06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MART 2014 CUMA CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 19 “Papatyalar” Tutku emekçisi Atilla Dorsay Son kırk yıldır yerli sinemaya ve dünya sinemasına ilişkin sayısız yazı... Tüm birikimlerini topladığı kitaplar... Tek tutkusu sinema değil. Yaşadığı kent, İstanbul... Pop müzik... Onlara da tutkun... Tüm tutkularını dolu dolu yaşayıp, bunları hep yazıya, kitaplara dökmüş. Dile kolay bugüne dek 54 kitabı yayımlanmış... Özetle bir tutku emekçisi... Atilla Dorsay’dan söz ediyorum. Ben onu, çoğu okur gibi, önce Cumhuriyet gazetesindeki sinema eleştirileriyle tanıdım. 1966’da başlamıştı, Cumhuriyet’te yazmayı neredeyse 30 yıl sürdürdü. 1972’de arkadaşlarımla Sanat Dergisi’ni kurduğumuzda, hep omuz başımızdaydı. 80’li yıllardan beri televizyonda sinema programlarıyla yedinci sanatın salt eğlencelik yanını değil, eleştirel düşünceyi, tartışmayı vurgulayan programlar yaptı. Genç eleştirmenlere örnek ve ön ayak oldu. Son zamanlarda iki kitabını okuyordum. “Emek Yoksa Ben de Yokum!” (Kırmızıkedi Yayınları) bir kültür cinayetini belgelerle, tanıklıklarla, damıtılmış anılarla ortaya koyuyordu. “Quo Vadis İstanbul?” (Remzi Yayınları) kitabında ise son 20 yılda İstanbul’un değişimini, yozlaşmasını, parmaklarımızın arasından kayıp gitmesini ele alıyordu. “Gezi Parkı mucizesini yaratan kadınerkek, gençyaşlı, ünlüBunlara karşın bugün geldiğimiz noktayı kıvanç verici, geleceği parlak görüyor Dorsay. “2013 yılı içinde toplam seyirci sayısı 2000’lerdeki 30 küsur milyondan 2010’lardaki 40 ve küsur milyona ulaşmakla kalmamış, geçen yıl içinde tüm rekorları kırarak 50 milyon seyirciye yaklaşmıştır. Daha da önemlisi, gişe şampiyonu olan ilk on filmin dokuzu Türk filmi olup sadece tek bir yabancı film o da 9. sırada olarak bu listeye sızabilmiştir. Dünyada şu anda ABD dışında bilinen hiçbir ulusal sinemaya nasip olmamış ve de olmayacak bir genel görünüm...” diyor. Elbet kazanımlar sadece seyirci sayısı açısından değil. Oyuncusundan yönetmenine, tasarımcısından müzisyenine, kameramanından teknik elemanına, bu süreçteki gelişmelere ışık tutuyor Atilla Dorsay. Klasik dönemden günümüze çok geniş bir yelpazeye yayılan çok çeşitliliğe ve zenginliğe vurgu yapıyor. Eski yazıların bir araya gelmesi değil bu kitap. Seçtiği ki kabul edelim çok zor bir seçim bu filmleri yeniden izleyip, yeniden değerlendiriyor. Sonuç öykü tadında eleştiri yazıları... İtiraf edeyim: “Ne sıkı arkadaşmışsın sen, Melike!...” diye bitirdiği Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin eleştirisini okurken neredeyse gözyaşlarımı tutamayacaktım. Türk sinemasına bir saygı duruşu niteliğindeki kitap aynı zamanda hem tat alacağınız hem de bilgileneceğiniz eşsiz bir kaynak. Teşekkürler Atilla Dorsay. SİNEMAMIZ 100 YAŞINDA... YÜZYILIN 100 TÜRK FİLMİ Hep muhalif kaldı Çek sinemasının ‘first lady’si Vera Çitilova hayata veda etti Kültür Servisi 1960’ların Çekoslovak sinemasının önde gelen Yeni Dalga yönetmenlerinden Vera Çitilova 85 yaşında öldü. 1966’da çektiği “Papatyalar” adlı taşlamalı güldürü ile ünlenen Çitilova, döneminin öteki genç Çek yönetmenleri gibi, sosyalist gerçekçi sinemadan uzaklaşarak avangard filmlere imza atmıştı. Çekildikten hemen sonra Çekoslovakya’da yasaklanan “Papatyalar”, 1967’de Bergamo Film Festivali’nde Büyük Ödüle değer görülmüştü. Çitilova, Sovyetler Birliği’nin 1968’de Çekoslovakya’yı istila etmesinin ardından, Milos Forman ve İvan Passer gibi meslektaşlarının tersine Batı’ya iltica etmemiş, ancak yeni kurulan baskıcı yönetim Çitilova’nın filmlerini yasakladığı gibi uzun yıllar yeni filmler yapmasını da engellemişti. Yasaklamanın kalkmasının ardından çektiği “Elma Oyunu” ile 1977’de Chicago Film Festivali’nde Gümüş Hugo ödülünü kazanan Çitilova, yaşadığı toplumdaki baskıları ve yabancılaşmayı mizahi bir yaklaşımla eleştirmiş, eleştirel tutumunu 1989’daki Kadife Devrim’den sonra da korumuştu. Çitilova, Çek sinemasının “first lady”si olarak tanınıyordu. Öykü tadında eleştiri ünsüz tüm o harika insanlara” adadığı bu kitap bir de “Tayyip Erdoğan Portresi Denemesi” içeriyordu. Türk sinemasının kazanımları Daha bunları yeni okumuştum ki şu günlerde kitapçı raflarında Atilla Dorsay imzalı bir başka kitap yerini aldı. “100 Yılın 100 Türk Filmi” (Remzi Yayınları) Türk sinemasının 100. yılının kutlandığı 2014 yılına katkıda bulunuyor. Malum, sinemamızın başlangıcı, sinema tarihçisi Nijat Özön’un saptamasıyla yıllardır 14 Kasım 1914’e dayandırılıyor. (Ayastefanos’a bugünkü Yeşilköy dikilen “Rus Abidesi”nin dinamitle havaya uçurulması ve bunun yedek subay sinemacı Fuat Uzkınay tarafından filme alınması olayı.) Kitabın yazılma amacı bence bu yüzyıl içindeki kazanımları ortaya koymak. Başlangıcından bu yana yetersiz altyapı; parasızlık; çok uzun bir dönem sinema eğitimi, sinema kültürü olmaması; görkemli Hollywood yapıtlarının rekabeti; kimi aydınların Türk sinemasını küçümsemesi; ilgisizlik; devletin kösteği, yasakları, sansürü... Nobel Barış Ödülü mezatta Kültür Servisi Dönemin Arjantin Dışişleri Bakanı Carlos Saavedra Lamas’a verilen “1936 Nobel Barış Ödülü”, 27 Mart’ta ABD Baltimore’da “Stack’s Bowers” isimli galeride düzenlenecek müzayedeyle satışa sunulacak. Ödül, dışişleri bakanına Bolivya ile Paraguay arasındaki Chaco Savaşı’nın sonlanması için yaptığı müzakerelerden dolayı verilmişti. Ödülün, 50100 bin dolar arası bir fiyata alıcı bulacağı tahmin ediliyor. Müzayedede ayrıca, ilk “Pulitzer Kamu Hizmeti Ödül”ü de satışa sunulacak. TİM SHOW CENTER’DA SAHNELENECEK 11. AÇIK RADYO ŞENLİĞİ BAŞLIYOR n Kültür Servisi Kadına yönelik şiddeti eleştiren, Sebahat Demirhas ve Engin Yüksel’in kaleme aldığı “Yeter!” isimli oyun Sahne Cihangir’de sahneleniyor. Demet Engin, Gamze İlkılınç, Gül Ersürmeli Yılmaz, Eylül Kübra Uzun ve Seyhan Çiftçi’nin rol aldığı oyun, 16, 17, 24 Mart’ta görülebilir. Rejisi Jale Karabekir’e ait oyun, bir kere daha kadına yönelik şiddetin sonuçlarını gözler önüne sermeyi hedefliyor. Kadına yönelik şiddet artık ‘Yeter’ 9 gün 99 saat SERGİ, ERSİN ANİBAL İLERCİL’İN VASİYETİ ÜZERİNE HAZIRLANDI Bir ressamın ‘Ardında Kalanlar’ Kültür Servisi 2009 yılında kaybettiğimiz ressam Ersin Anibal İlercil’in vasiyetinden yola çıkılarak hazırlanan “Ardında Kalanlar” isimli sergi, 6 Nisan’a kadar Beyoğlu’ndaki Babil Galeri’de görülebilir. 1947 doğumlu İlercil, yaşadığı Viyana’da kansere yenik düşmeden önce Türkiye, Avusturya, Hindistan ve ABD’de pek çok kişisel sergi açmıştı. Ölüme yaklaştığında resimlerini bir koliyle Sunar Kural Aytuna ’ya gönderdi. “Ardında Kalanlar” sergisi, İlercil’in farklı dönemlerde çeşitli teknikler kullanarak yaptığı işte bu resimlerden oluşuyor. Sunar Kural Aytuna, Ersin Anibal İlercil’i, “Az konuşur, müzik dinlemeyi sever, kendi kendine dans ederdi. Geceleri hiç uyumaz, iç dünyasına dalar, kendini bildiği tek dil resim yapmakla anlatmaya çalışırdı” sözleriyle anlatıyor. Kültür Servisi Klasikle moderni birleştiren Rus bale tarihinin önemli topluluklarından Jacobson Balesi, bugün saat 21.00’de, yarın 15.00 ve 21.00’de, 16 Mart’ta ise 15.00’te Tim Show Center’da Kuğu Gölü Balesi’yle sahnede olacak. Ünlü Rus besteci Pyotr Çaykovski’nin en ünlü bale eserlerinden biri olan Kuğu Gölü Balesi 4 perdeden oluşuyor. 1969’da, 20. yüzyılın önde gelen bale ustalarından Leonid Ja Jacobson Balesi İstanbul’da cobson tarafından kurulan topluluk, klasik repertuvarını genişletirken kurucusunun mirası olan modern formu da koruyor. Jacobson Balesi’nin bugünkü sanat yönetmeni Andrian Fadeev bir yandan Roden’in heykellerine adanan gösterileri “Roden” ve “Bedbug” gibi çalışmalarla Leonid Jacobson’ın mirasının yaşatıyor, bir yandan da “Kuğu Gölü Balesi”, “Giselle”, “Fındıkkıran” ve “Romeo ve Juliet” gibi klasikleri sahneliyor. Kültür Servisi Bağımsız var oluş biçimiyle uzun süredir bir “sosyal girişim modeli” oluşturan Açık Radyo’nun düzenlediği radyo şenliklerinin on birincisi yarın başlıyor. 23 Mart’a kadar devam edecek şenliğe katılacak isimler arasında, dinleyicilerin yanı sıra, toplumun önde gelen kültür, sanat, edebiyat insanları, müzisyen, oyuncu ve yönetmenler bulunuyor. 19. yılını dolduran Açık Radyo, her yıl düzenlediği Dinleyici Destek Projesi ile yayınını sürdürüyor. Dinleyiciler seçtikleri programın istedikleri bir saatine veya istedikleri sayıda programa destek veriyor. Yani dinleyiciler Açık Radyo’nun yayınını sürdürebilmesi için destek oluyor. Açık Radyo da, seçtikleri programın başında ve sonunda adlarını anarak destekçilerine teşekkür ediyor. 9 gün 99 saat sürecek radyo şenliğine katılacak isimler arasında Ayyuka, Birsen Tezer, Burak Güven, Büyük Ev Ablukada, Ceylan Ertem, Eraslan Sağlam, Feryal Öney, Gevende, Hakan Vreskala, Harun Tekin, Levent Üzümcü, Marsis, Sezen Aksu, Uğur Yücel, Umut Töre Bandosu, utkan’la deniz, Yüzyüzeyken Konuşuruz bulunuyor. (0 212 343 41 41 www. acikradyo.com.tr) 9. ULUSLARARASI MARMARİS KADIN SANAT FESTİVALİ ‘Gelecek için sanat’ Kültür Servisi 8 Mart’ta başlayan ve 28 Mart’a kadar sürecek 9. Uluslararası Marmaris Kadın ve Sanat Festivali, bu yıl “Gelecek İçin Sanat” sloganı çevresinde etkinlikler düzenliyor. İstanbul’dan Marmaris’e uzanacak festivalde, İstanbul Kadıköy Şirketi Hayriye Sanat Galerisi’nde açılan Marmarİst karma güzel sanatlar sergisi 16 Mart’a kadar İstanbul’da görülebilecek. Sergi, 21 Mart’ta da Kalimerhaba Derneği Marmaris Kültür Merkezi Güzel Sanatlar Galerisi’nde açılacak. Aynı gün burada Dünya Şiir Günü dolayısıyla “Şiir ve Kadın” konulu bir söyleşi yapılacak. KONSER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle