03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 NİSAN 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA İZMİR GEZİ DAVASI HABERLER 7 İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gezi olaylarının İzmir’deki bölümünde attıkları tweet’ler nedeniyle yargılanan 29 kişinin davasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “mağdur” olarak katılma istemi kabul edildi. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan 29 sanıktan Aynur T., Egemen Ç., Emrah G., Gökçen G., Görkem Ç., İlayda U., Oğulcan B. ve avukatları ile gözlemci sıfatıyla Uluslararası Af Örgütü üyeleri Andrew Gardner ve Ruhat Sena Akşener katıldı. Yabancı gazetecilerin de izlediği duruşmada, sanık İlayda U., “Attığım tweet’lerde yaralananlar için sadece revirin yerini gösterdim” dedi. Emrah G., “Kolluk güçlerinin aşırı müdahalesine tepki olarak söz konusu tweet’leri attım” diye konuştu. Sanık avukatı Hatice Hande Atay, “İddianamede Erdoğan mağdur olarak gösterilmiştir, bu suçun mağduru olmayacağından katılma talebinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz” dedi. Hâkim Abdulkadir Certel, “Erdoğan’ın kendisine karşı işlendiği ileri sürülen hakaret suçu ile sınırlı olarak CMK’nin 237 ve 238. maddeleri gereğince davaya katılmasına” karar verdiklerini açıkladı. Duruşma sonrasında açıklama yapan Atay, dosyadaki delillerin hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğini, davanın başından bu yana, esasa geçilmeden beraat istediklerini anımsattı. Dava kapsamında “insanları yasadışı davranmaya teşvik eden tweet’ler attıkları” iddiasıyla 38 kişi gözaltına alınmıştı. Bu kişilerden 29’u hakkında, 7 ay süren incelemenin ardından “Halkı kanunlara uymamaya tahrik” iddiasıyla 3’er yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Erdoğan müdahil olacak CHP İnsan Hakları Raporu’nu açıkladı: Üç ayda 4 yargısız infaz gerçekleştirildi Türkiye İnsan Hakları Vakfı verilerine göre bu süreçte asker intiharları sekiz, faili meçhul cinayet sayısı ise ikidir” ifadelerini kullanıldı. Açıklanan raporda, üç ayda 16 işkence vakasında 40 kişinin mağdur olduğu ve gözaltında bir kişinin yaşamını yitirdiği vurgulandı. Ayrıca cezaevlerinde 6 kişinin hayatını kaybettiği ve 112 kişinin de işkence veya kötü muameleye maruz kaldığı aktarıldı. Raporda, bedenini ateşe veren bir kişinin de yaşamını yitirdiği, üç kişinin de bu şekilde yaralandığı ve iki kişinin de cezaevinde intihar girişiminde bulunduğu kaydedildi. AKP iktidarının Gezi Parkı eylemlerinden itibaren Türkiye’nin pek çok yerinde fiilen olağanüstü hal uygulamalarının yürürlüğe sokulduğunun belirtildiği raporda, Twitter ve YouTube yasakları da anımsatıldı. Toplu gösteri ve yürüyüş hakkı kapsamında gerçekleştirilen muhtelif etkinliklere de müdahalelerin devam ettiği kaydedilen raporda, Berkin Elvan’ın yaşamını yitirmesi öncesi ve sonrasında gerek hastane önünde gerekse sokaklarda toplanan yurttaşlara müdahalelerde bulunulduğu ve 771 kişinin bu kapsamda gözaltına alındığı belirtildi. Raporun “17 Aralık, Hükümet ve Devlet Yetkilileri” başlığı altında ise 18 kişiye 22 yıl 6 ay mahkumiyet cezası verildiği, 225 kişinin gözaltına alındığı, 291 kişiye toplam 94 bin 840 TL para cezası verildiği belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İnsan Hakları İhlal Raporu’na göre son üç ayda 4 kişi yargısız infazla öldü. Cezaevlerinde 6 kişinin yaşamını yitirdiğinin belirtildiği raporda, Berkin Elvan’ın cenazesinde yaşanan olaylarda 771 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu tarafından açıklanan İnsan Hakları İhlal Raporu’nda ocak, şubat ve mart ayları insan hakları ihlallerine değinildi. Tanrıkulu, raporda “Son üç ay içinde dört kişi yargısız infazla ölmüş, yedi kişi de yaralanmıştır. İş cinayetlerindeki dramatik tablo bu üç ay boyunca da devam etmiş ve en az 54 işçi yaşamını yitirirken 258 işçi de yaralanmıştır. ‘Occupy’ İçin Aygün’den Cevap “#occupyCHP ile Nereye??” yazıma (15 Nisan) Hüseyin Aygün’den yanıt geldi. Harekete nalına mıhına istihza ile yaklaşan Aygün’ün “küçümseyici” yaklaşımını eleştirmiş, gençlere “CHP size nasıl yer verecek ki? Gelip nasıl yöneteceksiniz? CHP nasıl ‘sizin’ olacak?” diyen CHP milletvekilinin heves kırıcı tavrını konu etmiştim. Bu tavır üzerinde durmama sebep, Aygün’ün gerçekte bir istisna değil... CHP içinde kural olduğuna inanmamdı... Akabinde Aygün’den alttaki iletiyi aldım. Aynı “nalına mıhına tavır” iletide de görülüyor. Aygün özetle “Partinin gençleşmesi iyi bir şeydir. Ama gençler niye siyasete karışıyorlar, gitsinler yerel düzeyde örgütlensinler, eylem yapsınlar!” diyor. “CHP’nin fikir konusunda bir sıkıntısı yok” demeye getiren CHP’li milletvekili, üstüne “Gençler hangi siyaset ve fikirleri CHP’ye getirecek?” sorusunu soruyor. Aygün’ün iletisi şöyle: “OccupyCHP ile Nereye’ adlı yazınızı okudum, Çizme deneyinden haklı olarak bahsetmişsiniz, benim gençlere eleştirim ‘neyi savundukları’ üzerinedir, sadece ‘CHP’yi gençleştir’ yetmiyor. Nitekim gördüğünüz gibi 12 Nisan 2014 günü CHP genel merkezini işgale sosyal medyada ifade edildiği gibi ‘5 bin kişi’ değil, sadece 200 kişi gelmiş, CHP yönetimi ise bu gençlere döner ve ayran ikram ederek eylemi bir parça ‘piknik ve eğlenceye’ çevirmiştir. Bu kısmen de gençlerin ‘ne dediğinin, ne istediğinin’ bilinmemesinden olabilir mi? Gençlerin veya kadınların partiye katılması önemsiz mi? Hayır. Benim fikrim CHP örgütlerinin bir an evvel gençleşmesi lazım, bu ‘kotayla’ olmuyor ne yazık ki, CHP’nin yaş ortalaması 5560 bandında. Bir partinin başarısı ne MYK, ne PM, ne de parlamento grubundan geçer; önce il, ilçe, köy, mahalle örgütleri gençleşmeli; kadınların işgaline açılmalı, bir yeri felakete sürükleyecek nükleer santrala o zaman o bölgede örgüt ses verebilir. Bir HES yapımı o zaman eylemle, direnişle durdurulabilir; bir insan karakolda işkenceye çekildiğinde karakolun önüne gidilebilir; geçen hafta ‘iş kazası’nda 6 yaşındaki Ali Can Antalya’da öldüğünde kereste fabrikası basılabilirdi. Çünkü gençler devrimcidir, CHP gençliği de Gezi’nin en dinamik kesimlerinden biriydi, oysa parlamento grubu veya MYK böyle miydi? CHP gençliği Gezi Parkı’nda gaz bombası sağanağında günlerce sabahlarken CHP MYK üyeleri sabahın 03.30’unda biten ve parkta sonuçları heyecanla beklenen bir toplantıdan ‘Abdullah Gül’ün Liderler Zirvesi’ni toplamasını’ isteyerek kalkmıştır. Gençlik ile parti MYK’sinin farkı işte buydu.  Ama mesele gençleşmeyle biter mi? Ne yazık ki hayır. Gençler hangi siyaset ve fikirleri CHP’ye getirecek? İmar hırsızlığına, çevrenin yağmalanmasına, eğitimin her gün artan gericileşmesine karşı tavır, adil bir yargı düzeni, sanat, kültür ve edebiyatı boğan dinsel gericiliğe karşı mücadele, dışta bağımsız ve demokratik bir siyaset, mesela Suriye ile ilişkilerde El Kaide ile işbirliğine son verilmesi vb. fikirleri de taşımalılar, söylemeliler. Gezi’de ortaya çıkan ve kısaca ‘Laikliğin savunulması’ olarak görebileceğimiz ‘herkesin yaşam biçimine yapılan faşizan ve siyasal dinci müdahalelere son verilmesi’ talebini CHP’ye getirmeliler. Sosyal medyada Tayyip Erdoğan’ı teslim alan, onu öfkeden çıldırtıp Twitter’ı yasaklamaya götürerek dünyaya teşhir eden, ‘Ortadoğu’nun yıldızı’nı ‘adi bir diktatör’e çeviren akıl, mizah ve muhalefet dolu ruhlarını CHP’ye sunmalılar, hatta hâkim kılmalılar. Kısacası gençlerin bir ‘eylem programı’ olmalı, kastım budur. ‘İçte ve dışta bağımsız’ değil yukarıdaki değerlerden yana bir siyasi tutum beklenir gençlerden; 12 Nisan eyleminin sönüklüğü biraz da bundan olabilir mi? CHP’nin içinde gençler gibi düşünen, mücadele eden bir grup milletvekili de var. Böyle bir gençlik değişime imza atar, yoksa halihazırda CHP’nin zaten bir Gençlik Kolları var. Hüseyin Aygün...” HHH Girizgâhta değindiğim bölümle söze gireyim... “Gençler istiyorlarsa yerelde örgütlensinler, eylem yapsınlar ama genel merkezde ‘cızz!’ ne işleri var?” demek “occupy”mantığını ıskalamaktır. Bunu dediğinizde gençlere salt “demostratif” bir rol biçiyorsunuz. Onlar aksine “siyasi çizgide” belirleyici olmak istiyor. Salt bir Gezi, HES eyleminde değil, “partinin siyasi yaşamında var olmak”, “parti önceliklerinin belirlenmesinde/değiştirilmesinde” söz sahibi olmak istiyorlar. İşin püf noktası burada. Aygün’ün iletisine yanıt vermeden önce, burada... İtalya’nın occupyPD deneyimini anlattım. “OccupyCHP”nin geniş skaladaki ilk örneği, Çizme’nin “occupyPD” hareketinde yaşandı. İtalya’daki hareket, cumhurbaşkanlığı seçiminden, partinin genç ve yeni liderinin belirlenmesine dek... Beklenmedik sonuçlar doğurdu ve etkili oldu. İtalyaTürkiye örnekleri arasındaki belirleyici fark, “occupyCHP”nin Aygün’ün de değindiği üzere heyhat! henüz sembolik düzeyde “200 kişi” ile sınırlı kalmasıdır. Ne ki... “CHP”den farklı olarak İtalya’nın sosyal demokrat oluşumu PD, salt belli yerlerde var olan bir siyasi parti değil... Ülke çapında yaygın olan bir gerçeklik. Öyle olunca “occupyPD” çıkışı da haliyle bir “pikniğe dönüşmüyor!” Böyle bakıldığında... Ankara’nın doğusunda hiç var olmayan bir parti için “genel merkezde 200 kişi”nin toplanması bile... bir hayat işaretidir. Hâlâ bir umut olduğunu gösterir. İroniyle karşılamak yerine anlamak lazım. “Gençleşmek yeter mi?” sorusunu da bir başka yazıda ele alırız. Berkin’in otopsi raporu ve bir TOMA’ya ait görüntüler dosyaya girdi Yeni kayıtlar çıktı CANAN COŞKUN AYDINLAR’A KORKMAZ SORGUSU şikâyetçi oldu CANAN COŞKUN Tekme atan polisin yakını Eskişehir’de Gezi Parkı eylemlerine destek gösterileri sırasında üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın linç edilerek öldürülmesi davasında, Korkmaz’ın başına 2 kez tekme atarak kasten ölüme neden olmak suçundan müebbet hapsi istenen tutuklu polis Mevlüt Saldoğan’ın teyzesinin oğlu İbrahim Karaman, sanatçı Pınar Aydınlar’dan şikâyetçi oldu. Türk halk müziği sanatçı Pınar Aydınlar, Ali İsmail Korkmaz’ı Gezi Parkı eylemleri sırasında Eskişehir’de polis ve karşıt görüşlü gruplarca darp ederek öldürenlerin yargılandığı davanın 3 Şubat’taki duruşmasında polise direndiği ve kasten insan yaraladığı gerekçesiyle ifade verdi. Çağlayan’da talimat yoluyla ifade veren Aydınlar hakkında 3 Şubat’ta Kayseri’de görülen davada “polise direnme” ve “kasten yaralama” suçlamalarıyla 1’i tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan’ın teyzesinin oğlu uzman çavuş İbrahim Karaman olmak üzere 2 polis memuru şikâyetçi oldu. Gezi Parkı eylemleri sırasında ekmek almaya giderken polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle komaya girişinin 269. gününde yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın otopsi raporu soruşturma dosyasına girdi. Adli Tıp Kurumu, Elvan’ın ölüm sebebinin belirlenebilmesi için soruşturma dosyasının Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’na gönderilerek görüş alınmasını istedi. Otopsi raporunda Elvan’ın fiziksel özellikleri kısmında sakalının seyrek, yeni çıkmaya başlamış olduğu ifadeleri yer aldı. Bu arada 16 Haziran 2013’e ait TOMA kamerasından çekilen görüntüler de ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ise olay yerini gösteren kamera sistemi bulunmadığını açıkladı. Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 14 Nisan 2014 tarihli otopsi raporunda beyinde küçük çaplı kanamalar görüldüğü kaydedildi. Kanama alanları çevresinde beyin kıvamının yumuşamış olarak izlendiği, beyincik ve beyin sapında yapılan kesitlerde doku kıvamında belirgin yumuşama ve kolay parçalanabilir görünüm izlendiği aktarıldı. Savcılık, 16 Haziran 2013’te saat 06.0007.30 sularında E5 ve Okmeydanı Cemal Kamacı Spor Tesisi önündeki kamera görüntülerini İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı’ndan istedi. İBB’den gönderilen yazıda, “Belirtilen tarihe ait D100 Okmeydanı kamera görüntü kaydı olmayıp, Okmeydanı Cemal Kamacı Spor Tesisi önünde müdürlüğümüze ait kamera bulunmamaktadır” denildi. Taksim’de önceki gün “Berkin için adalet” eyleminde gözaltına alınan 14’ü çocuk 61 kişi dün öğlen Emniyet’teki işlemlerin ardından savcılığa sevk edildi. Eylemciler daha sonra serbest bırakıldı. Protestocuların avukatları yaptıkları açıklamada Taksim Anıtı’na ekmek bırakmak isterken gözaltına alınanlarla ilgili olarak yapılan işlemlerde ekmeğin suç delili sayıldığını bildirdi. TOMA çekimleri Berkin Elvan’ın yaralandığı 16 Haziran 2013’e ait TOMA kamerasından çekilen görüntülere ilişkin bilirkişi raporu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma dosyasına girdi. Bilirkişi İlhan Koç’un hazırladığı raporda, “TOMA aracının ön cephesinde bulunan eylemci gruba aracın arkasından gaz fişeği sıkarak müdahale eden çevik kuvvet polisi ekibinin görüntüleri fotoğraflanarak hazırlanan raporda sunulmuştur” denildi. Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana, savcılığın, TOMA’nın kamerasından çekilen görüntülere ilişkin yeni bir bilirkişi raporu hazırlanması için dosyayı Ulusal Kriminal Büro’ya gönderdiğini ifade etti. ‘Görüntü yok’ Müfettiş raporu rezaleti Berkin Elvan olayına ilişkin idari soruşturmayı yürüten İçişleri Bakanlığı başmüfettişleri Mustafa Kızıldemir ve Gökhan Özsavaş, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli gece bekçilerinin ifadelerini soruşturmayı yürüten savcı Faruk Bildirici’ye gönderdi. Gece bekçisi B.A. ifadesinde “Bekçi C.B, acilin karşısındaki kantinde çalışan A. isimli şahıstan, kendi mahallesinde oturan bir şahsın Elvan’ın olay gecesi yaralandığını, ilk etapta hastane yerine ÇHD’ye götürüldüğünü, ağırlaşması üzerine hastaneye götürüldüğünü duymuş” dedi. Şeklindeki ifadesi yer aldı. Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana, ifadelere ilişkin “Berkin Okmeydanı’nda vuruldu. ÇHD ise İstiklal Caddesi’nde” diye konuştu. Berkin Elvan olayına ilişkin idari soruşturmayı yürüten Gökhan Özsavaş, çevik kuvvet şube müdürü olarak görev yaptığı 2009 tarihinde “işkence” suçlamasıyla yargılanmış ve delil yetersizliğinden beraat etmişti. Ekmek suç delili sayıldı l ‘Dur’ ihtarına uymayan engelli l AKP döneminde ceza rekoru ‘Polis kurşunu’ öldürdü iddiası İstanbul’da DHKPC operasyonu: 12 gözaltı İstanbul Haber Servisi İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından DHKPC üyesi oldukları iddiasıyla Sancaktepe’de belirlenen adreslere operasyon düzenledi. Özel Harekât Şube Müdürlüğü polislerinin de katıldığı operasyonda, DHKPC üyesi olduğu iddia edilen 12 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin gösterdiği yerlerde yapılan aramalarda, 1’i kuru sıkı 2 tabanca ile örgütsel dokümanlar ele geçirildi. Gözaltına alınan şüphelilerin, DHKPC’nin mahalle yapılanmasını oluşturmaya çalıştıkları, izinsiz gösteri yaptıkları, bazı kamu binaları ile polis araçlarına zarar verdikleri ileri sürüldü. UŞAK (Cumhuriyet) Polisin ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçan otomobille kovalamacada, engelli olan şüpheli bir kişi, polisin silahından çıktığı iddia edilen kurşunla öldü. Uşak Fatih Caddesi’nde uygulama yapan polis ekipleri, şüphe üzerine Dursun Kabaklıoğlu’nun kullandığı otomobili durdurmak istedi. Polisin ‘dur’ ikazına uymayan sürücü, otomobilde oldukları belirtilen ağabeyi Kemal Can Kabaklıoğlu, Engin Kocabıyık ve Hakkı Orhan’la Fevziçakmak Mahallesi’ne doğru kaçmaya başladı. Bir süre kovalamaca yaşandı. Otomobil, bir evin yan duvarına çarparak durdu. Sürücü Kabaklıoğlu ve diğer 2 kişi olay yerinden yaya olarak kaçarken, otomobildeki bedensel engelli Hakkı Orhan, iddiaya göre otomobile yaklaşan polis memuruna koltuk değneği ile direndi. Arbedede polis memuru B.A.B’nin elindeki silahın ateş aldığı belirtildi. Vücuduna mermi isabet eden Orhan, kaldırıldığı Uşak Devlet Hastanesi’nde müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Diğer 3 şüpheli ise polisin takibi sonucu yakalandı. Uşak Emniyet Müdürü Ogün Toprak, kaçan bir aracın takip edildiğini ifade etti. Toprak, silahın sahibi olduğu iddia edilen polis memurunun da savcılığa ifade verdiğini belirtti. 82 hâkim ve savcı atıldı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AKP’nin iktidarda olduğu 20022013 yılları arasında 82 hâkim ve savcının meslekten atıldığını bildirdi. Yaklaşık 13 bin hâkim ve savcının görev yaptığı yargıda son 12 yılda 1493 kişi çeşitli cezalara çarptırıldı. Hâkim ve savcılara en çok uyarı ve kınama cezaları verildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtlayan Bozdağ, 1 Ocak 201231 Aralık 2013 arasında HSYK’nin verdiği disiplin cezalarının sayısını açıkladı. Buna göre, 12 Eylül 2010 referandumu ile yapısı ve üyeleri değiştirilen HSYK, bu tarihten sonra daha çok ceza vermiş. Son 12 yılda 469 hâkim ve savcıya “uyarı” verilirken 125 kişiye ise aylıktan kesme cezası uygulandı. 466 hâkim ve savcıya kınama; 137 kişiye kademe ilerlemesini durdurma, 41 kişiye derece ilerlemesini durdurma, 173 kişiye yer değiştirme cezası verildi. 82 hâkim ve savcı ise meslekten ihraç edildi. En çok cezanın verildiği 2011’de, 319 hâkim ve savcı çeşitli disiplin cezaları aldı. Son 12 yılda 1493 hâkim ve savcı çeşitli cezalara çarptırıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle