29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ‘Sıkıyönetim gibi!’ ALİCAN ULUDAĞ Ankara Barosu 6 ilçede ‘polisin önleme araması yapması’ kararının iptali için dava açtı Zulmeti Beyza Her şeye rağmen umudunu yitirmemiş bir grup arkadaşla uzatılmış bir akşam yemeğinden sonra eve doğru yürürken aklıma takıldı Tevfik Fikret’in Sis şiiri. Daha doğal ne olabilir; İstanbul sis içindeydi, vapurlar susmuş, uçaklar durmuş, kentin bütün gürültüsü sisin içinde sessizliğin örtüsüyle sarılmıştı. Başka hangi şiir takılabilirdi ki dilimize? Ve zaten Fikret, günden güne yitirdiğimiz, her gün bir parçası elimizin altından kayıp giden günümüzün İstanbul’una yazmamış mıydı o şiiri: “Sarmış yine âfâkını bir dudı munannid / Bir zulmeti beyzâ ki peyâpey mütezâyid. Sarmış yine ufuklarını bir inatçı sis / gittikçe koyulaşan bir ak karanlık.” Böyle diyordu Fikret. Gerçekten de öyleydi; gecenin karanlığı içinde kirli bir beyazlık üstümüze üstümüze geliyordu. Caddeyi sağlı sollu saran apartmanlar, beton yığını gökdelenler cüsseleriyle o kirli beyazın içinde hayaletler gibiydiler. HHH Kararan ruhumuzu rahatlatmak için hâlâ güzelliğini korumaya çabalayan İstanbul’a yüksek bir tepeden bakan o öteki şaire özenmeyi, kendimi aldatmayı mı denemeliydim? O zaman ne diyecektim; “Sana dün bir tepeden baktım ey aziz İstanbul” mu? Hayır, ben gerçeklere dönecek, yaşadığımız günlerin gittikçe artan “tazyiki” altında bir “zulmeti beyza”ya; ak bir karanlığa bürünmüş kente Fikret’in söylediklerini söyleyecektim: “Örtün, evet, ey hâile… Örtün, evet, ey şehr; / Örtün ve müebbed uyu, ey fâcirei dehr!..” İşte günümüzün Türkçesine çevirmiyorum artık o “haile”yi, o faciayı, ama ağır mı kaçar facirei dehr. Hayır. HHH Örtünsün ve müebbed uyusun bu kent, bu ülke. Çünkü artık her geçen gün yoğunlaşan “zulmeti beyza”dan, bu ak karanlıktan kurtulmayı bilemiyor, beceremiyor; girdiği girdaptan kendini çekip çıkaramıyor. Oradan oraya savrulurken bütün kabahati karanlığın içinde kendini yitirmiş biçarelerin üstüne yıkan kent de, ülke de artık yere serilmek üzere ve biz elimiz kolumuz bağlı sis içinde donup kalmış gibiyiz. Yine de umutlarını hâlâ yitirmemiş bir grup arkadaş evlerimize doğru giderken yalanın ısrarla ama ısrarla söylenmesindeki o bildiğimiz sırrı kendi kendimize itiraf etmeye çekindik. Umudumuz hâlâ var ama “artan tazyikin, basıncın sahiplerinin sorumlularının aradıkları ve her geçen gün biraz daha değiştirdiği kentte, ülkede bulmayı umdukları meşruiyeti onlara verecek miyiz” sorusuna yanıtımız hâlâ belirsizdir. Var olmayan sahte sığınaklardan, kurtarıcılardan medet ummayı bırakamadık hâlâ. Ne yapalım? Teslim mi olalım? Kente de, ülkeye de “Lâkin sana lâyık bu derin sürtei muzlim, bu kara örtü / Lâyık bu tesettür sana, ey sahnı mezâlim! Layık sana bu örtü ey zulüm sahnesi” diye kahretmeye mi girişelim. Yok, hayır. Sis içinde de olsak bir başka şiire geçmek, “Ferda senin” demek gerekmez mi? HHH Fikret umudunu yitirmemişti, biz de yitirmeyelim öyleyse; “Ferda senin senin bu teceddüt bu inkılâp” Yarın senin, senin bu yenilikler, bu devrim; öyle diyordu Fikret. “Yükselmeyen düşer; ya terakkî, ya inhitat! Yükselmeyen düşer ya ilerleme ya çöküş” demedi mi bize. Gecenin içinde bir tür sığınağa benzeyen evlerimize doğru ilerlerken sabah olduğunda o “zulmeti beyza”dan nasıl kurtulacağımızı anlatmadı mı şair? Ne diyordu Fikret umut bağladığı oğluna; “Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler / siz, ey fezâyı ferdânın / küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!” Uyanalım mı, zamanı gelmedi mi daha uyanmanın? Kenti, ülkeyi saran bu inatçı sisi alt edebileceğimize inanma zamanı gelmedi mi? Evet, boşuna konuşmamış, boşuna yazmamışsak, inanalım yazdığımız, söylediğimiz cümlelere, kelimelere, harflere, bize gerçekçi bir “credo”, bir “amentü” veren manifestolara. Bizi o “zulmeti beyza”ya, o kirli beyaz karanlığa teslim olmamaya çağıran seslere nihayet bir kulak verelim, zamanı geldi artık. ANKARA Ankara Barosu, başkentte dört milyon insanın yaşadığı 6 ilçesinde polisin önleme araması yapmasına onay veren mahkeme kararının iptali için dava açtı. Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy, bu kararın hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu belirterek, “Bu durum sıkıyönetim dönemlerinin göstergesidir. Baskıcı, totaliter rejimlerde bunlar görülebilir” dedi. Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin Emniyet’in talebi üzerine Çankaya, Keçiören, Mamak, Altındağ, Pursaklar ve Yenimahalle ilçelerindeki yurttaşların üstleri ile araç, eşya ve özel kâğıtlarının 1327 Şubat tarihleri arasında “önleme amacıyla” aranmasına karar vermesi gündem yarattı. Sosyal medyada çok sayıda tepki mesajı yayımla CHP’li Tanrıkulu: Fiili OHAL CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, arama kararını “fiili OHAL” olarak tanımladı. Karara gerekçe olarak da kamu güvenliğinin gösterildiğini ancak kamu güvenliğini tehdit eden hususların açıklanmadığını belirten Tanrıkulu, “Acaba hükümet ve onun emrindeki Emniyet birimleri, yurttaşları kamu güvenliğine tehdit olarak mı görmektedirler? Verilen karar üzerine, söz konusu bölgelerde arama noktaları oluşturulacak mı? Arama kapsamına haneler, işyerleri dahil edilecek midir? Sınırsız arama kararının öngörülen süresinden sonra, uzatılması söz konusu olacak mı? Benzer bir uygulama en son Türkiye’nin neresinde ve ne kadar süreyle gerçekleşmiştir? Söz konusu bölgelerde arama yapmak üzere kaç polis görevlendirilmiştir? Uygulama sırasında aranmaya itiraz edilmesi halinde, yurttaşlar hakkında nasıl bir işlem yapılacaktır? Yurttaşların üzerlerini veya eşyalarını aratmaması halinde zor kullanılacak mıdır? Aranmak istemeyen yurttaşlar ne tür haklara sahiptir?” sorularını yöneltti. Öte yandan CHP Milletvekili Levent Gök, dün mahkemeye başvurarak söz konusu kararın kaldırmasını istedi. nırken muhalefet milletvekillerinden peşi peşine açıklamalar geldi. Ankara Barosu da hukuka aykırı olarak gördüğü bu kararın iptali için üst mahkemede dava açtı. Cumhuriyet’e konuşan Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy, bu kararın dört milyon kişinin temel hak ve özgürlüklerine, anayasal haklarına doğrudan müdaha le niteliğinde olduğunu kaydetti. Bunun Ceza Muhakemesi Yasası ile Polis Vazife ve Selahiyet Yasası’nda belirtilen önleme araması ile hiçbir ilgisinin olmadığını belirten Aksoy, şöyle konuştu: “Burada Adli Arama Yönetmeliği’nin 19. maddesi gerekçe gösterilmiştir. Bu maddelerin kullanılması için mutla ka somut bir fiilin, somut olarak yeri, zamanı ve neden böyle bir önleme aramasına ihtiyaç duyulduğu açıkça karar altına alınmak zorundadır. Önleme araması yapılması için bir kere kamu düzeninin, milli güvenliğin tehdit altında olması, suç işleneceği yönünde somut delillerin mevcut olması gerekir. Ay nı zamanda hâkim kararı alınmasında gecikme hali bulunması gerekir. Bu hallerde doğrudan doğruya mülki amir, örneğin bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yerde, halkın topluca bulunduğu bir alışveriş merkezinde, umuma açık belli bölgelerde mesela bir dernek genel kurulunun yapılacağı mekânda, bir spor müsabakasında ve yahut bir konserde önleme araması yapılabilir. Ama burada somut bir olay yok. Siz burada dört milyon kişi hakkında böyle bir karar alırsanız, bu hukuk devleti ilkelerine aykırı olur. Ancak ve ancak baskıcı ve totaliter rejimlerin dönemlerinde görülebilir. Geçmişte sıkıyönetim dönemlerinde neredeyse tüm Türkiye genelinde arama kararları alındı. Bu karar da sıkıyönetim dönemlerinin göstergesidir.” ‘Zırh Yasası’ Genel Kurul’da YSK KARARI AÇIKLADI Ön dinleme kararları Ankara’dan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Genel Kurulu’nda ele alınan özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını içeren (ÖYM) yasanın yürürlüğe girmesiyle 149 tahliye olacağını açıkladı. Bozdağ, ÖYM’lerin kaldırılmasının terörle mücadeleye zarar vermeyeceğini savunurken de “Bunların varlığı esasında, terörle mücadelede fazla bir mesafe alamadığımızın da görüntüsüdür” itirafında bulundu. TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen hükümetin 17 Aralık operasyonuna “zırh niteliğindeki” ÖYM’lerin kaldırılmasını da öngören yasa önerisinde verilen önergeyle yapılan değişiklik sonucu, “önleme dinlemeleri”nin Ankara’dan yapılması karara bağlandı. Değişiklikle, bu mahkemelerce karara bağlanıp Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı veya Yargıtay’ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam edilecek. Önergeyle, ÖYM’lerde bulunan davalara hangi mahkemelerin bakacağı konusunda da HSYK devreye sokuldu. ÖYM’lerin kararını verdiği ancak henüz gerekçesi yazılmamış kararların gerekçeleri yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde yazılacak. ÖYM’lerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve dokümanlar HSYK’nin belirleyeceği mahkemelere devredilecek ve müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce yerine getirilecek veya karara bağlanacak. Bu mahkemelerin üyelerine yapılmış atıflar, HSYK tarafından belirlenen Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılmış sayılacak. Böylece, önleme dinlemelerine karar vermeye HSYK’nin belirleyeceği Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yetkili olacak. ÖYM’lerin kapsamına giren suçlarla ilgili açılan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemeyecek. Yasa önerisi üzerinde söz alan CHP’li Ömer Süha Aldan “ÖYM’lerin kaldırılmasını olumlu buluyoruz ama geç kalındı. Eğer bu mahkemeleri kaldırıyorsak yarattığı tahribatı da gidermek durumundayız. Biri zalimlik yaparsa hukukta hakkınızı ararsınız ama yargı zalim olursa hakkınızı nerede arayacaksınız, burada parlamentoda arayacaksınız. Yargı zalimlik yapan pozisyona gelmişse bunu gidermek parlamentonun yetkisindedir” görüşünü dile getirdi. Aldan, “Türkiye’deki 400 ağır ceza mahkemesine birer iktidar adamı atandığında, iktidardaki hiç kimse dinlenemeyecek. Ağırlaştırılmış müebbet için iki oy yeterken dinleme için oybirliği aramak komiktir” dedi. ‘Sarıyer’de engel yok’ İstanbul Haber Servisi Sarıyer’de ilçe seçim kurulu, seçim listesini geç teslim ettiği gerekçesiyle CHP’nin seçime girmemesi yönünde görüş bildirdi. CHP’nin itirazı üzerine Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı iptal etti. Sarıyer İlçe Seçim Kurulu, ilçe meclis üyesi aday listesini geç verdiği gerekçesiyle CHP’nin seçime girmemesi yönünde görüş bildirdi. Kurul kararı 5’e karşı 2 oyla alındı. Bunun üzerine CHP karara itiraz için YSK’ye itirazda bulundu. CHP’nin itirazını değerlendiren YSK, 1’e karşı 9 oyla Sarıyer İlçe Seçim Kurulu’nun kararını iptal etti. Böylece CHP’nin Sarıyer’de 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere girmesinin önünde bir engel kalmadı. Diğer partiler önceki gün CHP’nin listesinin 17.09’da teslim edildiği savunarak İlçe Seçim Kurulu’na itirazda bulunmuştu. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ise listeyi daha önce faks yoluyla gönderdiklerini, işlemlerin bitmesinin ise 17.09’u bulduğunu, bunun seçimlere katılmalarında bir engel olmadığını açıklamıştı. ‘Adamı olan listeye giriyor’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı Mustafa Sarıgül Şirinevler Meydanı’ndaki mitingte yurttaşlara seslendi. Seçimlerin özgür olması gerektiğini belirten Sarıgül, “Seçimlerde adil olunmazsa, demokrasi işlemezse o zaman bu seçimler demokratik bir ortamda yapılmaz. Adamı olan listeye giriyor, adamı olmayan giremiyor. Allah Özal’a, İnönü’ye gani gani rahmet eylesin. Bu siyasi partiler kanunu değişmediği sürece bir yerlere gelmemiz mümkün değil” dedi. Sarıgül, “Sayın başbakan ölüyü, diriyi bıraktı, aklı İstnbul’da, fikri Sarıgül’de. Cumartesi günü saat 13’te Kasımpaşa’da olacağız. Cumartesi önemli bir gün” diye konuştu. İstifacı vekile ihraç ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP yönetimi, istifa ettiğini açıklamasına karşın istifa dilekçesini TBMM Başkanlığı’na göndermeyen İzmir milletvekili İlhan İşbilen’i kesin ihraç istemiyle disipline sevk etti. İşbilen, 7 Şubat’ta basın toplantısı düzenleyerek AKP’den istifa etti ğini açıklamış, partiye sert eleştiriler yöneltmişti. Ancak İşbilen’in istifasını TBMM Başkanlığı’na vermediği için hâlâ AKP milletvekili olarak sayıldığını belirleyen AKP yönetimi, dün grup yönetim kurulu toplantısında İşbilen’i disipline sevk etme kararı oldu. İşbilen’in kesin ihracı isteniyor. MHP’nin propagandasıyla oy kaybı endişesi beyannameyi değiştirtti AKP’den özerkliğe seçim ayarı u AKP, yerel seçim öncesinde özellikle MHP’nin propaganda malzemesi olarak kullanacağı endişesiyle özerklikle ilgili hedeflerini beyannameden çıkardı. EMİNE KAPLAN Uludereli ailelerden komisyona tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uludere’de yakınlarını yitiren ailelerden oluşan dört kişilik grup önceki gün TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ile görüştü. Görüşmede aileler ile Üstün arasında yaşanan gerginlik nedeniyle toplantı başlamadan sona erdi. Aileler, alt komisyonun Uludere raporunda katliamın sumenaltı edilmesine tepki göstermek amacıyla toplantının başında Üstün ile el sıkışmadı. Eli havada kalan Üstün bu duruma sinirlenerek bu koşullar altında görüşme yapılmasının bir anlamı olmadığını belirterek randevu verdiği ailelerle görüşmesini başlamadan bitirdi. Bunun üzerine aileler komisyonu terk etti. Komisyonun dünkü toplantısında söz alan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ailelerin acısını vurgulayarak hoşgörülü davranmanın daha iyi olabileceğini dile getirdi. ANKARA AKP, seçim beyannamesini hazırlarken Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu çekincelerin kaldırılması, bazı bakanlıkların yerel olarak yerine getirilebilecek hizmetlerinin yetki ve kaynaklarıyla birlikte yerel yönetimlere devredilmesine ilişkin hedeflere yer verdi. Ancak özellikle seçim sürecinde MHP başta olmak üzere bazı kesimlerin “AKP, özerklik getiriyor” propangandası yapacağı, bunun da özellikle batı illerinde partinin oyunu düşüreceği endişesiyle bu hedefler beyannameden çıkarıldı. AKP’nin taslak beyannamesinde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile ilgili olarak “Yerel yönetimleri güçlendirecek başka bir hedefimiz de Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile ilgilidir. Avrupa’da yerellik ilkesini ilk defa ortaya koyarak yerel yönetimlerin haklarının koruyucusu ve demokratik gelişiminde önemli bir dönüm noktası olan bu şart, Türkiye tarafından 9 Aralık 1992 tarihinde onaylanmış ve 1 Nisan 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İmzaya açıldığı 1988 yılından bugüne Avrupa Konseyi’nin 47 ülkesinden 45’i bu şartı imzalamıştır. 24 üye ülke şartın tamamını onaylamış, 21 ülke ise çeşitli çekinceler ile şartı kabul etmiştir” denildi. ekincelerin geçerliliği kalmadı’ Türkiye’nin şarta 9 çekince koyduğu ‘Ç kaydedilen taslak metinde, “AK Parti iktidarında ülkemiz, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki hususların çok büyük bir kısmını halen yerine getirmiş durumdadır. Bu konularda mevcut olan çekinceler de önümüzdeki dönemde tamamen kaldırılacaktır” ifadesi yer aldı. Ancak beyannameye son biçimi verilirken bu ifadeler çıkarılırken yalnızca, “Merkezi hükümet, makro düzeyde yol gösterici, düzenleyici, denetleyici, rehberlik edici, dengeleri sağlayıcı, standartları belirleyici olacak, ancak mikro karar verici, uygulayıcı mahalli yönetimler olacaktır. Önümüzdeki dönemde merkezi kurumların çalışma ruhsatı vermesi istisnai bir uygulama haline getirilecek ve her alandaki ruhsatın büyük şehirlerde belediyeler, diğer il ve ilçelerde ise mahalli idareler tarafından verilmesi sağlanacaktır” ifadeleriyle yetinildi. İÇİNDE HER ŞEY VAR ‘AFAD torbası’ kabul edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile ilgili maddeleri de içeren “torba kanun teklifi” önceki gece TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasaya göre, İstanbul’un maruz kaldığı deprem riski nedeniyle olası hasarların önlenmesi ve depreme karşı önlem ve hazırlık amacıyla oluşturulacak projelerin finansmanına yönelik İstanbul İl Özel İdaresi’ne tahsis edilen krediler, İstanbul Valiliği tarafından kullanılacak. Yasayla Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na 6 bin 511, İçişleri Bakanlığı’na 1967, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne 160, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na 53, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na 11, Spor Genel Müdürlüğü’ne de 10 kadro ihdas edildi. ÜNİVERSİTEDEKİ ETKİNLİK BU YIL 7. KEZ DÜZENLENİYOR Prof. Erdal İnönü İKÜ’de anılıyor İstanbul Haber Servisi Başbakan Yardımcısı, eski SHP Genel Başkanı, akademisyen, siyaset adamı Prof. Erdal İnönü, İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) tarafından düzenlenen “7. Erdal İnönü Günü” etkinliğiyle anılacak. İnönü için bugün 14.00’te Ataköy’deki İKÜ Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde Şirin Pancaroğlu’nun arp resitali ile başlayacak etkinlikte, Mesut Ilgım “1933 Atatürk’ün Üniversite Reformu ve Ülkemize Sığınan Alman Bilim İnsanları” konulu konferans verecek. İKÜ tarafından 21 Şubat 2007’de Prof. Dr. Erdal İnönü’ye bilim ve siyaset alanında örnek duruşundan dolayı “onursal doktora” verilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle