06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 12 DIŞ HABERLER [email protected] Putin rejimini yıkma çağrısı Dış Haberler Servisi Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ezip biçtiği muhaliflerin ayakta kalan en önemli ismi olan Aleksey Navalni, yılbaşı etkinliklerinin gölgesinde kalması için iki hafta erkene çekilen tartışmalı davada “zimmetine para geçirme” suçlamasından kardeşiyle birlikte mahkum edildi. AlekseyOleg Navalni kardeşler 3.5 yıl hapse çarptırılırken Aleksey’in cezası tecil edildi, Oleg’inki edilmedi. 100 bin dolara yakın para cezası da kesildi. “Kardeşini rehin alarak ağabeyi susturma çabası” olarak yorumlanan kararın ardından, Navalni, “Putin rejimini yıkacak isyan” çağrısı yaptı. Rusya’yı 201112 kışında sarsan protestoların başını çekmiş Navalni, kardeşi kelepçeli halde götürülürken şöyle konuştu: “Bu rejim siyasi muhaliflerini yok etmekle kalmıyor, biz buna alışmıştık, ama artık muhaliflerinin akrabalarını hedef alıyor, onlara işkence ediyor, eziyet ediyor. Bu rejimin varolmaya hakkı yok, yıkılması lazım. Bugün herkesi sokaklara çağırıyorum.” Yargı süreci tümüyle tartışmalı geçti. Navalni kardeşler Fransız kozmetik şirketi Yves Rocher’i 500 bin dolardan fazla domasının ağır biçimde cezalandırılacağı” uyarısı yaptı. Kardeşi Oleg’in (sağda) 3.5 yıl hapse mahkum edilmesini ailesinin rehin alınması olarak nitelendiren Navalni, yargıca “Onu ne sebeple hapse atıyorsunuz? Bu ne rezilliktir” diye çıkıştı. Navalni daha sonra proteto gösterisinde gözaltına alındı. Putin karşıtı muhalefetin sembolü Navalni ‘hırsızlıktan’ tecilli mahkumiyet aldı, kardeşi 3.5 yıla çarptırıldı 2014 Fiyaskosu Neresinden tutmaya çalışsanız elinizde kalan, dökülen bir dış politikanın yerle yeksan olmasını izledik bu yıl. “Komşularla sıfır sorun” mottosuyla yola çıkıp birkaç yıl içinde bizzat ülkeyi yöneten siyasi heyetin “değerli yalnızlık” tanımıyla anılır olan gidişat, 2014’te “seviyesiz bir komediye” dönüştü. Yalanlarla, çark edişlerle, içi boş diklenmelerle bezeli… “Organize yalan makinası” hangi gerekçeleri sıralarsa sıralasın nafile! İç politikada “otoriter dikta rejimine” koşut olarak 2014 dış politikada “itibarın sıfırlandığı” yıl oldu. HHH Türkiye’yi yönetenlerin uluslararası medyada ısrarla “mezhepçi, ideolojik, İhvancı, tutarsız, yolsuz” diye anılması tesadüf değil. 2011’de Arap isyanlarıyla başlayan süreçte, Ortadoğu coğrafyasındaki “İslami projenin” sandık zaferlerini yanlış okuyan bu zihniyet, işlerin tersine dönmesiyle kabak gibi ortada kalıverdi. Zaten hiçbir zaman benimsemediği, “benimsermiş gibi yaptığı” “kurumsal demokratik ilkelerin” açıkça reddine yöneldi. Ve bunun yerine “İslamofaşizm soslu sandık demokrasini” markalaştırmaya soyundu. Sandıktan çıkanın “tek adam” sayılacağı, en ufak muhalefete soluk aldırmamaya yeminli bu zihniyetin “tamamlayıcı retoriği”, evrensel değerlerin mütemadiyen “Batı icadı” addedilip dışlanmasıydı. Koskoca “İslam Medeniyeti” bu reaksiyoner zihniyetin elinde siyasal İslamın oyuncağına dönüştürüldü. Türkiye liderliği adeta bir “medeniyet intikamının” başrol oyuncusu olarak sivriltildi. HHH Bu zihniyet yüzünden 2014, Türkiye’nin bütün savlarının uluslararası planda reddedildiği yıl olarak tarihe geçti. AB maceramız Türkiye’ye yansıması umut edilen “demokratik dinamiğini” tümüyle yitirdi. Türkiye, AB’nin salt ekonomik çıkarları nedeniyle “tahammül etmek zorunda olduğu, arzulanmayan bir müttefike” evrildi. “Avrupa’yı umursamadığını” açıkça söyleyenler, Avrupa’daki Türkiye dostlarını bile üyeliğin askıya alınmasını önerir hale getirdi. Bu tablo yıl sonuna doğru Türkiye’yi ziyaret eden Avrupa Komisyonu Başkanı Federika Mogherini’nin dilinde siyasilerimizin “tutarsızlığı” eleştirilerine büründü: “Bize Türkiye’nin AB yolunun ekonomik menfaatlardan çok demokrasi ve hukukun üstünlüğü başta olmak üzere değerler ve ilkelerle ilgili olduğunu söyleyenler hükümet üyeleriydi. İnancım o ki, bu taahhüdünde tutarlı olması, öncelikle Türkiye’nin menfaatına.” HHH Kıbrıs sorununda ada etrafında bulunan enerji kaynaklarının barış dinamiğini tetikleyeceği beklentisi hızla hüsrana dönüştü. Tersine Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de çektiği restler müzakerelerin askıya alınmasının yolunu açtı. Türkiye’nin karşısında münhasır ekonomik bölgeleriyle Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, İsrail ve Mısır’ın işbirliği duvarı yükselmeye başladı. HHH Dış politikadaki pragmatizmiyle övünürken, hakikatte meseleyi “Oryantal dans” kıvamına getirenler Rusya ile enerji anlaşmalarını “başarı” diye sunma çabasına girişti. Nihayetinde Türkiye’yi Rusya’ya daha da bağımlı kılacak olan ve verili uluslararası iklimde Avrupa’ya pazarlanabileceği şüpheli bir proje ile baş başa kaldık. HHH Türkiye 2014’te Ortadoğu’da sürekli “tükürdüğünü yalayan” ülke konumuna düştü. Türkiye’yi yöneten siyasi heyet, her fırsatta Irak ve Suriye’deki radikal Sünni hareketleri “mazur göstermeye” çabalarken, yalaka medya “El Kaide terör örgütü değil” yahut “IŞİD ile YPG bir” argümanına kadar düştü. Böylece “terörizmi destekleyen ülke” görünümüne katkılarını esirgemediler. IŞİD’e karşı uluslararası çabalara “direnen” ülke duruşu ABD’nin “sopasını sallamasıyla” değişiverdi. “Terörist” denilenler değişti, “Koridor moridor yok” diye çıkışılsa da sonunda Kobanili Kürtlere o koridor açıldı, Iraklı Kürtlere silah desteği de sunulmak zorunda kalındı. Mısır’da yönetime el koyduktan sonra siyasal İslamcı İhvan’ın tasfiyesine yönelen El Sisi yönetimi, geçiş sürecinde ABD’den Rusya ve Çin’e dünyanın desteğini almakla kalmadı. Türkiye’ye “içişlerimize karışmazsanız barışırız” diye ayar verir oldu. Kabile devleti Katar’ın sahneden çekilmesiyle İhvancılık Türkiye’yi yöneten siyasi heyete kaldı. Körfez İşbirliği Konseyi’nden “sopayı yeyince” çark eden Katar “Arap dayanışması” adına Mısır’a tam destek açıklarken, Türkiye’ye Amerikan taklidi “insani politika” süsüyle İhvan’ın sürgünlerini İstanbul’da ağırlamak düştü. HHH 2014’te Filistin davasının sömürülmesi dur durak bilmedi. Nüfusunun yüzde 20’sini Hıristiyanların oluşturduğu Filistinlilerin davası İslamiyet ve “Kudüs’ün fethine” indirgendi. Barış ve uzlaşma adına hiçbir söylem geliştirilmezken Hamas’ın Suriye’deki Sünnicilik macerası yüzünden itibarı sıfırlanıp Tahran’dan ricacı hale gelen lideri Halit Meşal ile gövde gösterileri yapıldı. Yalaka medya “demokratik ve seküler Hamas” safsataları pazarladı. HHH Afrikalıları bile şoke etmeyi başardık. Türkiye’yi yönetenler, Afrikalılara Türk kurumlarını şikâyet edip, tüm Türk şirketlerini şaibe altında bırakmışken, BM Güvenlik Konseyi’ne geçici üye seçilme hayallerinde hüsrana uğradılar. Kıssadan hisse… Soğuk Savaş’tan bu yana kurulan dünya dengesinin ilk kez hem ekonomik hem de siyasi cephede bu denli sarsıldığı bir dünyada bu siyasi heyetle 2015’te işimiz iş… 2014’teki seviyesiz komedinin trajediye dönüştüğünü görmemek umuduyla, hepinizin yeni yılını kutlarım… ahtekâr ve hırsızların partisi’ ‘S Şirket ‘zararım yok’ diyor (REUTERS) landırmaktan mahkeme karşısına çıkarıldı, ama şirket hiçbir zararı olmadığını söyledi. Buna rağmen savcılar Aleksey için 10, Oleg için 8 yıl istedi. Büyük protesto hazırlıkları yapılan 15 Ocak’taki karar duruşması, aniden yılbaşı arifesine çekildi. Genelde yargıçlar savcılık kanıtlarından tanık ifadelerine dek kararı saatler boyu okurken dün karar 15 dakikada açıklandı. Yargıç Yelena Korobçenko kardeşi hakkındaki kararı okurken Navalni yumruğunu masaya vurup bağırdı: “Onu ne sebepten hapse atıyorsunuz? Bu ne re zilliktir? Utanmıyor musunuz? Beni daha fazla cezalandırmak için mi yapıyorsunuz? Tüm kararlar içinde bu en alçakçası, en iğrenci.” Kıdemli muhaliflerden Boris Nemtsov, Facebook’ta “Oleg’i rehin alarak, kendisi yerine masum bir insanın hapse gitmesine izin verdiği görüntüsü yaratıp Navalni’yi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar” yorumunu yaptı. Kararın ardından Kremlin’e yürümek için toplananlara katılan Navalni, evhapsini ihlalden gözaltına alındığını Twitter’den duyurdu. Polis de “kamu düzeninin bozul 2000’den beri aktif siyaset yapan, baskı ve yolsuzlukları eleştirdiği bloguyla meşhur olan, hatta Yolsuzlukla Mücadele Vakfı kurup devletin şüpheli ihalelerini, yetkililerin lüks malikânelerini afişe eden avukat Navalni, iktidardaki Birleşik Rusya için sarf ettiği “sahtekârlarla hırsızların partisi” sözü 2011 genel seçimlerine hile karıştırılmasına karşı protestoların sloganı haline geldi. O zamandan beri cendereye alınan Navalni, genelde “karalamaya yönelik, siyasi amaçlı” addedilen bir dizi dolandırıcılık davasıyla cebelleşti, bu yıl ailesinden başka kimseyle iletişim kuramadığı ev hapsine konuldu. Buna rağmen 2013 Moskova belediye başkanlığı seçiminde 2. gelen ve 2018’de devlet başkanlığı için yarışmaya hazır olduğunu belirten Navalni, programını “Çalmamak ve yalan söylememek” diye açıklarken, hakkındaki davalar için de “Hepsi yalanlar üzerine kurulu. Bu yalanlar devlet mekanizması, devletin özü haline geldi” dedi. Ancak haberleri “Putin TV”den alan çoğunluk için Navalni yolsuzluktan mahkum biri. İsrail’den Türk kadına vize için 7 bin dolar depozito n Filistinli eşinin yanına Batı Şeria’ya gitmek isteyen Türk kadına, İsrail’den 1 ay süreli, 7700 dolarlık “depozitolu vize” yanıtı geldi. Kararın gerekçesi vize başvurusunda ‘ziyaret’ gerekçesinin kullanılması ve Filistin’e eşinin yanına temelli taşınmasından şüphelenilmesi. El Halil’de ticaretle uğraşan Y.A. ile evlenen O.A. Batı Şeria’ya giderse parasını ancak dönerken alabilecek. Normalde Filistin Yönetimi üzerinden yapılabilen aile birleşimleri için İsrail’in de gözden geçirmesi gerekiyor. İsrail, kısıtlamaların Filistinlilerin dışardan birisiyle evlenmelerine yönelik fiili bir yasak anlamına gelmediğini söylüyor. Obama’dan Putin’e: Asıl deha kimmiş! ‘IŞİD’i vuran uçaklar Türkiye’den de kalkıyor’ nIŞİD geçen hafta uçağını “düşürüp” esir aldığı Ürdünlü pilot Muaz el Kesasebi ile yapıldığı söylenen söyleşiyi ‘resmi yayın organı’ Dabik dergisinde yayımladı. Sık sık IŞİD propagandası yapılan söyleşinin hangi koşullarda yapıldığı veya uydurma olup olmadığı meçhul. Dergiye göre pilot, IŞİD’i Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Bahreyn’den kalkan uçakların vurduğunu anlatırken, “Bazı ABD jetleri ayrıca Türkiye’den de havalanıyor” iddiasında bulundu. Türkiye İncirlik Üssü’nü IŞİD’e karşı koalisyona açmak için Esad yönetiminin de hedef alınması şartını koşmuştu. Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama, önceki gün bağımsız haber radyosu NPR’de yayımlanan mülakatta, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “Asıl dış politika dahisi kimmiş, gördün mü” diye meydan okudu. Rusya’nın Kırım’ı ilhak, Doğu Ukrayna’daki tutumunun Washington’da “Putin’in dehasına” yoranlar olduğunu söyleyen Obama, Rus ekonomisini stratejik ve ağır yaptırımlarla çökerttiklerini belirtirken, petrol silahını kullandıklarını da adeta itiraf etti: “Putin hepimizi gafil avladığına inandı ve Rus nüfuzunu yayma stratejisini zorbalıkla hayata geçirmeye kalktı. Ben o zaman Rusya ile savaş istemediğimizi ama Avrupalı ortaklarımızla el ele sürekli yaptırım baskısı uygulayabileceğimizi söyledim ve bugün seziyorum ki en azından Rusya dışında bazıları Putin’in yaptığının o kadar da akıllıca olmadığını düşünmeye başladı. Bu süreçte yürüttüğümüz mantık, Rus ekonomisini ayakta tutan tek şeyin petrol fiyatı olduğuydu. Sürekli yaptırım Rus ekonomisini yeterince güçten düşürecekti ve üzerine petrol fiyatları düşüşe geçtiğinde ekonomiyi yönetmekte muazzam zorluk çekeceklerdi.” Küba ile yaptığı barış sonucunda gelecek aylarda iki ülkenin karşılıklı büyükelçilik açmasını karara bağlayan Obama, İran’la büyükelçilik açma konusunda temkinli konuştu: “Ben asla Peru’daki şamanlar 2015 kehanetleri için toplandı. Aynı zamanda dünya barışı ‘asla’ demem ama bu tür şeylerin aşama ve KübaABD ilişkilerinin tümüyle düzelmesini temenni ettiler. (REUTERS) aşama gitmesi lazım.” Enkaz ve cesetler şoke etti Dış Haberler Servi si Malezya merkezli havayolu şirketi AirAsia’nın pazar günü sabaha karşı Endonezya’nın Surabaya kentinden Singapur’a giderken kaybolan QZ8501 sefer sayılı yolcu uçağının enkaz parçalarına ve bazı cesetlere ulaşıldı. Dün arama çalışmalarının 3. gününde Cava Denizi’nde Sumatra ile Borneo adalarını ayıran Karimata Boğazı’nda bulunan parça ve cesetlerin, 162 kişi taşıyan Airbus A320200’ye ait olduğu doğrulandı. Borneo’nun Pangkalan Bun limanının 160 km. güneybatısında çok sayıda cesede rastlandı. Uçağın oksijen tüpleri, acil çıkış kapısı, can yelekleri, yatak gibi enkaz parçaları ile denizde yüzen ölülerin görüntüleri Endonezya devlet televizyonunda yayımlandı. Bunları izleyen kurban yakınları kriz geçirdi, bayılanlar ve hastaneye kaldırılanlar oldu. (REUTERS/ AFP) Kuveyt’teki Suriye elçiliği yeniden açıldı nKörfez ülkesi Kuveyt, 9 ay önce kapattırdığı Suriye elçiliğinin yeniden açılmasına izin verdi. Suriye’nin Kuveyt Büyükelçiliği çalışanlarının dün ülkeye dönüp faaliyetlere başladığı kaydedildi. AA’ya göre, elçilik çevresinde yoğun önlemler alındı. Kuveyt’te 130 bin Suriyeli var. Kuveyt, Şubat 2012’de Şam’daki elçisini çekmiş, Suriye de geçen nisanda Kuveyt’teki elçiliğini kapatmıştı. Kuveyt Dışişleri müsteşarı Halid el Carallah, elçiliğin ülkedeki Suriyelilere hizmet vereceğini, bunun ilişkilerin normalleştiği anlamına gelmediğini söyledi. Endonezya’nın aramakurtarma çalışmalarını yöneten Bambang Soelistyo, denizin dibinde uçak biçiminde bir gölge görüldüğünü, uçağın daha büyük parçalarına ulaşmak için daha sofistike teknolojiye sahip gemilerle aramaya başladıklarını söyledi. Tüm Dış Haberler Servisi Adriyatik Denizi’nde seyreden İtalyan bandıralı, Yunan işletmeli Norman Atlantic feribotunun yangın çıkması üzerine 36 saatlik bir operasyonla tahliye edilmesinin ardından, kaç kişinin öldüğü gizemiyle karşı karşıya kalındı. Feribotta en az 10 kişinin öldüğünün belirlenmesinin ardından, feribotu çeken römorkörlerden birinin halatının hızla kopup çarpmasıyla 2 Arnavut denizci aldıkları yaralar sonucu öldü. Feribotta toplam 478 kişi olduğu ve 427 kurtarılan 10 ölü denirken, en az 41 kişinin kayıp durumda olduğu anlaşıldı. Kayıplar öldü mü yoksa listede yanlışlık mı yapıldı, Dipte görünüyor arama ekiplerini bölgeye gönderdiğini duyuran Endonezya Devlet Başkanı Joko Vidodo, uçaktakilerin yakınlarına “bu zorlu anı göğüslerken metin olmaları” çağrısı yaptı. Ancak Endonezya televizyonunun enkaz ve ceset görüntülerini yayımlaması yakınlar üzerinde şok etkisi yaptı, sevdiklerinden haber alabilmek için havaalanlarında toplananlar arasında sinir krizi geçirenler, bayılanlar, sedyeyle hastaneye kaldırılanlar oldu. kamaralarında yanmış ya da dumandan boğulmuş olmalarından korkuluyor. Yunan yolculardan Urania Thireou ise kayıplarla ilgili şu izahatı getirdi: “Başta en büyük cankurtarana binenler olmuştu. Cankurtaranla suya indiler ama daha sonra bize onların kurtarılamadı söylendi.” Yangın alarmının çalmadığı feribotla ilgili soruşturma yangının niye bu kadar hızla yayıldığı ve kontrol altına alınamadığına odaklanacak. Paris MoU’ya göre 19 Aralık’taki feribot teftişinde yangın kapıları, su geçirmez kapılarda, acil durum aydınlatması ve cankurtaran teçhizatlarında sorun saptanmıştı. Feribot kazasında ölenlerin sayısı bile bilinmiyor! henüz belirsiz. Üstelik İtalyan savcı Giuseppe Volpe, kurtarılanlar arasında biletsiz kaçak yolcular olduğunu, feribotta 478 değil 499 kişi olması gerektiğini, bilet alan yolcuların hepsinin akıbetini bilemediklerini, feribotta araştırma yapıldığında daha fazla ceset bulmayı beklediklerini söyledi. Bazı yolcuların C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle