02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2014 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Washington merkezli FDD’den uluslararası terör konusunda ağır suçlama: GÜNDEM şüphelileri; başroldeki Rıza Sarraf ile bakan oğullarının kısa süre sonra tahliye edilecekleri de beklenen bir sonuçtu. Güvencesi de Başbakan RTE idi. Rüşvet ve yolsuzluk dalgası; hükümete, bakan oğullarının evlerindeki mütevazı milyon dolarcıklara, para sayma gereçlerine ve kasalara çarpınca; hele Halk Bankası genel müdürünün evinde 4.5 milyon dolarcık ayakkabı kutuları içinde bulununca... ... Eh artık hükümetin sığınabileceği bir gerekçe de ortadan kalktı yorumları yapılmaya başlandığı bir sırada... ... Asıl amacın rüşvet ve yolsuzluğun yargılanması değil de RTE hükümetini darbe ile düşürmek olduğunu içeren bir kampanya başlattı ve sonra... ... 17 Aralık operasyonunu gerçekleştiren savcılarla birlikte darbeye bulaştığı iddiasıyla 27 bin polisin görev yerlerini, üstelik birkaç kez değiştirdi. HHH Yahu hükümet devletin yasal olanaklarını kendi hesabına kullanıyor. Hükümeti saran rüşvet ve yolsuzlukları örtbas etmek için operasyonu darbe diye değerlendirip görevini yapan savcıları, savcı emriyle gereken işlemleri yapan polisleri silip atıyor diye kısıtlı sayıda yazar ve... ... Kılıçdaroğlu, Bahçeli hatta Demirtaş günlerce açıklamalarda bulundular. Hatta CHP Genel Başkanı perşembenin gelişini bir değil, birkaç kez halkımıza, aydınlarımıza anımsattı. Sarraf ile tutuklu bakan oğullarının pek yakında hükümetin düzenlediği yeni yargı düzeni içinde atanan savcılar ve yargıçlar aracılığıyla mutlaka tahliye edileceklerini söyledi... Olası gerçeği gösterdi. Zira görünen köye kılavuz gerekmiyordu Sarraf ve oğullar, 74 gün sonra tahliye edildi. Başbakan, hazırladığı sonucun, beklediği gibi gerçekleştiğini şu kısa açıklama ile doğruladı: “Adalet yerini buldu”. Bu değerlendirmeyi duyan Kılıçdaroğlu, yakın gelecekte Sarraf ve bakan çocukları ile hükümete bulaşan yolsuzluk ve rüşvet dosyasının rafa kaldırılacağını kısa bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. HHH Bugün RTE’nin çarpık demokrasi anlayışının bir aşamasını yaşadık. Büyükler, demokrasi masallarının, gençlerde RTE’nin çarpık demokrasi uygulamalarının son örneğini izlediler. Ah benim AKP ve başındaki adama bugüne dek güvenerek oy veren kardeşlerim: Hâlâ meydanlarda gerçekleri saptırarak paralel yapının CHP’yi de içine aldığını sürekli işleyen ama CHP ile ilgili bu iddialarını bir olay, bir belge göstererek kanıtlayamayan... ... Demokrasiyi kokakrasiye dönüştüren RTE’ye 30 Mart’ta yine oy verecek misiniz? HHH Zira 30 Mart’ta beklenenin üstünde oy alırsa... RTE’yi tutmayın gayrı. Bugün büyükler izledikleri demokrasi masallarını, gençler de çarpık demokrasi uygulamalarının dik âlâlarını izleyecektir kuşkusuz! Bu olasılık gerçekleşirse demokrasinin bütün öğelerini temelinden sarsan ve sarsacak olan bütün uygulamaların dünden bugüne sorumlusu... ... RTE’ye şu veya bu nedenle yine beklenenin üstünde oy vererek demokrasiyi kendi kafasına göre düzenlemesine olanak sağlamanın sorumlusu, üstelik artık geçmişte olduğu gibi şudur budur diye bir mazereti de kalmayan seçmenler olacak! Bu nedenle, AKP’ye oy verecek seçmenin bu kez bir değil on kez düşünerek sandığa gitmesini temenni edelim... Çünkü: Bu ülkenin, bu halkın kuşkusuz layık olduğu yönetim ve yöneticiye bugünküler örnek olabilir mi? Finansör Türkiye PELİN ÜNKER n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Washington merkezli Demokrasileri Koruma Vakfı’nın (Foundation of Defense for DemocraciesFDD) 21 Şubat Cuma günü yayımladığı “Türkiye’de Terörizmin FinansmanıGiderek Artan Bir Endişe” adlı rapora göre Türkiye büyük terör gruplarının finansmanında anahtar rol oynuyor. Ülke, küresel terörizmin finansmanı ve yasadışı faaliyetlerin aktarım merkezi durumunda. ABD Hazinesi eski çalışanlarından olan söz konusu vakfın Başkan Yardımcısı Jonathan Schanzer imzalı raporda Türkiye’nin teröre destek faaliyetleri 7 ayrı başlıkta toplanıyor. Bunlar; İran ile altıngaz alışverişi, Suriye’deki cihatçılar, Yasin el Kadı, Saleh al Aruri, Hamas bağlantıları, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve Çin ile yapılan savunma füzesi anlaşması. Raporda Türkiye’nin terör gruplarını desteklediği şu örneklerle ifade ediliyor: l FATF Şubat 2014’te Paris’te toplandığında toplantıdan birkaç gün önce Türkiye’nin kara listeye gireceği endişeleriyle TL zayıflamış İHH’nin El Kaide’ye destek sağladığı iddia ediliyor. Erdoğan, Suudi işadamı ElKadı ile dost. ve borsalar düşmüştü. Sonuç olarak bu skandal FATF’nin kararını etkilemedi. Türkiye gri listede kalmayı sürdürdü. Türkiye, İran’a gaz ticareti adı altında milyarlarca dolar kazandırdı. l Türkiye’deki seçkin siyasi çevrelerin İran ile ilişkilerinin boyutunu 17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk operasyonu da ortaya koyuyor. Örneğin işadamı İran Azerisi Rıza Sarraf’ın büyük kısmı İran’dan olmak üzere 87 milyar Avro’yu bulan para transferi söz konusu. Sarraf son 11.5 yılda neredeyse 1 metrik ton altını her gün İran’a taşımış. Bu 28 milyar dolar gibi bir rakamı ifade ediyor. Sarraf’ın bunun karşılığında bakanlara ve bakan ailelerine milyonlarca dolarlık nakit ve hediye verdiği iddia ediliyor. l İranlı milyarder Babak Zanjani başka bir figür. Zanjani’nin yönettiği Sorinet Grup Türkiye’de faaliyet gösteriyor. lTürkiye’nin 2013’ün altı ayında Esad karşıtlarına 47 ton silah yolladığı ifade ediliyor. l Hamas’ın liderlerinden Saleh ‘Ankara samimi değil’ al Aruri de Türkiye’nin desteklediği isimlerden biri. İsrail Gizli Servisi’ne göre Aruri faaliyetlerini Türkiye üzerinden yürütüyor. l Hamas, Türkiye’de bir terör grubu olarak adlandırılmıyor. Türkiye Gazze yönetimine finansal ve metaryel destek sağlıyor. l İHH’nin El Kaide’ye destek sağladığı iddia ediliyor. Sırp haber ajanslarına göre ise İHH, Ocak 2014’te Suriye cihatçılarına silah ihracatı iddiasıyla Bosna Hersek tarafından inceleme altında alındı. l Erdoğan’ın ayrıca, El Kaide, Usame bin Ladin ve diğer terörist gruplarla mali bağlantıları nedeniyle yaptırımlarla karşılaşan Suudi Arabistanlı işadamı Yasin El Kadı ile yakın bir dostluğu var. l Türkiye İran’a yasak füze teknolojisini sattığı için ABD tarafından “birden çok kez” yaptırımlara maruz kalmış bir Çinli l Ancak FATF (OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü) raporunda Suriye’deki sivil savaşla beraber Türkiye’nin doğu sınırında El Kaide’yi de içeren tehlikeli cihatçı gruplara silah ve para akışına kayıtsız kaldığı belirtildi. l Ankara bir yandan Suriye Devlet Başkanı Esad’ın zayıflaması için mücadele ederken diğer yandan bir NATO üyesi olmasına ve nükleer El Kaide desteği programı nedeniyle İran’a yaptırımlara rağmen altın karşılığı gaz ticareti adı altında İran rejimine 13 milyar dolar kazandırdı. l 2000’den fazla İran menşeili şirket Türkiye’de kayıtlı. l Halkbank’ın İran rejimine yardım ettiği konusunda hala soru işaretleri bulunuyor. l Türkiye ayrıca İran bankası Bank Mellat’ın Türkiye’de faaliyet göstermesine izin veriyor. AB ve ABD bu bankaya yaptırım uyguluyor. Diğer İran bankaları da Türkiye’de faaliyet izni alabilmek için başvuru yapmaya devam ediyor. FDD nedir? FDD, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra özgür ulusların terörizme karşı kendilerini savunmalarına yardımcı olmak amacıyla kuruldu. FDD’nin başkanı James Woolsey eski CIA direktörü. Türkiye ile ilgili raporu yazan Dr. Jonathan Schanzer, daha önce ABD Hazinesi’nin İstihbarat ve Analiz Dairesi’nde terörle mücadele analisti olarak çalışıyordu. Schanzer, meslek hayatına Ortadoğu Forumu’nda araştırmacı olarak başlamış. Washington Enstütüsü’nde de Yakın Doğu uzmanı olarak çalışan Schanzer’in Hamas, El Kaide, Taliban ve Müslüman Kardeşler hakkında yayımlanmış araştırmaları bulunuyor. füze firması ile 4 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Amerika’nın Sesi Schanzer’in kaleme aldığı FDD raporu ve daha sonra Türkiye Büyükelçiliği temsilcisinin de katıldığı tartışmalı bir toplantıda ele alındı. “Amerika’nın Sesi” tarafından dün servise konan habere göre Schanzer, ABD Maliye Bakanlığı’nın elinde bu suçlamaları destekleyecek çok sayıda bilgi bulunduğunu savundu. Toplantıyı Washington’daki Türk Büyükelçiliği adına izleyen Can Oğuz da Türkiye’nin El Kaide terörizminin hedefi olduğunu ve rapordaki iddiaların kabul edilemeyeceğini söyledi. Toplantıyı izleyen bazı uzmanlar da raporu Türkiye’ye yönelik “ağır ifadeler” kullandığı için eleştirdi. Yargıtay Balyoz’da yeniden yargılama talebini ele alıyor koalisyonu içindeki çatlakta yarılma yaşanmıştı. Altın kaçakçılığından ihaleye fesat karıştırmaya, kaynağı açıklanamayan toplu para bulunmasından çeteciliğe kadar bir dizi suçlamayı içeren 17 Aralık sürecinin sıfırlandığını vurguladık ama burada noktalanacağı söylenemez. Daha sıfır’ın altı var. Karşılıklı buzlaşma süreci var... 17 Aralık’ın ikinci önemli dilimini 25 Aralık’ta Başbakan’ın oğluna uzanan ifade süreci oluşturuyordu. Bu aşamadan sonra operasyon tersine döndü. Polisler, savcılar, hâkimler görevlerinden alındı, yerlerine yenileri atandı. Operasyonu başlatan savcılarla ilgili karşı soruşturmalar açıldı. Onlar da bir bakıma yolsuzlukların üzerine gitme suçu işlediler. Başbakan 17 Aralık operasyonunun başlıca göğüsleyicisi olduğunu ilan edip yıllarca koalisyonu birlikte yürüttükleri cemaate karşı savaş açtı. Bu savaşın görünür gelecekte durması beklenemez. Aksine başta “seri tapeler” olmak üzere yeni savaş yöntemleri cepheye sürülecek. 17 Aralık sürecinde hiçbir tutuklu sanığın kalmamasıyla birlikte geçici zafer parti kanadının görülüyor. Çünkü parti operasyonun tüm yargısal süreçlerine hâkim olacak bir mevzi edindi. HHH Ergenekon soruşturmasında ise yukarıdaki tablonun tersi bir süreç yaşandı. 2007’nin ortasında başlayıp 2008’de toplumu sarsacak gözaltılarla devam eden Ergenekon operasyonunda yargı zaman zaman hükümetin istemediği kararlar alma eğilimine girdi. Koalisyonun her iki kanadının da mutlak tutuklanmasından yana olduğu bazı kişiler serbest bırakılınca, bu kararı veren hâkimler hedef haline geldi. Hükümet zorlansa da bu hâkimleri dosyadan uzaklaştırarak operasyonların istediği seyirde devam etmesini sağladı. Prof. Mehmet Haberal, kendisini tutuklayan ve tutukluluk halinin devamı yönünde karar veren hâkimler hakkında dava açtı. Davayı kazandı. Bu hâkim ve savcıların suç işlediği sabit hale geldi ve tazminata mahkum edildiler. Eğer o karar uygulansaydı, büyük olasılıkla başta Ergenekon davası olmak üzere toplumun gözü önünde seyreden pek çok soruşturmada seri tutuklamalar zorlaşacaktı. Tutukluluğa devam kararları azalacak, tahliyeler artacaktı. Hükümet hemen önlemini aldı. Hâkim ve savcıların görevleri nedeniyle tazminata mahkum edilmeleri halinde bu bedeli kendilerinin değil, devletin ödemesini kararlaştırdı. Hükümetin sağladığı bu tutuklama hakkının sonucu olarak bugün yüzlerce kişi demir parmaklıkların ardında tutuluyor. HHH Yukarıdaki iki çelişkili durumun ardından haykırmak isteriz: Bunu hangi vicdan kabul eder? Böyle bir ülkede hukukun, adaletin, vicdanıyla karar veren yargıçların olduğunu kim söyleyebilir? Hâkimler ve savcıların değiştirilmesiyle birlikte 17 Aralık tutuklularının tümünün serbest bırakılması kararına, “Yargının işine biz karışmıyoruz” diyen Adalet Bakanı’na kim inanır? Hükümet yandaşlarına her türlü özgürlüğün tepsiyle sunulduğu, muhaliflere her türlü zulmün reva görüldüğü böyle bir ülkede kendisine insanım diyen kim huzurlu olabilir? İlkesel olarak biz de tutuksuz yargılamadan yanayız. Ama böylesine çelişkili bir tablo karşısında insan, “yazıklar olsun” diye başlayıp bütün ağır sözcükleri bitirmek istiyor... Tek çıkış 30 Mart’ta insanların sandığa vicdanıyla gitmesi! Raporlar inceleniyor HATİCE TUNCER TGC MEDYADAKİ BASKIYA DİKKAT ÇEKTİ: n İstanbul Haber Servisi Prof. Dr. Mümtazer Türköne, Atatürk’ün hatırasına hakaret suçundan 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanığın sarf ettiği özellikle “Atatürkçü olmayı hakaret sayarım. Atatürk ideolojisi faşist bir ideolojidir. Atatürk ideolojisi bir darbeler ideolojisidir” sözleriyle Atatürk’ü ve manevi hatırasına alenen hakaret ettiğinden 1 yıl hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti. Türköne’nin 3 yıl denetime tabi tutulmasına hükmeden mahkeme cezanın ertelenmesine karar verdi. Atatürk’e hakaretten ceza aldı ‘Esas montaj bu davalardır’ İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) Balyoz davasında yargılanan askerlerin yakınlarının kurduğu Vardiya Bizde Platformu üyeleri Sessiz Çığlık eylemi için dün İstanbul ve İzmir’de 75. kez buluştu. Eyleme, CHP Beşiktaş Belediyesi başkan adayı Murat Hazinedar, İşçi Partisi İstanbul Belediyesi başkan adayı Levent Kırca, MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu da katılarak destek verdi. Eylemde, “Adalet yoksa barış da olmaz”, “Malumlar sıfırlandı, masumlar tutsak hâlâ” pankartı açıldı. Emekli Tuğamiral Türker Ertürk yaptığı konuşmada, “Bu kumpasın tetikçileri Erdoğan ve F tipleridir. Kasetlere ‘montaj’ diyorlar. Esas montaj Balyoz’du. Bu nedenle silah arkadaşlarımız içeride yatıyor” dedi. Hazinedar ise “Askeri demokrasiyi vesayet altına alarak ülkeyi ne hale getirdiklerini görüyoruz” diye konuştu. Öte yandan İzmir’de düzenlenen “Sessiz Çığlık” eylemine de, Balyoz davasından tutuklanan Harbiye mezunlarından Ahmet Yavuz, İzzet Ocak, Süha Tanyeri ve İhsan Balabanlı’nın gönderdikleri mektup damgasını vurdu. Konak Meydanı’nda, 75. kez bir araya gelen kitle, adalet çağrısını yineledi. Öte yandan Balyoz davası kapsamında Maltepe Cezaevi’nde tutuklu bulunan kurmay albayların kendilerine yazılan 1 milyon 300 bin mektuptan derleyerek oluşturduğu “Er Mektubu Görülmüştür” adlı kitap için Kadıköy’deki Caddebostan Kültür Merkezi’nde imza günü düzenlendi. Kitabı gazeteci yazar Yılmaz Özdil ve tutuklu askerlerin aileleri imzaladı. Kitabın geliri, çocukların ve gençlerin eğitiminde kullanılması için ÇYDD’ye bağışlandı. VEFAT Haydarpaşa Numune Hastanesi Fizik Tedavi şeflerinden ve Çerkes araştırmacı Dr. SUAT BERZEG vefat etmiştir. Cenazesi; 3 Mart Pazartesi günü Karacaahmet Şakirin Camii’nde kılınacak öğle namazı sonrası, Hekimbaşı Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Başsağlığı dileriz. NİLHAN AYDIN Balyoz davasında onama kararlarına itirazları değerlendiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, suçlamalara dayanak oluşturan 5 No’lu harddisk üzerinde oynandığına ilişkin görüşlere yer verilen, TÜBİTAK bilirkişileri tarafından hazırlanan raporun aslını davaya bakan mahkemeden istedi. Yargıtay, “yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddi” kararlarının incelemek üzere gönderilmesi için yazı yazdı. Balyoz davasında 20 yıl hapis cezası onanan emekli Orgeneral Çetin Doğan ve 6 yıl hapis cezası alan emekli Albay Hakan Büyük’ün avukatı Hüseyin Ersöz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na 31 Ocak 2014 tarihinde, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 9 Ekim 2013 tarihli onama kararına itiraz etti. Ersöz, dilekçesinin ekinde Poyrazköy davasına bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin TÜBİTAK uzmanlarına hazırlattığı 5 ile numaralandırılan harddiske ilişkin bilirkişi raporunun fotokopilerini gönderdi. Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı, itirazlarda “yeniden yargılama için delil olarak” gösterilen 20 Ocak 2014 tarihli TÜBİTAK bilirkişi raporunun aslını istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Hüseyin İnce imzasıyla 10 Şubat 2014 tarihinde yargılamayı yapan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilen yazıda şu ifadeler yer aldı: “Bir kısım hükümlüler müdafilerinin yapmış oldukları itiraz niteliğindeki taleplerin sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi amacıyla kamuoyuna yansıyan ve hükümlü müdafilerinin dilekçe eklerinde fotokopi olarak sundukları, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ibraz edilen 20 Ocak 2014 tarihli ‘Dijital Adli Analiz Raporu’ ve yine kamuoyuna yansıyan, mahkemenizin 3 Şubat 2014 tarihli ‘yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine’ ilişkin karar ile bu karara itiraz edildiyse bunun sonucuna ilişkin kararın orijinal veya onaylı bir suretinin gönderilmesi rica olunur.” aporlar Yargıtay’da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 19 Şubat 2014 tarihli yazının ekinde, TÜBİTAK görevlileri Erdem Alparslan, Burak Akoğuz ve Osman Pamuk tarafından “Dijital Adli Analiz Raporu ve eklerini” dijital ortamda Yargıtay Başsavcılığı’na gönderdi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 3 Şubat, 2014 tarihli “yargılamanın yenilenmesi” talebinin reddine ilişkin kararı ve bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin 12 Şubat 2014 tarihli kararı Yargıtay Başsavcılığı’na gönderdi. R İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) düzenlediği “Günümüz Koşullarında Gazetecilik” forumunda, iktidarın basın üzerindeki baskısına ve sansüre dikkat çekildi. The Marmara Otel’de yapılan forumda konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, gazetecilik basın meslek ilkelerini önemsediğini belirterek “Günümüzde medya patronları tarafından ucuz emek karşılığı çalıştırılan gazetecilerin örgütlü olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye’de hâlâ 59 gazetecinin tutuklu olduğuna dikkat çekerek “Meslek onuru her geçen gün ayaklar altına alınıyor. Gezi Direnişi sırasında 143 gazeteci işsiz kaldı” diye konuştu. Basın kuruluşları adına ilk sözü alan gazetemiz Sorumlu Yazıişleri Müdürü Aykut Küçükkaya, 17 Aralık’la bir kez daha ortaya çıkan Türk basınındaki “patronaj” sorununa dikkat çekti. Yurt Gazetesi Genel Yayın Direktörü Kerem Çalışkan da basının üzerindeki “Alo Fatih” baskısını kaldırmak için cemiyetin sempozyumlar düzenlemesi gerektiğini belirtti. Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da basının mevcut durumunu Abdülhamit döneminde basına uygulanan sansüre benzetti. Abdülhamit dönemi gibi Göktepe Gazetecilik Ödülleri başvuruları başladı İstanbul Haber Servisi 17. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri için başvurular başladı. Son başvuru tarihi 21 Mart olarak belirlenen yarışmaya 15 Mart 2013 ile 15 Mart 2014 arasında yayımlanmış haber ve fotoğrafların sahipleri katılabilecek. 8 Ocak 1996 tarihinde, Alibeyköy’de bir cenaze törenini izlerken gözaltına alınıp dövülerek öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe adına 1998’den bu yana düzenlenen yarışmada, gazete ya da televizyon haberi, fotoğraf ve yerel gazetecilik dallarında ödüller dağıtılacak. Kazananların ödülleri, Metin Göktepe’nin doğum günü olan 10 Nisan’da tarihinde düzenlenecek törenle verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle