29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK toplumsal gerginliğin önemli ölçüde geride kaldığının umut edildiği bir sırada, AKP grubunda Başbakan RTE, öyle bir konuşma yaptın ki... ... ne tas değişmiş ne de hamam. Kafa aynı kafa!.. Anladık ki RTE’nin başarıya ulaşmak için kullandığı gıda; toplumda ve siyasal alanda gerginliği olabildiğince diri tutmak, muhalefet partileri liderlerine, örneğin MHP lideri Bahçeli’ye yakıştırdığı gibi, terbiye sınırlarını çoktan aşan, ağzından salyalar aktığını söyleyerek sözüm ona eleştiri hakkını kullanmak! HHH RTE, 30 Mart’ta halkın kendisine Çankaya vizesi verdiğine ve Çankaya’ya çıkmak için artık önünde hiçbir engel, bir pürüz kalmadığına inanıyor. Grupta karşısına çıkması olası herkese hodri meydan dedi. Aday olup karşıma çıksınlar da boylarının ölçüsünü alsınlar demeye getirdi. Bu çıkışta acaba A. Gül’ün de payı var mı?.. Oysa Cumhurbaşkanı, Çankaya sorununun henüz oldubittiye bağlanmadığını söylüyor... Hem de RTE’nin gruptaki o imalı söylemlerinin yine bağıra çağıra, hatta tehdit edercesine kullandığı ifadelerin TV’lerde yayımlanmasından hemen sonra.... Adeta RTE’ye, öyle Çankaya konusunun sonuca bağlandığı hevesine kapılma der gibi: “... Benim ne düşündüğüm ne söyleyeceğim önemli olacak” dedi. Bu cümleden çıkan anlam Cumhurbaşkanı’nın henüz RTE’nin Çankaya aşkını tatmin edecek kesin bir kararı olmadığını ve... ... RTE’ye bugüne kadar Çankaya sorunu, daha sonraki olası gelişmeler ve yetkileri konusunda düşündüklerini ve adaylığını onayladığını söylemediğini açıklıyor... Örneğin, başkanlık sistemini getirerek Çankaya’dan hükümeti de partiyi de, kısacası devletin yargı dahil bütün kurumlarını avucunun içine almasına karşı olduğunu anımsatmadı RTE’ye. Şayet Gül, partinin ve hükümetin başına geçerse başta başkanlık sistemi ve bu olmayacağına göre, Çankaya’dan hükümeti, partiyi yönetmek gibi bir düzen kurmasına karşı olduğunu ve olacağını RTE’ye açık seçik söylemedi bugüne dek ama... ... Mayıs ayı içindeki ikili konuşmasında inandığı bu gerçekleri RTE’ye söyleyecek elbette... Zira gerçek şu: Cumhurbaşkanının devlet yönetiminde kimi yetkileri var ama sorumlu değil. Başbakan ise hem yetkili hem de sorumlu! HHH Bu ikilem nasıl aşılabilir. Ancak RTE’nin mevcut anayasanın tanıdığı yetkileri sindirerek Köşk’te, maaile yaşamayı sindirmesine bağlı. Ammmaa, artık karakterini, ihtiraslarını, benden başka bu ülkeyi her açıdan yönetecek yok diyen kafa yapısıyla bu koşulları kabullenmesini beklemek, abesle iştigal etmekle eşdeğer! HHH A. Gül, Devlet Bahçeli’nin önceki gün MHP grubunda şu söylediklerini RTE’ye anımsatmayacak, yinelemeyecektir kuşkusuz... Bahçeli dedi ki: “Twitter’ı engelleyenlerden, YouTube’u kapatandan, özgürlükleri budayandan, hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçileri kollayanlardan, villalara balya balya dolar yığandan, evdeki paraları sıfırlayandan, TSK’ye kumpas kurandan, T.C.’yi silenden, milliyetçiliği ayaklar altına alandan ... cumhurbaşkanı olmaz!” Ne var ki, adım gibi biliyorum; RTE hükümetinin yarattığı bu tabloya karşın, AKP yönetimi ve Meclis grubu, “olur, bal gibi olur” diyecek! Şayet, RTE’nin tek başına yönetim ihtirası bugünkü anayasaya karşın engellenemeyecek olursa… Bu ülkenin, hukukun, yargının, medyanın başına gelecekleri hesaplayın gayrı! HHH Grup konuşması bir intikam mesajı gibi. İlk kez bir Başbakan; bir olayın suçladığı sorumlularını yakalamaktan aciz olduğunu açıklayarak.... ... tabii paralel yapıdan (cemaatten) suçlu sorumlu gördüklerinin yakalanmasını sağlamak için “muhbir vatandaşları” göreve çağırdı: “Halkımıza çağrı yapıyorum, elinizdeki bilgileri lütfen bizimle paylaşın!” dedi... Nasıl Başbakan ama... O para doğrulandı MUSTAFA ÇAKIR Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu TÜRGEV’e yurtdışından bağış netleşti GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na (TÜRGEV) yurtdışından 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları para geldiği iddiası resmen doğrulandı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç vakfa yurtiçinden 29 milyon lira, yurtdışından ise 99 milyon 999 bin 990 ABD doları bağış ve yardım yapıldığını bildirdi. TÜRGEV’in 2013 yılı gelir gider beyannamesi henüz Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne sunulmadı. Vakfın 2012 bütçesine göre ise gelirleri 156 milyon lirayken giderler sadece 16 milyon lira! Gelir ile gider arasındaki farkın büyüklüğü ise dikkat çekti. Başbakan Yardımcısı Arınç, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın TÜRGEV’e bağış yapan gerçek veya tüzelkişilere ilişkin soru önergesini Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden gelen bilgiler doğrultusunda yanıtladı. Arınç, vakıflara yapılan yurtdışı yardımların 27 Şubat 2008 tarihinden önce İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı tarafından izlendiğine dikkat çekti. Bu tarihten sonra ise yardımlar Vakıflar Ya TAHRAN (DHA) 17 Aralık’ta gündeme gelen İran asıllı işadamı Rıza Sarraf’ın İran’daki ortağı olan ve hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle tutuklanan işadamı Babek Zencani’nin, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu İran dışındaki bağlantılarını anlattığı öne sürüldü. İranlı milletvekili Muhammed Ali Purmuhtar, Zencani’nin Türkiye, Malezya ve Tacikistan’daki bağlantılarının kimliklerini söylediğini öne sürdü. Purmuhtar, şöyle konuştu: “Zencani işbirliğinde bulundu ve Türkiye, Malezya ve Tacikistan’daki bağlantılarını açıkladı. Söylediği bağlantılarla irtibata geçip yurtdışındaki mal varlığı konusunda yeni bilgilere ulaştık.” Devleti dolandırmak suçlamalarıyla 30 Aralık’ta tutuklanan Zencani’nin İran devletine 2 milyar Avro’nun üzerinde borcu bulunuyor. Zencani ‘anlattı’ iddiası sası kapsamına alındı. Yanıta göre yardımlar her yılın ilk altı ayı içerisinde doldurularak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne teslim edilmesi zorunlu olan “yıllık beyanname” ile izleniyor. TÜRGEV’e yapılan yardımlar hakkında bilgi veren Arınç, “Kurumsal kayıtlarda yapılan incelemede; eski kısa adı İSEGEV olan TÜRGEV’e 27 Şubat 2008 tarihinden sonra muhtelif gerçek ve tüzelkişilerce yapılan yurtiçi bağış ve yardımlar 29 milyon 666 bin 533 TL, yurtdışı bağış ve yardımlar 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları’dır” dedi. Arınç, Baydar’ın bağış yapan gerçek veya tüzelkişilerin kimler olduğu sorusuna ise yanıt vermedi. Başbakan Yardımcısı bu yanıtı ile TÜRGEV’e yurtdışından gelen 99 milyon 999 bin 990 ABD Doları yardımı Büyük fark var da resmen kabul etmiş oldu. Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun TÜRGEV’e ilişkin önergesine de yine “kısmen” yanıt verdi. TÜRGEV’in Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişlerince denetlendiğini belirten Arınç, vakfın 2013 yılı beyannamesinin ise henüz kuruma intikal etmediğini belirtti. Beyanname verme süresinin her yılın ilk altı ayı olduğuna dikkat çekildi. Bu durumda bu süre henüz dolmadı. Yanıta göre, TÜRGEV’in 2012 yılı bütçesi gelir toplamı 156 milyon 789 bin 614 lira. Gider toplamı ise sadece 16 milyon 379 bin 410 lira. Arınç, TÜRGEV ile ilgili 20082012 yılları üzerinden yapılan incelemede, son 5 yılda sosyal hizmetler alanında toplam 15 milyon 663 bin 602 lira harcama yapıldığının gözlendiğini bildirdi. Bu arada TÜRGEV’in gelir ve gi derleri arasındaki büyük fark da dikkat çekti. CHP sözcüsü Haluk Koç şubat ayında yaptığı açıklamada, TÜRGEV’e yurtdışından gelen paralarla ilgili şunları söylemişti: “Günün biri, tarih 26 Nisan 2012 Vakıflar Bankası’ndaki Necmettin Bilal Erdoğan’ın hesabına Royal Protocol isimli bir kaynaktan, muhtemelen Ortadoğu veya Suudi kaynaklı bir yapı. Buradan 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları havale ediliyor 5 dakika içinde. Vakıfbank’a bu havalenin geliş tarihi 26 Nisan 2012. IBAN numarasını da veriyorum; TR 2200 0150 0158 0480 1323 9675. Tarihleri ve IBAN’ları da mevcut. Ne karşılığında Bilal Erdoğan’ın önce kendi hesabına, sonra TÜRGEV vakfına 5 dakika içinde aktarılmıştır? CHP’nin iddiaları TİB’e telekulak uyarısı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Türkiye genelinde MİT ve Emniyet’in yaptığı istihbari dinlemelere karar vermesi için HSYK tarafından yetkilendirilen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hayrettin Türe’nin alınan dinleme kararlarını uygulayan TİB’e dikkat çekici bir talimat verdiği ortaya çıktı. Başkan Türe, TİB’e gönderdiği yazıda, dinlenmesine karar verilen kişi ile telefon numarası aidiyet bağı yoksa evrakın geri gönderilmesini istedi. Yani, hakkında dinleme kararı verilen kişinin gerçekten o telefonu kullanıp kullanmadığı bu yolla ortaya çıkacak. Bu talimatın kod isimlerle başka kişilerin dinlenmesi olayını engellemeyi amaçladığı belirtildi. Ergenekon soruşturması sürecinde Adalet Bakanlığı müfettişlerinin 14 Ekim 2008’de İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden aldığı 50 hâkim ve savcıyı dinleme kararında Türe’nin adı da yer alıyordu. Yasadışı dinleme mağduru olan Türe’nin yakın çevresine, “Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Artık bu kişi terör örgütü üyesidir denilerek usulsüz dinleme yapılamayacak. Somut gerekçe yoksa dinleme kararı verilmeyecek” dediği öğrenildi. BTK tarafından alınan ve tüm sabit telefon görüşmelerinin TİB ile paylaşılmasını öngören karar için Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi. Danıştay’a kararın durdurulması için dava açan Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak nihai kararın da bu yönde çıkmasını beklediklerini belirterek “Basında 1 milyon kişinin dinlendiği haberlerini okuduk. Her görüşme TİB ile paylaşılırsa bu rakamda dinleme gerçekleşmesi de normal olur. Bazı telekom şirketleri de karar çıktıktan sonra tüm görüşmeleri TİB ile paylaştı ‘Neden bunu istiyorsun’ deme cesaretini göstermedi” diye konuştu. BTK’ye mahkeme onayı olan görüşmelerin TİB’e gönderilmesi modelini önerdiklerini belirten Arıak BTK’den ekim ayında “belirli numaralara ilişkin dinleme yapılması sırasında karşılaşılan teknik sorunların giderilmesini sağlamak amacıyla” bu kararın alındığı cevabının geldiğini belirtti. Arıak “Ancak sadece mahkemeden onay alınan görüşmelerin TİB’e aktarılması teknik olarak mümkün. Mahkeme onaylı görüşmeler de tüm görüşmelerin binde birini oluşturmaz” dedi. Yargıç Türe’nin ‘Dinlenen kişi ile telefon numarası arasında aidiyet bağı yoksa evrakı geri gönderin’ talimatı ortaya çıktı Namlular çevrildi Suriye’ye Bu üç yeri almak AKP açısından tam başarı olarak değerlendiriliyordu. Bugün İzmir’deki sonuçları sütuna yatıralım... 30 ilçeden 22’sini CHP, 6’sını AKP, 2’sini MHP kazandı. Büyükşehir zaferi ile birlikte değerlendirildiğinde CHP’nin İzmir’i 41 kazandığı söylenebilir. Deyim yerindeyse, yediği golü rakipleri atmamıştır, kendisi kendi kalesine atmıştır. İzmirli seçmen CHP’ye ağırlıklı olarak destek vermiş, ama çok ciddi uyarılarda da bulunmuştur. Ankara’daki bürokrasi bilgisi olarak da paylaşmak gerekirse özellikle Ulaştırma Bakanlığı’nın bütün olanakları İzmir için seferber edildi. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi İzmir’de de CHP seçime siyasi bir rakipten çok devletle girdi. AKP, bu olanakları kullanmanın yanında CHP’ye karşı sağın tüm küçük partilerini kendi potası içinde eritti. AKP’nin tek başına iktidara geldiği günlerden başlayarak merkez sağdaki partilerin yüzde 34’lük dilimlerle de olsa özünü koruduğu İzmir’de artık CHP’nin karşısında başlıca güç olarak iktidar partisi var. Bu gerçekleri not edip kenara koyduktan sonra CHP’nin durumuna geçelim... HHH Aday belirleme sürecinde CHP içindeki en büyük sancı İzmir’de yaşandı. İzmir’de seçimi kazanma olasılığının yüksekliği aday belirlemeye esnek bakışı beraberinde getirdi. Yeniden aday yapılmayacak belediye başkanlarının bu bilgiyi başkasından değil partinin yöneticilerinden duyması gerekirdi; bu şık olmadı. Buna karşılık aday gösterilmemeyi kabul etmeyen başkanların anında başka bir partiden adaylığa girişmesi hiç şık olmadı. 6 ilçe tamamen bu nedenle kaybedildi. Örneğin Aliağa’da 2004’te de sırf bu nedenle seçim kaybedildiği halde, aynı tablo bir kez daha yaşandı. Yine Kınık’ta da mevcut başkanın aday gösterilmemesiyle başlayan bölünmüşlük o kadar netti ki, sonuçta AKP aradan sıyrıldı. Seçimin kazanıldığı, başarı grafiğinin de yükseldiği yerlerde ise ortak özellik; adayla parti örgütünün barışık olmasıydı. Bunun başlıca tipik örneği Karşıyaka ve Tire’de hissediliyordu. Bayındır’da da uzun yıllar sonra ilk kez CHP’nin kazanmasında bu faktörün büyük payı vardı. HHH Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve hemen ardından da genel seçimler olduğu için İzmir’in sağlıklı analizi ve herkesin yapılması gerekenlerde birleşmesi büyük önem taşıyor. İzmirli seçmen CHP’ye öncelikle Cumhuriyet değerlerine bağlılığı nedeniyle oy veriyor. Bunun yanında çağdaş, gelişmiş bir kentte yaşamak istiyor. CHP’nin kendi içinde istikrarlı bir bütünlük olmasını, ayrışma olursa bunu affetmeyeceğini söylüyor. CHP’nin bütünleştirici rolünü yerine getirecek başkanları ayrıca ödüllendireceğini anımsatıyor. Sadece AKP karşıtlığının CHP’yi daha fazla büyütmeyeceği ortaya çıkıyor. Buna karşılık AKP’nin, İzmir’de de varlığını artırma yolunda önemli bir mesafe aldığı görülüyor. İzmir’in insan potansiyeli dikkate alındığında, CHP çok daha yüksek oranda oy alabilecekken yukarıda sıraladıklarımızın da arasında olduğu bir dizi nedenle bu tablo ortaya çıktı. Önümüzdeki günlerde İzmir’in tüm potansiyelini bir araya getirecek çalışmalar yapmak genel seçimlerde başarıyı getirecektir. Aklın yolu eksik ve yanlışları görüp önlemini almak ve yinelememektir. Yürekten inancım; İzmir’in Cumhuriyetin ve demokrasinin kalesi olmaya devam edeceği yönündedir. B irbirine yaklaşık 200 metre mesafede bulunan Mardin’in Nusaybin ilçesi ile Suriye’nin Kamışlı kentleri arasında yapılan güvenlik duvarından sonra, sınır hattının diğer taraflarında yaklaşık 2 ay önce başlanan mevzi kazma işi tamamlandı. Kazısı tamamlanan mevzilere tanklar yerleştirildiği görüldü. Tanklı mevzilerin yanına ise askeri nöbet kulübeleri kuruldu. Öte yandan sınır hattı boyunca çok sayıda tank, Kobra tipi zırhlı ve üzerinde küçük füzelerin bulunduğu araçların, sınırdaki karakollara konuşlandırıldığı görüldü. Tankların ve küçük füzelerin, yönü Suriye’ye doğrultulmuş olarak bekletildikleri görüldü. Bazı karakollarda askerlerin muhtemel bir olaya müdahale için hazır kıta bekletildiği öğrenildi. (DHA) ‘Bağımsız Kürt devleti yolda’ Haber Merkezi ErbilBağdat ilişkilerinde yaşanan sorunları Sky News televizyonunun Arapça servisine değerlendiren Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, “Bağımsız Kürt devleti yolda” dedi. Erbil ile Bağdat hükümetleri arasında yaşanan bütçe krizi ve petrol taşımacılığından kaynaklanan sorunları değerlendiren Barzani, “Kürdistan bölgesi ile Irak arasındaki ilişki konfederalizme doğru gidiyor” saptamasını yaptı. “Konfederalizmden bir sonraki adımın da bağımsız Kürt devleti olacağını” söyleyen Barzani’nin açıklaması, siyasi gözlemciler tarafından Erbil ile Bağdat arasındaki sorunun derinleştiği biçiminde değerlendirildi. Kürdistan bölgesi ile Irak merkezi hükümeti arasında kamu çalışanları ile peşmergelerin maaşlarının kesilmesi ve Türkiye üzerinden yapılan petrol sevkıyatındaki anlaşmazlık nedeniyle kriz yaşanmıştı. Erbil ile Bağdat arasında birçok görüşme yapılmasına rağmen sorunlar çözülebilmiş değil. FEHMİ KORU’DAN TAPE YORUMU: Arslan’ın itirazı reddedildi n İstanbul Haber Servisi Ergenekon davası kapsamında tahliye edilen Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan’ın tutukluluğa itirazı reddedildi. Arslan, uzun tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi ile 10 Mart 2014’te tahliye edilmiş, savcılığın itirazı ile yeniden tutuklanmıştı. n BOLU (Cumhuriyet) HSYK’nin kararı ile Bolu’ya savcı olarak atanan Zekeriya Öz görevine başladı. Önceki gün Gölcük Tabiat Parkı’na giden Öz, Twitter’da, “Dünyanın en güzel yerlerinden Bolu Gölcük” yazarak çektiği fotoğrafı paylaştı. Öz, adliyedeki odasına geçerken, meslektaşları ziyaret ederek hayırlı olsun dileğinde bulundu. n GAZİANTEP (Cumhuriyet) İç karışıklıktan kaçarak Gaziantep Nizip’e yerleşen ve kamplar dışında kalan Suriyelilerin kayıt altına alınması için AFAD tarafından mobil koordinasyon merkezi kuruldu. Nizip Kaymakamı Yaşar Karadeniz, “Kamplar dışında kalan ve Nizip’e gelen yaklaşık 20 bin Suriyeli misafirimiz bulunuyor” dedi. Dinlemeler ABD kaynaklı Haber Merkezi Star gazetesi yazarı Fehmi Koru, tapelerin ve ses kayıtlarının ABD’nin dinlemeleri ile elde edildiğini ileri sürdü. Koru, şunları söyledi: “Snowden açıkladı: ABD tüm dünyayı dinlemiş. Merkel’in dinlendiğini biliyoruz mesela. Brezilya Cumhurbaşkanı’nı dinlemişler. Bizde kimlerin dinlendiğini bilmiyoruz. O ülkenin hangisi olduğunu bilmiyoruz. Ben o ülkenin Türkiye olduğuna inanıyorum. Tapelerin, ses kayıtlarının yerli olmadığını savunuyordum. Amerikalıların dinlediği kanaatindeyim.” Zekeriya Öz, göreve başladı Van’da olaylı gece: 2 kişi öldü YUSUF ZİYA CANSEVER VAN Van’da önceki gece eski milletvekili Mustafa Bayram’ın evine ve bir akrabasına düzenlenen silahlı saldırılarda 2 kişi öldü. Kentteki ilk saldırı İpekyolu ilçesi Karşıyaka Mahallesi Zilan Sokak’ta 19.00’da meydana geldi. Bayram’ın akrabası olan 60 yaşındaki Esat Gencer evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Hastaneye kaldırılan Gencer kurtarılamadı. Bir saat sonra aynı kişiler olduğu tahmin edilen saldırganlar bu kez de Bayram’ın Edremit ilçesinde bulunan konağına yöneldi. Siyah bir araçla kapıya gelen saldırganlar kapı önündeki korumaları uzun namlulu silahlarla yayılım ateşine tuttu. Çıkan çatışmada yaralanan korumalardan Mehmet Çartı yaşamını yitirdi. Bayram’ın, hakkındaki açılan davalar nedeniyle yurtdışında yaşadığı belirtildi. Yazıcıoğlu’nun ölümünde yeni iddia KAYSERİ (Cumhuriyet) BBP Genel Başkan Yardımcısı Selami Ekici, Kurucu Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili, “Eğer o gün İsmail Güneş’in çene kırığı gündeme taşınsaydı olayın suikast olduğu ortaya çıkardı. Çene kırığı olan bir insan konuşamaz. Güneş’in çenesi daha sonra kırıldı” dedi. Ekici, MYK üyesi Kemal Yavuz ve Yazıcıoğlu’nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu, Melikşah Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde konferansa katıldı. Ekici, 2009’da Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasına ilişkin gazeteci İsmail Güneş’in çenesinin kırıldığını, helikopterin koltuğunu alarak kurtulmaya çalışıldığı yönünde haberlerin yapıldığını belirterek, “Ben İsmail Güneş’in otopsisini gördüm. Bacakları kırılmıştı ve sadece deri tutuyordu bacaklarını. Bu durumda kayalık bir ortamda uzaklaşması mümkün değil. Güneş olaydan 2 veya 3 gün sonra bulunmuştu ve karlar altındaydı. Koltuk ise karların üzerindeydi. Operasyona katılan er, koltuğun daha sonra konulduğunu söyledi. Kazanın ardından BBP Genel Merkezi tarafından Almanya’da bir kaza kırım heyetinin Türkiye’ye getirildiğini söyleyen Ekici, bu heyetin olay yerine götürülmek istenmediğini, tehditler nedeniyle raporun hazırlatılmadığını öne sürdü. ‘Suriyeliler kayıt altında’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle