02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 büyütebilirsiniz; ancak büyüme, o ülkenin geliştiği, kalkındığı anlamına gelmez. Tıpkı çok yiyen bir çocuğun iyi beslenmiş sayılmayacağı gibi... Büyüme, sağlıklı bir kalkınma stratejisi ile desteklenmiyorsa, sadece ülkede birileri “çok yiyor”sa, büyüme rakamlarında kişi başına düşen gelir artmış, ülke zenginleşmiş gibi görünür, oysa gelir adaletsizliği nedeniyle aslında büyüyüp zenginleşen, bir avuç yandaş sermayedardır. HHH Bir ülkenin gerçekten kalkınıp kalkınmadığını ölçmek için büyüme rakamlarına bakılmıyor artık... Mesela Birleşmiş Milletler’in “İnsani Gelişmişlik Endeksi”ne bakılıyor. Mesela Dünya Ekonomik Forumu’nun “Küresel Rekabet Raporu”na bakılıyor. Orada devletin şeffaflık düzeyi ölçülüyor; yolsuzlukla mücadelesi, eğitim kalitesi, polis muamelesi, yargı bağımsızlığı, bebek ölüm oranı, kadının iş gücüne katılımı değerlendiriliyor. Bunlara bakıldığında “büyümüş” görünen pek çok ülkenin aslında “kalkınmış” olmadığı çıkıyor ortaya... Mesela “İnsani Gelişmişlik Endeksi”nde Türkiye’nin okulda geçirdiği ortalama yıl sayısı 7.6 olarak saptanıyor. Yani, “ortaokuldan terk” bir ülkede yaşıyoruz. Büyük; ama cahil... O yüzden listede Kıbrıs Rum Kesimi de Türkiye’den yukarıda... Bulgaristan da... Romanya da... Libya da... HHH Obez bir inşaat sektörü, üretmeyen bir ekonomi, yatırım yapmayan, daralan bir sanayi ve dışa bağımlılığa giden tarım... Bu manzara, sonunda büyümeyi de frenledi. Peşinden yoğun işsizliği tetikleyeceği belli... Bu durumda, gelişmemiş ülke iktidarları için istikrarı sağlamanın tek yolu vardır: Havuç yokluğundan huzursuzlanacak kitlelere sopayla ayar vermek... Polisi aşırı yetkilendiren iç güvenlik paketi ile güvenlik devleti politikalarına dönüşün anlamı bu... Cezaevindeki öğrenciler okuldan atılmazlarsa zorlu engellerle karşılaşıyor Eğitime de kelepçe ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Türkiye’de cezaevinde bulunan yüzlerce tutuklu veya hükümlü öğrenci, eğitimlerini sürdürme konusunda ciddi sorunlar yaşıyor. Cezaevine giren birçok öğrenci, henüz mahkemeleri bile bitmeden okuldan uzaklaştırılıyor. Kimi üniversiteler ise devamsızlık yaptığı gerekçesiyle içerideki öğrencileri okuldan atıyor. “Şanslı” olan kimi öğrenciler ise okullarına cezaevinden devam edebiliyor ancak bu kez sınavlara gider gelirken onlarca sorunla boğuşuyor. Örneğin cezaevi yönetimi, öğrencilerden yol masrafı alıyor. Cezaevi aracıyla sınav yerine gitmek ise ayrı zorluk yaratıyor. Havalandırmaları sorunlu cezaevi aracında saatlerce yolculuk yapan öğrenci, okula vardığında enerjisi bitmiş şekilde sınava giriyor. Devlet ise cezaevine düşen öğrencilerin masraflarını karşılamıyor. Bu konunun en somut örneklerinden birisini Erkin Kocaman yaşadı. Kocaman’ın annesi Sevim Kocaman, yıllardır oğlunun özgürlüğüne karşı hukuk mücadelesi veriyor, ancak sesini duyan yok. Oğlunun 3 Haziran 2011 tarihinde örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandığını anlatan Sevim Kocaman, Malatya İnönü Üniversitesi Kimya Bölümü son sınıf öğrencisi olan oğlunun mahkemesi bitmeden okuldan atıldığını söyledi. Buna karşı itirazı idare mahkemesinin reddettiğini söyleyen Kocaman, “İtirazımız şu an Danıştay’da bekliyor” dedi. Okuldan atılmadan önce üniversiteden masrafları karşılamayı talep ettiklerini belirten Kocaman, bunu okul yönetiminin kabul etmediğini söyledi. Okuldan atılınca Erkin’in cezae EĞİTİMİ İÇİN YASA DEĞİŞTİ Havuç Azalınca Sopa İhtiyacı Büyüdü “Siyasi istikrar demokrasiyle gelir” dedi, bütçe konuşmasında Başbakan Davutoğlu... Her zaman öyle değil... Hatta bazen tersine... İstikrar uğruna demokrasiden taviz veren çok ülke var dünyada... Türkiye onlardan biri... Darbeyle gelen yüzde 10 seçim barajını siyasi istikrar bahanesiyle savunmuyorlar mı? 2002’de oyların yüzde 34’üyle Meclis’in yüzde 65’ini aldılar. 2007’de oyların yüzde 46’sı ile Meclis’in yüzde 62’sini aldılar. 2011’de oyların yüzde 49’u ile Meclis’in yüzde 60’ını aldılar. İktidarını da, istikrarını da demokrasinin önüne darbeyle kurulan yüksek baraja borçlu bir partiden bahsediyoruz. “Darbecilerle problemleri var”mış. İndirin barajı, çözülsün probleminiz... HHH “Siyasi istikrar büyüme getiriyor” diyorlardı. 2014’ün ilk çeyreğinde büyüme rakamı yüzde 4.3 çıktığında Ekonomi Bakanı, “Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkesiyiz. 2. ve 3. çeyrekte de bu büyüme devam edecektir” diyordu. Yanıldı: 2. çeyrekte yüzde 2.1’e düştü büyüme... 3. çeyrekte yüzde 1.7’ye indi. Bu, son 2 yılın en kötü büyüme rakamı... Geçen 6 ayda siyasi istikrarda bir değişiklik oldu mu? Hayır. Demek ki bu düşüşün başka nedenleri var. “Hava koşulları” diyorlar şimdi... Doğru. Siyasi hava değişiyor. HHH Ekonomistler yıllardır anlatmaya çalışır: Büyüme ayrı şeydir, kalkınma ayrı... Bir ülkeyi farklı yöntemlerle Nikos’un zaferi Dış Haberler Servisi Yunanistan’da cezaevinde bulunan, üniversiteye gidebilmek için bir ayı aşkın süredir açlık grevini sürdüren 22 yaşındaki Nikos Romanos için yasa değişikliğine gidildi. Romanos elektronik kelepçeyle hapishaneden çıkıp üniversitede almak istediği teknoloji derslerine katılımına olanak sağlayacak kararın ardından eylemine son verdi. Soyguna karıştığı suçlamasıyla geçen yıl yaklaşık 16 yıl hapis cezasına çarptırılan anarşist cepheden Romanos’u “siyasi tutuklu” olarak değerlendirdikleri için serbest bırakılması ve eğitim hakkının verilmesi için kalabalıklar destek eylemi yapmıştı. Cezaevine girmesinin ardından üniversite sınavlarını kazanan Romanos, eylül ayından beri derslere katılmak için izin talebinde bulunuyordu. Ancak buna olumlu yanıt alamayınca açlık grevine başlamıştı. Samaras yönetimi, Romanos’un artık sıvı almayı da bırakacağı yönündeki haberlerin ardından konuyu meclise taşıdı. Adalet Bakanı’nın önceki gün sunduğu ek madde önerisi mecliste kabul edildi. Kararla Romanos gibi mahkumlar elektronik bileklik takarak ders yılının üçte ikisinde üniversiteye gidebilecek. Nikos Romanos vinde yeniden sınava hazırlandığını dile getiren Kocaman, “Sınav sonucunda Bursa Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nü kazandı. Ancak aynı sıkıntıları yaşamasın diye şimdilik okulu dondurduk. Koşullar uygun olursa gelecek yıl başlayacak” ifadesini kullandı. Birçok tutuklu öğrencinin avukatlığını yapan Deniz Özbilgin de benzer sıkıntılara işaret ediyor. Kimi okulların sınava girme hakkı tanıdığını söyleyen Özbilgin, “Okul tanırsa sınavın olduğu cezaevine bu durumu bildiriyor. Öğrenci 150200 TL gibi okul parasını yatırırsa ancak sınava götürülebiliyor. Tabii elleri kelepçeli şekilde sınava gidiyor, okulda bütün arkadaşları öğrenciyi bu şekilde görüyor. Sınav sırasında başında silahlı askerler bekliyor. O ruh hali ile bir öğrenci nasıl başarılı olacak?” dedi. En çarpıcı örneği Hopa davası sırasında tutuklu bir öğrenci Ozan Gündoğdu’nun yaşadığını anlatan avukat Özbilgin, şöyle konuştu: “Temmuz ayıydı. Hava 45 derece sıcaklıktaydı. Ozan, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde sınavın yapılacağı saat 15.00’e kadar cezaevi aracını içinde 45 derece sıcaklık altında bekletildi. Ozan araçtan dışarı çıkarıldığında üstünden su damlıyordu ve yarı baygın haldeydi, çok su kaybetmişti. Öğretim görevlisi, Ozan’ı bu şekilde sınava almayacağını söyledi. Cezaevi yönetimi, Ozan’ın şansını kaçırdığını belirterek ilk sınava götürmeyi reddetti. Okul yönetimi Ozan’ı mazeretli saymasaydı, o dersten kalacaktı.” 45 derece bekletildi Kelepçeli sınav
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle