22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 B angladeş’in başkenti Dakka’nın çevresi, bütün dünya markalarının üretildiği tekstil, hazır giyim fabrikaları, atölyeleriyle dolu. Şirketleri zorlayan en önemli sorunlardan birisi trafik. Dakka’dan işe gidip gelmek saatler alabiliyor. Türk Papa Merhem Olur mu? ROMA “Türk Papa” diye anılan Papa 23. Giovanni; küresel köyün en ücra köşelerine dek ulaşan süper medyatik bir törenle bilindiği gibi “aziz” ilan edildi. Vatikan temsilcisi olarak Türkiye’de on yıl yaşayan “Türk Papa”nın yanı sıra, “çift kaşarlı tost” gibi, “II. Jean Paul” lakabıyla ülkemizde tanınan II. Giovanni Paolo da 23. Giovanni ile birlikte aynı mertebeye yükseltildi! 23. Giovanni ile beraber “Aziz II. Giovanni Paolo/Jean Paul” da gerçekte bir Türk bağlantısı ile anılıyor: O da Ağca tarafından vuruldu… Öyle ya da böyle iki Papa’nın da Hıristiyanlığın en büyük “antitezi” olarak görülen Türklerle bir ilgisi var. O kadar ki.. Mehmet Ali Ağca’nın 32 yıl önce San Pietro Meydanı’nda sıktığı kurşunların hatta Giovanni Paolo’nun bugün “aziz” mertebesine ulaşmasında etkili olduğu söyleniyor... Herhangi bir “Papa”nın “aziz” olabilmesi için “mucizelerle” sonunda kendisini “kanıtlaması” gerekiyor. Katoliklik çünkü İsa’dan beri “mucize mitoslarıyla” yaşıyor. İnancı mucizeler besliyor. 2000 yıldır “inancı” taze tutmak adına.. “mucizelerin” sürekli hatırlatılması ve yenilenmesi gerekiyor. “Azizlik” müessesesine sahip olan tektanrılı tek inanç olan Katoliklikte “azizler”, bu yaşamsal “mucize” literatürünü ayakta tutmak ve müminlerle bu bağlamda bir nevi “halkla ilişkiler yapmakta” ciddi önem taşıyorlar. Papalar etrafında mucize halkalarının yaratılması ise zaman istiyor. Polonyalı Wojtyla/ II.Giovanni Paolo gibi.. ölümünün üzerinden henüz 10 yıl geçmeyen bir Papa’nın “aziz” yapılması, bu nedenle fevkalade olağanüstü bir prosedür. 19782005 arasında Papa olan ve bu sürede komünizmin düşüşünü yönlendiren Wojtyla/Giovanni Paolo’nun; komünist sistemi yok etmek dışında, bilinen başka dünyevi mucizeleri yok… Buna mukabil… 13 Mayıs 1981’de, San Pietro Meydanı’nda burnunun dibinden kendisine ateş açan Ağca’nın, hedefini ıskalamış olması, başlı başına bir mucize sayılıyor. Nefret yaratan kurşunların, San Pietro’da ateşlenmesinden az önce kucağına küçük bir çocuğu alıp seven Papa’yı, o günden bugüne bu “mucizevi jestin” kurtardığına inanılıyor... Ağca; İtalyan makamlarına verdiği ifadede, kucağında küçük bir çocuk olduğu için Papa’ya tam isabetle ateş edememiş olduğunu söylüyor. Saldırıdan az önce Papa tarafından okşanmış olan Sara Bartoli adındaki çocuk, son kertede “bir aziz tarafından kucaklanmış olduğuna inandığını” beyan ediyor. Böylece “Ağca’nın kurşunları”, o kurşunlara rağmen Papalıkta 27 yıl kalan ve bu zamanda yıkılmaz olduğu varsayılan komünist sisteme ölümcül darbeyi indiren Polonyalı Papa Wojtyla/ II. Giovanni Paolo’nun azizliğe giden yolunun taşlarını döşemiş sayılıyor… Katolik dünyasının öyle ya da böyle… Türklerle bağlantı kurulan bu iki yeni “aziz”inin, kiliseyi giderek içine düştüğü derin açmazlardan kurtarması bekleniyor. Açmazlar nedir derseniz… Yok yok… Kilisenin popülaritesi yüzde 30’lara düşmüş… Her pazar kiliseye giden müminler ve dünyevi yaşamdan tamamen el ayak çekerek yaşayan genç din adamları artık bulunamıyor. Kök hücre araştırmalarına savaş açmak, kürtaj karşıtlığı yapmak gibi yobazlıklar, kadınların kilise hiyerarşisinden dışlanması gibi cinsiyetçi saplantılar; kiliseden uzaklaşan dindar sayısını artırıyor. Son yıllardaki “sübyancı/tacizci din adamları skandalları”, krizin boyutunu genişletiyor. Vatikan’ın saplandığı akçeli skandallar, yolsuzluk, yozluk batağını büyütüyor. “II. Giovanni Paolo”nun ardından Papa olan XVI. Benediktus/Papa Ratzinger geçen yıl tam bu zamanlarda bu skandallarla baş edemediği için görülmemiş bir jestle istifa etmişti… Onun ardından tarihin ilk cizvit Papa’sı “Papa Francesco/Bergoglio” aynı koltuğa geldi! Halka yakın tavırlarıyla sempati toplayan Francesco; işbaşına gelir gelmez, 20. yüzyılın iki önemli Papa’sının “aziz”lik işlemini hızlandırarak Vatikan’da işte geçen pazar yapılan büyük Katolik ayinini düzenledi. Son cizvit Papa’nın amacı, Vatikan’ın reklamını yapmak ve baskı altındaki kiliseye maksimum ilgi uyandırmak. Bunun için Papa, şimdiye dek hiç görülmemiş bir uygulamayla bir Papa yerine, “çift Papa”yı bu piar operasyonunun aracı yaptı. İkisi de dünyanın değişmiş olduğu dönemlerde Papalık koltuğuna hükmeden bu papalardan ilki olan “Türk Papa Roncalli”; Kennedy yıllarında Katolikliğe yön vermiş ve 60’larda kiliseyi özgürleştirmişti. Sovyetler Birliği’nin çözüldüğü 80’lerde misyonu devralan Polonyalı Papa Wojtyla ise tersine kiliseyi muhafazakârlaştırmak ve dogmatikleştirmesiyle ün salmıştı. Pazar günü “aziz” yapılan papalardan ilki, diğer deyişle Katolikliğin ilericiliğe açık sol cenahını; ikincisi koyu muhafazakâr kanadını temsil etmekteydi. Kilisenin krizi karşısında, bu iki uç kanadı da tutmayı düşünen çiçeği burnundaki postmodern son Papa Bergoglio ise Katolikliğe “yeni güç” katmak için bu töreni tasarladı. Roma’ya böylece bir günde 1 milyon mümin aktı. 2 milyar kişi ayini canlı yayında televizyonlardan izledi. Kardinallerin dahi “selfie”ler, Twitter ve akıllı telefonlarla izlediği törenlerin İtalyan başkentinde yarattığı hava büyük bir “din panayırı” şeklindeydi. Dünyevi olanla ruhani olanı hemhal eden ve küresel bir şova dönüşen bu ilginç “din panayırı”, modern zamanların din yaklaşımına alabildiğine çarpıcı bir örnek. Marka fabrikası Dakka ÖZGÜR ULUSOY Azizlik mucizesinin kaynağı ‘Ağca’ B angladeş son dönemde birtakım siyasi çalkantılar ve Batılı dev markalar için üretim yapan tekstil sektöründe yaşanan felaketlerle sıkça gündeme geldi. Bundan yaklaşık bir yıl önce çöken Rana Plaza’daki fabrikaların üretim yaptığı markalar arasında Walmart, Carrefour, C&A, Benetton, Bon Marche da vardı. 9 katlı binanın 24 Nisan 2013’te çökmesi sonucu çoğu tekstil işçisi olmak üzere 1000’den fazla kişi hayatını kaybetti. Bangladeş Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği ziyaret çerçevesinde, Rana Plaza’da yaşanan trajedinin yıldönümü arifesinde, başkent Dakka’nın etrafında, ülkenin önde gelen tekstil tesislerini ziyarete gidiyoruz. Bir yıl önce Rana Plaza’nın durduğu yerden geçerken, bu bir yıl içinde 20 milyar dolarlık sektörde nelerin değişip nelerin değişmediğini ekstil devi Beximco’nun CEO’su Naved Hüseyin (sağda) düşünüyorum. Bangladeş hükümeti, uluslararası , çalışanları ve çevreyi de gözettiklerini söylüyor. örgütler ve ucuz üretim için Bangladeş’i seçen Beximco biraz daha özel bir örnek. Bangladeş’te bir ünlü yabancı markalarla birlikte, kurbanların ailelerine tazminat ve koşullarda iyileştirme tekstil işçisinin ortalama aylığı 100 dolarmış. Rana sözü vermiş. Ancak sivil toplum örgütleri Plaza’daki felaketin ardından denetimler arttırılsa işçilerin hakları ve tazminat konusunda da, ucuz giyim için kayıt dışı üretim yapan çok sayıda yeterince adım atılmamasından şikâyetçi. Bangladeş’te değişen çalışma kanunları işçilerin atölyede yeni bir faleket her an yaşanabilir. sendikalaşmasını kolaylaştırıyor, ülke için üretim yapan fabrikalara kârlarının bir bölümünü alabiliyor. Paul Yu, tekstil işçisinin ortalama maaşının çalışanların koşullarının iyileştirilmesi için ayırma aylık 100 dolar olduğunu kaydediyor, ancak kayıt şartı getiriyormuş. Ancak ailelere ödenmesi gereken dışı çalışan yerlerde bu ücretin çok daha düşük tazminat konusunda belirlenen 40 milyon dolarlık olduğu söyleniyor. Müşterileri arasında M&S, C&A, hedefe henüz ulaşamadığı kaydediliyor. Yani birtakım Arcadia (Topshop, Dorothy Perkins vb.) ve Zara da uluslararası markalar verdikleri sözü tutmuş değil. bulunan Paul Yu, şirketin iş yaptığı şirketler arasında Ülkenin en büyük ihracat kalemi tekstil sektöründe Türkiye’den Seta Tekstil’i de sayıyor. Paul Yu, teftiş artırılmış. H&M ve Benetton, teftişi öngören Türkiye’de yüksek vergi oranından yakınıyor. anlaşmayı kabul eden şirketler arasında. T tesisleriyle Bangladeş’in özel sektörde en büyük şirketi Beximco. 55 bin işçinin çalıştığı grubun cirosu yaklaşık bir milyar ABD Doları. Şirketin Pakistanlı Grup Direktörü ve CEO’su Syed Naved Hüseyin, 1960’lardan beri bu işin içinde. Şirketin operasyon alanı tekstilden eczacılık ürünlerine, seramiğe, medya ve otellere kadar pek çok alana uzanmış. Zara, Arcadia Grup (Topshop, Dorothy Perkins, Bershka, JCPenny, Tommy Hilfiger, Calvin Klein Jeans, American Eagle) tekstilde Beximco’nun iş yaptığı uluslararası markalar arasında. Şirket ilaç sanayisinde de önemli rol oynamaya aday. Ürün değil pazar yönelimli olduklarını söyleyen Hüseyin, “Ucuz emek peşinde koşmaktansa inovasyon ve hız üzerinde yoğunlaşıyoruz” diyor ve çok kültürlü bir ekiple çalıştıklarını anlatıyor. Beximco, en başından itibaren esnek bir imalat yaklaşımıyla en başından itibaren işbirliği yaptığı Zara’nın Zara olmasında büyük rol oynamış. Ekibimiz, sektörün önde gelen firmalarını ziyaret ediyor. South China Bleaching and Dying fabrikasının Hong Kong kökenli yöneticisi Paul Yu, bazen uluslararası markaların çok kısa sürede üretilmek üzere verdikleri siparişlerin yarattığı baskıdan söz ediyor. 1996’da üretime başlayan, 7 bin işçinin çalıştığı fabrikanın ana pazar alanları ABD, Kuzey Amerika, Avrupa Birliği ülkeleri. Paul Yu, fabrikasındaki üretim aşamalarını bize gösterirken Bangladeş’i tercihteki en önemli nedenin ucuz işgücü ve üretim alanı olduğunu söylüyor. Ülkede, muhalefetin boykot ettiği genel seçim dönemindeki siyasi belirsizliğin ardından tekstil sektörünün yeniden tırmanışa geçtiğini belirten Paul Yu, sektörün önündeki en büyük sorunlarından birisinin trafik olduğunu, bu yüzden kalifiye işçileri kaybettiklerini belirtiyor. Hakikaten rickshaw’larla (bir çeşit çekçek), hayli elden geçmesi gerekiyormuş gibi duran motorlu taşıtlar arasında yayaların cambazlık yaptığı Dakka’da bir yerden bir yere gitmek saatler Trafik büyük problem Çevreyle dost üretim gibi bir hedefi bulunan Beximco (Bangladesh Export Import Company Limited), Türkiye’den de boya ve kimyasal madde aldıklarını belirtiyor. Beximco’nun Türkiye’den bazı şirketlerle teması olmuş, ortak yatırıma açıklar. İstanbul’un moda merkezi caddelerindeki mağazalarda satılan ürünlerin Beximco çıkışlı olması çok muhtemel. Beximco’nun seramik sergisini gezerken, Türkiye’den de tanıdık markaları görüyoruz: Hisar, Korkmaz, Bernardo… Beximco’nun koleksiyonunda eski ABD Başkanı Clinton’a da üretilen yemek takımından parçalar var. Karaçi doğumlu Hüseyin, kaygılarının sadece kârdan eximco ve Zara ibaret olmadığını, hem binlerce çalışan için daha iyi koşullar yaratmaya çalıştıklarını, hem de çevreye Tekstilde ikinci durağımız Beximco Endüstriyel duyarlı olduklarını vurguluyor. “Kârın yanı sıra insan Parkı, her anlamda etkileyici. 350 dönümlük yeşil ve çevre odaklıyız” diyor açık, esprili konuşmasıyla alanda yatay olarak kümelenmiş üretim ve dinlenme bizi etkileyen Hüseyin. Save The Children örgütü ile birlikte 12 okul kurmuşlar. Kirli Çekçeklerle, suyu temizlediklerini, endüstriyel parka 100 uzun zamandır binden fazla ağaç diktiklerini belirtiyor. elden geçmemiş Sektörde yaşanan felaketleri sorduğumuzda motorlu taşıtların da bütün ekonomilerin tekstille başladığını, hâkimiyetindeki eskiden Manhattan’da da benzer olayların Dakka yaşandığını belirtirken, sektörün sokaklarında Bangladeş’te “kadınların özgürleşmesinde hareket hiç önemli rol oynadığını” sözlerine ekliyor. bitmiyor. Uluslararası markaların zaman baskısına ilişkin Hüseyin’den de benzer yorumlar duyuyoruz. Şirketler bazen bir renk tonunu verip 14 günde ürünü isteyebiliyorlar. Türkiye’den boya alıyorlar Amaç kilisenin ‘piar’ı B Ucuz ürün baskısı felakete davetiye Rana Plaza’nın ardından ABD dahil dünyanın pek çok ülkesinden yoğun tepki gelmişti Bangladeş’e. Uçakta dönerken bir Bangladeş gazetesinde okuduğum yazı ise bu sorunun ne kadar çok boyutlu olduğunu ve ortaklaşa çözüm gerektirdiğini gözler önüne seriyor. Uluslararası işçi haklarıyla ilgili bir foruma göre ABD ordusu için üniforma sağlayan şirketlerin bazıları da bu ülkeden, çalışma koşullarını çok da sorgulamadan ürün alıyormuş. Kasım 2012’de Tazrin Moda’nın külleri arasında ABD deniz piyadesi üniformasının logosunu taşıyan ürünler de bulunmuş. Görüştüğümüz Bangladeşliler, Rana Plaza’da yaşanan felaket için belki hükümetten daha çok yabancı markaları suçluyor. Büyük markalar kârlarının çok az bir kısmını çalışanlar yararına fon oluşturmaya ayırsalar, tesislerde koşullar düzelebilir, işçiler biraz daha insani ücretler alabilir. Apartman aralarında kayıt dışı üretimin önüne geçebilmek için de şirketlerin kârlarını biraz kesmeyi göze almasının yanı sıra, tüketicilerin de en ucuz ürün beklentisinden vazgeçmesi gerekiyor. BİTTİ Beximco’nun seramik sergisini gezerken, Türkiye’den de tanıdık markaları görüyoruz: Hisar, Korkmaz, Bernardo… 500 Bangladeşli B angladeş ekonomisinin önemli bir dayanağı da yurtdışındaki işçiler. Tekstil, balıkçılıkla birlikte anılıyor yurtdışına giden işçilerin ekonomiye katkısı. Yurtdışındaki işçilerin istihdamı ve eğitimiyle ilgili BMET’e gittiğimizde, öncelikle yurtdışındaki kötü muamele şikâyetlerini soruyoruz. İşçilerin artık yurtdışına çıkış öncesinde eğitildiğini, kontrollerin arttırıldığını öğreniyoruz. Her gün 2 bin kişi giriyor Dakka’daki BMET binasına. Yaklaşık 8.7 milyon Bangladeşli 159 ülkede çalışıyor. Başta Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Ortadoğu ve Güney Asya ülkelerine gidiyorlar. Yarı kalifiye, kalifiye, işgücü açısından 160 milyon nüfuslu Bangladeş büyük bir kaynak. Geçen yıl yabancı ülkelerde çalışan işçilerden ülkeye para transferi 14 milyar doları bulmuş. Türkiye’de şimdilik 500 Bangladeşli işçinin olduğunu, ancak bu sayının artmasının beklendiğini öğreniyoruz. Türkiye’de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle