22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Zayıf TL nedeniyle çekirdek TÜFE son 6 ayın, çekirdek enflasyon son 6.5 yılın ve ÜFE son 2 yılın zirvesinde Fırladı gidiyor Şubatta yıllık enflasyon yüzde 7.89’a, yıllık ÜFE de yüzde 12.40’a yükseldi. Üretici fiyatlarındaki hızlı yükseliş, maliyetlerin tüketiciye yansıtılmasıyla birlikte enflasyonun daha da yükseleceğini gösteriyor. Ekonomi Servisi Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) şubatta aylık yüzde 0.43 yükselirken, yıllık yüzde 7.89 ile 6 ayın zirvesine ulaştı. Yükselişte ulaştırma fiyatları grubundaki artış etkili oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre ocak ayında yüzde 6.97’den yüzde 10.72’ye sert artış kaydeden yıllık yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) ise şubatta aylık yüzde 1.32 artarken, yıllık yüzde 12.40’a yükseldi. TÜFE’de 12 aylık ortalama yüzde 7.60, ÜFE’de 12 aylık ortalama ise yüzde 6.11 oldu. Şubatta fiyatı en çok artan ürün Başbakan’ın Şanghay Kozu da Düştü... En son kaç ay önce kullanmıştı? Ilımlı İslam projesi ile İslam dünyası liderliğine şişirilip şişirilip en son Suriye üzerinden öne itiklenip, fren tutmayan başarı tutkusu ile balıklama atlayıp ortada, açıkta kaldığında çok bozulmuştu... ABDAB’nin Esad’ı devirme hesapları, Suriye’de sadece Ortadoğu değil İslam dünyası ölçeğinde önü alınamayacak, kaosu, iç savaşları tetikleyecek boyutlarda en radikalterörist İslamcı örgütlerin kök salmaları sonucunu üretince... Yine ABDAB ülkelerinin kendi iç siyasetleri, zengin Kuzey dünyası çıkarları, ekonomiksosyalsiyasal dengeleri bağlantılı yoksul Güney dünyası içinde kendi yarattıkları ırklar ve dinlermezhepler eksenli iç savaşlara doğrudan bulaşmama, IrakAfganistan’dan askeri güçlerini tamamen çekme, Suriye’de, Libya’dan da ders almış olarak dışardan parasal destekte bile çok cimri davranma çizgisine gelinince... ErdoğanDavutoğlu ikilisinin simgeledikleri, bölge liderliği, güç kazanma uğruna, insani yardım boyutlarını aşan, iç savaşların içine bile bulaşma atakları çok fena geri tepen silaha dönüştü. Türkiye hele Suriye gelişmelerinde ileri dönük ülkemizin üstüne kalmış çok ağır bedelleri ödeyecek, bir numaralı sorumlu, üstüne üstlük olumsuz gelişen her şeyden suçlanabilecek ülke konumunda tuzağa düşmüş oldu. İşte bu çuvallamanın açığa düşme, günah keçisi olma noktasında, benim anımsadığım en son olayın karşı dengeler tarafındaki Rusya’ya, Putin’le görüşmeye gittiğinde Başbakan Erdoğan bir kez daha NATO ve Batı dünyasına öne itilip açıkta bırakılmanın hesabını sormaya yönelik bir koz, şantaj havasında “Gerekirse Şanghay zirvesine geçeriz”, “Bizi Şanghay’a alın” anlamına gelen şaka mı, ciddi mi olduğu çok anlaşılamayan çıkışlar yaptı. Üzerinden Batı dünyasını kızdırdığı, Şanghay zirvesinin tarafı ülkelerin ise daha çok şaka gibi bakıp, o üslupta yanıtlar verdikleri yorumları yapıldı... Suriye üzerinden Batı dünyası eski Doğu Bloku ülkelerinin siyaset dansı üslubunda güç gösterileri, peşrev boyutunda pazarlıkları çözülmeden dondurulmuş olarak, bu kez kuzey komşumuz Ukranya üzerinden çok sıcak yeni güç savaşlarının krizi gündemde öne çıktı... Bize İranIrakSuriye hiç çözülmemiş çok sıcak hesaplaşmalarında arada sıkışıp kalmamız yetmiyormuş gibi, Ukranya’nın çok sıcak yeni krizinin içinde bu kez kuzeyden de sıkıştırlmış olmak derdi düştü... HHH Erdoğan iktidarları, Ukranya’daki sivil halk kalkışmasında, ABDAB’nin etkisi, parmağı, çıkar hesaplarını, etkin destek ve rollerini göre göre, Gezi’ye benzerliği, Türkiye’ye, daha doğrusu İktidarlarına da hukuk devleti düzeni, demokrasi kriterlerinden sapmalar, diktatörleşme suçlamaları ile yapılan uyarılar çerçevesindeki paralellikler nedenleriyle.. burnunun dibindeki işine gelmeyen bu gelişmeleri önce yok saymayı seçti. Gelişmeler Batı’nın isteği doğrultusunda Rusya cephesi aleyhine İktidarın düşürülmesi ile sonuçlanınca işin rengi değişti. Bir baktık Davutoğlu günübirlik Ukranya’da yeni iktidar adayları ile görüşmelerde... Bir gün sonra Kırım’da, Türkiye’nin geçmiş ilişkileri bağlantılı bir tür haklarının korunmasından sorumlu olduğu Tatar siyasi liderlerinin yanında. Kırım’daki egemenliğini Batı dünyası ile palaşmaya niyetli görünmeyen Rusların askeri güç gösterilerinin arasında, Ruslarla da arabuluculuk görüşmelerinde. Ukranya’nın genel siyasette çok doğru bir çizgide, bölünmemesinde önde, vitrinde, üzerinden aylar geçmemiş Şanghay üyeliğine adaylığını unutmuş konumda... Ancak ABDABNATO bağımlılıklarını yeniden öne çıkarma, barışma sayılabilecek bu atağının riskleri çok fazla... Öncelikle BM’den, ABDAB’den Rusya politikalarına gelen çok sert tepkilere karşın, dünya iki tarafın da bedel ödenecek adımlar atmayacakları, kendi iç politikalarına dönük, ağırlıklı vitrin şovları yeğleyecekleri görüşünde. Tek kutuplu dünya, piyasalar düzeninin çıkar ittifakları aksine izin verecek gibi değil... İlk haber Rusya’nın askeri şovunun üzerine borsalarının olumsuz etkilenmesi, Rusya içinde dahi savaşkan politikalara tepkilerin görülmesi... Obama’nın ayakta Putin’le görüşmesinin vitrin şovu, Batı kaynaklı sert uyarıların da gerçek yaptırımlara dönüşmeyeceği yargısı yaygın. Çünkü öbür yanda da hemen Batı’nın kullanmakta olduğu petrolün fiyatı fırlıyor, sonunda Almanya’nın girişimiyle bir uzlaşmaya varılacağı yargısı öne çıkıyor. Gerçek şu ki tek kutuplu emperyal çıkarlar çarklarında da eski iki kutbun egemenlik, çıkar ağlarından kolay kolay vazgeçmeyecekleri, yoksul ülkeler üzerinden savaşarak, onları ağırlıklı iç savaşlarda birbirlerine kırdırarak çıkar dengelerini koruyacakları hâlâ en geçerli olgu olarak gündemde duruyor. Bizi bu aralar hem Ortadoğuİslam dünyasıSuriye gelişmeleri, hem Ukranya’nın iki kutup arasındaki iktidar, bölünüp bölünmeme savaşları, hem de zengin Kuzey dünyasının ekonomik politikaları, hepsi birden hep olumsuz vuruyor... Irak işgali sürecindeki rolüne kuruluşunu, damdan düşer gibi iktidara gelişini, sonraki iktidarda parlak büyüme yıllarını borçlu İktidarları, megalomani içinde önünü arkasını göremeden her atak çıkışı ile bir darbe daha yiyor... Davutoğlu, Suriye politikalarından ağzı yanmış kaygı duyanlara, Ukranya’da riske girmeyecekleri güvencesini vermeye çalışıyor... İmalat sanayii de etkilenecek yüzde 22.51’lik ar tışla manda lina oldu. Bunu yüzde 16.3 ile salatalık, yüzde 11.06 ile limon, yüzde 6.9 ile mercimek ve yüzde 5.86 ile zeytinyağı izledi. Fiyatı en çok düşen ürün ise yüzde 25.56’lık kayıpla kabak oldu. Kabağı yüzde 24.6 ile çarliston biber, yüzde 24.19 ile domates, yüzde 15.4 ile ıspanak ve yüzde 13.7 ile kadın botu izledi. Aylık en yüksek artış yüzde 2.29 ile ulaştırma grubunda gerçekleşti. Türkiye imalat sektöründe büyüme, şubatta siparişler, ihracat ve üretimdeki artışa bağlı olarak hızlanırken, liranın değer kaybetmesi, girdi maliyetleri ve çıktı fiyatlarında enflasyon baskısına işaret edildi. Markit tarafından HSBC için hazırlanan imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) ocak ayındaki 52.7 düzeyinden 53.4’e yükseldi. Endeksin 50’nin üzerinde olması sektörde büyümeye, 50’nin altında bir değer alması daralmaya işaret ediyor. İmalatçıların girdi ve çıktı fiyatları ise Mart 2011’den bu yana en keskin artışı kaydetti. İmalatçılar girdi fiyatlarındaki artışı yükselen hammadde fiyatları ve liradaki değer kaybına bağladı. İmalat sektörünün aldığı yeni siparişler art arda yedinci ayda da yükselirken, yeni siparişler alt endeksi ocak ayındaki 53.9 düzeyinden şubatta 55.1’e yükseldi. İmalatçıların ihracat siparişlerini gösteren alt endeksi ise ocaktaki 50.5 düzeyinden 54.4’e yükseldi. İmalatçılar yurtdışında yeni müşteriler kazanmalarının yanı sıra kur hareketlerinin de ihracat siparişlerini desteklediğini ifade etti. İmalat PMI’daki değişiklikleri değerlendiren HSBC Türkiye ekonomisti Melis Metiner, “Artan siyasi belirsizlik, azalan tüketici güveni, TL’deki zayıflık ve sıkılaşan parasal koşullar nedeniyle iç talebin yavaşlayacağını öngörüyoruz” dedi. Yıllık bazda en yüksek artış kaydeden grup yüzde 12.68 ile yine ulaştırma oldu. Çekirdek enflasyon son 6.5 yılın ve ÜFE son 2 yılın en yüksek seviyelerine ulaştı. Çekirdek enflasyon yerine açıklanan enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içecekler ile tütün ürünleri ve altın hariç enflasyon şubatta aylık yüzde 0.70, yıllık bazda ise yüzde 8.43 arttı. Sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; ma dencilik ve taşocakçılığı sektöründe yüzde 1.29 artış, imalat sanayi sektöründe yüzde 1.86 artış, elektrik ve gaz sektöründe yüzde 2.97 düşüş ve su sektöründe yüzde 1.66 artış olarak gerçekleşti. Akbank Ekonomik Araştırmalar notunda, “Üretici fiyatlarındaki hızlı artışın sürmesi de dikkat çekiyor. Buradan, maliyetlerdeki artışın düşük talep nedeniyle tüketiciye yansıtılamadığı sonucu çıkarılabilir. Ancak bu durumun ne kadar sürebileceği bir soru işareti olmaya devam ediyor. TL zayıf kalmayı sürdürdükçe, bu daha fazla sorgulanacak” denildi. Odeabank raporunda ise “TL’nin istikrar kazanmasına rağmen kurdaki değer kaybının gecikmeli etkileriyle aylık bazda yüzde 0.7 artarak, yıllık bazda ocaktaki yüzde 7.6’dan şubatta yüzde 8.4 ile yaklaşık yedi yılın en yükseğine ulaştı” denildi. Petkim kârını ikiye katladı Petkim’in 2013 net kârı marjlardaki artış ve operasyonel verimliliğin etkisiyle yüzde 99 artışla 48.9 milyon TL oldu. Ekonomi Servisi Petkim’in net kârı 2013 yılında marjlardaki artış ve operasyonel verimliliğin etkisiyle yüzde 99 artışla 48.9 milyon lira olurken, şirket son çeyrekte kâr edemedi. Şirketin Kamuoyunu Aydınlatma Platformu’na bildirdiği finansal sonuçlarına göre, 2013 satış gelirleri yüzde 4 civarı düşüşle 4.16 milyar lira oldu. Petkim’in kapasite kullanım oranı da yüzde 81.4 düzeyinde gerçekleşti. Genel Müdür Sadettin Korkut, 2013’te enerji tasarrufuna yönelik bir çok projeyi hayata geçirdiklerini bu sayede maliyetlerde önemli iyileşmeler gerçekleştiğini belirtti. Kapasite artışı ve verimlilik artışına yönelik geçen yıl 112 milyon dolar yatırım yapıldığını aktardı. Korkut, “Petrokimyada nafta ve doğalgaz yani temel hammadde fiyatlarımız çok yükseldi. Dövizdeki dalgalanmalarla birlikte bu durum üretim maliyetlerinin artmasına yol açtı. İç piyasada daha kırılgan, yüksek döviz hassasiyetinin öne çıkacağı bir yıl bekliyoruz” dedi. ‘Ukrayna bizi tedirgin etti’ Sektör temsilcileri ile ortak açıklama yapan İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi (altta ortada) gündemdeki Rusya ve Ukrayna gerginliğinin hazır giyim ihracatını olumsuz etkileyeceğini belirtti. Tedirgin olduklarını kaydeden Tanrıverdi, “2013’te Ukrayna’ya yüzde 73 artışla 333 milyon dolarlık hazır giyim ihrac ettik. Büyüyen bir pazarda sorun yaşamak istemiyoruz. Maalesef yakın ülkelerdeki ekonomik ve siyasi dalgalanmalar bizi olumsuz etkiliyor. Umarız yaşanan kriz kısa sürede çözüme kavuşturulur” dedi. Kilosu 35 dolara ihracat Hazır giyim sektörünü temsil eden kuruluşların temsilcileriyle önümüzdeki 4 yılın hedeflerini açıklayan İHKİB Başkanı Tanrıverdi, “Şimdi kilosu 24 dolardan ihracat yapıyoruz. Tasarım ve modayı buna katıp 35 dolara çıkacağız” dedi. Ekonomi Servisi Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, ihracatın kilosunu 35 dolara çıkarıp 2017’de 30 milyar dolar ihracatı yakalayacaklarını söyledi. Hazır giyim sektörünü temsil eden Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, Osmanbey, Laleli, Merter SİAD’ları, Bayrampaşa Tekstil ve SİAD, Konfeksiyon Yan, Tüm İç Giyim, Türkiye Triko sanayici dernekleriyle Moda Tasarımcıları Derneği’nin yöneticileriyle ortak bir basın toplantısı düzenleyerek sektörün 4 yıllık rotasını açıklayan Tanrıverdi, “2013’te yüzde 8.3 artışla 17.4 milyar dolarlık ihracat hedefini 12’den vurduk. 2014 Ocak’ında yüzde 14.2 artış yakaladık ve 1.6 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Şu anda ihracatta 24 dolar olan kilogram birim fiyatımızı tasarım, moda ve markalaşma süreçlerinin desteğiyle 4 yılın sonunda 3035 dolar aralığına çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Tanrıverdi, hammaddeye erişimdeki engellerin, dahilde işleme rejimindeki sorunların, karmaşık ve ağır işleyen devlet yardım süreçlerinin, koleksiyon hazırlayan firmalara desteğin, ArGe gibi teşvik görmeyen ÜrGe’ye desteğin desteklenmesiyle ilgili 5 maddenin sektörün önünde Çin seddi gibi durduğunu söyleyerek bu sorunların çözümünü istedi. En büyük sorun yolsuzluk Türkiye’de şirket yöneticilerinin yüzde 53’ü devlet dairelerinde, yüzde 49’u yerel yönetimlerde, yüzde 48’i de tedarikçilerle ilişkisinde ‘ahlaksız teklif’le karşılaşmış Ekonomi Servisi Türkiye’de iş hayatında aktif rol alan yöneticilerin iş hayatında etiğe bakışı ilk kez Etik Değerler Merkezi (EDMER) tarafından ortaya kondu. Xsight Araştırma Şirketi tarafından, farklı sektörler ve bölümlerde farklı yetkilerle görev alan 200 yöneticinin etik değer algısını, duyarlığını ve farkındalığını ölçümlemek amacıyla gerçekleştirilen “Türk Yöneticilerin Gözüyle Etik Araştırması”, yöneticilerin yüzde 84 gibi büyük bir oranının iş yaşamında etik sorunlara şahit olduklarını ortaya koydu. Yöneticiler, etik dışı tekliflerle en çok devlet daireleri (yüzde 53), yerel yönetimler (yüzde 49) ve tedarikçilerde (yüzde 48) rastlandığını belirtiyor. Araştırmaya katılan yöneticilerin yüzde 55’i Türk toplumunda gördükleri en önemli etik sorunun yolsuzluk olduğunu belirtirken, yüzde 45.5’i bu sorunu “rant” olarak tanımlıyor. Etik sorun algısının yüzde 39.6’sını ise rüşvet oluşturuyor. Bir başka ilginç durum da şu; Türkiye’de pek çok kurum etik bir kurum kültürü oluşturmak için çalışma yapıyor. Ancak şirket büyüdükçe etiğe verilen önem azalıyor. rayından çıkabilir’ Ekonomi Servisi IMF Başkanı Christine Lagarde, uzun süreli düşük enflasyonun, toparlanmayı rayından çıkarabileceğine işaret etti. Deflasyonun Avro bölgesi için potansiyel risk olduğunu söyleyen Lagarde, merkez bankalarının deflasyona karşı araçlarını hazır etmeleri gerektiğini söyledi. İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen “AvrupaSürdürülebilir ekonomik büyümenin yolu” başlıklı konferansta konuşan Lagarde, “Krize karşı zafer elde edildiğini ilan etmek için işsizlik oranı çok yüksek ve büyüme hala düşük seyrediyor” dedi. ‘Toparlanma Oyak Çimento’dan 1.3 milyar TL ciro Ekonomi Servisi Yıllık 8.5 Milyon Ton klinker kapasitesi ve yüzde 14 pazar payına sahip olan OYAK Çimento Grubu, 2013’te toplam satışlarını yüzde 17 artırarak yıllık 1.3 milyar TL ciroya ulaştırdı. Grup bünyesindeki Adana, Mardin, Bolu, Ünye ve Aslan Çimento, esas faaliyet kârını yüzde 52 artırarak 344 milyon TL’ye çıkardı. Faiz, vergi ve amortisman öncesi karını (FAVÖK) ise yüzde 41 geliştirerek 415 milyon TL’ye ulaştırdı. Şirketlerin ortalama FAVÖK marjı ise yüzde 33’ü aştı.Grup, altyapı projeleri odaklı olmak üzere çimento iç satışlarının bu yıl da yüzde 6 büyümesini öngörüyor. Madenciler kan ağlıyor Yeni ocak açmanın Başbakanlık iznine bağlandığı tarihten bu yana sektörün tıkandığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Oran, ‘Madenciler 640 gündür çile çekiyor’ dedi. Ekonomi Servisi Madencilerin sorunlarını yakından izlediğini belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönlendirdiği soru önergesine bir türlü cevap alamadığını söyledi. Oran, “Yeni ocak izinleri Başbakanlık’a bağlandıktan bu yana izin bekleyen maden ruhsatı sayısı 12 bine ulaştı. Madenciler 640 gündür çile çekiyor” dedi. Yazılı bir açıklama yapan Oran, şunları vurguladı. l Önceki yıllarda 10 bin dolayında seyreden yıllık ruhsat sayısı 2012’de 1407’ye indi, 2013’te durma noktasına geldi. Sadece 84 ruhsat düzenlendi. Genelge çıktığından bu yana sektörün kaybı 1.5 milyar doları aştı. l Yeni ruhsat başvurularına ilişkin incelemeler çok zaman alıyor. Yasada bu süre üç yıl. Aşıldığında bazı ruhsatlar iptal ediliyor. Çoğu başvuru geri çevriliyor. l Arama yatırımları da bundan olumsuz etkiliyor. Sektör kan kaybediyor. Ekonomi yüzde 4 büyürken madencilik yüzde 3.3 küçüldü. l Bu yanlıştan dönülmeli, hükümet bu genelgeyi derhal iptal etmeli. Madencilikte üretim ve istihdam artışını teşvik eden, iş güvenliğini gözeten bir düzenlemeye gidilmeli, Madencilik ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı kurulmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle