07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK kendi portresini çizdi. Tabii 12 yıldır izlenen karakter yapısıyla bilinen RTE’deki söylediği bu değişikliklerin, hatta 12 yıl çizdiği portreyi yadsıyan bu açıklamaların ne kadarı kabul görür, inandırıcı olabilir, önümüzdeki günlerin tartışma konuları... Açıkça söylemedi ama ilk defa Çankaya’ya çıkacağını, orada nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını kalın çizgileriyle pekâlâ uzun uzadıya duyumsattı. Öyle örnek anlatımlar söyledi ki, yukarıda yalnız AKP’nin cumhurbaşkanı olacağı kaygısını adeta yalanlamak istiyor. Daha aday bile olmadan, ama 2014 2021 arasında 7 yıl, belki ikinci bir kez cumhurbaşkanı olarak muhalefete zeytindalı uzattı. Şu cümlesi bu kanıyı kanıtlıyor: “9 yılda birbirimize kenetlenerek ...yapıcı muhalefet üreterek hep birlikte 2023 için çalışarak...bu ülkeyi çok daha yüksek hedeflerle buluşturabiliriz...” Bu yaklaşım ve önerisinden sonra, bu konuda vaadini açıklaması için, “muhalefetten balkon konuşması yapmasını” istedi.. Bugüne dek parti başkanı olarak aksini savunduğu görüşü, Çankaya’da milleti kucaklayan bir cumhurbaşkanı olarak “Biz artık muhalefetin (de) Türkiye’yi kucaklamasını bekliyoruz” dedi. HHH Sırtında yumurta küfesi yok ya... Nasıl AKP 81 vilayette, coğrafi bölgede varsa... “Muhalefetin de artık böyle bir hedef peşinde koşmasını... Türkiye’yi kucaklayacak bir siyaseti devreye almasını” (hayret!) ilk kez ama Çankaya eşiğinde, “samimiyetle arzuladığını” söyledi. Bir yandan da şaşırtıcı nitelikte, yıllardır markası kendisine ait, ülkeyi bir baştan öteki başa saran ve sarsan gerilim siyasetini inkâr ediverdi: “Gerilim siyasetini ben başlatmadım” demez mi? Sonra aynen sakın ola hayret etmeyin, şaşırmayın söyleyen RTE bakın şu söylediklerine: “Gerilim siyaseti belli zamanlarda üç beş oy getirse de ya da belli bir oy oranını muhafaza etse de orta vadede hiç kimseye yarar sağlamaz.” HHH Tabii sorsan tecahülü arifaneden gelerek, ama “canım ben bugün, dün gibi olsun demedim” diyecek, oysa nasıl bir TBMM özlemi içinde olduğunu da bir vesile nasıl açıklayıverdi: “TBMM’nin açılışının artık 100. yılına yaklaşırken iktidarıyla, muhalefetiyle, medyasıyla, sivil toplum örgütleriyle bizim artık ilk Meclis ruhunu bu topraklarda yeniden egemen kılmamız bir zarurettir.” 23 Nisan 1920’de her vilayetten mebusların Ankara’da ilk Meclis’in çatısı altında bir araya geldiklerini kaydeden RTE, Cumhuriyet kurulalı beri, “Meclislerde sanki yok imiş gibi” o Meclis’te “Alevi de vardı Sünni de vardı” diyor. Yalnız kendi parti grubuna baksın yeterli olacak, ama ilk Meclis’in ruhu ve bünyesine aykırı parlamentolar varmış, bugüne kadar sıraladığı öğelerin aksi yaşanmış gibi, o Meclis’te, “Türk de Kürt de vardı” diyor. Hayır ona yetmiyor bu sapmalar, geçmiş özleminin bire bir aynısını kılık kıyafette de eskisi gibi olmasına hasret kimi benzeyişler aramak! Şükürler olsun ki Mustafa Kemal’in bu konudaki devrimleri sayesinde RTE’nin özlem duygularını yansıtan şu görüntüler artık yaşanmıyor: “O Meclis’te” diyor, “fesli de vardı, sakallı da vardı, şalvarlı da vardı. Hiç kimse yek diğerinin inancına, mezhebine, etnik aidiyetine, geldiği şehre, kılık kıyafetine fikrine, meşrebine hoşgörüsüzlük ile bakmıyor.” Acaba bugün insanlar arasında sıraladığı öğelerde ayırım yapan siyasetin kimin eseri olduğunu, bir kez olsun bu konuları tartışmak amacıyla aynaya baktı mı RTE?.. Şimdi Çankaya’ya çıkmaya hazırlandığı şu günlerde çıkıyor sahneye... ... Evet bu sıraladığı öğeleri adeta neden bugünde olmasın diye ilk Meclis’i örnek göstererek açıklıyor. HHH RTE vaat ettiklerini konuşmasının sonunda açıkladığı şu temel olasılıkla şöyle özetledi: “... Bu kutlu yolda Türkiye’de bizimle yürüyen, yürümek isteyen herkese, ‘Çankaya’nın kapıları da, saflarımız da, yüreğimiz de açıktır” dedi ve… temel kural ve koşulları içeren Çankaya manifestosunu şu cümleyle bağladı: “... Kucaklayarak, birleştirerek, kardeşliği her alanda egemen kılarak inşallah 2023’ü ‘hep birlikte’ inşa edeceğiz!..” Yerseniz rafta (yalancı) dolma var! Ömeroğlu Başdenetçilik kurumunun dikkate alınmadığını belirtti FIRAT KOZOK Kararlarımız uygulanmıyor Savcı Öz’le ilişkimi kestim 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının hemen ardından savcı Zekeriya Öz ile görüşmesi ve ardından TBMM Başkanı Çiçek tarafından hakkında başlatılan incelemenin sonucunun sorulması üzerine Ömeroğlu, şöyle konuştu: “Evladımız gibi bir arkadaştı. Ailece görüştüğüm bir arkadaşım. 17 Aralık operasyonunu, kendisi ile görüştüm ve fikir alışverişi yaptım. Başbakan’a elçilik yapmak gibi ne görevim var ne konumum buna müsait. İddia yanlıştır. 28 Aralık’ta oldu bu olay, insanlar tutuklanmış, bir hukukçu olarak ‘açılmış soruşturmayı kapat’ demem herhalde dünyanın sonu gelmiştir. Herhalde o dönemde arkadaşımızın psikolojisi normal değildi.” GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, kurumun aldığı tavsiye kararlarının 2013’te yalnızca yüzde 20’sinin, bu yıl ise yüzde 14’ünün kamu kurumları tarafından uygulandığını söyledi. Ömeroğlu, Gezi Direnişi sürecini kastederek “İçişleri Bakanlığı’na tavsiyelerde bulunduk. İçişleri bakanımızın haberi var mıdır, kendisine sunumu yapıldı mı bundan da şüpheliyim” dedi. Kurumun yetkilerinin sınırlı olmasından yakınan Ömeroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından savcı Zekeriya Öz ile görüşmek için Bursa’ya gönderildiği iddiaları konusunda da Öz ile görüştüğünü belirtti. Ömeroğlu, bu görüşmeyle Erdoğan’a elçi lik yapmak gibi bir görevinin olmadığını belirtirken “Evladım gibiydi” dediği Zekeriya Öz ile bundan sonra görüşmeyeceğini söyledi. Özellikle toplumsal olaylarda “Ombudsman bu olaya neden el koymadı, neden Kamu Denetçiliği bununla ilgilenmiyor” gibi eleştirilerin yöneltildiğine dikkat çeken Ömeroğlu, herhangi bir konuda şikâyet olmadan harekete geçemediklerini söy ledi. Ömeroğlu, ayrıca yasaların anayasaya aykırı olduğu yönündeki saptamalarını Anayasa Mahkemesi’ne götürme yetkisi ve ombudsmanlara dokunulmazlık hakkı verilmesi gibi bazı taleplerinin de olduğunu da sözlerine ekledi. Ömeroğlu, ayrıca kamu denetçiliği isminin yerine ombudsmanlık isminin kullanılmasını istediklerini söyledi. Ömeroğlu, 2014 yılı itibarıyla toplam 99 karar verdiklerini, 27 tavsiyede bulunduklarını, 58 şikâyeti reddettiklerini söyledi. n çok MEB şikâyet edildi Kamu Başdenetçiliği Kurumu 2013 faaliyet raporuna göre, kuruma gelen en fazla şikâyet, MEB ile ilgili oldu. Başvuruların yüzde 12.5’i MEB, yüzde 11.1’i Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlğı, yüzde 5.7’si üniversiteler, yüzde 4.8’i Maliye Bakanlığı’nı içeriyor. E Balyoz ve Ergenekon savcıları için soruşturma talebinin reddine itiraz edildi ‘Hukuku sistemli katlettiler’ İstanbul Haber Servisi Emekli Orgeneral Çetin Doğan ve gazeteci Tuncay Özkan, Balyoz ve Ergenekon davasına bakan hâkimler hakkında “hukuka aykırı karar ve uygulamaları” nedeniyle soruşturma açılması taleplerini reddeden Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) itiraz etti. Balyoz’da 20 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, HSYK’ye sunduğu dilekçesinde kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken, üye hâkimler Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özanlı hakkında soruşturma açılma açılması talebinin reddedildiğini anımsattı. Ersöz, hâkimleri, “maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayacak sanıklar lehine delilleri toplamamaları” gerekçesiyle şikâyet ettiğini belirterek şöyle devam etti: “Bunların başında iddianamede sözde darbe planı savını önlediği ileri sürülen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi taleplerinin reddi gelmektedir. Dijital dokümanların sahteliğiyle ilgili olarak manipülasyon tespitlerinin göz ardı edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasının reddedilmesi bir başka hukuka aykırılıktır. Bu konularda Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamaları Önleme Çalışma Grubu tarafından ‘Özgürlük Hakkı ve Adil Yargılanma Hakkı’nın ihlal edildiğine hükmedilmiştir.” Tuncay Özkan da kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve üyeleri hakkında soruşturma açılması talebinin HSYK tarafından reddine itiraz ederek hâkimler hakkında “sistematik” hukuka aykırı uygulamalar gerçekleştirdikleri gerekçesiyle soruşturma talep etti. Silivri’de özgürlük nöbeti İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında cezaevinde bulunan askerlerin yakınları ile Ergenekon davasından mart ayında tahliye edilen sanıklar İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gazeteci Tuncay Özkan, emekli tuğgeneral Veli Küçük, çok sayıda İşçi Partili dün Silivri Cezaevi yakınında kurulan çadırda “özgürlük nöbeti” tuttu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Orduya kumpas kuruldu” sözlerinin üzerinden 110 gün geçmesine karşın Balyoz davası hükümlülerinin hâlâ özgürlüğüne kavuşmadıklarına dikkat çekmek için düzenlenen etkinlik, Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında özel yetkili mahkemeler karşı kurulan nöbet çadırında gerçekleştirildi. Asker yakınlarının kurduğu Vardiya Bizde Platformu,, İP, ADD forumları, Cumhuriyet Kadınları Derneğii ve Milli Merkez Silivri üyeleri de etkinliğe destek verdi. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek “Bugünlerde F Örgütü’nün üzerine yürümek için o duvarları yıkıyoruz” diye konuştu. Tuncay Özkan ise “Sizlerin direnci olmasaydı biz dışarı çıkamazdık” dedi. fiilen başladı. İktidar partisi öncelikle Abdullah GülTayyip Erdoğan rekabetinin sonucunu bekliyor. İktidar pastası yeterince büyük olduğu, değişik yöntemlerle suni havuzlar da oluşturulduğu için iktidar koalisyonu içinde çatlak olması zor. Yakın geçmişe kadar Gül’e BM katında yeni bir misyon aranıyordu. Ancak böyle bir olasılığın çok düşük olduğu görülüyor. Kaldı ki Gül’ün de aktif siyaseti özlediği ortada! Başbakan Köşk’e çıkmayı doğal bir hak gördüğü için kendince bunun ötesini tasarlıyor. Köşk’e daha geniş yetkilerle nasıl çıkılır, parti hâkimiyeti nasıl elde tutulur, kafasında bu hesaplar var. Son aylarda suni olarak yükselttiği “paralel” tartışması da bütün bu hesaplara paralel ilerliyor. Başbakan cemaat kadrolarını etkisizleştirip tabanını da kendisine mahkum hale getirmeyi hedefliyor. Başbakan’ın bütün milletvekillerinden Köşk için üç aday istemesi şöyle yorumlanabilir; üç kişiden birinin kendisi olacağı aşikâr. Öteki iki isim yoğunluklu olarak öne çıkarsa onların da etkisizleştirilmesi ve mümkünse biçilmesi şart. Çünkü Başbakan’ın kendi gücünü zorlayacak parti içi bir isme tahammülü yok. HHH Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu 10 Ağustos’ta yapılacak. Bu seçimde hiçbir aday yüzde 50’nin üzerine çıkamazsa 24 Ağustos’ta ikinci tur yapılacak. AKP işi birinci turda bitirip riske girmek istemiyor. Çünkü Türkiye’yi öylesine gerdiler ki, karşıt olarak ürettikleri yüzde 50’den pay almaları kolay değil. Eğer İmralı’yı MİTolojik yasalarla yanlarına çekebilirlerse belki! MHP’de ise yerel seçimlerde elde edilen başarının ardından yeni bir heves öne çıkmış görünüyor. Genel kabul görecek bir adayla ilk turda ikinci olma olasılığını zorluyorlar. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinde MHP’nin kolaylaştırıcı rolü önemli olmuştu. 2007’de Meclis’teki oylama krizinin ardından yapılan erken genel seçimlerde Meclis’e giren MHP, parlamentoda yapılan oylamada yer alarak 367 zorunluluğunun aşılmasını sağlamıştı. MHP’nin bu kez kendisini daha güçlü hissettiği görülüyor. HHH CHP’nin MHP cephesinde yapılan hesapları gözardı etmemesi gerekiyor. Seçim sonuçları gösteriyor ki, pek çok ilde MHP seçmeniyle CHP seçmeni iki partinin güçlü olduğu yerler hesabı yaptı. Özellikle orta büyüklükteki sağ oy oranının yüksek olduğu illerde CHP seçmeni MHP adaylarına oy verdi. Başta üç büyük il olmak üzere kimi yerlerde de tersi görüldü. Bu geçişken durum CHP’nin aday belirlemede öncelikle ilk turda AKP’yi zorlayacak oy alma kapasitesine sahip, ikinci turda da tüm Türkiye’ye hitap etme gücünde olan bir adayla yarışa katılması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri görünen takvime göre 2015 Haziranı’nda yapılacak genel seçimler için de önemli bir gösterge niteliği taşıyor. AKP genel seçimlere rakipsiz girmenin yolunun Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda bitirmekten geçtiğini düşünüyor. Bu tablo üç partinin hesaplarını sık sık değiştirmesine neden olacak hassas dengeler içeriyor. Görünen o ki, partideki hesap Çankaya’ya uymayacak! 74. yılı kutlanan Köy Enstitülerinin kapatılmasının ilerlemenin önünü kestiği belirtildi Aydınlanma devrimi yarım kaldı KAYHAN AYHAN HAZAL OCAK karalama kampanyaları sonucu kapatıldı. Köy Enstitüsü kökenli eğitimciler, “Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, Türkiye Aydınlanma devrimini tamamlardı. UNESCO, Köy Enstitü modelini Batı’ya önerdi, Türkiye kapattı”dediler. Kastamonu Tire Göl Köy Öğretmen Okulu Vakfı Başkanı eğitimci yazar Ahmet Kahveci, Köy Enstitülerini kapatanların 90’lı yıllarda pişman olduklarını belirterek “Batı’dakiler bu sistemi Türkiye’den aldı. UNESCO, Türkiye’deki sistemi Batı’ya önerdi” diye konuştu. Kahveci, Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, “Feodalizm bitirilecekti. Bugün tarım da çağdaş olacaktı, hayvancılık da. Köyden kente göç engellediğinde insanlar bugünkü sıkıntılarını yaşamayacaktı” diye konuştu. Kastamonu Göl Köy İlköğretmen Okulu’ndan emekli eğitimci Nizamettin Çetinkaya da “Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, Türkiye bugün kalkınmış ülkeler arasında olurdu” dedi. Köy Enstitülerinin kuruluşun 74. yılı çeşitli yurt genelinde etkinliklerle kutlanıyor. l Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği bugün saat 17.00’de Beyoğlu Yüksek Ticaretliler Lokali’nde, Köy Enstitüsü mezunlarının katılacağı bir etkinlik düzenleyecek. Yazar Yusuf Ziya Bahadınlı ve yazareleştirmen Sadık Albayrak’ın söyleşi gerçekleştireceği etkinlikte, Köy Enstitüsü mezunlarının şiir dinletisi ve türkü şöleni de olacak. l Kartal Belediyesi de saat 20.00’de Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde Metin Gökyokuş’un moderatörlüğünde Gürşen Kafkas, Mustafa Mutlu ve avukat Celal Ülgen’in konuşmacı olarak katılacağı “Köy Enstitüleri devam etseydi” konulu bir panel düzenleyecek. l İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde saat 15.00’te başlayacak törende gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu, Aylin Nazlı Aka, Merdan Yanardağ ve Prof. Dr. Yakup Kepenek konuşacak. Denizli’deki Kelleci Kardeşler Toplantı Salonu’nda saat 18.30’da başlayacak etkinlikte de, gazetemiz Ege Temsilcisi Serdar Kızık’la yazar Hidayet Karakuş katılımcılarla söyleşecek. Dış Haberler Servisi Kanada’da Calgary Üniversitesi’nde okuyan 5 öğrenci dün uğradıkları bıçaklı saldırı sonucu yaşamlarını yitirdi. Ders döneminin sona ermesini kutlamak amacıyla düzenledikleri ev partisinde bir araya gelen 20 öğrenciden 5’ini öldürdüğü suçlamasıyla gözaltına alınan, babası 33 yıllık polis 22 yaşındaki Matthew de Grood’un 1. dereceden adam öldürmekle yargılanacağı belirtiliyor. Ev partisi katliama dönüştü Açıldığında köylerde yaşayan nüfusun yüzde 80’inini oluşturan halkın üretime dönük eğitimini sağlamak amacıyla kurulan Köy Enstitüleri bugün 74 yaşında. 17 Nisan 1940’ta çıkarılan yasayla Türkiye’nin 21 ilinde kurulan Köy Enstitüleri, 1954’te Anadolu’nun Aydınlanması’nı istemeyen çevrelerin yoğun baskısı sonucu “buralarda komünist yetiştiriliyor” n Haber Merkezi Diyarbakır’da 10 11 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek “Demokratik İslam Kongresi” için oluşturulan çağrıcılar grubu, Türkçe, Kürtçe ve Arapça yaptıkları açıklamada, duyarlı çevreleri birlikte çalışmaya davet etti. Çağrıcılar grubu adına yapılan açıklamayı yazar İhsan Eliaçık Türkçe, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Kadri Yıldırım Kürtçe, din âlimi Mehmet Demirtaş Arapça okudu. İhsan Eliaçık “Yeni bir Ortadoğu’nun inşası için İslami birikimimizin bize ne söylediğini birlikte keşfetmek istiyoruz” dedi. n İstanbul Haber Servisi Gaziantep’te görevi başında bir hasta yakını tarafından öldürülen Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ersin Arslan, ölümünün ikinci yıldönümünde, sağlık örgütleri tarafından yurt genelinde “Sağlıkta Şiddete Hayır! Dr. Ersin Arslan’ı Unutmayacağız” temasıyla anılacak. Etkinlikler kapsamında İstanbul Tabip Odası da bugün 12.45’te Süreyyapaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti protesto edecek. 3 dilde kongre çağrısı Doktor Ersin Arslan anılıyor Özgür nesiller yetişecekti MEHMET MENEKŞE AMASYA (Cumhuriyet) Türk eğitim sisteminin en verimli olduğu döneme yetiştirdiği öğrencilerle damga vuran Köy Enstitülerinin 74. kuruluş yıldönümünde konuşan enstitülü öğretmenler “AKP hükümeti enstitüleri kapatan zihniyetten daha geri” dedi. Köy Enstitülerinin Atatürk ve Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda özgür düşünen, üreten, sorgulayan ve tam bağımsızlıktan yana “iş içinde iş eğitimi” ilkesiyle iyi yurttaş yetiştirmeyi amaçlayarak birçok öğrenci yetiştirdi. Kapatıldığı 1954 yılına kadar 1308 kadın ve 15 bin 943 erkek toplam 17 bin 251 köy öğretmeni kazandırdı. Enstitülü öğretmenlerden Vahit Pehlivantürk Köy Enstitülerinin devam etmesi durumunda Türkiye’nin çağdaş uygarlık seviyesine çıkacağını ve şu an bulunduğu durumda olmayacağının altını çizdi. 3 kişiye 205 biner lira Kayseri’de silahlı saldırı n ANKARA (AA) Şans Topu’nda 5+1 bilen 3 kişi, 205 bin 941’er lira kazandı. Numaraların 2, 20, 22, 31, 33 ve artı 14 olarak belirlendiği çekilişte 5 bilenler 3 bin 861’er, 4+1 bilenler 332’şer, 4 bilenler 29’ar, 3+1 bilenler 17.75’er, 3 bilenler 3.40’ar, 2+1 bilenler 5.10’ar, 1+1 bilenler ise 2.85’er lira ikramiye alacak. n KAYSERİ (DHA) Melikgazi ilçesinde Mustafa Esen, otomobiliyle seyrederken kimliği belirlenemeyen kişi veya kişilerin tabancalı saldırısına uğradı. Başına iki kurşun isabet eden Esen, hayatını kaybetti. Saldırganlar olay yerinden kiralık otomobille kaçtı. Polis ekipleri, sözkonusu otomobili olay yerinden uzak bir noktada terk edilmiş olarak buldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle