02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2014 CUMA 4 HABERLER CHP’li Develi’nin iddiasına göre Bakan Elvan, Sayıştay’a ‘Bizi idare edin’ demiş ‘Çözüm Süreci ile Çözümsüzlüğe’ Heyetler İmralı’ya gidip geliyor, açıklamalar yapılıyor, karşılıklı demeçler veriliyor. Başbakan Demirtaş’ı suçluyor. Demirtaş, hükümetin süreci başlangıcından bu yana belli olan istemleri bilmesine karşın hiçbir şey yapmadığından yakınıyor. Peki çözüm sürecin denen olayda neredeyiz, bir gelişme var mı, varsa ne yönde? Belki de sürecin bugün vardığımız noktasındaki en önemli gelişme, Öcalan’ın müzakere taslağı metninde yer almasını istediği taleplerin belli olması. Sırrı Süreyya Önder’in de doğruladığı talepleri dünkü köşesinde Melih Aşık şöyle özetliyordu: Kürtlerin varlığının anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulması. Demokratik özerkliğin kabulü. Anadilde eğitim. Öcalan dahil tüm tutuklu PKK’lilerin serbest bırakılması ve siyaset yaşamına dönmelerinin önünün açılması. Bu istemlerin iktidar tarafından resmen kabulü beklenemez. Yanlış anlaşılmasın! AKP bu taleplere boyun eğmez değil, bunları kabul ettiğini resmen kamuoyu önünde ilan edemez diyorum, sadece. Yoksa, Güneydoğu’da, özerk ya da bağımsız bir yönetim zaten yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bölgede valiler, memurlar PKK tarafından atanmakta, Cizre örneğinde görüldüğü gibi, PKK’nin önde gelenlerinin adları sokaklara, caddelere verilmektedir. HHH TC’nin bu topraklar üzerindeki egemenliği sona ermiştir. Devlet memurları lojmanlarında veya resmi binalarında hapis konumdadırlar; TSK kışlasından, karakolundan dışarı adım atamamaktadır. Bölge tümüyle PKK’nin denetimi altındadır. PKK dükkânlar kapatılacak, boykot ilan edilecek dedi mi, buna uymayan, mağazalardan elinde paketle çıkan, bu davranışının bedelini canıyla ödemektedir. Böyle bir ortamda, bölgede fiilen yürürlüğe konmuş olan özerkliğin ne kadar demokratik olduğu sorusu ortada durmaktadır. Herhalde, kişilerin özgür iradeleriyle hareket ettikleri demokratik bir durumun var olduğunu söylemek mümkün değildir. Her türden hâkimiyetin yitirildiği bu bölgede demokratik özerkliğe karşı durmanın anlamsızlığı savı da fazla geçerli değil. Her şeyden önce, her alana PKK’nin egemen olduğu bir çözümün demokratikliği söz konusu edilemez. Kaldı ki, Tayyip Erdoğan iktidarı, başta Öcalan’ın affı olmak üzere, bu koşulları alenen kabul edebilecek durumda değil. Peki o zaman ne olacak? Şimdiye kadar olduğu gibi, yine hiçbir şey olmadan devam mı edecek? HHH Önce bir noktayı vurgulayayım. Hiçbir şey olmadığı doğru değil. Aslında bir şeyler, hem de çok önemli bir şeyler oluyor. Bölgede egemenlik el değiştiriyor. Bu da Erdoğan iktidarının zımni rızası, yani göz yummasıyla oluyor. İki tarafın birbirlerine açıkça söylemeden üzerinde mutabakata vardıkları formül şu: Hiçbir şey olmuyormuş gibi görünürken bölgede egemenliğin fiilen el değiştirmesine seyirci kalınmanın karşılığında, çatışmasızlık hali seçim sonrasına kadar sürsün, sonrası Allah kerim. Kürt tarafı nasıl olsa, çatışmaya gerek kalmadan istediğini aldığı müddetçe, sürece neden karşı çıksın ki? Erdoğan iktidarı, karşılığında bir ödün yokmuş gibi görünen çatışmasızlık süreci devam ederek sonucu oya tahvil oldukça, başka somut bir çözüm projesi de olmadığına göre, fiili duruma neden engel olmaya kalksın ki? Ne var ki, “oldu bitti”lere dayalı olarak zoraki gelişen bu sürecin gerçek bir çözüm olduğu da söylenemez. Bu bir yerde iplerin kopmasının kaçınılmaz olacağı bir süreç. İplerin nerede ve nasıl kopacağına ise bölge dengeleri açısından tarafların değişen ağırlıklarına bakarak, dış güçler mi karar verir, yoksa iç güçler mi sorusuna yanıt ararken, artık bu karmakarışık ortamda iç ve dış güçlerin birbirlerine iyice karıştığı gerçeğinin de göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkati çekmek isterim. Bakandan skandal rica MAHMUT LICALI ANKARA CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın Sayıştay’a yaptığı ziyarette bakanlığın tüm ihalelerini ve yaptığı harcamaları denetleyen müfettişlere “Kanuna aykırı davranabiliriz. Bizi bazen idare edin” ricasında bulunduğunu açıkladı. Develi, “Bakanın bu skandal ricası Sayıştay’ın üzerindeki baskıyı ve hükümetin açıkça yasaya aykırı işlem yaptığını da gösterdi” diye konuştu. TBMM’de son üç yıldır bütçe görüşmeleri öncesi Sayıştay’ın Meclis adına yaptığı denetim kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarıyla ilgili pek çok raporda “mali tabloların alınamadığı için denetim yapılamadığına” ilişkin tespitlerin yer alması, denetimin eksik yapıldığı tartışmalarına neden oluyor. Hükümetin Sayıştay üzerindeki baskısı muhalefet tarafından sık sık dile getirilirken Develi’nin Ulaştırma Bakanı Elvan’ın kendisini denetleyen Sayıştay denetçilerinden bulunduğu skandal rica hükümetin Sayıştay üzerindeki baskısını gözler önüne serdi. Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan 4 Aralık 2014 tarihinde Sayıştay Başkanı Recai Akyel’i ziyaret etti. Görüşmeye Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığı harcamalar ile bütün ihalelerini de denetleyen Sayıştay Ulaştırma Grubu müfettişleri de katıldı. TBMM KİT Komisyonu üyesi CHP Adana Milletvekili Turgay Develi’nin söz konusu ziyaretle ilgili olarak verdiği bilgiye göre Bakan Elvan’ın kendisini denetleyen müfettişlerden Ulaştırma Bakanlığı’yla ilgili denetimleri tartışmalı hale getirecek bir istekte bulundu. CHP’li Develi, “Ulaştırma Bakanı Elvan, kendisini denetleyen ‘Kanuna aykırı davranabiliriz’ Lütfi Elvan müfettişlere ‘Kanuna aykırı davranabiliriz. Bizi bazen idare edin’ diye istekte bulundu” diye konuştu. Bakan Elvan’ın kendisini denetleyen müfettişlere “Bizi idare edin” ricasında bulunmasının hükümetin Sayıştay üzerinde kurduğu baskının artık ne boyutlara ulaştığını gösterdiğini söyleyen CHP’li Develi, “Rüşvet hediye oluyorsa, bu durumu da Bakanın küçük bir ricası olarak mı görmemiz gerekiyor? Sayıştay kendi raporlarını otosansürle kuşa çeviriyor. Şimdi doğrudan Bakan; kendisini denetleyen müfettişlere yönelik ‘Kanuna aykırı davranırsak bizi idare edin’ demesi Sayıştay’daki sansürün ne boyuta ulaştığını da gösterdi” diye konuştu. Sayıştay’ın Meclis adına denetim yapmakla yükümlü olduğunu vurgulayan Develi, “Artık Sayıştay üzerindeki baskı ortaya çıktı. Sayıştay, Meclis adına denetlemeyi yapmazsa yolsuzluklar nasıl tespit edilecek? Bakan doğrudan kendini denetleyen denetçilere ‘Beni idare et’ diyor. Bu denetçiler nasıl rapor yazabilir?” değerlendirmesini yaptı. l Kılıçdaroğlu ile girdiği polemik Davutoğlu ile ilgili AKP Grubu’ndaki düşünceleri değiştirdi... Erdoğan’ı yakaladı EMİNE KAPLAN ANKARA Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bütçe görüşmelerinde CHP lideri Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile girdiği polemik, AKP Grubu’nda Davutoğlu’na yönelik “Erdoğan gibi etki yaratamıyor, hoca gibi konuştuğu için düşük perdede kalıyor” algısını değiştirdi. Milletvekilleri, Davutoğlu’nun konuşmasından çok memnun kaldı ve büyük heyecan yarattı. Bu heyecan Genel Kurul’da da AKP’li milletvekillerinde yüksek bir şekilde hissedildi. Davutoğlu, bugüne kadar Tayyip Erdoğan ile karşılaştırılıyordu. Davutoğlu’nun uslüp ve tavır olarak Erdoğan gibi olmaması nedeniyle konuşmalarında aynı etkiyi yaratamadığı, hoca gibi konuştuğu için vurguladığı konuların düşük perdede kaldığı eleştirisi yapılıyordu. Bütçe konuşmasıyla Erdoğan’ın yarattığı etkiyi yakaladı. Davutoğlu, önceki gün bütçe görüşmelerinin ardından bazı parti yöneticileri ve bakanlarla bir araya gelerek TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘İlk onun başı gider’ Erdoğan’ın yanlış yemin ettiği için Cumhurbaşkanı statüsünü kazanmadığını belirten Genç “Erdoğan zengin olmuş, ondan sonra da saraya sığınmış, orada 5 bin polis getirmiş, zannediyor ki orada rahat edecek. Bu memlekette iç savaş çıktığı zaman en başta onun başı gidecek” dedi. Bu sırada AKP sıralarından “Savaş çığırkanlığı yapma, sen herkesin kellesini uçuruyorsun cellat Kamer” lafları atıldı. (Fotoğraf: AA) eleştirilerine verdiği yanıtlarla ilgili kritik yaptı. Toplantıda, şu değerlendirmeler öne çıktı: Kılıçdaroğlu, bir dönem daha: Davutoğlu’nun verdiği sert yanıtlarla Kılıçdaroğlu, bir dönem daha genel başkanlığını sürdürmeyi garantiledi. Aile yanıtı şık değil gerekli: Davutoğlu’nun konuşmasının bu kadar sert olması planlanmamıştı. Ancak Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli kız çocuğunun fotoğrafını göstermesi ve Bakanlar Kurulu üyelerinin tamamının çocuklarıyla ilgili açıklamalarına sinirlendi. Kılıçdaroğlu’nun ailesi ve çocuklarıyla ilgili konuların gündeme getirilmesi şık olmadı, ancak Kılıçdaroğlu’nun bundan sonraki suçlamalarının önünü kesmek anlamında gerekliydi. Müdür bile değilsin: AKP kulislerinde, Davutoğlu’nun bundan sonraki konuşmalarda Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu için kullandığı “genel müdür” nitelemesinden yola çıkarak “Ben hocayım, notum kıttır. Cumhurbaşkanımız size genel müdür diyordu, ama ben bunu bile demiyorum” diyeceği belirtiliyor. ‘Tayyip’ dedi ve... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, bütçe görüşmeleri sırasında CHP’li Kamer Genç’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan söz ederken “Tayyip” demesi üzerine mikrofonun kapatılması tartışmalara neden oldu. TBMM Genel Kurulu’nda, dün Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Başbakanlık, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ile bağlı kurumların bütçeleri görüşüldü. MHP’li Atilla Kaya, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin iki kat artırılmasını eleştirerek“Amaçlanan Cumhurbaşkanlığı’nın ihtiyaçlarının karşılanması değil, Cumhurbaşkanı’nın ihtiraslarının tatmini” dedi. CHP’li Kamer Genç, devletin bütçesinin değil Tayyip Erdoğan ve ailesinin bütçesini görüştüklerini belirterek “Bu bütçenin her kuruşunda Tayyip Erdoğan’ın emriyle harcama vardır. Düşünün 35 katrilyon liralık fon var, denetim dışı. 36 milyar liralık ödenek üstü harcama var. Bir Sayıştay var, tamamen Tayyip’in emrine uymuş bir Sayıştay, hiçbir denetim yapmıyor. Tayyip Erdoğan, oturmuş hangi konuda hangi harcamayı yapmasına karar veriyorsa o harcanıyor” diye konuştu. Erdoğan’ın başbakan gibi hareket ettiğini kaydeden Genç, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Şimdi sen başbakan mısın, yoksa Tayyip Bey mi başbakan? Onu evvela bir öğrenelim. Şimdi eğer sen başbakansan Tayyip Erdoğan çıkıp da senin adına her gün konuşuyor” diye seslendi. TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’nın Genç’in konuşması sırasında sözünü keserek Cumhurbaşkanı’na “Tayyip” biçiminde önadıyla hitap etmesinin saygı çerçevesi içinde değerlendiremediğini söyledi. CHP’li milletvekilleri, Bahçekapılı’nın Genç’in sözünü kesmesine tepki gösterdi. Daha sonra konuşmasını sürdüren Genç, Erdoğan’ın yanlış yemin ettiği için Cumhurbaşkanı statüsünü kazanmadığını belirtti. AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı’nın “Rüyamda Kamer Bey’in suretine girmiş olan bir konuşmacı, maalasef çok rezil, pespaye konuşmalar yapıyordu. Kâbus içinde uyandım. Dedim ki, bizim Kamerimizle aramızı bozmak için acaba MİT mi rüyalarıma giriyor, karışıyor diye düşündüm” demesi tartışmalara neden oldu. Sataşma gerekçesiyle söz alan Genç, “Tabii ki rüyalarınıza gireceğim çünkü yaptığınız yolsuzlukları, hırsızlıkları, her gün buraya getirmekten bıkmayacağım” dedi. CHP’li İhsan Özkes’in konuşması sırasında AKP sıralarından “belam (dinden çıkan din adamı)” diye laf atılması gerilime yol açtı. Özkes, kürsüye vurarak kendisine laf atan AKP’lilere “Sensin belam. Size belamın kim olduğunu öğreteceğim” diye bağırdı. Bunun üzerine toplantıya ara verildi. AKP’li Hilmi Bilgin’in “2007’den beri milletin evlatları Cumhurbaşkanlığı yaptı” sözleri tartışma yarattı. CHP, HDP ve MHP’nin tepki göstermesi üzerine Bahçekapılı, “Bizzat darbe yaparak Cumhurbaşkanı olmuş kişiler hariç olmak üzere başta Atatürk ve diğer bütün cumhurbaşkanlarına saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz” diyerek tartışmayı sonlandırdı. Genç konuşurken mikrofonun kapatılması tartışmalara neden oldu ‘Halk saraya karşı’ FIRAT KOZOK ANKARA CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili olarak yabancı bir firmanın yaptığı anketi açıkladı. Tekin, toplumun yüzde 76’sının saraya karşı olduğunu, sarayın varlığından bile haberi olmayan yüzde 12’lik bir kesimin bulunduğunu açıkladı. Benzer sonuçları “Havuz araştırma şirketlerinin” yaptığı anketlerde ortaya çıktığını belirten Tekin, bu sonuçların Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet temsilcilerinin önünde olduğunu ve kamuoyuna açıklanmadığını söyledi. Tekin, bunun “korkudan” kaynaklandığını söyledi. “Benzer sonuçlar hükümete yakınlığıyla bilinen araştırma şirketleri tarafından da saptandı” diyen Tekin, “Sadece yüzde 6.5’luk bir kesim ‘itibar’ olarak bakıyor” şeklinde konuştu. ‘Belam’ gerilimi n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK lideri Öcalan’ın yazdığı “Kürdistan Devrim Manifestosu. Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü” adlı kitaba ilişkin Diyarbakır’’da daha önce Terörle Mücadele Kanunu 10. madde ile görevli 3 No’u Hâkimliği tarafından el koyma ve toplatma kararı verildi. Öcalan’ın avukatı Cengiz Çiçek, Anayasa Mahkemesi’nin “özgürlüğün ihlali” kararını gerekçe göstererek, kitaba el koyma ve toplatma kararının kaldırılması için Diyarbakır 1.Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuruda bulundu. Mahkeme, kararın kaldırılmasına hükmetti. Öcalan’ın kitabına yasak kalktı ‘Diktaya teslim olmayacağız’ l TMMOB’ye bağlı 23 odadan ortak açıklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı 23 oda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan ve içerisinde birliğin yapısını değiştiren maddelerin de yer aldığı torba tasarı taslağına sert tepki gösterdi. Odaların ortak açıklamasında, “AKP gericiliği, piyasacılığı ve diktasına teslim olmayacağız” vurgusu yapıldı. Çevre, Elektrik, Fizik, Gemi Makinaları İşletme, Gemi, Gıda, Harita ve Kadastro, İçmimarlar, İnşaat, Jeofizik, Jeoloji, Kimya, Maden, Makina, Metalurji, Meteoroloji, Orman, Petrol, Peyzaj, Tekstil, Ziraat mühendisleri odaları ile Mimarlar ve Şehir Plancıları Odası’nın ortak açıklamasında AKP’nin yeni bir torba tasarı ile kamusal alanlara “el koyma ve rant süreçlerinin önündeki son engelleri kaldırma” hazırlığında olduğu vurgulandı. Mücadelelerinin büyüyerek süreceğine işaret edilen açıklamada, “Ülkemizde iş cinayetlerinin ve yolsuzlukların üzerine toprak atılırken; bu canların hesabını soran ve rant dağıtımına karşı toplumsal faydanın peşinde koşan TMMOB ve bağlı odaları iktidar tarafından yok edilmek istenmektedir” denildi. Açıklamada, önce mali denetim tehdidiyle, sonra miting meydanlarında hedef gösterilerek, ardından da yetkilerini kısıtlayıp bu özerk ve demokratik işleyişe sahip kurumlar üzerinde vesayet oluşturmaya çalışan iktidarın hâlâ istediğine ulaşamadığı, bundan sonra da ulaşamayacağı vurgulandı. Torba yasa içerisinde gündeme getirilen düzenlemenin TMMOB’nin örgütlülüğünü dağıtarak, parçalanmış bir yapıyla mühendis ve mimarların toplumdan yana gür sesini kesmek istediğine dikkat çekilen açıklamada, hükümetlerin, yerel yönetimlerin hatalı uygulamalarına, halkın çıkarlarını gözetmeyen faaliyetlerine dair bilimselteknik bilgiyi kamuoyu ile buluşturan ve sorunlara çözüm üretmeye çalışan TMMOB ve odalarının etkisizleştirilmeye çalışıldığı kaydedildi. Açıklamada, değişikliklerle mühendislik, mimarlık, şehir planlama hizmetleri ve ilgili meslek örgütlerinin “bölparçalaküçültetkisizleştiryönet” yaklaşımıyla siyasi iktidarın yönetimine, bakanlıklara bağlanmasının amaçlandığı vurgulandı. Odaların bağımsızlığının ortadan kaldırılmak istendiğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi: “Odalarımız ve birliğimiz TMMOB, siyasi iktidarın egemenlik kurduğu, rant ve rekabet temelli müdahalelerine açık bir yapıya dönüştürülmek istenmektedir. Ancak bilinmelidir ki mühendis, mimar, şehir plancıları ve meslek örgütleri; ülke, kamu, halk, meslek, meslektaş yararı bütünlüğündeki mücadelesini sürdürecek, AKP gericiliği, piyasacılığına ve diktasına teslim olmayacaktır. Odalarımız ve TMMOB, 1970’lerden bugünlere dek oluşturduğu demokratik mevzileri koruyacaktır. Toplumsal muhalefet güçleriyle birlikte eşit, özgür, demokratik, halkının refah, kardeşlik ve barış içinde yaşadığı, gericiliğin dogmatizminin alt edildiği, bilim ve tekniğin aydınlatıcılığındaki yeni bir Türkiye mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.” ‘Bölparçalayönet’ taktiği Avcı’dan Osmanlıca itirafı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Şurası’nın ardından başlayan Osmanlıca tartışmasında Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan itiraf geldi. Avcı, “Yazma konusunda o kadar başarılı olamayabiliriz. En azından okumayı öğretecek kadar bir çalışma kimseye zarar vermez” dedi. Erdoğan’ı dinleyen polislere beraat n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma sırasında Ahmet Özal ile bir görüşmesi dinlemeye takılan dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ı dinledikleri ve görüşmeleri kaydettikleri iddiasıyla 5 polis hakkında açılan dava Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nce karara bağlandı. Hâkim, sanıklara isnat edilen suçların sübut bulmadığını, görevleri gereği yaptıklarında kasıt unsuru olmadığını dile getirerek, sanıkların beraatına karar verdi. ‘Gür sesimizi kesmek istiyorlar’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle