03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan’la görüşen Taksim Dayanışması’nın da içinde yer aldığı heyet için iddianame tamamlandı 7 ‘Suç örgütü’ suçlaması MURAT İNCEOĞLU Gezi Parkı eylemleri sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Taksim Dayanışması temsilcilerinin de aralarında yer aldığı 26 kişi hakkında iddianame hazırlandı. Savcı Nazmi Okumuş, iddianamede beş kişinin suç işlemek için örgüt kurduklarını öne sürdü. İstanbul’da Gezi eylemleri sürecinde yaşanan eylemliliklere yönelik hazırlanan iddianamelere bir yenisi daha eklendi. Taksim Dayanışması temsilcilerinin de yer aldığı iddianamede, ilk kez “suç işlemek için örgüt kurma” suçlaması yöneltildi. Savcı Nazmi Okumuş tarafından hazırlanan iddianamede, Mimarlar Odası temsilcisi Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Beyza Metin, EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve gazeteci yazar Ender İmrek ile aktivist Haluk Ağabeyoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi uyarınca yargılanmaları istendi. Böylelikle Taksim Dayanışması’na da ‘suç örgütü’ suçlaması yöneltilmiş oldu. 33. As ya çalışıyor” değerlendirmesi yapmıştı. İddianamede ‘suçtan zarar gördükleri’ gerekçesiyle AKP İstanbul İl Başkanlığı, Mustafa Aksu ve Muhittin Akat müşteki olarak yer aldı. Gezi eylemleri sırasında sorunun dialogla çözümü için Erdoğan ile görüşen Taksim Dayanışma üyelerinden Yapıcı, Çerkezoğlu, Metin, İmrek ve Ağabeyoğlu 9 Temmuz günü polisler tarafından gözaltına alınarak evleri aranmıştı. Ali Çerkezoğlu’nun evini aramaya giden polisler, eşi DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nu bir kez telefonla aradıklarını ve telefonun meşgul olması nedeniyle kapıyı kırdıklarını söylemişti. Polis tarafından yapılan arama işlemleri İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından iptal edildi. Kararda “Verilen arama kararının hiçbir makul şüpheye dayanmayan, belirtilen fiille bağlantısı kurulamayan, yasa hükümlerine uygun olmayan biçimde verilmiş bir karar olduğu ve bu nedenle söz konusu kararın kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır” denildi. Oksijen Tükeniyor Zirveye doğru tırmanıyoruz. Dağın eteklerindeyken fark etmediğimiz nefes darlığı, artık akciğerlerimizi tümüyle saran bir nefes alamama haline dönüştü. Daha yolun başında, dağın eteklerinde farkına vardığımız sıkıntıyı söylediğimizde kimi arkadaşlar “Yukarıda bol oksijen var” vaadiyle bizi oyalamaya çalışmışlardı. Ne yazık ki öyle olmadı. Çıktığımız bu zoraki yolculukta hep birlikte soluk soluğayız, çare arıyoruz. HHH Artık soru sorulamıyor. Devletin başındakiler aldıkları ve üzerinden epeyce zaman geçmiş oyların verdiği tükenmek bilmez cüretle parmaklarını sallayıp susturuyorlar işleri soru sormak olan gazetecileri. Soru sorduğunuzda başınıza ne geleceğini, nasıl azarlanacağınızı bilemiyorsunuz. Bundan böyle ya vazgeçeceksiniz soru sormaktan ya da devletlilerin istedikleri soruları soracaksınız. Biliyorsunuz, yolsuzluklarla ilgili konuşmanız, yazmanız da iyice zorlaştı. İpucu bulsanız bile araştırmayacak, ipin ucunun sizi götürdüğü yere isteseniz de gidemeyeceksiniz. “Yol” diyebiliyor, “yolsuzluk” diyemiyorsunuz. HHH Yakında internetinizi bile alacaklar elinizden. Devletlinin bir bürokratı sitenize girip haberinizi oradan size sormadan hop diye alıverme hakkına sahip artık. Bu kadar da değil. Diyelim bir zatı muhterem sizin yazdığınız haberi beğenmedi, çünkü siz onun yaptığı, ettiği, halkın duymasında büyük yarar olan bir işle ilgili birtakım şeyler yazdınız. Ne yani yanınıza kâr mı kalacak? Kalmayacak. O muhterem kişi hemen “özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini” iddia edecek ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na doğrudan başvurarak sizin sitenize erişimin engellenmesini, o haberin oradan çıkarılıp atılmasını isteyebilecek. TİB ne yapacak peki? Muhterem kişinin talebini uygulanmak üzere hemen şu günlerde torbanın içinden çıkması beklenen “Erişim Sağlayıcılar Birliği”ne bildirecek ve erişim sağlayıcılar da bu tedbir talebini en geç dört saat içinde yerine getirecek. Siz ne yapacaksınız peki? “Neresi özel hayat bunun” bile diyemeyeceksiniz. Mahkemeye başvurur beklersiniz artık. HHH Zirveye doğru tırmanıyoruz ve sıradan bir nefes darlığı değil başımıza gelen. Çaresine bakmazsak akciğerlerimiz iflas edecek. “Bol oksijen var orada” demişlerdi, ama yokmuş işte. Tuhaf kayaların arasından sızan oksijen değil karbondioksit. Kirli bir dağın zirvesine doğru sürükleniyoruz hep birlikte. Tepeden gittikçe uzaklaşan mavi denize hasretle bakıyoruz. Kılavuza sormaya cesaret eden bir iki cüretkâr ise “sus ve yürü” komutuyla karşılaşıyor. Yalakalar ve artık oksijensiz yaşamaya alışmış olanlar ciğerlerini doldurdukları pis havayla neşe içindeler ve biriktirdikleri nefreti büyük bir sevinçle kusuyorlar. Devletlilerse ortaklarıyla giriştikleri dalaşı bahane ederek zincirleri daha da sıkıyorlar. Yeni yasaklar yeni torbalara dolduruluyor boyuna. Her torbadan yeni bir yasak çıkıyor. Yemek molalarında dağıttıkları zehirli çikolatalara saldırıyor yalaka takımı. Zirveye doğru tırmanıyoruz. Dağın eteklerindeyken fark etmediğimiz nefes darlığı artık akciğerlerimizi tümüyle sardı; boğulmak üzereyiz. Daha yolun başında dağın eteklerinde farkına vardığımız sıkıntıyı söylediğimizde kimi arkadaşlar “Zirvede bol oksijen var” demişlerdi. Yokmuş. Ne yazık ki doğru çıkmadı bu aptal kehanet. Sürüklendiğimiz bu zoraki yolculukta soluk soluğayız, telaş içinde çare arıyoruz. Geç kalmak üzereyiz, “boyun eğme, ayağa kalk” dediğimizde geç kalmış olacağız belki de... Şimdi silkinip kalkma zamanı, sonrası yok bu işin... Arama kararları iptal edilmişti Mücella Yapıcı liye Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamenin kabul edilmesi halinde beş kişi 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak. İddianamede aralarında TKP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da bulunduğu 21 sanığa ise izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak, polisin ikazına rağmen dağılmamak, memurun görevini yapmasını engellemek gibi suçlamalar yöneltildi. Aynı soruşturma kapsamında savcılık tarafından polise verilen talimatla ifadeleri alınan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, mimar Derya Karadağ, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ve Beyoğlu Semt Dernekleri Sözcüsü Cem Tüzün hakkında ise takipsizlik kararı verildi. Hazırlık soruşturması sırasında savcılığa ‘AKP İstanbul İl Başkanvekili’ sıfatı ile başvuran Av. Arzu Becerik’in taraf olmamasına rağmen 5 Ağustos 2013 günü nöbetçi savcının onayı ile dosyanın fotokopisini alması tepki görmüştü. Yasaya aykırı olarak kopya alınmasına hukukçular “AKP kendine mağduriyet ve Taksim Dayanışması’na suç yaratma AKP şikâyetçi oldu SORUŞTURMA İLERLEMİYOR Fotoğraf: ORHAN CANBULATER / AA ‘Faili meçhul olmasın’ MEHMET ALİ SOLAK HATAY Gezi Direnişi ve ODTÜ direnişine destek eylemleri sırasında Hatay’da 9 Eylül’de bir binanın çatısından düşerek yaşamını yitiren 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın ölümüne ilişkin soruşturmada ilerleme kaydedilemedi. Ailenin avukatı Uğur Kuş, 5 aydır çelişkili raporlar verilen soruşturmada bir arpa boyu yol gidilemediğini, olayın aydınlatılamadığını belirterek “Bu olay, faili meçhul olarak kapanmamalı” dedi. Atakan’ın 5 katlı bir binanın çatısından nasıl düştüğü netlik kazanmazken, olay yerinde bulunan kanlı bir gaz kapsülü başından vurularak binadan düşmüş olabileceği iddiasını gündeme getirdi. Avukatı Kuş, olayla ilgili polis kamerası ve bir yerel TV kanalının çektiği iddia edilen görüntüler dışında hiçbir kamera kaydının bulunmamasının kafaları karıştırdığını söyledi. Kuş, “Görüntülerde oynama olup olmadığının araştırılmasını istedik. Herhangi bir oynanma saptanmadı. Ancak görüntülerdeki bazı çelişkiler, bizi ister istemez arayışa sevk etti. Savcılığın, dava ile ilgili mevcut durumuyla dava açmayacağı izlenimi, elbette bizi üzüyor. Atakan’ın ölümünden 150 gün geçmesine rağmen, olayın aydınlatılamamış olması elbette üzüntü vericidir” dedi. Kuş, kanlı kapsülün bağımsız laboratuvarlarca incelenmesini istediklerini söyledi. Atakan’ın ağabeyi Süleyman Atakan ise soruşturmanın ilermediğini belirterek “Atakan ailesi olarak olayın aydınlatılmasından başka bir şey istemiyoruz. Aile olarak perişanız. Bugüne kadar bir arpa boyu yol alamadık. Karanlık bir dava. Bir türlü aydınlatılamıyor. İğne ile kuyu kazıyoruz” dedi. CHP Milletvekili Refik Eryılmaz, olayın uzman ekip tarafından araştırılması gerektiğini vurguladı. Eryılmaz, “Faillerin ortaya çıkarılmasına yönelik hükümetin gerekli özeni göstermediğine yönelik bir algı oluştu” dedi. ‘Bir gün mutlaka...’ Ali İsmail Korkmaz’ın, ‘sürgün’de adalet arayan ailesi, arkadaşları ve avukatları katillerin hesap vereceğine dair umutlarını koruyor Adalet arayan gençler dondurucu soğukta alanda ateş yakıp ısınmaya çalıştı. RECEP BULUT Kayserili ‘müdahil’ olmadı TÜREY KÖSE KAYSERİ Bir sokakta sıkıştırılıp sopalarla zalimce dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz davasının ilk duruşmasında ailesi acılı, mücadeleci ve isyankârdı. Acılarını vakurla taşıdılar ama hesap sormaktan da kaçınmadılar. Anne, 14 saatlik duruşma boyunca hiç ayırmadığı gözleriyle hükmünü verdi, cezayı kesti sanıklara. Kayserililer ise davaya pek “müdahil olmadı”. Kayseri’ye önceki gün bir büyük acının davası geldi, ama şehir uzaktan seyretti. Resmi açıklamaya göre “Davayı izlemek için, çeşitli illerden Kayseri’ye 38 otobüs ve 5 minibüsle 2 bin kişilik grup” gelmiş. İşte o gruptaki yüzlerci kişi “O son yumruğu unutmadık” diye sesini yükseltirken, Kayserililer davaya pek “müdahil olmadı”. Eski adliye binası önünde “Ali İsmail burada, Bilal nerede”, “Kayseri vicdanına sahip çıkacak” sloganları atılırken, meydandakilerin çoğunluğunu “dışarıdan” gelenler oluşturuyordu. Kayserililer bu davayı seyretti, hatta adliye önünden geçen birinin “Bu olayda polislerin hiçbir suçu yok” diye bağırdığını bile duyduk. Adliyeye bakan binalardan birinde BBP il binası vardı, partililerin laf atması üzerine zaman zaman gerginlikler yaşandı. Kayserilinin davaya “şehre getirdiği ekonomik canlılık” açısından baktığını söyleyenler bile vardı. Nasıl bir “canlılık” getirdi bilemeyiz, biz alanda dondurucu soğukta ateş yakıp ısınmaya çalışan gençlerin üç liraya tavuk döner yediğini gördük. Hatta bazılarının kentten geri dönecek parası bile yoktu, aralarında otobüs parası denkleştirmeye çalışıyorlardı... Anne Emel Korkmaz, duruşma için Hatay’dan Kayseri’ye geldi, o kadar yol ve sonra gece yarısına dek duruşma salonundan ayrılmadı. Zaman zaman gözleri doldu ama mücadeleci bir kararlılıkta, ta gözlerinin içine baktı sanıkların. Onların gözleri kaçtı, saklanacak yer aradı. Duruşmaya verilen bir arada, Ali İsmail Korkmaz’ın ev arkadaşı Fırat Köse ile sohbet ettik bir süre. Ali İsmail’in sınavları bitince “açılmayı düşündüğü” kız arkadaşı üzerine. “Öldürdüğü sivrisinek” için kendisine kızan arkadaşını anlattı acıyla. “Gezi’nin başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur da duyarım” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün memleketinde önceki gün binlerce kişi başlangıcıyla, sonucuyla “gurur duyulacak” bir adalet aradı. KAYSERİ Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran’da polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı kişilerce dövüldükten sonra geçirdiği beyin kanaması nedeniyle 38 günlük yaşam savaşını kaybeden 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle ilgili Kayseri’de başlanan dava sonrası ailesi katillerin hesap vermesini istedi. Dava sonrası açıklamalarda bulunan baba Şahap Korkmaz, “Bugün burada katillerin yakalanması için bir umut gördük, devamı da gelecek ve diğer hepsi de yargılanacaktır. İnşallah onlar da cezalarını çeker” diye konuştu. Anne Emel Korkmaz da “Elbet bir gün katillerden hesap soracağız. Ali İsmail’e öyle bir hesap verecekler ki, ben buna inanıyorum. Herkese yanımızda oldukları için teşekkür ediyorum” dedi. zmettiriciler de yargılansın’ Ailenin avukatlarından Ayhan Erdoğan da sanıkların kurtulma ümidinin olmadığını, kasten adam öldürmeyle ilişkili de ciddi delillerin olduğunu vurguladı. Erdoğan, “Ancak bunlarla sınırlı kalacak değiliz. Bunları azmettirenler var. Yine gerek Eskişehir Valisi (Güngör Azim Tuna), Eskişehir Emniyet Müdürü (Mustafa Bayram), dönemin İçişleri Bakanı (Muammer Güler) gerekse Başbakan’ın (Tayyip Erdoğan) bu olayda sorumluluğunu er veya geç ortaya koyacağız ve onları da mutlaka yargı önüne çıkartacağız” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Aslan ise “Toplumsal muhalefet, çeşitli demokratik kitle örgütleri, avukat örgütleri, barolar bu davanın sahipsiz olmayacağını, nereye götürülürse götürülsün davanın takipçisi olacağını gösterdi” diye konuştu. ‘A Prof. Kence uğurlanıyor DÖVÜLEN AVUKATIN DAVASI ‘Tutanak sahte şahit yalancı’ İstanbul Haber Servisi Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi’nde kamera görüntülerine ve bilirkişi raporuna göre, iki polis tarafından tartaklanan ve kayıt dışı şekilde nezarethaneye konan avukat Bülent Kurt’un polise direnme suçundan yargılandığı dava devam etti. Duruşmaya sanık avukat Kurt ile müşteki polisler Evren Akbaş ile Ramazan Savaş katıldı. Tanık olarak dinlenen F.A., Kurt’un müşteki Savaş’ın boğazını sıktığını belirtti. Müşteki polis Savaş da boğazı sıkılan kişinin kendisi olmadığını kaydederek bu kişinin Akbaş olduğunu söyledi. Sanık avukatı Gülizar Tuncer de, davanın sahte tutanaklar üzerinden yürütüldüğünü savunarak “Bakanlığın zorlaması ile polisler aleyhinde dava açılmıştır. Yalancı şahitlik olduğu net ve açıktır. Tanık hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz” dedi. Mahkeme heyeti, polisler aleyhinde görülen dava ile bu dosyanın birleştirmesine karar verdi. Heyet, karakoldaki görüntülerin heyetçe izlenilmesine ilişkin talebin daha sonra değerlendirilmesine hükmetti. n İstanbul Haber Servisi Geçtiğimiz cumartesi günü kalp krizi sonucu yaşamını yitiren ODTÜ Biyoloji Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Aykut Kence için dün ODTÜ’de tören düzenlendi. Törenin ardından İstanbul’a gönderilen Kence’nin cenazesi bugün öğlen Şehremini Camii’ndeki cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kence, Türkiye’de evrim kuramı öğretimi için ısrarlı uğraşlarıyla tanınıyordu. l Yargılanan gazeteci Nihat Behram l Türkeş’ten Korkmaz açıklaması ‘İşkence yapana ne denir?’ CANAN COŞKUN Gazeteci yazar Nihat Behram köşe yazısında, kendisine “işkenceci” dediği gerekçesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Yardımcısı Sedat Selim Ay’ın açtığı hakaret davasında hâkim karşısında çıktı. Behram Ay hakkında birçok işkence davası açıldığını belirterek “Sedat Selim Ay ve işkence kelimelerini yan yana yazınca 2 milyonun üstünde site ve binlerce dosya açılıyor” dedi. 2 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası istenen Behram, “Araştırma yaptım. Ay hakkında Türkiye mahkemelerinde açılan davaların çoğunda mahkumiyet kararı çıkmış” dedi. Behram, işkence yapana işkenceci denildiğini kaydederek “İşkence yaptığına inandığım birine işkenceci demek suç değildir” diye konuştu. Behram’ın avukatı Başar Yaltı da internette “Sedat Selim Ay” ve “işkenceci” kelimelerini aradığında 26 bin 500 sonuç gördüğüne dikkat çekti. ‘Ali İsmail önce insandı...’ “Hunharca katledildiğini” vurguladı. Türkeş, önceki gün Kayseri’de gerçekleşen ilk duruşmaya ilişkin de “Basına yansıyan ifadelerden, sanıkların arsızlıklarının ve pişkinliklerinin tüyler ürpertici boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı. Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz’ın durumuna da değinen Türkeş, “Bir anne düşünün ki, gözyaşlarıyla, haklı bir öfkeyle oğlunun hakkını arıyor, adaleti arıyor ve isyan ediyor...” dedi. Türkeş, şöyle devam etti: “Diyorlar ki; Ali İsmail Korkmaz solcu idi, diyorlar ki; Ali İsmail Korkmaz Alevi idi, diyorlar ki, Ali İsmail Kormaz ateist idi. Biz de MHP olarak onlara cevaben diyoruz ki; Ali İsmail Kormaz insandı. Devletimize bu utancı yaşatanların en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ediyoruz.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP’den, Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın davasına ilişkin ilk çıkış Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’ten geldi. Türkeş yaptığı yazılı açıklamak Korkmaz’ın Eskişehir’de n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda torba yasa görüşmeleri sırasında, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP Milletvekili Mehmet Haberal ile AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal arasında tartışma yaşandı. Tezcan’ın 17 Aralık operasyonu sayesinde TÜRGEV yolsuzluklarının ortaya çıktığını söylemesi üzerine Ünal, “İstek Vakfı’ndan ve Başkent Üniversitesi’ne bugünü kadar bütün üniversite ve vakıflara tahsis edilen bütün arazileri konuşalım” yanıtını verdi. Haberal, “Başkent Üniversitesi devletin hazinesine 12 trilyon para ödemiştir. Kira ödüyorum ben” dedi. n İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Gazetecilere Özgürlük Platformu Başkanlığı’nı Ankara’daki Gazeteciler Cemiyeti’nden devraldı. Olcayto, “Türkiye artık büyük bir cezaevi olmaktan kurtulmalı” dedi. Meclis’te TÜRGEV tartışması GÖP dönem başkanlığı TGC’de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle