25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ 6 TRT SANATÇILARI AKP’DEN ŞİKAYETÇİ HABERLER Şarkılara el koydu MUSTAFA ÇAKIR ‘Fiili OHAL’a iptal ALİCAN ULUDAĞ ANKARA AKP’nin seçim şarkısı olarak seçtiği “Dombıra” tartışması sürerken CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi de, TRT ve Kültür Bakanlığı’nda görevli sanatçıların TRT stüdyolarında ürettikleri enstrümantal ezgilerin AKP’nin seçim şarkısı olarak kullanıldığı ve bu kullanım için de herhangi bir bedel ödenmediği bilgisini aldıklarını söyledi. Çelebi, konuyu TBMM gündemine de taşıdı. Çelebi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği önergede şu soruları yöneltti: “TRT stüdyolarında ‘kültür sanat faaliyetleri’ adı altında, Kültür Bakanlığı’nın ve TRT’nin kadrolu sanatçıları kullanılarak üretilen enstrümantal ezgiler, AKP seçim propagandalarında seçim şarkısı olarak kullanılmış mıdır? Halkın vergileriyle ayakta duran ve devletin resmi kurumları olan TRT’nin ve Kültür Bakanlığı’nın kültür sanat çalışmaları altında hazırladığı eserlerin AKP’nin seçim şarkısı olarak kullanılması yasalara uygun mudur? Kültür sanat çalışmaları adı altında, TRT stüdyolarında hazırlanan şarkılar AKP seçim müziği olarak kullanılırken hangi mercilerden izin alınmıştır? AKP, bu eserlerin telifiyle ilgili olarak TRT’ye ya da Kültür Bakanlığı’na herhangi bir ödeme yapmış mıdır? Resmi kurumların siyasi bir partinin propagandasına hizmet etmesi yasal mıdır? Seçim çalışmalarında kullanılan enstrümantal ezgiler için emeği geçenlere ve kurumlara herhangi bir ödeme yapılmış mıdır? Stüdyo çalışmaları için herhangi bir kiralama yapılmış mıdır? ANKARA Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi, polise başkentte yaklaşık 4 milyon insanın yaşadığı 6 ilçedeki kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyalarını 15 günlük süreyle “önleme” amaçlı arama yetkisi veren kararı kaldırdı. Ankara Barosu ve CHP’li Levent Gök’ün açtığı dava üzerine bu iptal kararını veren yargıç Mehmet Öztunç, kolluk kuvvetlerine çok geniş takdir hakkı verilen bu genel arama kararının “orantısız” şekilde kişi hak ve özgürlüklerini kısıtladığını, uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurguladı. Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün talebi üzerine Çankaya, Keçiören, Yenimahalle, Mamak, Pursaklar ve Altındağ’da 1327 Şubat tarihleri arasında tüm kişilerin üstleri, araçla rı, özel kâğıtları ve eşyalarının aranmasına ilişkin izin verdi. Hiçbir somut gerekçe gösterilmeyen bu karar “fiili OHAL” olarak nitelendirilirken Ankara Barosu ile CHP’li Gök, bir üst mahkemeye iptal davası açtı. Başvuruyu dün karara bağlayan yargıç Öztunç, kararında, anayasada güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ile seyahat özgürlüğüne vurgu yaparken, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından güvence altına alındığını ve korunduğunu bildirdi. Mahkeme, iptal gerekçesini şöyle açıkladı: “TC Anayasası’na, taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, CMK ve Adli Arama Yönetmeliği’ne aykırı olarak aramanın kapsamı, aramanın yapılacağı yeri ve geçerli olacağı zaman dilimini çok geniş tuttu Özgürlük vurgusu ğu, kimlerin aranacağı konusunda kolluk kuvvetlerine çok geniş takdir hakkı verildiği, bu haliyle milletvekilleri ve yabancı diplomatlar gibi özel düzenlemeyle koruma altına alınanlar dışında kalan herkesin üzeri, eşyası, aracı ve özel kâğıtlarında polise arama izni verdiği, bu durumun yukarıda sayılan ulusal mevzuat, uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan kişi hak ve hürriyetlerine aykırı olduğu, korunan kamu yararına göre, orantısız şekilde kişi hak ve hürriyetlerin kısıtlanması sonucunu doğurduğu, kaldı ki gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin yazılı emriyle arama yapılabileceği göz önüne alındığında söz konusu arama kararının usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiği kanaatine karar verilmiş ve kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” Mahkemenin bu kararı “kesin” nitelik taşıyor. Seçimler Öncesinde Uyarılar (4) İlk üç yazıda olası bir merkez sağ, yanı sıra MHP ve Kürt siyaseti konusunda düşüncelerimi yazdım. Sıra CHP ve soldaki örgütlerde. Soldaki örgütler derken de öncelikle düşündüklerim İP ve TKP’dir. HHH CHP’nin nasıl bir ideolojik tabana dayandığının ayrıntılı bir irdelemesine girişmek bu yazının konusu olmadığı gibi bugün için gerekli de değil. Seçimlere doğru bugünün başlıca sorununun AKP iktidarından, daha da doğrusu başındaki kişiden kurtulmak olduğu sağduyu sahibi herkesin ortak görüşüdür. Bu nasıl olacak? CHP’siz bir kurtuluş olası mıdır? Kuşkusuz herkesin hayal kurma özgürlüğü bulunmaktadır. Fakat siyasette hayal kurmanın sınırlarını da sağduyu, bilim, akıl, sorumluluk duygusu belirlemelidir. Günümüzde CHP’ye karşı soldan gelen ya da gelebilecek yıkıcı eleştiriler, iktidar partisi ve başındaki kişiden başkasının işine yaramaz. CHP’den aday gösterilmeyince DSP’den aday olanlar için söylenebilecek her kınama sözü ise eksik kalacaktır. CHP örgütünün dışında kaldığı herhangi bir siyasal vb. kuruluş ya da girişimin, ülkeyi git gide daha büyük yıkımlara, sonuçta da yok olmaya sürükleyen bu siyasal iktidardan kurtulmada başarı kazanma şansı yoktur. Fakat bu saptama CHP’nin kayıtsız koşulsuz desteklenmesi, hiçbir biçimde eleştirilmemesi, uyarılmaması gerektiği anlamına da gelmiyor. Önünde sonunda bir kitle partisi olan CHP’nin günümüzdeki yönetiminin kendi sağından arayışlara girişmesini çok fazla yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum. Geçmişe körü körüne saplanıp kalmamak gerektiğini de buna eklemek gerekir. CHP yönetimi, seçimlere dönük girişimleriyle, SEVGİLİ HİLMİOĞLU, HOŞ ataklarıyla, hatalarının yanı sıra, bu partinin kemikGELDİNİZ. leşmiş, halktan kopuk, BÜTÜN durağan kimliğinde de YURTSEVER bir hareketlilik yaratmayı GENÇLER, başarmıştır. ÖĞRENCİLERİNİZ, Buna karşılık kendi SİZİN VE DEĞERLİ soluna duyarsız ve ilgiEŞİNİZİN siz duruşu, ciddi eleştiri EVLATLARIDIR. konusudur. Soldaki partiler bugünkü adaletsiz seçim sistemi bakımından ne kadar dikkate alınmaz görünürse görünsünler, kendini sola, sosyalizme kapatmayan bir CHP’nin seçimlerde ve genel olarak bir “sinerji” (katlanarak artan bir güç) yaratacağından kendi payıma kuşku duymuyorum. Böyle bir yakınlaşma, ülkedeki çürümüş, küflenmiş, boğuculaşmış siyasal havaya, bir arınma, temizlenme, nefes alabilirlik getirecektir... Günümüz CHP yönetimine dostça önerim ve uyarım, bu adımı belirgin biçimde, içtenlikle, gecikmeksizin atmaları, ısrarla sürdürmeleridir... Özellikle İP ve TKP’nin ya da CHP’li olmayan solcu bir adayın, kazanma şansı bulunan bir küçük yörede desteklenmesi, belediye meclisi üyeliklerinde bu partilere kontenjan ayrılması, CHP’ye hiçbir şey kaybettirmez. Tersine, ona da ülkeye de çok şey kazandırır... HHH İP ve TKP’nin ayrıntılı irdelenmesine de bu yazı dizisinin amacı bakımından giremeyiz. İkisi de ciddi ve birikimli yönetici kadrolarına, daha da önemlisi büyük gençlik potansiyellerine sahip sol örgütlerdir. Bu iki partinin gençliğinin hedefleri de, amaçları da, duyguları da aynıdır... Buna CHP’li gençliği de katarım... TKP, cumhuriyetin, aydınlanmanın değerlerini; İP, sosyalizmin değerlerini reddetmiyor. Kendi ideolojik, örgütsel kimliklerini, ayrılıklarını kuşkusuz koruyarak seçimler için güç birliği yapmalarında, CHP’ye de bu güç birliği için, açıkça, içtenlikle, ısrarla el uzatmalarında ne gibi bir sakınca olabilir?.. HHH Dört yazıdan oluşan uyarılar dizisini burada noktalıyorum... Eğer AKP önümüzdeki yerel seçimlerden, sonrasındaki Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimlerinden az bir farkla da olsa başarı kazanarak çıkacak olursa, bu ülkenin antik tragedyalardaki gibi tanrıların lanetine uğramış olduğunu, hep birlikte yok olmayı hak ettiğimizi düşünmekten kendimi alamayacağım. ‘Oslo görüşmesi MGK’nin kararı’ Tartışmalı yasa önerisiyle ilgili AKP’li komisyon üyelerine sunum yapan MİT yetkilileri, terör örgütleriyle görüşme mevzuatını anlatırken Oslo’yu örnek verdi EMİNE KAPLAN GÜL DE FİDAN’A ‘İFADEYE GİTME’ DEMİŞ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ifadeye çağrılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a “ifade vermeye gitmemesini kesin bir dille aktardığını” bildirdi. Böylece ilk kez bir cumhurbaşkanının yargı sürecine bu kadar açık bir şekilde müdahale ettiği de bizzat açıklanmış ve gözler önüne serilmiş oldu. Türkiye gazetesinde dün yayımlanan haberde KCK soruşturması kapsamında, Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da ameliyat olacağı saatlerde müsteşar ile bazı MİT’çileri KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağırdığı ileri sürüldü. Haberde, Fidan’ın ifade vermeye gidip gitmeme konusunda önce Erdoğan’ı aradığı, ona ulaşamayınca da Gül’ü aradığı ifade edildi. Haberde Gül’ün ise Fidan’a “iyi niyetle” “İfade ver” dediği kaydedildi. Bu iddialara Çankaya Köşkü’nden öğle saatlerinde beklenen açıklama geldi. Gül’ün Fidan’a “ifade verin, sorun çıkmaz” şeklinde cevap vermesinin “asla ve kesinlikle söz konusu olmadığını” belirten Sever, Gül’ün tam aksine Fidan’a ifade vermeye gitmemesini kesin bir dille aktardığını kaydetti. Sever, Gül’ün o dönemde bu sorunun şüyu bulmaması (duyulmaması) için büyük çaba harcadığını vurguladı. Skandal itiraf! ANKARA MİT’e geniş yetkiler ve dokunulmazlık zırhı getiren yasa önerisiyle ilgili olarak TBMM İçişleri Komisyonu’nun AKP’li üyelerine bilgi veren MİT yetkilileri, teşkilatın gizli yönetmeliğinde terör örgütleriyle görüşme yapılabileceğinin düzenlendiğini ancak yasada hüküm olmadığı için tartışmalar ve sıkıntı yaşandığını belirtti. Oslo görüşmelerini örnek gösteren MİT yetkilileri, “Bu görüşmeler MGK kararıyla yapıldı” dedi. AKP’nin MİT yasasında değişiklik öngören yasa önerisi bugün TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşülecek. AKP, Meclis seçim nedeniyle çalışmalarına ara vermeden öneriyi Genel Kurul’dan geçirmeyi hedefliyor. MİT müsteşar yardımcısı, MİT 1. hukuk müşavirinin de arasında bulunduğu teşkilat yetkilileri dün, İçişleri Komisyonu’nu ziyaret ederek AKP’li üyelere öneriyle ilgili bilgi verdi, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. ERDOĞAN, TÜRKİYE’YE GİRİŞİ YASAK OLAN YASİN EL KADI İLE BULUŞMUŞ Haliç’te sır toplantı Haber Merkezi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 25 Aralık yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırma soruşturmasının bir numaralı şüphelisi Yasin el Kadı ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Haliç Kongre Merkezi’ndeki buluşmasının fotoğrafları yayımlandı. 11 Eylül saldırısının ardından BM ve ABD tarafından teröre destek veren isimler listesinde olduğu iddiasıyla kara listeye alınan, Bakanlar Kurulu kararı ile 11 Ekim 2012’ye kadar Türkiye’ye girişi yasak olan Yasin el Kadı ile Başbakan Erdoğan’ın 14 Nisan 2012’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen görüşmesine, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da katıldığı iddia edildi. Karşı gazetesinin haberine göre, soruşturma dosyasında yer alan Haliç Kongre Merkezi’nde çekilen fotoğraflarda üç ismin sırayla merkeze girdiği görülüyor. Üçlünün 3 saatlik zirvede ne konuştuğu ise sır olarak kaldı. Dosyadaki bilgilere göre Kadı, havaalanında pasaport kontrolüne girmeden Başbakanlık korumaları tarafından alındı ve Haliç Kongre Merkezi’ne getirildi. örüşme düzenlemesi gizli yönetmelikte var’ Yetkililer, mevcut MİT yasasının artık ihtiyaçları karşılamadığı, günün koşullarına ve gelişmelere göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Yasa önerisindeki MİT elemanlarının terör örgütleriyle görüşüp irtibat kurabileceğine ilişkin düzenlemenin teşkilatın gizli yönetmeliğinde bulunduğunu, pek çok görüşme ve faaliyetin buna göre yapıldığını kaydeden yetkililer ancak yasada düzenleme olmadığı için zaman zaman tartışmalar yaşandığı ve teşkilatın sıkıntı çektiğini belirtti. Buna örnek olarak Oslo görüşmelerini örnek gösteren yetkililer, mevcut yasada MİT’in görevleri arasında “MGK’de belirlenecek diğer görevleri yapma”nın da sayıldığına dikkat çekerek ‘G Oslo görüşmelerinin de MGK kararları doğrultusunda yapıldığını belirtti. rdoğan ‘Biz değil, devlet görüştü’ demişti Başbakan Tayyip Erdoğan, Oslo görüşmeleriyle ilgili olarak “Biz değil devlet görüştü” demiş, Hakan Fidan’ı kendisinin görevlendirdiğini söylemişti. MİT yetkililerinin vekillere verdiği bilgiye göre, yalan makinesi düzenlemesi, teşkilatta göreve başlayacaklar için öngörülüyor. Yurtdışında ve yabancılar arasında dinlemenin MİT müsteşarının izniyle yapılması düzenlemesi de yabancı istihbarat örgütlerinin elemanlarına yönelik. Takas düzenlemesi de anlaşma E DEMİRTAŞ: MİT YASASINA DESTEK YOK ‘En iyi tıraşı MAHMUT ORAL olmayan ülkeler arasında istihbarat elamanlarının takasını öngörüyor. MİT’e tanınan yetkilerin ABD’nin onda biri olduğunu, Avrupa ülkelerinde daha ileri yetkiler olduğunu savunan yetkililer, El Kaide’nin lideri Usama bin Ladin’e yönelik ABD’nin operasyonuna dikkat çekti. Yetkililer, “Pakistan’dan alıp okyanusa attılar. ABD Başkanı’nın talimatı ile oldu” görüşünü dile getirdi. TIR olayını örnek gösteren yetkililer, isimsiz ve imzasız ihbar ve şikâyetler nedeniyle MİT yöneticileri hakkında çok sayıda dava açıldığını kaydederek bu biçimdeki ihbarların cumhuriyet savcıları tarafından işleme alınmamasına ilişkin yasa önerisine madde konulduğunu bildirdi. Erdoğan yapıyor’ DİYARBAKIR BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, MİT kanununda değişiklik öngören yasa tasarısı ile ilgili olarak, “İmralı’daki görüşmelere yasal zemin hazırlamıyor. Hükümeti ve devleti güçlendiriyor, bu da vatandaşı tedirgin ediyor. Mevcut haliyle bu yasaya destek vermeyiz. Kesinlikle bu Başbakan’ın gücünü artırma yasasıdır” dedi. Erdoğan’a da göndermede bulunan Demirtaş, “Türkiye’nin en iyi tıraşını Başbakan yapıyor. Özellikle Kabataş görüntüleri sonrası yaptığı tıraş kayda değerdir” diye konuştu. Diyarbakır’da yıllardır gittiği kuaförün yeni işyerinin açılışına katılaran Demirtaş, gazetecilerin yerel seçimlerin ardından BDP’nin bölgede demokratik özerklik ilan edeceği yönündeki tartışmaların sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Biz uzun süredir demokratik özerkliği inşa ediyoruz. Bu 30 Mart seçimlerinden sonra da hızlanarak devam edecektir. Kusura bakmasınlar ama biz Türkiye’de demokrasiyi demokratik özerklik çerçevesinde inşa edeceğiz. Biz bölünmeden ve parçalanmadan yana değiliz, ama asimilasyona, inkâra, kültürlerin yok olmasına da boyun eğmeyeceğiz.” Başbakan’ın danışmanı Varank ile Oğul Gökçek’in Sarıgül planı Onu sıkıştıracak soru söyle ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Haramzadeler adlı Twitter grubu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mustafa Varank ve Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasını yayımladı. Ses kaydına göre Beyaz TV Genel Yayın Koordinatörü Osman Gökçek, medyanın Sarıgül’e fazla yer vermesinden yakınırken Varank da Gökçek’ten Sarıgül’ü sıkıştıracak sorular hazırlamasını, bu soruları bir canlı yayında Sarıgül’e sorduracağını söylüyor. Ses kaydında Varank’a bir mesaj attığını anımsatan Gökçek, Sarıgül hakkında “Bu adam daha aday bile değil, bu adamı destekliyorlar ağabey. Onu bilin diye attım” diyor. Varank ise Gökçek’ten Sarıgül’ü sıkıştıracak soru istiyor ve Sarıgül’e bir canlı yayında bu soruları sorduracağını söylüyor. Gökçek olduğu iddia edilen kişi, yayımladıkları Deniz Baykal’ın kaset komplosu görüntülerini Varank’a hatırlatarak “O görüntülerden bir kuple gösterip, bu görüntüler vardı eskiden, şimdi partiye geldiniz, ne düşünüyorsunuz dese o orada var ya ‘hınk’ diye kalır” diyor. Gökçek olduğu iddia edilen kişinin, ‘Bir de Bülent Mumay var biliyorsunuz değil mi ağabey, bu hurriyet.com. tr’de” diye sorması üzerine Varank, iç çekerek “Bilmem mi yahu onu, bilmem mi” diye sitem ediyor. TÜRGEV: İMAR İŞLEMLERİ MEVZUATA UYGUN ‘İddialar asılsız’ İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), yaptığı açıklamada 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki iddiaların “asılsız itham ve iftira” olduğunu savundu. Bir karalama kampanyasının yürütüldüğü vurgulanan açıklamada, vakfın destekçisi insanların incitildiği belirtildi. Vakfın kâr amacı gütmediği anlatılan açıklamada rüşvet iddialarına konu olan gayrimenkullere ilişkin işlemlerin imar mevzuatına ve Belediye Kanunu’na uygun olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Yönetim kurulu üyemiz, Sayın Bilal Erdoğan’ın ve bir kısım genel kurul üyemizin isimlerinden hareketle vakfımıza yönelik karalama ve linç kampanyalarını kınıyoruz ve asılsız iddiaları kabul etmiyoruz. Sayın Başbakanımızın kıymetli evlatlarının hayra hizmet eden vakfımız bünyesinde sosyal hizmetlerimizde bizlerle birlikte olmasından onur ve gurur duyuyoruz.” 17 Aralık operasyonunda devletten ihale alan firmaların, TÜRGEV’e milyonlarca liralık bağış yapmaları karşılığında imar işlemlerinde yardımcı olunduğu iddiaları gündeme gelmişti. Şemdinli’de AKP’lilere silahlı saldırı: 2 yaralı HAKKÂRİ (AA) Şemdinli’de 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesinde, bayrak asma çalışması yapan AKP Şemdinli Belediyesi başkan adayı Fikri Algül ile beraberindeki partililere yönelik, kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce silahlı saldırıda bulunuldu. Kurşunların, partililerin bulunduğu araca isabet etmesi sonucu AKP Şemdinli Gençlik Kolları üyesi 2 kişi yaralandı. Polis, saldırıyı yapan kişi ya da kişilerin bulunması için geniş çaplı araştırma başlattı. AKP Şemdinli Belediyesi başkan adayı Fikri Algül yaptığı açıklamada, seçim çalışması için Beşevler Mahallesi’nde parti bayraklarını astıkları sırada önce taşlı saldırıya maruz kaldıklarını, ardından silahlı saldırının yapıldığı söyledi. Kurşunların partilileri taşıyan araca isabet etmesi sonucu gençlik kolları üyelerinden Şefik ve Özal Özer’in yaralandığını vurgulayan Algül, “Adaylıktan çekilmemiz yönünde sürekli tehdit alıyorduk” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle