02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Barosu yöneticilerinin ‘mahkemeyi etkileme’ iddiasıyla yargılanmasına devam edildi 7 ‘Bu dava onurumuz’ Başsavcı Çolakkadı, RTÜK’ü harekete geçirdi HATİCE TUNCER/ALİ AÇAR Üçüncü Taraf İç koalisyondaki kavgaya “müdahil” olmak istiyor, ama bir türlü başaramıyoruz. Meydanda birbirine peşrev çeken pehlivanları, onların manevra yeteneklerini küçümsemiş, dönüp bize vuracaklarını anlamamış olabilir miyiz? Ülkeyi hızla bir diktatörlüğe doğru götürdüğünü söylediğimiz ve bu işi yaparken Cemaat’in eli çabuk, gözü kara elemanlarından, acısı şimdi çıkan bir bedel karşılığında yararlanmayı pekâlâ beceren iktidar, şimdi yeni bir oyunu da ustalıkla uygulama aşamasında. Ama sen neredesin, biz neredeyiz sevgili kardeşim? HHH Aslında öncelikle bilmemiz gereken gerçek, bizim bu kavganın tarafı ya da bir tarafın destekçisi olmadığımızdır sevgili kardeşim. Biz bu kavganın öteki tarafıyız, üçüncü tarafıyız. Önce şu yolsuzluk meselesini de bir açıklığa kavuşturalım. O yolsuzluklar yasamanın, yürütmenin ve yargının gücünü ellerinde toplamaya özen göstererek, Cemaat’ten oldukları söylenenleri büyük bir başarıyla kullanarak hızla diktatörlüğe doğru gidenlerin yolsuzluklarıdır. İnşaat ve ticaretle kendi ekonomilerini yaratmaktan, kadrolarını beslemekten başka çareleri yoktu. Derin bir sessizliğe gereksinimleri vardı. Silivri, Hasdal,1 Mayıs’ta Taksim engellemeleri; miting, yürüyüş yasakları, Gezi zorbalığı işte bunun için gerekiyordu. Anlaşılıyor ki, iktidar olabilmek ve iktidarı her ne pahasına olursa olsun sürdürebilmek için gerekli olan Silivri ve Hasdal’a şimdi yine gerek duyuyorlar. Baskıdan zorbalıktan vazgeçmeyeceklerini her fırsatta gösterenler şimdi birdenbire “başsavcı” oldukları günleri unutuverdiler de “yargılamaların yenilenmesine yeşil ışık yakmaktan” söz etmekteler. Ben böyle zamanlardan korkarım sevgili kardeşim. Yalnızca çekilen acıların hızla unutuluvermesinden değil, atılan adımların zorbalığın strateji ve taktikleriyle ilişkisinin görülememesindendir korkum. Korkum yolsuzlukların iktidarın uygunsuz işlerinden birisi olarak küçümsenmesi, muktedir olmanın ekonomi politikası olduğunun unutulmasıdır. HHH Kavgayı seyretmenin şehvetinden kurtulalım artık. Böyle zamanlarda diktatörlüğe doğru koşar adım gidenlerin manevralarına kanmak, hızla devreye giren “devlet refleksi”nin kurbanı olmak çok kolaydır. İktidarın sureti haktan görünme çabalarına prim vermek, bir kere daha aldanmak neden bizim yazgımız olsun ki sevgili kardeşim. Bu iktidar Cemaat’ten hesap sorarak demokratlaşmaz. Cemaat, “yolsuzlukların peşine düştük” iddiasıyla iktidarla birlikte yaptıklarının hesabını vermekten kurtulamaz. Ama sen de “devlet tehlikededir” telaşıyla ortaya çıkanları görmeli; “cehenneme giden yoldaki iyi niyet taşlarının” üzerinde yol alanlara işin bu yönünü de anlatmalısın. HHH Sorularımız aslında basittir: Bu iktidar, bunca zulmün, baskının, zorbalığın Gezi’de mavi siyah bir karanlığa uğurladığımız gençlerimizin hesabını vermeyecek mi? Tamam, iktidarın Cemaat’in gücünü de kullanarak doldurduğu Silivri, Hasdal boşaltılsın, insanlar nasıl olacaksa adil bir şekilde yeniden yargılansınlar, ama bunu bu iktidar mı yapacak? Diyelim yaptı, ne istiyor karşılığında? Bugüne kadar elbirliği ile ensemizde boza pişiren iç koalisyon çatırdamışsa zorbalığa dur demenin zamanı gelmiş demektir. Bu türden bir değişiklik taraflardan birinin yanında saf tutarak “devlet refleksi”yle ortaya çıkanların peşine takılarak, iktidara manevra alanı açarak olmaz. Bizi bir ikilemin, çaresizliğin için itmek isteyenlere boyun eğilebilir mi? Birikti her şey. Sıradan siyaset bizi bu girdaptan çıkaramaz. Unutma sakın, biz üçüncü taraf, sokaktaki tarafız sevgili kardeşim.. Yolsuzluk haberlerine ceza yolda FIRAT KOZOK ANKARA İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) tarihi yolsuzluk soruşturmasının gizliliğini ihlal edecek yayınlarla ilgili önlem alınmasını istemesinin ardından RTÜK harekete geçti. Üst Kurul, 8 televizyon kanalı hakkında “Yayınlar, hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz” hükmünü ihlal ettikleri gerekçesiyle rapor hazırladı. Raporlar bugünkü Üst Kurul toplantısında gündeme gelecek. Başsavcılığın yolsuzluk soruşturmasının hemen ardından iki kuruma gönderdiği yazılarda yazılı ve görsel medya ile internet sitelerinde soruşturmaların gizliliğini ihlal edecek veya kişileri suçlu gösterecek mahiyetteki yayınlara dikkat çekilerek, gerekli önlemlerin alınması istenmişti. Savcılığın bu talebi, RTÜK tarafından televizyon kuruluşlarına da iletilmişti. Bu talebe tepki gösteren Üst Kurul’un üç üyesi Süleyman Demirkan, Ali Öztunç ve Esat Çıplak yaptıkları ortak açıklamayla, “Üst Kurul üyeleri görevlerini yerine getirirken hiçbir makam ve merciden talimat almaz. Başsavcılığın basın bildirisine konu yazısında yapılan tespitler yetki tecavüzü niteliğindedir” demişlerdi. RTÜK’ün anayasa ve yasalar tarafından kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getiren ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün teminatı olan anayasal bir kuruluş olduğuna dikkat çeken üyeler, “Başsavcılığın bu kararı idari nitelikte olup mahkemelerce verilmiş herhangi bir yayın yasağını içermemektedir. Dolayısıyla yayın yasağı olmadan bu şekilde RTÜK’e bir talimat göndermenin yerinde olmadığı kanısındayız” demişti. İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve 9 baro yöneticisinin “Balyoz davasında yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla 24 yıl arasında hapis istemiyle yargılanmalarına devam edildi. “Bu davada yargılanmak benim için onurdur” diyen Kocasakal savunmasında, “Ülkede hukuk bu haldeyken başımı da kesseler, beni zindanlara da atsalar ne ben, ne arkadaşlarım susup oturamayız” diye konuştu. Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Başkan Ümit Kocasakal ile İstanbul Barosu Yönetim u Duruşmada savunma yapan İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal “Suç işlediğimi düşünmüyorum. Başımı da kesseler, beni zindanlara da atsalar susmayacağım. Çünkü ben rahat uyumak istiyorum. Bu fetret devri geçecek. Çocuklarıma ‘Baba sen baro başkanıydın. Neden susup oturdun’ dedirtmem” diye konuştu. Kurulu ve diğer kurullarında görevli Hasan Kılınç, Mehmet Durakoğlu, Başar Yaltı, Turgay Demirci, Hüseyin Özbek, Ayşe Füsun Dikmenli, Ufuk Özkap, Aydeniz Alisbah Tuskan ve İsmail Atay katıldı. Duruşma, asliye ceza salonu yerine daha geniş olan ağır ceza mahkemesi salonunda yapılmasına karşın avukat ve baro başkanlarının çoğu salona giremedi. Duruşmayı, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, eski baro başkanları, YargıSen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, İlhan Cihaner, Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi 2. Başkan Yardımcısı Michel Benichou, eski Uluslararası Avukatlar Birli Yaka paça gözaltı Berkin E. eyleminin 2. gününde de sert müdahale Polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan ve 207 gündür yoğun bakımda tutulan Berkin E’yi vuran polislerin yakalanması istemiyle Taksim’de 24 saatlik açlık grevi yapmak isteyen Halk Cephesi üyesi dört kişi gözaltına alındı. Hiçbir uyarı yapılmadan yaka paça gözaltına alınan 4 kişi, emniyete götürüldü. Önceki gün 24 saatlik açlık grevine başlamak isteyen Halk Cephesi üyeleri, eylemlerinin ikinci gününde de polis engeliyle karşılaştı. Sabah saatlerinden itibaren Taksim Atatürk Anıtı önünde çok sayıda sivil ve resmi polis güvenlik önlemi aldı. Saat 12.00 sıralarında ikisi kadın, ikisi erkek dört kişi anıtın çevresinde alınan önlemleri aşarak eylem yapmak istedi. “Berkin E. için adalet istiyoruz” yazılı tişörtler giyen gruba izin vermeyen polis, hiçbir uyarı yapmadan dört kişiyi yaka paça gözaltına aldı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) 8 kanala ceza geliyor Ancak muhalefet kontenjanından seçilen üyelerin itirazları RTÜK’ün harekete geçmesini engelleyemedi. RTÜK, Halk TV’nin yanı sıra Fethullah Gülen cemaatine yakınlıklarıyla bilinen Samanyolu TV, Samanyolu Haber TV, Bugün TV, Kanaltürk TV ile Fox TV, Kanal D ve Cem TV hakkında da raporlar hazırladı. ği (UIA) Başkanı Corrado de Martini ile Berlin ve Amsterdam barolarından gözlemci olarak gelen heyet üyeleri ülkelerine özgü avukat cüppeleriyle duruşmayı kürsünün yanında ayakta izledi. Sanık baro yöneticileri ve avukatları iddianamenin okunmasına gerek olmadığını ifade etmelerine karşın hâkim Mehmet Uğur Hançerli, 17 sayfalık iddianameyi zabıt kâtibine okuttu. Sesli ve görüntülü kayıt yapılan duruşmada ilk savunmayı Kocasakal yaptı. Kocasakal savunmasına “Nihayet konuşma fırsatını elde ettik. Doğal yargıcın karşısına çıktık. O açıdan bahtiyarım. Arkadaşlarım adına da savunma yapacağım. Biraz zamanınızı alacağım, malum insan her zaman sanık olarak yargılanmıyor” dedi. Hukukun her alanında görev yaptığını anlatan Kocasakal, hâkim ve savcıya hitaben “Sizi de tanımıyorum, lütfen söylediklerimi kişisel olarak düşünmeyin” dedi. Kocasakal, Sokrates’in savunmasından “Atinalılar, beni suçlayanların sizi nasıl etkilediğini bilemiyorum. Ama öyle ikna edici konuşuyorlardı ki, az kalsın ben bile kim olduğumu unutacaktım. Buna karşın, tek bir doğru laf etmediklerini söylemem gerekir” şeklindeki bölümünü okudu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “adil yargılamayı etkilemekten” suç duyurusunda bulunduğunu ama savcının “yargı görevini yapanı etkilemek” suçlamasıyla dava açtığını anlatan Kocasakal şöyle devam etti: “Nasıl bir iddianame? Ben bu iddianameyi suçlayacağım. Biz, Baro Başkanı olarak ben ve yöneticilerim suçlanıyoruz. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 288. maddesine yönelik dava TCK 277’den açıldı. Biz bu mevkilere sefa sürmeye gelmedik. Hukukun üstünlüğünü, adaleti savunmak ve mesleğin onurunu savunmak için geldik.” Kocasakal eleştirilerini “Bu iddianame hâkimlere hakarettir. ‘Geldiler sizi etkilemeye teşebbüs ettiler, siz de oturdunuz seyrettiniz’ demektir. ‘Avukatlara iyi davranın size yat gezisi yaptırayım mı demişim” diye sordu. Kocasakal’ın savunması salonu tamamen dolduran hukukçular tarafından alkışlandı. Kocasakal mahkemenin bugün davayı karara bağlamasını istedi. Savunmaların tamamlanmasının ardından hâkim Hançerli, duruşma savcısı İsmail Çolak’tan mütalaasını sordu. Savcı Çolak, görevli savcının hasta olması nedeniyle davaya kendisinin girdiğini, davaya gireceğini sabah öğrendiğini belirterek dosya kapsamının göz önünde bulundurularak süre verilmesini istedi. Duruşma 24 Şubat’a ertelendi. ‘Susmayacağım’ Sıra geldi MEB’e Emniyet, yargı ve Maliye Bakanlığı’nın ardından Milli Eğitim Bakanlığı’nda da 8 il müdürü görevden alındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında Emniyet, yargı ve Maliye’de gerçekleşen görevden almalara Milli Eğitim Bakanlığı da eklendi. Balıkesir, Gaziantep, Yalova, Rize, Samsun, Trabzon, Bolu ve Van milli eğitim müdürleri görevden alındı. Yerlerine henüz atama yapılmadı. Sadece Van’a Kıyasettin Kırtekin atandı. Türkiye genelinde 8 ilin milli eğitim müdürü görevden alındı. Milli Eğitim’de il ve ilçelerde görevden alma ve görev değişikliklerinin süreceği belirtiliyor. Şu ana kadar Balıkesir, Gaziantep, Yalova, Rize, Samsun, Trabzon, Bolu ve Van milli eğitim müdürleri görevlerinden alındı. Öte yandan Kırşehir Milli Eğitim Müdür Vekili Şevket Karadeniz’in yerine geçen ay Osman Elmalı atanmıştı. Balıkesir’de milli eğitim müdürleri Sabri Caner, Rize’de Saffet Yıldırım, Trabzon’da Tamer Kırbaç, Samsun’da Mustafa Cora, Gaziantep’te Ekrem Serin, Bolu’da Recep Alpdoğan görevden alındı. 28 Şubat Davası ‘Yapmadığım şeyin hesabını vermem’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çevik Bir’in tahliye olmasının ardından ilk kez görülen 28 Şubat davasının dünkü duruşmasında sanık avukatı ile savcı arasında “ileri zekâ” tartışması yaşandı. Emekli Albay Aydın Karaşahin’in avukatı Ahmet Gündel, “Müvekkilimize yüksek düzeyde zekâya vurgu yapılarak sorular sorulmasını beklerdik” deyince, kendisine hakaret edildiğini belirten savcı Kemal Çetin, suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti. Avukat Gündel ise bu sözü müşteki avukatı için kullandığını belirtirken “Duruşma savcısının alınmasını anlamadık. Size ne oluyor Sayın Savcım?” dedi. 103 sanıklı 28 Şubat davasının dün 52. duruşması görüldü. Yaklaşık iki haftalık bir aranın ardından yeniden görülmeye başlayan yargılamaya, geçen duruşmada tahliyelerine karar verilen dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak, emekli Tümgeneral Kenan Deniz de katıldı. Balyoz davasından tutuklu bulunan Çetin Doğan ile Engin Alan’ın duruşmaya gelmedikleri görüldü. Karaşahin, iddianamede BÇG’de görev almakla suçlandığını anımsattı. BÇG’nin kuruluş tarihinin 10 Nisan 1997 olduğunu, kendisinin de aynı tarihte, Almanya’daki AWACS üssüne tayin kararının çıktığını anlatan Karaşahin, “BÇG’de çalışmadım. Yapmadığım şeyin hesabını vererek, maddi gerçek ortaya mı çıkarılıyor?” ifadelerini kullandı. Başbakan Yardımcısı Arınç’tan ‘camide bira’ yanıtı Muhabir görüntüleri telefonuyla çekmiş Alabora’nın tweet’ine takipsizlik kararı çıktı İstanbul Haber Servisi Mehmet Ali Alabora’nın Gezi olaylarında attığı “Mesele sadece Gezi Parkı değil” tweet’i için mahkeme takipsizlik kararı verdi. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından geçen ay hazırlanan 255 kişilik Gezi Parkı iddianamesinin ekinde yer alan takipsizlik kararında, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne elektronik posta yollayan İlker Şahin’in, Alabora’yı “sanal ortamda millete zarar vermek için ortam oluşturmak”la suçladığı kaydedildi. Şahin’in “doğrudan zarar gören sıfatının bulunmadığı” belirtilen kararda, ortada somut bir şikâyet olmaması ve Alabora hakkında verilen daha önceki karar gerekçe gösterildi. Bayraktar istifa dilekçesini verdi Haber Merkezi 17 Aralık’ta başlayan ve yankıları devam eden yolsuzlukrüşvet operasyonunun ardından canlı yayında bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklayan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, milletvekilliğinden istifa dilekçesini TBMM’ne sundu. Bayraktar, dün basına yansıyan “Bayraktar istifayı düşünmüyor” haberlerinin asılsız olduğunu belirterek “5 kere Meclis Genel Kurul toplantısına mazeretsiz katılmayınca milletvekilliğinin düşeceğini biliyordum. Bu nedenle bugüne kadar harekete geçmedim. Ancak daha sonra yazılı bir talep zorunluluğu olduğunu öğrendim ve bugün istifa talebimi ilettim” dedi. Bayraktar, milletvekilliğinden istifa etse de AKP’yle bağlarının devam edeceğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gezi Parkı eylemleri sırasında polisten kaçan göstericilerin Bezmiâlem Valide Sultan Camii’ne girmesiyle ilgili görüntülerin, o dakikalarda bölgede kameraman olmadığı için Anadolu Ajansı muhabiri tarafından cep telefonu ile çekildiğini açıkladı. Arınç, cami içerisinde bira kutusu ve sigara paketlerini gösteren görüntülerin sabah 05.00 sıralarında kaydedildiğini bildirdi. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Arınç’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde “Anadolu Ajansı’nın Bezmiâlem Valide Sultan Camii’nden yayınladığı ilk görüntü hangi saatte çekilmiş ve abonelere saat kaçta servis edilmiştir? AA’nın camide bira kutusu ile çektiği ikinci görüntü hangi saatte çekilmiş ve abonelere saat kaçta servis edilmiştir?” diye sordu. Özel’in sorusunu Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün bilgi notuyla yanıtlayan Arınç, Gezi Parkı eylemleri sırasında Bezmiâlem Valide Sultan Camii’ne göstericilerin girmesi ile ilgili ilk görüntünün 3 Haziran 2013 tarihinde, sabah saatlerinde (saat 05.00 gibi) cep telefonu ile çekildiğini açıkladı. Arınç, çekimler için Anadolu Ajansı çalışanlarının hiç kimseden telkin ve talimat almadığını, tamamen haber kaygısı ile olay yerinde bulunulduğunu ve çekimlerin yapıldığını savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle