05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 KASIM 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Üç gündür cezaevinde olan öğretim üyesi için Ankara ve İzmir’de eylemler düzenlendi Pekünlü’ye destek yağdı ANKARA / İZMİR (Cumhuriyet) “Üç öğrencinin türbanla derse girmesine izin vermediği” gerekçesiyle hapis cezası alan ve önceki gün cezaevine giren Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye, dört bir yandan destek geliyor. Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi öğrenciler, Ankara’da eylem yaparak Pekünlü’ye “yanındayız” mesajı verirken İzmir’de de Türkiye Barolar Birliği Sekreteri Yaşar Yalçın, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, İzmir Tabip Odası, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları yaptıkları ortak basın açıklamasında “Hapsedilen Pekünlü değil lakliktir” denildi. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ile avukat Murat Ergün, dün Foça Açık Cezaevi’nde bulunan Prof. Dr. Rennan Pekünlü’yü kuk Fakülziyaret edetesi önüne rek destek yürüyen verdi. TGB’liler, Prof. Dr. “Rennan Pekünlü, cePekünzaevindeki lü yalnız 3. günü gedeğildir”, ride bıraktı. “Bilimin Pekünlü’nün onuru öğrencileRennan ri de hocaPekünlü”, larına des Hukukçular İzmir Adliyesi önünde açıklama yaptı. (METE KIZIK) “Karanlıtek olğa geçit maya devam ediyor. TGB üyeleri de dün yok, aydınlık Türkiye” sloganlarını attı. Ankara’da yaptığı eylemle Pekünlü’ye bir kez daha “Yanındayız” mesajını verdi. “Bialbay ziyaret etti limin aydınlığını zindanlarda karartamazCHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yasınız” pankartı ile Ankara Üniversitesi Huzarı Mustafa Balbay ile avukat Murat Er B gün, dün Foça Açık Cezaevi’nde bulunan Prof. Dr. Rennan Pekünlü’yü ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Balbay, Pekünlü’nün moralinin yüksek olduğunu belirterek, “Rennan Hoca’nın cezaevinde yapmak istediklerinden biri de diğer hükümlülere uzay bilimi dersi vermek. 21. Yüzyıl’da eller Mars’a giderken biz mars olduk” dedi. İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, Türkiye Barolar Birliği Sekreteri Yaşar Yalçın, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, İzmir Tabip Odası, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri dün İzmir Adliyesi önünde ortak basın açıklaması yaparak Prof. Pekünlü’ye sahip çıktı. Vardiya Bizde Platformu’nun dün İzmir’de gerçekleştirdiği geleneksel “Sessiz Çığlık” eylemi de, Pekünlü’ye adandı. Aşkını Bile Çaldı Hırsızlar!.. Gecikmiş saatinde günün, kınından çıkarken soğuk, soluğumuzu evlere doğru hohluyorduk... Zamanın gizine varıyorduk, Stafford’un dizelerini okurken. Sessizlik kolluyordu bizi, dünyanın en zorlu ipiyle tırmanırken gözlerinize, sarsarak soğuğu ve karanlığı. Nice kayıp özlemlerimiz, tutkularımız, aşklarımız vardı... Tasalarımız, hüzünlerimiz, sevinçlerimiz! Çok uzakta kasabanın kışlarında, yanan ocağın külleri yalazlanırdı, telefon direklerinin sarmalları üzerinde... O donakalmış gece vardiyaları, gün ışığını beklerdi, yalnız, terk edilmiş... Sonra bir beyaz sayfaya siyah kurşunkalemle yazılmış notlar: “Dağlardan kopmuş, yaşamla dopdolu bir kız, kahverengi gözlerinin kıskanıldığını bilirdi yas tutmuş sabahların beyaz aydınlığında... Ağlardı hıçkıra hıçkıra!” HHH Uyku hepimizi bir ağaç gibi sarardı kurumuş dallarıyla; solumalar sessiz bir ışıkta süzülür giderdi... Gözlerimiz yumulu, kirpiklerimiz sulara sürterdi... Bir genç kadın yalnızlığın o derin hüznü içinde titreyerek uyanırdı... Yatağının üzerinde sallanan ampulü arar ama bulamazdı... Aşk acısı kuşatmıştı bedenini! Tam o sırada bir erkek zamanın akışında, engin suları düşünürdü, aldatılmayı, sevdanın görünmeyen yüzünü yakalamak için... Onlar hiç ölümü düşünmemişlerdi... Açlık ve savaş günlerini! Bir boşvermişlik yüzgecinde akreple yelkovanı, zamanı saate göre ayarlamayı... Düşlerinde kimi zaman Cemal Süreya, Pablo Neruda vardı... Duygusallık... Oysa gerçeğin aynası öyle değildi... Sanıyorum bilmiyorlardı plaza ölülerini ya da nitrat adamlarını... Zaten hep öyle olurdu halkın ölümü, köle düzeninin, vahşi kapitalizmin sürmesi için... Menekşeli bir gökyüzüydü hayalleri... Savaş değil barıştı! Halkların kardeşliği! Bir ülkede neden hep çocuklar ölüyor? Yalansız bir evrende yaşamak isteyen çocuklar, bu yüzden hainliğin, puştluğun, ikiyüzlülüğün bedelini ödüyordu... HHH Engin sularda aranan o eski aşklar, masmavi ilkyaz sabahları, o kıyı kasabası, İyonya’nın imbatı... Bir çığlıkla irkildi güz çiçeklerini koklarken... Düşünceler ormanındaydı... İlkyazın habercisi kırlangıçlar terk etmişti oraları... Yaz yağmurunu andıran yıldızların kayması, o genç kadınla adamın başka iklimleri araması... Yitip giden aşklar, hüzünler! Aklına; yok edilen, kıyılan, öldürülen zeytin ağaçları geldi... Talan! Soygun! Yalan! Gözlerini yumdu ikisi de farklı kentlerde, iklimlerde yalnızlığın acısını çekerken... Nelly Sachs’in şiirinde gibiydiler... “Nice yaramız var öleceğimizi sanıyoruz sokak bize kötü bir söz attığında her kere Sokak bunu bilmez ama kaldıramaz böyle ağır bir yükü Sokak üstünde görmeye alışmamıştır bir acılar Vezüv’ünün püskürerek girmesini Orada ilk çağların anıları yok oldu gitti ışığın insan ürünü olmasından bu yana ve artık meleklerin kuşlar ve çiçeklerle oynadığı yok ya da donatmıyorlar gülüşleriyle bir çocuğun düşünü...” HHH Hayata sarılamayanlar, vahşi kapitalizmin doğasında olan yolsuzluğu, rüşveti içine sindirenler köşeyi dönüyor günümüzde... Aşkın peşinde koşanlar karşı çıkıyor buna... Vahşi kapitalizm hem çevreyi yok ediyor hem insanı... Utanç verici servet, utanç verici mal, mülk... Bir çocuğun düşünü çoğaltmak, aşka sarılmak, sevmek, insan olabilmek! Biliyorum yüreğinizdeki o hançeri kimse çıkaramayacak... Sen anneydin, baba, eş, sevgili, çocuk! Mavi tırtılların yok, artık ilkyazın yok, allı, yeşilli uçurtmaların yok... Kırlangıçlar da gelmedi bu yıl! Aşkını bile çaldılar senin! İletişim kazasıymış DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde önceki gün polis tarafından dövülerek gözaltına alınan Van Barosu’na kayıtlı avukatlar Fırat İke ve Uğur Yaşar, dün darp raporu alarak suç duyurusunda bulundu. Yüksekova Emniyet Müdürlüğü, olayın görüntülerini basına dağıtırken,Yüksekova Kaymakamı İbrahim Çenet, normal bir asayiş olayının “iletişim kazası” sonucu istenmeyen yerlere gittiğini savundu. Çenet, “Kritik bir süreçten geçiyoruz. Kıvılcımlardan yangın çıkarmamak gerekir. Daha olgun bir şekilde davranılabilirdi. İletişim kazası olmuş. Polise yardımcı olmak vatandaşlık görevidir. Olay yargıya intikal etti” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle