29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER CANAN COŞKUN 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarının Taksim Meydanı’nda devam eden inşaatlardaki “çukur” gerekçe gösterilerek yasaklandığı 1 Mayıs 2013’te, Mecidiyeköy, Şişli ve çeşitli yerlerde toplandığı iddia edilen 33 kişi, izinsiz toplantı ve gösteri yaptıkları iddiasıyla ilk kez hâkim karşısına çıktı. Sanıkların birçoğu dağılmak üzereyken darp edilerek gözaltına alındıklarını ifade ederken, bir grup polisin Mecidiyeköy’den Şişli yönünü yaya trafiğine kapattığını belirten sanık Celal Şalış, “Yasağın ne zaman biteceğini sorduğumda 1 Mayıs bitene kadar süreceğini söylediler. Ben de tepkimi göstermek üzere 1 Mayıs bitene kadar orada duracağımı söyledim” dedi. İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 13 tutuksuz sanık ile sanık avukatları katıldı. Duruşmada konuşan sanık Celal Şalış, iş görüşmesine giderken Mecidiyeköy’de polisin attığı gazın otobüsün içine dolduğunu ve insanların perişan olduğunu belirterek “Otobüsten indiğimde polis barikatı ile karşılaştım. Yayaların geçmesine izin vermiyorlardı. Halaya katıldım. Sonra da polisler hiçbir ikazda bulunmadan su sıktılar” diye konuştu. Yüzde 70 oranında engelli olduğunu belirten sanık Salih Sur, olaylara ve gösterilere katılmadığını kaydederek “O gün eve giderken ortalık karıştı. Polis de beni gözaltına aldı. Ben tek başımaydım. Polislere engelli kartımı da gösterdim” dedi. Çalıştığı yerin çok yakınında gözaltına alındığını anlatan sanık Erhan Ön ise, “Olay günü işyerime gidiyordum. Kalabalık grup ile polis arasında kargaşa vardı. Onların dağılmasını kenarda beklerken polis beni de alıp götürdü” ifadelerini kullandı. 1 Mayıs kutlamalarına hakkı olduğu için gittiğine dikkat çeken sanık Meltem Servi de, “Olaylar sırasında yaralanan arkadaşlar olmuştu. DİSK tarafından sağlık görevlisi olarak çalışıyordum. Daha sonra gittiğim kafeden çıkarken polisler gelip bizi yakaladı. 1 Mayıs bir insanlık hakkıdır. Asıl suç işleyen Başbakan ve hükümettir. Burada kutlamaların yapılmasını engelleyen bir yasa yoktur. Polisler hiçbir ikazda bulunmadan TOMA’larla su ve gaz sıkıp plastik mermi kullandılar. Ceza verilecek olursa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isterim ancak ayakkabı kutuları içinde paralar çıkarken bizim cezamızın ertelenip ertelenmeyeceğinin sorulmasını yadırgıyorum” diye konuştu. Şişli’deki bir alışveriş merkezine kahvaltı etmek için gittiğini aktaran sanık Ufuk Özden ise “Belediye otobüsündeydim. Şoför Şişli’ye girmeyeceğini, olaylar olduğunu söyleyince indim. Ara sokaktan giderken polis gözaltına aldı” dedi. 7 1 Mayıs davasında ifade veren sanıklardan Celal Şalış: 1 Mayıs l 1 Mayıs nedeniyle İstanbul’a çevre illerden çok sayıda polis ve TOMA takviyesi yapılmıştı. Taksim’e çıkan yollar ablukaya alınmıştı. Polise, yasak ne zaman bitecek diye sordum... 77 Milyon muyuz? Başbakan seçim tatili biten TBMM’de salı günü yaptığı grup konuşmasında “AKP’nin 77 milyonu kucakladığı” iddiasını bir kez daha dile getirdi. Ancak konuşmasının birçok bölümünde yinelediği öncekilere benzer suçlamalar şu soruyu bir kez daha gündeme düşürdü. “Türkiye’nin nüfusu kaç kişi?” Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2013’ten 2014’e devreden nüfusumuz 76 milyon 667 bin 864 kişi. Yani kucaklananlar yuvarlak hesap 77 milyon. Öyle ama Başbakan aynı konuşmada kucakladıklarını ileri sürdüğü bazı kişi ve gruplar için şunları da söylemeden edemedi: “... Muhalefet partilerinin hainlerle yaptığı işbirliğini, hainlere nasıl taşeronluk yaptıklarını asla unutmayacağız. ‘Eğer bir balkon konuşması yapılacaksa buyursun bunu CHP yapsın, MHP yapsın, BDP yapsın. Çıksınlar balkondan özür dilesinler. Ahlakdışı siyasetleriyle nasıl kaybettiklerini izah etsinler.” 30 Mart seçiminde yalnızca oy kullanma hakkı olanlardan siyasal partilere verilen oyları dikkate alsak bile, Başbakan’ın suçlayarak bir kenara koyduklarını ve 18 yaş altındakileri de eklersek nüfusumuzun en az 150 milyon dolayında olması gerekiyor. Olmadığına göre iktidarın iyi niyetini (!) varın siz hesap edin. HHH Sürekli gerginlik ve öfke siyasetinin daha çok oy alma ve kişisel çıkarlarını koruma konusunda yararlı olduğu bir kez daha görüldü. Ama bu yöntemin ülkede yaratıp yaygınlaştırdığı kavram karmaşası ve kızgınlıkların da, Kılıçdaroğlu’na yönelik yumruklu saldırının nedeni olduğu da ortaya çıktı. Üstelik saldırganın Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi olması, durumun çok tehlikeli bir aşamaya getirildiğinin de göstergesini oluşturdu. Akılları başa toplamanın tam zamanıdır. Böyle geldi ama böyle giderse ülkeye yazık olur. HHH Nuh Mete Yüksel, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin en çok tartışılan cumhuriyet savcısıydı. Özellikle 2001 yılında hazırladığı “Fethullah Gülen Örgütü İddianamesi” aralarında bugünkü AKP’lilerin de yer aldığı dinci kesimleri büyük ölçüde ayaklandırmıştı. İddianamenin, laikliğe aykırı eylem ve girişimlerle ilgili bölümü yapılan yasa değişiklikleri ile artık bir anlam taşımıyor. Yüksel, cemaatin 2000’lerin başındaki yapılanmasını şöyle özetliyor: “Fethullah Gülen grubu, yurt sathında yaygın 88 vakıf, 20 dernek, 128 özel okul, 218 şirket 129 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdunun yanı sıra kimi İngilizce olmak üzere 17 yayın organı, ortalama 250 bin tirajlı gazete, TV istasyonu, ulusal düzeyde yayın yapan 2 radyo istasyonu, faizsiz finans kurumu, bir sigorta şirketini denetimi altında bulundurmaktadır.” Bugün gelinen durumun sayılara nasıl yansıdığını kesin olarak bilmiyoruz. Ama bugüne, AKP iktidarının katkıları ile geldiği biliniyor. 17 Aralık’ta öküz ölüp de ortaklık bozulmasaydı şüphesiz daha da büyüyecekti. Engelliye de gözaltı bitene kadar dedi ‘Sen çok kaşındın’ 1 Mayıs kutlamaları için Mecidiyeköy’e gittiğini anlatan sanık Züleyha Yördem de “Orada halaya katıldım. Bir süre sonra TOMA’lar su sıkmaya başladı. Herhangi bir dağılma uyarısı yapılmadı. Sıkılan su nedeniyle biri yere düşmüştü. Onu yerden kaldırmak için eğildiğimde, halaydan itibaren bizim görüntülerimizi çeken sivil giyimli biri ‘Sen çok kaşındın’ diyerek söyleyerek beni karakola götürdü” dedi. Sanık Sinan Yıldız, Şişli’deki bir kafenin bahçesinde kahvaltı yaparken polislerin kafeye su sıktığını anlatarak, “Biz de içeri kaçtık. Polis gelip içeriden gözaltına aldı” dedi. Sanık avukatlarından Pınar Akbina, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun anayasaya aykırı olduğunu ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne itiraz davası açılmasını talep etti. Mahkeme, ifadesi alınmayan sanıkların zorla getirilmelerine ve 2911 sayılı yasanın anayasaya aykırı olup olmadığının değerlendirilmesine karar vererek, duruşmayı 18 Haziran’a erteledi. polise mukavemet! KOCAELİ (Cumhuriyet) Gezi Parkı eylemlerinin ardından İzmit’te merdiven boyama eylemi yapan gençlere önce “çevreyi kirlettikleri” iddiasıyla dava açıldı ve beraat ettiler. Merdivenleri rengârenk boyayan 6 üniversiteliye bu kez de “polise mukavemette bulundukları” iddiasıyla dava açıldı. İzmit’te bazı semtlerde bir grup genç, merdivenleri gökkuşağı renklerine boyadı. Daha çok, çirkin görünümlü merdiven basamaklarını seçen ve rengârenk boyayan gençlere herhangi bir müdahalede bulunulmazken ertesi gün de zabıta ekipleri bu merdivenleri gri renge boyamış, bu durum defalarca tekrarlanmıştı. Polisin yaptığı tespitler sonucu merdivenleri boyadıkları belirlenen ve çoğunluğu üniversiteli olan 6 genç hakkında “çevreyi kirlettikleri” gerekçesiyle açılan davada, gençler beraat etti. Beraatın ardından aynı gençler hakkında yeni bir dava açıldı. 20 Mayıs’ta Kocaeli 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak duruşmada, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istenen gençlerin, “Görevli polis memurlarına karşı görevlerini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve şiddet kullanmakla” suçlandığı belirtildi. Gençlerin avukatı yaptığı açıklamada, itham edilen suçun karşılığının bulunmadığını söyledi. Boyayarak Öğretmen ve öğrenciler hakkında soruşturma Berkin’i anmak suç EMRE DÖKER İZMİR AKP, Berkin Elvan’ı anan öğretmenler ve öğrenciler üzerindeki baskısını her geçen gün artırarak sürdürüyor. İzmir Tire’de, Berkin Elvan’ın cenaze töreni olduğu gün okula “Berkin Elvan” kokartıyla gelen üç öğretmen hakkında soruşturma açıldı. Çanakkale’de de 18 Mart Üniversitesi öğrencilerinden 35’i hakkında, Elvan’ı anma etkinliklerine katıldıkları gerekçesiyle il Emniyet müdürlüğü soruşturma başlattı. Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Bahri Akkan, yaşanan baskıları şöyle sıraladı: l Eğitim Sen Tire temsilcimiz ve üyelerimiz soruşturma sağanağına tutuldu. Berkin Elvan kokartı takan 3 öğretmenimiz hakkında soruşturma açılmıştır. l Kiraz İğdeli Ortaokulu’nda sendikamıza ait panoya İlçe Milli Eğitim Müdürü müdahale etmiştir. l Karabağlar Naci Şensoy Anadolu Lisesi’nde Berkin Elvan’ın ölümü üzerine okul bahçesinde oturan öğrencileri sakinleştirmeye çalışan üyemize, sahte şikâyetlerle soruşturma açılmış ve öğrencilerin ifadesi alınarak öğretmenler aleyhine ifadeye, muhbirliğe zorlanmışlardır. l Konak Gazi Ortaokulu’nda stajyer öğretmenlerle ilgili sınavda komisyon tarafından stajyer öğretmenler baskı ve tehditle yandaş sendikaya üye yapılmaya çalışılmış, olmayanlar tehdit edilmiştir. l İlçe milli eğitim müdürlükleri torba yasayla ilgili okul müdür ve müdür yardımcılarını arayıp yandaş sendikaya üye olmazlarsa idareci olarak görevlendirilmeyecekleri söylenilerek açık açık tehdit etmektedir. l Berkin eylemleri nedeniyle gözaltına alınanların bir bölümüne 356 lira trafiği engelleme cezası kesilmiştir. Kampusta plastik mermi! İstanbul Haber Servisi Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde karşıt görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. Kavgaya müdahale eden polisin plastik mermi kullanmasına öğrenciler tepki gösterdi. Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampusu’nda dün karşıt görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. Tekme tokat kavga eden öğrenciler, birbirlerine sandalye fırlattı. Araya giren çevik kuvvet, tarafları ayırmaya çalıştı. İki grup arasında set oluşturan polis, kavgayı ayırmak için plastik mermi kullandı. Polisin müdahalesine öğrenciler tepki gösterdi. Öte yandan, kavga nedeniyle sınavların yapılamadığı belirtildi. Memura Gezi gözdağı n Palalının avukatının savunması: İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası’nın (BES) Gezi Direnişi sırasında aldığı grev kararına uyan 7 memur hakkında “memuriyetten çıkarma talebiyle” İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı’nca disiplin soruşturması başlatıldı. BES Genel Başkanı Ahmet Kesik, tüm hukuk yollarını kullanarak direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. BES Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada da şöyle denildi: “Adalet Komisyonu Başkanlığı’nın özellikle BES üyelerine yönelik yanlı tutumu ve daha önceki grev ve iş bırakmalar nedeniyle adeta tehdit içeren yazıları UYAP sistem dahilinde tüm birim amirlerinin ekranlarına gönderilmiş, ‘İş bırakma eylemlerine katılanlar ve bildirmeyen birim amirleri hakkında soruşturma başlatılacaktır’ denilmiştir. Bu yazı TBMM’ye taşınmış, İzmir Barosu Başkanlığı tarafından ilgili komisyon başkanı hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. KESK üyelerinin adliye içinde maruz kaldıkları mobbing en üst seviyeye çıkmıştır. Panolarımız sürekli kontrol edilmekte, kendilerine ters gelen afiş ve bildirilerimiz panolardan kaldırılmaktadır.” Hak ihlallerini İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması, Gezi olayları sırasında kolluk görevlileri tarafından şiddete uğrayan, biber gazına maruz kalması nedeniyle sağlık sorunu yaşayan, okullarındaişyerlerinde haklarında işlem yapılan, ceza alan, gözaltına alınan ve çıplak aramaya maruz kalan tüm yurttaşları yaşadıklarını beyan etmeye çağırdı. Yurttaşların 1213 Nisan tarihlerinde Eskişehir, Hatay, İstanbul, İzmir ve Kocaeli’de barolarla belirlenen meslek odalarına şikâyetlerini iletmeleri istendi. Toplanan başvurularla yaşanılan hak ihlallerinin soruşturulması istenecek. bildirin İsteseydi öldürebilirdi CANAN COŞKUN Gezi Parkı eylemlerinde yurttaşlara elindeki palayla saldıran Sabri Çelebi hakkında “kasten yaralama” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından açılan 2 ayrı dava birleştirildi. İstanbul 53. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Çelebi’nin avukatı Turan Öner, müvekkilinin işyerinin teröristler tarafından yakıldığını savunarak “Müvekkilimin öldürme kastı bulunmamaktadır. Günah keçisine dönüştürülmüştür. İsteseydi öldürebilirdi” dedi. Müşteki avukatlarından Efkan Bolaç ise “Terörist kimdir? Bize göre de pala ile saldıran teröristtir” dedi. “Palalı” saldırgan Çelebi hakkında Ender Ergün isimli yurttaşı yaraladığı suçlamasıyla kamu davası açılmıştı. Aynı mahkemede aynı gerekçeyle Çelebi hakkında Seyfettin Efe ve Kaan Polat’ın müşteki olduğu başka bir dava daha görülüyordu. Gezi eylemleri sırasında Sabri Çelebi tarafından palayla yaralanan Ender Ergün, Çelebi’nin palayı sallarken “öldürürüm sizi” dediğine dikkat çekerek “Polisler, Sabri Çelebi’nin sırtını sıvazladı. Sonra serbest bıraktılar. Çelebi, serbest bırakıldıktan sonra başka bir göstericinin üzerine saldırdı” dedi. Hâkim, tutuklama ve adli kontrol taleplerini reddederek duruşmayı 16 Eylül’e erteledi. içinde tecrit İstanbul Haber Servisi Çağdas Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi ile TAYAD, F tipi hapishanelerinde havalandırmalara kamera takılmasını ve avukat görüş odalarının cam kabin yapılmasını “tecrit içinde tecrit” olarak değerlendirdi. Ortak basın toplantısında konuşan ÇHD İstanbul Şubesi Cezaevi İzleme Komisyonu üyesi avukat Güray Dağ, hapishanelerde tutsaklara tecrit uygulamasının yalnızca mimari değil, aynı zamanda psikolojik bir baskı olduğunu, 24 saat kamerayla izlenmelerinin de özel hayatın gizliliğine aykırı bir uygulama olduğunu kaydetti. Dağ, “Siyasal iktidar bir bakıma röntgencilik yapıyor. Avukat görüş odalarının cam kabin yapılması da savunma hakkına ve avukatlık mahremiyetine saldırıdır” dedi. F tipinde tecrit
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle