03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Siyasi tansiyon ve kurdaki değer kaybı sürerse Türkiye’nin kredi notu negatife dönebilir Kriz kalıcı gözüküyor Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten Türkiye ile ilgili açıklamalar geldi. Fitch’ten yapılan açıklamada, “Türkiye’deki siyasi kriz kalıcı güçlüklere işaret ediyor” denildi. Fitch’in siyasi krizin Türkiye’nin “BBB” olan kredi notunu etkilemediğini ancak kredi itibarını zayıflatabileceği uyarısı ardından analistler, siyasi tansiyonun ve kurdaki değer kaybının sürmesi halinde Türkiye’nin kredi notu görünümünün bu yıl içinde durağandan negatife dönebileceğine dikkat çektiler. Siyasi krizin etkileriyle ilgili dün yapılan Fitch açıklamasında, yatırımcıların Türk varlıkları üzerindeki risk primini artırdığı belirtilen ve yeniden yüksek cari açığa odaklanılmasına neden olan krizin, TL’nin re 2014 2014’ün ilk haftası geride kaldı. 2014, bir önceki yıldan devraldığı kırılganlıklar, belirsizlikler ve riskler ile dolu miras nedeniyle Türkiye ekonomisi için endişelerin yoğunlaştığı bir yıl. Bir soluklanıp 2014 için Kalkınma Bakanlığı’nın 2013 ve sonrasına ilişkin Orta Vadeli Program (OVP) beklentilerini bir anımsayalım, 2013 gerçekleşmeleri ile karşılaştıralım. Hatta bununla da yetinmeyip ayrıca IMF’nin VI. Çerçeve Anlaşması dolayısıyla Türkiye ekonomisine ilişkin öngörülerini de anımsayalım. İlgili makroekonomik verileri aşağıdaki tabloda özetlemekteyiz. Ekonominin ancak çok önemli, temel verilerini sunan bu tablonun en ayırt edici noktası kırılganlık öğeleri. Kırılganlıklar ulusal gelirin büyümesinin ardındaki dengesizliklerde yatmakta; ve söz konusu dengesizlikleri de enflasyon, işsizlik ve dış açık (cari işlemler açığı) olarak gözlemekteyiz. Temel Ekonomik Göstergeler 2013 2013 OVP Gerçekleşme GSYİH (Milyar TL) 1559 GSYİH (Milyar $) 823 GSYİH Büyüme Hızı (%) 3.6 4.4 Enflasyon, TÜFE Yıl Sonu (%) 6.8 7.4 İşsizlik Oranı /%) 9.5 9.9 Cari İşlemler Dengesi (Milyar $) 58.8 60.8 Cari İşlemler Dengesi / GSYİM (%) 7.1 7.4 2014 2014 OVP IMF 1719 1727.5 867 4.0 3.5 5.3 6.0 9.4 9.5 55 65.7 6.4 7.4 Fitch, Türkiye’deki siyasi krizin kalıcı güçlüklere işaret ettiğine ve gelişmelerin “BBB” olan notu şimdilik etkilemediğine ilişkin açıklamasında, “Bu yılki yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde politik ve sosyal gerilimin daha fazla artması mümkün” denildi. kor düşük seviyelere gerilemesine neden olduğu ifade edildi. Fitch, ülke kredi notunu Kasım 2012’de yatırım yapılabilir seviye olan BBB’ye yükseltmiş, kredi notunun görünümünü de “durağan” olarak belirlemişti. Açıklamada, net sermaye girişlerine olan bağımlılık ve yatırımcı algısı konusundaki hassasiyeti kredi notuna dair zayıflıklar olarak tanımlandı. Yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde politik ve sosyal gerilimin daha fazla artmasının mümkün olduğuna dikkat çeken Fitch, siyasi risk konusundaki piyasa algısı değişmezse yüzde 4’lük büyüme hedefine rağmen TCMB’nin faiz oranlarını artırma baskısı altında kalmaya devam edeceğinin de altını çizdi. Fitch açıklamasında, “Yolsuzluk skandalı, devam etmesi halinde, hükümeti zayıflatabilir ve ekonomik istikrarın korunmasını sağlayacak politika tedbirlerini zamanında alabilme kabiliyetine zarar verebilir” denildi. Açıklamada ayrıca, hükümet ile yargı arasındaki tansiyonun, kurumların bütünlüğü üzerinde baskı yarattığı belirtildi. Alınan makro ihtiyati önlem Yatırımcı buna bakıyor Türkiye’nin kredi notu Moody’s tarafından Mayıs 2013’te “Baa3” ile yatırım yapılabilir seviyesine çıkarılmıştı. Moody’s’de de kredi notunun görünümü durağan seviyesinde bulunuyor. S&P ise kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin altı olan “BB+” olarak değerlendiriyor. Büyüme gerileyebilir lerin henüz cari açık ve enflasyon üzerinde etkili olmadığına da dikkat çeken Fitch, 2013’te yüzde 4 dolayında gerçekleşmesi beklenen büyümenin 2014’te yüzde 3.2’ye gerilemesinin tah min edildiğini açıkladı. Deniz Yatırım Ekonomisti Özlem Derici, açıklamaya ilişkin Fitch’in kısa dönemde kredi notunda bir değişiklik öngörmediğini belirterek “Siyasi gerginlik sürer ve kur üzerindeki baskı artarsa önümüzdeki dönemde not görünümünde bir revizyon görebiliriz” yorumunu yaptı. Garanti Yatırım Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç da benzer bir değerlendirme yaparak “Fitch’in açıklamalarından anladığımız, yaşananlar henüz kredi notunda bir değişikliği gerektirmiyor fakat kalıcı olabilir ve ekonomik istikrarı tehdit eder nitelikte. 2014 içinde notta bir değişiklik henüz beklemesek de, tüm kredi notu ajanslarının, Türkiye’nin görünümünü negatife çevirmesini bekliyoruz” dedi. Kaynaklar: TC Merkez Bankası, IMF VI. Çerçeve Değerlendirme Rapor Ekleri Bir kötü haber de Wall Street’ten Yatırımcılarına gelişmekte olan ülke pozisyonlarını üçte bir azaltmasını öneren bankalar, TL’nin daha da değer kaybedeceğini savundu. 100 yıllık Fed’e ilk kadın başkan ABD Senatosu, ABD Merkez Bankası (Fed) başkanlığı için Başkan Barack Obama tarafından aday gösterilen Janet Yellen’in adaylığını 26’ya karşı 56 oyla onayladı. Oylamada 11 Cumhuriyetçi senatör Yellen’in lehine oy kullandı. Ben Bernanke’nin ay sonunda görevini tamamlamasından sonra Fed’in başına geçecek olan Yellen, kuruluşun 100 yıllık tarihinde ilk kadın başkan olacak. Yellen’in ABD ekonomisini resesyondan kurtarma ve istikrarlı büyüme konularındaki yardımlarından övgüyle bahseden Obama, “Janet’in Amerikalı işçilerin tarafında olacağına, tüketicileri koruyacağına, mali sistemin istikrarını geliştireceğine, ekonomimizi büyüteceğine eminim” dedi. Ekonomi Servisi Wall Street’in dev bankaları Goldman Sachs, JP Morgan ve Morgan Stanley yatırımcılarına gelişmekte olan ülkeler için uyarı yaptı. Goldman Sachs yatırımcılarına gelişmekte olan ülkelerdeki pozisyonlarını 3’te 1 oranında azaltmasını önerdi. Morgan Stanley de TL’nin daha da değer kaybedeceğini savundu. Goldman Sachs bu tavsiyesine temel olarak gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 10 yıl içinde önemli ölçüde düşük performans göstereceği tahminini gösterdi. Bloomberg’in haberine göre JP Morgan yerel para birimi cinsinden tahvillerin 2004’ten bu yana sağladığı getirilerin yüzde 10’unu sağlayacağını savundu. Morgan Stanley de gelişmekte olan ülkeler para birimlerinin dolara karşı daha da düşeceğini tahmin etti. Yabancı yatırımcıdaki tedirginliğini kabul eden Maliye Bakanı Yılbaşında yapılan ÖTV Morgan Stanley Türk Liraartışlarının değişik nedenlerden sı ile birlikte Brezilya Reali Şimşek, ‘ortalık yatışır yatışmaz’ işlerin düzeleceğini ileri sürdü kaynaklandığını belirten Bakan ve Rus Rublesi’nin 2013’teEkonomi Servisi ran Şimşek özetle şunları söyledi: rasyon, bu sıkıntılar, karşı karşıya Şimşek, alkollü içeceklerde fiyat ki düşüşlerine rağmen daha l Yüzde 4’lük büyümeyi ma olduğumuz meydan okuma, ekoEkonomideki belirsizartışına neden olan uygulamaları, da fazla değer kaybı yaşakul ve erişilebilir bir hedef olarak, nomik eksenli bir sorun değil. Ne liğin büyümeyi “bir “Sağlık Bakanlığımızın alkol tüketimini yacağını belirtti. miktar” olumsuz et ABD Merkez Bankası’nın para zaman ortalık yatışırsa, ben inaazaltmaya yönelik genel bir politika kileyeceğini kabul eden musluklarını bir miktar kısaca nıyorum ki, uluslararası yatırımçerçevesi var. Son yıllarda düzenli ağımlı beşli Maliye Bakanı Meh ğını düşünerek koymuştuk. Gel cılar bunu bir fırsat olarak görüp, olarak alkollü içkilerde bir miktar Morgan Stanley geçen met Şimşek , içinde diğimiz noktada, belirsizlik belki tekrar sermaye artışı başlayacak. artış söz konusu” diye açıkladı. aralık başında yatırımcılabulunduğumuz yılın ilk çeyreği olumsuz etkiler. Siya Şu anda ciddi bir çıkış yok. Şimşek alkollü içeceklerdeki artışın rına gelişen ülkeler para bil Enflasyon hedefinden vazilk çeyreği ile ilkyarı si istikrarın devam edeceğine ilişenflasyona pek etkisi olmadığını rimleri pozisyonlarını azaltgeçmiş değiliz. Liradaki yüzde kin bilgi ve algı güçlendikçe, ben sında “bir miktar” yasöylerken sigara ve tütün maları tavsiyesinde bulun10’luk değer kaybı enflasyonun inanıyorum ki tüketimini ve yatı vaşlama olacağını söyle mamullerindeki artışı da “Geçen yılın muştu. Aynı banka Ağustos üzerine 1.5 puan etki yapacak. rımlarını öteleyenler, tekrar hızlı di. Bakan Şimşek’e göre, son çeyreğinde sigara üreticileri 2013’te Brezilya, Hindistan, Yani yüzde 15’lik bir geçişgenbir dönüş yapacaklar. ortalık yatışır yatışmaz işler fiyatlarını aşağı çektiler. Bu Endonezya, Güney Afrika ve lik söz konusu. Şunu unutmayal Uluslararası yatırımcılarla ya düzelecek, ertelenen yatırım bizim gelirleri olumsuz yönde Türkiye’yi dış sermaye akışına lım, iç talebin zayıf olduğu bir kın diyalog içindeyiz. Bazı yatı ve tüketim devreye girecek. etkiledi. Biz de gereken bağımlı olmaları sebebiyle ‘Kıdönemde şirketlerin fiyat artırrımcılar arasında şu anda “bekle CNN Türk’ün canlı yayına adımı attık” diye rılgan Beşli’ olarak adlandırmıştı. gerekçelendirdi. katılarak soruları cevaplandı gör” stratejisi var. Çünkü bu ope ma gücü zayıftır. Alkol içimini azaltmak için Ortalık 6 ayda yatışır B Pırlantaya yüzde 18 KDV getirildi TBMM Plan ve Bütçe Alt Komisyonu’ndaki torba tasarıda yapılan değişiklikle, pırlantanın yanı sıra elmas, yakut, zümrüt gibi değerli taşlar KDV kapsamına alındı. Değerli taşların ithalinde uygulanacak KDV oranını belirleme yetkisi ise Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir süre önce sadece yüzde 20’lik ÖTV alınan pırlantaya yönelik “neden KDV yok” eleştirilerini yanıtlarken, “TBMM uygun görürse yüzde 18 KDV getireceğiz” demişti. 17 Aralık’tan beri süren rüşvet ve yolsuzluk operasyonu 12 yıllık AKP iktidarının elindeki en büyük kozu, yani “ekonomideki büyük başarımız” söylemini de elinden aldı. Büyük ekonomik başarının aslında “yolsuzluk ekonomisi” üzerine inşa edildiği ortaya çıktı. Daha doğrusu bir kesimin bildiği bir gerçeği bütün Türkiye tüm çıplaklığı ile görmeye başladı: İhalelere fesat karıştırmak, usulsüzlükler, rüşvetler, görevi kötüye kullanmak, zimmet, nitelikli dolandırıcılık... Siyasetçi, bürokrat ve işadamı üçgeni içinde olup bitenler AKPCemaat savaşının kızışmasıyla bir bir gözler önüne seriliyor. Maliye Bakanlığı, gümrükler, limanlar, ihaleler... İyi de oluyor. Aslında yapılanlar her iki tarafı da okkanın altına sokacak cinsten. Ancak yargı ve hukuk iflas etme noktasında olduğu için pisliğin üzerinin ne kadar örtüleceği ne yazık ki soru işareti... Ve sadece tenis maçı izler gibi izliyoruz oyup biteni... Neyse biz gelelim yolsuzluk ekonomisine... AKP’nin kendi deyimiyle “ekonomi mucizesi”nin ilk sırasını kentsel rant aldı. Düzenin ana arterini kentsel rant oluşturdu. Arsa spekülasyonları, imar planları değişiklikleri, peşkeş çekilen araziler, kentsel dönüşüm bahanesi ile boşaltılan alanlara inşa edilen lüks konutlar... Başta İstanbul ve büyük kentler olmak üzere tüm Türkiye kısa sürede dev bir şantiyeye dönüştü. İnşaat sektörü peşi sıra birçok sektörü de harekete geçirdiği için ekonomik canlanma yıllar boyu diri tutulabiliyordu, bankaların ucuz konut kredileri, teşvikler, uzun vadelere yayılan ödeme seçenekleri... Bir çeşit kazankazan modeli yani... İnşaat şirketleri palazlandıkça özelleştirmelerde, başta enerji olmak üzere Hırsızlar... Ve Yolsuzluk Ekonomisi... bilumum kamu ihalelerinde de yer almaya başladılar. Ranta kapıyı açan siyasi iktidar bunun kaçınılmaz sonuçları olan rüşvet, yolsuzluk, fesat batağına da hızla gömülmeye başladı. Mesele bunun kamuoyundan nasıl ve nereye kadar gizleneceğindeydi. Bu yüzden kamu hesaplarının denetiminden sorumlu Sayıştay’ın raporlarının Meclis’e gelmesi engellendi. Bu yüzden gece yarıları alelacele torba yasalar içinde yeni düzenlemeler yapıldı... Ekonomik büyüme bir kez yolsuzluklar üzerine kurulmayagörsün, geri dönüş zor hatta imkânsızdır... Karşındaki, onu bertaraf etmeye kalktığında paçandan aşağı çeker... Bu yüzden sistemli yolsuzluk alanları açılmasına devam edildi... Kamu ihaleleri, yandaş ekonomisi, hukuksuz özelleştirmeler, imar planlarında keyfi değişiklikler, kentsel rant üzerinden gerçekleştirilen soygunlar... Ve çok büyük paralar var ortada... Türkiye’yi eşkıya düzeni yönetti yıllar boyu. Her yıl açıklanan uluslararası veriler bunu gösteriyordu aslında... Yolsuzluk Algısı Endeksi (177 ülke arasında 53. sırada), İnsani Gelişmişlik Endeksi (187 ülke arasında 90. sırada) ve Hukuk Düzeni Endeksi (temel hakların korunmasında 97 ülke arasında 76. sırada). Ama bir yandan din sömürüsü, öte yandan pompalanan tüketim ekonomisi ve tabii “özgür ve bağımsız medya”... Çıkan cılız seslerin anında bastırıldığı bir ortam... Yolsuzluğu soruşturanların anında görevden alındığı bir ortamın içindeyiz bugün. Bu yüzden açık ve net biçimde şunu söyleyebiliriz: Hırsızlık AKP iktidarının kurumsal ilkesi haline gelmiştir. Öyle bir ülke ki bir yanda bir AKP milletvekilinin çocuğunun düğününde gelin takılan altınları taşıyamaz haldeyken, öte yanda minik bir bebek açlıktan yaşamını kaybediyor. Bir yanda Dubai’de ailesiyle tatil yapan ve 78 bin TL tutarındaki masraflarını Ağaoğlu Grubu’nun ödediği İstanbul Başsavcı Vekili Zekeriya Öz, öte yanda iki ayda 9 lira 25 kuruşu zimmetine geçirdiği iddiasıyla 12 yıl hapsi istenen bir bankacı... CHP lideri Kılıçdaroğlu ülkenin yolsuzluk batağından çıkışı için 11 maddelik önerilerini sıraladı. Hepsi de özlediğimiz demokrasinin ana öğeleri... Ve bu öneriler bile demokrasinin ne denli uzağında olduğumuzu gösteriyor. Bugün kıyasıya yaşanan ErdoğanCemaat çekişmesi asıl gerçeğin yani “yolsuzluk ekonomisinin” ve beraberindeki hukuk erozyonunun üzerini asla örtmemeli. Her iki kesimin de uzun yıllar boyu bundan beslendiğini unutmamalıyız. Savaş tamamen bizim dışımızda. Siz, beraber yürüdünüz bu yıllarda, beraber ‘yürüttünüz’, beraber sömürdünüz... En sonunda beraber hesap vereceksiniz... OVP metni gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) için 2013’te 1.559 milyar TL, 2014 için ise 1.719 milyar TL beklentisinde. Reel büyüme hızı olarak bu rakamlar 2013’te yüzde 3.6’ya, 2014 için ise yüzde 4’e tekabül ediyor. IMF’nin 2014 büyüme beklentisi ise yüzde 3.5 idi. Türkiye ekonomisinde 2013’ün üçüncü çeyreğine ilişkin (yıllıklandırılmış) büyüme hızı yüzde 4.4 olarak gerçekleşti. Söz konusu büyümenin ardında yoğun olarak özel tüketim harcamalarındaki ivmelenmenin yattığı ve özellikle sabit sermaye yatırımlarındaki gerilemenin ekonominin potansiyel büyüme yol ağını olumsuz etkilemekte olduğu bilinen bir gerçek. Söz konusu dönemde tüketim harcamalarındaki artış, elde edilen büyümenin yüzde 3.3’ünü sağlamaktaydı. Bunun ardında ise yıl bazında yüzde 28 (reel olarak yüzde 20.4) artış göstermiş bulunan kredi büyümesinin yattığı; kredi hacmindeki bu (hormonlu) büyümenin de çoğunlukla yurtdışı sermaye girişlerine, bankacılık kesiminin ticari kredi borçlanmalarına ve bol miktarda net hata ve noksan kaleminde gizlenen kayıt dışı sermaye akımlarına dayanmakta olduğunu biliyoruz. Bütün bu kalemler bir bütün olarak Türkiye’nin toplam dış borç stokunun 2013’ün sadece ilk dokuz ayında dolar bazında yüzde 10 artış göstererek 372.6 milyar dolara (Eylül 2013 itibarıyla) ulaşmış olmasının nedenlerini sergileyiveriyor. Bu dış borçlanma temposunun bir diğer izdüşümü ise kuşkusuz, cari işlemler dengesindeki artık yapısallaşmış niteliktekibozulma olarak gözlenmekte. OVP’nin 2013 yılına ilişkin cari işlemler açığı tahmini 58.8 milyar dolar idi. Cari açığın ekim ayı itibarıyla on iki aylık yıllık birikimli olarak 60.8 milyar dolara ulaştığını ve yıl sonu beklentisinin de 63 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini tahmin edebiliyoruz. 2014 için cari işlemler açığını OVP 55 milyar; IMF ise 65.7 milyar dolar (milli gelirin yüzde 7.4’ü) olarak öngörmekte. Dış dengesizlik, siyaset (ve hukuk) alanındaki toplumsal belirsizlikler ile birlikte döviz kurunda pahalılaşmayı da beraberinde getiriyor. Döviz kurunun 2013 ya da 2014 için ne olacağına dair resmi bir tahmin yok. Zira serbest dalgalı kur rejimi ve enflasyon hedeflemesi altında böyle bir hedefin telaffuz edilmesinin kuramsal olarak “yanlış” olduğunu biliyoruz. Ancak OVP’nin milli gelire ilişkin TL ve dolar bazındaki tahminlerine dayanarak bir kısa hesaplama yapmak olası. Yukarıdaki tablonun ilk iki satırını birbirine bölerek, “resmi” dolar kuru beklentisinin 2013’te 1.89TL; 2014 için ise 1.98TL olarak kurgulanmış olduğunu hesaplayabiliyoruz. Kurun bu rakamları çoktan aşıp gittiğini biliyoruz. “Piyasaların” çok önem verdiği “yabancıların beklentilerinin” yansıtıldığı bir raporda Türkiye için 2013 sonuna değin dolar kurunun 2.43 olması gerektiğinin hesaplanmış olduğunu daha önce sizlerle bu köşede paylaşmış idim. (18 Aralık tarihli yazımız: Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nün Kasım 2013 Raporu.) Döviz kurunun giderek bu rakamlara doğru ivmelendiği bir ortamda enflasyon ve işsizlik göstergelerini ayrıca tartışmanın anlamını yitirdiğini düşünüyorum. Kaygımız, bu kırılgan ve dengesiz ortamın “yabancı mihraklar”, “faiz lobisi” gibi gelir geçer kavramlara sığınılarak göz ardı edilmeye devam edilmesi ve Türkiye’nin siyaset düzeyi ve ekonomik göstergeleriyle birlikte hızla 2001 Şubatı öncesine sürükleniyor olması. Ekonomi Servisi ABD Ticaret Bakanlığı, Türk şirketi 3K Havacılık ve Lojistik’in İran merkezli Pouya Havayolları’na satmak istediği iki Boeing uçak motorunun ihracını çok ender başvurulan acil emir çıkararak engelledi. Yönetmeliğe göre şirketler ABD ihracat kontrol listelerinde bulunan herhangi bir ürünün ticaretini ya da teslimatını yapamayacak. Bankalar dahil başka şirketler de söz konusu kuruluşlara finansal ya da ticari destek veremeyecek. 3K Havacılık ve Lojistik’in genel müdürü H. Engin Borluca ABD’nin kısıtlamalarının ABD dışında gerçekleştirilen alışverişleri de kapsadığını bilmediğini, 3K şirketinin motorların satışıyla ilgisi olmadığını söyledi. ABD, Türk şirketinin İran’a satışını engelledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle