03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2014 SALI 4 HABERLER Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, Türkiye’de yaşananların endişe verici olduğunu söyledi Cumhurbaşkanı mı? Başkan Baba mı? Ağustos ayında, pek muhtemelen iki turlu bir seçim var. Pek muhtemelen diyorum, çünkü adaylardan biri ilk turda oyların yarıdan fazlasını alırsa ikinci tur olmayacak. Seçim, genel tanıma göre Cumhurbaşkanlığı seçimi. Yani, cumhur, Çankaya’da oturacak başkanını kendi oylarıyla seçecek. Seçilecek cumhurbaşkanı da, 1982 Anayasası’nın kendisine tanıdığı yetkiler ve de parlamenter sistemin çizdiği çerçeve sınırları içinde, devletin başı olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsilen anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetecektir. 10 Ağustos oylamasına veya sonraki turda bu tanıma uygun adaylardan biri çoğunluğu sağlayınca Cumhurbaşkanlığı seçimi sona erecektir. Tabii buraya kadar anlattıklarım, olması gereken. Ama ülkemizde olması gereken her zaman olmuyor, tam tersi olması gerekenin yüzde yüz aksi olan oluveriyor. Eğer yarışmaya Tayyip Erdoğan da katılacak olursa, olması gereken ile olan arasındaki makas iyice açılacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimi, “Cumhurbaşkanı mı, Başkan Baba mı?” tartışmasının sonuca bağlandığı bir sürece dönüşecektir. HHH Tayyip Bey seçilirse, Çankaya’da oturacak kişi parlamenter sistemin sınırları dışına taşacak ve cumhurbaşkanından ziyade bir “Başkan Baba” olacaktır. Cumhurbaşkanı ile “Başkan Baba”nın farkları ne olacaktır? 1982 Anayasası’nın getirdiği sistem içinde, cumhurbaşkanı devletin başı olarak, milletin birliğini temsil ile devletin organlarının uyum içinde çalışmasını sağlamak durumundadır. Cumhurbaşkanının yetkileri ve sorumluluğu bu noktada odaklanır. O yürütmenin başı değildir. Yürütmenin başı başbakandır. Eğer cumhurbaşkanı koşup terlemek istiyorsa, başbakanın olan yetkileri kullanmaz, Çankaya’nın bahçesinde koşar, ter atar. Zaten devletin allak bullak olan uyumu ile milletin tepeteklak olan birliğinin sağlanması gittikçe zorlaştığından, bu iki işlev bile Çankaya’nın yeni sakinini yeterince koşturup terletecektir de. Cumhurbaşkanı anayasanın kendisine tanıdığı yetkilerini bu çerçeve içinde kullanacak, devletin organlarının uyumlu çalışmasını bu şekilde sağlayacaktır. Cumhurbaşkanı devletin organları arasındaki ilişkileri sorunsuzlaştırırken, kendisi de siyasi açıdan sorumsuz olacaktır. Cumhurbaşkanının uyum dışında siyasi yetkisi olmadığından siyasi sorumluluğu da olmayacaktır. Çünkü demokrasilerde yetki ile sorumluluk birbirini bütünler. Tayyip Bey’in öngördüğü seçim ise devletin her organının kendisine bağlı olduğu bir Çankaya sakinini seçmeye yönelik olacaktır. Tayyip Bey’in geçmişi böyle bir işleve fevkalade uyumludur. Çünkü Tayyip Bey’in politikası milletin bütünlüğünü değil, bölünmüşlüğünü gözetir.. Tayyip Bey’in yönetimdeki sihirli formülü “böl ve yönet!”tir. Tayyip Bey, önerdiğiyle cumhurbaşkanını değil, “Başkan Baba”yı işaret etmektedir. Sorunlu ama sorumsuz “Başkan Baba” her şeyin başıdır. Ve söz “Başkan Baba” ile başlar, “Başkan Baba” ile biter. Tayyip Bey’in siyasi modelinde yani “Başkan Baba” sisteminde, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışması, ancak “Başkan Baba”nın talimatları çerçevesinde “Başkan Baba”ya biat çizgisinde mümkündür. Yoksa “Başbakan Baba” döneminde, gördüğümüz gibi, “Başkan Baba” yargı dahil, devletin bütün organlarını azarlayarak, paylayarak, sindirerek, sürerek, süründürerek hizaya getirir Bu koşullar altında bütünlük milletin bütünlüğü değil, biat edenlerin bütünlüğüdür. “Başkan Baba” sisteminin nasıl olacağını gözlerinde canlandıramayanlara bir ipucu vermek için söyleyelim. 11 yıllık “Başbakan Baba” rejiminin devamı ve de şeddelisi olacaktır. Evet ağustos ayında bir seçim yapılacak, seçimin Cumhurbaşkanlığı seçimi mi, yoksa “Başkan Baba” seçimi mi olduğu ancak ve ancak sonucundan anlaşılacak. Gelişmeler korkutuyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA Resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kızdıracak sorular yöneltti. Gauck, ODTÜ’de yaptığı konuşmada, Türkiye’deki gelişmelerden korktuğunu söyledi. Konuk cumhurbaşkanı, Ankara’daki temaslarına Anıtkabir ziyaretiyle başladı. Çankaya Köşkü’ne geçen Gauck, Gül tarafından törenle karşılanırken bir ilke imza atıldı. Gauck’un sevgilisi Daniela Schadt’a Hayrünnisa Gül ev sahipliği yaptı. Gauck, 1959’dan beri evli. Ancak 2000’den bu yana, evliliği kâğıt üstünde devam etmesine rağmen, gazeteci olan Schadt ile birlikte yaşıyor. Gül’le baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısında kameraların karşısına çıktı. Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, önemli mesajlarını peşi peşine sıraladığı sorularla verdi. Gauck, şöyle devam etti: “Örneğin Twitter veya YouTube yasaklanmak zorunda mı ya da Anayasa Mahkemesi Başkanı neden bu kadar eleştirel konuştu? Şimdiki hükümeti olağanüstü güçlü ve önemli bir seçim zaferiyle bu kadar büyük bir güce sahipken, belli bir düzen kurmak için neden yargıya müdahale etmeli? Beni en çok memnun eden AB’ye ve AB değerlerine kesin bir bağlılık ifadesiydi Sayın Cumhurbaşkanı’ndan duyduğumuz.” Bir Alman gazetecinin, Twitter yasağı ve arkasından Başbakan Erdoğan’dan gelen “uluslararası camianın tepkisi umurumuzda değil” sözlerini anımsatarak “Böyle bir Türkiye’nin AB’de yeri var mı?” diye sorması üzerine Gül, “Hiçbir ülke mükemmel olduğunu iddia etmemeli” diyerek Almanya’da da aşırı sağcıların katlettiği insanların olduğunu anımsattı. Gül, “Önemli olan noksanlıkların farkında olmak ve düzeltmek için çabalamaktır” dedi. Gauck, basın mensuplarına “Bana sorduğunuz soruların aynısını da onlara soracağız. Bu hükümetin tehdit altında olmadığını düşünüyorum. Seçimlerle meşruiyet kazanmış bir hükümet ve rahat olabilir. Bunu mutlaka ifade edeceğiz” dedi. Gauck, Erdoğan’ın 1915 olayları ile ilgili açıklamasını mem Totaliter deneyim Tarihi tabular yıkılmaya başladı: Türkiye’de ordunun siyasete etkisi geriletildi. Kürtlerle diyalog sürecinin başlamasıyla çatışma sayısı azaldı. Ermeniler ve Kürtlere karşı yapılan haksızlıklara ilişkin tarihi tabular yıkılmaya başladı. Erdoğan, Ermeni kurbanların yakınlarına yönelik acılarını paylaştığını ifade etti. MİT ve Gezi vurgusu: Son zamanlarda birçok kişinin demokrasiye tehdit oluşturduğu şeklinde algıladığı bir yönetim üslubundan ötürü hayal kırıklığı, burukluk ve öfke ifade eden sesler de duyuyoruz. Örneğin insanların nasıl bir yaşam tarzını benimsemeleri gerektiğine ilişkin bir müdahale söz konusu olduğunda, hayatları üzerinde daha güçlü bir gizli servis kontrolü amaçlandığında, sokak protestoları zor kullanılarak bastırıldığında hatta bu yüzden insanlar canından olduğunda... Beni korkutuyor: İtiraf ediyorum; bu gelişmeler beni korkutuyor. Özellikle de fikir ve basın özgürlüğü kısıtlandığı için. İnternet ve sosyal iletişim ağlarına erişimin kısıtlandığı, eleştirel bakış açısına sahip gazetecilerin işten çıkarıldığı hatta yargılandığı, gazetelere yayın yasağının getirildiği ve yayıncıların hukuki baskı altına alındıkları zamanı yaşıyoruz. Oysaki kapsamlı şekilde bilgilendirmek ve bilgilendirilmek özgür ve demokratik toplumun iki ana şartıdır. Ancak bu sayede çarpık gelişmeler aydınlatılabilir ve hükümetin eylemleri kontrol edilebilir. Protesto uyarıcı sinyaldir: Protesto uyarıcı bir sinyaldir. Vatandaşların kendilerini birer emir kulu olarak algılamamaları ülke refahına hizmet eder. Türkiye vatandaşları ülkelerinin kaderini şekillendirmek için ortak hareket etmeye hazırlarsa bu olgunluk işareti olarak övgüye şayandır. Demokrasinin bu angajmana ihtiyacı vardır. Zorla müdahale olmaz: Demokrasi ötekine saygı gerektirir. Kimsenin hayat tarzına zorla müdahale edilemez. Almanya da bu saygıyı öğrenmek zorundaydı. Demokrasinin diyaloğa ihtiyacı vardır. Kamuoyunda kullanılan dilin zehirlenmesi ve düşman imajının yaratılması toplumsal alana zarar verir. Gauck’un ODTÜ’deki konferansına, yer olmadığı gerekçesiyle alınmayan öğrenciler tepkilerini konferans salonunda yolu kapatarak gösterdi. Cumhurbaşkanı’nın ve konvoyunun araç yolunu kapatan öğrenciler Gauck’a geçit vermedi. Oysa Gauck konuşmasında ODTÜ’yü ve protestoları övmüştü. Protestolar sırasında bir öğrencinin de üniversitenin gözel güvenlik görevlilerinin sert davranması nedeniyle yaralandığı öğrenildi. Gauck, arka kapıdan çıkarılırken Çankaya Köşkü’nün Gauck’a tahsis ettiği araç, öğrenciler tarafından alıkonuldu. ODTÜ’lüleri kızdırdılar nuniyetle karşıladıklarını belirtti. Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, görüşmede, azınlıklarla barışma, Kürtler ve Alevilerle yeni ilişkilerin gelişmesi gibi unsurlara değindiklerini belirtti. Daha sonra ODTÜ’ye geçen Gauck, Gezi Direnişi’ndeki polis sertliği ve MİT’in güçlendirilmesi gibi adımları kaygıyla izlediğini belirtti. Gauck’un satırbaşlarıyla ifadeleri şöyle: Neyin hukuk olduğunu bilirim: Sizler için Almanya’da ne olduğu nasıl önemsiz değilse, bizler için Türkiye’de ne olduğu önemsiz değil. Bu yüzden kaygı duyduğum bir noktaya değinmek isterim. Almanya’nın 1989 yılına kadar Sovyetler Birliği’nin etki alanına giren bölgesinde büyüdüm. 50 yaşıma kadar neyin hukuk ve neyin hukuksuzluk olduğuna komünist bir partinin karar verdiği sistemde yaşadım. Özel kaygıyla izliyorum: Demokrasinin sağladığı kazanımı yaşama tecrübesinin etkisiyle herhangi bir yerde hukuk devletini ve birçok ülkede denenmiş olan kuvvetler ayrımını kısıtlama eğilimini gördüğüm zaman bunu özel bir kaygı duyarak izlerim. Dolayısıyla bugün burada hükümetin hoşuna gitmeyen çok sayıda savcı ve polisi yerinden alışı çarpık gelişmeleri aydınlatmalarına engel olur. Hükümet kararları kendi lehine etkilemeye veya hoşnut olmayacağı kararlardan kaçınmaya çalışırsa yargı bağımsızlığı hâlâ güvence altında olur mu, diye soruyorum. Söylediklerim içişlerine müdahale değil: Kimi Türk vatandaşı ve kimi Türk siyasetçi bu tarz eleştiriyi kabul etmekte zorlanabilir. Kimisi haksız ya da istenilmeyen bir eleştiri olarak geri çevirebilir. Beni lütfen yanlış anlamayın. İfade ettiklerim içişlerine müdahale değil, eşit düzeyde paylaşım arzusu. Söylediklerim totaliter bir devlette uzun yıllar edinmiş olduğum deneyimler sonucunda demokrasinin savunucusu bir vatandaşın duyduğu kaygılardır. Sesimi yükseltirim: Bir demokrat olarak kendi ülkem olmasa da ne zaman hukuk devletinin tehlike altında olduğunu görsem o zaman sesimi yükseltirim. Sesim insanlar içindir; onurları, özgürlükleri ve fiziksel dokunulmazlıkları içindir. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Gauck ile bir araya geldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’la görüştü. Görüşmede, CHP Genel Başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu, CHP milletvekilleri Gülsün Bilgehan, Aylin Nazlıaka, Faik Tunay ile Özel Kalem Müdürü Tuncay Ceylan da hazır bulundu. Hilton Oteli’ndeki görüşme, yaklaşık 1 saat sürdü. Görüşmenin ardından Loğoğlu basın mensuplarına açıklama yaptı. Loğloğlu, Gauck’un, “Türkiye’de basın ve medya özgürlüğü, Alevilerin durumu, CHP’nin AB’ye bakışına” değindiğini, iktidar partisi ile yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdiğini belirterek, şunları aktardı: “Muhalefetin güçsüz olduğu şeklinde bir algı bulunduğunu söyledi. Buna Genel Başkan gereken cevapları verdi. Gauck, ‘CHP’nin sosyal demokrat bir parti olarak bu bağlamdaki düşünce ve projelerinin önem taşıdığını, özellikle gençlerin siyasete çekilmelerinin önemli olduğunu, Gezi Parkı olaylarından ve sürecinden CHP’nin dersler çıkarmış olduğunu bildiğini’ söyledi. Aleviler konusunda sorular sordu. Cem evlerinin Almanya’da resmen ibadet yerleri olarak kabul edildiğinin altını çizdi.” ‘Erdoğan’ın bir dönem daha AKP’de çalışmalar sürüyor başbakanlığı boş bir iddia değil’ ‘Dar bölge ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın adaylığa karar verirse Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Bu senin hakkındır, ben aday olmayacağım” demesini beklediklerini, Erdoğan’ın partide kalmayı tercih etmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı için tek adaylarının Gül olacağını söyledi. A Haber’de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Arınç, Erdoğan’ın Gül ile konuştuktan sonra aday olmasını ve birinci turda da yüksek bir oyla seçilmesini istediklerini belirterek “Bugün (dün) Cumhurbaşkanımızla belki bir görüşme yaptılar. Mayıs ortalarına doğru da bu işi netleştireceklerini biliyorum” dedi. Arınç Erdoğan’ın arzu etmesi durumunda Gül’ün bundan onur duyacağını, “Bu senin hakkındır, ben aday olmayacağım” demesini beklediklerini söyledi. Erdoğan’ın partide kalmayı tercih etmesi durumunda tek adaylarının Gül olacağını belirten Arınç, “Bu bizim de gönlümüze hoş gelecek bir şey olur. Ancak sayın Cumhurbaşkanımız ben teşekkür ederim ama bu görevi yaptım, bundan sonra bir başka arkadaşımız veya bu işi daha başarıyla yapacak bir insan da olabilir derse o zaman şöyle herkes kendine dönüp bakacaktır” diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Arınç, “Başbakan’ın bir dönem daha başbakanlık yaptıktan sonra ardından başkanlık sistemini sağlayacak bir ortamda Cumhurbaşkanlığını devralacağı, böyle bir şeyi siyaseten nasıl görüyorsunuz” sorusu üzerine, “Bu da bir iddiadır, hem de boş bir iddia değildir. Bunun iki sebebi var. Birincisi 2007 yılında cumhurbaşkanı seçmemize engel oldukları zaman o mahut Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla AK Parti, cesur bir karar aldı. Erken seçimi tercih etti, yani kasımda yapacağını temmuza aldı, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi referandumla kabul edildi. Cumhurbaşkanı halkın seçtiği bir ortamda ama anayasa değişmediği için de Meclis tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanının kullanacağı yetkileri kullanacak” yanıtını verdi. iptal edilirse kaos oluşur’ EMİNE KAPLAN ANKARA AKP yönetimi, dar bölge ve daraltılmış bölge üzerinde çalışmalarını sürdürürken hukukçular iki seçim sisteminin de anayasanın “temsilde adalet” ilkesine aykırı olacağı ve Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilebileceği görüşünü dile getiriyor. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, iptal durumunda boşluk doğacağına dikkat çekerek “İptal kararıyla eski sisteme dönülemez. Ortaya çıkacak boşluğun genel seçimin yapılabilmesi için doldurulması, yeni bir düzenlemeye gidilmesi gerekir. Ancak bu yeni düzenleme de anayasanın 67. maddesindeki 1 yıl kriteri nedeniyle 2015 seçiminde uygulanamaz. Anayasaya seçim sisteminde yapılacak değişikliğin ilk genel seçimde uygulanacağına ilişkin bir geçici madde konması gerekir” görüşünü dile getirdi. Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararlarında bir cümleyi iptal edebildiğini belirterek “Milletvekili Seçim Yasası’nda ülke barajı ile d’hont sistemi farklı maddelerde düzenleniyor. Mahkemenin kararına göre 2015 seçiminde barajsız d’hont sisteminin uygulanması gibi bir sonuç da çıkabilir” dedi. Türk, AYM’nin boşluk doğmaması için iptal kararını 1 yıl erteleyebileceğini belirtti. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu da dar bölge sisteminin kesinlikle anayasa ihlali olacağını belirterek “Anayasanın 67. maddesi çok açık. ‘Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir’ diyor. Dar bölge bunun kesin ihlali sayılacaktır. Daraltılmış bölgede ise her bölge belirlenecek milletvekili rakamı önemli” dedi. Aytaç’a Erdoğan cezası n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’a, 20 Eylül 2012’de Twitter’dan hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan yazar Önder Aytaç, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki davada cezası, daha önce aynı suçtan aldığı bir başka ceza nedeniyle paraya çevrilmedi ve hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılmadı. Ancak bu ceza şartlı olarak 1 yıl süreyle ertelendi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, 22 ülkenin temsilcisini İstanbul’da ağırladı İnsanlık onuru adaletle yücelir İstanbul Haber Servisi Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muedili Kurumlar Birliği’nin 2. Kongresi İstanbul’da yapıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 52. Kuruluş Yıldönümünde kongreye katılan 22 ülkenin yüksek mahkeme başkanları ve üyeleri Hilton Otel’de düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Türkiye’nin birliğin dönem başkanlığını Endonezya’ya devrettiği toplantının açılış konuşmasını yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, adalet ve temel hak ve özgürlük konusunda Anayasa Mahkemesinin önemini vurguladı. Kılıç, “Anayasalar sadece ülkelerin milli değerlerini değil, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarının korunması gibi evrensel değerleri içerdikleri sürece değerli ve kalıcıdırlar. Anayasal düzenlemelerin, zamanın aşındırıcı etkisine karşı direnebilmesinin en temel unsuru insan hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınmasıdır” dedi. Hak ve özgürlüklerin tarihine bakıldığına büyük çatışmaların, devletin insan haklarına çizdiği sınırlarda cereyan ettiğinin görüldüğünü kaydeden Kılıç, sözkonusu çatışmaların yaşanmaması için çağdaş her ülkenin anayasasında var olan hak ve özgürlüklerin ve bunların sınırlandırılma sebeplerinin açık, net ve anlaşılır şekilde anayasalarda düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Adil olmanın yargı mensupları için olmazsa olmaz gereklilik olduğunu vurgulayan Haşim Kılıç, “Hakimin vicdanına emanet edilen insanlık onurunu ancak adaletle yüceltebiliriz. Bu nedenledir ki dünyadaki yargı kuruluşları belirtilen amacı gerçekleştirmek üzere güç birliği yapmaktadır”diye konuştu. n İstanbul Haber Servisi CHP Sancaktepe İlçe Başkanı Hüseyin Tosun önceki akşam silahlı saldırıya uğradı. Tosun 2 kurşunla diz bölgesinden vurulduktan sonra Ümraniye’de otoban kenarına bırakıldı. Tosun’un hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “4 Mayıs’ta ilçe kongresi yapılacak ve kendisinin de kurul başkanı olduğu için birçok insanla görüşmeleri olduğunu söyledi. Kendisine bu süreçte destek olmak istediğini söyleyen birileri alıyorlar. Sonra bu durum gerçekleşiyor. Olayın siyasi bir boyutu olduğu kanaatinde değiliz” dedi. CHP’li ilçe başkanını vurdular Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ ‘Dar bölge anayasa ihlali’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle