk olarak, müzeyi gezmeden önce verilen galoşları giydik ve sonra galoştan çıkan gıcırtılar eşliğinde müzeyi gezmeye çalıştık! Atagök, özellikle Sultan Abdülmecid Efendi, Şeker Ahmet Paşa, saray ressamlarından Zonaro veya Ayvazovski gibi sanatçıların eserlerinin yer alması nedeniyle müzenin sanat ortamı ve koleksiyoncular için bir kaynak niteliği taşıdığını belirtti. Müzede, yine Şeker Ahmet Paşa’nın ilk Osmanlı koleksiyonu olarak Avrupa’dan getirdiği eserleri görmenin de sanatseverler için heyecan verici olduğunu vurguladı. Atagök, 11 bölümden oluşan müzede başarılı bir düzenleme olmasına karşın soğuk ve mesafeli bir ortam olduğunu söyledi: “Günümüzde müzelerin araştırma, koruma ve iletişimden oluşan üç temel sorumluluğu vardır. Bunlardan iletişim, özenli sergileme, katalog ve broşüre rağmen geride kalmakta. İzleyicinin daha uzun süre salonlarda kalmasını sağlayacak yöntemlerle insansanat eseri ilişkisinin sürdürülmesi zor. İzleyici ile ilişki kurulması bugün müzelerin önemsediği bir konu. Burada ise eserlerin ve müzenin izleyici ile ilişkisi konusu bir uygulama olarak maalesef başarılı değil. Zaman zaman izleyicinin eserlere bakmaktan yorulduğunda oturacağı sıralarla rahatlatıcı bir ortam oluşturulmalı mesela.” Atagök, eserlerin birbirine oldukça yakın sergilendiklerine de dikkat çekti. Müzenin Resim ve Heykel Müzesi’yken bugün sadece Resim Müzesi olmasını ise şöyle değerlendirdi: “Müzelerin tek bir nesne, tema, dönem ve bölge çerçevesinde odaklanması mümkündür. Bu sınırlar temelde koleksiyonun özellikle malzemesi ve dolayısıyla misyonuyla bağlantılıdır. Ancak sadece resim değil, resimle ilişkili desen, malzeme ile resmi yapan sanatçıların özellikleri gibi ek sergileme, müzeleri her zaman daha ilginç yapar.” Milli Saraylar Resim Müzesi yetkilileri ise “Atatürk’ün emriyle açılmıştır” mermer üzeri yazılı ibarenin neden kaldırıldığıyla ilgili sorumuzu şöyle yanıtladı: “2012 yılında TBMM Divan Kurulu üniversiteye olan tahsisi kaldırdı. Biz de Resim Müzesi oluşumunu gerçekleştirince, kapıda zorunlu olarak yazı değişimine gittik. Kaldırılan yazı ise Taş Atölyesi’nde koruma altına alındı.” Peki, Milli Saraylar’ın koleksiyonundan derlenen müzedeki eserler nereden toplandı? Resim Müzesi’ne getirilen eserlerin yerine ne koyuldu? “Müzedeki eserlerin çoğunluğunu depodan ve TBMM Ankara’dan ve Topkapı Sarayı’ndan aldık. Bir kısmını da saraylardan aldık. Bunların büyük kısmı odalarda veya ziyaretçilerin çok sık girmediği salon veya koridorlarda yer almaktaydı. Milli Saraylar envanterinde 650 tablo var, bunların dağılımını yeniden yaptık ve hiç de boşluk oluşmadı.” Yetkililer, Milli Saraylar envanterlerine kayıtlı eserlerin toplanmaya başladığını da bildirdi: “Milli Saraylar envanterine kayıtlı objelerimizin hangi kurumlara ne zaman gittiğine dair müze araştırmacıları detaylı çalışmalar yürütüyor. O eserlerin tekrar kurumumuza gelmesi için çalışma yürütüyoruz. Şimdiye kadar Cumhurbaşkanlığı ve Topkapı Sarayı olumlu cevap verdiler. Mimar Sinan Üniversitesi ise olumsuz cevap verdi. Görüşmelerimiz devam ediyor.” Cervantes’in mezarı aranıyor Kültür Servisi İspanyol edebiyatının büyük ismi Cervantes’in (15471616) mezarının bulunması için çalışmalar başlatıldı. Tarihçi Fernando de Prado, araştırmacı Luis Avial ve antropolog Francisco Etxeberria liderliğindeki ekip, Madrid’deki Convento de las Trinitarias Kilisesi’nde araştırma yapıyor. Cervantes’in, Molins Markizi Mariano Roca de Togores’in İspanya Kraliyet Akademisi arşivinde saklanan 1870 tarihli mektubunda belirttiği üzere Madrid’deki Convento de las Trinitarias Kilisesi’ne gömüldüğü sanılıyor. Stefanie Zweig yaşamını yitirdi Kültür Servisi Nazi soykırımından kaçan ailesini anlattığı “Afrika’nın Hiçbir Yerinde” romanıyla tanınan Alman yazar Stefanie Zweig hayatını kaybetti. Yeğeni Walter Zweig yazarın ağır hastalığı nedeniyle geçen cuma Frankfurt’ta 81 yaşında öldüğünü açıkladı. Eskişehir Opera ve Bale Günleri başlıyor ‘Çağdaş Kent, Çağdaş Yaşam’ Can HACIOĞLU “Bach Alla Turca” ESKİŞEHİR Ülkemizde opera ve bale sanatlarını tanıtmayı, yaşatmayı ve geliştirmeyi amaçlayan Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü ile “Çağdaş Kent, Çağdaş Yaşam” anlayışıyla sanatı destekleyici birçok faaliyette bulunan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen “Eskişehir Opera ve Bale Günleri”, 317 Mayıs tarihleri arasında dördüncü kez Eskişehirli sanat severlerle buluşacak. Etkinlik 3 Mayıs Cumartesi günü, Bizet’nin ölümsüz eseri “Carmen” operasıyla açılacak. Ankara DOB tarafından sahnelenecek eserde sanatçılara Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası eşlik edecek. 7 Mayıs’ta Samsun DOB tarafından “Bach Alla Turca” adlı program sahnelenecek. Eser, Akbar’ın yaptığı “Bach la Orientale” albümü üzerine Mehmet Balkan’ın koreografisin den oluşuyor. 10 Mayıs’ta, İzmir DOB, G. Puccini’nin vazgeçilmez operası “Madama Butterfly” eserini sahneleyecek. 14 Mayıs’ta genç bestecimiz Hasan Niyazi Tura’nın, festivalin 20. yıldönümü için bestelediği “AspendosYüzyılların Aşkı” balesi seyirci ile buluşacak. Eskişehir Opera ve Bale Günleri, Mersin DOB tarafından sahnelenecek “Lüküs Hayat” opereti ile son bulacak. Kültür Servisi Yönetmen Utku Çelik’in “Mavi Adam” adlı filmi, Hoboken Uluslararası Film Festivali’nde finale kalan tek Türk filmi oldu. Filmde, Alex Dawe, Aydın Orak, Derya Aslan ve Sarper Semiz rol alıyor. Yönetmen tarafından tamamen İngilizce çekilen “Mavi Adam”, Irak işgalinin patlak verdiği günlerde kaçırılan yabancı bir arkeoloğun başına gelenleri ve 1991 ayaklanmasında öldürülen Müslümanları anlatıyor. Tek mekânda geçen film, savaşla beraber yitip giden insan ve kadın haklarını ele alıyor. Film, geçen kasım ayında, Nevada Uluslararası Film Festivali’nde “Gold Reel” ödülüne değer görülmüştü. Festival, 30 Mayıs5 Haziran tarihleri arasında New York’ta Paramount Theater’da gerçekleşecek. ‘Mavi Adam’ Hoboken Film Festivali’nde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle