06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Nİsan 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 [email protected] Kütüphaneler Haftası’nda ‘Kütüphane Türkiye’ İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ’NİN YAPIMI ‘JÜL SEZAR’I MEHMET ERGÜVEN SAHNELİYOR Her yıl mart ayının son haftasında kutlanan “Kütüphaneler Haftası” bu yıl yerel seçimler nedeniyle 31 Mart 6 Nisan tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. 50. kez kutlanan “Kütüphaneler Haftası”nın sloganı “Hayat Boyu Kütüphaneler”. Zaten çok az sayıda olan kütüphanelerimiz gözden ırak gönülden ırak hale gelmiş. Yeterince kullanılmıyor. Kütüphaneleri yoğun olarak kullanan üniversite öğrencilerinin çoğunluğunun amacı da sessiz sakin bir ortamda rahatça ders çalışabilmek. “Hayat Boyu Kütüphaneler” sloganı ile halkın kütüphaneleri keşfetmesi, okuma ve kütüphane kullanma alışkanlıklarının pekiştirilmesi amaçlanıyor. Bu amaçla birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Hafta boyunca birçok halk kütüphanesi “Geceleyin Kütüphane” etkinliğinde gece saat 22.00’ye kadar açık olacak. Etkinliğe katılan kütüphanelerin listesi “http:// kutuphanehaftasi.istanbulkutuphaneci.org” adresinde. Gerçekten de kütüphanelerin mesai saatleri dışında, özellikle tatil günlerinde de açık olması gerekiyor. Başka türlü çalışan bir kişinin kütüphaneleri kullanması mümkün değil. Dijital çağı yaşıyoruz. Oturduğumuz yerden bilgisayar aracılığıyla istenilen bilgiye ulaşılabiliyor. Bu da kütüphaneyi kullanma oranlarını ister istemez düşürüyor. Artık okur kütüphaneye değil kütüphane okurun ayağına gidiyor. Ekitap gibi gelişmeler de bunu daha da kolaylaştırıyor. Belki de o nedenle artık “kütüphane” yerine “bilgi ve belge merkezi” deniyor. “Kütüphaneler Haftası” sırasında kütüphanecilere, konuyla ilgili kişilere yönelik birçok etkinlik de gerçekleştiriliyor. Bunlardan biri de “Kütüphane Türkiye” projesi hakkında. Proje 4 Nisan’da Ankara Milli Kütüphane’de bir basın toplantısı ile tanıtılacak. “Kütüphane Türkiye” projesi Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın Küresel Kütüphaneler Girişimi tarafından destekleniyormuş. Dijital çağda yaşıyoruz desek de aslında dünya nüfusunun yüzde 65’inin “internete bağlı bir bilgisayara” ulaşamadığı gerçeğinden yola çıkmış Gates Vakfı. Özellikle dezavantajlı vatandaşların internet aracılığıyla bilgiye erişimini halk kütüphaneleri aracılığıyla sağlamak hedefleniyor. 2001 2012 arasında 10 ülkede 12 bin 964 kütüphaneye destek vermişler. 48 bin 866 internet bağlantılı bilgisayar bağışlamışlar ve 20 bin kütüphaneciyi, 1.5 milyon okuru eğitmişler. 216 milyon dolar destek sağlamışlar. Türkiye’de proje 1 Temmuz 2013’te resmi olarak başlamış. 7 bölgede 26 ilde 78 kütüphane porje kapsamına alınmış. Söylendiği gibi internette zengin bilgi ve iletişim kaynakları var mıdır? Bence çok şüpheli. Özellikle Türkçe bilgi açısından internetin çok yoksul olduğunu düşünüyorum. Ama en azından halk kütüphanesinin yolunu bilmeyen vatandaşın ücretsiz internet kullanmak bahanesi ile bile olsa kütüphaneye gelecek olması önemli. Ama geldiği o kütüphanede çevresini saran kitapları görecek, okumak için ödünç alacak mı yoksa sadece internete bağlanmak amacıyla bilgisayara mı odaklanacak, merak etmemek elde değil. Kütüphaneciler, belediyelerin kütüphane kurmak yerine “bilgi evi” adı altında kurdukları merkezlerin birer internet cafe’ye dönüştüğünü, bu projede de aynı tehlikenin olduğunu söylüyor. “50. Kütüphane Haftası”nın en geniş kapsamlı etkinliği ise bugün. İki yıldır “81 İlde Kitap Okuyoruz” sloganıyla yürütülen okuma etkinliğinin üçüncüsü 12.3013.00 saatleri arasında 81 ilde ve Kıbrıs’ta şehirlerin en merkezi noktalarında gerçekleştirilecek. İstanbul’daki etkinliğin bu yılki mekânı Beyazıt Meydanı. İsteyen herkes, istediği bir kitabı alıp gelecek ve İstanbul Üniversitesi Ana Kapısı önünde kitap okuyarak “caddelerde, sokaklarda, meydanlarda her yerde kitap okuyalım!” mesajını verecek. Nazi katliamının yeni küçük tanığı ANKARA (AA) İkinci Dünya Savaşı’ndan yıllar sonra ortaya çıkarılan, Rywka Lipszyc adından, Polonyalı Yahudi bir kız çocuğunun, 14 yaşındayken, savaş yıllarında yazdığı günlük önümüzdeki günlerde ABD’de yayımlanacak. Böylece Yahudi katliamı Anne Frank’ın ardından bir başka çocuğun gözünden daha anlatılmış olacak. Ailesini savaş sırasında kaybeden Lipszyc’in ülkesindeki Lodz gettosunda Ekim 1943’ten Nisan 1944’e kadar yazdığı 112 sayfalık günlüğün, Sovyet ordusunda görev yapan doktor Zinaida Berezovskaya tarafından 1945’te bir krematoryumun külleri arasında bulunduğu ifade ediliyor. Sovyet doktorun torunu tarafından San Francisco’daki Kuzey California Yahudi Soykırımı Merkezi’ne götürülmesiyle ortaya çıkan günlük Malgorzata Markoff tarafından İngilizceye kazandırıldı. Polonyalı Yahudi kızın günlüğü ABD’de yayımlanacak ‘Jül Sezar’ operası ilk kez sahneleniyor İstanbul Devlet Operası’nda geçen hafta sahnelenmeye başlayan Jül Sezar operasını izlerken İngilizlerin ünlü Barok uzmanı Emma Kirkby’nin sözlerini anımsadım. Kirkby, Erken Müzik dediğimiz RönesansBarok söylemlerini uzun yıllar incelemiş bir şancı. Neredeyse 70 yaşında ama hâlâ festivallerin ve konser salonlarının aranan sesi; ustalık sınıflarının vazgeçilmez öğretmeni. Onunla yaptığım bir söyleşide şöyle diyordu: “Birçok konservatuvarın şan bölümünde yalnız ‘bel canto’ için öğrenci yetiştiriliyor ve onlar 19. yüzyılın parlak sesi için piyano eşliğinde eğitiliyorlar. Oysa Erken Müzik’teki kantatlar, Barok dönemdeki operalar için şancının hem konservatuvarda genç yaşlarında eğitilirken hem de opera sahnesine hazırlanırken mutlaka klavsen eşliğinde çalışması gerekir, piyano değil. Ses renklerinin kendi içindeki çeronun ve solistlerin kısacık özgeçmişşitlenmesi, ses yüksekliği ve Barok leri bu katalogda yer alsa. Gala temsimüziğin ses dünyasındaki doğallığı, lindeki solistler operamızın kıdemli ve özgün kastrato rollerinin kontralto, kontrtenor uygulaması ancak böyle çiçeği burnundaki sanatçılarıyla harmanlanmış. ce denetlenebilir.” Ses renkleri 1724’te yazılmış bu İDOB’un sahnelediği Jül Sezar ope“Orta Barok” operasının özellikleri rasındaki ilk izlenimim bu oldu. Soiçinde. Ancak koskoca kolistler sürekli bas eşlimutan, diktatör Jül Sezar’ın ğindeki resitatifleri dagencecik bir kadın bedeha yumuşak, daha müu Bütün sanatçıların ninde, soprano söylemezikal yapabilir, aryalagayretlerini sini kimi izleyici yadırgarı ise çağın ötesinde, bel kutlamalıyız ama dı. Zira Jül Sezar rolü zacanto parlaklığında demanın castrato (kontralğil, daha Barok duyarKleopatra rolündeki to) sesi için yazılmış. Ve lılığında söyleyebilirOtilya İpek’i özellikle İngiltere’de, Haymarket’telerdi. kutlamak isterim. Bir ki ilk temsilinde besteciBu kadar önemde her zamanki gibi nin özel olarak onun sesine li bir prodüksüyon içinyazdığı castrato Senesino de böylesi küçük bir opera orkestramızı tarafından oynanmış. ayrıntıyla söze başlave şef Paolo Villa’yı Kostümler ve minimalist mak istemezdim. Ama alkışlamalıyız. dekor ise bugüne ait. KosTürkiye’de ilk kez sestümlerdeki ortak paydanın lendirilen bir operanın ne olduğunu ben anlayamakıvancını yaşarken bundım. Hangi dönemdi, hangi yöreye aitları da dikkate almamız, eğitimcilerin ti, yapıt hangi zaman dilimine getirildikkatini çekmemiz gerekir. mişti, bilemedim. Yapıtı, her zamanki yürekliliğiyle, Bütün sanatçıların gayretlerini kutMehmet Ergüven sahneye koymuş. lamalıyız ama Kleopatra rolündeki Zira ülkemizde sahnelenen bu beşinOtilya İpek’i özellikle kutlamak isteci Handel operasının dördünü de daha önce o sahnelemiş. Bu bilgiyi onun rim. Bir de her zamanki gibi opera orla yapılan bir söyleşide, kurumun kata kestramızı ve şef Paolo Villa’yı alkışlamalıyız. loğunda okudum. Keşke yaratıcı kad BÜNYAMİN AYGÜN’DEN SANAL SERGİ Fotoğraflarla ‘Emek ve İnsan’ Kültür Servisi Bünyamin Aygün’ün “Emek ve İnsan” konulu sanal fotoğraf sergisi yenilenen www.borusan.com’da izlenebilecek. Yıllık ortalama 400 bin ziyaretçi sayısına ulaşan sitesini “gerçeklik” kavramı üzerine kurgulayan Borusan, insan, sanayi ve güç kavramları etrafında kendini olabildiğince yalın bir biçimde yansıtmayı hedefliyor. www.borusan.com adresinden ulaşılan sitenin ana sayfasında Borusan Holding’in çalışanları, üretim gücü ve değerleri; tanınmış gazeteci ve fotoğrafçı Bünyamin Aygün’ün vizöründen yansıyor. Aygün’ün “Emek ve İnsan” konulu sanal fotoğraf sergisi yenilenen web sitesinde ziyaretçilerle buluşuyor. Borusan’ın yeni sitesinde canlı akışa sahip bir Twitter modülü de bulunuyor. GRUP YORUM’DAN BAĞIMSIZ TÜRKİYE KONSERİ ‘İnsanca ve özgürce yaşamak istiyoruz’ Kültür Servisi Grup Yorum, “Bağımsız bir Türkiye” için 13 Nisan’da Bakırköy Bağımsızlık Meydanı’nda konser verecek. “İnsanca ve özgürce yaşamak istiyoruz” diyen Grup Yorum, konserle ilgili olarak yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Konseri, bağımsız Türkiye umutlarımızı büyütmek, ete kemiğe büründürmek için yapıyoruz. Biliyoruz çok zorlu bir yol bu; acı dolu, cefalı ama bir o kadar da onurlu. Yaşamak sadece gıda almak, nefes alıp verebilmek değildir. Bu şekilde sadece bir canlı olabiliriz ama biz insanız ve insani tüm güzel değerlerimizle, duygularımızla yaşamak istiyoruz bu topraklarda. Ama bunları da çalıyorlar işte bizden. İzin vermeyeceğiz buna, işte bunun için yapıyoruz bu konserleri. Bağımsız bir ülke bizler için hayal değil. Çocuklarımız ve geleceğimiz için üretmek, kazanmak hayal değil. Birken binler, binken milyonlar olabileceğimizi gördük. Her yaştan, her milliyetten, her inançtan hepimizin sorunu ortak! Çözüm de ortak. Çözüm; istemek ve yapmakta. İstiyoruz ve yapacağız.” İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kitap, Ege yolculuğuna hazırlanıyor. Bu yıl yaklaşık 390 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek 19. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda, dokuz gün süresince söyleşi, panel, şiir dinletileri ve çocuk etkinlikleriyle yaklaşık 100 etkinlik gerçekleştirilecek. Onur konuğunun Feyza Hepçilingirler’in olacağı İzmir Kitap Fuarı, 1927 Nisan tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda okurlarla buluşacak. İzmir’de kitap hazırlığı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle