05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2014 SALI 4 HABERLER Erdoğan’ın oğluna, aileye ait paraları elden çıkarma talimatı verdiği öne sürüldü ‘Sana Bir Ad Bulamadım’ Türkiye’de hukuk ve demokrasinin rejim tarafından ırzlarına geçilmesi, iyice aşikâr olduktan sonra, bir zamanlar AKP iktidarında demokratik bir rejim rüyası görenler, gaflet uykularından uyanıp mahmur bir edayla söyleniyorlar. Bu rejimin adı artık demokrasi değildir. Bir zamanlar Tayyip Bey de demokrat görecek kadar gafil olanlar şimdi, gelişip, başımıza çöreklenmesinde kuşkusuz büyük pay sahibi oldukları rejimin adını koymaya uğraşıyorlar. Henüz, habı gafletlerinden tam uyanamadıkları için, yine saçmalayıp kuvvetler ayrılığını ayaklar altına alan, demokratik gösterilerde insanları öldüren, hapishaneleri muhaliflerle, gazetecilerle dolduran, parasız eğitim isteyen gençleri tutuklulukla çürüten, polislerce işlenen cinayetlerin üstünü örten rejime bütün bu özelliklerine rağmen diktatörlük demeye dilleri varmadığından, saçma yalpalamalarına devam ediyorlar. Hezeyanları Ergin Yıldızoğlu’nun da dikkatini çekmiş, o da 19 Şubat’ta yayımlanan “Rejimin Adı Ne” başlıklı yazısını bu konuya ayırmış, ıskalamış olanlara tavsiye ederim geriye dönüp bir daha okusunlar. Bu arada rejime ad ve sıfat konduramayanların komik çabaları bende eski bir alaturka şarkıyı çağırıştırdı: “Sana bir ad bulamadım.” HHH Oysa, niteliklerini Yıldızoğlu’nun 19 Şubat günkü yazısında anlattığı rejime bir ad ve sıfat bulmak hiç de güç değil. Vatandaşın ne yiyip ne içeceğine, ne seyredip ne seyretmeyeceğine, ne okuyup ne yazacağına, vapurda ve parkta nasıl oturacağına, sevgilisine hangi uzaklıkta bulunacağına, hangi taleplerde bulunacağına, kaç çocuk doğurup bunları nasıl dünyaya getireceğine kadar beşikten mezara yaşamının tüm alanlarına müdahale eden rejim öldürdükleri, zulmüyle hapsettikleriyle halis muhlis bir dikta, hem de diktanın şeddelisidir. Çünkü yalnızca siyasi alanda baskı ve zulümle yetinmez, A’dan Z’ye hayatın her alanına müdahale eder. Bu kozmogonik, bütünü kapsayan rejimin niteliği totaliterliktir. Bu totaliter despotizmin ülkemizde somutlaşmış şekli Tayyip Bey’in siması olduğu için rejime Tayyibizm adını vermek yanlış olmasa gerek. Tayyibizm de bütün totaliter diktalar gibi düşmana ihtiyaç duyar, bütünleştiricilik peşinde koşarken bölücülük yapar. Diğer totalitarizmlerden farklı olarak çoğunluğun onayını almayı beceremediğinden, toplumu benden olanlar ve düşmanlar diye ortadan ikiye ayırır ve birbirine karşıt iki kamp yaratarak tehlike ve iç çatışma tohumları saçar. Sandığa ve milli iradeye saygısı da laftadır. Milletten her şeyi saklamak ve milli iradeyi ifsat etme yoluyla sandığın da işlevini engeller. HHH Toplumun en az yarısını karşısına almış olan Tayyibizm totaliter despotizmi, bazı sivil baskı kurumlarından da yararlanır. Yararlanılan sivil baskı kurumlarının başında mahalle baskısı gelir. Ama bu mahalle baskısı, tıpkı öğrenilmiş çaresizlik gibi iktidar tarafından yönetilen öğretilmiş bir mahalle baskısıdır. Totaliter despotik Tayyibizmin fetvacı müderrislerinden Hayrettin Karaman Kasım 2013’teki bir yazısında “mahalle baskısı”nın nasıl işleyeceğini şöyle anlatıyor: “...Çoğunluğa göre (yani kendilerine göre) bir durum ahlaksızlık, rezillik; onursuzluk, ayıp, günah olarak kabul ediliyorsa ne olacak. Ben söyleyeyim: Toplum buna tepki göstererek çirkin duruma müdahale edecek mahalle baskısı yapacaktır... Baskıya maruz kalanlar, medyayı ve devlet kurumlarını müdahaleye çağıracaklardır. Medya karışacak, devlet kurumları da baskıyı engellemekte gevşek davranacaklardır. Liberal demokraside ısrar edilecekse hükümet rejime ters düşen devlet davranışlarına tevessül etmeyecek, ama bireyler muhtaç oldukları çoğunluğun hatırı için bazı özgürlükleri gönüllü olarak kullanmayacaklardır. İnadına kullanırlarsa eğer mahalle baskısı değerli bir çoğunluk hakkı olur.” Bir ad bulunamayan, bir sıfat yakıştırılamayan rejim işte bu rejimdir. Gel de gülme! Gündeme bomba düştü! Haber Merkezi 17 Aralık operasyonu sonrası internete sızdırılan ses kayıtlarına bir kayıt daha eklendi. Youtube’a yüklenen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın, 17 Aralık günü, yani rüşvet operasyonunun olduğu gün yapıldığı ileri sürülüyor. Kayıtlarda Başbakan’ın Bilal Erdoğan’a işadamlarından rüşvet karşılığı alındığı iddia edilen ve 5 ayrı evde tutulan paraları elden çıkarmasını ve paranın bazı işadamlarına taşınmasını istediği iddia ediliyor. Kayıtlara göre, son olarak elde 30 milyon Avro kaldığı ve bu parayla da Çamlıca’da bulunan Şehrizar Konakları’ndan gayrimenkul alınmasının kararlaştırıldığı öne sürülüyor. Videoda Erdoğan ve oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen 5 konuşma kaydına yer verildi. İddiaya göre; oğlu Bilal Erdoğan’ı arayan Başbakan, oğluna operasyon yapıldığı bilgisini verdikten sonra aile fertlerine ait adreslerde saklanan paranın bir an önce başka kişilere aktarılması talimatını veriyor ve kızı Sümeyye Erdoğan’ı yanına göndereceğini belirtiyor. Bilal Erdoğan ise paranın büyük bir kısmını işadamları F.K. ve M.G’ye vereceklerini söylüyor. Bunun üzerine ise Başbakan’ın tüm paranın elden çıkarılması gerektiğini söylediği iddia ediliyor. Ses kaydında Başbakan Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses, “Paraların tamamen sıfırlanmasını, ellerindeki tüm parayı çıkarmalarını ve paranın miktarı çok fazla yer kapladığı için taşınması dikkat çekmesin diye akşam hava karardıktan sonra evden çıkarılmasının daha iyi olacağı” talimatını veriyor. Kalan paranın işadamı F.I’ya verilmesi, bir kısmıyla gayrimenkul alınması kararlaştırılıyor. BAŞBAKANLIK, KASET İDDİALARIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA YAPTI Daha önce CHP’DEN DİNLEME TEPKİSİ: ‘Ahlaksızca montaj’ Başbakanlık akşam geç saatlerde bir açıklama yaparak ses kaydını yalanladı. Başbakanlık Basın Merkezi internet sitesinde yer alan açıklamada, “Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu arasında bir telefon görüşmesi olduğu iddiası eşliğinde, bu akşam internet aracılığıyla servis edilmiş olan ses kayıtları, ahlaksızca bir montaj ürünü olup tümüyle gerçek dışıdır” denildi. Açıklamada ayrıca, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı hedef alan bu kirli tezgâhı kuranlardan hukuk içinde hesap sorulacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleri kullanıldı. neredeydin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 2011’de başlayan ve 3 yıl süren dinlemelerin “Selam Terör Örgütü” soruşturması adı altında yürütüldüğü belirtilirken dinlenenlere siyasilerden tepki yağdı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP olarak zaten kendilerinin dinlendiğini bildiklerini, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da bununla ilgili “Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile takip ediyoruz” dediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, Meclis’te gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Benim merak ettiğim, bu kadar kişi dinlenirken, hükümet neredeydi? Bu ülkede hükümet var mı yok mu, şimdi şikâyet ediyor. Neden şikâyet ediyor? Kendi yolsuzlukları ortaya çıktı diye mi? Yönetenler diyor ki biz kandırıldık. Bu da başka bir olay; ülkeyi yönetiyorsunuz, birileri gelip sizi kandırıyor. Siz de şimdi gelip itiraf ediyorsunuz. O zaman siz o koltukta oturamazsınız. Sizin şikâyet etmeye hakkınız yok.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da “Şimdi iktidar, paralel devlet iddialarının arkasını güçlendirmek için dinlemeleri gündeme getiriyor” diye konuştu. Dinlenenler listesinde yer alan CHP Milletvekili Ali Özgündüz ise soru önergesiyle konuyu Meclis gündemine taşıdı. CHP: İstifa etmeli CHP, kayıtların internete düşmesinden saatler sonra CHP MYK akşam 22.00 civarında olağanüstü toplandı. CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın istifaya davet etti. CHP Sözcüsü Haluk Koç, toplantı sonrasında yaptığı değerlendirmede “Yolszluğun ve kirliliğin merkezindeki bu hükümet artık meşru değildir” dedi. İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN Montaj mı? Video üzerine sosyal medyada da tartışmalar başladı. Birçok gazeteci, kayıtların montaj olduğu iddiasını dillendirdi. Sızdırılan ses kayıtlarının her zaman olduğu gibi, polis kayıtlarını sızdırmasıyla bilinen “Haramzadeler” adlı adres yerine pek bilinmeyen bir adresten sızdırılması da şüpheleri artırdı. Ayrıca Erdoğan’ın kısık sesle konuşması ve Bilal Erdoğan’ın sesindeki çatlaklar ile oluşan boşluklar da yine montaj şüphelerini akıllara getirdi. [email protected] ıldız: 5 yıldır gayri resmi dinlendim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise dinlenenler listesinde CHP’nin de bulunduğunu belirterek, bunun artık sadece AKP’nin değil, Türkiye’nin sorunu olduğunu ifade etti. Yıldız, “2.5 yıldan beri resmi olarak, 5 yıldan beri de gayri resmi olarak dinlendiğini tahmin ettiğini” belirterek şu görüşleri dile getirdi: “Bu Selam örgütündeki arkadaşlarımız kimler, ne yapmış, hedefi neymiş? Arkadaşlar kendilerini devletin gerçek sahibi, bizler de paralel yapı olarak bulunmuşuz demektir. Böyle bir şey kabullenilemez.” Y Cemaat ‘Selam Terör Örgütü’ soruşturmasıyla üç yıl boyunca dinleme yapmış ‘7 bin kişi dinlendi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul’da 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından hükümetle cemaat arasında zirveye tırmanan savaş, İstanbul’da 7 bin kişinin telefonlarının mahkeme kararıyla dinlendiği iddiasının da ortaya atılmasına kadar uzandı. 2011’de başlayan ve 3 yıl süren dinlemelerin “Selam Terör Örgütü” soruşturması adı altında yürütüldüğü belirtilirken dinlenenler arasında siyaset, basın ve iş dünyası olmak üzere her kesimden isimler yer aldı. Dinlendiği iddia edilenler arasında Başbakan Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’ün yanı sıra gazetemiz Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer de yer aldı. Hükümete yakın Yenişafak ve Star gazeteleri, 7 bin kişinin dinlendiği iddiasını dün ortaya attı. Özel yetkili İstanbul savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen’in başlattığı dinlemelerin yaklaşık 3 yıldır yapıldığı iddia edildi. İki savcının 7 bin kişiyi dinlediği soruşturmanın 2011/762 No’lu “Selam Terör Örgütü” dosyası olduğu savunuldu. Habere göre, bu dinlemeler 17 Aralık operasyonunun ardından İstanbul’daki savcıların değişmesi ile ortaya çıktı. Çağlayan Adliyesi’nde göreve başlayan yeni savcılar, İstanbul Cumhu ‘Muhaberat devleti’ Erdoğan’ın danışmanı ve AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan ise dinlemeler nedeniyle Gülen cemaatini “muhaberat devleti kurmaya çalışmakla” suçladı. Akdoğan Twitter hesabı üzerinden yapığı açıklamada, “Dinleme listelerine bakınca paralelcilerin muhaberat devleti kurma yolunda önemli mesafe aldığı anlaşılıyor. Bu kadar habis bir yapı işte” görüşünü dile getirdi. SAVCI ÖZCAN: MAKUL SAYIDA KİŞİ DİNLENDİ CANAN COŞKUN İstanbul Cumhuriyet Savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen’in ‘Selam Terör Örgütü’ soruşturması kapsamında 7 bin kişiyi mahkemelerden aldığı izinlerle dinlediği yönündeki haberler savcılar tarafından yalanlandı. Savcı Özcan, soruşturma kapsamında binlerce siyasetçi, yazar, STK temsilcisi ve işadamının telefonlarının dinlenmesi ya da takibinin kesinlikle yapılmadığını belirterek “Söz konusu soruşturma kapsamında benzer soruşturma dosyalarında olduğu gibi makul sayıda şüpheli hakkında iletişimin tespiti, tedbiri ilgili mahkemelerden alınarak uygulanmıştır” dedi. Yazılı açıklama yapan Özcan, soruşturma dosyasının 2012 Ağustos ayında tarafına tevdi edildiğini kaydederek “2014 Ocak ayı içerisinde de dosya benden alınmış olup, halen bende bulunmamaktadır. Bu soruşturma kapsamında adı geçen örgütle irtibatlı olduğu düşünülen sınırlı sayıda şüpheliler hakkında alınan mahkeme kararları doğrultusunda ileriyet Başsavcılığı’ndan gizlenen 125 klasöre ulaştı. 2011’de dört sayfalık bir ihbar mektubu üzerine başlayan soruşturma eski özel yetkili cumhuriyet savcısı Adnan Çimen’in talimatıyla hayata geçti. Soruşturmayı daha sonra TMK savcısı Adem Özcan sürdürdü. Soruşturmayı yürütenler dört sayfalık ihbar mektubunun bir kenarına “Tayyip Erdotişim tespiti kararları uygulanmıştır. Söz konusu haberlerde maksatlı şekilde soruşturma yapılan örgütle ve birbirleriyle hiçbir şekilde irtibatı kurulamayacak kişilerin terör örgütü kapsamında telefonlarının dinlenilmiş gibi gösterilerek kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığı görülmektedir” dedi. Savcı Adnan Çimen’in de haberlerin ardından HSYK’dan dosyanın incelenmesi için müfettiş talep ettiği iddia edildi. 7 Şubat 2012’de yaşanan MİT soruşturması krizinin ardından özel yetkileri alınan Adnan Çimen tarafından başlatılan soruşturma, TMK terör savcısı Adem Özcan tarafından yürütülmekteydi. ‘Selam Terör Örgütü’ne (TevhidSelam Kudüs Örgütü) yönelik soruşturma kapsamında dinlenen kişi sayısının haberlerde açıklandığı gibi 7 bin olmadığı, 4050 kişiden ibaret olduğu belirtildi. Haberde adı geçen dinlenenlerin, Özel Yetkili Mahkemeler döneminden bu yana MİT, jandarma ve emniyetin de talepleri üzerine yapılan dinlemeler olduğu, ayrıca şüphelileri arayan ve şüphelilerin aradığı isimlerin de kayda girdiği belirtildi. li, Defne Samyeli, Kemal Öztürk, Barış Terkoğlu yer aldı. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Ulvi Saran, Başbakanlık başdanışmanlarından Lütfullah Göktaş, Mustafa Varank ile Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan, YÖK Başkan Yardımcısı Yekta Saraç, akademisyen Mithat Sancar’ın da ismi listede geçti. Bahçeli: Dinlemeye hoşgörülüyüz! İstanbul Haber Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “paralel yapı”nın telefon dinlemelerine ilişkin haberlerle ilgili, “MHP Genel Merkezi’nin dinlendiğini biliyoruz” dedi. Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çocuk eleştirisine “Başbakan inançlı bir şahsiyettir. Nikâh ve ölümün günü belli olmaz” diye yanıt verdi. Bahçeli, İstanbul’daki programının ikinci gününde bir dizi toplantı ve partisinin seçim irtibat bürosu açılışına katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, 7 bin kişinin telefonlarının dinlendiği haberinin sorulması üzerine “MHP Genel Merkezi’nin dinlendiğini biliyoruz. Medya aracılığıyla düşüncelerimizi aktaramadığımız kesimlere, bu dinlenme vasıtasıyla aktarıldığını kabul ettiğimiz için hoşgörüyle karşılıyoruz” dedi. Erdoğan’ın MHP’yi “paralel yapının” yanında yer almakla suçlamasıyla ilgili Bahçeli, “Başbakan’ın, 17 Aralık’tan sonraki konuşmaları, sağlıklı gözükmüyor. Paralel devletten neyi kast ediyor, paralel devlet kimdir, bilemiyoruz. Ancak 11 yıllık uygulamaları sırasında iki tane önemli görevi olmuştur: Türkiye’yi bölünmeye götüren demokratik açılım süreci ve bölünmüş yoldur. Şimdi kendi çıkmazına MHP’yi katmak istiyor” yanıtını verdi. 30 günde 49 miting ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Mart’taki yerel seçim çalışmaları kapsamında 28 Şubat’tan 29 Mart’a kadar 30 günde 49 miting yapacak. Kılıçdaroğlu, 28 Şubat Cuma günü Balıkesir ve Çanakkale gezileriyle başlayacağı yerel seçim turunu 29 Mart günü İstanbul mitingiyle tamamlayacak. Bazı günler üç miting yapacak olan Kılıçdaroğlu, 2 Mart’ta Eskişehir, 3 Mart’ta Edirne ve Kırklareli, 4 Mart’ta Tekirdağ ve İstanbul, 5 Mart’ta Rize ve Artvin, 6 Mart’ta Giresun ve Trabzon, 7 Mart’ta Ordu ve Samsun, 8 Mart’ta Adana ve 9 Mart’ta Mersin’de yapacağı 16 mitingle ilk haftayı tamamlayacak. Kılıçdaroğlu, 10 Mart’ta Niğde ve Kayseri; 11 Mart’ta Çorum, Amasya ve Sinop; 12 Mart’ta Bolu, Düzce ve Karabük; 13 Mart’ta Bartın ve Zonguldak; 14 Mart’ta Kocaeli ve Sakarya; 15 Mart İstanbul ve 16 Mart Ankara mitingiyle ikinci haftada da 15 miting yapacak. ğan” notu düştü. Yenişafak gazetesinin haberinde, dinlenenlerin sayısı 3 bin 64 olarak açıklandı. Star’ın haberinde ise bu sayı 7 bin olarak verildi. Haberlere göre dinlenen isimler arasında gazeteciler İbrahim Karagöl, Yavuz Oğhan, Yusuf Ziya Cömert, Hüseyin Yayman, Okan Müderrisoğlu, İsmail Küçükkaya, Hüsnü Mahal GOEBBELS BENZETMESİ Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Abayrak yaptığı açıklamada, “Bu iddianın ortaya atılmasıyla, devleti daha otoriter hale getirecek internet, HSYK ve MİT yasası gibi anayasaya aykırı düzenlemelerin tartışılması perdelenmektedir” dedi. Bu iddialarla amaçlananın “paralel” damgası ile Gülen’i ve camiayı “günah keçisi ilan etmek” olduğunu söyleyen Albayrak, “Bir kez daha anlaşılmıştır ki söz konusu haber sahipleri ve bu haberi servis edenler, Joseph Goebbels’in ‘Propagandası yapılan şeyin gerçek ya da yalan olduğu önemli değildir, önemli olan ne kadar çok kişiye ulaştığı ve ne kadar çok kişiyi inandırabildiğinizdir’ ilkesini amaç edinmişlerdir” dedi. HSYK JET HIZIYLA GÜNDEME ALDI ALİCAN ULUDAĞ ANKARA HSYK 3. Dairesi, İstanbul’da üç yıl boyunca 7 bin kişinin dinlediği iddiasını jet hızıyla gündemine aldı ve inceleme başlattı. Hâkim ve savcılar hakkında inceleme ve soruşturmaları yürütmekle görevli olan HSYK 3. Dairesi, 7 bin kişinin dinlendiği iddiası üzerine harekete geçti. Basında çıkan haberler üzerine konuyu gündemine alıp dosya açan 3. Daire, konuya ilişkin bugün bir toplantı yapacak. Toplantıda dinlemeye aldırdığı iddia edilen savcılar Adnan Çimen, Adnan Özkan ile kararı veren hâkimler hakkında direkt soruşturma başlatılabileceği belirtiliyor. Bu konuda müfettiş görevlendirilip görevlendirilmeyeceği toplantının sonunda netleşecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle