03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bozdağ hakkında ‘Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüsten’ fezleke 5 kez müdahale etti ama piyasanın ateşi düşmedi. Tamı tamına 3.5 milyar dolar sattı. Mayıs ayından bugüne dek 30. rekorunu kırdı, 2.30’u aştı. HHH Türkiye iç ve dış sorunlarla boğuşuyor. Kardeşim Esad gitti “kanlım Esed” oldu... Yanı başında Suriye yangını var. Kim kimi boğazlıyor, orası belli değil. Hani üç ay içinde yıkılacaktı Esad rejimi. Bak yıkılmadı, çünkü arkasında Rusya, Çin ve İran var. Kaldın mı açıkta? Camaatle kardeş değil miydin sen! Hem de nasıl! Can ciğer kuzu sarması gibi! Fethullah Gülen’i öve öve bitiremeyen, “Hocam dön artık, bu hasret bitsin” diyen, Türkçe Olimpiyatları’nda ayakta alkışlanan... En demokrat en özgürlükçü olan! Cemaatin her istediğini yerine getiren! Haydi Esad’a geçelim istersen... Aziz Yıldırım’la birlikte Fenerbahçe’yi Suriye’ye götüren, Bodrum’da kardeşin Esad’la birlikte mavi koyları ailecek dolaşan! Şöyle 19 yıl önceye gideyim... Büyükşehir Belediye başkan adayı olduğun zaman Erbakan Hoca’dan izin alıp Fethullah Gülen’in elini öpmeye giden, hayır duasını alan... Şimdi TIR’lar durduruluyor... İçinde gıda maddesi varsa gizlenecek ne var?.. Seni tüm Türkiye ve dünya alkışlar... İnsani yardım şunun şurası! Ya silah, mühimmat, füze başlığı, şu bu varsa! HHH Esad diktatör, halkını ezdi, hepsi tamam! Sana ne bir ülkenin içişlerinden, büyük patronun “sen önden git ben arkadan geliyorum” aldatmacasına kanıp, ülkeyi savaşın eşiğine getirmek... Cemaat, Esad, Sisi... Van münit! Sonuç ne oldu? Şimdi ağzına almıyorsun Mursi’yi bile... AB görüyor bu olup bitenleri... Gezi Direnişi’yle uyanmadın, “iç güçler, dış güçler” dedin, “Camide içki içtiler” diye zırvaladın, imam “yok öyle bir şey” deyince adamı sürgüne gönderdin... Şimdi hukuk, yargı bağımsızlığı, paralel yapı, devlet içinde devlet... Hepsi senin marifetin! O da savcıları aramış ALİCAN ULUDAĞ lanmasını öngörüyor. ANKARA – İstanbul’da 17 Aralık tarihli yolsuzluk ve rüşvet operasyonu nedeniyle 4 bakan hakkında hazırlanan fezlekenin gereğinin yapılması beklenirken bu kez Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında iki ayrı fezleke hazırlandığı ortaya çıktı. İzmir Başsavcılığı; bu ilde yürütülen TCDD limanı soruşturmasına, Adana Başsavcılığı ise MİT’e ait silah yüklü TIR’ların aranmasına ilişkin “yargı görevini yapanları etkilemeye teşebbüs ettiği” gerekçesiyle fezleke düzenledi. Adalet Bakanlığı’na gönderilen fezlekelere Bakan Bozdağ’ın iki operasyon sırasında İzmir Başsavcısı Hüseyin Baş ile Adana Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık’ı arayıp soruşturmaları durdurmalarını istemesi neden oldu. Bozdağ hakkında fezleke düzenlendiğini haberini dün Meclis’te basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan duyurdu. Bozdağ, Meclis’te gazete CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Bozdağ ile ilgili evrakı gazetecilere gösterdi. cilerin sorularını yanıtlarken “Anlaşılan CHP’ye servis yapan önemli kaynaklar var. Eksik söylemişler. Demek ki öbürünü ayrı konuşacaklar” dedi. Bozdağ, “camia” diyerek fezlekeyi cemaatin servis etmiş olabileceği imasında da bulundu. Bozdağ, “Adana Cumhuriyet Başsavcısı ile de bir konuşmam var. Onlara gerek kalmadan ben buradan onu da size söyleyeyim” dedi. İzmir Başsavcılığı Özel Soruşturma İşte o görüşme Bürosu başlığını taşıyan ve Başsavcı Vekili Ali Haydar tarafından 14 Ocak’ta hazırlanan fezleke 14 sayfadan oluşuyor. Fezlekenin ekinde 34 klasör yer aldı. Fezlekenin üst yazısında Ali Haydar, Bozdağ’la ilgili yargı görevini etkilemeye teşebbüs ettiğine ilişkin iddiaların yer aldığını belirterek anayasanın 100/1 maddesi kapsamında işlem yapılması istendi. Bu madde, görev suçu işleyen bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılıp Yüce Divan’da yargı Fezlekede, öncelikle TCDD Liman İşletmeleri soruşturmasına ilişkin geniş kapsamlı bilgi verildi. Daha sonra Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in dönemin İzmir Başsavcısı Hüseyin Baş’ı arayarak soruşturmayı durdurmasına yönelik konuşması anlatıldı. Bunun ardından ise “İzmir Valisi Mustafa Toprak ile Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın mahkeme ve savcılık kararlarının yerine getirilmesini engelleme çalışmaları” ayrı bölüm halinde açıklandı. Bu konuda ise İzmir Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Bora Köprü’nün mağdur olarak verdiği ifade etkili oldu. Köprü, ifadesinde arama ve gözaltı kararlarının uygulanmaması için gördükleri baskıyı anlatırken İzmir Emniyet Müdürü ile yaptığı konuşmayı cep telefonuna kaydetmek zorunda kaldığını dile getirdi. Köprü, EGM KOM Daire Başkanı Yusuf Karababa’nın da kendisini aradığını söyledi. Herkes müdahil Hepsi Senin Marifetin!.. Bölünüp parçalanıp darmadağın olduk... Herkesin kendine özgü demokrasisi, özgürlük anlayışı var... Sanki kabile toplumuyuz! Devlet içinde devlet, paralel devlet... Yargıpolis! Çetemete! İktidarcemaat! Yahu o polisleri, savcıları, yargıçları kim getirdi oraya? Nasıl bir iştir bu, anlaşılır gibi değil. O savcılar efsaneydi bir zamanlar, polisler kahraman! Kim yaptı, kim karıştırdı bu işleri? Sen 2002’de iktidara geleceksin, sende olmayanları onlardan alacaksın, onda olmayanları sen vereceksin, her şeyi birlikte yapacaksınız, Gezi Direnişi’ni içdış hikâyesiyle örtbas edeceksin, şimdi kalkıp Davos’ta Türkiye’yi eleştirenlere, fazla yüz vermeyenlere yükleneceksin: “Dünyada en çok izlenen uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye aleyhine yaptığı yayınların etkisini yaşıyoruz burada!” HHH Sen kendin söyledin mi “paralel devlet”in, “devlet içindeki devletin” nasıl yapılandığını... Yolsuzluğun, rüşvetin üstünü kapatmak için kent kent dolaşıp konuşmalar yaptığını... Binlerce polisi, onlarca savcıyı görevden aldığını... TIR’ları durduran, arama yapmak isteyen savcıları engelleyip, sonra görevden aldığını... Hepsini sen yaptın! Demokrasiyi, özgürlükleri, hukuk devletini, yargı bağımsızlığını unuttun... Daha önce de unutmuştun! Gördük yaşadık bir dizi davalarda. Millet enayi, gelişmiş demokratik ülkeler hepten enayi! Akıllı olan bir sen! Zaman çabuk geçiyor... Sen başına çorap örüyorsun çorap, farkında değilsin. Önce şu toplumu bir kucakla! Ayrıştırma, bölme! Dolar almış başını gidiyor, ne yapsan nafile... Bak dövizdeki yükseliş bir türlü durmadı. Merkez, iki yılın ardından iki Çocuklarını uçurmuşlar Anayasa Mahkemesi, AKP’li yöneticilerin çocuklarına ait uçak bileti harcamalarının Hazine’ye gelir kaydedilmesine karar verdi FIRAT KOZOK ANKARA Anayasa Mahkemesi, AKP’li parti yöneticilerinin çocuklarına ait uçak biletleri, bayramlarda danışmanlara dağıtılan çikolatalar ve personele ait kartvizitler dahil 5 bin 376 TL’lik harcamanın, parti için değil kişisel olduğuna hükmederek Hazine’ye gelir kaydedilmesine karar verdi. Raportör Ömer Duran tarafından hazırlanan esas inceleme raporunun incelenmesinin ardından partinin 2009 yılı gelirleri toplamının 151 milyon 403 bin 101 TL, buna karşılık borçlarının 8 milyon 909 bin 168 TL olduğu saptandı. Partinin giderler toplamının 138 milyon 932 bin 813 TL olduğunu belirleyen mahkeme, alacak tutarını ise 22 milyon 404 bin 734 TL olduğunu kaydetti. Mahkeme, partinin kesin hesabının yasaya uygun olduğu sonucuna vardı. Genel merkezin 2009 yılı defter kayıtları ve gider belgeleri üzerinde yapılan incelemede, giderlerden bazılarının Siyasi Partiler Yasası’na uygun olmadığı saptandı. Mahkemenin saptadığı o harcamalar şöyle: Tanrıverdi’nin oğluna uçak bileti: Yerel Yönetimler Başkanı’nın oğlu sıfatıyla Furkan Tanrıverdi’ye ait 342 TL uçak biletinin parti bütçesinden ödendi. “Söz konusu giderin parti adına yapılmış bir gider olarak kabul edilmesi mümkün değildir” diyen mahkeme, 342 TL’nin Hazine’ye gelir kaydedilmesi gerektiğine karar verdi. Çocukların bilet paraları: Partinin 14. İstişare Toplantısı’na katılım nedeniyle MKYK üyelerinin çocuklarının 1678 TL tutarındaki uçak biletleri de yine parti kasasından karşılandı. Mahkeme, bu paranın da gelir kaydedilmesine karar verdi. Kartvizit paraları: Bir diğer usulsüz harcama, parti personelinin 2 bin 230 TL’lik kartvizit gideri oldu. Mahkeme, “Kartvizit bedelleri özel giderler olup harcama belgeleri üzerinden bu kartvizitlerin parti ile ilgisi kurulamamıştır” dedi. Hediyelik çikolata: Bakan Danışmanları Değerlendirme toplantısında, Kurban Bayramı nedeniyle dağıtılan hediyelik çikolatalar da AYM’ye takıldı. Çikolatalar için harcanan 739 TL de Hazine’ye gelir kaydedilecek. Parti parasıyla yaz okuluna: Partide danışman olarak görev yapan Ayşe Hilal Sayan Koytak’ın, “Bucerius Summer School” adlı yaz okulu eğitimi için 29 Ağustos 2009’da önce Hamburgİstanbul ve İstanbulAnkara aktarmalı uçuşu gerçekleştirmesi sonrasında da aynı gün Hamburgİstanbul ve İstanbulİzmir aktarmalı uçuşu gerçekleştirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğuna işaret eden mahkeme, 387 TL’lik son uçuş bedellerinin de Hazine’ye gelir kaydedilmesine karar verdi. Mali Şube’ye telefon Fezlekede yer alan bu görüşme kayıtlarına göre, İzmir Emniyet Müdürü, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Bora Köprü’ye “Şimdi o şeyi, hemen şaapmıyoruz. O konuyla ilgili savcı bir şey sorarsa çalışıyoruz. Alcak diyeceksiniz ama herhangi bir operasyon yapmıyorsunuz” dedi. Köprü, savcının kendisini aradığı ve operasyon konusunda bilgi istediği yanıtını verirken Bilkay, “Operasyona adam çıkartmıyoruz tamam mı? Vali beyin talimatı kesinlikle diyoruz” ifadesini kullandı. Bu sırada arka fondan Vali Toprak’ın sesi geldi. Emniyet müdürünün yanında olan Toprak, telefonu alıp Köprü’ye “Ankara’nın tavrı çok net” diyerek savcının emrinin yerine getirilmemesine ilişkin talimatlar verdi. Toprak, İstanbul’daki operasyonu da anımsatırken yaşananları meydan savaşı olarak nitelendirdi. Bozdağ’ın TCDD soruşturması nedeniyle İzmir Başsavcısı Hüseyin Baş’ı aradığı belirtildi. Cumhuriyet’in ulaştığı fezlekeye göre, Hüseyin Baş, bu durumu tutanak haline getirerek Başsavcı Vekili Haydar’a suç ihbarında bulundu. Fezlekeye göre Başsavcı Baş’ın tutanağında şöyle denildi: “7 Ocak 2014 tarihinde makam odamda çalıştığım sırada Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın aradığı bildirildi. Sabit hattan sekreteri aracılığıyla bağlantı kuruldu. Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından ‘çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, irtikap, nitelikli dolandırıcılık’ suçlarından yürütülen 2011/12445 sayılı soruşturma evrakını kastederek içeriği hakkında bilgi istedi. Gözaltı yerine çağrılsa bu kişilerin gelebileceği, soruşturmanın ilgili cumhuriyet savcısından alınarak soruşturmanın bizzat tarafımdan yürütülmesi hususlarında bir görüşmemiz oldu...” Fezlekenin sonuç bölümünde, şöyle denildi: “...Görüşmelerin kamuoyuna liman yolsuzluğu olarak yansıyan soruşturma evrakının operasyona dönüştürülmesi kararıyla operasyon talimatlarının ilgili kolluk birimlerine gereğinin icrası için gönderilmesinden sonra gerçekleştiği ve İzmir Başsavcısı Baş’a yönelik soruşturma savcısının değiştirilmesi, gözaltı ve mahkeme kararlarının geri alınması, soruşturmanın durdurulması yönünde bir kısım talimatları içerdiği anlaşılmıştır.” ‘BUNDAN SONRA BİZİMLE HANGİ İŞİNİ GÖRECEKSİN’ Başbakan’dan TÜSİAD’a tehdit ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın, “Böyle bir ülkeye yabancı sermaye gelmez” sözlerinin “ülkeye ihanet” olduğunu söylerken, derneği açık bir dille tehdit etti. Erdoğan, “Bunu dediğin andan itibaren sen hangi yüzle bu idarenin, bu hükümetin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin? Buradaki yatırımlarında, sen başta Başbakan olmak üzere bizimle kalkıp da herhangi bir işini görme yoluna gideceksin? Siz darbe girişimine karşı ortaya tavır koymuyorsunuz öyle mi, o zaman karşınızda bizi bulacaksınız” dedi. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da elindeki Mustafa Sarıgül dosyasını açıklaması için pazar gününe kadar süre tanıdığını açıkladı. Erdoğan’ın, Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlenen aday tanıtım toplantısındaki konuşmalarının satır başları şöyle: Ananas meselesinden neden rahatsız değilsin: Dün TÜSİAD Başkanı çıkıyor, olduğundan çok farklı bir Türkiye, manzara çizmeye çalışıyor. Neymiş? HSYK ile ilgili kanun teklifinden büyük rahatsızlık duyuyorlarmış. (...) Eyyy TÜSİAD ananas meselesinden neden rahatsız değilsin? Yargı içindeki paralel örgütlenmenin, iş dünyası üzerindeki ağır baskısından rahatsızlıklarınız niye yok? Çünkü bazılarının işi tıkır tıkır işliyor. Ananaslar gelip gidiyor. Ananas bunun kod adıdır, kod. Sen oy vermezsen verme: Yeri geldiğinde şunu bile söylediler; ‘biz kazandık ama oyumuz başka yere’ dediler. Oy vermezsen verme, bize milletimiz yeter. Siz yine gidin o yolsuzluklarla iç içe olanlarla oturun belli yerlerde lobi faaliyetlerini yapmaya devam edin. Bundan sonra susmayacağız. Yeri geldiği zaman teşhir edeceğiz. Pazara kadar müsaade: Ey genel müdür sen yolsuzluk klasörü önünde poz verdiğin adamı İstanbul’dan aday yaptın. Pazar gününe kadar İstanbul Büyükşehir’le ilgili yolsuzluk klasörünü açıklamazsan ben açıklayacağım. Sen bu kaset olayı olmasaydın nerdeydin. Sayın Baykal’a kimlerin komplo kurduğu ortaya çıkıyor. Paralel kasetçiler. O villalar yıkımdan ERDOĞAN AİLESİNE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLİYOR böyle kurtarıldı OZAN YAYMAN ‘11 yıl bekledin 2 gün daha bekleme’ İstanbul Haber Servisi CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Sarıgül ile ilgili belegeleri açıklayacağım” sözlerine “11 yıl bekledin, 2 gün daha bekleme, ne açıklayacaksan açıkla!” diye yanıt verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Haluk Koç ise “Hodri meydan ne biliyorsan bugün açıkla. Pazar gününü bekleme” dedi. Sarıgül, dün İSTOÇ’a giderek esnafı ziyaret etti ve burada cuma namazı kıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sarıgül, “Zayıf fikir agresif, güçlü fikir rahattır. Kaybetmeyi yavaş yavaş görmeye başlayanlar üzerimize çok insanlar göndereceklerdir. Zaman zaman TMSF’yi zaman zaman başka insanları gönderecekler. Batan güneş batıyor, doğan güneşin daha sabırlı olması gerekiyor” dedi. “TMSF ile yaşadığınız olayda son durum nedir?” sorusuna önümüzdeki günlerde konuyla ilgili olarak çok geniş bir açıklama yapacağını vurguladı ve “Yurttaşlarım sadece mutlu olsunlar. Yanlış hesap Bağdat’tan döner” diye konuştu. Bayraktar için son karar Erdoğan’ın EMİNE KAPLAN ANKARA Partiden ve milletvekilliğinden istifa dilekçesi parti grubunda bekletilen Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, AKP yönetimine “Başbakan istifa etsin” sözlerinin yanlış anlaşıldığını ilettiği öğrenildi. AKP yönetimi, bunun üzerine Bayraktar’dan sözlerini düzelten bir açıklama yapmasını istedi. Bayraktar’ın yapacağı açıklamaya göre Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son kararı vereceği belirtildi. Bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklayan Bayraktar’ın istifası yılan hikâyesine döndü. Bayraktar, bir süre bekledikten sonra istifa dilekçesini AKP Genel Merkezi’ne verdi. Bayraktar, önceki günlerde AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ile görüştü. Bayraktar’ın, yanlış anlaşıldığını belirterek, “İstifa diyerek kastettiğim sayın Başbakan’ın yeni bir hükümet kurması şeklindedir” dediği öğrenildi. Yönetimin, Bayraktar’ın sözlerinin yanlış anlaşıldığını vurgulayan bir açıklama yapmasını istediği belirtildi. İZMİR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yasal durumu “düzeltilmesi” için arkadaşı Hamdi Boyacı tarafından hediye edildiği öne sürülen kaçak villalarla ilgili mahkeme tarafından verilen yıkım kararlarının uygulanmadığı ortaya çıktı. Yıkım kararında AKP’den istifa eden Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım’ın koruma kurul başkanı olarak imzasının bulunduğu öğrenildi. Danıştay’ın da, villalar imara aykırı olduğu için ceza kesen İzmir İl Özel İdaresi’nin kararını onadığı belirtildi. Başbakan Erdoğan’ın yaz aylarında ailesiyle birlikte tatil yaptığı Urla Zeytineli köyü sınırı içerisinde yer alan ve denize sıfır konumdaki villalarla ilgili geçen günlerde kamuoyuna farklı bilgiler yansıdı. Sit alanına yapılan 8 villadan 2’sinin, yasal eksikliklerin giderilmesi karşılığında Erdoğan’a armağan edildiği savlandı. İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, söz konusu villaların yıkılması için 2010 yılının Eylül ayında aldığı yıkım kararının bugüne kadar uygulanmadığı ortaya çıktı. Kurulun ayrıca cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduğu da öğrenildi. Yıkım kararında imzası bulunan dönemin kurul başkanı Yıldırım, daha sonra AKP milletvekili oldu. Cemaat le yaşanan kavganın artından da partisinden istifa etti. Doğal sit konumunda olan Urla Zeytineli köyü ve çevresinde herhangi bir yapı yapmak çok sıkı kurullara bağlı. Ancak son dönemlerde, köy içinden Hacılar Koyu’na doğru TIR’larla inşaat malzemesi taşındığını da bildiriyorlar. Sivas’ı da savunmuş! Zeytinli köyü belediyenin sorumluluk sahası dışında yer alıyor. Burada her türlü imar ve altyapı uygulama, denetleme yetkisi İzmir İl Özel İdaresi’nde bulunuyor. İl özel idaresi 15 Temmuz 2010 tarihinde söz konusu villalarla ilgili imara aykırılıktan ötürü para cezası kesti ve “yapı tatil tutanağı” tuttu. İl özel idaresi encümeni de bu tutanağa dayanarak 30 Kasım 2010 tarihinde, 1609 parsele kayıtlı taşınmazlarla ilgili para cezası kesilmesine karar verdi. Villaların sahibi Boyacı avukatı Reşat Yazak aracılığıyla söz konusu para cezasına İzmir 4. İdare Mahkemesi’nde itiraz etti. Burada dikkat çekici bir nokta da, Yazak’ın, Sivas katliamının sanıklarını savunanlar arasında yer alması. Mahkeme itirazıhaklı buldu. Ancak özel idare, kararı Danıştay 14. Dairesi’nde temyiz etti. Danıştay ise geçen günlerde verdiği kararla, kesilen para cezası ve tutanağın imar kanunu gereği olduğunu, sorumluların bedelini ödemesi gerektiğini vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle