14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2014 CUMARTESİ 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Mecburi hizmet 13’ten 14.5 yıla çıktı BURSA MAHKEMESİ KARARI vermeye hazırmış! Valla mı? Avukatı açıkladı. Savcılık ararken bir türlü nerede olduğu saptanamayan, günlerce babasının evine gizlendiği ya da yurtdışına çıktığı yazılıp söylenen şüpheli oğlumuzun ikamet adresi sabitmiş. Yapılacak bir bildirim üzerine savcılığa ifade vermeye hazırmış. Olamaz! Oldu bile. Nasıl olur? Şöyle: Sonradan savcının elinden dosyası alınarak kayıplara karışan ikinci yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten savcı oğlumuzu ifadeye çağırdı. Polise yazı gönderdi. Bilal bulunamadı. Ve… … Ve babacığının iddiasına göre, oğlunun sorguya çağrılması, doğrudan kendisini suçlamak ve sorgulamaya bahaneydi. O savcı ve başka savcılar birlikte görevden alındı ve elindeki soruşturma dosyası geri çekildi. Yerine etliye sütlüye karışmayacak, hükümetten izin almadıkça yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları açmaya girişmeyecek olanlar atandı. Yani Başbakan? Bilal’le ilgili söylentilerin ardı arkası kesilmeyince, üstelik Başbakan olarak oğlunu soruşturmadan kaçırmanın yollarını aradığı söylemler, söylentiler ayyuka çıkınca, ana muhalefet parlamentoda ve dışında Bilal’in neden savcılığa gitmediğini sormaya ve gitmesinde ısrarcı olunca… … Babacığı önce oğlunu başbakanlık makam arabasına alarak gizlenmediğini kamuoyuna kanıtlamak istedi. Birinci sahne. Tabii birinciyi ikinci sahne izledi. Elbette! Kamuoyuna yolsuzluk yaparsa oğlunu bile korumayacağını, evlatlıktan reddedeceğini söyleyerek bu konularda ne kadar duyarlı olduğunu kanıtlamak için bağıra çağıra TV’lerden ilan etti... Oysa o sırada gereken hazırlıklar yapıldı. Bilal’i ifadeye çağıran savcı görevden alındı... Savcılar arasında temizlik hareketinden sonra gelen savcı şimdi oğlumuz Bilal’i ifadeye çağırdı, çağırmak üzere! HHH Tabii oğlumuz Bilal’e şu günlerde savcılıktan ifadeye buyur eden yazı gelecek ve Başbakan RTE çıkacak kürsülere, meydanlara; muhalefeti ve tabii medyayı bir kaşık suda fırtına koparmaya giriştikleri için suçlayacak ve… … Ne ki, talan ettiği, emrine almak için yasa çıkarmaya giriştiği yargıya olan saygıdan falan söz ederek oğlumuz Bilal olayındaki düzenlemenin üstünü örtmeye çalışacak! Tabii bu palavra söylemleri yutan olursa! HHH Savcılar arasındaki düzenlemeden sonra Bilal olayının sözde olağan seyrine girdiği bir başka olayla, Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın, İzmir başsavcısına, açılan bir soruşturmayı derhal kapatmasını emreden telefon konuşmalarını saptayan tutanağın açıklanması ile kanıtlandı. Sonra ne oldu? Müsteşar görevinden alınacağına İzmir başsavcısı Samsun’a gönderildi. Tıpkı ikinci yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına başlayan ve bu konudaki olası ilişkilerini soruşturmak isteyen savcının Bilal’i sorguya çağırmasından hemen sonra elinden dosyanın alınması ve başka bir göreve atanması gibi… HHH Bu taze örnekler ortada iken Başbakan, AB’yi paralel devlet konusundaki yaptırımlarını anlatarak ikna ettiğini söyleyebildi... AB’den aslında hukukun üstünlüğüne ve erkler arasındaki duyarlı dengeyi korunmaya riayet etmesini içeren uyarıları kamuoyundan sakladı... Fakat döner dönmez Adalet Bakanı’nı çağırdı. Köşk’e çıktı... Bu sırada Meclis’te HSYK Yasası’nın görüşülmesine ara verildi... Bu trafiği olağanmış gibi yansıttı Adalet Bakanı. Ama anlaşılan şu ki, Başbakan, hükümet emrine bağlayan HSYK Yasası’nı, AB’nin dayatmaları doğrultusunda değil kendi siyasal iradesiymiş gibi göstererek kimi düzenlemeler yapmaya hazırlanıyor. Hukuku guguğa dönüştürdükten sonra… HSYK Yasası’nda ufak tefek değişiklik çabaları nafile! Tasarı ‘pilotları’ vurdu BARKIN ŞIK ANKARA TBMM Milli Savunma Komisyonu’nda kabul edilen Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz, Hava ve Jandarma Genel komutanlarının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılama usullerini de yeniden belirleyen yasa tasarısı, TSK’den ilişik kesmek isteyen savaş pilotlarının önünü kesti. Pilotlar için bir süre önce 13 yıla indirilen mecburi hizmet süresi, tasarıyla yeniden 14.5 yıla çıktı. Kısa sürede yasalaşması beklenen tasarı, TSK’den ilişik kesmek isteyen 47 pilotun dilekçesinin işleme konmamasına neden olacak. Kanun tasarısının komisyonda görüşülmesi sırasında muhalefet partisi milletvekillerine bu pilotların, “Düzenimizi ona göre kurduk, çocuğumuzu okula yazdırdık. Yasa yürürlüğe girdiği anda bizim talebimize karşılık verilmezse ne olacak?” diyerek mağduriyetlerini dile getirdikleri kaydedildi. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise maddi olarak daha cazip şartlardaki özel hava şirketlerine geçmek için TSK’den istifa etmeye hazırlanan pilotlara sert çıktı. Yılmaz, “Pilotlar için mecburi hizmet süresini 13 yıla indirmiştik, 14.5 yıla çıksın diyoruz. Bizim önceliğimiz ‘Önce vatan’ demektir. Vatana hizmet ediyorsun, kendini de düşün ama... Bizim pilota ihtiyacımız var, kendilerini düşünmelerinden ziyade bilgi ve tecrübelerini kazandıran kuruma hizmet etsin. Şu anda 47 kişi dilekçe ile başvurmuş. Bunlar da yararlanamayacak” dedi. Milli Savunma Bakanı Yılmaz son 4 yılda TSK’den istifa eden ve emekli olan pilot sayısını da açıkladı. Buna göre TSK’den 2010’da 167, 2011’de 149, 2012’de 174, 2013’te ise 214 pilot ayrıldı. ‘Gizli belge’de 20 tahliye OZAN YAYMAN İZMİR İzmir merkezli yürütülen ve kamuoyunda “Askeri Casusluk” olarak bilinen “devlete ait gizli belgeleri temin etme” suçlamasıyla 38’i muazzaf subay 59’u tutuklu 357 sanıklı davada, 20 tahliye kararı çıktı. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen hafta mahkeme başkanı Atilla Rahman’ın karşı oyuna rağmen, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkemenin kararı kısmen bozuldu ve 20 tahliye kararı çıktı. İtirazları değerlendiren Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ocak 2014’te tahliye kararını verdi. Mahkemenin bu kararı, bir gün sonra, 24 Ocak 2014 günü açıklaması dikkat çekti. Sanıkların avukatları bu gecikmeye karşı suç duyurularında bulunacak. Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararında şu görüşlere yer verdi: “Sanıkların tutuklu kaldığı sürelerin, tutukluluk mahiyetinden çıkıp bir yaptırıma dönüşmesi, belirtilen kurumlar itibariyle sanıkların toplanacak delillere müdahale etme risklerinin somut olarak bulunmaması, konumları itibarıyla bu delillere müdahale etme imkânları olabilecek tutuksuz yargılanan sanıklar da bulunması itiarıyla tutuklu yargılanan bu sanıkların ne şekilde delillere müdahale edebileceği, somut olarak belirtilmeden tutukluluk hallerinin devamı kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.” Sanıkların avukatlarından Atillla Ertekin, tahliye kararının bir gün gecikmeyle açıklanmasının, hürriyeti “tahdit” suçu oluşturduğunu söyleyerek “Bunun izahı mümkün değildir” dedi. Anter’in öldürülmesiyle ilgili davaya MİT’in Yeşil’le ilgili yazısı damga vurdu Suikast izni istemiş MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Kürt aydın Musa Anter’in katledilmesine ilişkin davaya MİT’ten gönderilen belgede “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın MİT’te çalışmadığı ancak bir jandarma yetkilisi aracılığı ile Şemdin Sakık’ı öldürmek için başvurduğu ancak bunun kabul edilmediği belirtildi. Musa Anter’in öldürülmesine, Orhan Miroğlu’nun yaralanmasına ilişkin sanık Hamit Yıldırım, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, hakkında yakalama kararı bulunan yurtdışında yaşayan Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) ve emekli Albay Savaş Gevrekçi’nin ömür boyu hapis istemiyle yargılandığı davaya Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) mahkemeye çarpıcı bir belge gönderdiği ortaya çıktı. Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nda yer alan Yeşil’in Şemdin Sakık’ı öldürmek için MİT’e başvuruda bulunduğu ifadeleri üzerine, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi, olayın doğru olup olmadığını MİT Müsteşarlığı’na sordu. Mahkemenin talebi üzerine MİT Müsteşarlığı 4 gün önce olayla ilgili cevap yazdı. MİT’ten gönderilen yazıda “16.02.1993 tarihinde Diyarbakır’daki bir jandarma yetkilisinin ilgili birimimizle yaptığı görüşmede; Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın teşkilatımızla ilişki kurmak istediğini, yanında Muş alan sorumlusunun bulunduğunu, Şemdin Sakık’ı öldürmeyi planladığını ve eylemden sonra İsviçre’ye gitme garantisi istediğini belirttiği, anılan teklifin kabul edilmediği hususlarının yer aldığı belirlenmiştir” denildi. Gönderilen belgeler üzerine söz alan Musa Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu, yargılamanın engellenmeye çalışıldığını belirterek, “Yeşil gibi bir suç makinesi için devletin en uzman birimleri ‘görmedik, duymadık’ diyorlar. Yeşil, Hasan Tanrıkulu adıyla 22 defa yurtdışına çıkmış. 1995 yılının başından sonuna kadar Habur Sınır Kapısı’ndan 14 kez çıkışı var” dedi. SARISÜLÜK ANMASI Yargıçtan ‘limon’ sorusu ALİCAN ULUDAĞ ‘Faili meçhuller için özel ekip oluşturulsun’ Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin davanın duruşmasını izleyen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 90’lı yıllarda bölgede binlerce faili meçhul cinayet işlendiğini belirterek, “Bunların soruşturulması için, özel bir ekibin oluşturulması gerekir. Hem iktidarda hem adliyelerde faili meçhul cinayetler konusunda güçlü bir irade göremiyoruz. Binlerce cinayet, dönemin bütün resmi devlet birimlerince ortak işlendi. Dönemin siyasetçilerini, bütün yetkililerini koruyan bir devlet algısı ve devlet anlayışı halen devam ediyor. Duruşmalar uzayıp gidiyor. Bu tetikçilerin arkasındaki siyasi güç yargılanmıyor” diye konuştu. (Fotoğraf: DHA) Mahkeme: YargıSen var İstanbul Haber Servisi Ankara 12. İdare Mahkemesi, Yargıçlar Sendikası’nın (YargıSen) üye aidatı kesememesi ve devlet katkısı alamamasına neden olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, YargıSen’in aidat kesintisi yapılabilmesi ve sendikaya devlet katkısı ödenebilmesi için yaptığı başvuruyu “kurulmuş ve tüzel kişilik kazanmış bir sendika bulunmadığı” gerekçesiyle reddetmişti. YargıSen’in başvurusu üzerine İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulması kararı aldı. Ankara 12. İdare Mahkemesi, 21 Ocak tarihli kararında, “Yargıçlar Sendikası’nın tüzel kişilik kazandığını, ilgili valilik tarafından da davacı sendikanın faaliyetinin durdurulması için açılmış herhangi bir davanın bulunmadığını” dikkate alarak şu hükme vardı: “Davacı sendikanın faaliyetlerine devam edebilmesi için gelir kaynaklarından olan üyelik aidatlarının kesilememesi ile devlet katkısının ödenememesi sonucunu doğuran dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlara yol açabileceği sonucuna ulaşılmıştır” denildi. Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu “Yürütmenin Çalışma Bakanlığı’nın sendikayı yok sayan kararının yürütmesi durduruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’ye bir yıl içerisinde defalarca Suriye’ye giriş yapan 3 kişi Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri tarafından Aksaray’da yakalandı. Gözaltına alınan 3 kişi TMK savcısı Mustafa Düzgün tarafından sorgulandı. 3 El Kaide militanı yakalandı Kanadoğlu: Anayasamız askıda ANTALYA (AA) Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği’nce düzenlenen konferansta anayasanın “askıda” olduğunu söyledi. Kanadoğlu, “Biz anayasal devlet değil, sadece anayasalı bir devletiz. Savcı, hâkim kararları polis tarafından uygulanmıyorsa Türkiye’nin adı ne hukuk, ne kanun devletidir. Türkiye bugünden itibaren polis devletidir” diye konuştu. durdurulması kararıyla Yargıçlar Sendikası’nı yok sayan yargıdan hukuk dersi” değerlendirmesi yaptı. Eminağaoğlu, YargıSen’in göstermelik gerekçelerle kapatıldığını ancak kapatma kararında belirtilen konuların yerine getirildiğini anlatarak şöyle devam etti: “Sendikanın artık hiçbir biçimde kapatılamayacağını anlayan hükümet, bu sefer kurulan sendikaya karşı kapatma davası açmak yerine, her olayda sendikayı yok sayma yolunda tavır sergilemeye başladı. Bu davranış da verilen bu son kararla hukuken engellenmiş oldu. Dileriz bu kararı veren yargıçlar için Adalet Bakanı, HSYK’yi seferber etmez.” ANKARA Gezi Parkı eylemleri sırasında polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün cenazesinin kaldırıldığı gün Kızılay’da yapılmak istenen anmaya polisin müdahalesi sonucu çıkan olaylara ilişkin 35 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın bazı maddelerinin anayasaya aykırı olduğu için iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talebini yersiz bularak reddeden yargıç Güven Özkan, gözaltına alındığında üzerinde limon çıkan bir sanığa “Neden limon taşıyordunuz” diye sordu. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 2. duruşmasında yargıç Güven Özkan, geçen celsede avukatların yaptığı anayasaya aykırılık talebini değerlendirdi. Yargıç Özkan, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talebini reddetti. Özkan, davada derhal beraat kararı verilmesi talebinin ise savunmaların alınmasından sonra değerlendirilmesine karar vererek duruşmaya devam etti. Sanıklar, suçlamaları reddetti. Sarısülük’ün cenazesi için Kızılay’a geldiğini belirten Mahmut Kahraman, polisin kendilerine saldırdığını söyledi. Sanıklardan Burcu Can, eşiyle Kızılay’a gelip arabalarını Güvenpark yakınlarına bıraktıklarını söylerken “Olaylar çıkınca yürüyerek eve gitmeye karar verdik. Önümüzü kesen polis, üzerimde limon buldu. Gözaltına alındım ve polisin tacizine uğradım” dedi. Bunun üzerine yargıç Özkan, “Neden limon taşıyordunuz” diye sordu. Sanık Can ise “O dönemde Kızılay’da sürekli biber gazı atılıyordu. Ben de herkes gibi kendimi korumak için maske ve limon taşıyordum” karşılığını verdi. Seda Can Maral da Kızılay’daki basın açıklamasının ardından eve giderken polis tarafından durdurulduğunu ve aramada, çantasında süt bulunduğunu kaydederek bu nedenle gözaltına alındığını söyledi. Sütü evde kullanmak için aldığını belirten Maral, beraatını istedi. Duruşma ertelendi. Kendimi korumak için... TUTUKLU KESK’Lİ SARI CENAZEYE GİDEMEDİ TARTIŞMA SONRASI BIÇAKLARLA SALDIRDILAR Bacanak itirazına ret İZMİR (AA) İzmir merkezli operasyon kapsamında gözaltına alınıp serbest kalan AKP İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağı Cemalettin Haberdar’ın çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılmasına itiraz eden savcının talebi reddedildi. Annemin toprağını öpeyim CANAN COŞKUN Öğrenci kavgası: 5 yaralı İstanbul Haber Servisi Beykoz Anadolu Lisesi’nde iki öğrenci grubu arasında çıkan bıçaklı ve sopalı kavgada 5 öğrenci yaralandı. Yaralanan öğrenciler hastaneye kaldırılırken polis kavgaya karışan çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. İddialara göre bilinmeyen bir nedenle tartışan gruplardan bir öğrenci, yakınlarını arayarak yardım istedi. Bir grup ellerinde sopalar ve bıçakla okul önüne geldi. Grup çıkışta, Değirmen Sokak’ta karşı gruptaki öğrencilere saldırdı. 4 öğrenci bıçakla, 1 öğrenci de sopayla yaralandı. Yaralananlar yakındaki bir eve sığındı. İhbar üzerine çok sayıda polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı öğrenciler, M.A, Ş.A, M.E. ve G.B. Beykoz Devlet Hastanesi’nde tedaviye alındı. Polis, kavgaya karıştığı belirlenen bazı kişileri gözaltına alırken hastaneye girmeye çalışan gazetecileri engelledi. İstanbul Haber Servisi İstanbul cumhuriyet savcısı, Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret edildiği gerekçesiyle, Gezi sloganlarını ve duvar yazılarını “Gezi Fenomeni” adlı kitabında yayınlayan Erol Özkoray’a karşı hakaret davası açtı. İlk duruşma 20 Mart 2014’te Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Gezi kitabına dava açıldı Emekliliğini geri aldı İstanbul Haber Servisi Cinsel taciz suçundan 8 yıl hapis alan Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü Şeref Çalışır’ın kefaletle serbest kaldıktan sonra verdiği emeklilik dilekçesini geri aldığı ve Zeytinburnu’nda bir okula atandığı iddia edildi. Öğretmen, hemşire, belediye çalışanlarının arasında bulunduğu KESK üyesi 29’u tutuklu 56 kamu emekçisinin yargılandığı davaya sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya 29 tutuklu sanık ile 18 tutuksuz sanık katıldı. 25 yıllık öğretmen olduğunu söyleyen tutuklu sanık Mehmet Sarı, kızının kendisinin tutukluluğundan sonra psikolojik yardım aldığını belirterek “7 Aralık’ta annemi kaybettim. Cenazeye gidemedim. Tek dileğim annemin sıcak elini öpmek yerine, soğuk toprağını öpmek” dedi. Tutuklu sanık Ejder Erbulan, İstanbul Vergi Dairesi’nin Vergi Haftası’nda düzenlediği Kıraç konserine katılmasının iddianamede suç olarak gösterildiğine dikkat çekti. Dava 27 Ocak pazartesi gününe erteledi. Gezi şüphelisi 1500 oldu Ankara Basın Savcılığı’nın yürüttüğü Gezi soruşturması devam ediyor. Güvenlik Şube Müdürlüğü, 31 Mayıs 2013’te başlayan eylemlere ilişkin yaptığı görüntü incelemesini sürdürüyor. Emniyet, görüntülerden kimlik tespiti yaptığı kişilerin isimlerini dosyalar halinde savcılığa bildiriyor. Daha önce 1000 dolayında olan şüpheli sayısının son bildirimlerle 1500’e çıktığı öğrenildi. Diğer yandan soruşturmayı yürüten Basın Savcısı Erdoğan Gökçek’in de görev yeri değişti. Ankara Başsavcısı Fethi Şimşek, Gökçek’i basın savcılığından alarak bilişim savcısı yaptı. Gökçek bu nedenle Gezi dosyasını bıraktı. Gökçek’in yerine Bilişim Savcısı Adem Can atandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle