07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MART 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AVUKAT ŞENAL SARIHAN, MADIMAK KATLİAMI DOSYASININ SİVAS’A GÖNDERİLMESİNE İTİRAZ ETTİ 7 ‘Bu karar onları yeniden yakmaktır’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Madımak katliamı davasını Sivas’a gönderme kararı tepki çekti. Sivas katliamının kırmızı bültenle aranan üç firari sanığı Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş’ın yargılandığı davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dün dilekçe veren avukat Şenal Sarıhan, dosyayı Sivas’a gönderme kararına itiraz etti. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta yaşanan katliama ilişkin olarak Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Sivas Ağır Ceza ve Asliye Ceza mahkemelerinde açılmış olan üç ayrı davanın “kamu düzeni” gerekçesiyle Ankara’ya taşındığını anımsatan Sarıhan, Ankara 11. Ağır Ceza’nın bu davayı tekrar Sivas’a gönderme yetkisinin bulunmadığını dile getirdi. Sarıhan, şunları kaydetti: “Bilindiği gibi Adalet Bakanlığı’nın nakil istemi Yargıtay tarafından karara bağlanmaktadır. Kararda gözetilen unsurlar, kamu düzeni yönünden açık, ciddi, somut ve yakın tehlikenin varlığıdır. Olayımız yönünden bu unsurlar hâlâ geçerlidir. Sivas’ta işlenen, çoğunluğu Alevi olan bir aydın grubuna yöneltilmiş insanlığa karşı suçtur. Ülkemizin bu olaydan 21 yıl sonra da bu suçların işlenmesine elverişli bir ortam içinde bulunduğu hepimizin görebileceği bir gerçektir. Sivas katliamı davası, yaşanan olayın boyutu nedeni ile hâlâ gündemde olan ve kamuoyunun çok yakından izlemekte olduğu bir davadır. Yargılama süreci bu acının göreceli olarak azaltılmasını da sağlayamamıştır.” Davaya müdahil olan mağdur ailelerin tümünün Ankara’da yaşadığına dikkati çeken Sarıhan, davanın Sivas’ta görülmesinin sakıncalarını şöyle açıkladı: “Mahkemenizin de bilgisi ve görgüsü içinde olduğu gibi, aileler, her duruşmaya özenle katılmakta ve davalarını izlemeye devam etmektedirler. Onları davayı izlemekten alıkoyan tek şey yaşamla vedalaşmaları olmuştur. Yukarıda da belirttiğim gibi, süren davalarda sanıklar artık yoktur. Boş sandalyelerde yürüyen bir katliam davası vardır. Şimdi bu davanın Sivas’a taşınması, 21 yıldır adalet peşinde yaşlanmış olan bu insanlara yeni bir ceza vermek olacaktır. Sivas’ta dava izlemeye zorlamak, onları her duruşmada yeniden yakmaktan başka bir anlama gelmeyecektir.” Seçimleri Kim Kazanacak? Ya da başka türlü soralım; AKP yine kazanacak mı? Ya da; bunca yolsuzluk bunca rüşvet, bunca hukuksuzluk seçmeni hiç etkilemeyecek mi? Herkes bunu merak ediyor şimdi. Yine en çok merak edilen bir konu da AKP ile kıyasıya kavgaya tutuşmuş olan, aydınları, gazetecileri, hasım gördüklerini, Emniyet’teki, yargıdaki gücüyle zindana tıkma meraklısı ve ama dinleme hevesiyle kendine yamuk yapan AKP’yi kederlere gark eden Cemaat yandaşlarının AKP’ye oy verip vermeyecekleri, oylarını nasıl kullanacakları. Ben de merak ediyorum. Ama daha çok merak ettiğim konular var. Diyelim Erdoğan seçimi kazandı. Ne diyeceğiz o zaman? Ekmek almaya giderken öldürülen Berkin kaybetti mi diyeceğiz? Üçüncü köprü kazandı, ormanlar kaybetti mi diyeceğiz? Gezi Parkı, Çarşı takımı, Fenerli arkadaşlar, direnişte canlarına kıyılanlar kaybetti, Taksim’i beton yığınına çeviren tatlıcı Topbaş kazandı mı denilecek? Sinop’ta nükleer santral kazanacak, Sinoplu kaybedecek o zaman, öyle mi? İşin aslına bakarsanız öyledir. HHH Bellidir; AKP kazanırsa biz kaybedeceğiz. Ama belki de yaşadığımız zamanlara başka türlü bakmak, durumu başka türlü değerlendirmek de mümkündür. Belki de artık AKP ne kadar oy alırsa alsın kazanamayacak, olmayan itibarını geri alamayacak, zorbalığının, politikadaki saçma sapan işlerinin, yeteneksizliğinin hesabını vermekten kurtulamayacaktır. Peki, nasıl olacak bu? HHH Siyaset tarihi zorbaların sonsuza kadar ayakta kalamadığını gösterir. Sömürü sistemleri ayakta kalabilmek için sık sık devletin aparatlarını elden geçirir, hizadan çıkan politikacıları hiç acımadan, ki o zaten zaman zaman çok katılaşabilen mantığı ile hiç kimseye acımaz, harcayıverir. Bu, sistemin emperyalist, şimdiki tuhaf adlandırmayla küresel çağında her zamankinden daha fazla böyledir. Siz sağa sola kafa tutan “muktedir” liderin afur tafuruna bakmayın, içeride ve dışarıda hakkında hüküm çoktan verilmiştir. Ama asıl hüküm vermesi gereken halktır ve biz henüz bu sorunun yanıtını bilmiyoruz. HHH Hüküm verecek olan halktır derken, birbiri ile ölümüne savaşan AKP ile Cemaat arasındaki gittikçe derinleşen anlaşmazlığın yarattığı olanakları küçümsemek doğru olmaz ama yine de gerçek bu birbirini izleyen dehşet verici kayıtlar ve işi utanmazlıkla geçiştirmeye çalışanların kösele yüzleri ile sınırlı değildir. Gerçek açığa çıkan bu derin hukuksuzluk ve yolsuzlukları sistemle kavgayı kendine temel eksen almış olanların halkın bilincine nasıl ve ne kadar çıkarabileceklerinde gizlidir. Kimin ve nasıl dinlediği hiç önemli değil, kamunun mutlaka bilmesi gereken gerçekleri ortaya çıkaran kayıtlar bize sistemin içyüzünü ve zayıflıklarını gösteriyor. Her şeyin bu kadar aleni yapılması, sistemin kodeksine uygun değildir ve bu kuralları çiğneyen açgözlü politikacı bunun bedelini öder. Bizim sorunumuz ise siyaset sahnesinin bu onon iki yılda görülmedik talanını gerçekleştirenlere bedeli halkın ödetmesinin yollarını bulmak ve bu ödemeden ulusal ya da uluslararası sistemin kendine pay çıkarmasının önüne geçmektir. HHH AKP bu seçimleri öyle ya da böyle, alacağı oy ne olursa olsun yitirecektir ve bu kesindir. Yeter ki, bu gerçeğin bilincinde olanlar “işte Cemaat ile AKP savaşıyor ve sonunda ikisi de güçten düşecek biz kazanacağız” saflığına düşmesinler. Belki onlar güçten düşebilir, biri ötekinin canına okuyabilir ya da ikisi birden Hakk’ın rahmetine kavuşabilir ama inanın ki sistem, kendisine daha iyi hizmet edecek siyasetçiler bulmakta zorlanmayacaktır. Görgü tanığı, daha önce verdiği ifadenin eski savcı tarafından tutanağa yanlış geçirildiğini söyledi ‘Polis Berkin’e nişan aldı’ HSYK, istihbari dinlemelere ilişkin mahkeme kararlarını inceliyor CANAN COŞKUN Gezi Parkı Direnişi sırasında polisin attığı gaz kapsülünün kafasına isabet etmesiyle komaya giren ve 269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili soruşturmada 2 görgü tanığı daha ifade verdi. Berkin Elvan’ın arkadaşı da olan M.A, “Daha önce savcı Adnan Çimen’e verdiğim ifademde polisin gaz kapsülünü direkt Berkin’i hedef alarak attığını söylememe rağmen tutanağa ‘polisler gaz kapsülünü gecekondunun duvarına çarptırıp daha sonra da Berkin’in kafasına vurduğu’ şeklinde geçirdi” dedi. Elvan’ın ölümüne ilişkin dün 2 görgü tanığı daha soruşturmayı yürüten savcı Faruk Bildirici’ye ifade verdi. Berkin Elvan’ın arkadaşı da olan M.A, Berkin Elvan’ın eyleme katılmadığını belirterek şöyle devam etti: “Berkin’in kafasına gaz kapsülü geldiğini ve kafasına çarptığını açık seçik gördüm. Bunu atan polisi de gördüm. Kafasındaki kaskın numarasını da alamadık. Ancak TOMA’nın şoför koltuğunun bulunduğu yerde diz çökmüş vaziyette bize gaz kapsülü atan memurdur. Berkin’i vuran bu polistir.” Olay gecesi sabaha kadar Gaziler Sokağı’nın başında slogan attığını anlatan M.A, “Bu esnada Berkin henüz vurulmamıştı. Sabah 07.30 sıralarında Berkin’i Gazi Berkin’le birlikte büyüyecekler Çankaya Belediyesi’nce yapımı tamamlanan gündüz bakımevi ve çocuk merkezine Berkin Elvan’ın adı verildi. Tesisin açılışına Berkin’in babası Sami Elvan, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün ve yurttaşlar katıldı. Açılışta konuşan Tanık, Berkin’in “Uçan bir kuş olarak simgeleştiğini” söyledi. Tanık, “Berkin’in adı çocukların özgürce uçurtma uçuracakları böyle bir yerin adı olacak” diye konuştu. Berkin’in babası Sami Elvan da “Berkin elimizden bir kuş gibi uçtu. Ama o yaşıyor. Berkinimiz aramızda ben bunu biliyorum, tüm dünya biliyor” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ler Sokağı’nın başında gördüm. Berkin, Gaziler Sokağı’ndan gelip Mithatpaşa Caddesi’ni geçerek sokağın devamındaki fırından ekmek almaya gidiyordu” diye konuştu. Berkin’e “Caddeye çıkma. Nişan alıyor” dediğini aktaran M.A, şunları söyledi: “Berkin duymadı. Caddeye bir adım atar atmaz TOMA’nın yanında diz çökmüş vaziyette başında kask bulunan çevik kuvvet polisi Berkin’e doğru gaz tüfeğiyle ateş etti. Polis memuru nişan almıştı. Direkt Berkin’in kafasına ateş etti. Gaz kapsülü kafasının sağ kısmına geldi. Kafasına çarptıktan sonra yere düştü. Ben ve arkadaşım Berkin’i geri çektik. ‘Kafam’ dedi, koşmaya başladı. Vurulduktan 510 dakika sonra beyaz renkli bir araca bindirdik. Bu araca bindirdikten sonra 50 saniye sonra kusmaya başlamıştı. Tuvaletini tutamıyordu. Gözleri kapanıp dişleri kitleniyordu.” M.A, “Polisin gaz kapsülünü direkt Berkin’i hedef alarak attığını söylememe rağmen tutanağa ‘polisler gaz kapsülünü gecekondunun duvarına çarptırıp daha sonra da Berkin’in kafasına vurduğu’ şeklinde geçirildi. Olay şimdi anlattığım şekliyle gerçekleşmiştir. Berkin eyleme katılmadı. Olay günü sadece ekmek almaya gidiyordu” ifadelerini kullandı. Diğer tanık avukat Sinan Zincir de, olay günü polislerin KİM marketin önünde eylemcilere müdahale ettiklerini anlatarak “Gazete almaya giderken bir çocuğun anne diye başını tutarak kaçtığını gördüm. Çocukla polis arasında 2530 metre mesafe vardı” diye konuştu. Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz oğlunun mezar taşına sarılarak gözyaşı döktü. Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert’in anneleri Emel Korkmaz’ı yalnız bırakmadı. Müfettişler kozmik ALİCAN ULUDAĞ odalarda ANKARA 17 Aralık operasyonu ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın arasında bulunduğu çok sayıda ses kayıtlarının internete düşmesi üzerine HSYK, tüm adliyelerde istihbari dinlemelere ilişkin mahkeme kararlarını mercek altına aldı. TMK ve özel yetkili mahkemelerin aldığı istihbari dinleme kayıtlarının tutulduğu kozmik odalara giren müfettişler, buna ilişkin binlerce mahkeme kararını inceliyor. İnceleme 20052012 yılları arasını kapsıyor. 17 Aralık operasyonunun ardından TİB ile Emniyet İstihbarat ve KOM dairelerinde yapılan incelemelerde bütün dinleme kayıtlarının silindiği iddia edilmişti. Silinen kayıtların 2012 yılına kadar olan telefon dinlemeleri olduğu belirtilmişti. Bu süreçte internette başta Erdoğan olmak üzere çok sayıda dinleme kayıtları internette yayımlandı. Bunun üzerine HSYK’nin dikkat çeken bir adım attığı ortaya çıktı. HSYK özel yetkili mahkemeler ile TMK mahkemelerinin görevli olduğu adliyelere başmüfettişler gönderildi. Bu müfettişler, istihbari dinlemelere ilişkin mahkeme kayıtlarının tutulduğu kozmik odalara girdi. Buradaki istihbari dinleme kayıtlara el koyan müfettişler, mahkeme kararlarını mercek altına aldı. Kararlarda telefonları dinlenen numara ile adı geçen kişinin gerçek olup olmadığı, kod isimlerle dinleme yapılıp yapılmadığı araştırılıyor. Yine Erdoğan ile kurmaylarının telefonlarının bu yöntemle dinlenip dinlenmediği araştırma konusu unsurların başında geliyor. Adliye kulislerinde bu tür usulsüz kararlara imza atan hâkimlere ağır yaptırımlar uygulanacağı konuşuluyor. Gaziler Sokağı’nın Mithatpaşa Caddesi ile kesiştiği köşede yüksek bir bina olduğundan polislerin kendilerini göremediğini kaydeden M.A, “Ancak biz caddeye doğru hamle yapınca bizi görüyorlardı. Bizim orada olduğumuzu bili yorlardı. Polisler de bizi göremediklerinden gaz kapsüllerini gecekondunun duvarına çarptırıp bulunduğumuz noktaya düşürüyorlardı” diye konuştu. çıkma, nişan alıyor’ ‘Caddeye Memurluktan atıldılar Öğretmenlere Gezi cezası İstanbul Haber Servisi Leonardo Da Vinci meslek eğitimi programı kapsamında 2013 yılının mayıs ayında 7 öğrencisi ile birlikte Portekiz’e giden ve orada Gezi Parkı eylemlerinde yaşananlara dikkat çekmek için hazırladıkları pankartlarla çektirdikleri fotoğrafları Facebook hesabından paylaşan Bartın Kız Meslek Lisesi öğretmenleri Aysun İleriler ve Sebahat Polat görevden alındı. Türkiye’deki olayları duyduklarını ancak bu denli büyük gösterilerin yaşandığını Portekiz kanallarından öğrendiklerini belirten Aysun İleriler, “Ben ve öğrencilerim uzakta olmanın psikolojisiyle ne yapabilirizi tartışmaya başladık. Bir Türk vatandaşı ve eğitimcisi olarak öğrencilerimle 5 dakikalık sessiz eylem yapma kararı aldık. Bu sırada dövizlere, ‘Türkiye’de barış istiyoruz’ türü yazılar yazdık dedi. Gezi kapsamında Porto’da şarap mahzeninde öğrencilerle birlikte ellerindeki kadehlerle fotoğraf çektirdiklerini ve altına “tamamen kurgudur” şeklinde yazmalarına karşın okul müdürünün fotoğrafları Yeni Şafak gazetesine vererek kendilerini hedef gösterdiğini öne süren İleriler, “Çok hoş olmayan psikolojik baskılar ve tehditlere maruz kaldık. Bartın İl Milli Eğitim Müdürlüğü tüm bunları dosya haline getirerek görevden alındığımızı bakanlığa yolladı. Memuriyetten men edildiğimize dair karar da dün elimize ulaştı. Sendikam EğitimSen ve ben yargıda hakkımızı arayacağız” dedi. Kocaman bir aile oldun MEHMET ALİ SOLAK / CAN HACIOĞLU HATAY / ESKİŞEHİR Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran’da polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve 28 günlük yaşam mücadelesini 10 Temmuz’da kaybeden üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, dün doğum gününde mezarı başında anıldı. Antakya’ya bağlı Ekinci beldesindeki evinin önünde bir araya gelen binlerce yurttaş, 18 Mart 1994 tarihinde Antakya’da dünyaya gelen Ali İsmail Korkmaz’ın acılı ailesini yalnız bırakmadı. “Ali İsmail Ölümsüzdür” pankartları ve Türk bayraklarıyla mezarlığa kadar yürüyen grup, “Ağlama anne, evlatların burada”, “Hepimiz Aliyiz, öldürmekle bitmeyiz” sloganları atarak, mezarlığa geldi. Ali İsmail’in mezarı başındaki anma törenine; CHP Hatay Milletvekillerinden M. Ali Ediboğlu, Refik Eryılmaz, Hasan Akgöl, Belediye başkan adayları katılırken, demokrasi şehitlerinden Ahmet Atakan ile Abdullah Cömert’in aileleri de katıldı. Grubun önünde kol kola geçerek yürüyen Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz, Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan ve Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, yol boyunca evlatları için gözyaşı döktü. Emel Korkmaz burada yaptığı konuşmada, “Alim canım Alim, doğum gününü böyle mi kutlayacaktık. Bak sen çocukları severdin, şimdi çocuklar yanında. Arkadaşlarınla kutlardın, şimdi arkadaşların da burada. Ali Yusuf’u merak ederdin, bak Ali Yusuf da burada. Koskocaman bir aile oldun, canımın içi” dedi. Ali İsmail’i Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ndeki arkadaşları da unutmadı. Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu’nda boş bir duvara Ali İsmail Korkmaz’ın graffiti fotoğrafını yapan arkadaşları, duvara astıkları pankartla da onun yaşgünü olduğunu tüm Anadolu Üniversitesi’nde öğrenim gören arkadaşlarına hatırlattılar. Ayrıca, akşam saatlerinde eğitim fakültesi önünde anma etkinliği yaptılar. Öğrenciye ‘eylem’ soruşturması Arkadaşları unutmadı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da Berkin Elvan için okul bahçesinde sessizce eylem yapan 7 öğrenci hakkında disiplin soruşturması açıldığı ortaya çıktı. CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, yaptığı açıklamada söz konusu 7 öğrencinin, teneffüste okul bahçesinde yere oturarak sessizce Elvan’ı andıkları için haklarında soruşturma komisyonu oluşturulduğunu ve disiplin mekanizmasının devreye sokulduğunu bildirdi. n ŞANLIURFA ( DHA) Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’nde, dün akşam saatlerinde valilik onayıyla yeni görevlendirmeler yapıldı. Düzenleme kapsamında; Terör, Kaçakçılık, Asayiş ve Siber Suçlar ve Bilişim şubelerinde görev yapan, aralarında amir ve komiserlerin de bulunduğu 130 polisin başka birimlere ataması yapıldı. İlde daha önce 20 Emniyet müdürünün yeri değişmişti. Emniyet’te deprem sürüyor ‘Gezi davası demokrasi ayıbı’ İstanbul Haber Servisi TMMOB Mimarlar Odası, Taksim Dayanışması’na açılan ve 12 Haziran’da görülmeye başlayacak olan Gezi davasını “demokrasi ayıbı” olarak niteledi. Mimarlar Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada, AKP iktidarının, 17 Aralık soruşturmaları ile gündeme gelen soygun, hırsızlık ve yolsuzluklarını “suçlu” yaratarak örtbas etme gayretiyle bu davanın açılmasında ısrarcı olduğuna dikkat çekildi. Tamamen hukuksuz bir şekilde açılan bu dava ile demokratik hakların “suç” olarak tanımlanmasına tepki gösterilen açıklamada “Suç sayılabilecek herhangi bir eylemin yer almadığı, hukuki gerekçeden yoksun bir iddianame ile yasal kuruluşların temsilcileri hakkında ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamasıyla dava açılması hukuk devleti ile bağdaşmaz. Bu dava hukuken yok hükmündedir ve Türkiye için bir demokrasi ayıbı olarak tarihe geçmiştir” değerlendirmesi yapıldı. ‘12 Eylül‘e 10. Ağır Ceza n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel yetkili ve TMK ile mahkemelere son veren düzenlemenin ardından kapatılan Ankara 11., 12. ve 13. ağır ceza mahkemelerindeki davaların yeni adresleri kurayla belirlendi. Kura sonucunda, 28 Şubat davası Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı dava Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle