03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan’ın korsan bildiri yayımlamakla suçladığı, AKP hükümetine yönelik darbenin aktörü olarak gösterilen HSYK suskunluğunu bozdu: 5 Gel benim dershanelerime dokunma, canımı yakma, kardeş kardeş bölüşelim... Başbakan “çok geç kalındı” diyor... Doğru! Dönüşü olmayan bir yola girildi... Kim güçlüymüş görüldü... Bakıldı ki işler karışık, bir manevra yapıldı, kalemler bırakıldı, manşetler değişti... Ama bir savcı var ki kimi işadamlarının “mal varlıklarına tedbir kararını” uygulatıyor. Bu haberleri cemaat medyasında bulamazsınız... İktidar medyası yazıyor! Bu arada “efsane savcı” Zekeriya Öz manşetlere oturuyor: “Savcıyı Dubai’ye ben götürdüm...” Açıklama işadamı Ali Ağaoğlu’ndan geliyor... Taraf’la Zaman’ın manşeti aynı... Başta yazdığım gibi: “Yargı yoluyla darbecilere örtülü af!” HHH Bir yargı fırtınası estiriliyor... MHP’li Engin Alan’ın çıkarılmasına ilişkin formüle CHP ve BDP sıcak bakarken, Ankara kulislerine göre iktidar öncelikle HSYK’yi değiştirmek istiyor... İşin önemlisi, olup bitenleri yakından izleyen HSYK’nin, 17 Aralık operasyonunu yapan savcı ve yargıçları görevden alacağı öne sürülüyor. Bu haberi duyan cemaat panikleyip geri adım atıyor... Cemaat biriki ünlü savcının kellesini vermeye hazır! Yön değiştiriyor, Ergenekon ve Balyoz kasetlerini ısıtıp yayımlamaya başlıyor televizyonlarında. Cemaatin en büyük rahatsızlığı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu... Feyzioğlu’nun Başbakan Erdoğan’la Dolmabahçe buluşmasından, yapılan açıklamalardan cemaat fena halde ürkmüş. HHH Şimdilik durum böyle... Türkiye rüşvet ve yolsuzlukların harman olduğu bir coğrafyadır... Yağma, vurgun ve soygun 40 yıl önce de vardı şimdi de var! Yolsuzlukların üzerine gidilmeli, rüşvetin önü kesilmelidir... Türkiye iki başlı yargıdan mutlaka kurtulmalı, evrensel hukuku yaşam biçimine dönüştürmelidir. Suçluyla suçsuz ayırt edilmedi görülen davalarda... Bu saatten sonra hiç kimse “askeri vesayet hortladı” masalını anlatmasın, kimse inanmaz. Baskıya, zulme karşı hukuk, demokrasi ve özgürlük... O kadar! Herkes yargı benim elimde olsun istiyor İLHAN TAŞCI Hizmet Titreyip Kendine Geldi... Ey gözünü sevdiğim yurdumun insanı, nasıl oyalıyorlar seni, neler anlatıyorlar bir anlasan... Açsan gözünü şöyle bir baksan, yaşananları algılasan! Birden unutuverdiler rüşvet ve yolsuzlukları, gerisin geriye bir dönüş yaptılar, eski kasetleri yine piyasaya sürdüler, manşetleri değiştirdiler... Dershanelere, rüşvete, yolsuzluğa bakma, darbeye bak! Ergenekon’a, Balyoz’a, KCK’ye ve Şike’ye... Dön dolaş aynı yere gel! Neler oluyormuş neler bir bilseniz! Bir tezgâh kurulmuş, AKP’yle cemaat çatıştırılmış, Ergenekon’un iktidara gelmesi için düğmeye basılmış... Herkes aklını başına alsın, uyansın! Türkiye Barolar Birliği’nin Ergenekon, Balyoz, KCK, Şike davalarıyla ilgili önerisi sıfırdan yargılamaymış... Demokrasiye kasteden darbe suçları cezasız kalabilirmiş... Yöntem üstüne yöntem! Haydi bakayım çıkın işin içinden... Yeni yol bulundu, rüşvet ve yolsuzluklar unutuldu. Poliste operasyon, HSYK falan... Cemaat titreyip kendine geldi... Cemaatin duruşu ansızın değişti... Başbakan Erdoğan, cemaati dize getirdi açık açık! Üç gün önceye dek kıyasıya bir mücadele vardı, rüşvetin ve yolsuzlukların üzerine gidiliyordu. Neler oldu! Korku dağları beklediği için olacak, oklar özellikle Ergenekon, Balyoz, KCK ve Şike davalarına yöneldi. Doların ateşi sönmedi henüz! TBMM’de üç parti anayasa değişikliği için birleşti... HHH Kaç bin polisin görev yerleri değiştirildi, kaç yüz müdür başka yerlere atandı? Kahraman polisler, yargıçlar ne oldu? Pensilvanya’dan mektup geldi, barış çubuğu uzatıldı, medya savaşları bitti, kalem kardeşliğinin yeniden başlaması için beddua değil dua edildi! Olup bitenleri, öncesi ve sonrasını dün anlattım aslında... Bu yazı dünkü yazımın devamı olsun, tekmili birden okunsun! ANKARA Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı da kapsayan yolsuzluk savlı operasyon sonrası “korsan bildiri” yayımlamakla suçlanan, “darbe” iddialarının aktörlerinden birisi olarak hükümetin hedef aldığı HSYK, suçlamaları yanıtladı. HSYK’nin üst düzey bir yetkilisi, yargının hiçbir zaman bugünkü hale düşmediğine işaret ederek, “Herkes yargı kendi elinde olsun istiyor. Ben güçlüysem benim, siz güçlüyseniz sizin elinizde olsun isteniyor. Yargının bütün ellerin üstünde olması lazım. Ama maalesef Türkiye bu dengeyi tutturamadı” değerlendirmesini yaptı. Yet BİLAL ERDOĞAN İFADEYE GİDECEK Mİ? B u konuda tartışılabilecek farklı yorumlar var. Bu kararlar için mahkemelerin kovuşturma evresinde verdiği kararlardan farklı deniliyor. Kovuşturma evresinde verilen mahkeme kararı kesinlikle uygulanması gereken, kimsenin değiştiremeyeceği kararlardır. Soruşturma evresindeki mahkeme kararlarında ise farklı. Savcının talebi üzerine alınmış bir ka rar olduğu için başsavcı, soruşturmanın yeni savcıları “Biz dosyayı inceliyoruz, bekletin. Dosyadaki işlemin doğru olup olmadığını tespit edip, ondan sonra sizinle yazışma yapacağız. Talimatın gereğini yerine getirmeyin” dedilerse, bu askıya alınabilir diye bir görüş de var. Muhtemelen başsavcının beklenmesi konusunda yazılı ya da sözlü talimatı var diye düşünüyoruz. le ilgili açıklama mı, genel kurul kararı mı olsun tartıştık. “İmzalamak isteyen arkadaşlar imzalasın, kendi açıklamamız gibi yapalım” dedi bir arkadaş. Bu hususta yapılan tartışma sonunda genel kurul kararı olması gerektiğine oybirliğiyle karar verildi. Kararımızla birlikte “hükümetcema kili, Başbakan’ın “korsan bildiri” olarak nitelediği genel kurul kararını ise “Kurul tarafından düzenlenmesi gereken bir alan Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nın çıkardığı yönetmelikle düzenlenince biz buna da konuşmayacaksak neye konuşacağız!” sözleriyle savundu. Görüştüğümüz üst düzey bir HSYK yetkilisinin, bakan çocuklarının tutuklandığı yolsuzluk savlı operasyondan bugüne kadar yargıda yaşanan krize ilişkin öne çıkan değerlendirmeleri şöyle: HSYK, cemaat kavgasında topa girdi mi: Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki değişiklik HSYK tarihinde bir ilk İLHAN TAŞCI ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, başsavcı vekili Zekeriya Öz ile yolsuzluk soruşturma dosyası elinden alınan savcı Muammer Akkaş’ın bulunduğu bazı savcılar hakkında inceleme yapılmasına karar verdi. Kurul, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hakkında da inceleme kararı aldı. Kurul tarihinde bu bir ilk olma özelliği taşıyor. Savcılar hakkında inceleme ve soruşturma ancak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ izin verirse mümkün olabilecek. HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici başkanlığında toplanan HSYK 3. Dairesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, savcılar Zekeriya Öz ve Muharrem Akkaş ile operasyona katılan savcılar ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hakkındaki ihbar, şikâyet ve basında yer alan iddiaları mercek altına aldı. Toplantı sonunda daire, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Çolakkadı, başsavcı vekili Öz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan isminin de yer aldığı yolsuzluk soruşturmasının 2. dalgasında dosya elinden alınan savcı Akkaş ile Oktay Erdoğan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile Başsavcı Vekili Öz’ün de arasında bulunduğu savcılar ve İstanbul Emniyet Müdürü hakkında inceleme başlatıldı Altınok için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın izin vermesi gerekiyor. ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hakkında inceleme kararı aldı. Bu noktada ilginç bir ayrıntı öne çıktı. Bekir Bozdağ, yolsuzluk soruşturması sırasında kimi bilgilerin gazetelerde yer alması üzerine başbakan yardımcısı sıfatıyla savcılar hakkında gizliliği ihlal ettikleri savıyla HSYK’ye suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak kabine revizyonundan sonra Bekir Bozdağ adalet bakanı olunca bu sıfatıyla inceleme ve soruşturmaya izni verecek kişi konumuna geçti. 12 Eylül referandumu sonrasında teftiş kurulu Adalet Bakanlığı’ndan HSYK’ye bağlandı. Ancak Hâkimler ve Savcılar Kanunu’ndaki soruşturma başlıklı 82. maddedeki, hâkim ve savcıların görevlerinden doğan suçlar nedeniyle inceleme ve soruşturma yapılmasının Adalet Bakanı’nın iznine bağlı olduğu düzenleme aynen korundu. Bu madde çerçevesinde daire, savcılar ile emniyet müdürü hakkındaki inceleme kararını Bakan Bozdağ’a sunacak. Bakan Bozdağ bu isimlerin incelemesoruşturulmasına izin verirse, 17 Aralık sürecinde yaşananlar yargısal olarak irdelenebilecek. Bozdağ, dairenin kararındaki isimlerin hiçbirisinin soruşturulmasına izin vermeyeceği gibi bir bölümünün incelenmesine de onay verebilecek. HSYK 3. Daire’nin kararında en dikkat çeken bölüm ise ilk kez bir emniyet müdürü hakkında inceleme kararı almış olmasıydı. İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş, soruşturmayı sızdırmak suçlamasıyla başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı. Ancak İstanbul Emniyet Müdürü, “Hangi delil ve suçlamalarla ifadeye çağrıldığı tam olarak anlaşılmadı. Bu çağrınız mevzuata aykırı” gerekçesiyle Arıbaş’ı ifadeye göndermemişti. Dairenin inceleme kararında bu eylemin etkili olduğu belirtildi. Dairenin bu kararı, 2005 yılında yapılan değişiklikle en üst kolluk amirlerinin de hâkim ve savcılar gibi yargılanacağına ilişkin düzenleme kapsamında aldığı belirtildi. Dolayısıyla Selami Altınok İstanbul Emniyet Müdürü sıfatıyla değil, savcının emrindeki adli kolluğun üst amiri olması nedeniyle inceleme kapsamına alındı. Bir HSYK yetkilisi, emniyet müdürü hakkındaki inceleme gerekçesini “Emniyet müdürü ifadeye çağırırken delilleriniz nedir diye soramaz. Eğer yanlışlık yapıldığını düşünüyorsa itiraz mercileri vardır, oraya itiraz edersiniz. Ama bu şekilde cevap verilemez” sözleriyle değerlendirdi. Öz’ün görev yeri değişti İstanbul Haber Servisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Dairesi, 17 Aralık operasyonunun koordinatörü İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz’ü Bakırköy Adliyesi’ne atadı. Öz’ün Bakırköy Adliyesi’ne başsavcı vekili olarak atandığı kaydedildi. HSYK 3. Dairesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ve Öz’ün de aralarında olduğu bazı savcılar hakkında inceleme başlatmıştı. İnceleme sonucu HSYK 1. Dairesi dün toplanarak Öz’ü, görevinden alarak Bakırköy Adliyesi’ne atadı. Atama kararı, HSYK Başkanı da olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın imzalaması durumunda bugün gerçekleşecek. raki bir tarihte düzenlenmiş. Ağaoğlu ile tanışıklığımız var. Bir devlet büyüğü ile babasının cenazesinden birkaç gün sonra taziyeye gittik.Bir daha görüşmedik” dedi. Öz’ün yakın çevresine de Dubai seyahatine geçen yıl 1720 Ekim’de ailesiyle gittiğini, 4 bin 250 dolar tutan masrafları kendisinin karşılandığını söylediği kaydedildi. Öz’ün “Bana ait olduğu belirtilen oteldeki yemek masrafını gösteren faturadaki bilgiler ve kredi kartı numarası da tarafıma ait değil” dediği bildirildi. Öte yandan, Öz’ün korumalarına tahsis edilen eskort aracı gerekçe bildirilmeden geri çekildi. Koruma sayısında şu anda bir Zekeriya Öz’ün iddialarla ilgili değişiklik olmazken bu bugün açıklama yaparak fatusayının bir süre sonra raları ve uçak biletlerini kamuazaltılacağı öğrenildi. oyuna sunacağı öğrenildi. Öz: Dubai gezisini kendim ödedim Zekeriya Öz, “Dubai seyahatinin 77 bin TL tutarındaki faturasını işadamı Ali Ağaoğlu’nun ödediği” iddialarına cevap verdi. Dün akşam gazetecileri odasında kabul eden Öz, “Dubai seyahatindeki masrafları kendim karşıladım. Faturaları var. Dubai’den 20 Ekim’de çıktık, 21 Ekim’de buradaydık. Söz konusu fatura (Safari yapıldığına dair) biz döndükten son at kavgasında kurul topa girdi” değerlendirmeleri yapıldı. Oysa görülmekte olan olaya girmediğimizi sanıyorduk. Ama algının öyle olmadığı anlaşıldı. Biz savcıdan yana tavır almışız gibi algılandı. HSYK tarafından düzenlenmesi gereken bir alan Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nın çıkardığı yönetmelikle düzenlenince biz buna da konuşmayacaksak neye konuşacağız HSYK olarak! Elbette görüş beyan etmemiz lazım. Gerektiğinde hâkim ve savcılarla ilgili ceza da veriyoruz, yine veririz dedik ama kimse o kısma bakmadı bile. Savcı militan mı, hükümete komplo mu: Birbiriyle alakasız üç operasyonun aynı gün bir araya getirilmesi... Arkadaşların kendi yetki alanında olmayan işlere bakması. TMK’nin yürütmesi gereken operasyonu kaçakçılık yapması. Karman çorman bir iş olmuş. Çok da masum değil. Hükümetin “Bana komplo yapıldı, bu bir operasyon” demesinde haklılık payı var. Savcılık makamı biraz bu amaç için kullanılmış görüntüsü var. Başsavcı kendisinden birlikte olayı değerlendirmek üzere bilgi beklerden savcının gözaltı kararlarını aldırtması, basına “soruşturmam engelleniyor” diye açıklama yapması operasyon görüntüsü veriyor. Fakat bir yandan da ortaya konulan deliller var. Yanlış bir şey varsa ortaya çıkarılmalı. Savcıların da bu kadar hoyratça, psikolojik hareket yaparak bu işi yapmaması lazım. Dün de yanlış yapıyorduk, bugün de yanlış yapmaya devam ediyoruz savcılar açısından bakıldığında. Bunu nasıl aşacağız, HSYK’yi darbecilikle suçlayarak değil. Kendi aramızda da konuşuyoruz, bu gidişten bizler de rahatsızız. Yargı ilk kez bu hale geldi: “Yargı dün falanın elinde, bugün şunun eline geçti” deniliyor. Yargı hiçbir elde olamayacak kadar yüce bir erk. Bütün ellerin üstünde olması lazım. Ama Türkiye bu dengeyi tutturamadı. Herkes yargı bir yerde olsun istiyor; ben güçlüysem benim, siz güçlüyseniz sizin elinizde olsun isteniyor. Hayır, hepimizin üzerinde olacak ki adalet dağıtıldığına inanalım, geçmişten beri bunu başaramadık. Bugünkü kadar kötü duruma düşmüş müydük? Hayır düşmemiştik. Ama böyle bir kriz ortamında herkes bir şey söylüyor. Sayın Mehmet Ali Şahin’in Yargıtay’daki cemaat imamını mutlaka açıklaması lazım. Sorulması gereken pek çok soru var. Ne zaman öğrendi, niye ihbar etmedi? “Bende saklı” diyemez. Böyle bir hakkı olamaz. Bu şekilde olayın bırakılması çok daha yaralayıcı. Gerçekten böyle bir şey varsa ortaya konmalı, gereği de yapılmalı. Gerçekten cemaatin yargı imamı varsa bizim, Yargıtay imamı varsa onların işlem yapması lazım. Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ ‘Yüce Divan’da İLHAN TAŞCI ANKARA Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun ziyaret ettiği eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Yolsuzluk soruşturması ile yeniden yargılama formülünün aynı anda yürütülmesinde bir engel yok. Bizi, yolsuzluk soruşturması örtbas edilmesin diye tutsak almaya kalkmasınlar” dedi. Başbuğ’un “yolsuzluk soruşturması gündemden çıkıyor” eleştirilerini kınadığı bilgisini aktaran Feyzioğlu, “Kendisi adil yargılama ilkelerine uygun bir yargılama sonrası derhal tahliye edilmeyi ve görevsizlik kararıyla Yüce Divan’da yargılanmayı bekliyor” görüşünü paylaştı. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun Silivri Cezaevi’nde görüştüğü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Orgeneral Bilgin Balanlı, İP lideri Doğu Perinçek ve gazeteci yazar Tuncay Özkan özel yetkili mahkemelerin kapatılıp yeniden yargılama yolunun açılması gerektiği görüşünü dile getirdiler. TBB Başkanı, İlker Başbuğ’un Yargıtay Başsavcılığı’nın itirazıyla dosyanın Yargıtay Ceza yargılasınlar’ Genel Kurulu’na taşınması formülünü “garipsediğini” belirterek, “Özel görevli mahkemeler kaldırılmadan ve yeniden yargılama zorunluluğu kanunla getirilmeden bir çözüm mümkün değil” dediğini aktardı. Görüşmede eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, “Yolsuzluk soruşturması ile yeniden yargılama formülünün aynı anda yürütülmesinde bir engel yok. Bizi yolsuzluk soruşturması örtbas edilmesin diye tutsak almaya kalkmasınlar. Yeniden yargılama formülü nedeniyle ‘Yolsuzluk soruşturması gündemden çıkıyor’ diye eleştirenleri kınıyorum. Yolsuzluk soruşturmasını gündemde tutmak için gereğini yaparlarsa yapsınlar bizlerin durumuyla bunu karıştırmasınlar. Yasamanın bu soruna çözüm bulmasını bekliyorum” değerlendirmesini yaptı. İlker Başbuğ’un yeniden yargılamadan beklentisinin ne olduğuna ilişkin sorumuz üzerine Feyzioğlu, “Genel mahkemelerde adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde yargılanıp ve derhal tahliye. Görevsizlik kararı verilip Yüce Divan’a gönderilmesini bekliyor” karşılığını verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle