20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ [email protected] 18 KÜLTÜR u Pussy Riot üyelerinin tutuklanmalarından ceza almalarına kadar geçen süreci anlatan belgesel, bugün !f İstanbul kapsamında izleyiciyle buluşuyor. Filmin yönetmenleri, ‘Putin ile sizin liderinizin karakterleri aynı’ diyor. ‘Pussy Riot’ belgeselinin yönetmenleri Lerner ve Pozdorovkin ‘Rusya ve Türkiye’de adalet sistemi aynı’ AYŞEGÜL ÖZBEK Feminist punk grubu Pussy Riot... 21 Şubat 2012’de Moskova’da bir katedralde yaptıkları eylemden sonra tüm dünya onları tanıdı. Günden güne yabancı ajanslardan akan haberler Türkiye basınında da geniş yer aldı. Madonna konserlerinde onlara destek verdi, adlarına şarkı bestelendi... Soçi’deki Kış Olimpiyatları’nda yaptıkları gösteri yüzünden yine şiddet gördüler, gö zaltına alındılar. Moskova’daki o olaylı gösteriden sonra üç Pussy Riot üyesinin; Nadejda Tolokonnikova, Maria Alyohina ve Yekaterina Samutseviç’nin tutuklanmalarından ceza almalarına kadarki dava sürecine odaklanan “Pussy Riot: Bir Punk Duası” filmi, !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali kapsamında gösterimde. Belgeselin İstanbul’a gelen yönetmenleri Mike Lerner ve Maksim Pozdorovkin, Pussy Riot’ın Rusya’da sadece belirli bir kesim tarafından “Moskova’da aktivistlik yapan sanatçılar olarak” bilindiğini, ancak katedraldeki eylemlerinden sonra gittikçe tanınmaya başladığını söylüyorlar. Grubun tutuklanan 3 üyesi Aralık 2013’te serbest bırakılmıştı. Filmin Rusya’nın tarihinin belirli bir zamanına da odaklandığını belirten Lerner şöyle diyor: “Dava kendi başına çok ilgi çekiciydi. Ama biz yönetmenler olarak büyük hikâyeye baktık daha çok. Bundan sonra da grubun yapacakları video performanslarını biz çekeceğiz.” Pozdorovkin ise Pussy Riot’ın artık Rusya’da aktivistlik anlamında büyük rol oynadığını ekliyor. Duruşma salonunun içinden görüntülerin de yer aldığı film, grup üyelerinin eski performansları, aileleri ve yakınlarıyla yapılmış röportajlarla çocuklukları ve geçmişiyle ilgili fikirler de sunuyor. Bir taraftan da duruşma salonunun dışına odaklanıyoruz. Film, Ortodoks kilisesinin Pussy Riot karşıtı yaptığı gösteriler, “Ya Ortodoksluk ya ölüm” zihniyetindeki kişilerin de portresini çiziyor. Lerner, Rusya’da Ortodoks kilisesinin başındakilerin aşırı Putin yanlısı olduğunu ve bu nedenle Pussy Riot karşıtı birlik çağrısı yaptıklarını söylüyor. Pozdorovkin ise durumu şöyle özetliyor: “Aşırı inançlı insanlar daha önce politik olarak kendilerini ifade edemiyorlardı, kimlikleri yoktu. Pussy Riot davası sayesinde kendilerine ifade alanı buldular.” Grubun eylemleriyle de bir ba kıma görünür kıldığı ifade özgürlüğü, diniktidar ilişkisi ve çarpık hukuk sistemine değinen belgesel, bu yönüyle de “Putin Rusyası”nı da gözler önüne seriyor. Grup üyelerinden biri de filmde “Putin iktidara geldiği gün, Pussy Riot kuruldu” diyerek bu düşünceyi destekliyor. “Peki Putin’in bu ağırlığının ülkede yarattığı duygu nedir?” Lerner soruyu tersine çevirip yanıtlıyor: “Siz de aynı konumda değil misiniz kendi ülkenizde? Sizin liderinizin de aynı karakteri var. Her yerde onun fotoğrafları, çocukları kucaklayan görüntüleri... Taksim’de köşede basınçlı su sıkan araç bekliyor.” Yarı Rus olan Lerner’in anlattığı Rusya’daki adalet sisteminin Türkiye ile benzerlikler gösterdiğini fark ediyoruz: “Rusya’nın adalet sistemi ve politik sistemi arasında eskiden beri ilginç bir ilişki vardır. Adalet sistemindeki uygulamaları politik olarak onlara güç kazandırıyor. Ve iktidarın bütün ülkeyi kontrol etmesini sağlıyor. Bu çoğu ülkede yoktur. Mesela İngiltere’de sadece ünlü birinin davası bu kadar yakından takip edilir. Ama Rusya’da herkes hukuku biliyor, çoğu insan mahkemede neler döndüğünü biliyor. Bu sistemi kullandıklarını düşünüyorum. Bu nedenle Pussy Riot’u içeri aldılar ve bu yüzden olay bu kadar patladı.” Pozdorovkin ise “Rusya ve Türkiye bu konuda çok benzer. Bu nedenle Ruslar Türkiye’yi tatil beldesi olarak seçiyor! Kendilerini rahat hissediyorlar!” diyor gülerek. Bu benzetmenin ardından Pussy Riot üyelerinin kafeste yargılandığını hatırlatıyoruz. Pozdorovkin bunu şöyle yorumluyor: “Rusya’da genel sistemde insanları utandırmaya yönelik bir anlayış var. Bütün kurumsal yerlerde bu baskı var. Putin’in getirdiği eskiden kalma geleneksel bir sistem aslında.” (Bugün 15.30’da Cinemaximum Budak’ta.) Emek Sineması’na zarar verildiği öne sürüldü Yenileme Kurulu’ndan ‘Emek’ için suç duyurusu ÖZLEM GÜVEMLİ İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Emek Sineması’nın da içinde bulunduğu tarihi Cercle d’Orient Binası’nda Kamer İnşaat tarafından sürdürülen yenileme projesi hakkında suç duyurusunda bulunacak. Kurul, bu kararı yenileme adı altında yapılan inşaat sırasında sökülen bezemelere, tarihi binaya ve bitiğişindeki tescilli İsketinj Apartmanı’na zarar verildiği gerekçesiyle aldı. Tescilli Melek Apartmanı, İsketinj Apartmanı, İpek Sineması ile birlikte bir asırdan fazla İstanbul’un kültür yaşamına damgasını vuran Emek Sineması’nın da yer aldığı Cercle d’Orient kompleksi 2006 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yenileme alanı ilan edilmişti. Yapılan eylemlere, açılan davalara karşın tarihi yapı, AVM yapılmak üzere yenileme adı altında yıkıldı. Yenileme Kurulu da geçen günlerde inşaat alanında yaptığı incelemelerde kazı esnasında Cercle d’Orient Binası’na ve İsketinj Apartmanı’na zarar verildiğini tespit etti. Yıkım öncesinde sökülen barok ve rokoko bezeli süslemelerin kurul kararına uygun şekilde saklanmadığı ve taşınmadığı belirlendi. Bunun üzerine kurulun tarihi yapıya verilen zararla ilgili ilgililer hakkında suç duyususunda bulunma kararı aldığı öğrenildi. Tarihi bina, 1884’te Mimar Alexandre Vallaury tarafından projelendirilerek Abraham Paşa tarafından inşa edildi. Türkiye’nin en eski ve görkemli sinema salonlarından olan, perdesinin her iki yanında yer alan art nouveau tarzı melek figürlerinden aldığı “Melek” ismi Emekli Sandığı’na geçtikten sonra “Emek” olarak değiştirildi. Tarihi kimliği, barok ve rokoko bezeli duvarları, 875 kişilik ihtişamlı salonu, görkemli perdesi ve yüksek duvarları 20 yıl boyunca Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne de ev sahipliği yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle