29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 13 IMF: Türkiye sermaye kaçışını önlemek için ekonomik politikalara güveni yeniden tesis etmeli Önce güven sağlanmalı u Uluslararası Para Fonu’na göre Türkiye, enflasyon riski nedeniyle sıkı para politikasına devam etmeli. Büyümenin desteklenmesi konusunda zorluklarla karşı karşıya olsa da önce piyasalardaki türbülans ve sermaye çıkışlarını atlatmak için çalışmalı. Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu (IMF) uzmanları enflasyonun hâlâ görece yüksek olduğu ya da politika güvenilirliğinin gündeme geldiği Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerin, sıkılaştırılmış para politikasına devam etmeleri gerektiğini vurguladı. Fonun hafta sonu Sydney’de yapılacak G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Guvernörleri toplantısına sunulmak üzere hazırladığı “Küresel Beklentiler ve Politika Zorlukları” raporuna göre, “Özellikle Çin’in gölge bankacılığı ve beklenenden zayıf imalat verileri, devam eden ya da artan siyasi gerilim (Tayland, Türkiye, Güney Af Çıkış 2001 Krizinden Daha Zor Kriz işaretleri görülmeden önce, Türkiye ekonomisi krize girerse krizden çıkma süreci 2001 krizine göre daha uzun süreli olur diye öngörüde bulunmuş, bunun nedenlerini açıklamaya çalışmıştım. 2001 yılına göre Türkiye’nin dış borçları üçe katlanmış; dış borç yapısı hem vade, hem kaynakları itibarıyla bozulmuş, cari işlemler fazlası büyük boyutlu açığa dönüşmüş, iç tasarruf/GSYH oranı kritik düzeyde düşmüş, ihracatın ithalatı karşılama oranı gerilemiş, sanayi montaj sanayisi haline dönüşmüş, iç üretimin yerini ithal girdileri almış, ihracatı besleyen ama malı üreten sanayi dalları güç yitirmiş, işsizlik oranı yükselmiş, hane halkı yükümlülüğünün gelirlere oranı tehlikeli biçimde yükselmiştir. Bu açıklamaları daha nesnel biçimde 2001 ve 2013 yılı sonları ekonomik göstergelerini karşılaştırmalı bir tabloda verelim. Dolar yeniden 2.22’yi aştı Fed tutanakları ve Çin’den gelen olumsuz imalat verisinin olumsuz havayı artırmasıyla dolar/TL dün yeniden 2.22 seviyesini aştı. Tayland ve Ukrayna’da yaşanan sosyal karmaşa da gelişen piyasalara satış getirdi. Gelişmelerden Türkiye piyasası da etkilendi. Gün içinde dolar 2.2210 TL, sepet bazında TL ise 2.6345’e kadar çıktı. Gösterge tahvilin faizi yüzde 11 seviyesini aştı. Serbest piyasada dolar 2.20 TL’den kapandı. Diğer yandan IMF gelişmiş ülkelerin parasal genişleme politikalarını hızlı bir şekilde çekmeleri durumunda küresel ekonomiyi riske atabileceklerini belirtti. ABD’li banka Bank of America’nın yaptığı bir anket ise şubatta yatırımcıların piyasalardaki en büyük risk olarak gelişen piyasaları gördüğüne işaret etti. Yatırımcının küresel ekonomide iyileşme beklentisi ocakta yüzde 75 iken şubatta yüzde 56’ya indi. Fed’de faiz artırımı gündemde Öte yandan Fed’in 2829 Ocak tarihli toplantı tutanakları açıklandı. Toplantıda kararlar oybirliğiyle alınırken ileriye dönük uygulanabilecek politikalar konusunda görüş ayrılıkları dikkati çekti. Kararların oybirliği ile alınmasına karşın, bazı üyeler teknik faktörleri göz önünde tutarak faizlerin daha erken artırılmaya başlanabileceği görüşünü dile getirdi. Karşı uçta yer alan başka üyeler ise tahvil alım hızının yavaşlayabileceğini öne sürdü. 2001 ve 2013 Yılları Karşılaştırması Ekonomik Gösterge Dış Borç (Milyar USD) Uzun Süreli (%) Kısa Süreli (%) Özel Kesim Dış Borcu (Milyar USD) Cari Açık Cari Açık/GSYH (%) İhracat/İthalat (%) İç Tasarruflar/GSYH (%) İşsizlik (%) Hanehalkı Gelir Yükümlülüğü (%) Not: Eylül/2013 sonu itibarıyla. 2001 Yılı 114 85 15 27 +3.4 + 75.6 18.2 8.5 6.0 2013 Yılı 373 65 35 260 65 6.1 60.0 13.0 9.5 55.2 rika ve Ukrayna) ve Arjantin para birimi değer kaybının tümü, Fed daralmasının olumsuz etkilerini artırdı”. Son dönemde yükselen piyasaların çoğunun piyasa baskısı altına girdiği belirtilen raporda, “Küresel büyümenin devam etmesi beklenirken, toparlanma eşitsiz, kırılgan ve önemli aşağı yönlü riskler devam ediyor. Brezilya, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika gibi yüksek enflasyon ve cari işlemler açığına sahip ülkeler en fazla etkilenenler arasında yer alıyor” denildi. Raporda Türkiye’nin de dahil olduğu yükselen ekonomilerin türbülansı atlatmak için döviz kuru esnekliğinin yanı sıra güvenilir makro ekonomik politikalar ve çerçevelere ihtiyaç duyduğu belirtildi. Yükselen ekonomilerin büyümenin desteklenmesi konusunda kısa ve orta vadeli zorluklarla karşı karşıya oldukları kay dedilirken kısa vadeli öncelikler arasında “halihazırdaki türbülans ve sermaye çıkışlarını atlatmak” sayıldı. Raporda, “Parasal cephede, enflasyonun hâlâ görece yüksek olduğu ya da politika güvenilirliği gündeme gelen ekonomiler, güçlendirilmiş politika çerçevesi bağlamında sıkılaştırılmış para politikasına devam etme ihtiyacı duyuyor (Hindistan ve Türkiye)” denildi. 19 milyar dolarlık satış u Facebook’un Üst Yöneticisi Zuckerberg ile internet üzerinden mesajlaşma servisi WhatsApp’ın tepe yöneticisi Jan Koum 19 milyar dolara el sıkıştı. WhatsApp’ın diğer ortağı Brian Acton, daha önce Facebook’tan iş istemiş, reddedilmişti. Ekonomi Servisi Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook, hızla büyüyen internet üzerinden mesajlaşma servisi WhatsApp’ı 19 milyar dolara satın alıyor. Wall Street’e bomba gibi düşen açıklamaya göre Facebook, 12 milyar dolara WhatsApp’ın tüm hisselerini (yüzde 100’ünü) alacak, üstüne 4 milyar dolarlık nakit ödeme yapacak, ayrıca WhatsApp’ın kurucu ve işverenlerine 3 milyar dolarlık hisse verecek. Böylece toplam ödeme, 4.4 milyar dolar piyasa değeriyle Türkiye’nin en büyük şirketi olan TÜPRAŞ’ın 4 katından fazlaya gelecek. WhatsApp, beş yıllık bir kuruluş. Kullanıcıları internet üzerinden birbirine ücretsiz mesaj atabiliyor. Halen 450 milyon üyeye sahip. Bu rakam Nisan’da 200 milyonmuş. Daha önce de Google bu şirketi istemiş, 10 milyar dolar verdiği için anlaşma olmamıştı. Facebook bu yatırımla mobil iletişimin merkezine oturmayı hedefliyor. WhatsApp’ın kurucusu ve CEO’su Jan Koum 37 yaşında. 16 yaşında ABD’ye göç etmiş. Akrabaları Rusya ve Ukrayna’da yaşıyor. Onlarla mesajlaşma ve sürekli bağlantıda kalma isteği hayatta en büyük motivasyonu olmuş. Daha önce Yahoo’da Jan Koum çalışmış. Sonra Brian Acton ile birlikte WhatsApp’ı kurmuş. Daha ilginci, ortağı Brian Acton’ın Facebook’tan iş istemiş ve reddedilmiş olması. Şimdi onca parayı ceplerine atıp Facebook’un yönetim kurulu üyeliğini yapacaklar. Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg ile Koum’un ilişkisi de iki yıl öncesine dayanıyor. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde de Koum, anlaşmayı yapmak için Zuckerberg’i aramış. Görüşüp anlaşmışlar. İnternet gelirleri yüzde 38 arttı Turkcell’in mobil internet gelirleri yıllık bazda yüzde 38 oranında artarak 1.43 milyar TL oldu. Mobil internet gelirlerinin artmasında yüzde 30’a ulaşan akıllı telefon penetrasyonu etkili oldu. 2013’te Turkcell şebekesinde 3 milyon 300 bin abone daha akıllı telefon kullanmaya başladı. Turkcell’in 2013’te satışa sunduğu Türkiye’nin ilk yerli tasarım akıllı telefonu “Turkcell T40” ise 3 ayda 140 binden fazla sattı. Avrupa’nın en hızlısı oldu Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv, Turkcell’in teknolojisi ve yatırımlarıyla 2013’te Avrupa’nın en hızlı büyüyen telekom grubu olduğunu vurguladı. Şirket 2013’te 11 milyar 408 milyon lira gelir elde etti. Turkcell’in abone sayısı da 35.2 milyona yükseldi. Ekonomi Servisi Turkcell, 2013’te 11 milyar 408 milyon lira konsolide gelir elde ederek gelirlerini önceki yıla göre yüzde 9 artırdı. Turkcell Grup’un net kârı da bir önceki yıla göre yüzde 12 artışla 2 milyar 330 milyar lira oldu. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, Turkcell’in 2013 finansal sonuçlarını düzenlediği toplantıda açıkladı. Ciliv, Turkcell Grup olarak 2014’te gelir hedeflerinin 1212.2 milyar TL olduğunu belirterek bu yıl grup olarak 2.1 milyar TL yatırım yapacaklarını, bu yatırımların önemli kısmının da Türkiye’de olacağını söyledi. Ciliv’in verdiği bilgiye göre Turkcell Türkiye, inovatif servisleri, mobil internetteki hız ve kalitesi ve en iyi müşteri deneyimi hedefiyle 2013’te 849 bin faturalı abone kazandı. Bu rakamla birlikte abone sayısı Türkiye’de 35.2 milyona ulaştı. Turkcell Grup’un 9 Süreyya Ciliv, kredi kartlarındaki taksit ülkedeki toplam abone sayısı ise sınırlandırmasının, akıllı telefon satışlarına 71.3 milyon oldu. Abone Başı olan etkisine ilişkin olarak “Mobil internetin Aylık Ortalama Gelir; yüzde olması için akıllı telefonların olması lazım. 4 artarak 21.7 TL olurken İnsanlar akıllı telefonları olunca internete ulaAbone Başı Aylık Ortalama şabilecek. O yüzden taksitlerin kalkması toplam Kullanım (MoU) ise yüzde pazarda akıllı telefon penetrasyonunu yavaşlata7 büyüyerek aylık 259 caktır. Ben akıllı telefonu lüks telefon olarak gördakikaya ulaştı. müyorum. Biz her zaman, her şartta, bizim lehimize Gelirleri yıllık bazda olsun olmasın adil rekabetten yanayız, her zaman yüzde 35 büyüyerek esnaftan yanayız” dedi. 925 milyon liraya ula Turkcell’e 20082012 dönemi için, Özel İletişim Vergisi şan Turkcell Superon (ÖİV) ile ilgili 211.1 milyon lira ÖİV aslı ve 316.6 milyon line, fiber interneti 570 lira vergi ziyaı olmak üzere toplam 527.7 milyon lira bin aboneye ulaştırma vergi cezası verilmesi ile ilgili olarak da Ciliv, “Bubaşarısı gösterdi. Şirket rada bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyoruz, 2013’teki AVFÖK mar hukuki yola başvurduk. Uzlaşmak için de talebimiz oldu. Hukuki yoldan yola devam edeceğiz, olayı jını ise yüzde 70 artırarak gerçekleriyle makamlara anlatmak için, uzlaşmak 238 milyon liraya yükseltti. için dilekçemizi de verdik” açıklamasını yaptı. WhatsApp’ın dinamiği Adil rekabetten yanayız Kurucusu Ukrayna göçmeni Yukarıdaki tabloda krizden çıkış konusunda olumlu tek bir gösterge yoktur. Göstergeler krizin derinleşeceği, uzun süreli olacağını ortaya koymaktadır. Dış borçların vade yapısının bozulması özel kesim dış borçlarının yaklaşık 10 kat artması, dış açıkların kısa süreli sıcak para girişleriyle fonlanması, iç tasarruf oranının yüzde 13.0’lere değin düşmesi, ihracat artışı yaygarasına karşın ihracat gelirlerinin ithalatı karşılama oranının yüzde 75’ten yüzde 60.0’lara gerilemesi, hanehalkı borçlarının gelirlerine oranı çok düşük düzeyde iken, yüzde 55’e değin yükselmesi, cari işlemler açığının kritik düzeyde sürmesi, krizin derinleşeceği ve uzun süreli olacağının göstergeleridir. Ayrıca dünya ekonomisi 20022007 döneminde son yüzyılların en parlak dönemlerinden birini yaşamış, bu parlak dönem ihracat artışı, dış kaynak sağlama konusunda Türkiye’ye de olanaklar sağlamış, Türkiye ekonomisine de yansımıştır. IMF ile yapılan standby anlaşması, IMF’nin yeşil ışık yakması, Türkiye’nin dış kaynak bulmasını kolaylaştırmış, büyük boyutlu sermaye çıkışını önlemiştir. Günümüzde dış ekonomik koşullar da 2002 yılındaki kadar elverişli değildir. Gerçi 2014 yılında dünya ekonomisi genelinde bir iyileşme beklenmektedir ancak bu beklenti 20022007 dönemini geri getirecek kadar güçlü olamayacaktır. Denilebilir ki günümüzde bütçe açıkları düşük düzeyde, bankacılık sistemi güçlü, faizler 2001 yılına göre belirgin biçimde düşüktür. Bu savların da irdelenmesi gerekir. 2002 yılı sonrası artan ithalat dış ticaretten alınan vergileri artırmış, ayrıca özelleştirme gelirlerinin bir bölümü de bütçeyi desteklemiştir. Günümüzde özelleştirilecek, satılacak kamu malı hemen hemen kalmadığı gibi hızlı bir ithalat artışı, buna bağlı dış ticaretten alınan vergilerde de hızlı bir artış beklenmemektedir. Faizlerdeki düşüş bütçelerin faiz giderlerini azaltmış, bu gelişme de bütçe dengesine olumlu katkı yapmıştır. Ancak faizler yükselmeye başlamış, devletin uzun süreli düşük sabit faizli borçlanma olanağı hemen hemen kalmamıştır. Bankacılık sistemi mali yapısı bozuk bankaların tasfiyesi veya yabancı sermayeli hale dönüşmesi ile 2001 yılına göre daha güçlü bir görüntü vermektedir. Döviz pozisyon açığı ve dış kaynak desteği ile faaliyet gösteren, elinde hâlâ sabit faizli DİBS bulunan, hanehalkı ve inşaat sektörü üzerinde risk almış, politik baskılarla kredi verdiği anlaşılan bankacılık sisteminin mali yapısının güçlü olması da geçerli olamaz. Bu seferki kriz teğet alalamasıyla da geçiştirilemeyecek kadar büyük ve daha uzun sürelidir. Taşeron düzenlemesi Başbakanlık’a sunuldu. 1 milyonun üzerindeki işçinin beklentisi boşa çıktı Doğrudan yatırım yüzde 4.1 düştü Ekonomi Servisi Geçen yıl Türkiye’de 36 bin 950 uluslararası sermayeli şirket başta toptan ve perakende ticaret olmak üzere gayrimenkul kiralma ve iş faaliyetleri ile imalat sanayii sektöründe faaliyette bulundu. Bu şirketler içinde Almanya 5 bin 651 şirket ile ilk sırada alırken bu ülkeyi İngiltere ve Hollanda izledi. Ekonomi Bakanlığı, 2013 OcakAralık dönemine ilişkin “Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri” bültenini yayımladı. Buna göre, uluslararası doğrudan yatırım girişleri kaleminde yer alan sermaye girişi 2013’te 2012 yılına göre yüzde 4.1 azalarak 12 milyar 686 milyon dolar oldu. Geçen yılın aralık ayında da uluslararası doğrudan yatırım girişi 1 milyar 927 milyon dolar oldu. Taşerona yine kadro çıkmadı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Binlerce işçinin umutla beklediği “taşeronla” ilgili torba yasa taslağı Başbakanlık’a sunuldu. Ancak işçilerin temel talebi olan kadro “torbada” yok. Yargıtay tarafından da onaylanmasına karşı kadro talepleri karşılanmayan işçilerin sadece ücretleri ve izinleriyle ilgili değişiklik yapılıyor. Çalışanların gözü kulağı Meclis’e gelecek “torba” tasarıda. BağKur’lulara ilişkin değişiklikler, prim affı, taşeron gibi düzenlemelerin yer aldığı tasarı taslağı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Başbakanlık’a sunuldu. Ta sarının önümüzdeki günlerde Meclis’e sevk edilmesi bekleniyor. Torba tasarının ana maddesi ise taşeron düzenlemesi. Taslakta İş Yasası’nın taşeronu sınırlandıran ikinci maddesinde değişiklik öngörülüyor. Bu kapsamda “asıl işin teknoloji veya uzmanlık gerektiren bölümlerinde ya da yardımcı işlerinde” taşeron çalıştırılabilecek. Düzenlemenin uygulamaya geçmesi halinde asıl işlerde de taşeronun önü açılacak. Bugün kamu ve özelde 1.5 milyon taşeron işçi çalışıyor. AKP iktidara geldiğinde rakam 300 binlerdeydi. AKP ile birlikte sonraki yıllarda katlanarak arttı. Karayollarındaki taşeron işçilerin davaları Yargıtay’ca onaylanmasına karşın kadro verilmiyor. Başbakanlık’a sunulan tasarı taslağında da kadro yok. Taslakta, sadece ücret ve izinler le ilgili değişiklikler yer aldı. Maliye Bakanlığı’nın, taşeron işçilerin kadroya alınmasına yaratacağı maliyet nedeniyle itiraz ettiği öğrenildi. Bu arada taslakla ilgili taşeron derneklerinin yanı sıra işçi konfederasyonlarına da yine bilgi verilmedi. Şimdiye kadar hükümet tarafından işçi konfederasyonlarına taşeron düzenlemesi ile ilgili sadece sunum metni verildi. Başka bir metin paylaşılmadı. Geçen hafta sonu Ankara’da geniş ka tılımlı mitingle taşeron işçiliği protesto eden Türkİş’in bu konuda 3 temel talebi bulunuyor. Türkİş, asıl işte, üretimde çalışan taşeron işçilerin kadroya alınmasını istiyor. Bu kapsamda 150180 bin işçi olduğuna dikkat çekiliyor. Türkİş ayrıca yılda 46 ay çalışan geçici işçilere de kadro verilmesini istiyor. Diğer taşeron işçilerin durumlarında iyileştirme isteniyor. DİSK ise taşeronlaştırmanın yasaklanmasını ve taşeron işçilerinin “asıl işverenin işçisi sayılmasını” istiyor. DİSK, asıl işlerin taşerona verilmesine olanak sağlayan önerileri hiçbir koşul ve şart altında, kabul etmeyeceğini de açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle