05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA 16 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER BaşSavCılık, 100’e yakın kamu gÖrevliSi Hakkında Soruşturma izni verilmeSini iStedi CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL çıkararak çağdaşlığa, insanlara insan gibi yaşamasını sağlayan Atatürk devrimlerinin yarattığı laik Cumhuriyete mi? Yoksa... ... Mustafa Kemal’i ve onun adıyla anılan devrimleri inkâr ve reddeden, kişisel amaç ve ihtiraslarını tatmin etmek için yıllarca bu ülkenin tepesinde sözüm ona daha fazla özgürlük türküleri söyleyerek, Mustafa Kemal’leri de yanlış tanıtan, aldatan bir konumda olmayı yeğleyen... ... Hâkimiyeti milliyeyi istismar ederek, bu milletin tepesinde bir yumruk gibi olmayı 23 Nisan’ın kuruluş anlayışına uygun bulan RTE ile kutlamak mı? Mustafa Kemal, hiç kuşku yok, o günlerin şimdiki cumhuriyet kılığına soyunan yobazlarına karşı tek başına bir başka dünyayı 23 Nisan 1920 günü kafasında resmeden insandı. RTE ise Mustafa Kemal’in açtığı aydınlık yolda İslamiyetin karanlık dehlizlerinde bulabildiği ve herkesi budala sanan bir anlayışı millete yutturmaya çalıştığı tek adamlık peşinde. Heyhat! Mustafa Kemal’in, Samsun’dan başlayarak vilayet vilayet, adım adım kurguladığı cumhuriyet rejiminin temelini 23 Nisan’da atabilmek için parasız pulsuz, yolda lastiği patlayan bir açık arabayla ama yine de güneş ufuktan şimdi doğar diyerek Anadolu yollarını tükettiğini nedense bu adam, bugünkü konumunu sağlayana medyunu şükran olması gereken insanın adını bile değil söylemek, anımsamayı bile istemiyor. Sanki o artık usanç veren sesiyle yaptığı, yapacağı konuşmalarla bu millete Mustafa Kemal’in açtığı aydınlık yolu, eserlerini ve yaşam biçimini unutturacağını sananlara özgü gaflet içinde. HHH Türkiye Cumhuriyeti’ni onun emrinde yaratan bir ordu, bir gençlik, bir millet bu. Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusu ve on yılda yarattığı, bugünlere gelen gençlik; açtığı yoldaki sağlam ve sağlıklı duruşlarını muhafaza ve müdafaa ediyorlar. Ordunun bugün üçte birini, en değerli subaylarını zindana atabilirsin... ... Kuran doğrultusunda dindar bir gençlik yaratmaya da soyunabilirsin ama... ... Kanlarında dolaşan Mustafa Kemal inancını ne yapsan söküp atamazsın... Atamayacaksın da!.. Unutma! Mustafa Kemal’in ordusunun ve gençliğinin, onu ve ilkelerini asla yüreklerinden, kafalarından söküp çıkaramayacaksın... Bu millet; Mustafa Kemal’in halkına bağımsızlık, her alanda özgürlük getirmesine karşı... ... Bugün iktidarda olanların ve tabii onları avucunun içinde tutsak eden oy şımarıklığıyla RTE’nin halktan aldığı gücü halka karşı kullandığını unutmak olanaksız ve unutabilir miyiz? HHH Bu halkın her seçimde, son olarak 30 Mart’ta da yüzde 5557’sinin belleği, sandığı gibi o denli zayıf değil! Bu nedenlerle bizim kutladığımız 23 Nisan’la RTE’nin kutladığı 23 Nisan, birbirinin zıddı iki ayrı 23 Nisan! Mustafa Kemal’lerin 23 Nisan’ı, Mustafa Kemal’lere kutlu olsun! HHH Nedir yahu? Olası padişah efendimiz kendine sadrazam seçmek için, savaşa girip girmemeye ya da yeni vergi alıp almamaya karar vermek için istihareye yatan padişahlar gibi, kimi başbakan yapsam diye geceleri istihareye mi yatıyor? Abdullah Gül kendini devre dışı bıraktığından beri içinden adını koyduğu Osmanlı Cumhuriyeti’nin tek söz sahibi efendisi rolü kesiyor. Bir sır küpü... Ne derse peşinden koşacak bir başbakan aradığına şüphe yok!.. Nefes alışını bile izleyen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, cumhurbaşkanlığı sıfatını bile yeterli bulmayıp “milletin başkanı” diye kendine sıfat seçen RTE’nin, biri olmazsa diğeri, Başbakan’ın dört yardımcısından birini başbakan seçebileceğini söylüyor... Ama şu hale bakın: Partide hiç kimse Gül gibi bir zamanlar İstanbul’un ünlü emanetçi sultanı olacağını açıklayamıyor. Adı geçen geçmeyenlerin, emanetçi de olmaya, RTE tepeden ne derse isabet buyurdunuz başkan padişah efendimiz diye 45 derece bükülen bir reveransla ne derse sineye çekeceğinden kuşkunuz olmasın. Ne diye mi soracak olursanız; ah o 3 numara yazılı kırmızı plakanın cazibesine çoktan pek çokları tabii kişisel onurlarını dolaba kaldırmış, gözleri kapıda, kulakları telefonda, yukarıdaki efendilerinden ağustos ayında gelecek başbakanlık önerisine hasret, çoktandır bekleşiyor. HHH Bu kafayı özetleyen açıklamalar, adı başbakan adayları arasında geçen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Olması temenni edilen bir gerçeği bir felaket öğesiymiş gibi sunuyor... Bu konudaki temennisini içeren cümlesini tam tersinden okuyalım bari: “Düşünün, bu ülkede AKP yok... Bir an yokluğunu farz edelim. İnşallah böyle bir dönem (o olmayacak diyor) biz olacak diyelim...” Yazıcıoğlu dosyasına engel ALİCAN ULUDAĞ GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun arasında bulunduğu 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasına ilişkin Kahramanmaraş Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma “izin” engeline takıldı. Özel yetkili mahkemeler kaldırılınca savcılık, arasında dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Jandarma Bölge Komutanı Ali Zapata, Maraş Alay Komutanı Sezai Akgün’ün bulunduğu 100’e yakın kamu görevlisi hakkında ilgili kurumlardan soruşturma izni istedi. Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici, “Bu nedenle hukuken çok zor duruma düştük” dedi. Ekici, ÖYM’ler kalktığı için normal savcılığın bu kamu görevlileri hakkında soruşturma yapmak için ilgili yerlerden izin talep ettiğini ifade ederek, “Bu yüzden, 100’e yakın üst düzey kamu görevlisi hak kında soruşturma izni alınması gerekiyor. Hukuken çok zor duruma düştük. Bunlar hakkında soruşturma izni almak zor. İzin verilmeyince dava açacağız. Ancak bu süreç çok uzayacak” dedi. Soruşturma izni talep edilenler arasında dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Jandarma Adana Bölge Komutanı Ali Zapata, Maraş Alay Komutanı Sezai Akgün’ün de yer aldığı öğrenildi. Başbakan’ın nefret söylemlerinin kutuplaşma yarattığına dikkat çekildi Toplumu ayrıştırdı u Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü akademisyenleri “Otorite varlığını gittikçe daha sert biçimde hissettiriyor, yurttaşlar ise siyasilerin söylemlerini kendilerine örnek alıyor” diyor... KAYHAN AYHAN / HAZAL OCAK Türkiye’deki siyasilerin şiddet ve sert içerikli söylemleri toplumu ayrıştırıyor. Yurttaşlar, siyasilerin söylemlerini kendine örnek alıyor. Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Serap Altekin, Gezi Direnişi’yle birlikte temel insan haklarının ihlal edildiğini, özgürlüklerin kısıtlandığını, talep ve ihtiyaçların hiç duyulmadığını belirterek “otorite sistemi varlığını gittikçe daha sert bir biçimde hissettirmeye, dayatmaya başladı” dedi. Sosyolog Yrd. Doç. Dr. Halis Özerk ise son 12 yıl içinde eczanelerde satılan depresyona yönelik ilaçların çok yüksek oranda arttığını ifade etti. Ülkemizde nefret söylemi, giderek artıyor. Bu söylemler, Türkiye’de derin kutuplaşmalar oluşturuyor. Siyasilerin söylemi, toplumun şiddet algısını biçimlendiriyor. Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Başkan Yardımcısı Serap Altekin, “Baskılar bir yanda korku ve tedirginlik hali yaratırken, bir yandan da öfkeyi ve şiddeti artırır; bunlara paralel olarak da toplum genelinde, ‘bizsiz’ ayrımı nefret söylemlerini, ayrımcılığı, şiddeti ve saldırganlığı beraberinde getirir” değerlendirmesi yaptı. Başbakan’ın söylemlerinin, toplumda “bizsiz”, “Gezici olanlarolmayanlar”, “AlevilerSünniler”, “KürtlerTürkler” şeklinde ötekileştirme, kutuplaşma, kin, nefret, düşmanlık ve aşağılama hislerini belirgin bir şekilde tırmandırıcı, körükleyici etkisi olduğunu kaydeden Altekin, “Bir toplumda otoriteyi temsil eden insanların; politik liderlerin, dini liderlerin, sanatçıların, gazetecilerin ve bilim insanlarının tutum ve davranışları o toplumda yaşayan insanlar üzerinde önemli bir etki gücüne sahiptir” diye konuştu. Sosyolog Yrd. Doç. Dr. Halis Özerk, Türkiye’de insanların duygularının inişli çıkışlı olduğunu belirterek son 2 yılda eczanelerde satılan depresyon ilaçlarında çok yüksek oranda artış gerçekleştiğini söyledi. Özerk, ülkeyi yönetenlerin, merkeze neyi yerleştirmişse halkın da bunu yaydığını ifade etti. Türkiye’deki insanların liderleri referans aldığını ve bu yüzden insanların birbirine öteki gözüyle baktığını kaydeden Özerk, özetle şunları kaydetti: “’Bunlar vatan haini, ülkeyi bölmeye çalışıyor’ gibi sözler söylerseniz, zihninde kutsal devlet anlayışı olan bireyleri, toplumdaki diğer bireylere karşı tepkiye yönlendirirsiniz. Eğitim hayatında farklılıklara saygı konusunun işlenmesi, ötekileştirmeyi kaldıracaktır. O zaman demokrasiden bahsedebiliriz.” Dicle’de gerginlik DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Dicle Üniversitesi’nde (DÜ), BDP’ye yakınlığıyla bilinen Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği (DÜÖDER), dün öğlen İktisat Fakültesi önünde toplanarak polisin öğrencilere baskı yaptığı gerekçesiyle basın açıklaması yapmak istedi. Öğrencilerin açıklamadan önce fakülte önünde Özgür Gündem gazetesi için stant açmak istemesi üzerine Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Hür Dava Partisi (HüdaPar) üyesi bir grup, stanttaki gazeteleri yırttı. Bunun üzerine iki grup arasında gerginlik yaşandı. Polisin, HüdaPar üyesi öğrencilere hiçbir müdahalede bulunmaması dikkat çekti. Yaşanan gerilim üzerine basın açıklaması yapmak isteyen DÜÖDER üyesi öğrenciler, İktisat Fakültesi önünden İlahiyat Fakültesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Ancak polis barikat kurarak yürüyüşü engelledi. Yaşanan gerginliğin üzerine üniversitede geniş güvenlik önlemleri alındı. ÇHD, tutuklulara baskıyı protesto etti ‘Farklılıklara saygı’ günü Bolu F Tipi Cezaevi’ne gideİstanbul Haber Servisi ÇHD rek müvekilleri ile görüşmek isteİstanbul Şubesi Cezaevi Komisdi. Avukatları ile camekânlı görüş yonu, Bolu F Tipi Cezaevi’nde kabininde konuşmak istemeyen sicamekânlı avukat görüş yerlerinyasi tutuklular slogan atmaya başde siyasi tutuklulara yönelik salladı. Bunun üzerine cezaevinde gödırıyı protesto etti. Camekânlı revli gardiyanlar tutukavukat görüş yerleu Bolu F Tipi lulara müdahale ederek rinin hukuka, savunCezaevi’nde zorla avukat kabininden ma hakkına ve avukatlık yasasına aykırı olcamekânlı avukat dışarı çıkardılar. ÇHD Şubesi Cezaeduğu belirtilerek uygugörüş yerlerini İstanbul vi Komisyonu’nca yapılamadan vazgeçilmeprotesto eden siyasi lan açıklamada, saldırısi istendi. Bolu F Tipi Cezaevi’nde camekânlı tutuklulara yönelik da Yusuf Yılmaz’ın burkırıldığı belirtilen avukat görüş yerlerigardiyan saldırısında nunun açıklamada, “Tutukluni slogan atarak protesbir mahkumun lara yönelik saldırı asto eden siyasi tutuklula kabul edilemez. Yalara yönelik gardiyanlar burnu kırıldı. şananlar, mevcut tecrit tarafından yapılan saldırıda, Yusuf Yılmaz adlı siyasi tu merkezli hapishane politikalarının bir sonucudur. F tipi hapistuklunun burnu kırıldı. hanelerde uygulamaya sokulmak Çağdaş Hukukçular Derneistenen camekânlı avukat görüş ği (ÇHD) İstanbul Şubesi Cezaeyerleri hukuka aykırıdır” denildi. vi Komisyonu üyeleri, geçen cuma Şiddetin nedeni tecrit Halkın bilinçli iradesinin vücut bulduğu en önemli yer olan parlamentonun, demokrasinin de lokomotifi olması için öncelikle bu kuruma ruh veren kişilerin buna inanması gerekir. Atatürk, bu inancı öylesine güçlü taşıyordu ki, Kurtuluş Savaşı’nın en ateşli günlerinde bile hem Meclis’in açık kalmasını sağladı hem de saygınlığına gölge düşmemesi için gereken her şeyi yaptı. Bir yandan cephede taarruz hazırlıkları yaparken bir yandan da Meclis’te Kurtuluş Savaşı’nın evrelerini milletvekilleriyle paylaştı. Bir başka deyimle TBMM’nin temellerinde Kurtuluş Savaşı’nın ruhu vardır. Atatürk, “Vatandaş, iradesini milletvekilleri aracılığıyla Meclis’e taşıdı, o milletvekilleri bu iradeyi benim temsil etmemi istiyor” deyip her türlü yetkiyi eline alabilirdi. Yapmadı. Tam tersine, Meclis sıralarında tartışılmayan, genel kabul görmeyen hiçbir adımı atmadı. HHH Meclis için “Atatürk’ün en büyük öngörüsü” derken esin kaynağımız, araştırmacı Aydın Keleşoğlu’nun “Dünden Yarına Atatürk’ün Öngörüleri” kitabıydı. Keleşoğlu, Atatürk’ün konuşmalarını taramış ve ortaya çarpıcı bir tablo çıkarmış. Atatürk’ün, yaşadığı çağda yakın gelecekte olacaklara ilişkin yaptığı değerlendirmeler onun şu tarifine haklılık kazandırıyor: “Ufku görmek yetmez, ufkun ötesini görebilmek gerekir!” Arşivler, kaynaklar ortada... Atatürk, daha 1910’lu yılların başında, Birinci Dünya Savaşı’nın çıkacağını, Almanya’nın savaşı kaybedeceğini vurguluyordu... 1930’lu yılların ortasında, İkinci Dünya Savaşı’nın yakında patlayacağını, bunu başlatanın Hitler Almanyası olacağını, İngiltere’nin bu gidişle gafil avlanacağını, Balkan ülkeleri ortak hareket etmezse bu savaşın altında ezileceğini, ziyaretine gelen Avrupa devlet başkanlarıyla paylaşıyordu... Atatürk’ün öngörüleri salt dış politika ile sınırlı değildi. Gençliğe Hitabesi okunduğunda Türkiye’nin geleceğine yönelik olasılıkları da net ifadelerle sıraladığı görülecektir! HHH Atatürk, hükümetlerin nasıl olması, halkın hükümetlere nasıl bakması gerektiğini de şöyle dile getiriyor: “Her zaman millet, hükümetin bekçisi olmalıdır. Çünkü hükümetlerin icraatı olumsuz olup da millet itiraz etmez ve o hükümeti düşürmezse, millet bütün kusur ve kabahate katılmış demektir...” Meclis, Atatürk’ün halka inancının, toplumsal meşruiyete duyduğu saygının en büyük kanıtıdır. Başta vurguladığımız gibi, Meclis’i sadece kendi meşruiyetini sağlayan ve artıran bir kurum gözüyle değil, kendisinin doğrudan bağlılık ve sorumluluk hissettiği bir güç olarak görmüştür. Atatürk, “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’in başına gelebilecekleri en kötü olasılıkları da içine alarak sıralarken hiçbir zaman umutsuzluğa, tükenmişliğe yer vermemiştir. En amansız koşullarda bile halkın gücüne inanarak çıkış yolunun bulunacağını vurgulamıştır. Bütün öngörüleri ve değerlendirmeleri bir potada eritildiğinde Atatürk’ün üç temel mirası vardır: Akıl, bilim, değişim... Meclis’in açılışının 94. yılını bu duygularla kutluyoruz, her şeye karşın geleceğe umutla bakıyoruz... n ADIYAMAN (Cumhuriyet) Adıyaman’da 4 ay önce “okula gidiyorum” diye evden çıkarak savaşmak için Suriye’ye giden ve Özgür Suriye Ordusu saflarına katılan Sütçü İmam Üniversitesi 2. sınıf öğrencisi İbrahim Halil Taştı (24), geçen hafta içinde İdlib’de keskin nişancı tarafından başından vurularak öldürüldü. Cenazesi yakınları tarafından Türkiye’ye getirilen Taştı, gözyaşları arasında toprağa verildi. Cenazede “Zalimler için yaşasın cehennem” sloganları atılması dikkat çekti. Suriye’de savaşırken öldürüldü 362 polisin yeri değişti n İZMİR / ERZİNCAN (Cumhuriyet) 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından Emniyet’te görevden almalar sürüyor. İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde bu kez de 280 komiser ve polis memurunun görev yeri değiştirildi. Erzincan Emniyet Müdürlüğü’nde de kaçakçılık organize suçlarla mücadele ve Terörle mücadele şubelerinden toplam 82 polisin yeri değiştirildi. ‘Haberleşme hakkı ihlali’ KCK’de aynı suça 8 tahliye, 7 ret İSTANBUL / DİYARBAKIR (Cumhuriyet) KCK Basın davasını özel yetkili mahkemeden devralan İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, aynı suçlarla itham edildikleri ve aynı tarihten beri tutuklu oldukları halde 8 sanığı tahliye ederken, 7’si hakkında tutukluluğun devamı yönünde karar verdi. KCK’nin basın ayağını oluşturdukları iddiasıyla Kasım 2011’de Kürt medyasına operasyon yapılmış, 36 kişi tutuklanmıştı. Radikal’in haberine göre; kardeşi de tutuklu yargılanan gazeteci İrfan Uçar, “Bırakılan niçin bırakıldığını, tutulan niçin tutulduğunu bilmiyor. Aynı tarihlerde ve aynı suçlamayla tutuklandılar” dedi. Avukat Sinan Zincir de Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirtti. Öte yandan ÖYM’lerin kapatılmasının ardından Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen KCK ana davasında da 91 tutuklu sanıktan 48’sinin tahliyesine, 43’ünün de tutukluluk halinin devamına karar verildi. Sanık avukatlarının itiraz başvurusunda bulunduğu üst mahkeme de itirazı reddetti. Davaya 7 Temmuz’da devam edilecek. l Lice’de eylem çadırı MAHMUT ORAL OMÜ’de gerilim: 47 gözaltı Yurt Haberleri Servisi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kurupelit yerleşkesindeki fen edebiyat fakültesi önünde stant açan bir grup öğrenci, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin, Rojava bölgesiyle arasına güvenlik gerekçesiyle hendek kazmasını protesto etti. Bir grup sağ görüşlü öğrenci de stant açılmasına tepki gösterdi. İki grup arasındaki kavgaya müdahale eden polis, 47 öğrenciyi gözaltına aldı. l Barzani’den PKK’ye rest MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ve PKK arasında Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanamamasıyla başlayan ve Barzani’nin Rojava’ya yönelik tutumuyla gün yüzüne çıkan kriz büyüyor. Barzani, 2006 yılında ABD’nin, PKK’ye karşı bir operasyon yapmak istediğini, ancak kendisinin buna izin vermediğini, PKK’nin kendilerinin bu tavrını göz ardı ettiğini söyledi. Bir türlü toplanamayan Kürt Ulusal Kongresi’nde PKK’nin delege sayısının yarısını istediğini açıklayan Barzani, “Biz bunu kabul etmiyoruz” diye konuştu. Rudaw internet sitesindeki habere göre Erbil’de partisinin yöneticileri ile bir araya gelen Barzani, Rojava sınırında kazdıkları hendeklerin bölgesel Kürt yönetiminin güvenliğini sağlamak için kazıldığını belirtti. Barzani, kongre için ise PKK’nin kongre delege sayısının yarısını istediğini belirterek, “Eğer bu tavırları olmasaydı kongreyi yapacaktık” dedi. n PARİS (AA) AİHM, tutuklu bulundukları sürece telefonda Kürtçe konuşmalarına engel olunduğu gerekçesiyle Nusret Kaya, Ahmet Gerez, Mehmet Şirin Bozçalı, Mesut Yurtsever ve Mehmet Nuri Özen’in yaptığı başvurularda Türkiye’yi haksız buldu. AİHM, başvurularla ilgili Türkiye’nin, “aile hayatına saygı ve haberleşme hakkını” ihlal ettiğine karar verdi. Türkiye, başvuru yapanlara 300’er Avro tazminat ödeyecek. Cüppeli davasında sona gelindi DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yapımına başlanan kalekolu protesto eden bir grup BDP’li, çadır kurarak eylem yaptı. BDP Diyarbakır İl Başkanlığı, Lice ilçesi sınırlarındaki Abalı Jandarma Karakolu yakınlarına hâkim bir tepeye yapılan kalekol inşaatını protesto etmek için sabah erken saatlerde Lice Bingöl karayoluna hareket etti. Kalekolun yapıldığı alana doğru yürüyüşe geçen BDP’li grup, sık sık, “Ateşkes bitecek devlet hesap verecek” sloganı attı. Eylem nedeniyle asker ve polis kalekolun çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı. Abalı Karakolu çevresinde, çok sayıda zırhlı araç ile askeriye önlemin alınıp barikatlar kurulurken yurttaşlar da kalekola bir kilometre mesafede çadırları kurmaya başladı. BDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Kürt sorununun çözümü için başlatılan süreç devam ederken karakol ve kalekol inşaatı sürdüğüne dikkat çekti. n İstanbul Haber Servisi Kamuoyunda Cüppeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün, iki kadının fuhuş amaçlı Türkiye’ye getirilerek alıkonulmasını sağladığı, bir kadına da cinsel saldırıda bulunduğu iddiası ile yargılandığı davada, savcı davaya ilişkin görüşünü hazırlamak için süre istedi. Mahkeme heyeti, dosyanın incelenip mütalaada bulunması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti. Öğrenci kavgası:1 yaralı n İstanbul Haber Servisi Maltepe Girne Mahallesi’ndeki iki okulun öğrencileri bir parkta tartışmaya başladı. Kavgaya dönüşen olayda Y.E.C. (15) , diğer okulun öğrencilerinden A.A’yı (16) göğsünden bıçakladı. A.A’nın hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Y.E.C. gözaltına alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle