04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2014 CUMA 4 HABERLER Sağduyu Bize mi bir şeyler oluyor, yoksa zamanlar mı bozuldu? Güzel, iç açıcı şeyler söylemenin, umut dolu satırlar kaleme almanın mümkünü yok. İşte böyle bir ortamda okudum Ahmet Hakan’ın Altan Tan ile söyleşisini. Oh be dedim, çok şükür! Hâlâ arada sağduyulu sesler çıkıyor hiç değilse. Söz konusu söyleşide, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kobani’deki trajik durum üzerine partisinin yandaşlarını sokağa davet eden çağrısını eleştiriyor ve “Biz sokağa çağrı yaparken özenli davranmalıydık. Öncesini ve sonrasını yeterince hesaplamalıydık, keşke Bahçeli gibi yapabilseydik” diyor. Altan Tan, çağrıyı yapan HDP’nin bir üyesi olduğunu belirterek yaptığının bir özeleştiri olduğunu vurguluyor. Bakın neler söylüyor Altan Tan: “Biz sokağa çağrı yaparken özenli davranmalıydık; demokratik sınırlarda durur mu, kontrol edebilir miyiz, bunu düşünmeliydik. Halkı sokağa çağırırken vurup kırmalara, yakıp yıkmalara mahal verilmesinin önüne geçecek bir tarzda dil ve üslup kullanmalıydık. Olaylar çığırından çıktığı anda da yapabileceklerimiz vardı. Milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, sokaklara inip taşkınlığa engel olabilirdi; yağmalanan dükkânların önünde durabilirdik, bankamatiğin önünde durabilirdik, belki de o kitle bizi ezer geçerdi ama ikincisinde dururdu. Bunu yapamıyorsak bırakmalıyız bu işi. Otobüs yakarak nereye varabiliriz ki?” HHH IŞİD’in Kobani’ye vahşi saldırısı üzerine hep şu soru soruldu: Kobani düşerse, çözüm süreci biter mi? Ama daha Kobani’nin düşmesine gerek kalmadan çözüm süreci suya düşezaydı. Kobani’yi desteklemek üzerine başlayan gösteriler, İstanbul dahil her yerde iç savaş görüntülerine benzer, manzaralar yaratan bir ayaklanmaya dönüştü. Hemen belirtmek gerekir ki, bu gösterilerin Kobani’dekilerin yazgıları üzerinde herhangi bir etkisi olmadı. Hatta denebilir ki, Türkiye’de Kobani direnişçileri lehine oluşan olumlu etkiyi biraz soldurdu. İktidar ayaklanmayı andıran, eylemlerin bütün yurtta yarattığı olumsuz havanın da etkisiyle, ama daha da çok kendi alışkanlığının tepkisiyle sert konuştu. Ama olayları onun sert tavrı mı yatıştırdı, yoksa İmralı’dan Öcalan’ın sağduyu çağrıları mı, onu kestirmek gerçekten zor. Bu arada çoğu çevrenin yangına körükle gittiği bir ortamda, PKK’nin başının ılımlı tavrı da çok dikkat çekici olmuştur. Şurası kesin, psikolojik açıdan çözüm süreci gelişmelerden olumsuz etkilenmiştir. HHH Kürt sorununun, Kürt kimliğine ve diline saygı içerisinde, demokrasi çerçevesinde çözülmesi ve Türkler ile Kürtlerin bir arada yaşamaları konusunda, hem Kürt ve hem de Türk kamuoyunda bir mutabakat oluşmasını istemeyenlerin her fırsattan yararlanarak provokasyonlara başvurmaları her an beklenmeli; bu ihtimale karşı hem Türkler hem de Kürtler olarak her an hazırlıklı bulunmalıyız. Sağduyunun her iki tarafa da egemen olması şart. Türkler de, Kürtler de birlikte çözümün son fırsatlarını yaşamakta olduğumuzu bilmek zorundadırlar. Kuşku yok, birlikte yaşamanın dışında da çözüm yolu vardır. Ama o yola bir kez girildi mi, bir daha geri dönüşü yoktur. Ve o yolun da kendi içinde sakıncaları çoktur. Her ki taraf da birlikte yaşamanın koşullarının oluşturulmasında, demokratik ve psikolojik etkenlerin büyük payı olduğunu bilmek ve birbirlerinin karşılıklı duyarlılıklarına saygı göstermek zorundadırlar. Sağduyuya çok ihtiyaç var. Ama bunun Türklerin Kürtlere, Kürtlerin Türklere sağduyu çağrıları şeklinde olmayıp Kürtlerin Kürtlere, Türklerin Türklere çağrısı şekilde olması gerekiyor. Bunun için de karşılıklı empati şart. Ya bu yolu yürüyeceğiz ya da yolları ayıracağız. Başka çare yok! AKP’li başkandan skandal uygulama AYŞE SAYIN ANKARA 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında görevlerinden istifa etmek zorunda kalan 4 eski bakanla ilgili kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Hakkı Köylü’nün, bir “ilk”e imza atarak, oluşturduğu kozmik odada sakladığı ve “savcı” yetkisine sahip komisyon üyelerine bile vermediği fezleke örneklerini, eski bakanların avukatlarının almasına izin verdiği ortaya çıktı. CHP’li Komisyon Üyesi Erdal Aksünger, “Ben iddia makamı olarak dosyaları alamıyorum ama savunma merciine bir dilekçe ile verilebiliyor, bu soruşturma komisyonunda ilk kez olan bir durumdur” dedi. Yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarının odağındaki eski AKP’li bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkında kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu çalışmalarına “tartışmalı” uygulamalarla başladı. Komisyonu şimdiye kadar sadece seçilen üyelerin “görev dağılımı” için toplayan AKP’li Başkan Hakkı Köylü, komisyon odasını muhalefetin itirazlarına karşın “kozmik oda”ya çevirerek, üyelere ve milletvekillerinin buradan hiçbir belge çıkarmasına izin vermemiş, komisyon üyelerinin belgeleri odada okuyarak dosyalardan bilgi edinmeleri uygulaması yapmıştı. Başkan Köylü’nün dosyalarda adı geçen bakanlara ise farklı davranarak bir skandala imza attığı ortaya çıktı. Köylü, iki eski bakanın “avukatlarının” Meclis’ten fezleke örneklerini almasına izin verdi. CHP’li Komisyon Üyesi Erdal Aksünger’in verdiği bilgiye göre, Egemen Bağış’ın avukatı M.Burak Başkale ve Muammer Güler’in avukatı Mehmet R. Güneş, komisyona yazılı başvuruda bulunarak, komisyona ulaşan dosyalardan birer örnek istediler. Her iki avukat da, dosyaları inceleme talebini, AKP’nin 17 ve 25 Aralık operasyonları sonrasında çıkardığı 5. yargı paketiyle getirilen “Avukatların dosya içeriğini iste l Yolsuzluk iddiaları nedeniyle istifa eden 4 eski bakanla ilgili TBMM’de kurulan komisyon ilk toplantısını yaptı. Vekillere verilmeyen dosya örneklerinin bakanların avukatlarına verildiği ortaya çıktı. ‘Savcı Sarraf dosyasını göndermiyor’ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılğı’nın Erdoğan Bayraktar ile ilgili komisyona gönderdiği 55 yeni klasörün, “takipsizlik kararları”yla ilgili olduğu öğrenildi. CHP’li Erdal Aksünger, savcılığın “takipsizlik” kararına ilişkin dosyada yer alan tüm ifade tutanaklarını da ekleyip Meclis’e gönderdiğini, buna karşılık, Bağış, Güler ve Çağlayan’la “rüşvet” ilişkisi içinde olmakla suçlanan işadamı Rıza Sarraf ve Halkbank bağlantılı dosyayı ise göndermemekte direndiği bilgisini aldıklarını söyledi. 17 Aralık soruşturması kapsamında olan dosyayla ilgili Soruşturma Bürosu Savcısı Ekrem Aydıner’in, eski bakanlarla ilgili olduğu için “TBMM’ye gönderilmesi” talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği bilgisini aldıklarını belirten Aksünger, “Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın bu dosyayı ısrarla Meclis’e göndermeyip, beklettiği bilgisini aldık. Halbuki, soruşturma bürosu savcısı, ‘Rıza Sarraf ile bu bakanlar arasında ilişkilendirilmiş suçlar olduğu için biz bakamayız’ diyor. Ama başsavcılık nedense bu dosyaları Meclis’e göndermiyor” görüşünü dile getirdi. diği gibi inceleyebileceği” hükmünü içeren CMK’nin 153. maddesine dayandırdılar. Oysa anayasa ve İçtüzük, hakkında soruşturma açılan bakanların bizzat kendilerinin yazılı veya sözlü olarak savunmalarını komisyona vermelerini öngörüyor. Erdal Aksünger, AKP’nin TBMM Adalet Komisyonu gündeminde bulunan son yargı paketinde ise avukatların belge incelemelerinin, “sulh ceza hâkimi kararıyla” kısıtlanabileceği hükmünün yeniden konulduğunu belirterek, “AKP, kendi işini gördükten sonra, CMK 153’teki bu düzenlemeyi kadük hale getiriyor” dedi. Aksünger’in verdiği bilgiye göre Bağış’ın avukatı Başkale, komisyona iletilen 11, 14, 15 No’lu klasörlerin tamamı ile 7 ve 6 No’lu klasörlerin bazı sayfalarından örnekler alıp “teslim aldım” tutanağı imzaladı. “Teslim aldım” tutanağı imzalayan Muammer Güler’in avukatı Güneş ise Bayraktar fezlekesi dışındaki diğer 10 klasör fezlekenin tamamını aldı. Köylü’nün komisyon üyelerinin fezlekelerden örnek almasına izin vermediğini ve zor koşullarda komisyon odasında dosyaları inceleyebildiklerini belirten Aksünger, “Avukatların komisyondan belge alması bir ilk. Bizler anayasal olarak savcılık görevi yaparken, bu dosyaları alamıyoruz, yani iddia makamı olarak ben alamıyorum, bunlar savunma mercii olarak alabiliyorlar. Söyleyecek söz bulamıyorum” dedi. Soruşturma komisyonu, kurulduğu 5 Mayıs’tan bu yana yaptığı ikinci toplantısında 26 Ekim’de dolması öngörülen görev süresinin 2 ay uzatılmasını TBMM Başkanlığı’ndan isteme kararı aldı. CHP’li üyeler, alt komisyonlar kurulmasını önerdi, 3 kişilik bir alt komisyon kuruldu. Başkan Köylü, AKP’li Yusuf Başer ve CHP’li Ercan Cengiz’den oluşan alt komisyon, soruşturmanın İstanbul ayağı ve savcı tarafından Meclis’e gönderilmeyen dosyalarla ilgili de inceleme yapacak. Yaklaşık 2 saat süren toplantıda gazetecilerin toplantı salonunun bulunduğu koridora girişi yasaklandı. CHP’li üyeler, bakan avukatlarının belgeleri komisyondan çıkarmalarının kabul edilemeyeceğini savunurken AKP’li üyelerin cevap vermeleri üzerine tansiyon bir anda gerildi. Başkan Köylü, bu konuda “onlar savunma makamı o nedenle alabilirler” karşılığını verdi. Komisyonun AKP’li üyelerinin dinlemelerin büyük bölümünün İstanbul’da alt komisyon tarafından yapılmasını talep ettiği ancak muhalefet partili üyelerin buna karşı çıktığı öğrenildi. CHP’liler başta Sarraf, 17 Aralık soruşturmasını başlatan savcı Celal Kara, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan olmak üzere kilit isimlerin dinlenmesini talep etti. Her partinin dinleme listesi hazırlaması kararlaştırıldı. Komisyona suçlanan bakan ve siyasetçilerin TBMM Başkanlığı’ndan istenen mal bildirimleri komisyona ulaşırken Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan istenen “gayrimenkul alıp satımı”na ilişkin bilgilerin henüz ulaşmadığı bildirildi. CHP’li üyeler, BDDK dahil bütün kurumlara ayrı ayrı yazı yazılarak tespitin yapılmasını isterken AKP’liler itiraz etti. CHP, eş ve çocukları dahil bir ve ikinci dereceye kadar akrabalarının da mal varlığının araştırılmasını istedi. Ancak Köylü, “mal kaçırma ihtimali” halinde bunların istenebileceğini belirterek bu talebi geri çevirdi. ‘Teslim’ tutanağı Mal varlıkları tartışması Doğan Güreş toprağa verildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Doğan Güreş Kocatepe Camisi’nde düzenlenen törenin ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi. Tedavi gördüğü GATA’da yaşamını yitiren Güreş için ilk tören Genelkurmay Karargâhı’nda düzenlendi. Güreş’in naaşı polis eskortu eşliğinde Genelkurmay Karargâhı’na getirildi. Askerlerin omuzlarında çiçeklerin bulunduğu katafalka taşınan Güreş’in naaşına general, subay ve astsubaylar selam durdu. Güreş’in özgeçmişinin okunmasının ardından, naaşın önünden saygı geçişi gerçekleştirildi. Saygı geçişini ilk olarak Güreş’in tekerlekli sandalyedeki eşi Efser Güreş yaptı. Aile üyelerinin ardından, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler saygı geçişinde bulundu. Törene eski Genelkurmay Başkanları Hilmi Özkök ve Işık Koşaner de katıldı. Kocatepe Camisi’ndeki cenaze törenine ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel ve kuvvet komutanları, eski Genelkurmay başkanları Özkök ve Koşaner, İçişleri Bakanı Efkan Ala, eski bakan Binali Yıldırım katıldı. Cenazede Güreş’in görev süresinde Başbakan olan Tansu Çiller de hazır bulundu. Fotoğraf:AA ÇİLLER: VATANSEVER EVLAT Cenaze törenine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in yanı sıra eski Başbakan Tansu Çiller de katıldı. Çiller, “Türkiye vatansever bir evladını kaybetti” dedi. Güreş’in eşi ve yakınlarına taziye dileklerinde bulunan Çiller ile Erdoğan’ın askeri tören sırasında tokalaştıkları görüldü. Erdoğan askeri tören sırasında eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile de el sıkıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle