03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Evlat acısı bitirdi l Emniyet’te gördüğü işkence sonucu intihar eden oğlunun acısına dayanamayan anne yaşamına son verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – İstanbul’da dört yıl önce esrar satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alınıp Emniyet’te çırılçıplak soyulan, onur kırıcı aramadan geçirilen ve işkence gördükten sonra serbest bırakılan, ancak yeniden ifadeye çağrılınca intihar eden 28 yaşındaki mimar Onur Yaser Can’ın Ankara’da oturan annesi Hatice Can, oğlunun ölümüne daha fazla dayanamadı. Adaletsizliklere karşı bu süreçte direnen Hatice Can, pazar günü Dikmen’deki evinin 7. katından atlayarak yaşamına son verdi. ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can, henüz 28 yaşındaydı. l Onur Yaser Can, bir arkadaşına başından geçenleri şöyle ifade etmişti: “Çırılçıplak soyuldum. Duvara yaslanmamı söylediler. Öksürtüldüm, bir süre çömeltilerek bekletildim. Ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi, tokatlandım, sözlü olarak aşağılandım. Polislerden biri beni telefonla Emniyet’e çağırdı ve önceki ifademden farklı bir ifade imzalattılar. Muhbirlik yapmam söylendi.” Yaser’in ölümünden sonra Ankara’da yaşayan annesi Hatice ve babası Mevlüt Can, sorumlu polislerin yargılanıp cezalandırılması için hukuk mücadelesi başlattı. Suç duyuruları üzerine soruşturma başlatan dönemin savcısı Muammer Akkaş, dört polis hakkında işkenceden takipsizlik kararı verip yalnızca ifade tutanaklarında oynama yapan iki polis hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan dava açtı. Ancak iki polis, 2.5 yıl hapis cezası alıp, kurtuldu. Seçim Sonucu Ne Olur? Bugünlerde herkes seçim tahmini soruyor. Onlara verdiğim cevabı burada özetleyeyim: “1989 seçimlerinin 25. yıldönümü, şanına yaraşır bir şekilde kutlanabilir.” HHH Ne olmuştu 1989’da? Yüzde 45’le seçimi kazanan Turgut Özal, tek başına iktidardı. Üç büyük şehrin belediyesi, Anavatan Partisi’ndeydi. Türkiye Kemal Horzum’un tahliyesini ve bankalar krizini konuşuyordu. Yerel seçim, genel seçim kadar önem kazanmıştı, çünkü mart ayında yapılacak yerel seçimin hemen ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktı. Kendisine yönelik suikasttan sonra popülaritesi artan Başbakan Özal, Cumhurbaşkanı olmak istiyordu. Ailesiyle birlikte ülkeyi “hanedan” gibi yönetiyor, yolsuzluk söylentilerine rağmen seçime çantada keklik gözüyle bakıyordu. Son yerel seçimde yüzde 41.5 oy almıştı. CHP’de Erdal İnönü meydanları dalgalandırmakta güçlük çekiyordu. İstanbul’u Bedrettin Dalan gibi bir efsane yönetiyordu. Karşısına CHP, Nurettin Sözen adında, pek kimsenin tanımadığı bir tıp profesörü koymuştu. Anketlerde Dalan, açık ara önde görünüyordu. Özal, yerel seçimde üç büyük şehri alıp oylarını artırarak Köşk’e çıkmanın hayalini kuruyordu. Sonuç ne oldu? Büyük bir bozgun... HHH ANAP’ın oyu yüzde 21.8’e indi. DYP ile başa baş noktaya geldi. SHP, yüzde 28.7’ye yükseldi. İstanbul’daki kamuoyu yoklamalarında yüzde 50’leri aşmış görünen Dalan, yüzde 26’da kaldı. Prof. Sözen, yüzde 36’yı buldu. ANAP, Ankara’da Altınsoy, İzmir’de Özfatura ile kaybetti. Üç büyük kent, SHP’nin eline geçti. Dönemin Adalet Bakanı’nın tabiriyle söylersek, “ANAP’ın üzerinden bir silindir geçti.” Bir sonraki genel seçimde de ANAP iktidarı kaybetti, devrildi gitti. Bugün adını bile hatırlayan yok. HHH Aradan 25 yıl geçti. Bu mart yine yerel seçim var. Yine başımızda o yerel seçimi çantada keklik sayan ve Köşk’e çıkma hesapları yapan bir başbakan var. Yine yolsuzluk ve hanedan söylentileri alıp yürümüş durumda... Yine iktidar partisinin alacağı oy ve 3 şehrin sonucu, Türkiye’nin kaderini belirleyecek durumda... Ve yine iktidardaki partiyi, ummadığı boyutta bir bozgun bekliyor. İşte seçim tahminim... Anadolu Ajansı yolsuzluklarla ilgili sözleri sansürledi Arınç’a makas ANKARA Katıldığı televizyon programında Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarına ilişkin konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis Başkanlığı’nın ardından satın aldığı evin öyküsünü anlatırken “İnşaat halindeyken bir eve girdik. Elimdekiler evin yarısını bile ödemeye yetmedi, ayda 7 bin lira ödemek suretiyle kredi çektim. Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz derler. Yine bir laf daha var, ‘Fakirler zenginlerden şu kadar yıl önce cennete gidecek’ derler. Yani zenginin işi zor. Hele helalinden değilse çok zor” dedi. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın uçağıyla umreye gitmesi konusunda önce “Bir şey diyemeyeceğim” diyen, ardından da “Mahcubiyetle cevap veremedim” ifadelerini kullanan Arınç, bir ayette “Müminler mallarıyla ve evlatlarıyla imtihan olunurlar” denildiğini belirterek “Bu kolay bir imtihan değildir. Allah bizi çocuklarımızla, malımız ve servetimizle imtihan etmesin” dedi. Ancak tüm bu ifadeler, Arınç’ın konuşmasını noktası, virgülüne kadar haberleştiren Anadolu Ajansı’nın 5 gazete sayfası boyutundaki haberlerinde yer bulamadı. okul taksiti kamulaştırma İş takibi FIRAT KOZOK kurtuldular 2.5 yılla Polisler l Sarraf’ın uçağıyla umre Arınç, önceki gece CNN Türk’te yayımlanan Ankara Günlüğü programında gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Programda Arınç’a Zafer Çağlayan’ın, Rıza Sarraf’ın uçağıyla umreye gitmesini nasıl değerlendirdiği de soruldu. Bu soru üzerine önce “Bir şey diyemeyeceğim” diyen Arınç, daha sonra “Yani o kişi o işadamıyla gitmeseydi bunlar gazetelerde çıkmazdı” diye ekledi ve şunları söyledi: “Yani diyelim sayın bakan başka bir işadamının uçağıyla umreye gitmiş olsaydı bundan hiçbirimizin haberi olmazdı. Ve bunun etik olup olmadığını tartışmazdık. Ama hakkında bir iddia var ve birtakım alışverişler olduğu söyleniyorsa, en azından kolundaki saatle veya oğlunun para ilişkisiyle, onun uçağıyla ayrıca günübirlik umreye gidip gitmemesini siz tabii olarak sorarsınız, ben de maalesef mahcubiyetle buna cevap veremedim.” Ala, Kalın ve Tivnikli’ye ait olduğu öne sürülen yeni ses kaydı Haber Merkezi “Haramzadeler” adlı Twitter hesabından bir ses kaydı daha sızdırıldı. Dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Başbakan’ın danışmanı İbrahim Kalın ve Kuveyt Türk Bankası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdullah Tivnikli’ye ait olduğu öne sürülen ses kaydında, rüşvet olarak okul taksiti ödetildiği öne sürülüyor. Ses kaydında, Tivnikli’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığı farklı bir şirket için Başbakanlık Müsteşarlığı’nda bulunan bir dosyayı bizzat Başbakan’ın danışmanı İbrahim Kalın’ın takip ettiği iddia ediliyor. Ses kaydında; Kalın, Tivnikli’ye “Bu sizin yolladığınız bir iki şey vardı, birisi acil demiştiniz. Onu arkadaşlar fotoğrafını çekip ya da PFD olarak gönderebilir mi” diye soruyor. Tivnikli’ye ait olduğu öne sürülen ses ise “Tamam tamam hemen” diye yanıtlıyor. Önceki görüşmeyle ilgili konu hakkında, İbrahim Kalın’ın Abdullah Tivnikli’ye, “Alantek onaylandı” diye mesaj gönderdiği öne sürülüyor. Tivnikli’nin Ala’ya “rüzgâr projeleri” için acil kamulaştırma kararı gerektiğini anlattığı öne sürülüyor. “Evet evet. Tamam yapalım dedik” diye yanıt verdiği iddia edilen Efkan Ala’ya Tivnikli, “Tamam, Allah razı olsun. Önümüzdeki günlerde çıkar değil mi?” diye soruyor, Ala da “Çıkar tabii tabii” diye yanıtlıyor. Erdoğan ile eski Adalet Bakanı’nın görüşmesi yayımlandı Şimdi de yargıya müdahale iddiası Haber Merkezi Sosyal medya üzerinden açılan “BAŞÇALAN” hesabı üzerinden yayınlanan son ses kaydında, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le görüşen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Sermaye Piyasa Kurulu’nun (SPK) suç duyurusu üzerine Aydın Doğan aleyhine açılan davaya müdahale etmeye çalıştığı öne sürüldü. Görüşmede, Ergin’in davaya bakan hakimin “Alevi” olduğunu vurgulaması dikkat çekti. Hükümetcemaat arasındaki kavga sonrası gündem belirleyen ses kayıtlarına bir yenisi eklendi. Twitter üzerinde açılan “BAŞÇALAN” hesabından dün akşam saatlerinde Başbakan Erdoğan ve eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği öne sürülen bir telefon görüşmesi tapesine yer verildi. 3 ayrı telefon görüşmesine ait olduğu anlaşılan tapelerde, ilk konuşmada Erdoğan, Sadullah Ergin’e Aydın Doğan aleyhine SPK kanununa muhalefet suçundan açılan davanın duruşma tarihini hatırlatıyor ve takipçisi olmasını istiyor. Davanın beraatla sonuçlanmasının ardından tekrar Sadullah Ergin’i arayan Başbakan Erdoğan, SPK’nin şokta olduğunu ve davanın nasıl beraatla sonuçlandığını sorguluyor. Sadullah Ergin’e ait olduğu öne sürülen ses ise davanın hâkimi Abuzer Kaya’nın “Alevi” olduğunu hatırlatarak, “Orda münferit bir hakim geleceğini buna adamıştır. O şekilde bir yaklaşım sergiliyordur. Olumsuz birisi olduğunu da söylediler” diye konuşuyor. Erdoğan görüşmenin devamında itiraz üzerinde dosyanın gideceği Yargıtay Ceza Kurulu’nda nasıl bir sonuç alınabileceğini sorguluyor. Ergin ceza kurullarının yapısının kendileri tarafından değiştirildiğini hatırlatıyor ve avukatlıktan gelen 2 bin kişinin sisteme aktarıldığını vurguluyor. Hürriyet ve Doğan Gazetecilik SPK’nin suç duyurusu üzerine yurtdışındaki offshore şirketleri üzerinden gerçekleştirerek Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet ettiği iddiasıyla açılan davada beraat etmişti. Beraat kararını ise İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Abuzer Kaya vermişti. çok konuşulacak cinsten. İddiaya göre Başbakanlık’taki dosyaların ‘Kaydırsak takip sürecinde İbrahim Kalın’ın kızının okul taksitini ödeyebilmek için Abdullah Tivnikli’den para istediği öne sürülüyor. Kalın’ın, “Hayırlı ’ iyi olur cumalar abi. Benim kızın okul taksiti var. 10 bin 400 TL. Himmetinizi Sızdırılan ses kaydı içinde yer verilen cep telefonu mesajları ise beklerim” mesajını gönderdiği öne sürülüyor. Tivnikli’nin de bu mesaja “İnşallah. Ne zaman İstanbul’a geliyorsunuz” diye yanıt verdiği iddia ediliyor, söz konusu paranın da İstanbul’a gelince “halledileceği” öne sürülüyor. Kalın’ın üniversitenin güz döneminde Tivnikli’ye bir kez daha aynı mesajı attığı belirtiliyor. Telefon mesajlarının ardından İbrahim Kalın’ı arayan Abdullah Tivnikli, söz konusu paranın SETA Vakfı bütçesinden gösterilmesinin bir sorun yaratıp yaratmayacağını soruyor. Önce konuyu anlamayan Kalın’ın, daha sonra “Ya onu aslında oradan kaydırsak iyi olur ya” dediği öne sürülüyor. l Başbakan Erdoğan çağrı yapmıştı EMİNE KAPLAN l 7 parça haberde tek kelime yok Ancak Arınç’ın, ağzından çıktığı anda gerek sosyal medyada, gerekse internet medyasında geniş yankı bulan bu görüşleri, kendisine bağlı olan Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberlerde yer bulmadı. Ajans, programla ilgili bir rekora imza atarak, abonelerine tam 7 parça haber geçti. Yaklaşık bir ifadeyle geçilen bu haberlerin toplam uzunluğu bir gazetenin 5 tam sayfasını (47 bin karakter) dolduracak uzunluktaydı. Ancak buna rağmen Arınç’ın çarpıcı ifadelerinin haberlerde yer bulmaması “Ajans, Arınç’ı sansürleri” yorumlarına neden oldu. Arınç’a programda yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan işadamı Sarraf ile bakan çocuklarının tahliye edilmesini nasıl değerlendirdiği de soruldu. Arınç, bu konuda da “Ama dışarıdan baktığım zaman çıplak gözle, haklarında bu kadar çok şey konuşulan birtakım görüntülerle de herkeste bir algı meydana getirilmiş bir olay hakkında da böyle bir tahliye kararı herkesi sevindirmiş midir, herkesi memnun etmiş midir derseniz, ben ‘hayır’ deme noktasındayım” ifadelerini kullandı. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gülen okullarıyla ilgili açıklamaları üzerine AKP’li milletvekilleri, çocuklarının okullarını değiştiriyor. Bazı milletvekillerinin 17 Aralık operasyonu sonrasında, bazılarının da Erdoğan’ın geçen haftalarda gerçekleştirdiği kahvaltılı toplantıda yaptığı özel uyarı üzerine çocuklarını cemaat okullarından alarak başka özel ya da devlet okuluna verdiği öğrenildi. Başbakan Erdoğan, Muğla’da yaptığı mitingde partililere “Çocuklarınızı bu paralel örgütün dershanesine gönderenler lütfen alın, okullara gönderenler lütfen alın. Eğer anne baba isterse takviye kursları okullarda vereceğiz. Sülük gibi emdiler” demişti. Erdoğan’ın, geçen haftalarda parti genel merkezinde gerçekleştirilen kahvaltılı toplantılarda milletvekillerini de bu konuda özel olarak uyardığı öğrenildi. Erdoğan, çocukları cemaat okullarına giden milletvekillerinden okulu değiştirmelerini isteyerek “Buralarda çocuklara beddua ettiriyorlar. Facebook ve Twitter şifrelerini Cemaat okuluna boykot ‘Beyefendi müsaitse öpüp çıkayım’ Haber Merkezi Sosyal medya hesabı ‘Haramzadeler’ Bosphorus 360 şirketi hakkında hazırlanan fezlekenin detaylarını açıkladı. İddialara göre Bilal Erdoğan ve Usame Kutub’un ortak olduğu öne sürülen şirkete termik santralların renovasyonu (yenilenmesi) üzerinden rant sağlanıyor. Fezlekede Bilal Erdoğan, Usame Kutub, Yasin el Kadı ve oğlu Muaz Kadıoğlu’nun Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde 5 termik santralının özelleştirilmesini engelledikleri belirtiliyor. Özelleştirilmesi engellenen bu santralların Bosphorus 360’a ihale edilmeye çalışıldığının belirlendiği iddia edilen fezlekede 500 bin dolar kâr hedeflenen ihale için, Başbakan’ın talimatıyla bizzat Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın devreye girdiği öne sürüldü. Fezlekede yer alan bir konuşma tapesinde Başbakan Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile ihaleler konusunda görüşen Kutub’un Başbakan Erdoğan’ı kastederek, “Eğer beyefendi müsait olursa iki dakika üç dakika gireyim öpeyim çıkayım çok iyi olur” dediği öne sürüldü. Kibar: İddialar kabul edilemez Haber Merkezi Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, “Alo Fatih” tapeleriyle Türkiye’nin tanıdığı Habertürk yöneticisi Fatih Saraç ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon kayıtlarıyla ilgili bir açıklama yaptı. Konuşmada ismi geçen ve TÜRGEV’e 1 milyon lira verdiği iddia edilen Ali Kibar, kendisine atfedilen iddiaların kabul edilemez olduğunu söyledi. İddiaların yalan ve asılsız olduğunu öne süren Kibar, “İyi niyet ölçülerindeki desteğe yönelik katkılarda bulunan birisi olarak, temsil ettiğim istihdam ve iş hacmiyle hiçbir şekilde uyum dahi sağlamayacak nitelikteki utandırıcı ithamı tamamıyla reddediyorum” dedi. Vekillere özel uyarı alarak mesaj atıyorlar. Çocuklarınıza partimiz ve sizlerin aleyhine propaganda yapıyorlar” dedi. Birçok milletvekilinin Erdoğan’ın uyarısı üzerine okul değişimini gerçekleştirdiklerini kaydeden parti yöneticileri, “Bazı okul yönetimleri öyle olumsuz bir tutum sergilemiş ki çocuklar aileleriyle okulları arasında kalmış. Bunu yaparken de dini kullanarak yapmışlar. Bir milletvekilimiz, ‘Çocuğum dinden bile soğur hale geldi’ diye bize yakındı. Bazı milletvekillerimiz de sınavların bitmesini bekliyor, bu süreç tamamlandıktan sonra çocuklarını o okullardan alacaklar” görüşünü dile getirdi. Bir AKP’li milletvekilinin de çocuğunun kaydını alırken peşin ödediği okul ücretinin iadesini istediği, iade edilmemesi durumunda okula faturalı ve faturasız olarak yaptığı tüm bağış ve yardımları kamuoyuna açıklayacağı uyarısında bulunduğu öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle