04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2014 PAZAR [email protected] 14 KÜLTÜR Gazetemiz çizeri Kamil Masaracı, yeni açılan ‘Oktay Ekinci Karikatürlü Ev’i anlattı Oktay’ın istediği gibi bir dünya u Kısa bir süre önce yitirdiğimiz gazetemiz yazarı, mimar Oktay Ekinci’nin Karikatürlü Ev’lere verdiği desteğe değinen Masaracı, “Karikatürlü Ev’lerde Oktay Ekinci adına etkinlikler düzenleyeceğiz, çevre konulu karikatürler yarışması gibi... İnanıyorum ki çocuklar, Oktay’ın istediği dünyayı Karikatürlü Ev’lerde çizgileriyle anlatacaklar” diyor. CEREN ÇIPLAK Hiç... Bazı günler birdenbire acı kaplar içinizi. Yüzünüz gülmez hiç: Bir şey mi oldu? diye sorarlar çevrenizden. Hiç... dersiniz. Canım sıkılıyor nedense... Gerçekten de bilmezsiniz nedenini. Kuşkuların girdabı döner içinizde. Hüzünlerin en alaturkası çalar kapınızı. Geçmişte bir küçücük olaya takılır aklınız. Bir eksikliğin çaresizliğini duyarsınız içinizde. Ne kadar korktum gelmeyeceksin diye? Neden gelmeyeyim? Ne bileyim ben, korktum işte... Geçmiş günlerin küçük mutluluklarına kayar gider düşünceleriniz. Arkadaş ıslıklarının uğultuları... Okul kapılarında bekleyişler... Gizli buluşmalar... Ve bir papatya falının umutları: Seviyor... Sevmiyor... Seviyor... Sevmiyor. Neden geç kaldın bu kadar? Koşarak geldim. Bak hâlâ nefes nefeseyim... Gelmeyeceksin sandım da... Bir atlıkarıncadır geçmiş günler. Gelir geçer gözlerinizden. Bir küçücük çocuksunuz. Babanızın elinden tutmuş “Meclis Parkı”na gitmişsinizdir. Yolda marşlarla yürüyen askerleri görmüşsünüzdür. Siz de küçük ayaklarınızla rap rap yürümüşsünüzdür uzak kaldırımlardan: Büyüyünce ben de subay olacağım... dersiniz babanıza: Büyü de öyle... Hiç nedeni yokken hüzün kaplar içinizi. Kolunuzu kanadınızı kırmışlardır sanki. Ne bir şarkı ısıtır içinizi ne de bir kadeh içki. Anılarımızın dönme dolabı döner hep: Eylemine uyan ... yasanın ... maddesinin ... fıkrasına göre ... mahkumiyetine ... tutuklulukta geçen sürenin mahsubuna ilinde Emniyet gözetimi altında tutulmasına ... temyiz yolu açık olmak üzere ... Ve okuduğunuz hukuk, öğrendiğiniz hukuk, öğrettiğiniz hukuk gelir aklınıza. Birkaç hukuk bilgininin yosunlaşmış düşünceleri: Duguit der ki... Jaze der ki... Laski diyor ki... Sonra siyah ciltli bir kitaptan büyüyüp büyüyüp gözlerinize çarpan bir satır: İnsan, insanın kurdudur... İnsan, insanın kurdudur. İnsan insanın ... insanın, insanın ... insan ... Ve sonra, hiç aklınızda yokken bir alaturka hüzün saplanır yüreğinize: İnsan unutulur sanır, unutulmaz unutulmaz. Çevrenizden sorarlar: Bir şeye mi canın sıkılıyor? “Hiç”, dersiniz sessizce. Ne olacak ki? Bir cezaevi arabasında bileklerinizde kelepçe, en yakın arkadaşınızla karşılaşırsınız. Unutursunuz birdenbire acılarınızı: Merhaba... Yasak hemşerim... Konuşmak yok! Bakakalırsınız arkadaşınızın kelepçelerine. Saçları kesik başına, hafifçe uzamış sakalına. Bütün kelepçeleri kırmak istersiniz, kıramazsınız. Bütün yasakları kaldırmak istersiniz, kaldıramazsınız... Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümüne, “tahakkümüne”, “tahakkümüne”... Sonra da titrek sesle: Çok mu üzdüm seni? Bilmezdim bu kadar kırılacağını... dersiniz sevgilinize. Yine papatya falları açılır kapanır önünüze: Seviyor, sevmiyor... Seviyor, sevmiyor... Cümleleri karışır birbirine: Neyin tahakkümü, neyin sevgisi? Bazı günler bilmedik acılarla sarsılırsınız. Hüzün kaplar içinizi: Bir şey mi oldu? derler yanınızdakiler. “Hiç”, dersiniz, Hiç, hiç... Hiç. Canım sıkılıyor sadece. HHH Sevgili Okurlar, Uğur Mumcu’nun bu çok farklı yazısı, “Yeni Ortam” gazetesinde 9 Haziran 1974’te yayınlanmıştı... Ben um:ag’ın “Vurulduk Ey Halkım” kitabından aldım. “Düşünenlerin vurulmaması, vurulanların unutulmaması” için; “Unutmadık” demek için, unutturmaya çalışanlardan hesap sorabilmek için... Ayvalık’taki “Oktay Ekinci Karikatürlü Ev” meyvesini vermeye başladı. Çocukları karikatürle buluşturmayı amaçlayan Karikatürlü Ev’lerin altıncısı olan Oktay Ekinci Karikatürlü Ev’in açılışında çocuklar mizahi çizgilerini konuşturdu! Babasından “ayakkabı kutusu!” isteyen küçük bir çocuğu çizen de oldu, gökkuşağını ip yapıp atlayan küçük bir kızı çizen de... Karikatürlü Ev, karikatüre hevesli çocuklarla doldu... Karikatürlü Ev’lerin fikir babası, gazetemiz çizeri Kamil Masaracı, çocukların çizgiyle tanışmasını sağlayan Karikatürlü Ev’lerin bir başvuru noktası olduğunu söylüyor: “Bir çizer olarak bütün çizerler için şunu söyleyebilirim, bizim bir başvuru noktamız yoktu. İlk çizgileri kime gösterecektik, nasıl çizecektik? Bir başvuru noktası oluşturmak amacıyla bu proje ortaya çıktı. Bu evlerde, karikatür çizeceğiz, sergileyeceğiz, tanınmış çizerlerle tanışma ortamı sağlayacağız ve yarışmalar düzenleyeceğiz. Heves kalıcı bir şey değildir. Çocukları, hevesli oldukları süreçte çizgiyle buluşturamazsanız bir daha çizmemek üzere karikatürden uzaklaşabilir. Milas’ta Uluslararası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması düzenliyoruz. Dünyaca ünlü karikatüristler bugüne kadar çocuklarla defalarca buluştu, atölye çalışmaları gerçekleştirdi. Tüm bunların toplamını düşündüğümüzde çocuklarımızın ütopyası gerçekleşiyor. Bunların çoğalması dileğimiz. Yakın zamanda Karikatürlü Ev’lerin çizerlerini bir mizah şenliğinde buluşturmayı amaçlıyoruz.” Masaracı, “Bu ev perili değil, karikatürlü ev...” esprisini patlattıktan sonra, “Karikatürlü Ev’leri bir sınıf gibi düşünmeyin” diyerek uyarıyor: “Buradaki çalışma masalarımız yuvarlak. Bir sınıf görünümünde değil, gerçek anlamda birlikte üretiyoruz. Çocuklar, rahatlıkla birbirlerinin esprilerini paylaşıp birbirlerine katkıda bulunabiliyorlar. O evlerden çıkan tebessümü dünyaya yayıyoruz, dünyamız gülüyor, zaten istediğimiz tebessüm eden bir dünya. Asık suratlı bir dünya istemiyoruz.” Masaracı, gazetemiz yazarı, mimar Oktay Ekinci’yle gazetemizde komşu masalarda çalıştıklarını, çalışırken de sürekli karşılıklı esprilerin havada uçuştuğunu belirtiyor: “Oktay, sıkı bir çevreciydi, yaşanabilir bir dünyanın gerçekleşmesi için inanılmaz bir çaba gösteriyordu. Aynı zamanda bir çizer olan Oktay Ekinci, Karikatürcüler Derneği’nin de ilk kurucularındandı. Bir dünyalıydı! Bundan hiç ödün vermedi. Onu çok ama çok erken kaybettik.” Oktay Ekinci’nin Karikatürlü Ev’lere verdiği desteğe değinen Masaracı, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Çok içtenlikle projelerimizi destekledi, onu hep yanımızda hissettik. Karikatürlü Ev’lerin açılışına çoğu zaman birlikte gittik. Sürekli fikir alışverişi yaptık. Yazılarıyla da bizim cesaretimizi artırdı. Karikatürlü Ev’lerde Oktay Ekinci adına etkinlikler düzenleyeceğiz, çevre konulu karikatürler yarışması gibi... İnanıyorum ki çocuklar, Oktay’ın istediği dünyayı Karikatürlü Ev’lerde çizgileriyle anlatacaklar.” MASARACI’NIN GÖZÜNDEN OKTAY EKİNCİ ‘İyi bir piyanistti’ Müzisyendi, iyi bir piyanistti. Bunu herkes bilmez. Çok çalışkandı. Bu kadar enerjiyi nereden bulduğuna hep şaşırırdım. Çok içtendi, insan sevgisi anlatılamaz... Kültürel mirasımızı yok eden, çevreyi yaşanmaz hale getiren insanlar bu sevgisine dahil değildi. Espiriliydi. Karikatür çizmeye devam etmek istiyordu ama son zamanlarda vakit bulamıyordu çünkü insanüstü bir çalışma temposu vardı. Daha çok üniversite yıllarında çizdi. Oktay’ın meslektaşları arasında da çok saygın bir yeri vardı, hâlâ da var. Duayendi. Yazdıkları, söyledikleri çok değerliydi ve önemliydi. Hoşsohbetti, onu dinlemek bizim için müthiş keyifti. Sansar Salvo ‘24. Şarjör’ (Dokuzsekiz Müzik) Kadıköy yakasının çocuğu, doksanlara tutkun romantik, melankolik… Kasetle büyümüş son kuşaktan. Üçüncü yasal albümü “24. Şarjör”ün kapağında küçüklük fotoğrafı var, şehir hatları vapurunda çekilmiş sepya bir kare… İnternet üzerinden yayımladığı çok sayıda işi var. Underground ile mainstre am rap arasında gidip gelmiş, 2008’den sonra çevresi beklenmedik hızla büyümüş. Şimdi 25 yaşında. Kavga dövüş hiphop camiasının “psikopat” MC’si, en üretken karakterlerinden biri. Yazdığı sözler bir gençlik özentisinin değil, bizzat yaşadığı hayatın ve çektiği acıların ürünü. Zira 2009 yılında çıkardığı “Seremoni Efendisi” albümünün ardından yakalandığı lenf kanseri ile mücadele etmiş ve sağlığına kavuşmuş. “Manik Dönem” albümün yapımcısı Rapozof ile düet, diğerleri solo. Sadece 30 dakikaya sığdırılmış 10 parçada basit klavye melodileriyle yaratılmış ninni havası hâkim. Toplumun ezilenler statüsünde yaşayan (ve yırtmaya çalışan) insanla rının resmini çiziyor, sırla rı dökülmüş bir aynadan cin gibi bakan sokak portrelerini yansıtıyor; tabloyu gözüne sokmadan verdiği ince siyasi ipuçları ile süslüyor. Tavizsiz tarzı var. Peki, küfür yok mu? Gediğine denk gelirse o da var. Hiphop’ımızın Can Yücel’i, Sansar Salvo. Break dans ve bale... Kültür Servisi Alla Duhova tarafından 1986’da St.Petersburg’da kurulan “Todes Dans Grubu”, “Attention” adlı şovuyla, bugün saat 15.00’te Tim Show Center’da seyirciyle buluşuyor. 2012 yılında hazırlanan gösteri, break dans, buz pateni ve balenin karışımı olarak niteleniyor. Gösteride, balerinler beyaz kostümleriyle “Kuğu Gölü” balesini, erkek dansçılar ise siyah kostümleriyle modern dansı birleştirerek 17 farklı dans koreografisini seyirciye sunacak. Mozart’ın ünlü Sihirli Flüt Operası Samsun’da Cengiz Baysal ‘Baby Steps’ (Babajim Records) Sahne önündeki geniş alanı dolduran kalabalık onu Duman’ın davulcusu olarak tanıyor ancak bu buzdağının görünen kısmı. Altında tarzlar arasındaki suni sınırları aşmış, gönlünü cazda bırakmış bir müzisyen yatıyor, seksenli yılların hamuruyla yoğrulmuş. İyi bir eğitmen ve piyasanın aranan stüdyo davulcularından biri Cengiz Baysal; saçsız atletik vücudunun altında pamuk yüreğiyle çalan sorunsuz bir profesyonel. Eşlik ettiği müzisyen ve albüm listesi, Edirne’den Kars’a; Kerem Görsev’den Neşet Ruacan’a, Ayşe Tütüncü’ den Aydın Esen’e uzanıyor. “Baby Steps” üçüncü solo albümü; ilkinden (Yıldızların Üstünde) 11, ikincisinden (Candy And Milkshake) sekiz yıl sonra gelen. Arada evliliğe ve minik kızına yoğunlaşıyor; albümün adı buradan geliyor. Klarnette Oğuz Büyükberber, trompette İmer Demirer, saksofonda Engin Recepoğulları, gitarda Sarp Maden, piyanoda Serkan Özyılmaz, basta Matt Hall var, prodüksiyon amiri ise Demirhan Baylan. 10 özgün modern caz bestesinden oluşan bu sözsüz albüm, sadece beste ci yanını değil, içinde kıpırdanan dünyayı da öne çıkarıyor. “Baby Steps”, Cengiz’in ışıklı sahnelerin, şaşaalı salonların, popüler müzik etrafında oluşmuş kalabalıkların uzağındaki yaşamının izdüşümü. [email protected] Bestecinin 258. doğum gününde CEMİL CİĞERİM SAMSUN Samsun Devlet Opera ve Balesi, Mozart’ın 258. doğum günü olan 27 Ocak’ta (yarın) Mozart’ın son operasıyla perdelerini açıyor. 1791 yılında Wolfgang Amadeus Mozart tarafından bestelenen, librettosu Emanuel Schikaneder’e ait ünlü “Sihirli Flüt” Operası yarın perdelerini Samsun’da açıyor. İyilik ve kötülüğün savaşının sembolik anlatımlarla işlendiği, iki perde olarak sahnelenen Sihirli Flüt operasın da orkestrayı Alman şef Alexander Livenson yönetecek. İnsanın çeşitli sınavlardan geçerek doğruluğa ve güzelliğe ulaşmasını anlatan; gecegündüz, kadınerkek, iyikötü gibi karşıtlıklar üzerinden aşkın ve bilgeliğin zaferine ulaşan masalsı bir opera olan Sihirli Flüt, çağdaş reji yorumuyla Recep Ayyılmaz tarafından sahneye koyuluyor. Eserin dekor tasarımı Seyhan Atamer’e, kostüm tasarımı Ş. Gizem Betil’e ait. Koro şefliği Mikhail Iskrov tara fından gerçekleştirilen eserin ışık tasarımı O. Murat Yılmaz imzası taşıyor. Eserde Tamino rolünde Barış Yanç yer alırken Pamina rolünde Esra Çetiner ve Eda Bingöl Gürkan, Papageno rolünde Şahan Gürkan, Eray Kocatürk, Hasan Çelik, Gece Kraliçesi rolünde Zerrin Karslı, Evren Işık, Görkem Ezgi Yıldırım, Sarastro rolünde Mithat Karakelle, Tuncay Kurtoğlu ve Sabri Doğan Çapanoğlu dönüşümlü olarak Samsun seyirciyle buluşacaklar. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası konseri ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın bu haftaki konser programına klarnet sanatçısı Eccesu Sertesen konuk solist olarak katıldı. Sertesen, genç yetenek Hasan Niyazi Tura’nın Klarnet ve Yaylı Çalgılar İçin Konçertosu’nun Türkiye Prömiyerini seslendirdi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı’nda gerçekleştirilen iki konserin de orkestra şefliğini Tolga Taviş üstlendi. ‘Balayı’ 14 Şubat’ta sinemalarda Kültür Servisi Koray Baliç’in senaryosunu yazıp yönettiği “Balayı” filmi 14 Şubat Sevgililer Günü’nde gösterime girecek. Filmde zengin bir işadamı Uğur ile ünlü bir oyuncu olan eşi Gül’ün balayıları konu ediliyor. Filmin başrollerini Seda Tosun ile Emre Kılıç paylaşıyor. http://www.balayifilmi.com Küçük Gece Müzikleri’nde Flüt Duo Kültür Servisi Pera Müzesi’nde Mehmet Mestçi’nin sanat yönetmenliğinde düzenlenen “Küçük Gece Müzikleri” konser serisi, 28 Ocak Salı günü Zeynep Keleşoğlu ve Nihan Atalay’dan oluşan Flüt Duo konseri ile devam ediyor. Saat 19.30’da başlayacak konserde Mozart, Edgar Varese ve Kazuo Fukushima’dan eserler seslendirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle