03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2014 SALI 6 HABERLER Polis Gezi Parkı merdivenlerinde açıklama yapmak isteyen DİSK’e sert müdahale etti Gül’ün Reddi ve Yolsuzluk Fotoğraflar: UĞUR DEMİR Cumhurbaşkanı Gül’ün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüzsüz olaylarından biri olan 17 Aralık 2013 Rüşvet ve Yolsuzluk davası üzerine görüşleri, bugün ErdoğanGül ilişkisindeki siyasi gerilimi anlamada bir ipucu olabilir mi? (*) Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu 17 Aralık 2013’te başladı. Gül, suskunluğunu 24 Aralık’ta bozdu. O gün Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri için davet verdi. Tabii gazeteciler sordu, Gül’ün “ilkesel yanıtları” şöyle: 4 “Son 10 yılda siyasi, hukuk alanlarında köklü reformların yapıldığı Türkiye’de herhangi bir yolsuzluk veya yanlış varsa, bunların üstü kapanamaz. Önce bunu bilin. Çünkü Türkiye bundan 1520 sene önceki Türkiye değil… önce bunda herkesin rahat olması gerekir.” 4 “Yargı, Türkiye’de hepimiz biliyoruz ki, hem bağımsız hem de tarafsız. Demokratik hukuk sistemi içinde böyle. Şimdi mahkeme gayet titiz bir şekilde şüphesiz ki değerlendirecek, inceleyecek ve eminim ki hiç kimsede soru işareti bırakmayacak şekilde, iddialarla ilgili nihai kararını verecek. Dolayısıyla şu anda yargı sürecinin çalışmasını herkesin beklemesi gerekir..” 4 “Yapılması gereken sakince, şeffaf bir ülkede işler nasıl oluyorsa bu şekilde olmasını herkesin takip etmesi gerekir… Dediğim gibi demokratik hukuk devletinde standartlar nasıl olursa hep öyle olacaktır.” 25 Aralık’ta Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nun ikinci dalgası ve bu arada hükümette bakan istifaları başladı. 2014 yeni yıl mesajında dolaylı vurgular yaptığı söylenebilir: “..siyasi istikrarı ve ekonomik güven ortamını sarsacak, demokratik hukuk devletini aşındıracak, birliğimizi ve dirliğimizi bozacak tutum ve davranışlardan kaçınmamız gerekir… belirli konularda kamuoyu vicdanında oluşan soru işaretlerinin tamamen giderilmesi önem taşımaktadır. Bununla birlikte, bu sorunları hukukun üstünlüğü, adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilke ve değerlerin hâkim olduğu bir toplumsal ve siyasal ortamda.. çözmemiz gerekiyor. * “Demokrasi güçler ayrılığına dayanan kurallar ve kurumlar rejimidir… Bağımsız ve tarafsız yargı olgusunu ve algısını zedeleyecek tavırlardan kaçınmak hepimizin görevidir.” HHH 3 Ocak 2014: Gül, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Erhan Çelik, Ruşen Çakır, Fehmi Koru’nun sorularını yanıtlıyor: “Vicdanları rahatlatacak bir süreçle, yolsuzluk varsa ortaya çıkarmak, yoksa insanları ikna etmek gerekir. Yolsuzlukların önlenebilmesi için kurallar çok iyi konmalı. Kurallar iyi değilse herkesi yolsuzluk yapmaya azmettirir. Ne dindarlık, ne vatanseverlik, ne solculuk, ne başka bir şey engel olabilir. Yolsuzlukla mücadele konusunda bir şeffaflık getirildi, eskiye göre iyi şeyler yapıldı. Ama bunların yeterli olmadığı kanaatindeyim… Yolsuzlukla ilgili herhangi bir iddia olursa bunun sonuna kadar üzerine gidilmeli, ne gerekiyorsa yapılmalı. Kim olursa olsun, herkes için geçerlidir. 5 Mart 2014: Gül, Devlet Denetleme Kurulu’na yolsuzluk, dinlemeler, kadrolaşma, devlet sırları ve imar rantı konularında araştırma yapılması için talimat verdi. Hepsi de gündemde tartışılan konulardı. 3 Nisan 2014: Kuveyt’te gazetecilerin sorusu üzerine “Yolsuzluklar araştırılsın” dedi. İşçiler: Bu yıl ve HAZAL OCAK 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin Gezi Parkı merdivenlerinde gerçekleştirmek istediği 1 Mayıs kutlama çağrısına polis izin vermedi. Basın açıklamasına müdahale eden polis, emek örgütlerinin temsilcilerini biber gazı ve kalkanlarla Hill Otel önüne uzaklaştırdı. Polis 13 kişiyi gözaltına aldı. DİSK’in 1 Mayıs gündemiyle gerçekleştirdiği Marmara Bölge Temsilciler Kurulu toplantısında ise emekçilere bir kez daha 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama çağrısı yapıldı. DİSK tarafından dün Taksim Hill Otel’de 1 Mayıs gündemli Marmara Bölge Temsilciler Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko “Biz mitinglerimizi Yenikapı’da, Maltepe’de ve Kadıköy’de yapabiliriz ama 1 Mayıs miting değildir. Birlik mücadele ve dayanışma günüdür. Biz 1 Mayıs 1977’de yitirdiğimiz 37 kardeşimizin katilleri bulunana kadar her yıl 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız” dedi. Sokakların demokrasinin bir gereği olduğunu kaydeden Beko, “Biz son ana kadar gerekli görüşmeleri yaparak Taksim’in açılması konusunda barışçıl girişimlerimizi sürdüreceğiz. DİSK’in hedefi, insanca yaşam ve insanca düzen için, parasız eğitim, parasız sağlık, işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin birliği için mücadele etmektir. Biz başta 1 Mayıs 1977 olmak üzere Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz çocuklarımıza sahip çıkmak adına mücadele alanı olarak 1 Mayıs’ta kararlıyız” dedi. Marmara Bölge Temsilciler Kurulu toplantısının ardından DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyeleri Gezi Parkı merdivenlerinde 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama yönünde çağrı yaparak basın açıklaması yapmak istedi. Otelden emekçilerin çıkmasına izin vermeyen polis, yoğun güvenlik önlemi alarak Gezi Parkı’na girişe izin vermedi. Emekçiler duruma tepki göstererek “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız” sloganı atarak açıklamada ısrar etti. Bunun üzerine polis kalkanlarla kalabalığı otel önün her yıl Taksim’deyiz u Emek örgütlerinin temsilcilerini biber gazı ve kalkanlarla Hill Otel önüne uzaklaştıran polis 13 kişiyi gözaltına aldı. Hükümet Sözcüsü Arınç: Kesinlikle izin yok 12 Eylül’den sonra bir ilk de sıkıştırarak biber gazı sıktı. Dağılan gruptan bazıları gözaltına alınırken, diğerleri otele girerek polis şiddetinden korunmaya çalıştı. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu otel önüne çıkarak basın açıklamasını okumaya başladığında polis bir kez daha biber gazı ve kalkanlarla sert şekilde müdahale etti. Bunun üzerine Kani Beko otel girişinde polisin saldırısını kınayarak “Ne olursa olsun 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız. İktidarın polisi basın açıklaması yapmamıza bile tahammül edemiyor. Hükümeti bir an önce AİHM kararına saygı duymaya çağırıyoruz. 1 Mayıs’ta İstanbul’da yaşanacakların sorumlusu İstanbul Valisi, İçişleri Bakanı ve Başbakan’dır. Biz bir kuşun kanadının dahi kırılmasını DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, polisin 12 Eylül 1980’den bu yana ilk kez 1 Mayıs öncesi sendika yöneticilerinin düzenlediği basın açıklamasına dahi tahammül edemediğini belirterek, “12 Eylül sonrasında ilk kez 1 Mayıs’la ilgili basın toplantısı düzenleyen sendika yöneticileri gözaltına alınıyor” dedi. Çerkezoğlu, DİSK EnerjiSen Genel Başkanı Ali Duman, Devrimci Sağlıkİş Genel Sekreteri Gürsel Kaya, Nakliyatİş Sendikası Örgütlenme Daire Başkanı Erdal Kopal ve eski EnerjiSen Genel Başkanı Kamil Kartal’ın da bulunduğu 13 kişinin serbest bırakılmasını istediklerini söyledi. istemiyoruz. Şenlik havasında kutlamak istiyoruz” dedi. İşçilerle polis arasında arbede yaşanırken çevredeki yurttaşlar ve yoldan geçen bir İngiliz turist de polise tepki gösterdi. Aralarında meslek ve emek örgütü yöneticilerinin de bulunduğu 12 kişiyle birlikte İngiliz turist de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar bugün saat 09.00’da ifadeleri alınmak üzere serbest bırakıldı. KESK Genel Başkanı Lami Özgen de “Polis biber gazı sıkarak suç işlemektedir. Burada bizim demokratik hakkımız engellenmiştir. Bizden korkuyorsunuz, korkmaya da devam edin. Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamaya devam edeceğiz” dedi. İngiliz turiste gözaltı TGC’DEN KINAMA Sendikacılara müdahale sırasında görüntülere yansıyan bir kadına yönelik olarak www.ensonhaber.com isimli internet sitesinde yer alan “sarışın seksi eylemci” ifadesi tepki çekti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, söz konusu sitenin haberde kullandığı başlığı ‘çakma devrimci, çakma sarışın’ olarak değiştirdiğine dikkat çekerek “Kadına yönelik bu tutumu kınıyor, tüm meslektaşlarımızı Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uygun bir yayıncılık anlayışı benimsemeye davet ediyoruz” açıklamasını yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, sendikaların 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak istemelerine ilişkin, “Sendikaları temsilen bir küçük topluluğun bir çelenk sunmak veya bir basit bildiriyi orada okumak gibi anlamlı bir jesti olabilirse, sanıyorum valilik buna izin verebilecektir. Ama toplulukların, büyük kalabalıkların orada sabahtan akşama gösteri yapması şeklinde kesinlikle bir izin verilmeyecek ve ne olursa olsun Emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir” dedi. “Sendikalar Taksim’de, 1 Mayıs’ta toplantı veya gösteri yapmak istiyor” sözünün eksik olduğunu söyleyen Arınç, “Mesela Türkİş Kadıköy’de miting yapmayı kabul etti. Sadece DİSK ve ona bağlı sendikalar her yıl olduğu gibi belki bir toplantı ve gösteri yürüyüşünden daha fazla, bir tartışma ortamı çıksın, bir çatışma olsun ve Taksim geçmişte yaşanan olayları yine acı örnekleriyle hatırlatan bir gösteriye sahne olsun diye bir çabanın içerisinde. Bu konuda kanunlar geçerlidir” diye konuştu. ül’ün vurguları: Kuvvetler ayrılığı, şeffaflık Yukarıda görüldüğü gibi, Gül’ün tutumu net: 4 Hukukun üstünlüğü, adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilke ve değerler hâkim olsun. 4 Demokrasi, güçler ayrılığına dayanan kurallar ve kurumlar rejimidir. 4 Bağımsız ve tarafsız yargı.. 4 Yolsuzlukla ilgili ne gerekiyorsa yapılmalı. Kim olursa olsun… HHH Gül ile RTE’nin tutumu birbirine zıt. Başbakan ve adamları ise yolsuzluğu yok sayma, örtbas etme çabası içinde. Bu iddiaları “hükümete darbe” olarak nitelendirecek kadar... Cuma günleri bakara makara tweet’leri attığını söyleyene bile kanat gerecek kadar. Çünkü birisini teslim etse hepsini teslim edecek. Kendisi dahil. Her konu kendine darbe… Gül ise bu olayların dış güçlerle bir ilgisi olmadığı kanaatinde. Başbakan’ın önündeki en önemli görevlerden biri, bu yolsuzluk ve rüşvet davasını ortadan kaldırmak.. Peki, diyelim Çankaya’ya çıktı, Gül de başbakanlığa geçti 4 ay sonra.. Gül önünde önemli bir iş bulacak: Rüşvet/ yolsuzluk davasını bertaraf etmek.. Bunu yapabilecek mi? HHH Şimdi düşünün, RTE, rüşvet ve yolsuzluk davasında kendinden farklı düşünen, Başbakanlık koltuğunda kendi düşünceleri doğrultusunda ülkeyi yönetmek isteyen bir siyasiyi, Başbakanlık’a atamak ister mi? Aynı soru Gül için de geçerli: Başbakan’ın “temizlikçilik” gibi bir talebi önüne gelirse, bunu kendine yedirir mi? Şimdi soralım: Gül’ün “koşullar uygun değil” demesinde, RTE ve adamlarının rüşvet ve yolsuzluk dosyası gibi ağır bir sorumluluk yüklenmek istememesi de rol oynamış olabilir mi? RTE’nin otoriter, demokrasiye aykırı, yolsuzluk iddialarıyla dolu anlayışı gölgesinde başbakanlık yapmayı bir zül saymış olabilir mi? Bunlar sadece sorular.. Öyleyse eğer, iki ayrı çizgi, iki ayrı insan, iki ayrı dava ve iki ayrı politika var. (*) Bu konuyu, olayları yorumlayan bir köşe yazarı arkadaşımın “yolsuzluk ve rüşvet olayı da, Gül’ün, siyasetten şimdilik geri durmasında önemli etki yapmıştır” sözü üzerine incelemeye alıyorum. Umarım rol çalmamışımdır! G Erdoğan’ın Taksim’le birlikte Kadıköy’ü de yasaklamasının ardından geri adım atmayı düşünmüyor Türkİş Kadıköy’de kararlı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Mayıs’ta Taksim’in yanı sıra Kadıköy’de de kutlamalara izin verilmeyeceğini açıklaması üzerine gözlerin çevrildiği Türkİş, Kadıköy kararını değiştirmeyi düşünmüyor. Türkİş Başkanı Ergün Atalay, “Biz bir şey söylersek arkasında dururuz. Türkİş Yönetim Kurulu da Başkanlar Kurulu da Kadıköy kararı aldı” dedi. Türkİş’in içerisindeki muhalif sendikaların oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) ise Türkİş ve DİSK’in ortak karar almasını, “reste restle karşılık verilmesini” istiyor. Başbakan Erdoğan, 1 Mayıs’ta Taksim ve Kadıköy’de kutlama yapılmasına izin vermeyeceklerini açıklamış, kutlamaların Yenikapı’da yapılmasını istemişti. Erdoğan’ın Kadıköy’de de kutlamalara izin verilmeyeceğini açıklaması, burada miting yapma kararı alan Türkİş’e de sürpriz olmuştu. Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Türkİş’in tavrı merak ediliyordu. Konfederasyonun eğitim ve teşkilatlandırma sekreterleri toplantısı dün Antalya’da gerçekleştirildi. Toplantıya Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay ile Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar da katıldı. Sendika uzmanlarının da yer aldığı toplantıda Türkİş Başkanı Atalay’ın, “Biz Türkİş’iz. Biz bir şey söylersek arkasında dururuz. Türkİş Yönetim Kurulu da, Türkİş Başkanlar Kurulu da Kadıköy kararı aldılar” dediği öğrenildi. Dün konuyu görüşen Türkİş yönetimi Kadıköy’den geri adım atmama eğiliminde. Türkİş konuyla ilgili Başbakan Erdoğan’dan randevu alacak. ‘DiktatöR psikolojisi’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, özellikle İstanbul’da yapılacak 1 Mayıs kutlamalarının Türkiye işçi sınıfı açısından sembol haline geldiğini, Taksim Meydanı’nda kutlama yapılmasının valilikçe yasaklanmasının kabul edilemez olduğunu bildirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararında da açıkça bu yasağın hukuka aykırı olduğunun belirtilmesine karşın işçilere Taksim Meydanı’nın yasaklanmasının, siyasi iktidarın totaliter anlayışının bir göstergesi olduğunu kaydeden Akkaya, Başbakan Erdoğan’ın cumartesi günü yaptığı açıklama için “Bu açıkça bir diktatörün psikolojisini yansıtmaktadır” dedi. Erdoğan’ın 1 Mayıs’ı Kadıköy’de kutlama kararı alan en büyük işçi konfederasyonu Türkİş’e bile tahammül gösteremediğini belirten Akkaya, “Oysa bugüne kadar çeşitli defalar Kadıköy’de yapılan mitingler ve eylemlerin hiçbirinde hiçbir olay yaşanmamıştır. Başbakan, dediğim dedik, çaldığım düdük demekte, işçileri ve örgütlerini açıkça tahrik etmektedir” dedi. Akkaya, 1933 yılında 1 Mayıs’ı Adolf Hitler’in de bayram ilan ettiğine, ancak ertesi gün bütün sendikaların yönetimini partisine bağlayarak kendisi dışında kimsenin ses çıkarmamasını sağladığına dikkat çekerken “Bugün Tayyip Erdoğan da aynı anlayışla, ‘sadece kendi arzusu ve icazeti kadar’ özgürlük demektedir. Bu tutum antidemokratiktir, siyasi iktidarın çalışanlara ve örCHP’li gütlerine yönelik totaYakup liter zihniyetinin dışaAkkaya vurumudur” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle