06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2014 PAZAR [email protected] 16 KÜLTÜR Aylin Bozok, ‘Suor Angelika’ operasını Londra’da sahneye koyuyor Opera çukurundan yönetmen masasına HANDE EAGLE Mozdzer Danielsson Fresco “Polska” (ACT) Leszek Mozdzer, Tomasz Stanko’yu yetiştiren Polonya’nın caz dünyasına son büyük armağanı. Ülkesi için de ulusal hazinelerin başında yer alıyor. 42 yaşındaki piyanist, olağanüstü tekniği, zengin hayal gücü ve yaratıcı zekâsıyla başlı başına özgün bir dünya. Geleceğin efsanesi olmak yolunda dev adımlar atan Mozdzer’in (İsveçli basçı Lars Danielsson ve İsrailli perküsyoncu Zohar Fresco ile birlikte) son hamlesi “Polska”. Eşsiz bir atmosferi var “Polska”nın; her biri kendi kulvarında çok parlak isimler olan müzisyenleri sayesinde. Göz kamaştırıcı bir renk zenginliği, okyanus suyu kadar berrak seslerin içinde yüzüyor. Melodik ifadeler ve sofistike bir armoni Mozdzer estetiğinin karakteristik unsurları; detaylarda gizlenmiş mutluluklar, yaşam coşkusuna ve hüzne dair çeşitliliği ise albümün en büyük artısı. Muhafazakâr caz dinleyicisi bunu fazla pop bulur mu? Buna Polonya Radyo Senfoni Orkestrası eşliğinde çalınan Jimi Hendrix’in “Are You Experienced?” yorumunu delil gösterir mi? Cazın popülizmin kollarına itildiğini savunur mu? Bilemem… Bildiğimden emin olduğum bir şey var ki; sofistike zevklere hitap etmekte zorlanmayan “Polska” adlı bu albüm, üzerinde 2013 yazanlar arasında en iyilerden. Tim Berne’s Snakeoil “Shadow Man” (ECM) New York’lu alto saksofoncu Tim Berne, Downtown camiasının en ilerici müzisyenlerinden biri. Klarnetçi Oscar Noriega, piyanist Matt Mitchell ve davulcu Ches Smith’i barındıran, lideri olduğu projesi Snakeoil, ikinci albümü “Shadow Man” ile özgür doğaçlama konusunda rüştünü sonuna kadar ispatlayan müzisyenin besteye muhteşem dönüşünü ifade ediyor. Yapımcılığını usta gitarcı David Torn ile üstlendiği albümde beş orijinal beste ve bir de Paul Motian bestesi “Psalm” yorumuna yer vermiş. Sessiz sololar, samimi düetler, tonal zıtlıklar bu ekibin alametifarikaları. Kompozisyon ve doğaçlama arasında sarsılmaz bir denge var. Sadece performans değil, sezgisel zekâ ve yaratıcı hayal gücü de üst seviyede. Doğrusal olmayan bir dil kullandığı düzenlemeleri vasıtasıyla dramatik gerilimler yaratıyor Berne. Epizodik kompozisyonlar, asimetrik melodiler, armonik kontrpuanlar ve tuhaf kaleydoskopik dokular, içe dönük bir izlenimcilik çatısı altında bir araya geliyor. Zorlayıcı bireysel seslerle dolu bu albüm; bireyleri kontrol eden, (akışkan klarnet, çatırdayan vurmalı, sivri piyano, vahşi saksofon gibi) mizaç değişikliklerini yöneten ideoloji Berne’e ait. Başkalaşmış ECM dünyasında aykırı çizgilerden biri. [email protected] LONDRA İsviçreli Türk opera yönetmeni Aylin Bozok 27 Şubat’ta Londra’nın Piccadilly semtindeki St. James Kilisesi’nde Talent Unlimited desteğiyle Puccini’nin “Suor Angelica” (Rahibe Anjelika) operasını sahneye koyacak. Dünya prömiyeri New York’taki Metropolitan Opera’da 1918’de yapılan eser Puccini’nin “Il Trittico” üçlemesinin ikinci operası. 2014 What’s On Stage Ope ra Ödülleri’nde, 2013’de Arcola Tiyatrosu’nda Grimeborn Opera Festivali kapsamında sahneye koyduğu Debussy’nin “Pelléas ve Mélisande” operası ile Birleşik Krallık Opera Dünyasının En İyi Yeni Katılımcısı ödülüne değer görülen Bozok’la mesleğini, “Suor Angelica”yı ve Devlet Tiyatroları hakkındaki görüşlerini Londra’nın yağmurlu manzarasına karşı konuştuk. Bozok İsviçre’nin Cenevre şehrinde Türk bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş. 3 yaşında başladığı müzik eğitimini ve nasıl opera yönetmeni olmaya karar verdiğini yüzünde güller açarak anlatıyor: “Annem beni çalıştığı operanın, Grand Théâtre de Genève’in provalarına, babam da kendi turnelerine götürürdü. Piyano derslerine 4 yaşında başladım. Uzun süre piyano çaldım ama gerçek eğitimim içerisinde olduğum mekân sayesinde oluştu. Bakıcı bulunamadığı günlerde annem beni operaya götürürdü. Bazen çukurda oturuyordum, bazen şefin yanında, bazen de arkasında. Fakat büyüyordum, okul başlamıştı ve kendime ‘Ben buradan ayrılamam, bir şekilde burada olmaya devam etmem lazım’ dedim ve çocuk korosuna girdim. Bu sefer sahne üstündeydim ve çok eğlenceliydi, ama ben hep yönetmen masasına bakardım; orayı sihirli bir masa olarak görürdüm. Çünkü yönetmenden gelen ‘emirler’ sahnede anında uygulanıyordu ve sahnenin bütün ortamı değişiyordu. Bir dünyayı bir cümle ile değiştirebilme gücü ve o dünyanın bir gün bana ait olabileceği hissi, sahnenin benim karakterimle şekillenebilmesi bana çok keyifli bir oyun olarak görünürdü. Sanırım opera yönetmenliğini meslek olarak edinmeye o dönemde karar verdim.” İsviçre’de yaşanan 13 yılın ardından ve 5 senesi İstanbul, 5 senesi Ankara’da geçirilen 10 yıldan sonra Bozok Londra’ya lerini merak ediyorum. Epeydir gündemde olan soruyu soruyorum: “Devlet Tiyatroları’nın kapatılma olasılığıyla ilgili ne düşünüyorsun?” Önce tereddüt ediyor, cevap vermek istemiyor. Fakat sonra ikna oluyor açık açık konuşmaya: “Devlet Tiyatroları’nın her bakımdan tamirata ihtiyacı olduğunu, ancak zamanlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Genelleme yapmak istemiyorum ama çokça gördüğüm bir şey var: Bir grubun içinde bir oyunun ya da operanın üzerinde çalışıyorsanız ve o grubun yarısı işe tutkuyla sarılarak çalışmıyorsa ortaya iyi bir iş çıkmıyor. İşlerine tutkuyla bağlı olan, uğruna her şeyini feda edebilecek insanların hakkı yenmiş oluyor.” Bir de operanın geniş bir kesim sanatsever tarafından yitmekte olan bir sanat dalı olduğunun düşünüldüğünü de göz ardı etmezsek, konu daha da derinleşiyor. Bozok kendinden emin bir tavırla yanıtlıyor: “Canlı olan hiçbir sanat ölmez. Opera, diğer sanat dallarına kıyasla pahalı bir eğlence. Televizyon ve popüler kültür hayatlarımızı öyle işgal etmiş durumda ki bizim görevimiz operaya yeni bir şeyler kaFotoğraf: Hande Eagle tabilmek olmalı. Opera ile günümüz insanına ulaşmanın, dokunmanın yolu, insanların kendileriu Debussy’nin ‘Pelleas ve Melisande’ ni tozlu bir müzede gibi hissetmeoperasının sahnelemesiyle Birleşik Krallık lerini sağlamaktansa her bir izleyiciye ayrı ayrı hitap edebilmekOpera Dünyasının En Yeni Katılımcısı geçiyor.” ödülüne değer görülen Bozok’un sahneye ten Bu yeni “Suor Angelica” prodükkoyduğu Puccini’nin ‘Suor Angelika’sı siyonunda oldukça duygu yüklü ve zor başrolü Portekizli soprano Joa27 Şubat’ta Piccadilly’deki St. James na Seara üstleniyor. Heyecanla anKilisesi’nde seyirciyle buluşacak. latıyor Bozok: “Philip’le (Philip Voldman) uzun taşınmaya karar veriyor. Farklı şehirlerzamandır çalıştığımız için her şede ve ülkelerde yaşamanın kendisini ye ye beraber karar veriyoruz ve genelnilemesini sağladığını söylüyor: “Elim de her şey pürüzsüz ilerliyor. Kavdeki elmaya her açıdan bakabilmeyi ga ettiğimiz zamanlar da olabiliyor öğrenmeyi seviyorum. İstanbul Devlet ama Philip çok yetenekli bir müzisTiyatrosu’nda yeni bir oyun sahneye yen ve sezgileri çok kuvvetli. Benim koymuştum. Bir akşam televizyon iz geçmişim müzikte olduğu için ve liyordum. Bir şeyler yapmam, başka onun da eşi aktris olduğu için birbibir yerlere gitmem lazım dedim ken rimizi anlamamız çok kolay oluyor, dime. İnternete girdim, iki gün son neredeyse telepatik olarak anlaşıyorasına Londra’ya tek gidiş uçak bile ruz, bir bakış yetiyor. Özellikle bu ti aldım. Gitmem gerektiğinin kara eserde oyuncuların hem psikolojik rını pazartesi verdim, çarşamba gü açıdan hem de müzikal açıdan kennü Londra’daydım.” dilerinden ne kadar verebilecekleri Devlet Tiyatroları’nın sözü geçmiş çok önemli.” ken Bozok’un konuya ilişkin görüş[email protected] SON BAŞVURU TARİHİ 2 MAYIS Turhan Selçuk Karikatür Yarışması Kültür Servisi Milas Belediyesi tarafından düzenlenen, 4. Uluslararası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması’na son başvuru tarihi 2 Mayıs olarak belirlendi. Tüm çizerlere açık olan yarışmanın seçici kurulunda Muhammet Tokat, Kamil Masaracı, Marilena Nardi, Christine Traxeler, Menekşe Çam, Emre Yılmaz, Latif Demirci, Ersin Yeniceli, Bülent Örkensoy yer alıyor. Yarışma sonuçları 28 Mayıs’ta açıklanacak, ödül töreni ise 16 Ağustos’ta yapılacak. Ödül alan karikatürler 13 Eylül’e dek Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de sergilenecek. Başvuru koşulları hakkında ayrıntılı bilgi için Milas Belediyesi Kültür Sanat Birimi’ne başvurulabilir. Uluslararası n Kültür Servisi Caz davulcusu ve piyanisti Jack DeJohnette’in önderliğinde, Grammy ödüllü saksafoncu Joe Lovano, 2011’de Grammy’de “en iyi çıkış yapan sanatçı” ödülünü alan solist Esperanza Spalding ve Arjantinli avangart piyanist Leo Genovese, “The Spring Quartet” projesiyle İş Sanat sahnesinde bir konser verecek. Önemli caz eserlerinin modern bir tarzda yeniden yorumlanacağı konser 9 Nisan Çarşamba akşamı İş Sanat’ta olacak. İş Sanat’ta caz var n Kültür Servisi Yeni Dünya Tiyatrosu, Sam Bobrick’in “Baş Belası” adlı oyununu sahleniyor. Ali İsmail Kurt’un yönettiği ve oynadığı oyunda, Şeyda Aydın ve Mert Tokatlı yer alıyor. Oyun, 27 Şubat Perşembe saat 20.30’da Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde oynanacak. Yeni Dünya Tiyatrosu’ndan ‘Baş Belası’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle