03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2014 SALI 6 HABERLER İSTANBUL BAROSU 17 ARALIK OPERASYONUNUN ARDINDAN ORTAYA ÇIKAN YOLSUZLUKLARI ARAŞTIRMAK İÇİN KOMİSYON KURDU Baro da hırsızın peşinde İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu, Türkiye’yi sarsan 1725 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen “Rüşvet ve Yolsuzluk” operasyonlarının hukuksal boyutlarını belirlemek üzere “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kurdu. Baro tüm üyelerini “yargı dünyası içindeki kurumların tasfiyesinden yolsuzluklara, özgürlüklerin kısılmasından karşı operasyonlara dek varan süreci incelemek ve perdeyi kaldırmak amacındadır. Bu amaçla, tüm meslektaşlarımızı bu çalışmaya katkı vermeye, belgesi olan meslektaşlarımızı baromuza iletmeye davet ediyoruz”çağrısı yaptı. İstanbul Barosu’nca yapılan yazılı açıklamada, bakan çocuklarının da adının karıştığı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a kadar uzayan yolsuzluk iddialarına ilişkin “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kurulduğunu belirtti. 16 Ocak 2014 tarihinde İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nda alınan kararda; yaşanan sürecin bütün boyutlarıyla aydınlatılmasının amaçlandığı, hukukun siyaset stratejilerinin meşruiyetine yönelik kullanımının ülkemiz siyasal tarihinde ilk kez gerçekleştirildiği kaydedilen açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: “Dönüşen yargısal işlevlerin giderek adalete ilişkin ciddi kuşkular beslenmesine neden olacak bir düzeye vardırılması, yargının kurucu unsuru olan avukatları ciddi biçimde kaygılandırmaktadır. Adliyeden içeri giren bir yurttaşın biraz sonra çıkacağı duruşmada yargıç karşısında içinden geçenler, geleceğimizi biçimlendirecek önemli işaretler olacaktır. Yargının adalet dağıtma işlevinin, hızlı biçimde adaletsizliği ifade ettiği bir zaman dilimine doğru yönelmek, tüm hukukçular için açılmış yeni bir mücadele alanıdır. Bu süreçte bir yandan yolsuzlukları, diğer yandan da onları örtme çabalarını, bu çabaların arka planlarını saptamak temel görev olarak avukatlara düşmektedir. İstanbul Barosu, yargı dünyası içindeki güvenilirliğinin kendisine sağladığı objektivite ile kurumların tasfiyesinden yolsuzluklara, özgürlüklerin kısılmasından, karşı operasyonlara kadar varan süreci incelemek ve perdeyi kaldırmak amacındadır.Bu amaçla, tüm meslektaşlarımızı bu çalışmaya katkı vermeye, belgesi olan meslektaşlarımızı baromuza iletmeye davet ediyoruz.” Korkular Aşılırken... Nerede o tir tir titreyen daha dünün Türkiyesi! Korku eşiği aşıldı! Pazar günü baktım, Habertürk’te Yavuz Semerci korku duvarı’nın ötesine geçmiş. RTE için “Artık yok hükmündedir” diyor ve ona saygı duyamadığını yazıyordu, “Bu halk, yalanı, yolsuzluğu, hele hele bir işadamının parası için önüne yatan bakanları ve onları koruyanları da hak etmiyor.” Fatih Altaylı da, Umur Talu da, dayanma sınırını aşmışlar... Gazetenin künyesine baktım, Turgay Ciner yerinde duruyor! Demek toptan bir derin nefes alış var, pencereleri açmışlar ve içeriye bir parça temiz hava girmiş... Bakalım pencere sürekli açık kalacak mı... Hürriyet, tek hesap vereceğimiz yer okurdur diye yazmıştı, bir iktidar medyasının aşşşşağılık saldırılarına karşı... Ertuğrul Özkök, Mehmet Yılmaz zaten atlarını özgürlük alanında koşturuyorlar... Melis Alphan’ı da analım. Cesur kadınların yolu hep açıktır... İğne ile kuyu kazan Sedat Ergin ve sık sık şaşırtan içerikleriyle Yılmaz Özdil. Ülkenin özgürleşmesinde, demokrasinin geliştirilmesinde medya ve patronlarının katkısı, ancak işlerine gerçek anlamda sahip çıkmakla olur. Ben medyadaki gerçek gazetecilerin hepsinin, gazetecilik yapmak için yanıp tutuştuklarına inanıyorum. Patronlar, gazetelerini, televizyonlarını işlerinde bir koz olarak kullanmayı bıraktıkları ve çalışanlarına özgürlük tanıdıkları zaman, basın özgürlüğünü hak edeceğiz, yani özgürlük kendi elimizde... İktidarın iki dudağı arasında değil. HHH Patronlar, işlerini doğal süreç içinde devletle halletmekte ısrarcı olsunlar... Boyun eğerek kazanacağınız işin, boynunuza takacağı pranganın bedeli büyük olur ve utancın yerine koyacağınız başka bir şey yoktur. Muhasebenizi sağlam tutacaksınız, CEO’larınızın hep şirket lehine yontmasına izin vermeyin, şüpheli durumda bırakın, devleti kayırın, ki gönderilmiş utanmaz bir adam, arkasındaki utanmaz patronu gölgesinde muhasebenize girince, sizi suçlayacak hiçbir şey bulamasın! Alnı pak olmak kadar güzel bir duygu yoktur, çalışanlarınıza karşı da, diktatörlere karşı da... Yasalar eninde sonunda haklıdan yanadır, iktidar kuyruğunda alver işlerine girerek yeraltının karanlıklarında sözde yıldızı parlayanlar, kısa süre içinde morarıp ortadan kalkacaklar. Geçmişte böyle olmadı mı? HHH Mustafa Koç ile söyleşi, iş dünyasının özgüveninin dengeli dışavurumuydu. İş dünyası, bu beşinci dünya ülkesi yönetimine layık olmadıklarını düşünüyor... Derken, cemaatin işadamları örgütü TUSKON’un çağrısı anlamlıydı: Para kazanmak için siyaset yapmayın, ticarete atılın... Açıkça, rüşvetçilikle suçladı... Cemaat, gücünü aldığı ticaret örgütlerini de meydana saldı. İktidarın yolsuzluğu yüzünden, bu ülkede söz hakkı olan bütün dürüst insanların yüzü kızarıyor. RTE, iktidarı ve adamları kan kaybediyor. AKP içinde yönetimi değiştirecek bir dinamizmin olmaması, AKP’nin doğal ve normal bir siyasi parti asla olmadığının kanıtıdır. AKP yaşayan bir parti olsaydı, bugün yönetimi hızla değiştirirdi. Arınç, suçlanan bakan çocukları ve Rıza ve benzerlerinin salıverilmesinden rahatsızmış mış mış... Merak etmesin, RTE onun vicdanına bir şakul tutar hemen. Önemli olan bir vicdan kırıntısı ortaya atmak değil, partiye çekidüzen vermektir... AKP bugün fareli köyün kavalcısı masalını anımsatıyor... Hızla, deniz kenarına doğru yol alıyorlar, orası ise kimsenin yüzemeyeceği bir deniz... Şu utançla bir siyasi yaşam sürdürülebilir mi: Tahliye olduktan sonra RTE’nin adalet yerini buldu dediği iş bilen işadamı Rıza ne diyordu ses kayıtlarında: “Orospu ile memurun bahşişini önceden peşinen vereceksin...” Kime diyordu? Adamına... Hangi bağlamda konuşuyordu? Devlette etkili yetkili birisine hediye edilecek saatin bir an önce satın alınmasını söylerken... Bu “özdeyişi” kimden öğrenmiş? Dedesinden efendim... Eh, dededen toruna, kadim bir ölçü olarak, İran’dan Türkiye’ye milim değişmiyor... Türkiye bununla yaşanabilir bir ülke değildir... HHH Ülkeyi teröre destek veren ülkeler safına ittiler. Türkiye hızla yalnızlaştı. RTE ve Davutoğlu’nun tek “dostu” yok. Tolga Tanış, pazar günkü Hürriyet’te çok ilginç bir haberyazı yazdı. Kimin ilgisini çekti? Bu işin uzmanları hesap yapmış. Türkiye’de siyasete büyük rüşvetler veren iş dünyasının, bunu nasıl ve nerede muhasebeleştirdiği üzerine bir antrenman... İthalat ve ihracat kalemlerine yedirilmiş rüşvet kalemleri... Ve 2011 yılındaki büyük rüşvet şişkinlikleri! Milyarlarca dolar... Tolga’nın yazısını işleyecek bir ekonomist var mı? Halkta büyük huzursuzluk var. MetroPoll’ün şubat araştırmasına bakıyorum. Türkiye iyiye mi gidiyor kötüye mi, sorusuna verilen ‘kötüye gidiyor’ yanıtı, Kasım 2013’ten bu yana neredeyse her ay kötüleşerek tepe yapmış: Yüzde 52.6. İyiye gidiyor diyenler yüzde 34.1. Yargının tarafsızlığına, medyanın yolsuzluk haberleriyle okuru bilgilendirdiğine ve özgür olduğuna ilişkin güven diplerde! HHH “Halk bunlardan hiç etkilenmiyor. Hatta AKP’nin oyu artıyor” bir yalan propagandadır... Yerel seçimlere kadar neler yaşarız bilinmez ama bu gidişle, 2009 ortalaması olan yüzde 38.8’in en az 23 puan altına inmesi beklenebilir. Belki de 45 puan. Yaşadığımız olayların etkisi, daha orta vadede belirleyici olacaktır. Seçmen davranışını, son 20 yıllık pratik içinde değerlendirmeliyiz. Diyorum ki, RTE üfürüyor, hâlâ afra tafrasından geçilmiyor, sandık da sandık... Ama hiçbir yolsuzluk ve rüşvet sandıkta aklanmamıştır. Her canlı bunu mutlaka öğrenecektir. 400 AKP’li CHP’ye katıldı Lise Müdürü, öğrencilerden hükümeti eleştiren öğretmenleri fişlemesini istedi n İstanbul Haber Servisi İstanbul’un Maltepe ilçesinde AKP üyesi 400 Gümüşhaneli düzenlenen törenle CHP’ye katıldı. CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı, CHP Maltepe Belediye Başkan Adayı Ali Kılıç, CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Yıldırım Öztürk, CHP Maltepe İlçe Başkanı Hasan Solmaz’ın da katıldığı törene, Gümüşhane hemşehri dernekleri yöneticilerinin de bulunduğu ve AKP’de aktif siyasi yaşamını sürdüren İskender Kara ve beraberindeki 400 kişi de katıldı. Ödeviniz ihbar! u Bahçelievler Necip Fazıl Kısakürek Lisesi Müdürü Cemal Kılıç, öğrencileri odasına çağırarak, hükümet aleyhinde konuşan öğretmenleri ihbar etmelerini istedi. Eğitim Sen Şube Başkanı Uluocak, uygulamanın öğrenci eliyle öğretmenlerin fişlenmesi olduğunu belirtirken, okul müdürü Kılıç ise iddiaların asılsız olduğunu savundu. ALİ AÇAR Kalı davasına erteleme n SAMSUN (Cumhuriyet) Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 53 kişinin öldüğü bombalı saldırıda istihbarat birimlerinin saldırıyı önceden bildiğine dair belgeleri Redhack’e sızdırdığı iddiasıyla tutuklanan ve 11 Kasım’da serbest bırakılan er Utku Kalı’nın yargılanmasına Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme heyeti, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasına ilişkin yasanın beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. AKP’li adayın evine saldırı n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ın Cizre ilçesinde önceki akşam Ömer Kabak Meydanı’nda yasadışı gösteri düzenleyip yolu trafiğe kapatan bir grup gösterici, daha sonra meydan yakınlarında bulunan AKP Şırnak Belediye Başkan Adayı Ahmet Yıldırım’ın evine molotofkokteylli saldırıda bulundu. Evin duvarına isabet eden molotofkokteylleri ufak çaplı maddi hasara neden oldu. HDP bürosuna saldırı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP’nin Mamak Tepecik seçim bürosuna önceki gece kimliği belirsiz kişiler tarafından yapılan saldırıda kapının kırıldığı, içerisinin dağıtıldığı ve penceresine de Türk bayrakları asıldığı bildirildi. HDP Ankara İl Yürütme Kurulu üyelerinden Ali Ekber Çelik, saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Gece saldırı olmuş, arkadaşlarımız sabah geldiklerinde görmüş. Kapıyı kırıp içeri girmişler. Ortalık dağıtılmış; masalar, sandalyeler devrilmiş, Türk bayrakları asılmış” dedi. Bahçelievler Necip Fazıl Kısakürek Lisesi Müdürü Cemal Kılıç, okuldaki öğrencileri odasına çağırarak öğretmenlerin Başbakan ve hükümet hakkında konuşup konuşmadığını sordu. Öğrencilerin yazılı olarak yanıtlaması istemiyle “inceleme tutanağı” adı altında 3 soru içeren bir kâğıt dağıtan Kılıç, “Ders müfredatının dışına çıkarak hükümet çalışmalarını eleştiren ve bunu sınıf içinde tartışma konusu yapan öğretmeniniz var mı? İsmini ve hangi konularda tartışma yaptığını yazınız” diye sordu. Müdürün öğrencilere yönelik soru kâğıdı dağıtmasına tepki gösteren Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak, “Yolsuzluk krizini yönetme açısından okullarda neler yapıldığını tespit etmek için öğrencileri ihbara zorluyorlar. Bu öğretmenlerin öğrenciler eliyle açıkça fişlenmesidir. Okulda ayrıştırıcı tavırlardan vazgeçilmeli” dedi. Müdür Kılıç ise tutanakta kendi adı ve imzası olmadığını belirterek iddiaların asılsız olduğunu öne sürdü. Bahçelievler Necip Fazıl Kısakürek Lisesi’nde okul müdürü Cemal Kılıç, iddiaya göre dün okuldaki öğrencileri odasına çağırarak “inceleme tutanağı” adı altında 3 soru içeren yazılı kâğıt verdi. “Ders müfredatının dışına çıkarak hükümet çalışmalarını, Başbakan’ın yaptığı çalışmalarını eleştiren, siyasi konuları açan, çeşitli şekillerde siyasi taraf olup propaganda yapan öğretmeniniz var mı? İsmini yazınız. Hangi konularda tartışma yaptığını belirtiniz” diye soran Kılıç, öğrencilerin soruları net ve anlaşılır şekilde cevaplamasını istedi. Müdürün tutanak adı altında kâğıt dağıtmasından rahatsız olan bazı veliler de duruma tepki gösterdi. Okulda görev yapan birçok öğretmen de sol görüşlü, aydın ve ilerici öğretmenlerin öğrenciler eliyle fişlen TRT yandaşlığı abarttı Grup toplantıları haberlerinde Erdoğan’a bir saat zaman ayıran TRT Haber, CHP, MHP ve BDP’ye ise 15 dakikayı bile çok gördü FIRAT KOZOK mek istendiğini söyledi. Okul müdürü tarafından dağıtılan tutanağı sert bir şekilde eleştiren Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak da öğretmenlerin öğrenciler eliyle fişlendiğini ve çocukların siyasete çekildiğini belirtti. Okul müdürünün siyasi iktidara şirin gözükmek için kendisine vazife çıkardığını anlatan Uluocak, “Öğretmenlere çeşitli yollarla soruşturma açmanın önünü açmak istiyorlar. Bu yapılan aleni bir fişlemedir. Çocukların eğitimöğretim alanında muhbir gibi kullanılması, öğretmenöğrenci ilişkisini de bozacaktır. Yolsuzluk krizini yönetme açısından okullarda neler yapıldığını tespit etmek için öğrencilerin ihbara zorlanması akıl almaz bir durum. Okul müdürünün bundan vazife çıkararak bu tutanağı dağıtması daha vahim” dedi. Uluocak, Necip Fazıl Kısakürek Lisesi’nde daha önce de Amin Maalouf’un “Semerkant” isimli romanını tavsiye ettiği gerekçesiyle bir öğretmen hakkında ilçe milli eğitim müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldığını anımsattı. Arka kapıdan kaçtılar TRT’nin 50. yılı dolayısıyla Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde seminer düzenlendi. Seminerin açılışına Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Mersin Üniversitesi Rektörü Süha Aydın, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ve iletişim fakültesi öğretim üyeleri ile öğrencileri katıldı. Güzeloğlu konuşurken bir kız öğrenci vali Güzeloğlu’na seslenerek 27 öğrencinin okuldan uzaklaştırıldığını anımsattı. Güzeloğlu’nun “Bu sorunlar çözümlenecektir” diyerek konuşmasına devam etmesi üzerine öğrenciler, “Eğitim hakkımız engellenemez” diye slogan attı. Eylemci öğrenci, salondaki sivil polislerce yaka paça dışarı çıkarılmak istendi. Salon dışındaki öğrenciler engellenmek istenmelerine karşın içeri girmeyi başarınca vali, rektör ve genel müdür arka kapıdan çıkarak salonu terk etti. Sloganlar atan öğrenciler, TRT’nin görüntü almasına “Cemaatin televizyonu mu, AKP’nin televizyonu mu?” diye tepki gösterdi. (ABİDİN YAĞMUR) Selvi Kılıçdaroğlu: Korkmaz’ın katledilmesi çok acı Gezi eylemlerine katıldım AYŞE SAYIN ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ilk kez Eskişehir mitinginde eşlik eden eşi Selvi Kılıçdaroğlu, önceki gün adına açılan heykeline karanfil bıraktığı Ali İsmail Korkmaz’ın polis tarafından dövülerek öldürülmesinden sonra “kâbuslar” gördüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki Gezi protestolarına çocukları ve torunuyla zaman zaman kendisinin de katıldığını açıkladı. Selvi Kılıçdaroğlu, Eskişehir mitingi sonrasında bir grup gazeteciyle sohbet etti. Selvi Kılıçdaroğlu, Ali İsmail Korkmaz’ın katledilmesinin çok acı bir olay olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, “Hepimizin çocuğu olabilirdi veya hiçbirimizinki de olmayabilirdi... Onu göz göre göre öldürdüler. Bir de o şekilde ölüm... Ne söylenebilir ki gitti” dedi. Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki Gezi protestolarına kendisinin de “birkaç kez” katıldığını belirtirken, “Slogan attınız mı?” sorusuna “Pek slogan atmadım, ama çocuklar güzel slogan atıyordu” karşılığını verdi. Oğlu Kerem Kılıçdaroğlu’nun yurtdışında olduğu için eylemlerin sonuna yetiştiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kızlarım da gitti ama Kerem (oğlu) sonrasına yetişti. Çok üzüldü, ‘Anne yetişemeyeceğim’ diye endişe yaptı. ‘Anne ben gelene kadar sürse bari’ dedi. Ben de ‘Oğlum insanlar kalmayacak ortada önüne geleni öldürüyorlar’ dedim. Torunum da katıldı. Antalya’dan telefonda ‘Ya anneanne hep gaz bombası atıyorlar, katılmamaya karar verdim’ diyordu.” Eşinin yoğun miting programı karşısında özellikle ses tellerinin ve sağlığının korunması konusunda özel bir önlem alınıp alınmadığı sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, doktorların ses konusunda yardımcı olduğunu belirterek “Dededen gördüğümüz şekilde bir şeyler yapıyoruz” kaşılığını verdi. Kılıçdaroğlu eşinin “miting performansı”nın sorulması üzerine de “Artık alıştı. Yorgunluk tabii ki olur ama daha rahat olduğunu görüyorum. Söylemleri sorarsanız ona bir şey demeyeyim” dedi. ‘Manidar’ yanıt ANKARA Seçim dönemi yayınlarıyla sık sık eleştiri konusu olan TRT’nin, partilerin grup toplantılarına ayırdığı süreler “pes dedirtti.” 411 ve 18 Şubat Salı günleri gerçekleşen toplantılarda TRT Haber’in AKP’ye ayırdığı süre birer saati bulurken CHP, MHP ve BDP’nin toplam süreleri bunun yarısı bile olmadı. RTÜK üyeleri Süleyman Demirkan, Ali Öztunç ve Ahmet Yıldırım, üst kurul başkanlığına başvurarak seçim döneminde siyasi partilerle ilgili yayınlarda fırsat eşitliğinin sağlanıp sağlanmadığı hususunun saptanmasının izleme ve değerlendirme dairesinin görevi kapsamında yer aldığına işaret etti. Genel uygulamadan farklı olarak, seçim dışındaki dönemlerde eğer ihlal yoksa raporlaştırılmayan tüm kuruluşların yayınlarının bu dönemde ihlal olsa da, olmasa da tam olarak tespit edilerek arşivlenmesinin önem taşıdığına işaret eden üyeler, ihlal bulunanların ise raporlaştırılması konusunda bir yöntem belirlenmesi gerektiğine işaret etti. Üst kurulun bu konuda bugüne kadar görevini tam olarak yerine getiremediğini vurgulayan üyeler dilekçelerinde yayın kuruluşlarının siyasi yayın süre, saat ve içerik tespitlerinin üst kurul gündemine getirilmesi ni istedi. Başvurunun ardından Demirkan, TRT Haber kanalının, partilerin TBMM grup toplantılarının yayım sürelerini mercek altına aldı. 4, 11 ve 18 Şubat tarihlerini kapsayan çalışma sonucunda, TRT’nin AKP’nin grup toplantılarını yaklaşık 1 saat ekrana getirirken, diğer partilere ayrılan sürenin toplamının bile buna ulaşamadığı ortaya çıktı. TRT’nin yanı sıra diğer kanallarla ilgili yapılacak istatistik çalışmalarının da YSK’ye iletilmesi bekleniyor. Yayınlardaki uçurum
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle