Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2014 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK ... hatta eleştirmek abes” diyorlar. Peki, ama bu arada Yüce Divan’a gideceğiz diye yürekleri üç buçuk atan AKP’nin rüşvet sanığı 4 bakanını Yüce Divan’dan kurtarmak için Başbakan ve AKP Genel Başkanı nezdinde geçen pazardan pazartesiye süren temaslar ki, dün gazetelerde sütun sütun ayrıntıları vardı, ne ola? Hadi diyelim ki, Bay Başbakan’ın yahu ben partinin genel başkanıyım, grup başkanvekillerimle görüşemez miyim diyen gerekçesini makul karşılayalım. İyi de Başbakan’ın pazar günü karar bekleyen 4 bakanı kabul ederek dakikalarca dinlemesini nasıl izah edecekler? Ha, diyorlar ki Başbakan onları sadece dinlemiş. Konuşmamış, fikir beyan etmemiş. Tabii bu da kamuoyunda türlü sorulara neden olan görüşmenin örtüsü. Üstelik AD, pekâlâ görüşmede, 4 eski bakanı kabulünde, susacağı yerde dinler ve sonra, “Ben yolsuzluk yapan ve rüşvet alan babam da olsa kolunu koparırım dedim halka... Bu sözümden geri adım atabileceğimi size nasıl söylerim” diyebilirdi, demeliydi. Şu beş günde Yüce Divan’lık bakanları kurtarmak için partinin yükseklerinde neler oluyor, hangi çarkıfelekler dönüyor, yalnız içinde olanlar bilebilir. HHH Medya, aydınlar, üniversiteler, demokratik kuruluşlar ve nihayet halk sokağa çıkmadıkça; korkuyla pıstıkça başta Bay RTE, AKP dizginleri boşalmış gibi bu milletin yakın geçmişinde olumlu ne varsa saldırıya geçtiler. Hele RTE? Her gün yakın geçmişin dokunulmaz gerçeklerine saldırıyor. ArapçaFarsça sözcüklerin yoğunlaştığı Osmanlıca dili eski Türkçe yazımı da bir sabah uyandık ki yok diyor. Senin aklın, dil dahil devrimlerin hiçbirini zaten almaz... O devrimlerin hiçbiri din ve Osmanlı ile yoğurulmuş aklına sığmaz... Bak işte koskoca saray edindin, 1500 odasında dolaş dur... Ya da aynanın karşısına geç; “Aynaa, ayna! Söyle bana... Var mı bu ülkede benden büyük başka?” diye kendine övgüler yağdır. Rahatlar ve Türkiye’yi Türkiye yapan devrimlere kafayı takmaktan, uğraşmaktan belki ama belki vazgeçersin! HHH Ama yok, devrimlere o denli kafayı takmış ki, devrim şehidi Kubilay’ın o günlerin IŞİD’i İslami yobazları, sarıklı, cüppeli, katil saldırganlarca başı kesilerek sokaklarda dolaştırıldığı günün yıldönümünde kısa bir mesaj yayımlamadı bile. Bu, bir unutkanlık falan değil... Bu; açıkça, resmen ve alenen Atatürk Cumhuriyetine başkaldırıyı yobaz, soysuz, alçak saldırıyı desteklediğini gösteren bir kanıt. HHH Gazetelerde Avrupa’da İslama karşı kitlesel eylemler başladığını ve yoğunlaştığını içeren haberler, resimler... Saraylı; IŞİD, İslam adına kafa kesmeye devam ettikçe, din adına kitlesel saldırılar şurada burada sürdükçe... Senin Müslümanlığı savunmanın, övmenin hiçbir değeri olmaz, olmayacak! Araplığı ihya etmeye çalışıyorsun da ne sonuçlar aldın? Özetle bakalım!.. Müslümanlar, Kolomb’dan önce Amerika’yı keşfetti diye ortaya çıktın. Güldüler, hâlâ alaya alıyorlar. Piyano çalan Suriyeli bir Arap çocuğu bir gecede Türk vatandaşı yaptın. Moskova’ya o yaş çocuklar arası yarışa gönderdin... Ne oldu sonuç? Fiyasko! Sen ne yapsan, ne etsen Araplar ancak bir ya da yarım yüzyıl, bir süre esmişler ama sonra? Şimdi pek çoğu petrolleri olmasa Batı’nın eline bakar fukara olacaktı!.. Gelin gelin diye milyonu aşkın Suriyeliyi çağırdın. Kendi ulusunun yüzde 40’lara varanı yoksul... Ama sen Suriyelileri besliyorsun sırtımızdan... Gelenlerin pek çoğu erkek. Onlara dönüp gidin ülkenize, Esad’la savaşın neden demiyorsun? HHH Arap hayranı olduğuna kuşku yok! Ama Türk ulusunun çoğunluğunun oylarıyla saraylandın! Neden çıkıp bir kez olsun ben Türküm demiyorsun, diyemiyorsun? Türklerin Cumhuriyetinin başındasın, söyleyemediğine göre, Türk de değilsen... Öyleyse sen nesin? Arap mısın, Gürcü mü, Çerkez mi, nesin?.. Ezidiler çile çekiyor ŞENGAL Birkaç gün önce peşmergelerin HPG, YPG ve ABD öncülüğündeki koalisyon ülkelerinin operasyonuyla kurtardığı Şengal Dağı’nda kalan on bin kadar Ezidinin yaşadığı sıkıntılara ve zorlu günlere tanıklık ettikten sonra bu kez de dağdakilere göre nispeten daha iyi koşullarda olduğunu düşündüğümüz, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Mustafa Barzani Vakfı ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından desteklenen Bacida Kendal denilen çadır kente gidip oradaki durumu görmek istiyoruz. Kampta tuvaletler, su, doktor, üç öğün yemek, UNICEF’in çocuklar ve kadınlara dönük sosyal hizmet çadırı, hatta okul için oluşturulmuş çadır bile var. Kamp görevlileri daha önceki ziyaretlerimizin aksine bu kez “Duhok’tan izin belgesi alıp gelmeniz lazım” diyerek girmemize izin vermiyor. Arabayla kampların etrafından dönüp görevlilerin dikkatinin dağılmasını bekliyoruz. Bir süre sonra kampa girmeyi başarıyoruz. Gizlice görevlilerden uzak çadırlarda buluyoruz kendimizi. Çadırların altı su sızmaması için betonla kaplanmış. Ama yemekler, yine de eski usulle odun ateşinde isten kapkara olmuş tencerelerle çadırların önünde pişiriliyor. Kampın çamurlu yollarından geçip Ezidi Kürtlerle konuşmaya başlıyoruz. Şengal Dağı’na sığınanlar da çadır kentte kalanlar da evlerine ve eski düzenlerine geri dönmek için gün sayıyor Manavgat’ta Suriyeli göçmenler ormanlık alanda kurdukları çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. u BM, Barzani Vakfı ve Bölgesel Kürt Suriyeli göçmenlere hoşgörüsüzlük tırmanıyor Yönetimi’nin kurduğu çadır kentte kalan Ezidiler, Şengal Dağı’na sığınanlardan daha şanslı. Bu kampta, su, doktor, üç öğün yemek ve hatta çocuklar için okul çadırı bile var. Fakat kötünün iyisi bu durum hiçbir Ezidi’yi mutlu etmiyor. Antalya’da vicdan sınavı ANTALYA (DHA) Antalya Valiliği’nin gitmeleri için tebligat yaptığı Suriyeli sığınmacılar, önceki gün Manavgat ilçesine bağlı Taşağıl Mahallesi’nde neredeyse linç ediliyordu. Savaştan kaçan sığınmacılar, zor şartlar altında, çadırlarda yaşam mücadelesi verirken “Bizim kime ne zararımız var? Merhamet bekliyoruz” diyor. Suriyeliler ucuz işgücü olarak çalıştırıldığı için işleri bozulan ve yevmiyeleri azalan tarım işçileri ve hamallar Suriyelilerin geri gönderilmesini isterken mahalle sakinleri de “huzurlarının” bozulduğunu savunarak Suriyelileri istemiyor. Antalya kent merkezindeki Suriyeli sığınmacılar, genellikle toptancı sebze ve meyve halinin çevresindeki gecekondularda yaşıyor. Aylık 200300 lira kira karşılığı kaldıkları gecekondularda yaşayan Suriyeliler hamallık yaparak ve seralarda çalışarak ayda ortlama 900 ile 1000 lira arasında kazanıyor. Suriyelilerin gelmesiyle birlikte halde eskisi gibi para kazanamayan Hataylı işçiler memleketlerine dönmeye başladı. Bunlardan biri de Ertuğrul İşler. Suriyelilere öfkeli İşler, “Sadece Antalya’yı değil, ülkeyi terk etsinler. Suriyeliler yüzünden Hatay’da iş bulamayınca Antalya’ya geldim. Buraya da geldiler, fiyatları düşürdüler” dedi. Hal çevresindeki gecekonduda yaşayan ve hamallık yaparak hayatını devam ettiren Suriyeli tarih öğretmeni Seyfettin Hüseyin, “Ülkemizdeki iç savaştan kaçtık. Bize Türkiye Cumhuriyeti kucak açtı. Ama Antalya’da bulunmamızdan rahatsız oluyorlar. Bizi potansiyel suçlu gibi görüyorlar. Bizim kime ne zararımız var? Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden merhamet bekliyoruz” dedi. Antalya kent merkezindeki hal çevresinin dışında, Suriyeli sığınmacıların ağırlıkta olduğu bir başka yer ise Serik ve Manavgat ilçeleri. Burada da seralarda, kesme çiçek sektöründe ve pamuk tarlalarında çalışan Suriyeliler, yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Manavgat ilçesine bağlı Denizkent Mahallesi ise bölgedeki pamuk üretiminin merkezi. Suriyeli göçmenler, Denizkent’in çıkışında ormanlık alandaki çadırlarda yaşıyor... Orman içinde naylonlardan kurulan çadırkentte çoğunluğu çocuk 200’ün üzerinde Suriyeli göçmen yaşıyor. Ancak ağır koşulları bulunuyor. Ormanın içinde elektrik, su olmadığı gibi tuvalet, banyo gibi temel ihtiyaçların giderildiği bir yer de yok. Kampın son konukları ise Manavgat’ın Taşağıl Mahallesi’nde evlerine saldırılan sığınmacılar oldu. Onlara şimdilik bir çadır kurulamadı. Eşyalarını kampın girişinde bir yere yığan Taşağıl’dan çıkartılan Suriyeli sığınmacılar, bu naylon kampa yerleşmeyi bekliyor. Mahalle sakinlerinden Mustafa Küçük, Taşağıl’dan gelen Suriyelilerin bir kamyonun içinde jandarma nezaretinde getirildiğini söyledi. Küçük, Suriyelilerin mahallelerinde olmalarından memnun olmadıklarını söylerken yine mahalleden Şükrü Bağcı’nın iddiası ise “Eskiden kimse kapısını kilitlemezdi. Suriyeliler geldi hırsızlık, pislik çoğaldı. Mahallesinin huzuru bozuldu.” ‘IŞİD öldüremedi burada öleceğim’ Kucağında torunu ile bir yaşlı kadın yaklaşıyor usulca. Biz daha sormadan anlatıyor 75 yaşındaki Sise İdo, “Rezil olduk buralarda. Allah IŞİD’in belasını versin. Ağzımda diş kalmadı bu ahir ömrümde. Doktora gidemiyorum, dişimi yaptıramıyorum, yemek yiyemiyorum. Böyle giderse IŞİD öldürmedi ama açlıktan öleceğim. Çok acı çekiyorum” diyor. Kaçıştan mücadeleye IŞİD’in Şengal’e ilk saldırısında bölgeyi terk etmek zorunda kalan peşmerge güçleri artık zaferden emin konuşuyor zini kurtarmak için operasyona başladı. Ağır silahlarla kasabaya Şengal Dağı’nın güneyinden yaklaşan birlikler, IŞİD’i 3 mahalleden geriye püskürterek buraya yerleşti. Peşmergeler HPG, YPG ve YPŞ’nin de desteği ile 20 Aralık’tan bu yana kent merkezini ele geçirmek için operasyonlarını sürdürüyor. Bir kez daha 20 gün kadar önce peşmerge tarafından kurtarılan Rabia kasabasına uğruyoruz. Burada KDP’nin önemli isimlerinden Zerevan Mervai ile üzerinde bulunduğumuz Sefin Bölgesi’nin peşmerge komutanı olan General Helgurt Hıdır ile konuşacağız. Mervai, bizi son derece mütevazı bir şekilde karşılıyor. Birlikte çay içip yaşananları ondan dinliyoruz. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin Şengal Ezidilerine verdiği sözü tuttuğunu dile getiren Mervai, “Ezidilere her zaman kucak açtık. Şengali kurtarana kadar mücadele sürecek. Biz Ezidi halkımızın IŞİD’den korkup göç etmesini istemiyoruz. Türkiye’ye göç eden Ezidilerin de bölgeleri kurtarıldığında geri dönmelerini bekliyoruz” diyor. Daha sonra General Helgurt’un yanına geçiyoruz. O ise Şengal Dağı’nı kurtarma operasyonunu anlatırken “IŞİD, peşmergeden öylesine korkmuştu ki, geleceğimizi duyduklarında, bazıları silahlarını bile sofrada bırakıp kaçtılar” diyor. Rabia kasabasında çatışmaların birkaç gün sürdüğünü anlatan Helgurt, “Peşmergenin morali çok iyi. Şengal kasabası henüz kurtarılmış değil ama onu da kurtaracağız” diyor. Her iki yetkilinin anlattıklarından anladığımız kadarıyla Şengal Kasabası’nın kurtarılması için henüz zaman var. Kampta 10 binden fazla kişinin kaldığını söylüyor bize 45 yaşındaki Murad Hedida. IŞİD’in saldırısıyla Suriye sınırındaki Duğur köyünden kaçmışlar. Bir gece Rabia’daki bir yakınlarının evlerinde kalsalar da ertesi gün IŞİD yanlısı Arapların tehdidi ile daha içeri doğru kaçmışlar. Bir süre sonra da ailesiyle bu kampa sığınmış. Köyleri IŞİD’den kurtarıldıktan sonra ne olduğunu anlamak için gidip bakmış Hedida ama evi talan edilmiş, hayvanlarına el konulmuş. Hedida “Bütün varlığım eridi gitti, burada yoksulluk içinde kaldım. Kürdistan hükümetinden yardım istiyorum. Köyüne dönmek için bana yardım etsinler” diyor. ne de bu hayat çekilmiyor. Evime dönmek istiyorum” diye konuşuyor. Suriyeliler: Merhamet bekliyoruz geçiriyoruz’ ‘Sadece günü ‘Bu hayat çekilmiyor’ Beride bir kadın var. O da 45 yaşlarında. “Kadınlarımızı, çocuklarımızı kaçırdı IŞİD, şimdi de evimizden olduk. Evet burada giyeceğimiz, ihtiyaçlarımız karşılanıyor ama yi Bir başka kamp saki ni olan 36 yaşındaki Hacı Hedida. 10 çocuğundan hiçbiri okula gitmiyor. Daha önce tarım işçisi olduğunu anlatan Hedida, “Burada iş yok, sadece günü geçiriyoruz. Kürt hükümeti bize evlerimize dönme olanağı versin” diyor. Naylon çadırlarda yaşam Kılıçdaroğlu: Bilgiyi Kandil’den alıyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP ile HDP’nin işbirliği yaptığı tartışmasına ilişkin “Bütün her şey meydanda. Görüşmeler gizli tutuluyor. Zaman zaman kapalı kapılar ardında siz bizi, biz sizi eleştirelim diyorlar belki, kamuoyunu yanıltmak için. Bu hepimizin bildiği bir gerçek” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Star TV’nin sorularını yanıtlarken çözüm sürecinden muhalefetin haberinin olmadığını belirterek “En ayrıntılı bilgiyi Kandil’den alıyoruz” değerlendirmesini yaptı. Sarı’nın serbest bırakılmasına itiraz İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında, şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı’nın, serbest bırakılmasına itiraz etti. İtiraz dilekçesini İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunan savcılık, dilekçede Sarı’nın tutuklanmasına karar verilmesini talep etti. Talebi, kararın düzeltilmesi istemiyle öncelikle İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği değerlendirilecek. Reddedilmesi durumunda itiraz talebi İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderilecek. İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Feshane’de düzenlenen Karabüklüler Tanıtım Günleri’nin açılışında konuştu. Topbaş, özellikle hafta sonları Anadolu kentlerinin tanıtım günlerinin yapıldığı Feshane’nin önümüzdeki yıl Yenikapı’daki dolgu alanına taşınacağını açıkladı. Feshane taşınıyor Şengal Dağı zirvesindeki dram, 20 Aralık günü peşmerge güçlerinin, YPG ve ABD öncülüğündeki koalisyon ülkelerinin de destek verdiği kapsamlı bir operasyonla son buldu. Operasyon için Şengal Dağı merkeze alındı. Önce Şengal Dağı’nın kuzeyinde bulunan Rabia ile Sinun gibi büyük kasabalar ile bu kasabayı bağlayan 70 kilometrelik yol ve onlara bağlı köylerin IŞİD varlığından temizlenmesi hedeflendi. Bu çerçevede aralarında KDP’nin önemli isimlerinden Zerevan Mervai ağustos ayında bölgeye sevk (üstte), ‘Şengal’i kurtarana kadar mücadele edilen ve Şengal Dağı’nın sürecek’ diyor. Peşmerge komutanı Helgurt zirvesine sızan 500 kadar Hıdır ise peşmergenin ilk IŞİD saldırısındaki HPG’li, 200 kadar YPG’li kaçışını unutturmak istercesine, IŞİD’ın son ve bir o kadar YPŞ birlikleri, operasyonda nasıl korkup kaçtığını anlatıyor. Şengal Dağı’nın zirvesinde mevzilenerek, IŞİD saldırılarına karşı dağdaki Ezidileri korudu, ayrıca dağın hemen kuzey yamacındaki Sinun’daki IŞİD varlığına karşı baskı oluşturdu. Bu birlikler ayrıca karada da dağın kuzeyinde tanklar ve toplarla kuşatma yapan peşmerge güçlerine de destek verdi. Peşmergeler, aralarında “Zerevani” denilen özel birlikler ile Dicle Savunma Komutanlığı’nın da bulunduğu yaklaşık 10 birliği ile 17 Aralık günü kara operasyonu başlattı. Bu sırada ABD öncülüğündeki koalisyon ülkelerine ait savaş uçakları da bombardımanla operasyona katıldı. IŞİD, bir yandan Sinun tarafından Rabia’ya doğru kaçarken Rabia’nın da kuzey ve doğusundan da buraya doğru yöneldi. 17 Aralık günü de bu kez Rabia’nın kurtarılması için kasaba bombarğından tamamen temizlenmiş oldu. dımana tutuldu. IŞİD ev ev, sokak 20 Aralık’ta Şengal Dağı’na ulaşan sokak geri çekildi. 20 Aralık günü peşmerge birlikleri ve YPG’liler ile Şengal Dağı’nın kuzeyi, IŞİD varlı YPŞ’liler, bu kez Şengal kent merke Suriyeli sığınmacıların oturdukları gecekondulara saldıran ‘mahalleliler’in olay sonrasında topluca poz vermesi gerilimin süreceği endişesine neden oluyor. KAMPANYAYA KATILIM ÇAĞRISI YAPILDI Barışa Söz Ver! İstanbul Haber Servisi Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ile Mazlum Der üyeleri, çözüm sürecinin hızla barış sürecine evrilmesi için “Barışa Söz Ver” adlı bir kampanya başlattılar. Rakel Dink, Aydın Engin, Ferhat Kentel, Adalet Ağaoğlu, Gülten Kaya, Selda Bağcan, Vedat Türkali, Murat Belge, Tarık Ziya Ekinci’nin de destek verdiği kampanyanın tanıtımı dün Beyoğlu’ndaki Cezayir Restoran’da yapıldı. Kampanya süresince, 7 Şubat’ta “Barışa Söz Ver” yürüyüşü ve mart ayında da paneller gerçekleştirilecek. Aydın, sanatçı, gazeteci ve aktivist çok sayıda ismin desteklediği kampanyaya katılma çağrısı yapan dansçı Zeynep Tanbay, “Artık milliyetçilik değil kardeşlik, kibir değil eşitlik, çatışma değil diyalog, savaş değil barış istiyoruz” dedi. Yazar Oya Baydar da şöyle konuştu: “Artık söz vermenin ötesinde, yolda yürüme zamanı geldi. Adımın son noktasına geldik, barışa mahkumuz başka seçeneğimiz yok. Son adım atılmalıdır.” Toplantıda, Vedat Türkali, Adalet Ağaoğlu ve Tarık Ziya Ekinci’nin mesajları da okundu. ‘Şengal’i de kurtaracağız’ C M Y B