06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2014 CUMA 4 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın amacına karşın kavga etmeyeceklerini söyledi Yine ‘Tutukluluk’ Terör suçlarında tutukluluk süresinin on yıldan beş yıla indirilmesini öngören yasa onaylanır onaylanmaz, kimi kanlı katillerin bu arada Erhan Tuncel, Alparslan Arslan, Zirve Yayınevi katilleri Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir ve Salih Güler’in ilk ağızda tahliye edilmeleri kamuoyunda büyük infiale neden oldu, kurbanların yakınları isyanlarını dile getirdiler. Tepkileri anlayışla karşılasak da, olayda şaşacak yön olmadığını söylemeliyiz. Tutukluluk sürelerinin kısaltılması (ki beş yıllık tutukluluk kısa değil, hatta makul bile değil, yine de uzundur) kanlı katiller için de geçerli olacaktır. Ceza hukukunda, kanlı katillerin de sanık haklarından yararlanmalarından daha doğal bir şey olamaz. Tarih boyunca, insan haklarının genişlemesi karşısında duran tutucu ve baskıcılar, hep devleti ve toplumu korumak, suçla mücadele etmek gibi kalkanların arkasına saklanarak, bu alanda gelişmeyi engellemeye çalışmışlar ve ne yazık ki, çok halde başarılı da olmuşlardır. Örneğin ABD’nin birçok eyaletinde, suçla mücadele etmek, suçluyu caydırmak adına ölüm cezalarının sürmesi yolu, kamuoyunun da desteğiyle tutulmuştur. Oysa bütün araştırmalar göstermiştir ki, ölüm cezasının caydırıcı hiçbir yönü yoktur. Suçları önlemede etkisi kanıtlanmış değildir. HHH Suç ile mücadele alanında, “sanığın haklarını korurken, kurban ve yakınlarının hakları hiçe sayılıyor” gibi tehlikeli, popülist, tutucu savlara karşı çok dikkatli olmalı, zaman zaman tatsız durumlarla karşılaşabileceğimizden korkarak, şiddet yolunu yeğlememeliyiz. Makul sürede yargılanmak herkesin hakkıdır, masumun da, kanlı katilin de... Biliyorum, bu şekilde söyleyince hoş gelmiyor, ama unutmayalım ki, suçla mücadele savını abarttığımız zaman bir sürü masumun hakkını ister istemez çiğneriz. Oysa ceza hukukunda ilke, bir suçsuzun haksız yerde içeri tutulmasındansa, bir suçlunun serbest kalmasının ehveni şer olmasıdır. Ve unutmayalım ki, sert ve özel önlemler, çoğu ahvalde amaçlanan sonucu sağlamamıştır. Hrant Dink davası bunun en güzel örneklerinden biridir. Anımsanacağı üzere Hrant Dink davasına bakan mahkeme, olayda örgüt bağlantısı bulunduğu kuşkusu taşıdığını, ama bunu kanıtlayamadığını itiraf etmişti. Bu mahkeme özel yetkili bir mahkemeydi ve özel yetkili mahkemeler de örgütlü terör suçlarıyla daha etkin mücadele amacıyla kurulmuştu. Kaldı ki, çoğu zaman, son olaylarda bizde de görüldüğü gibi, sakıncalar tutuklama süresinin kısalığından değil, yargılama sürecinin uzunluğundan kaynaklanmaktadır. HHH Devlet, sanığı makul bir süre içinde yargılamak yükümlülüğü ile karşı karşıyadır. Devletin yargısı da bir nevi topluma karşı yükümlendiği bir hizmettir. Bu durumda, makul süre içinde yargılamayı yerine getirememek, devletin bir nevi hizmet kusurudur. Bu kusur hem sanık hem de mağdur ve yakınları açısından geçerlidir. Devlet kendi hizmet kusurunu, vatandaşın özgürlüğünden kısıtlamaya giderek telafi edemez. Yukarıda adı geçen ve tahliyeleri kamuoyunda huzursuzluk yaratan kişilerin durumlarına da yakından baktığımızda göreceğimiz odur ki, yargı pekâlâ süresi içinde sonuçlandırabileceği bir kovuşturmayı, davaları başka davalarla irtibatlandırarak, siyasi bazı iddialara mesnet olacak kararlar oluşturabilmek amacıyla, uzatıp içinden çıkılamaz hale getirdiği için kamunun vicdanını kanatan sonuç hasıl olmuştur. Yoksa bu davalar, Ergenekon ile irtibatlandırılmak için içinden çıkılmaz hale sokulmasalardı, şimdiye dek sonuçlandırılmış olacaklardı. Bizzat Ergenekon davasının gerekçeli kararının yazılamaması da “torba iddianame”nin içine ne bulunursa atılarak, artık içinden çıkılamaz hale getirilmesinden doğmuştur. Oyuna gelmeyelim. Demokrasilerde devletin hizmet kusuru vatandaşın hak ve özgürlüğü kısıtlanarak giderilmez. ‘Başçalan bölmek istiyor’ MİNE ÖZGÜR KASTAMONU CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede Berkin’ler ölmesin, Ayaz bebek ölmesin. O ‘Başçalan’ bizi bölmek, ayrıştırmak istiyor. Bölünmeyeceğiz, kavga etmeyeceğiz, beraber güzel bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz” dedi. Kuzeykent Pazaryeri’ndeki mitingde halka seslene CHP lideri Kılıçdaroğlu, barış ve kardeşlik içinde hiç kimsenin yatağa aç girmediği, çocukların ölmediği bir Türkiye için uğraştıklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, “Hedefimiz güzel bir ülkede kardeşçe yaşamak. O ‘Başçalan’ bizi bölmek, ayrıştırmak istiyor. Bölünmeyeceğiz, kavga etmeyeceğiz, beraber güzel bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Bu ülkeyi güzel yaşanabilir bir ülke yapalım. Bu ülkede Berkin’ler ölmesin, Ayaz bebek ölmesin. Size yalan söyleyenlere artık oy vermeyin. Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları önlediler mi” diye konuştu. Türkiye’ye ilk metroyu, tercihli yol sistemini, ilk Halk Ekmek ve tanzim şatışları CHP’li belediyelerin yaptığını, yurttaşları yerinden etmeden kentsel dönüşüm yapmayı, ilköğretimde bedava süt dağıtmayı CHP’nin başardığını anlatan Kılıçdaroğlu, “İlk kez suyu vatandaşa bedava verdiği için yargılanan, hapse atılan belediye başkanı CHP’lidir. Yerel yönetimler bizim işimizdir” dedi. CHP iktidara geldiğinde siyasi ahlak yasası çıkaracaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Siyasetçinin zenginleştiği ortamda halk fakirleşir. ‘Ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim’ di yordu. Nasıl oldu da kısa sürede dünyanın en zengin başbakanlarından birisi oldun? Ses kayıtları çıktı. Çağrı yaptım. Montajsa, ispat ediyorsan hep beraber mücadele edelim. Sen kendine güveniyorsan o zaman TİB kayıtlarını yayımla. Dünyada onun herkes ‘Başçalan’ olduğunu biliyor. Dün çıkmış ‘Ben neyi çaldım?’ diyor. Oğluna bakmıyor musun, 1 milyar dolar var evde. Kul hakkı yemek günah değil mi?” “Tayyip Bilal’i ekmeğe gönder” sloganı atılması üzerine Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Bilal ekmek yemiyor ki, pastayla besleniyor. Bilal bir vakıf kurdu, adına TÜRGEV dedi. Devletten ihale veriyorsun, rüşveti TÜRGEV’e yatırıyorsun. ‘Bunları paralel devlet yaptı’ diyor. Senin bakanına 700 bin liralık saati paralel devlet mi taktı? O bakanların çocuklarının yatak odalarına 7 para kasasını paralel devlet mi koydu? Senin bakanını haram parayla ailece umreye paralel devlet mi gönderdi? Senin çocuğunun evine 1 milyar dolar parayı paralel devlet mi koydu? O vakfı paralel devlet mi kurdu?” ‘Berkin’ protestosu: 20 gözaltı Başbakanın Mersin mitingi nedeniyle kentte adeta sıkıyönetim ilan edildi. Çevre kentlerden çok sayıda polis kente geldi. Miting alanı çevresinde yer alan tüm apartman girişleri sivil polisler tarafından tutuldu. Berkin Elvan’ın ölümü nedeniyle Başbakan Erdoğan’ı protesto etmek için gösteriler düzenlendi. İstiklal Caddesi, Özgür Çocuk Parkı, Atatürk Caddesi üzerinde düzenlenen protestolarda 20 eylemci gözaltına alındı. (Fotoğraf: DHA) Erdoğan yine medya, işadamları ve muhalefeti suçladı ara için yatana adam denir mi?’ 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu öncesi Rıza Sarraf’ın eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’i arayarak “MİT, Emniyet İstihbarat beni takip ediyor mu?” diye sorduğunu, Güler’in de “Sana bir şey olursa senin önüne yatarım” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Bir devletin içişleri bakanı oğluna çıkar sağladı diye nasıl olur da birisinin önüne yatar? Berkin’in önüne yatan var mı? Vatandaşın önüne yatan var mı? Para için yatan adama adam denir mi” diye konuştu. ‘P ‘Tahrik ediyorlar’ ABİDİN YAĞMUR MERSİN Seçim çalışmaları kapsamında Mersin’de halka hitap eden Başbakan Tayip Erdoğan, Berkin Elvan’ın cenazesinden sonra polisin sert müdahalesi nedeniyle çıkan olaylarla ilgili muhalefet, medya ve iş dünyasını suçladı. Erdoğan, “AKP gençliğinin elinde molotof yok, taş yok, sopa yok. AKP gençliğinin elinde tablet bilgisayar var, kalem var, kitap var, farkımız bu” dedi. Kendilerine darbe yapılmak istendiğini savunan Erdoğan, “Önce Gezi dediler, başarılı olamadılar. Ardından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar başarılı olamadılar. Şimdi de sokakları tahrik ederek, sokakları terörize ederek sonuç almaya çalışıyorlar. Medya, günlerdir sokakları ateşe vermek için sorumsuzca yayın yapıyor. İşadamları çıkıyor, sokakları karıştırmak için ahlaksızca tahrikler yapıyor. Siyasetçiler çıkıyor, seçime sadece 17 gün kala sokakları karıştırmaya çalışıyor. Filistinli bir tek çocuk için gözyaşı dökmeyen, Mavi Marmara şehitlerine terörist gözüyle bakan, Mısır için Suriye için yüreği yanmayan Pensilvanya’daki zat, ta oradan sokakları karıştırma çağrısı yapıyor” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Mersin mitinginin ardından Aksaray’da düzenlediği mitingte, Berkin Elvan’ın cenaze töreninde yaşananlara değinerek “İstanbul’da dün gördünüz, itfaiye araçlarına saldırıyorlar. İtfaiyeciyi yere yatırdılar, ‘Bunlar sahtekâr’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Ankara’da Milli Kütüphane yanında düzenlenen KızılayÇayyolu metrosu açılış töreninde de konuştu. Erdoğan, Berkin Elvan’ın ölümünün ardından İstanbul’da yapılan protestolara, “İstanbul’da değişik yerlerde partimizin seçim koordinasyon merkezlerini yaktılar, yıktılar. Seçim araçlarını yaktılar. Hani siz demokrattınız, hani siz özgürlükçüydünüz? Bunlar sahtekâr, sahtekâr. Ne doğrusu ya ne dürüstü? Bunların demokratlıkla falan alakası yok” diye tepki gösterdi. tekme tokat dövdüler. Cam, çerçeve indirdiler. Bunların insanlıktan nasibi yok” dedi. Erdoğan, Okmeydanı’nda öldürülen Burakcan Karamanoğlu’nun ölümüne ilişkin olarak ise “Dün bu kadar yazı yazan bu kadar televizyonlarda söyleşiler, bu kadar üzüntüler, acaba Giresun’nun Alucrası’ndan o Burak yavrumuz için ne söyleyecekler? DHKPC bakın olayı üstlendi” diye konuştu. DHKPC ile MHP’nin yan yana geldiğini öne süren Erdoğan, “Birbirlerine en ağır ifadeleri kullanan CHP ile Pensilvanya’nın bir araya geleceğini hiç düşünür müydünüz?” dedi. Berkin ve Burak’la ilgili mesajlarda çifte standart terörize ediyormuş Haber Merkezi Berkin Elvan’ın vefatı ve cenazesinin ardından dün AKP’li bakan ve vekillerden gerek tweet gerek açıklamalar yoluyla değişik yorumlar gelmeye devam etti. Kimi Berkin’in üzerinden AKP’ye komplo hazırlandığı iddialarını öne sürerken, kimi Berkin’in adını bile anmadı. Kimi açıklamalarda da yaşamını yitiren Burakcan Karamanoğlu’nun (22) ölümünden duyulan üzüntü de dile getirildi. Berkin Elvan’ın vefatı ve cenazesinin ardından sessizliğini koruyan İçişleri Bakanı Efkan Ala, ilk kez dün üst üste tweet atarak görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Ala, isim vermeden Berkin Elvan ve Okmeydanı’nda karşıt görüşlü gruplar arasındaki tartışmada çekilen silahlar sonucu hayatını kaybeden Burakcan Karamanoğlu (22) ile ilgili mesajlar verdi. Ala ilk tweet’inde “Giden her can canımızı acıtıyor. Kaybettiğimiz her insanımızı bir anne bir baba bir evlat gibi görmemek mümkün değildir” ifadesini kullandı. Bakan Ala, sonraki tweet’lerinde de “Milletin çocuklarının kanı ve canı üzerinden siyaset hesabı yapmak ne tür bir değersizliktir. Vatandaşımız emin olsun ki vandallığa, toplumun huzurunu bozanlara emniyet güçlerimiz kararlılıkla karşı duracaklardır” diye yazdı. Diyarbakır’da konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olayları “terör” olarak nitelendirdi. Arınç, şu ifadeleri kullandı: “Bunlar Berkin’i unuttular; sadece Berkin üzerinden yakma, yıkma, öldürme olaylarına giriştiler. Bu vatan düşmanları, millet düşmanları masum kitleleri de kullanmak suretiyle İstanbul’da terör estirdiler ve maalesef yine bir gencimiz yine kimin silahından çıktığı belli olmayan bir AKP’lilere göre CHP mermi ile hayatını kaybetti.” AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de Karabük’te yaptığı konuşmada, Berkin’in cenazesinin siyasi şova dönüştürüldüğünü savundu: Şahin şunları söyledi: “Annesinin şu sözü beni yaraladı, ‘Benim oğlumu Allah almadı, Tayyip Erdoğan aldı.’ Böylesine yavrusunu kaybetmiş bir annenin ağzına yakışır mı? Canı veren Allah’tır alan da Allah’tır... Bu ülkede sadece Berkin Elvan vefat etmiyor ki, 4 tane polisimiz şehit oldu. Bir tane askerimiz mayına bastı şehit oldu. Niye onların cenazesine bu kalabalıkla gitmiyorsunuz? Onlar vatan evladı değil mi?” ılıçdaroğlu’nun illegal askerleri! Giresun’da konuşan AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli de Bervin Elvan’ı anmazken Okmeydanı’nda silahlı saldırıda öldürülen AKP Alucra Belediyesi başkan adayı Asım Kaymakçı’nın yeğeni Burakcan Karamanoğlu’nun ve Tunceli’de bir polisin şehit olmasıyla ilgili CHP’yi suçladı. Canikli şunları söyledi: “Bir polisimiz bu vandallar tarafından şehit edildi. İstanbul Okmeydanı’nda bir fidanımız, Alucralı bir kardeşimiz Burakcan Karamanoğlu yine bu vandallar tarafından katledildi. Ana muhalefet partisinin genel başkanı da, onun milletvekilleri de sokakları terörize eden bu örgütlerin her zaman destekçisi oldu. Kardeşimizi, fidanımızı katleden de Kılıçdaroğlu’nun destek verdiği bu illegal örgütler. Bütün milletimizin bunu bilmesi gerekir. Kılıçdaroğlu’nun illegal askerleri tarafından katledildi bu kardeşimiz, bu vatan evladımız. Ciğerimiz yanıyor.” K Çağlayan’dan saat açıklaması Başbakan Erdoğan’ın Mersin mitingi öncesi kürsüye eski Ekonomi Bakanı ve Mersin Milletvekili Zafer Çağlayan çıktı. 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda Rıza Sarraf’tan 700 bin liralık kol saati aldığı iddia edilen ve Ekonomi Bakanlığı koltuğundan ayrılan Çağlayan, hakkındaki yolsuzluk iddialarını reddederek “Eğer bir saat hediye almışsam ve saat aldığımı, saat verildiğini kim söylüyorsa namerttir, edepsizdir, ahlaksızdır. Kalkmışlar partimize etiket yapıştırmaya çalışıyorlar. Yolsuzluktan bahsediyorlar. Bu kardeşiniz 11 sene öncesinde 27 yıl sanayicilik yapmış bir kardeşiniz… Yolsuzluğun olduğu dönemleri en iyi bilen, gözlemleyen bir kardeşiniz. Biz yolsuzluk yapsak, bu hükümetle Akdeniz Oyunları, hastaneler yapılabilir miydi?” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle